Benim iş yerinde hiç sevmediğim bir kız var. Babası da bir belediyede gerçekten üst düzey,hatrigecen bir birimde.
İlk tanıştığımızda belediyelerden konu açılmıştı, o da belediyenin harika olduğunu, ona burs verdiğini, çok iyi çalıştıklarını söylemişti

Belki de asgari ücret bile alamayan,çok çocuklu ailenin kızları kirsaldan güzel bölümler gelip İstanbul'a yerleşiyorlar ve onların alamadığı bursu ailesinin şehrinde iki yıllık özel üniversitede okuyan, babası belediyede üst düzey çalışip daha evlenmeden tüm çocuklarına ev almış bir kiza veriyorsun.
Bir de bu bahsettiğim insanlar gerçekten muhafazakar geçinen, 'faiz haram,haram para yiyemem' diye kredi cekmeyen insanlar. O gün kıza da demiştim, 'bu şekilde aldığın bursun helal olduğuna inanıyor musun?' diye.
'tabii ki inanıyorum, herkes başvurdu,herkes aldı. Daha çok ihtiyaç sahibi de almıştır zaten' dedi
Yani ne denir ki...
Çok üzücü gerçekten de.
Size gelince konu sahibi; konfor alanından çıkmak her zaman insanı strese sokar. Ben mesela yolculuk yapmaya bayılırım, tüm güzel anılarım seyehatlerde yaşanır. Ama yola çıkmadan önce vücudum konfor alanından cikmak istemediği için herhalde, asiri gergin olurum. Ateşim yükselir, midem bulanır,bin kere tuvalete girerim ve o gece asla uyuyamam.
Yani bence vücudun kendini koruma mekanizması. Ben buna inanıyorum.
Sizin durumunuz da böyle...bir yerde 25 yıldır yaşadığın ev, bir yerdeyse hayatında bilmediğin bir iş ortami . beyin bu bilinmezlikten korkup size çeşitli vesveseler ya da ansksiyiteler gönderebilir.
Kiiii konfor alanından çıkma diye

Senin yapacağın şey iç sesine engel olup görüşmeye girmek,olumlu gevmisse de işe başlamak.
Belki de iş ortamini seveceksin, belki de çok tatlı birkaç kişiyle tanidacaksin ilk günden, sana iyi gelecek
Benim seyehat öncesi anksiyitelerim şehre varır varmaz,ya da guvenilir bir kamp yeri bulur bulmaz geçiyor. Bence senin anksiyitelerin,endişelerin de ortama girince sana ilk gülümseyen insanda geçecek.
Bol sans