Bu kez tek başıma arınamıyorum bu halden.

Yazmak istiyorum sadece. Çare olacağından değil, yarım bırakma lüksü olmamasından. Evveliyatımda yazdığım tüm sayfalar çöp kovasındaki yerini aldı. Bilgisayardaki tüm belgeler geri dönüşüm kutusunun en afilli beyazında kayboldu. Çeşitli internet sitelerinde yazdıklarımı tek tek sildim ardından. Kendimle yüzleşmek ağır geldi zira. Burada durum farklı imiş, yeni öğrendim. Yazdığını silmek yasakmış, ne de güzelmiş. Belki engel olur bu durum dizginlemeye çalıştıklarımı kusmanın akabinde, yok etme isteğimi. Belki yasaklar, kendime koyduğum engellerin önüne geçer de durdurur yarım bırakma ve yok etme eğilimimi.

Sadece yazayım. Geri dönüşü olmayacağını bilerek. Ruhumun karanlığını aydınlatmasa da, kelamlarımla kirlettiğim beyaz bir sayfa dikilsin karşımda. Sanki tek engelim buymuş gibi, sayfaların beyazlığını da kirleteyim karanlığımla. Çare aramıyorum artık. Çareyi umacak kadar sebebim olsun istiyorum sadece. Ölümün çekiciliği yaşamın yanında ezilsin istiyorum. Sesi çıkamasın, bir köşeye çekilip sırasını beklesin.

İnsanlara tahammül edebileyim istiyorum mesela. Aptalından kindarına, hasedinden ikiyüzlüsüne. Hepsinin yaşama hakkının benden bağımsız olduğunu kabullenip, sessizce izleyebileyim mesela. Kendime tahammül edebileyim sonra da. Değişken ruh hali, antidepresanlara özenen ergenlerin kelamlarından ibaret olsun mesela. "ay valla bugün çok moralim bozuk" cümlesinin akabinde alınmış birkaç paçavra ile benim de dünyam aydınlanmalı mesela... Mümkün mü ki?

Kitapların zihnime kazıdığı hayallerden bir gerçek oluşturmaya çalışmak yerine, kendi gerçeğimle yüzleşme cesaretine sahip olsam ya. Cesaret... Ötekilerin bünyemdeki miktarına özendiği, ancak aynaların acımasızca yüzüme haykırdığı saçmalık. Nedir ki cesaret? Eli bıçaklı bir adamın üzerine yürümek midir? İpini koparıp üzerine saldıran üç beş köpeğin karşısında hissizlikle dikilmek midir? Gecenin karanlığında en kuytu sokaklarda gülümseyerek yürümek midir? Çoğunluğun anladığı budur cesaretten. Özenerek bakarlar varlığına. Nasıl bu kadar cesur oluyorsun Allah aşkına? Yok yavrum bu cesaret değil. Bu hissizlik. Benim cesaretsizliğimin sayesinde ulaşamadığım bir sona, belki bir başkasının elinden ulaşırım isteği sadece. Bu korkaklığımın bir göstergesi. Birilerinin şekillendirdiği hayatımda, vasıfsızca çırpınmış olmamın bir sonucu.

Peki ya güç? Yapay cesaretle bağlantılı bu da. Ne kadar beklentisiz isen, o kadar güçlüsündür aslında. Diğerlerinin vereceği zararlar kendine verdiğin zarardan daha fazla olamaz ki. Onların karşısında güçlü durmak, kendi zayıflığınla yüzleşmene engel olamıyor ki.

Nefes alamıyorum çoğu zaman. Çocukluğumda nefesimi tutar ne kadar dayanabileceğimi ölçerdim tüm saflığımla. Şimdilerde yetmiyor payıma düşen oksijen miktarı. Birileri benim yerime nefesimi tutsa ya.
 
