Boğazım düğüm düğüm...

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Tek tek cevaplayamadigim herkesten özür dilerim, hepinize çok teşekkür ederim iyi dilekleriniz icin..
Ben kucukken ve genc kizlik donemlerimde hep deftere yazardim sevinclerimi huzunlerimi yazdikca rahatlardm sende seni rahatlaticaksa anneme notlar gibi basla yaz sevgini herseyini belki seni de rahatlatir belki ilerde yavrunda okur feyz alir
 
Ben kucukken ve genc kizlik donemlerimde hep deftere yazardim sevinclerimi huzunlerimi yazdikca rahatlardm sende seni rahatlaticaksa anneme notlar gibi basla yaz sevgini herseyini belki seni de rahatlatir belki ilerde yavrunda okur feyz alir

Ben de yazıyorum ama okunacak kaygısıyla yazmiyorum, çoğu sadece annemle ikimizin anlayabileceği şeyler, sadece icimi boşaltmak için.. Kimseye anlatamadiklarimi hala ona anlatır gibi anlatıyorum gerçekten iyi geliyor.. Tesekkur ederim
 
Yok saçma değil düşünceleriniz, sadece süreci kabullenme sancısı. Kabulleneceksiniz. Hatta bir zaman sonra unutacaksınız.Annenizi değil ama bu acıyı unutacaksınız yeri gelecek sanki hayatınızda hiç olmamış gibi gelecek. Sanki onunla olan zamanları, bir rüya görmüş gibi hissedeceksiniz. Babamdan biliyorum. Bazen diyorum ki, babam gerçekten bu dünyada yaşadı mı? O rüyaları da bilirim. Rüyalar boyut değiştirecek. Onu rüyanızda gördüğünüzde bile onun ölmüş olduğu gerçeğini kabulleneceksiniz. Allah unutmak gibi güzel bir nimet vermiş, yoksa insan gerçekten katlanamaz. Geçecek emin olun..

Çok iyi geldi söyledikleriniz, Çok teşekkür ederim.
 
annem yoğun bakıma girmeden bir gün önce ilk kez kavga etmiştik. yani anlaşamadığımız olurdu ama hiç ses yükseltmemiştim anneme, o güne dek. ve onu suçlamıştım bazı şeyler için. akşamına barışmıştık ama gündüz öyle tuhaftı.

ertesi gün kötüydü durumu. 2 kere telefonda konuşabildim. 2sinde de gözümün önünde 2 küçük çocuk var, senin çocuklarını şimdiden gördüm demişti.

akşam babam haber verdi, hastaneye gidiyoruz diye. ben yetiştiğimde yoğun bakıma almak için uyutmuşlardı. ben gitmeden 10 dakika önce de son sözü anneanneme "ben artık ölüyorum anne" olmuş.

yetişemedim uyutulmadan. ağır sözler ettim 1 gün önce. gün geçtikçe daha çok koyuyor bu. taş oldum artık, gözümden yaş gelmiyor.

acınızı anlıyorum. zamanla geçer diyenlere inanmayın. insan hayatına devam ediyor ama 1 mum sanki yeni yakılmış gibi hep yanıyor.

ilk sene çok ağladım. doğumgününde, bayramlarda, vefat gününde. bu yıl ağlamıyorum. özel günlerde onun yaşarken yaptığı güzellik ve iyilikleri yaşatmaya çalışıyorum.

deneyin, eminim size de böylesi iyi gelecek..

ve şanslısınız. en azından evliliğinizi ve yavrunuz olduğunu gördü. benim annemin son günlerinde sevgilim benden ayrılmıştı ve annem evleneceğimizi çok hayal ediyordu. tanışmasa da çok sevmişti, gözüm arkada kalmayacak diyordu. sanırım hissediyorlar.

biz barıştık ama annem göremedi. çocuk için de yukarıda yazdığım gibi..
 
Size de kendime de sabırlar diliyorum. Şunu anladım ki, bu acı geçeceğine katlanarak artiyor. Uç sene oldu, 13 sene de olsa ayni. İnsan hep eksik ve keskelerle yaşar mı, yasiyor.

Ya geçen gün elime tamamen tesadüf eseri annemin yorgan iğnesi ve üstünde takılı bir parça ip geçti, hungür hüngür ağladım. İğneye takılı yarım kalmış iplik bile yüreğime oturdu. Sabır...
 
