Birini gerçekten çok sevmek ne demek?

Arkadaş demiş ya büyük göğüslü, geniş kalçalı, güzel falan ona cevap yazdım.
 
Sevdiğin insan hem kalbine hem mantığına hitap ettiğinde tarifsiz bir huzur oluyor.
Bir de, benim için en önemli şeylerdendir, karşındaki insanı severken kendini de sevebiliyorsan o kişi doğru kişidir. Kendini kötü hissettiğin, değersiz hissettiğin, kendinden ödün verdiğin yeri, kişiyi bilirsin; orada da ısrarla kalmak tamamen kayıp.
 
Şükrü Erbaş'a katılmıyorum, çok melankolik ve umutsuz bir cümle. Saçma sapan insanlarla muhatap olup çok yıprandığım dönemler oldu, hatta evlenip ayrıldım ama kendi değerimin farkında olup sınırlarımı çizdiğimde, tamamen seçici olduğumda gücümü yeniden kazandım ve sonrasında eşimle birlikte yeniden doğmuş gibi oldum, çok şükür.

Ben de boşandığım dönemde sürekli BDV'de takılıyordum, o kadar ümitsiz hale gelmiştim ki, dünyada mutlu bir evlilik olamaz sanıyordum, hatta bir gün burada mutlu bir hikayem olduğunu paylaşır mıyım, insanlara umut olur muyum ki diyordum hiç inanmayarak. Valla ben şok

Allah tertemiz niyetli, onu sevdikçe kendini daha çok sevdiğin, kalbine ve mantığına hitap eden, sana "yuva" olacak kişiyi çıkarsın karşına.
 
Korkma canım ben de boşandım insanın bu hayatta başına gelmez diye bir şey yok her şey geliyor önemli olan tecrübe etmek ders almak yani 21 yaşındaki ben ile 36 yaşında ben arasında dünyalar kadar fark çok zor ikinci evliliğe karar verdim çünkü bir kez hayal kırıklığına uğrayınca hep hayal kırıklığına uğrayacakmışsın gibi düşünüyorsun aslında bu çok saçma biliyorum yaralandıkça keskinleşiyorsun ama seni o Dikenlerinle sevecek olan birisi illaki çıkıyor karşına umarım çok mutlu olursun Rabbim her zaman yanında olsun
 
Mesajın o kadar iyi geldi ki. Çok teşekkür ederim. Ben de kendime net sınırlar çizdim. Değerimi fark ettim. Şu anda seçiciyim ama birini bulmaktan önce kendimi bulmam gerek biliyorum.

Şükrü Erbaş bir ömrün sonuna doğru yazdı belki de o dizeleri. Tüm yaşanmışlığına ve yaşanmamışlığına bakarak. Böyle bakınca melankolik haline hak veriyorum.
 
Çok teşekkür ederim ne kadar tatlısın Nurbanu
 
Hikayenizi bize anlatıııııın
Serotonin olarak alacağız
 
Aşk çok tehlikeli. Gözünü kırpmadan her şeyi feda edebileceğin tutkulu bir şey. Mantık vs yok, cinsel çekim çok. Beynin de yok.

Ben eşimle çok büyük aşk yaşadım gençlikte. Şimdi artık büyüdük anne baba olduk. Onu çok seviyorum hala görünce heycanlanırım ama sorgusuz sualsiz ölmem mesela çocuğum var bir kere

Sevgi çok daha kıymetli çünkü ben onu gözüm körken sevdim ama gözüm açıkken de çok seviyorum.

İnsanlar aşığım vs diyor da aşk mantık dışı bir durum. Delilik hali. Ömür boyu sürmesinin imkanı yok. Hayatın doğal akışına ters. Gerçek aşkı yaşamayanlar kocasını çok sevmeyi aşk sanıyor.
 
