Ben bu kadarda bırakmam diyen kitle hadi koşun hemen feyZbokunuza.

yaşarlar,nefes alıp vermek zorundalar ama yaşamla ilgili tek bağları bu olur emin ol..büyüt,besle gözünden sakın ama ş...zin biri gelsin sırtından vursan yavrunu..al bayrağa sarılı cenazesini getirip koysunlar kapına...oğlun şehit oldu,vatan sağ olsun!!

bende bir anneyim,iki evladını daha hamileyken kaybetmiş bir anneyim...onların acısı bile çok derinden yaralamışken dağ gibi bir evladın kaybını,vermiş olduğu acıyı düşünemiyorum.Rabbim kimseye yaşatmasın bir daha!
 
 
beniim merak ettigim bisey var.. burda bu kadar tartisma ortami yaratildi bazilari sert cikislar yapti fikir dayatmaya calisti da bu kisilerin kaci yuruyuse katiliyor? klavye kahramanligi yapmayin deniyordu ya ben ondan merak ettim hala o parti sunu yapti bu parti bunu yapti yaziliyo.. esas konu bu degil arkadaslar.
 
 
Iste su yazdiklarinizdir anlatip anlatip anlasilamadigim.
Bu konunun ilk sayfalarindan itibaren, sehit haberleri kenara atilip, insanlara hakarete baslandi.
Kimsenin buna hakki yok!
Tebrik ediyorum sizi en azindan anlamissiniz ne demek istedigimi!

sizin teroru askerler tetikliyor demeye hakkiniz yoktu.. siz burda bilmem kac bin insana vatan haini derken hakaret etmis olmuyorsunuz sanirim. aynayi bi kendinize ceviremediniz. yoksa sehit haberleri bi kenara atilmadi bence
 
dünyada barışı sağlamak isterseniz;

politikacıları öldürün yeter,halklar anlaşır.


George Bernard Shaw


günlerdir takip ediyorum yazılanları.yukarıdaki söz aslında herşeyin açıklaması.

ben öncelikle Atatürk ilke ve inkilapları izinde yürümek,oğlumuda bu yolda yürütmek için çaba sarfeden bir anneyim.

son yıllarda yaşanan olaylar çığırından çıkmıştır.artık Cumhuriyet'i ve Atatürk'ü önder edinen insanların sabrı kalmamıştır.

kimsenin kimseye hakaret etmeye hakkı yoktur, ta ki bir ülkenin başbakanı çıkıp açık bayanlara hakaret edene kadar!!!

ta ki ülkenin başbakanı çıkıp ele başına sayın diyene kadar!!!

ta ki şehitlerimize kelle diyene kadar!!!

pardon ama burada kim hakarete uğradı!!!!
 

Başlığa yazmayacaktım aslında daha fazla ama senin coşkunu, neden gayet basit, iyi bir amaç uğruna gibi duran bir organizasyon için insanların sokaklara dökülmediğine tam anlam veremediğini görünce dayanamadım. Neden yürüyüşe olması gerektiğini düşündüğün kadar katılım yokmuş gibi duruyor, ya da en basitinden ben neden katılmayı planlamıyorum, çünkü bana göre eylemin vermeyi hedeflediği net bir mesaj yok. Yayınlanan bir bildiri yok, teröre karşıyız tamam, ama çözüm yolumuz ne, alınması için sokaklara döküldüğümüz karar ne bu yok. Ortada somut bir hedef olmayınca o yürüyüşler, ''siz yan masada içerken ya da gezip eğlenirken biz yürüyoruz, sizin farkındalığınız yok, askerler sizin için ölüyor siz onları sevmiyorsunuz''dan öteye geçmiyor geçmiş yıllardan hatırladığım kadarıyla üzgünüm.
 

umursadigimizi uzuldugumuzu canimizin yandigini kanadimizin kirildigini artik sehit vermekten yoruldugumuzu degisikligi yapabilecek o en bastakilere meclistekilere onlara bunlara gostermek icin. biz isyan edersek belki meksika'da orda burda Suriye sorununu tartismayi birakipp bizim yanan kalplerimizi sondurmeye calismalari icin. Suriye'den bana ne ya? bana ne? Benim yurdumun insanlari aglarken Suriye olayini goz boyamak icin kullanmak niye? Gecen sene Israil'di derdimiz bu sene Suriye... Kendi vatanindaki teroru durdur once sen sen bu yuzden secildin sen bu yuzden o koltuktasin acilen biseyler yap demek icin. siz barlarda icin muzik dinleyin o gun, Erdogan'da meksika'ya gitsin Suriye'yi tartissin... sehit analari da yaslarini tutadursun. bu mu peki cozum?

