Babam eskiden benim ilk aşkımdı. Sabahları işe giderken beni uyandırmadılar diye saaterce ağlamama dayanamayıp azıcık olan öğlen tatilinde eve gelip benimle oyun oynayan, akşamları evde hep beraber izlenen dizilerde çalan arka fon duygusal müziklerinde kendi kendine dans etmeye çalışan salak, minik kızını kucağına alıp ilk slow danslarını yaptıran, işten yorgun argın gelip koltuğuna oturur oturmaz kucağına atlayıp yüzüyle oynayan, ona Atatürk kaşı yaptığını iddaa eden çocuğa hiç şimdi olmaz, işim var demeyen bir babaya aşık olmamak zordur zaten. Ciddi ciddi hatırlıyorum küçükken yatağa girince üzülüp ben şimdi babama aşığım ama bi de annem var onlar evliler nasıl olcak ki? diye düşündüğümü
(O doksanların Kara Melekleri filan bayağı entrikalı yapmıştı çocuk zihinlerini, O anaokulundaki tüm çocuklardan hatta televizyondaki adamlardan bile daha yakışıklıydı yemyeşil gözleri vardı ve uzun boyluydu bende annemin kopyasıydım aslında yakışıyorduk ama arada annem vardı işte
) Eve koli koli tekli sütlerden getirirdi ve ben tadlarından nefret ettiğim halde o getirdiği için içerdim. Eve koku gitmesin, çocukları rahatsız olmasın diye gidip balkonda sigara içerdi peşinden bende dışarı çıkar bacak bacak üzerine atışını sigarayı elinde tutuşunu izlerdim. O yıllarda bana öğretilen en büyük adam Atatürk olduğu için her halini Atatürke benzetirdim.
Takla atmayı, yüzmeyi filan asla gittiğim kurslardan başkalarının anlatışlarından öğrenemedim babam karşıma geçip bir kere gösterdikten sonra kavradım. Annem uzun süre emeklemeyi de beceremeyip o gösterdikten sonra yaptığımı anlatır hep.
Aslında baba kız aşkımızın bu kadar kuvvetli olacağını tahmin edememiş olacak ki boyu kadar koskacaman 2 tane çocuğu olduktan, saçları beyazlamaya başladıktan sonra habersizce gelen 3. çocuğu istememiş ilk başta. Annemin kesin ve ısrarcı doğurma kararıyla doğmuşum ama bikere doğduktan sonra da hiç kıyamadı bana babam. Sinirlendiğinde bağırıp çağırdığı bir elin parmağından azdır ne yapsam içine atar en fazla gider küser kendi kendine, sonra gidip sarılınca da dayanamaz barışır hemen. Hergün aynı saatte arar mutlaka beni telefona çıkmayınca, ya da uzun uzun konuşacak vaktim olmayınca gizli gizli küser yine hiç birşey söylemez. Sonra geri arayınca '' Eskiden kızlar babalarını beklerdi, şimdi babalar kızlarını bekliyor telefon başında'' diye inceden tribini atar benim babam.
Benim küçük bir kız olduğum günlerin üzerinden bayağı bir zaman geçti ama bizim sevgimiz artık annemi kıskanmıyor oluşum dışında pek değişmedi. Belki artık emekli olduğu için başkalarının gözünde o kadar önemli bir adam değil, ama hala yemyeşil gözleriyle televizyondaki adamlardan daha yakışıklı benim için.
Yazarken farkettim ne kadar seviyormuşum babamı Allah tüm aileme uzun ömürler versin erkenden birbirimizden ayırmasın bizleri, tüm anne babalara torunlarını görücek, onlarla oynayacak sıhhati versin. Kimsenin mutluluğuna nazar değdirmesin, kötülüklerden tehlikelerden korusun çocuklarına bağışlasın tüm anne babaları. Ailelerini erken yaşta kaybetmiş olanlara da bol bol sabır versin. Hayatta başka dert vermesin inşallah.