Çalışmak

Gunumuzde hemen hemen hicbir erkek cok zengin de olsa karim cocuklarimiza baksin guzelce yetistirsin benimde basimin taci olsun her istedigini yapayim demiyor.

Erkekler paralariyla ezmeye calismaktan baska hicbir sey yapmiyorlar.

Sizin bu yazdiginiz aslinda olmasi gereken bir durum ama gercek hayat boyle degil..

Evde olupta deger verilen bir kadin ben gormedim.

Kadinlar her firsatta kendini gelistirmeli calismali ve ayaklari ustunde durmali.

Bu hayat bir erkege bagli gecirilecek kadar ucuz degil.
Bir gun adam sıkılsa bosanicam dese kadin ne yapacak bunuda hic dusundunuzmu?
 
Aslında var. Var ama çok nadir. Maalesef biz güç toplumuyuz. O yüzden ne kadar güç, o kadar rahatlık. Bu devirde de güç=para. Bu kadar kadın buraya yazıyor demek ki sorun yaşıyor. Bir de ellerinde ekonomik özgürlüklerinin olmadığını düşünemiyorum. Ben bizim yaş grubumuzun da bu kadar travmatik şeyler yaşamasını da bir nevi bu duruma bağlıyorum.
 
o zaman size sorum şu:

erkek- kadın eşit mi? yada değilse kim üstün? ve hangi konuda? lütfen beni aydınlatın. penceremin dar kalmasını istemiyorum.
Kimse üstün degil. Haklar ve şartlar konusunda herkes eşit. Fiziksel bir özellik kimseyi üstün kılmaz. Zira çocuk dogurabilmek üstünlük olsaydı çocuk sahibi olmayan, olamayan tüm kadınlar alt sınıf olarak kabul edilirdi. Bu da iğrenç bir düşünce.
 
uzun uzun cevaplayabilirim ama, şu kısa örnek sorunuzu açıklar.

uçağa binerken de uçağın düşme ihtimaline karşı paraşüt kuşanıyor musunuz? kuşanıyorsanız bu yazdıklarınızda yerden göğe kadar haklısınız.
 
kendinize göre hakikat üretmişsiniz. harikasınız. kendinize göre trafik kuralları, anayasa, ne bileyim iç tüzük filan da üretiyormusuz? gülmekten kendimi alamıyorum.

beyni 1-0 çalışan insanları seviyorum. :)
 
Bir süre kendinizi sıkın. Sıkı çalışıp seveceğiniz çalışma saatleri daha uygun bir meslek edinmeye çalışın. Büyük şehirlerde çalışma saatleri maalesef ki genellikle böyle. Kendinize daha çok vakit ayırmak için bir süre buna katlanmak zorundasınız. Ama bu motivasyonunuzu artırsın bence yapabilirsiniz.
 
erkek le kadının eşit olduğu tek nokta var, o da her ikisinin de insan olması ve insan haklarına sahip olması... bunun dışında hiçbir konuda eşit değiller. (mantık olarak; birbirine eşit olan şeylere farklı isimler verilemez.) adı üstünde biri kadın biri erkek...

öyle olmasa; çocuk istemeyen erkekler birbirleriyle, çocuk istemeyen kadınlarda birbirleriyle evlenirlerdi. madem eşit; neden özellikle karşı cinsi seçsinler ki evlenirken? hangisi denk gelirse artık... :) değil mi?

şimdi bu yazdıklarım komik gibi görünüyor. ama eşitliği savunanların varacağı son nokta bu. hatta bazı ülkelerde cinsiyetsiz insanlar türemeye başladı bile. hemde ünlü...
 
kendinizi örnek vermişsiniz. kişisel örnek vermeniz bir şey ifade etmez. ondan bir hükme varılamaz.