Elimize silah alip gidip terorist avina cikacak halimiz yok degil mi? elimizden bu kadari geliyosa bu kadarini yapicaz. Bakin ben tam olarak su sebepten katiliyorum o yuruyuse:
İnsan yeryüzünde olan şeyleri görmezlikten ve bilmezlikten gelme hakkına sahip değildir.
Dostoyevski
umarim ne demek istedigimi anlatabilmisimdir.
 
Candan Ercetin olacaklari coktan gormus sanirim cok severim bu sarkiyi

[video=youtube;5GQU8zN-6Ys]http://www.youtube.com/watch?v=5GQU8zN-6Ys[/video]
 

Tepkinin altyapısı yok derken bunu kastetmiştim işte, devlet birşeyler yapsın, ben de yapayim, ne yapıyım peki? müzik dinlemeyi bırakmam terörü durduracak mı? Ya da iktidar Suriye'yi bırakıp tam olarak ne yapmalı? Çıkar sahiplerinin savaşları için dağlarda ölmek istemeyenlere vicdanı red hakkı mı sunsun? PKK nin altyapısına militan akışını durdurmak için siyasi çözüme doğru gidip Kürt halkına yeni haklar mı tanısın? Orduya ve silahlanmaya daha fazla mı para harcasın? Ya da kürtleri komple sürelim mı? Bu saydıklarımın herhangi birini talep edicek misiniz ya da daha farklı bir talebiniz var mı yaptığınız yürüyüşte. Ortada belli bir talep yokken birşeyler yapın diye sokaklara dökülmek bir çeşit vicdanı masturbasyon bana göre, hevesinizi kaçırmak istemem ama farkındalık yaratacağına inandığım zaman sokakta olmaktan, sesimi duyurmaya çalışmaktan korkmayan biri olarak sizinle aynı tepkiyi göstermiyorlar diye, başka insanların ülke ve insanlık için birşeyler yapma çabalarını o yürüyüşle kıyaslamayın derim.
 

muzik dinlemeye devam edin derim yarin sizin yakininiz sehit oldugunda da baskalari dinler. konu yine ayni yere cikti ates dustugu yeri yakara ben baska bisey demicem zaten.
 
SEVGİLİ okuyucularım, bilmeyenler için anımsatmak isterim. Özellikle genç kuşaklar, bu konuda yaşananları iyi bilmez. O yüzden özetle anımsayalım.

PKK terörü bundan tam 28 yıl önce, 1984 yılı ağustos ayında başladı. Örgüt ilk eylem olarak Eruh ve Şemdinli ilçelerini bastı. Devlet hazırlıksız yakalanmıştı, ayrıca teröristler de bugün olduğu gibi örgütlü değildi.

İki ilçemizde bütün kamu kuruluşlarını, jandarma dâhil işgal edip yaklaşık bir gün boyunca ellerinde tuttular ve sonra kaçıp gittiler. Olayların başlangıcı budur.

Turgut Özal döneminde yaşıyorduk. Sonra artan olaylar nedeniyle beyefendi işi hafife alan demeçler vermeye başladı: “Bunlar üç beş çapulcudur.” Böyle olmadığını ilerleyen yıllarda iyice anlamış olduk da, işin maddi ve manevi maliyeti çok yüksek oldu.

Örgütün başı olan Apo Suriye’de yaşıyordu. Terör belasını oradan yöneten bu adamın astığı astık, kestiği kestikti. Artık her gün köyler ve ilçeler basılıyor, dağlarda çatışmalar çıkıyordu.

Ülkemizin güvenlik güçleri bu “Gerilla savaşına” alışık değildi. Yavaş yavaş öğreniyorduk.

