- Konu Sahibi ipektuncer
-
- #21
Herkes ayrı birşey söylüyor, anlamıyorumki hangisi doğru.
Bazen netteki bloglara bakıyorum, çocuklarına kolostrumlu tereyağı bulanlar falan daha neler neler.
Ne kadar aciz ve kötü bir anneyim diyorum kendime o zaman, dediğin gibi psikolojik yanı da var bu işin.
Salça konusunda takdir ettim seni, yazın ben de kendi salçamı yapacağım Allah izin verirse, kararlıyım kesin.
Bebeğin midesi minicik, yediği azıcık. O bari düzgün olsun diyorum.
Sanırım çocuklar için organik alacağım en azından.
İstanbul'da bana yakın bir organik market buldum, herşey sertifikalı. Bilmiyorum artık sertifika ne derece güvenli. En azından çocukların sebzesini alayım bari oradan.
Eşimin ninesinden kalan bahçeleri köylüler ekip biçiyor, k.valideme hasattan gönderiyorlar. Fasulyesinden,tarhanasına herşey geliyor. Öz oğluyla paylaşıyor, bize bişey düşmüyor..
şimdi anladım..
ben hayvan gübresi sanıyordum..
.:. Gıda Güvenliği Derneği .:. Ana Sayfa incelemenizi tavsiye ederim Güvenli Gıda Derneği resmi sitesi
ALO GIDA 174 sitesine hoş geldiniz Alo Gıda Hattı Resmi sitesi
Canım ben de gıda mühendisliği okuyorum, o kadar hocalarımız var profesör olmuşlar, onların da çocukları var, hatta çok küçük çocukları var... Ama onlara güvenle yediriyorlar herşeyi, piyasada kötü olduğu söylenen herşey kötü değil... Evet hile çok,bu bir gerçek ama deneyimlerimden şunu söyleyebilirim... Mümkün mertebe köy pazarlarından beslenin, mümkün mertebe büyük değil daha küçük daha yerel fabrikalardan ürünlerinizi temin edin. Hatta çevrenizde küçük de olsa gıda işletmeleri,küçük fabrikalar varsa bir ziyarete uğrayın ve nasıl yapıldığını görün... Örneklerine şahit oldum, büyük markalarda her türlü şey dönüyor, küçük işletmelerde aklınız hayaliniz durur nasıl temizler...
Tabi bu her marka için geçerli değil... Verdiğim siteleri takip ederek şehir efsanelerini, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bir nebze de olsun görebilirsiniz. Aldığınız ürünlerin markası için soru sorabilir, mail gönderebilir veya arayabilirsiniz...
internet sitesindeki ürünler,marketler dediğiniz gibi oldukça pahalı malesef onların bile doğal olduğuna inanmıyorum tabi güvenilir ,
belgeli yerler var ama alışveriş yapmak cidden zor.
çocuğum yok ama takıntılı bir anne olacağım kesin ilerde bu koşullarda ...bakıyorum özellikle gençler küçüklüklerinden itibaren yedikleri,
fast foodlardan,büsküvilerden,kola,cipslerden resmen hormonlular kendimi yanlarında ufacık hissediyorum ne kadar şanslı bir çocukluk ve
gençlik geçirmişim halime şükrediyorum onları gördükçe ,kızlarda özellikle ergenliğe girme yaşı 8' e kadar düşmüş,
bu durumda ailelere çok iş düşüyor özellikle ev yemeği,tencere yemeğiyle büyümeli çocuklar abur cuburdan uzak tutulmalı,
imkanlar dahilinde eşimle dikkat ettiğimiz şeyler var,her meyve ve sebzeyi mevsiminde tüketiriz,mesela eylül ayından beri
salatalık,domates,patlıcan türü şeyler hiç almadım,annemin de desteğiyle genelde yazdan dondurucumu doldururum,
baklagil tarzı şeyleri market yerine bildiğimiz toptancılardan doğal alıyoruz,süt ürünleri marketten ama emin olmadığım markalardan almam,
hayatımızdan ayçiçek ve mısırözünü çıkarttık sadece fındık yağı ,zeytinyağı ve tereyağı kullanıyorum.
kola ve asitli içecekler asla almayız ,illa içecek olacaksa ayran ,tabi bunlar imkanlar dahilinde olanlar artık hiçbir şey güvenilir
değil soluduğumuz hava bile tehlikeli Allah sonumuzu hayretsin.
canım bahsettiğin siteyi inceledim. Eğer doğru ise memlekette asla ilaç-hormon kullanılmıyor, devlet tüm kötü adamların ensesinde. Umarım öyledir, ama bunca kötü koku nasıl çıkıyor, nedne çıkıyor ateş olmayan yerden bu duman?
Köylü pazarları demişsin, ama köylümüz de artık gübreyi hormonu biliyor, onlarda uyanık, senden benden uyanık hatta. Adamların anası ağladı yıllarca, onlardan 3 kuruşa alınıp, şehirde 10 katına satıldı ürünleri. Haliyle onlarda sürümden kazanalım dedi sanırım, bastı hormonu.