Boğazım düğüm düğüm. Annemle son mutlu olduğumuz gün, geçen sene bugün. Doğum sancılarım başlamıştı, ben yanımda eşimi bile değil, annemi istemiştim. Hayatımda ilk defa annemi ne kadar çok sevdiğimi derinden hissetmiştim. Annem belime, sırtıma masaj yapıyordu, saçlarımı okşuyordu, elimi tutuyordu. Bana güç veriyordu.

Doğumdan sonra kendimi çok mutsuz hissettim. Hayatım değişmişti tamamen, artık hiçbirşey eskisi gibi olamayacaktı ve ben çok acı çekiyordum.

Annem yanımdaydı ama hastalığı hızla ilerliyordu, biz bilmiyorduk. Dayanılmaz bel boyun ağrıları, dayanılmaz bir halsizlik... Bana yardım ediyordu ama esas onun yardıma ihtiyacı varmış, bilemedim...
Hazırladığı güzel kahvaltı sofralarında uykusuzluk, yorgunluk ve sıkıntıyla, 5 karış suratla oturduğum için öyle pişmanım ki şu an.

Geçen sene bugünden sonra 43 acıyla dolu gün.
İnkar, korku, kabullenememe, itiraz, öfke, sinir bozukluğu dolu 43 gün.

Bugün annemle hatırladığım en son mutlu gün.

Bunları gözyaşlarıyla yazıyorum, boğazımda bir düğümle yazıyorum. Derdimi kimseyle konuşamıyorum, herkes güçlü olmamı bekliyor.

Ben annem öldüğünden beri dökemediğim gözyaşlarımı bugün döküyorum. Bugün bitince sanki annem tamamen gidecek. Geçen sene bugüne kadar hep güzel hatıralarımız vardı. Sanki bugün bitince hepsi gidecek...

Yarın kızımın doğum günü. Ama ben bugünü ve yarını hep anneme hasretle mi hatırlayacağım?

Ben annemi çok özledim. Çok çok özledim. O kadar yalnızım ki. O yokken o kadar çaresizim ki.

Bunları sadece kendime bir not olsun diye yazmak istedim, güzel annemi anmak istedim. Kardeşime acısını hatırlatmamak için söyleyemediklerimi buraya yazmak istedim.

Annemi çok özledim... benim en büyük derdim, acım, yalnızlığım, çaresizliğim, öfkem işte bu.. Anne seni çok özledim.

Başın sağolsun, benim de annem öleli kasımda 3 sene olacak ve onun ölüm yıldönümünden 1 hafta sonra kızım 1 yaşına girecek. Malesef hiç göremedi ne hamileliğimi ne kızımı. Dün gece o kadar yorgun ve mutsuzdum ki ağladım ben de onu çok özleyip. Şimdi ona sormak isterdim mesela, ben ne zaman yürüdüm, ne zaman konuştum, dişim ne zaman çıktı.. bu bilgiler de onunla yok olup gitmiş. Kimse bilmiyor başka...
İşin daha kötüsü annemle hiç video çekmemişiz. Sesi yok ve ben ses tonunu hatırlayamıyorum bazen. Bana nasıl seslenirdi bilmiyorum ve buna çok üzülüyorum.
 
Şunu okuyorum ben böyle hissettiğimde, Hande Özdinler isimli bir Türk bilimkadını yazmış annesinin kaybından sonra.


ANNEM vefat etti, onu yıkadık, pakladık, demir tabuta koyup Türkiye’ye uçakla getirdik. Oğlunun üstüne, eşinin yanına, toprağın içine, sanki bir tohum eker gibi nazikçe, dualarla bıraktık.

Bir ömür bitti, annem gitti...

Ama annemin mitokondrisi bende kaldı...

Benim hücremde. Benim her hücremde, annemin mitokondrisi var. Her nefes alışımda, her kalp atışımda, her elimi uzatışımda, her düşüncemin başlangıcında, ne için enerji harcıyorsa bu vücudum, işte orda annemin mitokondrisi var...

Annem gitti belki ama mitokondrisi bende kaldı...

İnsanın başlangıcı olan o ilk iki hücrenin yumurta olanı, büyük ve zengindir.

İçinde bir hücrenin yaşaması, çoğalması, değişmesi için gerekli olan her şeye ve bir ömür gerekli olacak enerjiyi üretecek mitokondriye de sahiptir.