senin ne derdin var ki sorusuna varoluşsal sıkıntım var dediğimde yüzüme bön bön bakan insanlar etrafımdayken sürekli gir çık yalama olan depresif hale demir atmak bazen iyi oluyor
beni anlamayan ve hiçbir zaman anlayamayacak olan insanımsı güruhun gazabına uğramamak için ufak bi doz depresyon ruhu korumak için birebirdir eğer onlar gibi olmaya kendimi zorlarsam hepsinden daha şapşal olurum ki bu da kendime olan saygımı yok eder işte o zaman kalitesiz ve sıradan bir depresyona girerim
yazdıklarını okurken aklımdan geçenler bunlardı yazının genelinden edindiğim izlenimse fazla uzatmadan dirileceğin
burada sana tavsiye edilenler eminim kulağına fasafiso geldi zaten çözüm sende ve yaklaşmışsın yoksa bu kadar bilinçli yazılar yazıp yazılanlara cevap vermezdin yazar ve gider dönüp geriye bakmazdım bekle az kalmış
 

Teşekkür ederim ilginiz için, gerçekten. Eskiden beni eğlendiren şeyler yoktu. Köklü bir karakter değişimine girdiğim, sonrasında pişman olduğum türlü şeylere yeltendiğim dönemler vardı sadece. Bu dönemlerde kendim olmadığım için, yenilik eğlendiriyordu beni. Yine de tavsiyenizi yeniden deneyeceğim.

Peki bunca yolu deneyip sonuc alamadiysan ve basliktan yola cikarak daha onceki durumlardan kendin nasil arindin? Burda iki sey geliyor aklima ya hayat durmadan basina kotu olaylar getiriyor , yada aslinda sen dsha oncede tek basina arinamamissin..

Arınamadım. Arındığımı sanıp kendimi kandırdım. Bilmiyorum sürekli kötü şeyler yaşadığımı iddia etmek şımarıklık olacaktır. Burada yazılan birçok derde gülüp geçmemi sağlayacak kadar kötü şeyler yaşadım evet. Ancak insanoğlunun atlatamayacağı hiçbir derdin olmadığını düşünmekteyim ısrarla. Benim durumum çaresizlik değil, yaşamak için yeterince sebep bulamamak sanırım.



Yazınızı okurken, ilk yazıyı yazdığımda aklıma gelen bir paragrafı yazmadığıma pişman oldum. Çoğunlukla buradaki dertleri okurken zihnimde hasıl olan düşünce "bu düpedüz şımarıklık ve zayıflıktır!" oluyordu. Ben de bu yazıyı yazmadan önce "şımarıklık olarak algılanması normaldir. Ben olsam, ben de böyle algılardım" cümlesini eklemek istedim. Sonra da kendime bu kadar gereksiz bir mana yüklemekten vazgeçtim. Bittabi zihnimiz ruhumuzdan önde gidiyor ve olağanca abartısıyla değiştiriyor ruh halini. Bununla birlikte herkes böyle dönemlerden geçiyor ve dediğiniz gibi bir sebep buluyor yaşamak için. En azından bencilliğinden arınıyor diğerleri için. Peki ya düşünmem gereken insanlara bu halimle daha fazla zarar veriyorsam ve aslında onları düşündüğüm için kendime dönük yaşıyorsam? Yardım etmek, yanlarında olmak, her daim sorunları hakkında fikir yürütmek... İnanın bunu çok yaptım, hala da yapıyorum. Bencillik ya da şımarıklıktan doğan bir durum olmasını o kadar isterdim ki. Aile demişsiniz... Ben aileme burada yazdıklarımın onda birini bile yansıtmaktan haya ettim. Aslında hiç var olmamış bir karakterle muhatap oldular yıllarca. Öyle de olacak. Ancak kendime dönük yaşamanın bencillik olduğunu kabul edebilirim...

Aşk meşk işlerine hiç değinmek istemesem de değineyim. Hayatım boyunca hiç kimseye karşı platonik ve karşılıksız bir his beslemedim. En çok özendiğim duygudur bu. Herhangi birini görünce heyecanlanmayı elbette isterdim lakin olamadı. Benim sevgim atılan on adımdan sonra bir adım atmakla meydana çıkıyor. Hayatıma girenler de bunu kabulleniyor. "En sevdiğim" ile başlayan hiçbir unsur olamadı mesela. Ne bir kitabı çok sevebildim, ne de hayranı olduğum bir sanatçı oldu. Ergenliğimde, sırf çevremdekilerin bu manasız coşkusuna eşlik edebilmek için yapay hayranlıklar geliştirdim kendime. Bir şarkıcıyı "çok" sevmeye uğraştım, iki günden fazla başaramadım. Evlenmek üzere olduğum kişiyi sevebileceğim en yüksek seviyede seviyorum. Onun yerine mimiklerini pek sevdiğim jim carrey'in sıfatı, zihnini çok sevdiğim ismi lazım olmayan yazarın zekası gelse ne değişirdi ki? Tüm bu vasıflar tek bedene sığsa ne fark ederdi? Biliyorum pek manasız ve şımarıklık kokan kelamlar bunlar :) İnanın hayatımdaki kişiyle alakalı değil sorunlar. Ben heyecanlanma hissinden muaf olmuşken, kim heyecanlandırabilir aşk denen geçici bir hissin yardımıyla beni.
 
