• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Çocukluktaki sorunlardan kurtulamamak, tatminsizlik

Annenize bahsettiniz mi bu durumda. Dertleşebilirsin o zamanlarda ne hissettiğini anlatabilirsin. O dönemdeki arkadaşlarından birine bahset mesela. Benim babam içerdi hep o yüzden sosyalleşemezdim vs anlat. Sana diyeyim arkadaşının hiç umurunda olmazdı. Düşünüyorum sen benim arkadaşım olsan babanın alkolik olması beni çok ilgilendirmezdi ya da sana bi etiket yapıştırmazdım. Çünkü o davranış babanın sorumluluğundan olan bir şey sen ise arkadaşımsındır ve seni bilirim tanırım. Bence iç dünyandaki bu biriktirdiğin düşüncelerin üstünden geçmelisin.

Annem babamla ilgili üzüntülerimi biliyor, bilmemesi mümkün değil zaten ama ne yapsın. Annem ömrünü gerçek anlamda bize adadı. Yemedi yedirdi, giymedi giydirdi olayı tam olarak doğru ve hayatının tek amacı bizi ayaklarımızın üstünde duran, mutlu bireyler olarak görmek. Şimdi anneme oturup, ben şöyle şöyle üzgünüm desem ona çok büyük haksızlık etmiş olurum. Hem de çok kalbi kırılır. Tek mutluluk kaynağı bizim mutluluğumuz çünkü.

Arkadaşlarım şimdi eminim yargılamaz, ben de yadırgamam ama işte bunu insan çok geç fark ediyor. Yani o zamanlar böyle bir olgunlukta değildim ne yazık ki. Bir de mesela herkes yatılı gidiyordu, düşünün ki kız çocuğunuz var, alkolik babanın olduğu eve gönderir misiniz? Yani babam asla sapık olduğundan değil ama kim ne bilecek? Böyle düşünceler sarıyor insanın aklını.

Buraya iyi ki yazmışım. Terapiye başlamaya karar verdim. Yazdıkça fark ettim ki ihtiyacım var. Çok teşekkür ederim.
 
Üzüldüm ya :’( Ne diyeceğimi bilemedim oluyor keşke olmasa.

Benim de öğrencim var böyle babası hep geç gelirmiş içmek için,eşi evde iç her gece merak etmek sağlığı yerinde mi diye düşünmek zor demiş.Evde içiyor.

Çok da iyi bi insan.O ayrı o ayrı demek demiştim o gün.

Yazdıklarına yazacak pek bişey bulamadım.Etkilendim :/

Biz iki dönemi de yaşadık. Dışarda içip içip gelmenin de başka başka dertleri oluyor. Hangisi daha iyi bilmiyorum. Babamın küçükken bir huyu da benim doğumgünümü kutladığımız 2-3 sefer eve sarhoş bir şekilde erken gelmesiydi. Her seferinde benim doğumgünü fotoğraflarımda yüzüm ağlamaktan şişmiş, herkesin yüzünde gergin bir gülümseme, babamın da ağız kulaklarda... Kızının doğumgününü kutluyor. Ah ah.

Tek tavsiyem eğer öğrenciniz size açılırsa, durumun çok yaygın olduğunu, birçok insanın anne babasının içtiğini ve bunun bir bağımlılık olduğunu söylemeniz. Çocukken sarhoş ebeveyn görmek çok korkutucu. Mesela sigara bağımlılığından kimse utanmıyor çünkü karakteri değiştirmiyor. Yani bunu insan algılayamıyor küçükken. Ben bir tek benim babam böyle sanıyordum.
 
Çok üzüldüm yaşadıklarınıza, insan yetişkin olunca çocuklara karşı eziyetler daha da korkunç geliyor. İnsan nasıl kıyar, nasıl önemsemez küçücük çocuğu akıl almıyor.

Hayatınızı iyi yönde değiştirebilmiş olmanıza çok sevindim. Ben de mutluyum, erkek arkadaşımla da hayatım çok iyi ama kendi içimde derinlerde bu sızıları hissetmeye başladım. Belki vefat tetikledi, belki yaşım, belki nazaran rahata kavuşup bunları düşünmeye vaktim oluşu ya da hepsi birden.