Konuyu iyi ki açmışsınız. Benim de merak ettiğim bir mevzuydu. Şöyle bir hayatıma baktığımda ergenlikteki takıntılı halimi saymazsam hiç aşık olup birini çok sevmemişim. Ve sevilmemişim. Belki kendimle ilgili henüz bazı şeyleri aşamadığımdan ötürüdür ama birine güvenip bu güvenin hayal kirikligi olusturmayacagini onu sevebilecegimi ve benim de gerçekten bu kadar sevilebilecegime olan inancım maalesef her ne kadar az olsa da eşini çok sevdiğini ve çok sevildiğini yazan üyelerin yorumlarını okumak iyi geldi. Konuya dair içinizi ferahlatacak bir yorumum yok ama bdv'deki yorumlarından profiline aşina olduğum üyelerdensiniz. Umarım siz de gönlünüzden geçen çok sevip çok sevildiğiniz hem kalbinize hem mantığınıza uyan o ilişkiyle en kısa sürede karşılaşır ve uzun soluklu yaşarsınız dilediğinizce
 
Aşk çok tehlikeli. Gözünü kırpmadan her şeyi feda edebileceğin tutkulu bir şey. Mantık vs yok, cinsel çekim çok. Beynin de yok.

aşk mantık dışı bir durum. Delilik hali.
Aynen Mevlana diyor ya “Aşk deliliktir. Biz delinin delisiyiz” Delilik hali olmasa Mecnun çölleri aşmaz, Ferhat dağları delmez. Kimse konfor alanının dışına çıkmaz, sakin sakin yaşardı.
Ama dediğiniz gibi yaşla, yaşanmışlıkla ona verdiğiniz kıymette öteleniyor. Benim 2 kızım var. Artık imkanı yok gözüme perde insin, bir adamın peşine koşayım. Eskidendi onlar.
 
Ben kocamı çok sevdim. Çok severek çocuklar dünyaya getirdim ondan." diye bir cümle kurdu. Bu nasıl bir his
Bunu söyleyebilen kadında çok önemli 3 şey var demektir bence. İlişkiye duyulan güven, adama duyulan güven ve hayatı ortak paylaşmaya dair cesaret.
Biriyle beraber olabiliriz, evlenebiliriz ama bunlar yanında her zaman güveni garantilemiyor. Belli başlı kriterlerimize uyan, makul bulduğumuz insanlarla kurduğumuz ilişkide duygusal olarak güvende hissetmiyorsak, erkekle tutarlı öngörülebilir bir tavır görmüyorsak sağlam ve sağlıklı bir sevgi hiçbir zaman yeşeremiyor orada. Freud buna arzu nesnesi ile güven nesnesinin ayrışması diyor. Yani siz zihinsel olarak çok güçlü ve seçici olduğunuz için bu yüzden de güvenmediğiniz adama kalbinizi teslim edemiyorsunuz, zihin hep tetikte hissediyor.

Mesela çok sevdiğim biri oldu ama onunla asla ciddi bir yola girip çocuk doğuramazdım.
Bu da aynı şekilde mesela. Adama aşkınız var ama güveniniz yok. Duygusal paylaşım, uyum ve yoğun hisler olabilir ama mantık şunu biliyor "bu adam sorumlulukların altından kalkamaz, bununla bir gelecek kurma yanılırsın.”
Bu durum da sizde bir sorun olduğunu göstermez. Hayatta kalma sisteminizin sağlıklı olduğunu gösteriyor.

Eşinizle evliliğiniz daha çok mantık temelli olmuş gibi. Böyle evliliklerde, evlilik bir ortaklık gibi görünür ama duygusal derinlik taşımaz. Bu yüzden de zamanla boşluk hissi ve yabancılaşma oluşuyor benim gözlemim bu. Bence doğru kararı vermişsiniz fakat şunu da unutmayın günümüzde aklı başında bir kadın için bir ilişkiye başlamak yeteri kadar zorken sizde bu hassasiyet boşandığınız için daha fazla.
Birine güvenmek çok büyük bir risk, yine yanılırsam hayatım tekrar altüst olur, bu kez daha dikkatli olmalıyım düşünceleri daha güçlü beyninizde. Bu yüzden kendinizi çok yormayın.