Son düzenleme:
Beyaz onlukluleri onermeyin demissin ama
ben direkt tani koyacagim.
Major depresif bozukluk yasiyorsun ...

Daha da dibe batmadan ve hayattan vazgecip kendine bir zarar vermeden
acilen iyi bir psikiyatriste ihtiyacin var...
 
hala buraya afilli kelimleer kurup afilli cümleler yazabiliyosan henüz bitirmemişsin herşeyi. bitmek nedir biliyo musun? yazssan bile hiç bişeyin değişmeyeceğini kabullenmek ve bu sebebpten buraya yazacak bir kelimenin dahi olmamasıdır. sen içinde cebelleşip çaktırmadan elini uzatıyorsun insanlara belki tutunacak bir şey bulurum diye ama zor biraz o. herkes senin o çaktırmadan uzattığın ele "çak" yapar geçer gerçekten imdat diye bağırmadığın sürece
 
Son düzenleme:

İki kez okudum yazdıklarını. İlkinde algılayamadın mı diye sormak hakkındır. Yok, bu kadar doğru algılandığına göre kesin yanlış anlamışımdır diyerek çimdik attım beynime :) Çıkacağım elbet bu halden, daha önce çıktığım gibi. Ancak bu kez "hadi bakalım yoknaz çoğunluğa dahil ol yapaylığınla" diyemeyecek kadar bencilleştim ne yazık ki.

Beyaz onlukluleri onermeyin demissin ama
ben direkt tani koyacagim.
Major depresif bozukluk yasiyorsun ...

Daha da dibe batmadan ve hayattan vazgecip kendine bir zarar vermeden
acilen iyi bir psikiyatriste ihtiyacin var...

Farklı zamanlarda üç kez muhatap oldum bu teşhisle. Hatta doktora "he benim canım minördür o dikkatli bak" demiştim son seferinde. İlaç kullanmak istemiyorum yahu. O kadar çok kullandım ve dibe battım ki, son doktorum şizofreni olma ihimalinden bahsedince koşarak uzaklaştım :) Pehey. Diplerden gelen not; Şizofreni değilim çok şükür.
 


Vasıfsız ve sonradan kendimden tiksinmeme sebep olacak cümlelerimi afilli diye nitelendirmenize müteşekkirim :) Haklısın, çaktırmadan yardım talep ediyorum öteleyemediğim egomdan ötürü. Ancak bu gerçekten sıkıntımın olmadığına değil, tüm bu sıkıntıların birikip meydana getirdiği bir hiçliğe çare arayaşımdandır. Kastettiğiniz boşvermişliğe dahil olduğum dönemler de yaşadım. Ki en kötüsü odur. 2 ay boyunca tavanı izlediğim ve pc'yi elime alıp tek kelam etmediğim zamanlar. Allah bir daha yaşatmasın o zamanları. Belki de o zamanlara çok yaklaştığımı hissettiğim için yazıyorumdur. Gelebilecek muhtemel tepkilere, olumsuz ve inanma halinden uzak olsa dahi açığım. Bunları bilerek yazdım. Daha fazla dibe sürünmemek için belki tokat etkisi olur diye yazdım. Ya da sadece yazıp kendimden arınmak için yazdım.

