Evlendikten sonra mecbur kalmadıkça asla çalışmayı düşünmüyorum ve çalışmamı isteyen bir eşe ve ailesine de hoş bakmam.Kadınla erkeğin eşit olduğuna da inanmıyorum.Çünkü eşitlik her yönden aynı olan durumlar için söz konusudur.Biz iki ayrı cinsiz ve doğal olarak farklıyız.(Kanunlar önünde ve benzer durumlarda eşitlik doğası gereği olmalıdır)İki ayrı varlığın eşitliğini beklemek zulümdür.Siz fille karınca eşit olsun der ve aynı yükü yüklerseniz karıncanın katili olursunuz.
Burada okuduğum bir çok yorumda şunu gördüm:Kadın ev hanımı ise değersizdir,kocanın ve ailesinin hizmetçisidir.Bunu savunan kadınlar patronların,müdürlerinin,çalışma arkadaşlarının kölesi olmaktan ise(onların mantığına göre bu da öyle olmalı o zaman)hiç şikayetçi değiller.Bir çok kadın hem dışarıda çırpınıyor,hem evde.Üstüne üstlük maaş kartlarına da el konuluyor.Ama onlar kullanılmış olmuyor.Ne muhteşem özgürlük...
Çocuğumu kreşe teslim eder sonra da kariyer yapar dünyayı kurtarırım diyen kadınları hiç bir zaman anlamayacağım.Kadını evinden bu yolla uzaklaştırıp aile kurumunun altına dinamit yerleştirdiler.Ama bize bu bakış açısını empoze edenler şu toplumun,yıkılan ailelerin haline bakıp kahkahalarla gülüyorlar ya,ona içim acıyor...
Herkes ne için yaratılmışsa ona uygun yeteneklerle,donanım ve yazılımla yüklenmiştir.Bence evin kraliçesi kadın olmalı,erkek de kralı olsun.Dış işleri bakanı ile iç işleri bakanı gibi.Bu roller ve görevler,yetkiler karıştığı zaman o ülkeden hayır gelir mi?
Ayrıca bu,kadın okumasın,ilim öğrenmesin,ya da asla çalışmasın demek değildir.En çok biz okumalıyız.Biz güçlü olmalıyız.Çok akıllı isen icatlar da yapmalısın.Ama ben erkek gibi olursam değerliyim diyorsak altta çok büyük bir aşağılık kompleksi vardır.