Örgütün arkasında ABD vardı, başta Almanya olmak üzere çok sayıda Avrupa ülkesi vardı. Plan Türkiye’nin bölünmesiydi.

Bugün de öyle. 1990‘lı yılların başında hiç unutmadığım olaylar yaşandı. Almanya, Türkiye’ye askeri yardım olarak verdiği zırhlı araçların ve miğferlerin terör mücadelesinde kullanılmasına karşı çıktı. Zırhlı araçları ve miğferleri “Savaş alanından” çekmek zorunda kaldık.

O yıllarda her gün şehit cenazeleri kaldırılır, yaralı gazilerimiz Ankara’da GATA ‘ya sevk edilirdi. Tablo korkunçtu.

Elleri kolları, ayakları bacakları kopmuş yüzlerce genç asker ve polisimiz… Onlar bugün de aramızda.

O zorlu yıllarda hiç unutmadığım bir olay daha vardır. Bir astsubayımızın kolları bacakları kopmuş ve gözlerini yitirmişti. Kendisini GATA ‘da ziyaret eden komutanlara şöyle diyordu: “Komutanım, bana gözlerimi verin yeter.” İşte o sahneyi ekranda izleyince dayanamayıp ağlamıştım. O astsubay daha sonra şehitler kervanına katıldı.

Burada çok önemli bir konuya daha değinmek gerekiyor. PKK‘yı palazlandıran, ona güç kuvvet veren sadece yabancı ülkeler değil, aynı zamanda bizim içimizdeki hainlerdi.

Bazı gazeteciler, çok önemli adam (!) olan Apo’dan demeç almak için kuyruğa girmişlerdi.

Bunlar kendilerine verilen özel izinle terör kamplarına girip röportajlar yapar, ayrıca bazıları Apo tarafından kabul edilme onuruna (!) erişirdi.


Günün birinde Apo, bir grup Türk gazeteciyi Lübnan’da kabul etmişti! Onlara verdiği direktif şöyleydi:

“Bu görüşmeyi nerede yaptığımızı yazmayacak, ayrıca Türkiye’ye dönünce hiç kimseye söylemeyeceksiniz. Söyleyenin yanına bırakmam!”

Arkadaşlar öylesine korkmuştu ki, dönüşte bize bile söylemekten çekindiler.

Gün geldi, Türk Ordusu ve Türk devleti ağırlığını koymaya başladı. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş, Hatay sınırında Suriye’ye seslendi:

“Sabrımız taştı. Bu Öcalan’ı derhal sınır dışı etmezseniz, Türk yumruğu yüzünüzde patlayacaktır.”

Suriye korktu ve herifi sınır dışı etmek zorunda kaldı. Sonrası biliniyor. Döne dolaşa Türkiye’ye getirildi, 1999 yılında İmralı’da yargılanıp ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Terörün en azgın olduğu 1990‘lı yıllarda Türk ordusu gerekince Kuzey Irak’a girer, PKK ‘nın oradaki üslerini, inlerini ve mağaralarını temizlerdi… Çünkü işin ana karargâhı oradaydı. Bu yurtdışı operasyonlar yapılırken gerek ABD‘den ve gerekse AB ülkelerinden çatlak sesler çıkardı:

“Sizin başka bir ülkenin topraklarına girip silahlı harekât yapma hakkınız yok. Uluslararası hukuku çiğniyorsunuz.”

O zamandan beri Türkiye üzerinde oynanan oyunlara tanık oluyoruz. Amaçlarının şu veya bu biçimde Türkiye’yi bölmek olduğunu açıkça görüyoruz.

Geçmişte hiç değilse onurlu davranıyorduk.

Sonra geldik 2002 yılına.

Önceki yıllarda Güneydoğu ve terörün ana üssü olan Kuzey Irak dağları güvenlik güçleri tarafından nice şehitler pahasına temizlenmiş, terör neredeyse sıfırlanmıştı. .... iktidar olduğunda terör en alt düzeyde idi.

Ancak gelin görün ki, iktidar, emirleri bugün olduğu gibi oradan (ABD) alıyordu. Üstelik bir de AB vardı ve iktidarın hayali AB‘ye girebilmekti!.. Ve bu ikisi de bastırıyordu: “Irak egemen bir ülkedir. Onun topraklarında operasyon yapamazsınız.”

