Boğazım düğüm düğüm. Annemle son mutlu olduğumuz gün, geçen sene bugün. Doğum sancılarım başlamıştı, ben yanımda eşimi bile değil, annemi istemiştim. Hayatımda ilk defa annemi ne kadar çok sevdiğimi derinden hissetmiştim. Annem belime, sırtıma masaj yapıyordu, saçlarımı okşuyordu, elimi tutuyordu. Bana güç veriyordu.
Doğumdan sonra kendimi çok mutsuz hissettim. Hayatım değişmişti tamamen, artık hiçbirşey eskisi gibi olamayacaktı ve ben çok acı çekiyordum.
Annem yanımdaydı ama hastalığı hızla ilerliyordu, biz bilmiyorduk. Dayanılmaz bel boyun ağrıları, dayanılmaz bir halsizlik... Bana yardım ediyordu ama esas onun yardıma ihtiyacı varmış, bilemedim...
Hazırladığı güzel kahvaltı sofralarında uykusuzluk, yorgunluk ve sıkıntıyla, 5 karış suratla oturduğum için öyle pişmanım ki şu an.
Geçen sene bugünden sonra 43 acıyla dolu gün.
İnkar, korku, kabullenememe, itiraz, öfke, sinir bozukluğu dolu 43 gün.
Bugün annemle hatırladığım en son mutlu gün.
Bunları gözyaşlarıyla yazıyorum, boğazımda bir düğümle yazıyorum. Derdimi kimseyle konuşamıyorum, herkes güçlü olmamı bekliyor.
Ben annem öldüğünden beri dökemediğim gözyaşlarımı bugün döküyorum. Bugün bitince sanki annem tamamen gidecek. Geçen sene bugüne kadar hep güzel hatıralarımız vardı. Sanki bugün bitince hepsi gidecek...
Yarın kızımın doğum günü. Ama ben bugünü ve yarını hep anneme hasretle mi hatırlayacağım?
Ben annemi çok özledim. Çok çok özledim. O kadar yalnızım ki. O yokken o kadar çaresizim ki.
Bunları sadece kendime bir not olsun diye yazmak istedim, güzel annemi anmak istedim. Kardeşime acısını hatırlatmamak için söyleyemediklerimi buraya yazmak istedim.
Annemi çok özledim... benim en büyük derdim, acım, yalnızlığım, çaresizliğim, öfkem işte bu.. Anne seni çok özledim.