çünkü mesela biri de çıkar, iş hayatı sebebiyle hayatının nasıl kabusa(taciz, tecavüz, mobing...vs) döndüğünü yazar. hayatım zindan oldu der çalışan kadın. ne yapalım şimdi. buna göre hüküm verelim mi?

bence her ikisini de bırakıp işin mantığını tartışalım.

patronla eş kıyasına gelince; birinden emir almaktan kaçarken, diğerinin emri altına girmekle övünmek mantığıyla yazıldı.
 

malesef çalışan herkesin yaşadığı psikolojik sorun bu.. buna bende dahilim... ama çlışmak zorunda olduğumuzunda farkındayız.. malesef hayat bu döngüden ibaret.. bunu içinize atıp düşündükçe daha çok üzülürsünüz...
pazar günlerini hiç bir şekilde evde oturmadan geçirin ve sosyal aktivitelere yönelin... grupça yapılan düzenli farklı aktiviteler yapın.. hem yeni çevre edinirsiniz hemde farklı bir uğraş olur
 

aydın olun diye ahkam keserken aydın olmaktan bi haber olan sizsiniz. gerçi bebek için üretmek terimini kullanan birinden ancak saldırganlık beklenirdi.
elbette orda kendi düşüncem bana göre doğrudur ben de buna göre hareket etmeyi tercih ediyorum dedim.
siz çok detaylı düşünerek ama aynı zamanda makinaymışçasına çocuk üretebilen biri olduğunuz için tabi benim düşünce yapım basit gelir.

ben kendi kafama göre anayasa belirleyemem ama siz kendi kafanıza göre doğaya aykırı olup çocuk üretebiliyorsunuz. hani doğada üremek vardır ya, üretmekten başka birşeydir o.

siz bana gülün ne olacak ki ? insanlar fikirleri doğru ve değerli olanların laflarına bozulur. ben sizin o yazdığınız yazıyı çok çirkin, üslupsuz ve kötü örnek olarak değerlendirdim. dilerseniz suzan avcı kahkahası atın, burada kadının çalışması ve kendini geliştirmesi için son derece güzel yazılar yazan arkadaşlar beni bir şekilde destekliyor ya, onun kıymeti paha biçilemez.
 
Paraşütle atlama konusunda uzman değilim. Ama belli bir yükselik, basınç, rüzgar hesaplaması yapmak gerekiyor atlarken sanırım. Uçak kazası raporu diye bir program var onu çok seyrettim, uçak düşerken paraşütle kurtulmak pek mümkün görünmüyor. Ama hayatta başınıza gelebileceklere karşı birtakım şeyler kuşanabilirsiniz. Çalışmak da bunlardan biri. Çalışarak sadece kendimi değil ailemi de birtakım olumsuzluklara karşı koruyabiliyorum.
 
Burada okuduğum "ekonomik gelirim de yok eşimden ayrılırsam nasıl yaşayabilirim? Aileme de yük olamam "tarzı cümleler, "işimde tacize uğradım" cümlesinden çok daha fazla . İşyerinde yaşadığınız olumsuzluklara yasal yollarla çözüm bulabiliyorsunuz ama çalısmamanın verdiği caresizliği yasalar çözmüyor.
 
helal olsun vala...elın adamına tahammül gösterıyoruz. eve gelınce evladına eşine tahammül yok. kapitalizim yutuyor kadınları resmen.yorgun stresli kadın çalışıyorum diye eşine demediğini bırakmıyor.modern kadın çünkü.ondan sonra en ufak şeyde ben boşonoyorom.
 
alkışlarla yaşamaya devam edin. tebrik ediyorum sizi...
 
kadının dış dünyada hayatın gerçeklerinden haberdar olması, güncel yaşamı takip etmesi kesinlikle bazı insanları korkutuyor ne yazık ki.. madem bu kadar kötü kadının çalışması, eşinin parasına güvenip evinde oturanlar maddiyattan dolayı çalışmak zorunda kalan kadınlar maddi destek versinler, o kadıncağızlar da evlerinde oturabilsin.