Türk ordusu, bu döneminde bir kez olsun Irak’a girip o pislik yuvalarını temizleyemedi… Çünkü dışarıdan icazet gelmiyordu!

Dünkü şu komediye bakın! Milli Savunma Bakanı son Dağlıca olayı konusunda buyurdu:

“Her türlü tedbiri aldık! PKK’nın kaybı daha çok! Terör örgütü bundan sonraki saldırılarda daha büyük kayba uğrayacaktır!”

Acaba gırgır mı geçiyor, ciddi mi konuşuyor? Sonra devam ediyor:

“Olayın olduğu yer Irak sınırına çok yakın. Irak’tan geliyor, Türkiye sınırına atak yapıp geri gidiyorlar.” Şu acı itirafa bakın siz! Bu bir acizlik göstergesidir. Milli Savunma Bakanı demeye getiriyor ki “Irak’tan gelip vuruyorlar ama bu konuda yapacak bir şeyimiz yok. Çaresiz kaldık!” Sözlerinde gerçek payı var.

Hiçbir şey yapamıyorlar çünkü ordumuzun Irak’a girip oradaki terör üslerini temizlemesine ABD ve AB izin vermiyor… Çünkü adına Barzani denilen o iki paralık aşiret reisi, ABD ve AB’nin adamı. Bölgesinde çıkan petrolü onlara satıyor. Dolayısıyla ABD ve AB’nin koruma kalkanı altında yaşıyor.

Türkiye’de her gün şehit cenazeleri kalkıyormuş, teröristler Milli Savunma Bakanı tarafından da itiraf edildiği gibi Kuzey Irak’tan gelip vuruyormuş, kim takar!

Terör üssü iktidarın yanı başında ama Mehmetçiği oralara sokup vurmak için yurtdışından onay alamıyor.

Hiç şaşırmayın!.. Bir ülke başkalarının emrinde olursa, olacağı işte budur.

Bu işin içinde din ticareti, din sömürüsü, Kuran kursları yok ki, Mehmetçik orada ne yapacak!..

Sonra da bize bu acılı ortam içerisinde nice komediler yaşatıyorlar… Genelkurmay Başkanı tabutların başında ağlıyor!..

Ağlamakla bir şey çözülmez. Çıksın ortaya ve Kuzey Irak’a girmek için hükümetten izin istesin. Bakalım alabilecek mi!

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç son rezalet için mazeret buldu:

“Teröristler hem sayıca fazlaydı, hem de silahları vardı!”

Teröristlerden üstü örtülü istirhamı, bundan sonra baskınlara hem az sayıda gelmeleri, hem de silah kullanmamaları!

Bu kafayla giderlerse, bakalım bundan sonra daha kaç şehidin tabutları ne zaman omuzlanır.

EMİN ÇÖLAŞAN...


ben bundan nefret ediyorum...dalga geçer gibi açıklamalar....

benim çocukluğum terör haberleri ile geçti....o yıllarda evde tek tv tek kanal vardı ve her akşam 8 de mecburen haber izlenirdi...terör haberleri ile büyüdüm...başladığında 8 yaşındaydım büyüdükçe daha iyi anladım daha çok içime oturdu...sonra yetiştim öğretmen oldum ve o yıllardan hatırladığım lojmanlarında katledilen öğretmen resimleri şimdi daha da çok içime oturuyor ... benim çocuğum da bu haberlerle büyüsün istemiyorum artık...

bişey yapmalı, bişey yapmalı....burda ne yapmalı??? paylaşmalı anlatmalı hatırlatıp unutturulmamalı... yukarıda anlatılan dönemleri birebir yaşamış bir insan olarak tekrar hatırlatmaktır amacım, kırparak alıntıladım yazıyı...
 
muzik dinlemeye devam edin derim yarin sizin yakininiz sehit oldugunda da baskalari dinler. konu yine ayni yere cikti ates dustugu yeri yakara ben baska bisey demicem zaten.

