- Konu Sahibi inceuclusarjiolanvarmi
-
- #41
o kadar çok ciddi derdi olan insan var ki bu dünyada? sizin bu derdinizi inanın dert olarak göremiyorum.
birazcık kendinizi mutlu etmeye çalışın, nedense siz de kendini mutlu etmeye çalışan insan izlenimi yakalayamadım
Zayıflığa karşı olan düşmanlığı yüzünden tiksinir mesela. Sürekli olarak değişen ruh halinin, bir sonraki aşamasında "ben mi yazdım bunları? Bu ne zayıflık, bu ne gereksiz bir çaresizlik böyle" diyeceğini bildiği için tiksinir. Birçoğunuz şımarıklık olarak algılıyor bunu. Ancak bu kadar çabuk değişebilen ve bir uçtan diğer uca ışık hızıyla geçebilen bir ruh haline sahip olunca, her kelama hak veriyorum :) Bugün zayıflığımdan ötürü kendime zulmetmiyorsam, yarın bu zayıflığa küfredip egoma sığınabilir kendimle gurur duyabilirim. Buradaki birkaç arkadaş abartılı ve değişken hatta geçici bir durum demişler. Tabi ki öyle aksini iddia etmiyorum. Ancak ruh hali saat başı değişiyorsa ve bu kadar aykırı iki uca sahipse bu durumda bir anormallik vardır. Şımarıklıktan ve bencilliken öte bir durumdur.
Hayatta bazen (çok çok bazen : )) püf noktaları olur. Bu püf noktalarını yakalamayı başaran insanlar güçlü ve sağlam bir şekilde ayakta kalmayı başarırlar. Mesela mutfakta çok zaman geçiren, yemek yapmayı çok seven birisi zamanla kendine has püf noktaları keşfeder. Prtaikleşir. Şayet siz orada onun kadar vakit geçrimiyor yada yemek yapma işini bir eziyet olarak görüyorsanız o püf noktlaraını yakalayamadığınız için ne kadar uğraşsanızda onun kadar güzel yemek yapamaz yada pratiklşemezssiniz. İşte hayatdada böyle püf nokaları vardır. Onları yakalayabilmek içinde arada , ruhumuzu bedenimzden ayırıp şöyle bir gezinmemiz lazım gelir..neler olup bitttiğini imgesel duyularımızla (boşlukları fazlaca hayallerle dolrumadan, gerçeklrden fazlaca uzaklaşmadan) farketmemiz, fizikselliğimizi ötelememiz, insanları çaktırmadan seyredip ruh hallerini dinlememiz gerekir. bazen başkalarını seyretmek kendimizi tanımamıza ve anlmamamıza çok yardımcı olur.İşte ben de bu algıyı anlayamıyorum :) ya ben kendimi ifade edemiyorum ya da insanlar derdi ağlamadan ve abartmadan söylenmediği takdirde gerçekliğine inanamıyorlar.
Ben derdimi değil, dert ya da sıkıntıların sebep olduğu hali anlattım. Derdime değil, bu içinden çıkamadığım halime çare aramak istedim. İnsanların da bunu yapması gerektiğini düşünüyorum aslında. "kavanozun kapağını açamıyorum(" cümlesini bir dert olarak görürsek, "yüzlerce kavanoz kapağı açmak için uğraştım. Her seferinde başaramadım. Şimdi ise umutsuzum ne yapmalıyım?" sorusu da dertlerin birikimi olan haldir.
Kavanoz kapağını açmak için yüzlerce öneri gelebilir. Nihayetinde bir çaresizlik anlatılır ve çare bulmaya meyleden onlarca insan vardır. Ancak çözümü düşünmek ve uygulamak o kavanozu açacak kişinin elindedir. Peki ya tüm hayatını çözümü düşünmeye adayıp, artık dertlerini anlatamayacak kadar çözümsüzlüğe ulaşmış kişiler ne yapacak? Pek tabi dertlerini değil de, umutsuzluğa düşmelerine sebep olacak hallerini anlatacaklar.
Sizi anlıyorum ve önyargınızdan dolayı yargılamıyorum. Ancak derdiniz dert değil demenizi gerektirecek bir dert sunmadım ki sizlere. Sadece bir türlü arınamadığım halimi anlattım, belki biraz rahatlarım diye.
yabancı değil aslında yazdıklarınız bana,ona ya da bir başkasına...
hepimizi geçiyoruz böyle dönemlerden ve asıl sınavı da bu şekilde veriyoruz sanırım.
