Senin için bir makale buldum..Okursan sevinirim.
9 Yıl evli kaldığım, Sinan ve Nihan isimli dünyalar güzeli ve canımın içinin içi 2 çocuğumun babası olan beyimden şiddetli geçimsizlik gerekçesiyle ayrıldım. Şaşıracaksınız ama kendisi önemli bir üniversitenin iletişim fakültesinde doçentti, profesör olmak üzereydi. Alanında çok önemli biriydi, iletişim üzerine 30un üzerinde baskı yapmış 4 kitabı vardı. Fakat birbirimizle sağlıklı iletişim kuramadık, ikimiz de daha fazla sinir hastası olmadan ayrıldık. 1 yıl 2 ay sonra eşinden yıllar önce ayrılmış bir kuyumcuyla tanıştım; sünnet olan yeğenim için kendisinden çeyrek alırkenki çeyrek te (15 dakikada) oldu bitti her şey ve evlendik. Bütün dünyası sadece 15 metrekarelik hapishanesi (dükkânı) olan, işinden başka bir şey tanımayan, sosyal hayatı sıfırın bile altlarındaki bu işkolik adamdan felâket derecede sıkıldım ve 4 yıl, 6 ay, 13 gün sonra boşandık. Ailesi umurunda değildi, evliliğimizin böyle devam etmeyeceğini söylediğimde işe geç kalıyorum, sen bilirsin! karşılığını verecek kadar gamsız ve duygusuz bir tipti. Boşanma için mahkemeye bile gelemedi işi yüzünden, avukat tuttu ve tek celsede boşandık. Bir kızım da ondan olmuştu, hâkim velâyeti bana verdi, 2.500 TL de nafaka bağlattım. 3,5 yıl bekâr yaşadım, sonra çok güvenilir olduğuna dair reklamları çıkan evlilik sitesinden bir emekli komiserle tanışıp evlendim. Onunla hayatımın en vahim, hatırlamamak için zihnimi sıfırlatmaya bile razı olacağım felâketler yaşadım, 8 ay süren cehennem hayatından sonra boğulmakta olan birinin kendisine uzatılan ele uzanması gibi mahkemeye koştum ve ondan da ayrıldım. Hamdolsun bu defa çocuğum yoktu. Şimdi 3 yavrumla yalnız yaşıyorum, eski kuyumcu eşimin 2.500 TL ve ilk eşimin ayda 1000 TL nafakasıyla geçiniyorum. Hamdolsun maddi problemimiz yok, fakat içimde onulmaz yaralar açıldı ve kapanmıyor! Yaşadığım ve hiçbir kadının asla yaşamamasını umduğum onca kıssadan aldığım hisseleri İlk eşinizin kıymetini bilmeniz için 5 sebep başlığı altında sıralamak istiyorum:
Üç aşağı beş yukarı bütün erkekler aynıdırlar; ilk eşiniz genelde en iyisidir, kıymetini bilin, elden bırakmayın! İlk eşim üniversite aşkımdı, 4 yıl birlikte okuduk ve bizi görenler İşte çağımızın Leylâ ve Mecnunları! derlerdi. O kadar bağlıydık, hatta bağımlıydık birbirimize; mutluluk sanki sırf bizim için yaratılmıştı! Evlendikten sonra problem şuydu: Benim mükemmele odaklanarak sergilediğim aşırı beklentilerime cevap veremiyordu, bense bunu Bütün erkekler veriyor da sadece benimki böyle! sanırdım, meğer haddi çok aşan ve iletişim dehâsı denilebilecek bir akademisyene bile İllallah! dedirten anlamsız, imkânsız, gereksiz ve insafsız beklentilerim varmış! Bunu gayet iyi anladım ama çok geç kaldım!
Bekârken ele avuca sığmaz biri olabilirsiniz ama evlendikten sonra iradenize hâkim olup kendinizi bir ele ve avuca sığdırmak zorundasınız, yoksa bütün ellerden ve avuçlardan kayar gidersiniz! Bekârlıkta belli ölçüde çılgınlık hoşgörülebilir, fakat evlilikte sükûnet esastır, çılgınlık çıldırtır!
Yine bekârken kendi hayatınızı yaşayabilirsiniz; fakat evlendikten sonra artık tek başına kendiniz yoksunuz, aileniz vardır ve ailenizin müşterek hayatını yaşamaya odaklanmalısınız. Aksi halde evlilik yürümez, herkes kendisiyle başbaşa kalır!
Tamamen ilgisiz de olsa babanın ailede varlığıyla çektiğiniz çocuk ve hayat yükü, babasız çektiğinizle asla aynı değildir ve daha ağırdır! Anadoluda Kocan olsun, çamurdan olsun! sözü bunun için söylenmiştir.
Nedir bu çektiğim? Ben de biraz rahat etmek istiyorum! demeyin sakın! Dünya rahatlık yeri değildir ve dünyada rahatlık arayan AHMAKtır! uyarısını aklınızdan çıkarmayın. Yani herkes her an bir sınavda ve marifet ne yapıp edip sınavı kazanmaktır. (İsmi saklı)
Genç Beyin Dergisi
bu makale gerçekten çok güzelmiş..
burda katılmadığım bir nokta var.. belki şu an böyle düşünüyorum ama ben boşanırsam asla evlenmem.. bu hatayı kendıme ve kızıma yapmam.. ama hayatta asla dediğim bi çok şey başıma geldi büyük konuşmak da istemiyorum..
hani derler ya dışı seni içi beni yakar.. öyle işte .. dışardan herşey güzel.. bu adamın ne güzel huyu var derler sessiz sakin..zaten sorun da o o kadar sessiz ki bizimle bile sessiz..