Bence sağlıklı ilişkilerde önce aşk sonra diğer duygular -saygı, güven vs- oluşmuyor. Birini tanıyorsun güven oluşuyor ve bu güvenin içinde duygular derinleşiyor. Zamanla aşk kökleniyor yani. İkisinden biri eksik olunca da olmuyor, sizin bu zamana kadarki ilişkilerinizde anladığım, ya tutku varmış güven yokmuş ya da güven varmış tutku yokmuş. Malzemeler eksik olunca gönlünüze sinen bir sonuç da çıkmamış hâliyle karşınıza.

Her zaman yapbozun son parçasını bulmuş olmak gibi bir tamamlanma beklemek film senaryolarına has bir şey mi?
Tamamlanma hissi gerçek hayatta da vardır ama mükemmeliyet şeklinde değil uyum şeklinde. İki insan tamamen aynı olmaz ama birbirini dengeleyen bazı ölçütler olduğunda tamamlanma hissi yaşanır. Benzer yaşam stilleri, duygusal güven, saygı, karşılıklı yatırım gibi. Böyle bir ilişkide yanında kendiniz olabildiğinizi hissedersiniz ki bu da filmlerdeki mucizevi uyumdan çok daha gerçek ve sağlıklıdır.

Doğru kişi geldiğinde hem çok sevebilir hem de sağlam bir ilişki kurabilirsiniz. Tekrar yanılma korkunuz çok doğal zamanla ve doğru kişiyle tanışmakla çözülür. Bütün bu sorularınız ve kaygılarınız o zaman kendiliğinden yok olacak, sakin bir akışta bulacaksınız kendinizi. Umarım gönlünüze denk innsanlar çıkar karşınıza
 

Katiliyorum. Biz esimle cokk hizli evlendik ama baya tutkulu bir sevgili donemimiz oldu oyle sade mantik kafasiyla evlenmedim sevgi oldu hep ancak bu iliskinin kaybetmekten korkani eşimdir her zaman. Ben de boyle olmasi gerektigini dusunuyorum.
 
Konuyu açarken ya acaba bu dert mi, birileri buna ne gerek vardı der mi diye açtım ama hepimize iyi geldi gerçekten

Umarım siz de ayaklarınızı yerden kesecek bir şeyler yaşarsınız. Kalbinde iyilik taşıyan herkese dileğim.
 
Ben 9 yildir kocamla birlikteyim 4 yildir da evliyim hala yüzüne bakinca icim titriyor sevisirken de oyle bence cok sevmek bu demek :)
 
Ben 9 yildir kocamla birlikteyim 4 yildir da evliyim hala yüzüne bakinca icim titriyor sevisirken de oyle bence cok sevmek bu demek :)
Bunu istiyorum işte. Varlığına tahammül edemediğim insanların mimiklerini görmemek için gözünü kapatırım. Hayatımdaki adamın nefes alıp verişini bile kaçırmak istemeyecek kadar hayran olmak istiyorum.
 