Migros'un iyi tarım uygulamaları hakkında bilgin var mı acaba?
mesela bir yoğurt markası var arkadaş orada çalışmış kesinlikle almayın diyor anlattıda miğdem kalktı tanıdıklarımada söyledim reklamlarda sadece abartı ve yalan
Bizim için bir halley bile çok lüks sayılırdı köyüzümde bakkal yok haftada bir araç gelirdi ama annem kısıtlı alırdı bisküvi arasına çokomel bulamayınca armut keser koyardıkbu konuyu okurken eskilere gittim dağdan çilek toplar reçel yapardık
mesela bir yoğurt markası var arkadaş orada çalışmış kesinlikle almayın diyor anlattıda miğdem kalktı tanıdıklarımada söyledim reklamlarda sadece abartı ve yalan
Peki ipekcim nereye kadar yarın bir gün kendi beslenmeye başladığı zaman bunun önüne geçemezsin
Ayrıca cidden organik mi
Benim sizlere tek önerim
salçanızı kendiniz yapın
Bol bol tarhana kullanın
ayrıca köyle bağlantınız varsa imkanlarından faydalanmaya çalışın
hala eski tohumlar var çünkü
büyüklerimiz gibi beslenmeye çalışmalıyız
Merhaba,
Bu konuda ben de fikrimi dile getirmek istedim. 32 yaşımdayım ve son bir sene öncesine kadar hep büyük şehirlerdeydim. Evlenince eşimin de işi dolayısı ile küçük bir ilçede yaşamam gerekti, madem öyle ilçeye yakın bir köyde oturalım dedik. Kocaman bahçesi olan köy evinde yaşıyoruz 8 aydır. Her ne kadar kışın yaşam şartları zor olsa da yazın burada geçirdiğim zamanın tadını hayatımın hiç bir döneminde almadım. Hatta bahçeye evlendiğimiz hafta bir şeyler bile ektik , fasulyelerden hala var dolabımda ve tadı inanılmaz. Köylüler kendi ihtiyaçlarına göre mutlaka ekip biçiyorlar , yaz boyunca her gün kapıma komşularım bir şeyler getirdi. Sonbaharda aileme tüm kışlık yiyeceklerini yaptırdım götürdüm. Şimdi hamileyim , en sevindiğim şey çocuğumun en azından bir süre toprakla, hormonsuz gıdalarla haşır neşir olacağını bilmem. Keşke elimden gelse hepinizin yavrularına buralardan gönderebilsem. Ankara'da pek çok defa ürünlerinin organik olduğunu iddia eden pazara vs gittim ama inanın buradakilere hiç benzemiyor tadı. Bir de burada pazarda asla yazın kışlık, kışın da yazlık sebze- meyve bulamıyorum. Oysa ben en azından yeşil soğanın her mevsim olacağını sanırdım. Kısır bile mevsimlik bir yemek :)
Bu arada organik tarım sertifikasının da suyunu çıkarmayı başarmışız..
Bu sertifikayı almak için aracı / denetçi kuruluşlardan birine başvurmanız ve organik tarım yaptığınız bir alanı göstermeniz sertifikayı almanız için yeterliymiş. Bir dekarlık arazinizde organik tarım yapabilir, sertifikanızı alabilir ve bu sertifikanın arkasına saklanarak geriye kalan onlarca dekar arazinizde ‘‘tuhaf’’ biçimlerde ürettiğiniz ürünlerinizi satabilirsiniz.Nasıl..
Söylemeyi unuttum, her şey sudan ucuz. Öyle fahiş fiyatlar ödemeye gerek yok. En fazla bi kargo yapıp göndermeye bakar elimden gelirse ben seve seve üstlenirim bu görevi çocuklarımız için. (Hamileyim demiştim, hiç kıyamıyorum çocuklara :))
mesela bir yoğurt markası var arkadaş orada çalışmış kesinlikle almayın diyor anlattıda miğdem kalktı tanıdıklarımada söyledim reklamlarda sadece abartı ve yalan
ben her zaman olamasa da ara ara sebze meyve ve onun dısında her türlü tarhana salca zeytinyagı zeytin vb ürünleri
aydın nazillide bir ciftlikten alıyorum.
her hafta emaile ile o haftanın ürün listesini yolluyor çiftlik sahibesi hanımefendi.
size ürünleri kargo ile yolluyor hatta ücretini ürünler siz elinize gectikten sonra gönderiyorsunuz.
ben simdiye kadar cok memnun kaldım.
organik kelimesini ticarete dökmeyen , eski yöntem dogal yollarla ürün yetistiren , yanındaki köylü kadınlarla tarhanasını pekmezini yapan bir hanımefendi.
hatta ayse armanla roportajı da cıktı gormussundur belki
Adını da koyalım, İpek Hanım Çiftliği..
Rahmetli Ümit AKftancıoülu'nun kızı, Pınar hanımdan söz ediyorsunuz.
Ben de bir sipariş listesi hazırlayacağım kendisinden sanırım.
Herhangi bir sertfikası yok, nasıl güvenebileceğiz kendisine?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?