Biliyorum buraya "halimi" değil de, sorunlarımdan birini yazsaydım çaresizlik daha çok bağırırdı cümlelerin içinden. Mesela "zamanında jilet ile bazı oyunlar oynadım ama bunu ölmek için değil öfkemi dizginlemek için yaptım" deseydim, on kişi yardım etmeye çabalarken, 8 kişi de tıpkı benim gibi "ergen misin kardeş müslüm babanın müritlerine mi özendin bi yürü git allasen" diyecekti. Haklılardı :) Sorun değil, sorunların sebep olduğu ruh hali düzeltilmeli önce. Ben bunu tek başıma yapamadım bu kez. Buradan ve buradaki kişilerden ne umdun dersen, umut insanın peşini bırakmıyor derim sadece :) teşekkür ederim yorumun için.
 

Bir sonraki seviye SIZOAFFEKTIF BOZUKLUKTUR
Bunu da biliyorsun degil mi?

Yapma bunu kendine bir an once yardim almalisin...
 
Her neyi yapamazsan yapama..
Sadece umuda birak kendini ..
Ve anneler .. Dunyanin en guzel varliklari o bile bir umut olabilmeli sana.. Kendine neden ariyorsan yasama direnmek icin emin ol bir anneyi mutlu etmek ten baska daha guzel bir neden bilmiyorum ..
 

bir insan cümlelrinden neden tiksinir?, içindekini olduğu gibi döktüğü için. yani içindeki senden tiksiniyorsun sen. zaman zamna onu susturmak istiyorsun ama o bir yolunu bulup yine bağırıyor ve seni utandıracak yada tiksindirecek gerçekleri döküyor ortaya. neden kavgalısın kendinle? ne yaptın kendine?
 
Amaçsızlık sendromu, sorumluluk yoksunluğu belki. Hepimiz giriyoruz zaman zaman bu tür bunalımlara. Ben şahsen beni çok seven insanların üzülmesine dayanamadığım için takılamam öyle bunalımlarla. Sizi yargılamak için söylemiyorum inanın, çocukça, şımarıkça, bencilce geliyor bana geçmeyen bunalımlar. Yazdıklarınızdan, kelimelerinizden akıllı ve kültürlü biri olduğunuz belli oluyor. Bu boş vermişlik niye? Sağlık ve sevdiğimiz insanlar varsa her şey çözümlenir bence. Beğenmediklerimi çıkarırım hayatımdan,yerleri değiştiririm, yolları değiştiririm, Rabbim beni sağlıkla ve sevdiğim insanlarla sınamasın diye dua eder, geri kalan her şeye şükrederim. Çimlenen bir tohumda, yeni doğan bir yavruda, etrafa dağılan nebat kokularında, deli gibi yağan yağmurda, rüzgarda, fırtınada, bir kuşun cıvıltısında... her şeyde, en ufacık ayrıntıda bile yaşamın o mucizevi enerjisi beni hayatla doldururken, sizin de bu enerjiyi hissetmeniz için size uygun yolu bulacağınıza inanıyorum.
Ne demiş şair:
"Ömrün o büyük sırrını gör bir bak da,
Bir tek kökü kalmış ağacın toprakta,
Dünya ne kadar tatlı ki binlerce kişi,
Kolsuz ve bacaksız yaşayıp durmakta"
 
yaa ben sizi çok seviyom, okuyunca çok üzüldüm. keşke size sihirli bir şey söyleseydim siz de onu okusanız veya uygulasanız sonra da yaşama sevincine ve inancına kavuşabilseydiniz :44:

yaşım küçük, ergen zamanlarımda bir depresyona girmiştim.şöyle bir durumum vardı bunla tanışan var mı varsa söylesin?
böyle yolda yürüyorum diyelim saniyelik zaman diliminde içime bir şey oluyor bir şey hissediyorum. his de şu
gözümün gördüğü ne varsa bana çok umutsuz geliyor, içim kararıyor. kendimi olmadık şeylerin yerine koyup onlar için de üzülüyorum.
mesela bir kedi görüyorum kasapçı kapısında miyavlıyor. o an ona o kadar üzülüyorum ki ağlamak istiyorum.
böyle bir şeydi. a
rtık bitap düşüp soluğu doktorda almıştım ilacı bir ay kullanıp iyiyim diye bırakmıştım. 1 sene sonra yine soluğu doktorda almıştım. o da sen hiç tedavi olmamışsın demişti

yoknaz gerçekten hayatında bir dönem psikolojin bozulmuştur da tedaviyi yarıda kesip hep bunun nüksetmesine sebep olmuş olabilir misin acep ?
 
