Öyle ya da böyle yaşananlardan dolayı ergenliğim babam ölsün diye dua etmekle geçti, ölsün de maddi manevi rahatlayalım.
33 yaşında, oğlum daha otuz günlükken kaybettim babamı bir kez bile yavrumu kucağına veremeden; şimdi oğlumun her ay dönümüyle es bir sızım var. Bir kere bile “baba” diyebilmek için neler vermezdim. Çok özledim, çok cok cok özledim. Çocukluğuma dair hatırladığım mutlu ne kadar ani varsa hep babamla ki annemi daha cok severim.
Kötü anıların hepsi gitti. Geriye çocukken saatin beşi geçip de eve gelmesini beklediğim, gelir gelmez kucağına atlayıp ceketinin cebinde çikolata aradığım, o zaman bana nurlu gelen ama aslında cakirkeyif sesinden dinlediğim Keloğlan masalları, şen kahkalarimiz kaldı. Kulagimda her fırsatta “seni çok seviyorum, Allahım seni hep korusun zeytin gözlüm” diyen sesi kaldı. Öldüğünde bakmadım cenazesine aklımda son hali kalmasın diye,zaten kalmayacakmış; her hatırladığım çocukluğumdan...
ben çok özlüyorum babamı, gölgesi yeter diyorlar ya, baban öldüğü gün büyüyorsun aslında diyorlar ya aynen öyle. Klişe olacak ama, kıymetini bilin...
bir kez daha “baba” diyebilmek için neler vermezdim