Sana açıklamaya çalıştığım şeyler içinden benim insanlar şehit olurken müzik dinlemeyi sevdiğimi çıkarman ve ne istediğinle içinde bulunduğun kitlenin ne istediğiyle ilgili bir açıklama yapamıyor olmanı öyle kapatman hayatımda duyduğum en şahane demogoji örneği yanlız.hevesinizi kaçırmak istemiyorum demiştim ama boşverin, ne istediğiniz hakkında bir fikriniz olmasın ama kendisi dışında herkesin apolitik, ülke sorunlarına duyarsız gören bir beyaz Türk olmaktan vazgeçmeyin, sokağa çıkıp en militarist sloganları atın sonra kan neden durmuyor ki diye üzülün.

Buarada son birşey daha eğer birgün bir yakınım şu saçma savaş yüzünden şehit olursa, oturup müzik dinleyenleri inatla savaş çığırtkanlığı yapıp sonra şehit ailelerine 'şehitler ölmez' sloganlarıyla gelenlerden daha samimi bulurum.
 
Bugun PKK ile savasmis butun ordu mensuplari icerde, perisan halde suclarinin aciklanmasini ve yargilanmayi bekliyorlar yillardir. Yakalanan PKK mensuplari pismanlik yasasindan dolayi aninda saliveriliyorlar. Ocalan'in ev hapsine cikmasi tartisiliyor. 5 yildizli otel konforundaki hapishanesinde mutlu degilmis. Ustelik bunlarin konusulmasi da yasak! Bu konu nasil bunca zaman kapatilmadi hayretler icindeyim!
 

Bu konunun basindan beri ayni seyi görüp ayni seyi söyledigim icin sizi o kadar iyi anliyorum ki.
Insanlar asla alternatif sunmuyor, insanlar asla cözüm üretmiyor, insanlar asla arastirip sorunun kaynagini bulmaya calismiyor varsa yoksa demogoji, varsa yoksa birilerine hakaret edip hirsini almak.
Artik bir kisim insanin sehitlere bile gercek manada üzülmedigini düsünecegim neredeyse.
 
Son düzenleme:
şu açıklama beni de çok üzdü : " sayıca fazlaydılar hem de silahları vardı." ne yani dünyaca ünlü ordum bu kadar mı donanmasız? bu kadar mı aciz?
dünyanın sayılı ordularından birine sahibiz,gerek sayı gerek üstünlük olarak ...önemli bir devlet adamının-adı sanı, hangi partiden geldiği önemli değil!beni
meclisimde temsil eden bakan olarak söylüyorum bunu- çıkıp bu konuşmayı yapması ne derece akıllı ve mantıklıdır? adamlar demez mi Türkler kendi acziyetlerini
ortaya döküyorlar,en uçtaki sınırlarını işte koruyamadıklarını kendileri dile getiriyorlar diye? bu laf içime çok oturdu...altını çiziyorum ,dünden beri beri iktidar yanlısı
ya da değil konuşmalar yapıyoruz burada ki ben hiç bir parti görüş sempatizanı değilim, ama madem orada beni temsil eden bir adam var (!) o zaman bu talihsiz açıklamayı
YAPMAYACAKTI!

herkes ailesinde sorunlar yaşıyordur..yaşamıyorum diyen zaten hayal alemindedir bu su götürmez bir gerçek..peki siz ailenizde bir sorun olduğu zaman bunu tüm herkese
konu komşuya duyurur musunuz yoksa belli sınırlar içinde çözmeye mi çalışırsınız?

bizde tam da olan bu işte..her saldırı sonrası aynı tırı vırı..mutlak bir açıklama var ama görüldüğü çok çok basit..ben sadece belirli bir sıfat altında çalışan insanların, benim
verdiğim fırsatlarla en iyi şekilde yaşayan mebuslarımın daha akla mantığa yatar açıklamalar yapmasını istiyorum...beni başka bir şeyleri bağlamaz..geçmişte şöyle oldu şimdi ama böyle yapılıyor derken herkes biliyor ki hala mandanın ötesine gidemediğimiz..çok üzgünüm ama hala bu düşünceyi sürdüren birileri var..ve sözüm hepsine!
 