Mitokondri, hücreye enerji veren, canlı olmasının temelini sağlayan organeldir; babadan değil, anneden gelir. Anne, her çocuğuna enerjisini verir. Enerji üretme mekanizmasını verir. Harcanan her enerji, annenin çocuğuna verdiği mitokondriden gelir.

Dolayısıyla anneler vefat edebilir ama anneler ölmez! Biz farkında olmadan, annelerimizi, gizli bir şifre gibi her hücremizin içinde taşırız. Annemiz vefat etse de bize enerji vermeye devam eder...
 
Boğazım düğüm düğüm. Annemle son mutlu olduğumuz gün, geçen sene bugün. Doğum sancılarım başlamıştı, ben yanımda eşimi bile değil, annemi istemiştim. Hayatımda ilk defa annemi ne kadar çok sevdiğimi derinden hissetmiştim. Annem belime, sırtıma masaj yapıyordu, saçlarımı okşuyordu, elimi tutuyordu. Bana güç veriyordu.

Doğumdan sonra kendimi çok mutsuz hissettim. Hayatım değişmişti tamamen, artık hiçbirşey eskisi gibi olamayacaktı ve ben çok acı çekiyordum.

Annem yanımdaydı ama hastalığı hızla ilerliyordu, biz bilmiyorduk. Dayanılmaz bel boyun ağrıları, dayanılmaz bir halsizlik... Bana yardım ediyordu ama esas onun yardıma ihtiyacı varmış, bilemedim...
Hazırladığı güzel kahvaltı sofralarında uykusuzluk, yorgunluk ve sıkıntıyla, 5 karış suratla oturduğum için öyle pişmanım ki şu an.

Geçen sene bugünden sonra 43 acıyla dolu gün.
İnkar, korku, kabullenememe, itiraz, öfke, sinir bozukluğu dolu 43 gün.

Bugün annemle hatırladığım en son mutlu gün.

Bunları gözyaşlarıyla yazıyorum, boğazımda bir düğümle yazıyorum. Derdimi kimseyle konuşamıyorum, herkes güçlü olmamı bekliyor.

Ben annem öldüğünden beri dökemediğim gözyaşlarımı bugün döküyorum. Bugün bitince sanki annem tamamen gidecek. Geçen sene bugüne kadar hep güzel hatıralarımız vardı. Sanki bugün bitince hepsi gidecek...

Yarın kızımın doğum günü. Ama ben bugünü ve yarını hep anneme hasretle mi hatırlayacağım?

Ben annemi çok özledim. Çok çok özledim. O kadar yalnızım ki. O yokken o kadar çaresizim ki.

Bunları sadece kendime bir not olsun diye yazmak istedim, güzel annemi anmak istedim. Kardeşime acısını hatırlatmamak için söyleyemediklerimi buraya yazmak istedim.

Annemi çok özledim... benim en büyük derdim, acım, yalnızlığım, çaresizliğim, öfkem işte bu.. Anne seni çok özledim.
Okurken gözlerim doldu,Allah mekanını cennet etsin,hastalıktan ölen insanların günahları dökülürmüş annenizde en güzel mekandadir inşallah şimdi

Aslında bu yazdıkların hepimize ders olmalı hayat kısa annemlerimizin kıymetini bilelim,onları incitmeyelim
 
Allah sabır versin. Nurlar içinde yatsın anneniz.
20 yıl oldu benim de annemle babam gideli. Dünyanın en zengin dilinin bile dışa vuramayacağı acılar. Konuşmak çoğunlukla boş geliyor o yüzden. Bin yıl anlatsam anlatamazmışım gibi o özlemi, zaman, kelimeler asla yetmezmiş gibi. Benim en büyük ilacım kızlarım. Acımla yaşamayı öğrenmiştim ama hep bir kara delik vardı içimde. Kızlarım o boşluğu mucize gibi yok etti. Allah evlatlarımızı bizlere bağışlasın.
 
annem yoğun bakıma girmeden bir gün önce ilk kez kavga etmiştik. yani anlaşamadığımız olurdu ama hiç ses yükseltmemiştim anneme, o güne dek. ve onu suçlamıştım bazı şeyler için. akşamına barışmıştık ama gündüz öyle tuhaftı.