şimdi size çok klişe gelecek ama tek çözüm gerçekten zaman; her ne kadar geçip bitene kadar bizi mahvettiğini düşünsek de.
geçtiğimiz yıl yaşadım ben bu durumun aynını, ilaçlardan medet umdum. fakat doktorum bile şunu söyledi bana '' senin durumunun ilaçlarla ilgili olduğunu düşünmüyorum.'' ama ben öyle düşünmüyordum çünkü ilaçlarım can simidimdi.
ama çok geç olmadan anladım ki anlardan da fayda yoktu ve sorun neyse kendim çözmeliydim. ilaçları bıraktım ( tabii ki dr. kontrolünde). canım istemediğinde hiçbir şey yapmadım. bazen yattım günlerce bazen sürekli kitap okudum. bazense bir günde sekiz film izledim.
mesela lisede samimi olduğum fakat şu anda pek samimi olmadığım bir arkadaşım nişanına çağırdı, bir bahane uydurup gitmedim.
ve sonra fark ettim ki bu kabuklu halimden ben çok sıkıldım. bir şeyler yapmaya çalıştım kendi kendime. kurslar aramaya başladım. aileme, sevdiğim insanlara tutundum.
durup biraz kendinizi dinleyin önce. ağlamak istiyorsanız ağlayın. birey olarak gerçekten çok önemlisiniz unutmayın bunu.
ve hayatta her zaman tek başınıza olduğunuzu da...
Belki de muhtemel teşhislerden korktuğum için gitmeyi reddediyordumdur efem :) Teşekkür ederim ilginiz için.
Yapamamaktan değil, yapabilecekken yapmıyor olmaktan mustaribim. Yapma isteğimin olmamasından, yapmak için sebep bulamamaktan. Annem... Öyle bir haldeyim ki bana rağmen bana sarılmasına tahammül edemiyorum. Üzülüyorum elbet, ancak üzülebildiğim anların bile yok olmasını istiyorum kendime eziyet etmemek için.
Zayıflığa karşı olan düşmanlığı yüzünden tiksinir mesela. Sürekli olarak değişen ruh halinin, bir sonraki aşamasında "ben mi yazdım bunları? Bu ne zayıflık, bu ne gereksiz bir çaresizlik böyle" diyeceğini bildiği için tiksinir. Birçoğunuz şımarıklık olarak algılıyor bunu. Ancak bu kadar çabuk değişebilen ve bir uçtan diğer uca ışık hızıyla geçebilen bir ruh haline sahip olunca, her kelama hak veriyorum :) Bugün zayıflığımdan ötürü kendime zulmetmiyorsam, yarın bu zayıflığa küfredip egoma sığınabilir kendimle gurur duyabilirim. Buradaki birkaç arkadaş abartılı ve değişken hatta geçici bir durum demişler. Tabi ki öyle aksini iddia etmiyorum. Ancak ruh hali saat başı değişiyorsa ve bu kadar aykırı iki uca sahipse bu durumda bir anormallik vardır. Şımarıklıktan ve bencilliken öte bir durumdur.
Haklısınız bence de olağanca bencillik ve şımarıklık içeren haller bunlar. Ancak bencilliğin haz verdiği dönemlerde, diğerlerinin önemi kalmıyor işte. Yazdıklarınızı gerçekten özenerek okudum. Hayatı sevmekle alakalı bir durum sizin yaşadığınız hisler. Hayata daha normal bir şekilde nasıl tahammül edebilirim sorusunun cevabını arayan biri için, kuş cıvıltıları etkisiz oluyor ne yazık ki.
İki kez okudum yazdıklarını. İlkinde algılayamadın mı diye sormak hakkındır. Yok, bu kadar doğru algılandığına göre kesin yanlış anlamışımdır diyerek çimdik attım beynime :) Çıkacağım elbet bu halden, daha önce çıktığım gibi. Ancak bu kez "hadi bakalım yoknaz çoğunluğa dahil ol yapaylığınla" diyemeyecek kadar bencilleştim ne yazık ki.
.
İçimden sana şöyle bi soru sormak gecti senin bu yazdıklarını paylaştıklarını ben veya başka biri yazmiş olsaydı bu kişiye ne yazarsın hangi açıdan bakardın yazılanlara ne düşündürürdü sana paylaşılan yazı? Belki diyeceksinki bir fikrim olsa zaten bu konuyu açmazdım. Ama en azından kendıne bır yabancı gözüyle bakabilirsin?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?