Ayni seyi evlendigim sene yasadim, ilk iki sene yüzüme tokat gibi carpti gercekler.
Simdiki hayatima alistim, kücüklügümü geride biraktim. Olmayanlar olmadigiyla kaldi, cocuklarima yasatmamak icin elimden geleni yapiyorum.
Ama o gercekler ama bir gün ama yarin insanin yüzüne carpiyor. Ayni seyleri yasadim, bir zaman sonra geciyor emin olun. Eskisi kadar acitmiyor.
 
Uzun uzun içimi dökmek için yazıyorum. Uyarımı koyayım baştan. :) Çoğunluğun derdine göre de derdim yok, ruh halim kötü biraz sadece.

Benim derdim çocukluğumdaki acı ve eksikliklerimle ve bunu atlatamamla ilgili. Çok iyi ve ilgili bir anneyle ve alkolik bir babayla büyüdüm. Babam çok iyi bir insandı, bize karşı da hep çok kibardı. Anneme de hep çok saygılı davranmıştır ama alkolikti işte. Her akşam içki içiyordu, küçücük evimizdeki tek oturma odasında onun içki sofrasının yanında oturarak büyüdük. Çok utandım bu durumdan çocukken, hala içimde çokça yaraları var. Misafir gelemez, arkadaş asla çağırtmazsın, bütün özel günler sarhoş kavgasıyla geçer, içki borç da getiriyor tabii... En kötüsü de sanırım bu durum bende aşağılık kompleksine neden oldu. Kendimi sevilmeye değer göremedim. Hala da göremiyorum.

Annemin bütün çocukluğumuz boyunca tek gayesi bizim okulda başarılı olup, iyi işlerle hayatımızı kurtarmamızdı. Neredeyse her konuda serbesttik ama okulda notlar iyi olacaktı. 90 alsam neden 100 değil, 100 alsam da öyle pek bir tebrik yok, “olması gereken durum”du. Ben de kendimi sadece okul notları sayesinde iyi hissediyordum küçükken. Çok iyi bir lise ve üniversite bitirdim. Okul bitti çok iyi bir işe girdim, kendi biriktirdiğim parayla istediğim ülkede yüksek lisans yapıp, dereceyle bitirdim. Şimdi de iyi ödeyen bir işim var. Hayatım böyle özetleyince harika gözüküyor, mutluyum da çoğunlukla ama o mükemmelliyetçilik, yüksek not takıntısı beni zedeledi sanırım. Hep daha çok çalışmam lazım ve yeterli kadar iyi yere gelemedim, daha hızlı ilerlemem gerekiyor gibi geliyor. Tatmin olup, huzur bulamıyorum hiçbir başarıyla. Hep bir sonraki kafama takılıyor.

Okulda durumum iyi olduğu için genelde bize göre daha varlıklı, daha mutlu ailelerden (bu tip ailelerin çocukları genelde daha başarılı) gelen arkadaşlarım oldu hep. Marka takıntım, lüks heveslerim okuldayken de yoktu şimdi de yok. Sadece ev ve aile düzenlerini hep çok kıskandım arkadaşlarımın. Ailece gidilen ve babanın sarhoş olmadığı bir tatil, düzgün bir ev (oturma odasında içen biri olmayan), kavgasız gürültüsüz kuruyemişli evde yılbaşı gibi isteklerim oldu hep. Şimdi de öyle bir zenginliğim olmasa da istediğim yılbaşı partisine, tatile gidebiliyorum, gidiyorum da ama içimdeki bu burukluğu atamıyorum.

Bu konuyu buraya bana açtıran da bugün erkek arkadaşımla çok güzel bir spa otele gittik, haftasonu değişiklik olması için. Otelin havuz kısmında da şu kaydırakların epey güzellerinden vardı. Küçükken hep babamın bütün parasını alkole yatırması, saçma sapan borç yapması nedeniyle özenip özenip hiç yapamadığım tatiller geldi aklıma. Her seferinde hevesle kayarken, bir taraftan da içim burkuldu. Bu şekilde genelde şimdi para kazanıp elde ettiğim rahatlığın içinde, bazen kendimi çok yabancı buluyorum ortama. Çok klişe gelse de kulağa içimde kalbi kırık bir çocuk var gibi hissediyorum.