o kadar hic katilmiyorum ki
benim de hayatima cok insan girdi - hatta tanidigim en kabarık ask gecmisi olan insan kendimim.
hic de kimsede parçam kalmadi, bölünmedim de.
tam tersine cok sevgiyle cogaldim, bana yapilmasindan cok hoslandigim seyleri icsellestirdim ben de yapmaya basladim. ya da bana verilen bir tepkiyi oyle sevdim ki kendi hayatimda kullandım, cogaldim bence:)
hayatimda cogu kez aski hissettigime eminim, dolu dolu da yasadim ama her ask "bir omur beraber mutlu yaşayacak" bir ask degildir ki.
bazen yildirim gibidir gelir carpar sonra gider , eski hislerin de biter.
sirf bir zamanlar kalbin delice carpti diye uzatmaya gerek yok noktayi koyup önüne bakmak lazim.
su hissi evliligimde yaşıyorum. esimin tüm cocukluk anilari bana cok ilginc geliyor, tüm hikayelerini duymak istiyorum. Anlattigi basit seyler hakkinda bile uzun uzun konusuruz. o da benim cocukluk zamanimla cok ilgilenir, annemdeki fotograf kutusunu karistirmaktan cok zevk alir devamli biz gittikçe açilir o kutu, bulunur benim fotolarım. cok basit birsey bile anlatsam cocukluguma dair mutlaka hafizasina atar, yeri gelir ondan bahseder.
ikimiz ortak bir cocuk yetistirmeyi gercekten cok istiyoruz. bu hani kaşı ona benzesin burnu bana benzesin degil kesinlikle.
ama bir cocugun büyüyüp hayatindaki insanın dizine yatıp cocukluk anıları diye bizim ona kurdugumuz dunyayi anlatmasi fikri bile bize cok cilginca geliyor.
esimin ailesi fakir bir aileymis, oyle cok oyuncak- hediye falan almazmis. ama bir noelde annesi babasi elleriyle tahtadan bir sehir yapmislar advent calendar seklinde her gun birsey aciyorsun. icine de sadece cikolaya koymuslar - sonra her sene aynı kutuyu vermisler
mesela istiyoruz ki biz de cocugumuza ellerimizle onu cok heyecanlandiracak kocaman bir adventcalendar hazirlayalim, her sabah uyaninca kosa kosa bir tanesini açsın- heyecanla beklesin. bunu da hep hafizasinda hatirlasin.
gibi gibi...
 
Adamın söylediğine katılmamak birlikte ben senin söylediğine de katılmıyorum.aşk denen şey o kadar o kadar zor denk gelen birşey ki.tamam 1 defayla sınırlı değil ama senin dediğin kadar da fazla olamaz.sen hayatı diğer insanlara göre daha fazla seven ve dolu dolu yaşamak isteyen biri olduğun için beynin olumlu sonuç çıkarmak adına aşk olmayan şeyleri aşk olarak işlemek istiyor bence.yani ben kusura bakma ama zorlama buluyorum bu dediklerini.yani aman şunu da yaptım bunu da yaptım, çok fazla ilişkim de oldu, deli dolu aşklar da yaşadım, şahane bir hayat yaşadım, herkeslerden de iyiyim cart curt.bu konularda kendini yapmacık olarak motivasyon edip üste çıkmaya çalışıyormuşsun gibi.yani doğal, akişta yaşanmış, objektif olarak değerledirilmiş durumlar değil bence.toksik bir olumlu bakma durumun var bence.eee o kadar çok güzel ilişki yaşayıp, çokça da âşık olduysan niye o ilişkiler bitti o zaman? Daha fazla ilişki yaşamak içinse o da yapmacıklık oluyor işte.kendi içinde bile tribünlere oynamaya çalışıyorsun.magazin programlarındaki aşklara ne kadar inanıyorsan seninkilere de o kadar inanıyorum.bu hiç sevgi dolu, aşk dolu bir ilişki yaşamadın anlamına gelmiyor ama dediğin gibi de olamaz.bir perdenin arkasından konuşuyormuşsun gibi.he canım he deyip geçiyorum çoğu yorumunu.şimdi sen ileride 10 senedir evliyim hâlâ deliler gibi aşığım falan da diyeceksin.
 
Son düzenleme:
Kıskançlıktan kuduruyorsun değil mi?
O bahsettiğin hayatı yaşamayı sevmesi karşı cins için gayet çekici bir unsur. Sen ancak bedava seksle boş beleş abazaları kendine çekerken bazı kadınlar da dolu dolu sever sevilir.
Senin mesela insana vereceğin ne var? Fikir yok, sohbet edecek konu yok. Tek düşündüğü şey üreme sistemi. Ancak bedava seks için katlanılacak biri olduğun için kıskanman da çok normal
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…