Son düzenleme:
Bir sonraki seviye SIZOAFFEKTIF BOZUKLUKTUR
Bunu da biliyorsun degil mi?

Yapma bunu kendine bir an once yardim almalisin...

Belki de muhtemel teşhislerden korktuğum için gitmeyi reddediyordumdur efem :) Teşekkür ederim ilginiz için.


Yapamamaktan değil, yapabilecekken yapmıyor olmaktan mustaribim. Yapma isteğimin olmamasından, yapmak için sebep bulamamaktan. Annem... Öyle bir haldeyim ki bana rağmen bana sarılmasına tahammül edemiyorum. Üzülüyorum elbet, ancak üzülebildiğim anların bile yok olmasını istiyorum kendime eziyet etmemek için.



Zayıflığa karşı olan düşmanlığı yüzünden tiksinir mesela. Sürekli olarak değişen ruh halinin, bir sonraki aşamasında "ben mi yazdım bunları? Bu ne zayıflık, bu ne gereksiz bir çaresizlik böyle" diyeceğini bildiği için tiksinir. Birçoğunuz şımarıklık olarak algılıyor bunu. Ancak bu kadar çabuk değişebilen ve bir uçtan diğer uca ışık hızıyla geçebilen bir ruh haline sahip olunca, her kelama hak veriyorum :) Bugün zayıflığımdan ötürü kendime zulmetmiyorsam, yarın bu zayıflığa küfredip egoma sığınabilir kendimle gurur duyabilirim. Buradaki birkaç arkadaş abartılı ve değişken hatta geçici bir durum demişler. Tabi ki öyle aksini iddia etmiyorum. Ancak ruh hali saat başı değişiyorsa ve bu kadar aykırı iki uca sahipse bu durumda bir anormallik vardır. Şımarıklıktan ve bencilliken öte bir durumdur.


Haklısınız bence de olağanca bencillik ve şımarıklık içeren haller bunlar. Ancak bencilliğin haz verdiği dönemlerde, diğerlerinin önemi kalmıyor işte. Yazdıklarınızı gerçekten özenerek okudum. Hayatı sevmekle alakalı bir durum sizin yaşadığınız hisler. Hayata daha normal bir şekilde nasıl tahammül edebilirim sorusunun cevabını arayan biri için, kuş cıvıltıları etkisiz oluyor ne yazık ki.
 
Melankolia filmi sanki seni anlatiyor.izlemediysen izleme ama kendinle bagdastirman iyi gelmiycektir muhtemelen

İzleyip izlemediğimi hatırlamıyorum o kadar film izledim ki zihnim geri atıyor çok yer etmedikçe :)


Çok teşekkür ederim beni çok sevmeni hak edecek ne yaptım acep :) Senin durumun farklı tedaviyi yarım bırakmışsın. Yarım bırakma halinde zamanı ne olursa olsun nüksetme ihtimali çok yüksek. Benim tedavilerim yarım kalmadı ve her seferinde farklı bir teşhis koyuldu. Bu yüzdendir teşhislere inançsızlığım. Her doktor farklı teşhis koyuyorsa sorun ya bendedir ya tıpta. Tekrar teşekkür ederim ilgin ve yaklaşımın için. Elbet bir süre sonra kendimden sıkılıp mış gibi yapmaya ve bu köşede kendimle dalga geçmeye başlayacağım. Biliyorum bunun olacağını...
 
Bu nedir ya senin durumun böyle,derdin belli çözümlerini kendin de bulmuşsun ama kabul etmiyorsun,arkadaşların önerilerinin çoğunu yapmışsın ama düzelmemişsin..seni şöyle silkelicek bişeye ihtiyacın var..ya da kusura bakma da sana rahat mı batıyor..kendini olumsuzluğa şartlamışsın her şeyin kötü yanını görüyorsun,faydası varsa devam et..
Bana kalırsa bütün bu sıkıntıların altında ya da başlangıcında tek bir sıkıntı var onun üzerini kapatmışsın ya da yarım bırakmışsın o her neyse onu bul ve onunla yüzleş kötü de olsa sonra düzelicek bence her şey..
 