Kafamda bütün bunlar olurken, her zaman dışarıdan bağımsız, güçlü, kendinden emin göründüm. Küçükken en büyük derdimden (alkolik baba) sanki benim suçummuş gibi utandığım için kimseye zayıf yanımı, derdimi göstermedim, şimdi de alışkanlık oldu. Babamın vefatından sonra (2 yıldan fazla oldu) bu alakasız yerlerde patlak vermeye başladı. Su kaydırağından kayarken ağlama hissinin gelmesi gibi.

Ne yapayım ben hanımlar? Var mı benim gibi kendi kendine dert çıkaran, çocukluk anılarından kurtulamayan? Terapiye mi gitsem? Yüz yüzeyken böyle açık konuşamıyorum. Buraya bile böyle yazmak zor geliyor. Terapiye gitsem, sanki saçma sapan şeylerden bahsedip evime dönerim gibi geliyor. Belki burada bir çare bulurum diye, şansımı deneyeyim dedim.

Okuduysanız çok teşekkürler.

Sizi kirmak istemem ama kurban psikolojisinden cikmazsaniz her daim mutsuz olursunuz her daim.
Babam sarhos degildi fakat sosyal olarak cok kisitli buyudum.
32 yasindayim, ilk defa gecen hafta benim sipalarla trampolinde hopladim zipladim :)
Hic cindy barbie vs olmadi bnde, annem evde asla oyuncak oynatmazdi mesela.
Simdi kizimin bebekleriyle oynuyorum.
Gecmis gecmiste kaldi.
Bitti gitti artik.
Sizin durumunuza Echart Tole , pain body diyor.
Aciyla beslenmekten vazgecmedikce sucuklu yumurta yesenizde aglarsiniz.
Sukredin sIkintiyi gecmiste yasamissiniz.
Inanin yaslandikca sIkintilari goguslemwk maddi manevi daha zor.
 
Yaşadıklarımdan dolayı kendi penceremden bakınca kötü bir hayatınız olmamış gibi gözüküyor.
Ama tabi ki size "bu da dert mi" demeyeceğim.
İnsan psikolojisi farklı farklı tepkiler veriyor. Bizi hiç kaygılandırmayan bir başkasını kaygılandırabiliyor.
Ben de tüm yaşanılan hengamede şans eseri hayatta kalmış bir vatandaşım.
En son annem bana 9 aylık hamile iken babam merdivenlerden atmış.
Nasıl bir domuzsam hayattayım ayol:/
Anamın içtiği avuş avuç ilaçlara,kalıp kalıp yediği buzlara rağmen üstelik. Yalnız mosmor doğmuşum. O kadar da olsundu zaten.
Maddi-manevi yaşadığım her zorluk sağlamlık olarak döndü bana. İnanılmaz bir otokontrol gelişti.
Yine de içimdeki burukluk hep olacak. Eşimin kızlarımızla ilişkisine bir taraftan hayran olup bir taraftan kendim için hep üzüleceğim.
Çocuklarım muza burun kıvırdığında "ya sabır" çekeceğim.
İyi okullarda okuyanlara hep imreneceğim.
Saymakla bitmez ki...
Ey Allah'ım bizim suçumuz neydi sahi?
 
Sizi kirmak istemem ama kurban psikolojisinden cikmazsaniz her daim mutsuz olursunuz her daim.
Babam sarhos degildi fakat sosyal olarak cok kisitli buyudum.
32 yasindayim, ilk defa gecen hafta benim sipalarla trampolinde hopladim zipladim :)
Hic cindy barbie vs olmadi bnde, annem evde asla oyuncak oynatmazdi mesela.
Simdi kizimin bebekleriyle oynuyorum.
Gecmis gecmiste kaldi.
Bitti gitti artik.
Sizin durumunuza Echart Tole , pain body diyor.
Aciyla beslenmekten vazgecmedikce sucuklu yumurta yesenizde aglarsiniz.
Sukredin sIkintiyi gecmiste yasamissiniz.
Inanin yaslandikca sIkintilari goguslemwk maddi manevi daha zor.

Yok, neden kırılayım? Duymadığım bir şeydi okudum şimdi biraz ve benim durumuma uymadığını düşünüyorum.