ertesi gün kötüydü durumu. 2 kere telefonda konuşabildim. 2sinde de gözümün önünde 2 küçük çocuk var, senin çocuklarını şimdiden gördüm demişti.

akşam babam haber verdi, hastaneye gidiyoruz diye. ben yetiştiğimde yoğun bakıma almak için uyutmuşlardı. ben gitmeden 10 dakika önce de son sözü anneanneme "ben artık ölüyorum anne" olmuş.

yetişemedim uyutulmadan. ağır sözler ettim 1 gün önce. gün geçtikçe daha çok koyuyor bu. taş oldum artık, gözümden yaş gelmiyor.

acınızı anlıyorum. zamanla geçer diyenlere inanmayın. insan hayatına devam ediyor ama 1 mum sanki yeni yakılmış gibi hep yanıyor.

ilk sene çok ağladım. doğumgününde, bayramlarda, vefat gününde. bu yıl ağlamıyorum. özel günlerde onun yaşarken yaptığı güzellik ve iyilikleri yaşatmaya çalışıyorum.

deneyin, eminim size de böylesi iyi gelecek..

ve şanslısınız. en azından evliliğinizi ve yavrunuz olduğunu gördü. benim annemin son günlerinde sevgilim benden ayrılmıştı ve annem evleneceğimizi çok hayal ediyordu. tanışmasa da çok sevmişti, gözüm arkada kalmayacak diyordu. sanırım hissediyorlar.

biz barıştık ama annem göremedi. çocuk için de yukarıda yazdığım gibi..


Çok üzüldüm tasarımlarınıza bundan sonra çok çok mutlu olursunuz insaAllah
 
Boğazım düğüm düğüm. Annemle son mutlu olduğumuz gün, geçen sene bugün. Doğum sancılarım başlamıştı, ben yanımda eşimi bile değil, annemi istemiştim. Hayatımda ilk defa annemi ne kadar çok sevdiğimi derinden hissetmiştim. Annem belime, sırtıma masaj yapıyordu, saçlarımı okşuyordu, elimi tutuyordu. Bana güç veriyordu.

Doğumdan sonra kendimi çok mutsuz hissettim. Hayatım değişmişti tamamen, artık hiçbirşey eskisi gibi olamayacaktı ve ben çok acı çekiyordum.

Annem yanımdaydı ama hastalığı hızla ilerliyordu, biz bilmiyorduk. Dayanılmaz bel boyun ağrıları, dayanılmaz bir halsizlik... Bana yardım ediyordu ama esas onun yardıma ihtiyacı varmış, bilemedim...
Hazırladığı güzel kahvaltı sofralarında uykusuzluk, yorgunluk ve sıkıntıyla, 5 karış suratla oturduğum için öyle pişmanım ki şu an.

Geçen sene bugünden sonra 43 acıyla dolu gün.
İnkar, korku, kabullenememe, itiraz, öfke, sinir bozukluğu dolu 43 gün.

Bugün annemle hatırladığım en son mutlu gün.

Bunları gözyaşlarıyla yazıyorum, boğazımda bir düğümle yazıyorum. Derdimi kimseyle konuşamıyorum, herkes güçlü olmamı bekliyor.

Ben annem öldüğünden beri dökemediğim gözyaşlarımı bugün döküyorum. Bugün bitince sanki annem tamamen gidecek. Geçen sene bugüne kadar hep güzel hatıralarımız vardı. Sanki bugün bitince hepsi gidecek...

Yarın kızımın doğum günü. Ama ben bugünü ve yarını hep anneme hasretle mi hatırlayacağım?

Ben annemi çok özledim. Çok çok özledim. O kadar yalnızım ki. O yokken o kadar çaresizim ki.

Bunları sadece kendime bir not olsun diye yazmak istedim, güzel annemi anmak istedim. Kardeşime acısını hatırlatmamak için söyleyemediklerimi buraya yazmak istedim.

Annemi çok özledim... benim en büyük derdim, acım, yalnızlığım, çaresizliğim, öfkem işte bu.. Anne seni çok özledim.


Okurken benim de boğazım düğüm düğüm gözlerim dolu burnumun direği sızladı.Hala tutamıyorum göz yaşlarımı kim bilir sizin içiniz nasıl yanıyordur.Allah yardımcınız olsun.Sabir versin.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Back
X