evet , mitingler protestolar yürüyüşler ne için yapılır tepki için ,gövde gösterisi için.Mitinglerden sonra komisyon kurulup karar alınıp da bu kararlar uygulanmaz.
Aman ne gerek var ,boşu boşuna yürüyorsunuz ,ona ne gerek var buna ne gerek var aman ne saçma....
hep bu laflarla bugünlere gelmedik mi.
Mesela 19 mayıs bayramı ....
ben herzaman bu bayramlara katıldım ve halkın katılımının düştüğünü kendi gözlerimle üzülerek gördüm.Sonra ne oldu ? Bayram yasaklandı.O ben bayrama gidiyorum dediğimde bana gülen, aman ne gerek var diyen arkadaşlarımın bayram yasaklanınca akıllarının başlarına geldiğini sanmıştım.HEpsi bas bas bağırmaya başladı Atatürk ün devrimlerini kaldıracaklar bayramı yasakladılar böyle şey olur mu diye.E bir kere bile geldiniz mi diye hiç sormadım onlara.E dedim 19 mayısta miting var buyurun ona gelin ,eeeee???Bu sefer cevap yine aynı aman ne gerek var,biz yürüyünce ne olacak,çok saçma bi amacınız mı var???
Aynı şey 29 ekimde de oldu.
Ama Allahtan o gelmeyen arkadaşların zannettiği gibi bomboş geçmiyor o mitingler.Zaten bir kere gelebilselerdi miting neden yapılır,yapılınca ne olur anlayacaklardı ama gelmediler.
hep aynı muhabbet
Bu cemaatdir, hükümet yandaşlarıdır zannettiğiniz kadar güçlü değil aslında,onlara bu gücü maalesef bezgin hiçbişeyi beğenmeyen yapımızla biz veriyoruz.
Ben mitinge gitmek istemiyorum o gün o saatte gezmek istiyorum deseydi birisi bu kadar üzülmezdim.Ama her zamanki gibi ne gerek var yürüyünce ne olacak düşüncesi beni bile bezdiriyor bazen.

AdrianaLimaa arkadaşım sen hangi şehirde katılacaksın bilmiyorum ama katılım zannettiğin kadar düşük olmayacak.
 
farkındalık???? 1 ton kömür 1 çeyrek altın..farkındalık dedğin böyle olur kim kime altın kömür verir bu devirde

katılıyorum arkadaşım sana sonuna kadar hemde terör sülalesinin elektrik suyu olmayan evlerine çamaşır ve buzdolabı gibi afedersinin biz bi yerlerimizi yırtsakda nafile bataklıkta çırpındıkça içeri çekilmek gibi birşey bu şehit kardeşlerimizin bir tek haberini dahi izleyemez oldum ağlamaktan daha körpecikler yaaa daha hayatlarının en güzel yaşlarındalar ben hep kendimi annesi kız kardeşi babası yerine koyuyorum da sevgilisini düşün nişanlısını karısını belkide son konuşmalarında güzel hayaller kurdular bir anda o hayaller yerle bir oldu neden ............. yüzünden konuşulmuyor artık bu ülkede soluğu içerde yada arkadaşların dediği gibi şiddetle karşılık görüyorsun yeterrrrrrrr demeli hep birlikte yoksa arkadaşlar çoğu anne,baba,kızkardeş,nişanlı ve güzel gelinlerimiz eli bağrında kalacak kalmaya devam edecek
 


 
Mitingler yapılmalı ama sadece teröre lanet sloganları atıp dönmek olmamalı
amaç. Sadece deşarj olmak için oluyor bizde mitingler. Daha organize ve
kongre tarzında olsa etkisi olur diye düşünüyorum. Her miting sonrası
kararlar alınıp bir şekilde mecliste baskı oluşturulabilse başarılı olunabilir.

Kurtuluş Savaşı'nın ruhu nasıl oluştu, düzenlenen küçük mitinglerde
halka Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan kararlar duyurulup,
Misak-ı Milli ruhu canlandırıldı. Sınırlarımız bile bu ruhla belirlendi.


Arkadaşın anlatmak istediği bu zaten. Sadece slogan atıyor oluşumuza
değiniyor ve aslında haklı. Bu güne kadar hiç amacına ulaşan bir
miting olmadı... Tek yaptığımız ses olmaktı...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…