Burada duygu yoğunluğumu paylaşmak için yazdığımdan ve saçma anlarda duygulandığımdan bahsettiğim için farklı gözüktü belki. Aslında keşke biraz daha kurban psikolojisi yaşasaydım önceden diyorum. Çünkü ben tam tersi kendimi hep başrolde gördüm hayatımda, olumsuzlukların, eksikliklerin de beni geride tutmasına izin vermedim. Hayatta böyle böyle kurban olmayı aklıma bile getirmeden koşa koşa yaşadım.

Şu anda yaşadığım durum ise, bütün bu koşuşturmanın içinden düzlüğe çıkınca içimdeki kırıklıkları fark etmek. Herkes çok farklı sıkıntılar, eksiklikler yaşıyor, sizin çocuğunuzla eksik kalanları yaşayabilmenize çok sevindim. İşte ben de bir taraftan kendime yaşayamadıklarımı yaşama fırsatı yaratıyorum bir taraftan da olayın yaşanacak şeyler değil de duygularla ilgili olduğunu fark ediyorum.
 
Babasıyla sorun yaşamayan kız çocuğu var mı ben de bilmiyorum inanın.Hangi arkadaşımla konuşsam babasıyla ilgili sorunları var çocukluktan kalan ve atamıyorlar içlerinden.Bende de vardı onlar kadar olmasa da babamın aşırı korumacı hatta bazen baskıya dönüşen tavrı mesela hayattan korkmama neden oldu yıllarca , 20 yaşından sonra anca atabildim üzerimden izlerini.Nerdeyse her kızın babasıyla bir sorunu var , olmayan çok çok az.Baba ile kız çocuğunun ilişkisi çocukluk yaşantılarındaki en önemli şeylerden birisi.Şu erkeklerde de annelik hissi gibi bi' babalık hissi olsaydı keşke.Çoğu baba , baba olmayı sadece para kazanmak zannediyor günümüzde bile.

Sevgili konu sahibi arkadaşım , yazdıklarınla kendini çok güzel ifade etmişsin.Yaşadığın hisleri anlayabiliyorum , psikiyatriste gitmelisin.Konuşamam zannediyorsun ancak onlar senin kendini açmanı sağlayacak yolları da bilirler.Emin ol işe yarar.Bu yüklerle yaşamına devam etme.İmkanın da varken zaman geçirmeden git.
 
Yaşadıklarımdan dolayı kendi penceremden bakınca kötü bir hayatınız olmamış gibi gözüküyor.
Ama tabi ki size "bu da dert mi" demeyeceğim.
İnsan psikolojisi farklı farklı tepkiler veriyor. Bizi hiç kaygılandırmayan bir başkasını kaygılandırabiliyor.
Ben de tüm yaşanılan hengamede şans eseri hayatta kalmış bir vatandaşım.
En son annem bana 9 aylık hamile iken babam merdivenlerden atmış.
Nasıl bir domuzsam hayattayım ayol:/
Anamın içtiği avuş avuç ilaçlara,kalıp kalıp yediği buzlara rağmen üstelik. Yalnız mosmor doğmuşum. O kadar da olsundu zaten.
Maddi-manevi yaşadığım her zorluk sağlamlık olarak döndü bana. İnanılmaz bir otokontrol gelişti.
Yine de içimdeki burukluk hep olacak. Eşimin kızlarımızla ilişkisine bir taraftan hayran olup bir taraftan kendim için hep üzüleceğim.
Çocuklarım muza burun kıvırdığında "ya sabır" çekeceğim.
İyi okullarda okuyanlara hep imreneceğim.
Saymakla bitmez ki...
Ey Allah'ım bizim suçumuz neydi sahi?

Çok çok üzüldüm adınıza ama çocuklarımın babalarıyla olan ilişkisini kıskanmak hayattaki en büyük dileklerimden herhalde. :) Ne güzel, demek ki doğru seçimler yapmışsınız.

Hayatım, çocukluğum da dahil, kesinlikle kötü geçmedi. Yani alkolik babayı saymazsak. Ne kötü söz duyarak büyüdüm, ne kısıtlandım ne de temel ihtiyaçlarım için maddi sıkıntı çektim. Hepsi annem sayesinde. Ben de bu hayatı iyi değerlendirip, gayet iyi başarılar elde ettim. Aslında derdim de tam bu noktada. “E hani böyle hayat güzel olacaktı?” hissi geliyor şimdi şimdi.