Son düzenleme:

Ben de bilmiyorum ama sevdim işte :)
Hııım tedaviyi yarım bırakmadım diyorsunuz.
O da kötü işte. Yani ara ara geliyor ve gidiyor. Oyun oynar gibi.
Bi de benim şöyle bi düşüncem var. Ne düşünürsünüz acaba.
Çevremde gördüğüm kadarıyla bazı insanlar çoğunluğa oranla gel gitli bir ruh haline sahipler. Ve bunların ortak özelliği duygularını yoğun yaşayan ya çok güzel çizen ya çok güzel yazan ya da çok güzel çalan kişiler.
Bi de siz hiç smiley kullanmıyorsunuz. Belirli bir sebebi var mı merak ettim :44:
 
Sevgili yoknaz kendini ifade ediş biçimin harika, girift anlatılması zor durumları bu derece akıcı ve anlaşılır yazabilmen çok güzel. Bunu söylemeden geçemedim :)

Bazı insanlarda çok yüksek, coşkulu bir enerji olur, yanlarında bulununca insan o enerjiye kapılır ister istemez. Hiperaktif kişilerden bahsetmiyorum, bu enerjiden kastım ruha iyi gelen, boş bir coşkudan öte manalı, insanın içine işleyen bir enerji. Bu tarz bir insanla biraz hemhal olsan, zaten düştüğü yerden kalkmak üzere olan ruhun bunu daha da hızlandıracak gibi... İlk aklıma gelen bu oldu. Sevgiler..
 
Son düzenleme:

Rahat batmıyor efenim bu yaşıma dek rahat olamadım :) Rahatsızlık batıyor olabilir ama. Yüzleşemediğim bir şey değil çok şey var ancak yüzleşemem. Yüzleşirsem bir daha da kendime gelemem.

bence bir evcil hayvan edinmelisin golden mesela inanılmaz hayata bağlı neşeli hayvanlar sürekli ilgi beklerler. bütün enerjini ona verebilirsin belki

Öneriniz için teşekkür ederim söylemekten imtina ediyorum ama bunu da denedim :) Bir kaplumbağam vardı. Vardı diyorum zira artık yok. Bir canlıya sürekli ilgi gösterebilecek vasfım yok maalesef. Bakamadım, ilgilenemedim kendimi zorlamama rağmen. Öyle birkaç aylık heves değil 2 yıl boyunca bakmaya zorladım kendimi. Ancak sonrasında sadece karnını doyurduğumu ve vicdan azabı çektiğimi fark edince bakabilecek birine verdim. Gariptir hiç özlemedim. Bağlanamamışım 2 yılda bile.


Aynen öyle oyun oynar gibi...Gözlem gücünün iyi olduğuna kanaat getirdim ne hikmetse :) Nacizane yazarım ve çizerim. Kara kalem. Bir zamanlar çizerdim artık çizmiyorum. Bir zamanlar öykü de yazardım artık yazmıyorum. Bir zamanlar şarkı da söylerdim onu da söylemiyorum. Smiley kullanmamamın özel bir sebebi yok. Haz etmiyorum ifadelerden. Yazının ifade için yeterli olduğunu düşünüyorum sanırım. Arada iki nokta ve parantez kullanıyorum hakkımı yeme :)


Çok teşekkür ederim düşünceleriniz için. Önemli bir noktaya değinmişsiniz. En yakın arkadaşım benim gibi gel git yaşayan bir zat. Herifim depresif. Ailemde söylediğiniz vasfa sahip olan tek zat annem. Ancak o da "danışman" olarak görüyor beni çoğu zaman ki bu da beni yoruyor. Böyle bir enerjiye sahip olan kimse yok hayatımda. Bu da benim suçum aslında. Nadiren dost edinebiliyorum ve çok çabuk sıkılıyorum her türlü muhabbetten. Şikayetçi değilim aslında bu durumdan.

Üslubumdan dolayı insanların genel algısı "sana yapacak bir şey yok biliyorsun çözümü ama yapmıyorsun" oluyor. Haklı olabilirler. Ancak çözümü biliyor olmam sorunu tespit edebildiğim anlamına gelmiyor ne yazık ki. Az önce o gel git yaşayan arkadaşımla konuştuk. Psikiyatra gitmem konusunda ısrarcı o da. Bilmiyorum yahu. Sanırım sorunun ne olduğunu bulamadan göçeceğim. Kabullenmek gerek olduğu gibi.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…