ve yaklaşımınız çok doğru. hayatta herşey bir anda değişebiliyor. bir kadının özelliklede emeklilik çalışması gerektiğini düşünüyorum. yaşlılık için gençlikte çabalamıyor muyuz zaten ?
 

mehmet aslantuğ'da aynen böyle konuşan hülya avşar'a ne güzel bi cevap vermişti:

“Hiçbir kadın geleceğini bir adamın vicdanına, aşkına, günün sonunda bir gün aklının karışmasına bırakmamalı”
 
yok ben çalışarak memleketime faydalı şeyler üretmek ve hastalara şifa olmak için yaşıyorum.
alkışlar sizin olsun, evinizde rahat rahat otururken.
dilerseniz suzan avcı kahkahası atın, burada kadının çalışması ve kendini geliştirmesi için son derece güzel yazılar yazan arkadaşlar beni bir şekilde destekliyor ya, onun kıymeti paha biçilemez.

sizin cümlenizdeki altı cizili yerler , kimin alkış sevdiğini açıkça gösteriyor.
 
Uçaklarda paraşüt yoktur çünkü paraşütle atlamak için 3500 irtifa ve sabit hız gerekir. Ayrıca kaza çok hızlı olur genelde ve bu atlamayı imkansız kılar çoğu zaman
Uçaklarda paraşüt bulunmaz çünkü atlatabilmek için 3500 irtifa ve sabit hız gereklidir. Ayrıca bir çok kaza çok hızlı olur ve o kadar insanın o kadar kısa sürede atlayabilmesi imkansızdır ki eğitim almazsanız atlarken basınç yüzünden bilinciniz kapanır ve sağlıklı bir iniş gerçekleştiremezsiniz. Bir de işin maliyet kısmı var tabii. İşin uzmanı olarak yazdım. Bilmiyorsanız öğrenin. Kendini güvenceye almak ayrı bu ayrı.
 

alkış toplamak için değil, samimi görüşlerimi yazdım. ve fikirlerine değer verdiğim, hali hazırda yazdıklarını takip edip beğendiğim kişilerin benim alkış çabam olmadan desteklemeleri, beğenilerini bırakmaları bana saçma düşüncelerimin olmadığını kanıtladı.

şimdi siz kendinizi haklı çıkarmak için çabalıyorsunuz ya, buna da "siz aydın değilsiniz, aynı fikirler birbirilerini tabi destekler" gibi bir yorum yazarsınız. iki günde çözülecek kadar belirgin ve düz bir bakış açınız var çünkü.

bence uzatmayalım. siz eşinizin parasıyla evinizde oturmayı seçmişsiniz. bense her daim yeni ve beni ilerletecek eğitimleri alarak insanlara yararımın az bile olsa dokunduğu bir işte çalışmayı seçtim.

karşıma "benim durumum iyi, evlendiğimizde çalışmanı istemem" diyen kişileri reddetmiş biri olarak iyi ki yolumdan sapmamışım diyorum.

beni tatmin eden kariyer yapmış olmak değil sadece. hayata anlam kattığımı, belki hiç tanımayacağım insanlara bile şifa gönderebildiğimi bilmek.

bu nedenle sizinle ne kadar tartışsak da görüşlerimiz o kadar zıt ki, ortak nokta bulmamız imkansız.

yukarıda da anlattığım gibi farklı hayat tarzlarını benimsemişiz. benim çocuğum olur mu bilemem ancak dünyanın herhangi bir yerinde bir insanın ürettiğimiz bir ilaçla iyileştiğini bir yerlerden duyabilmek, şahsıma edilmeyen bir teşekkür, direkt bana yönlenmemiş bir alkış olsa da beni sonsuz mutlu ediyor.

oysa eve kapanmış bir kadının - bakın şahsına direkt değil bunu seçen her kadına söylüyorum - ömrü boyunca çocuklarından ve eşinden bir takdir duymaya mahkum olacak. çünkü dokunabildiği başka kimse olmamış olacak.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…