Oturup ağlamıyorum ama belki de bir dönem ağlamalıymışım. Yakın arkadaşlarımın hiçbiri bu durumları bilmez. Bütün gençliğim bir şekilde yalanlarla geçti. Kendimde derinlerde bu durumun komplekse neden olduğunu düşünüyorum. Buraya yazınca fark ettim ki beni paklayacak olan terapi.

O muza kıvrılan burunları da yerim. :) Mutluluğunuz daim olur umarım.
 
Babasıyla sorun yaşamayan kız çocuğu var mı ben de bilmiyorum inanın.Hangi arkadaşımla konuşsam babasıyla ilgili sorunları var çocukluktan kalan ve atamıyorlar içlerinden.Bende de vardı onlar kadar olmasa da babamın aşırı korumacı hatta bazen baskıya dönüşen tavrı mesela hayattan korkmama neden oldu yıllarca , 20 yaşından sonra anca atabildim üzerimden izlerini.Nerdeyse her kızın babasıyla bir sorunu var , olmayan çok çok az.Baba ile kız çocuğunun ilişkisi çocukluk yaşantılarındaki en önemli şeylerden birisi.Şu erkeklerde de annelik hissi gibi bi' babalık hissi olsaydı keşke.Çoğu baba , baba olmayı sadece para kazanmak zannediyor günümüzde bile.

Sevgili konu sahibi arkadaşım , yazdıklarınla kendini çok güzel ifade etmişsin.Yaşadığın hisleri anlayabiliyorum , psikiyatriste gitmelisin.Konuşamam zannediyorsun ancak onlar senin kendini açmanı sağlayacak yolları da bilirler.Emin ol işe yarar.Bu yüklerle yaşamına devam etme.İmkanın da varken zaman geçirmeden git.

Çok teşekkür ederim. Bakmaya başladım. Umarım uyum yakaladığım birini bulurum. :)
 
Soruları çok beğendim. Çok teşekkür ederim. Mutlaka oturup cevapları yazıp, çözümlemeye çalışırım. Kısa yoldan cevabı ise onca yükü taşımasına, güçlü, kırılmaz rolü yapmasına gerek olmadığını söylerdim ama kendimi biliyorsam “söylemesi kolay tabii” diye cevap alırdım.

Filmi de izlerim mutlaka. Çok ilgimi çeken bir bakış açısı bu, çok teşekkür ederim.

Rica ederim.Faydası olur inşaAllah.Evet,siz de farkındasınız ki kısa yoldan cevap pek etkili olmuyor.O çocuk çok geveze ve özümüzün üzerine o kadar çok maskeler takılmış ki sesini duymak için her maskeyi çıkarmak gerek ve bu uzun ama dediğim gibi çok zevkli bir süreç.Kolay gelsin. :)
 
Kesinlikle terapiye gidin .İnşallah iyi sıcak bir terapisi bulursanız zaten içinizdekileri güzelce dökersiniz. Ama muhakkak gidin atın içinizdekileri
 
Benzer şeyler yaşamış ve hala hayatı yoluna girmemiş bir insan olarak ve seni çok çok iyi anlayarak yazıyorum öncelikle bunu bilmeni isterim. Bu cocukluktaki problemler ilerleyen zamanlarda ya bardağın çok dolmuş taşmıştır taşıyacak gücün mecalin kalmamıştır ondan su yüzüne çıkar ya da hayatında her şeyi yoluna koymuşsundur artık düşünmeye geçmişin muhasebesini yapmaya zamanın ihtiyacın vardır o yüzden ortaya çıkar. Bende malesef ilk seçenekten ortaya döküldü yaşananlar ama sende ikinci seçeneği görüyorum. Nolur güzel günlerinin kıymetini bil geçmiş yaşandı bitti düşünmek üzülmek geleceğini de etkiler. Aynı döngüde dönüp durma.
 
Merhaba insta da fferidecan adlı hesaba bir goz atın. This is us adlı dizinin incelemesini muhakkak okuyun. Hatta dilerseniz diziye bakın. Birde terapiste gidin yinede eger hoslanmazsaniz farkli bir yol ararsiniz. Ama bence icinizi bosaltmalisiniz.

Ben anksiyetem icin psikiyatriye gittim. İlaçlar yazdı. Sonra biraz konuştuk. Annem ve kardesimde size geliyor dedim. Kardesimi soyleyince tanidi. Simdi daha iyi anladim seni dedi. Kardesim otizmli. 5 yasina kadar hic konusmadi, annem cogu zaman onla ilgilenir ben yalniz oynardim. Bana dunyanin oyuncagini aldilar haklarini yiyemem. Ama cok yalniz kaldim. Psikoloğun bana dediği tokat gibi carpti 3 gun kendime gelemedim, agladim. Yuzlesemedigim birseydi cunku.
"Kardeşin varmış ama kardeşsiz büyümüşsün" dedi.. bu aralar hic iyi degilim terapi almayi dusunuyorum
 
Kesinlikle terapiye gidin .İnşallah iyi sıcak bir terapisi bulursanız zaten içinizdekileri güzelce dökersiniz. Ama muhakkak gidin atın içinizdekileri

Çok teşekkür ederim güzel dilekleriniz için sağolun. Buradaki destekle karar verdim. Beklediğim ilk adımım, konu açmakmış demek ki.

Benzer şeyler yaşamış ve hala hayatı yoluna girmemiş bir insan olarak ve seni çok çok iyi anlayarak yazıyorum öncelikle bunu bilmeni isterim. Bu cocukluktaki problemler ilerleyen zamanlarda ya bardağın çok dolmuş taşmıştır taşıyacak gücün mecalin kalmamıştır ondan su yüzüne çıkar ya da hayatında her şeyi yoluna koymuşsundur artık düşünmeye geçmişin muhasebesini yapmaya zamanın ihtiyacın vardır o yüzden ortaya çıkar. Bende malesef ilk seçenekten ortaya döküldü yaşananlar ama sende ikinci seçeneği görüyorum. Nolur güzel günlerinin kıymetini bil geçmiş yaşandı bitti düşünmek üzülmek geleceğini de etkiler. Aynı döngüde dönüp durma.

Anlaşılmak insanın her şeyden çok ihtiyaç duyduğu şey aslında. Burada tepki alırım belki, derdin mi var sanıyorsun diye kızanlar olur, kendini mi övüyorsun diye endişelenmiştim yazarken ama olumlu destek görmek çok iyi geldi. Böyle sıkıntıları yaşayan çok insan olması da çok acı ne yazık ki.

Evet, benim durumum ikinci kısma daha uygun ama biraz da babamın vefatından sonra tetiklendi birçok anı içimde. Ama hayatımın da elde ettiklerimin de çocukken sahip olduklarımın da kıymetini biliyorum. Çok çabaladım, çok uğraştım, bunların her zaman yetmediğini de gördüm. O yüzden hep hayatta işimi sağlam tuttukça, işlerim yolunda gitti diye düşünüyorum ve mutlu oluyorum.

Annem bile diyor, çok emek verdim ama düze çıktım diye. Gerçekten vazgeçmeden kendimize inanıp, var güçle çalışınca bir şeyler oluyor ama bugün ama yarın, başarıya inanmak çok önemli. Umarım senin de bütün sıkıntıların biter, huzura kavuşursun.
 
Merhaba insta da fferidecan adlı hesaba bir goz atın. This is us adlı dizinin incelemesini muhakkak okuyun. Hatta dilerseniz diziye bakın. Birde terapiste gidin yinede eger hoslanmazsaniz farkli bir yol ararsiniz. Ama bence icinizi bosaltmalisiniz.

Ben anksiyetem icin psikiyatriye gittim. İlaçlar yazdı. Sonra biraz konuştuk. Annem ve kardesimde size geliyor dedim. Kardesimi soyleyince tanidi. Simdi daha iyi anladim seni dedi. Kardesim otizmli. 5 yasina kadar hic konusmadi, annem cogu zaman onla ilgilenir ben yalniz oynardim. Bana dunyanin oyuncagini aldilar haklarini yiyemem. Ama cok yalniz kaldim. Psikoloğun bana dediği tokat gibi carpti 3 gun kendime gelemedim, agladim. Yuzlesemedigim birseydi cunku.
"Kardeşin varmış ama kardeşsiz büyümüşsün" dedi.. bu aralar hic iyi degilim terapi almayi dusunuyorum

Not ettim yarın sakin kafayla bakayım diye. Terapiye karar verdim, en kısa sürede başlayacağım. Kardeşimizle olan ilişkiniz için üzgünüm. Çok zor bir durum olmalı. Çeşit çeşit zor durumlar var herkesin hayatında. :(
 
Not ettim yarın sakin kafayla bakayım diye. Terapiye karar verdim, en kısa sürede başlayacağım. Kardeşimizle olan ilişkiniz için üzgünüm. Çok zor bir durum olmalı. Çeşit çeşit zor durumlar var herkesin hayatında. :KK43:

Malesef... O diziyi bende izleyecegim. Benim travmalarim var tekrar ediyor belkide. Bir de cok guzel bir kitap vardi onu ariyorum. Bulursam sizinle de paylasicam
 
Not ettim yarın sakin kafayla bakayım diye. Terapiye karar verdim, en kısa sürede başlayacağım. Kardeşimizle olan ilişkiniz için üzgünüm. Çok zor bir durum olmalı. Çeşit çeşit zor durumlar var herkesin hayatında. :KK43:

Meraba kitabın adı öfke dansı. İcerisinde yer aliyor bahsettigim bölüm..
 
Okurken ağladım. Ben de sarhoş bir baba, bundan ötürü bunalıma girmiş, paramparça bir anneyle büyüdüm. O düzenli, akşam yemeği pişen, eve ayık gelip çocuğuyla ilgilenen babaların olduğu evlere imrenerek büyüdüm. Şimdi her şeyim var ama mutlu etmiyor. Babam çocukluğumu çaldı..Geçmiyor arkadaşım, bugün ilkokul arkadaşlarım grup kurmuş, katıldım face de, resimleri görünce, o pırıl pırıl gülen yüzlerin içinde mutsuz, ezik kendimi görünce içim yeniden ezildi..
 
Okurken ağladım. Ben de sarhoş bir baba, bundan ötürü bunalıma girmiş, paramparça bir anneyle büyüdüm. O düzenli, akşam yemeği pişen, eve ayık gelip çocuğuyla ilgilenen babaların olduğu evlere imrenerek büyüdüm. Şimdi her şeyim var ama mutlu etmiyor. Babam çocukluğumu çaldı..Geçmiyor arkadaşım, bugün ilkokul arkadaşlarım grup kurmuş, katıldım face de, resimleri görünce, o pırıl pırıl gülen yüzlerin içinde mutsuz, ezik kendimi görünce içim yeniden ezildi..

Benim de içim “düzenli akşam yemeği”mi görünce burkuldu. İnsan çocukken ne kadar basit şeylere heves ediyor. Çok içim acıdı gerçekten.

Bu kimisine dert edinmek, kendini kurban olarak görmek geliyor ama değil işte yaşayan biliyor. Benim için en azından tam anlamıyla o zamanda özenilen şeyleri elde edince o kırıklığın gitmediğini fark etmek. Bugün mesela bu konu aklıma bile gelmedi ama alakasız yerde, ufak bir şey hatırlatıyor insana.

Umarım siz de huzur bulursunuz bir şekilde.
 
Uzun uzun içimi dökmek için yazıyorum. Uyarımı koyayım baştan. :) Çoğunluğun derdine göre de derdim yok, ruh halim kötü biraz sadece.

Benim derdim çocukluğumdaki acı ve eksikliklerimle ve bunu atlatamamla ilgili. Çok iyi ve ilgili bir anneyle ve alkolik bir babayla büyüdüm. Babam çok iyi bir insandı, bize karşı da hep çok kibardı. Anneme de hep çok saygılı davranmıştır ama alkolikti işte. Her akşam içki içiyordu, küçücük evimizdeki tek oturma odasında onun içki sofrasının yanında oturarak büyüdük. Çok utandım bu durumdan çocukken, hala içimde çokça yaraları var. Misafir gelemez, arkadaş asla çağırtmazsın, bütün özel günler sarhoş kavgasıyla geçer, içki borç da getiriyor tabii... En kötüsü de sanırım bu durum bende aşağılık kompleksine neden oldu. Kendimi sevilmeye değer göremedim. Hala da göremiyorum.

Annemin bütün çocukluğumuz boyunca tek gayesi bizim okulda başarılı olup, iyi işlerle hayatımızı kurtarmamızdı. Neredeyse her konuda serbesttik ama okulda notlar iyi olacaktı. 90 alsam neden 100 değil, 100 alsam da öyle pek bir tebrik yok, “olması gereken durum”du. Ben de kendimi sadece okul notları sayesinde iyi hissediyordum küçükken. Çok iyi bir lise ve üniversite bitirdim. Okul bitti çok iyi bir işe girdim, kendi biriktirdiğim parayla istediğim ülkede yüksek lisans yapıp, dereceyle bitirdim. Şimdi de iyi ödeyen bir işim var. Hayatım böyle özetleyince harika gözüküyor, mutluyum da çoğunlukla ama o mükemmelliyetçilik, yüksek not takıntısı beni zedeledi sanırım. Hep daha çok çalışmam lazım ve yeterli kadar iyi yere gelemedim, daha hızlı ilerlemem gerekiyor gibi geliyor. Tatmin olup, huzur bulamıyorum hiçbir başarıyla. Hep bir sonraki kafama takılıyor.

Okulda durumum iyi olduğu için genelde bize göre daha varlıklı, daha mutlu ailelerden (bu tip ailelerin çocukları genelde daha başarılı) gelen arkadaşlarım oldu hep. Marka takıntım, lüks heveslerim okuldayken de yoktu şimdi de yok. Sadece ev ve aile düzenlerini hep çok kıskandım arkadaşlarımın. Ailece gidilen ve babanın sarhoş olmadığı bir tatil, düzgün bir ev (oturma odasında içen biri olmayan), kavgasız gürültüsüz kuruyemişli evde yılbaşı gibi isteklerim oldu hep. Şimdi de öyle bir zenginliğim olmasa da istediğim yılbaşı partisine, tatile gidebiliyorum, gidiyorum da ama içimdeki bu burukluğu atamıyorum.

Bu konuyu buraya bana açtıran da bugün erkek arkadaşımla çok güzel bir spa otele gittik, haftasonu değişiklik olması için. Otelin havuz kısmında da şu kaydırakların epey güzellerinden vardı. Küçükken hep babamın bütün parasını alkole yatırması, saçma sapan borç yapması nedeniyle özenip özenip hiç yapamadığım tatiller geldi aklıma. Her seferinde hevesle kayarken, bir taraftan da içim burkuldu. Bu şekilde genelde şimdi para kazanıp elde ettiğim rahatlığın içinde, bazen kendimi çok yabancı buluyorum ortama. Çok klişe gelse de kulağa içimde kalbi kırık bir çocuk var gibi hissediyorum.

Kafamda bütün bunlar olurken, her zaman dışarıdan bağımsız, güçlü, kendinden emin göründüm. Küçükken en büyük derdimden (alkolik baba) sanki benim suçummuş gibi utandığım için kimseye zayıf yanımı, derdimi göstermedim, şimdi de alışkanlık oldu. Babamın vefatından sonra (2 yıldan fazla oldu) bu alakasız yerlerde patlak vermeye başladı. Su kaydırağından kayarken ağlama hissinin gelmesi gibi.

Ne yapayım ben hanımlar? Var mı benim gibi kendi kendine dert çıkaran, çocukluk anılarından kurtulamayan? Terapiye mi gitsem? Yüz yüzeyken böyle açık konuşamıyorum. Buraya bile böyle yazmak zor geliyor. Terapiye gitsem, sanki saçma sapan şeylerden bahsedip evime dönerim gibi geliyor. Belki burada bir çare bulurum diye, şansımı deneyeyim dedim.

Okuduysanız çok teşekkürler.
Var canım olmaz mi.hepimiz geçtik o yollardan çocukluk ergenlik çağı benimde atlatamadigim şeyler var.aşağılık psikolojisi herseyim tam ama mutlu olamama.ailenin bi çocuğun dünyasını nasil etkilemis oldugunu yasayanlar olarak kendi cocuklarimiza iyi bir gelecek vermeliyiz
 
Back
X