Daha önce hiç ah'ınız tuttu mu?

evet, özellikle iki kisinin birebir bana yasattiklarini ve daha agirlarini yasamasi , ben erdim galiba düşüncesiyle beni korkuttu :)
ama ben ah etmemiştim, kendi kendime cok üzülmüştüm, mazlumun hakkini koruyan bir ilahi adalet var cok şükür..

size de cok gecmis olsun.. ben inanıyorum, haksiz yere ah alanlar, bugun olmazsa yarin, er ya da geç cezasini buluyor..
 
Son kısma kesinlikle katılıyorum. Her duanın da bedduanın da bu dünyada karşılığı olmayabilir. İlla ahın tutacak diye bir kaide yok. Ki tutsa bile Allah kibre kapılmayalım diye gizlice veriyor olabilir cezasını
Ben ömrümde sadece bir kez ah ettim,fazlasıyla hak etti ama sonra pişman olup tövbe ettim. Rabbime havale ettim.
 
özel değilse neydi anlatsanız merak ettim?
 
Ya ben buna hem inanıyorum, hem inanmıyorum...
Yani denk gelebilir de esas, o kişi anlıyor mu "Ben X'e şunu şunu ettimdi, benden de çıktı işte..." diyebiliyor mu, pişmanlık hissedebiliyor mu kısmı var. Yoksa sen ah etmişsin, öbür tarafın evi başına yıkılmış; hala aynı tas aynı hamam kafada devam, etkisi var mı? Demek istediğimi tam toparlayamadım ama sanırım anlaşıldı. :)

Bir ah tutma hikayem var ama; nasıl denk geldi ne oldu bilmiyorum:
Üni. birinci sınıf mıydım neydim, çok saf bir kızdım aklım ne hainliğe çalışırdı, ne başkalarının hainlik edeceğine... "Dünya barışı, kardeşiz" filan modunda bir tip düşün işte öyle bir şeydim.

Biriyle sevgilimsi gibi bir şey olduk, yeni flört zamanları diyeyim, tanışmaca-sohbet haftaları daha.
Bu kişi, bir iftira mı attı diyeyim artık geçmiş zaman da; bir rezilliğin içine bıraktı istediği olmayınca.
Namusuma kadar laf etti.

Neyse, ben de ah ettim (Etmezdim ya çok gücüme gitti), "En kıymet verdiğin şeyden ol, arkasından çaresizce bakarken attığın iftirayı hatırla" gibi bir beddua etmiş bulundum.
İki hafta demedi, gözü gibi baktığı, bu benim aşkım dediği biricik, en kıymetlisi arabası ile şehirler arası yolda büyük bir kazaya karıştı; kaç kemiği kırıldı bilmiyorum ama arabası perte çıktı direkt.
Sene sonra belki, geldi helallik istedi, ağladı...

Bir olay daha var; hastalığım döneminde; yine bir iftira.
"Aynısını yaşayın" dedim, dayanamadım; iftirayı atanın kızı aynı hastalığa yakalandı, haberini aldık çünkü; ağlayarak bize doktor-şehir-çare soruyordu.

Denk geldi diyeyim... Yani karma mı, takdiri ilahi mi; denk geldi öyle, olacağı varmış olmuş, tesadüf belki.
Beddua etmiyorum artık kimseye, direkt "Allah bildiği gibi yapsın" deyip geçiyorum canım deli gibi sıkılırsa.
İyi değil beddua etmek.
 
Son düzenleme:
Benim klasik lafımdır..bana ne yaşattıysan iyiyse de kötüyse de Allah sana 2 katını versin derim...ve bunu canımı çok yakan 2 insana söyledim tuttu mu bilmem tabi..
 
Hiç ah ettiniz mi ahınızı alanlara sonradan ne oldu?
“Çocukken her akşam yatmadan önce Tanrı’ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı’nın çalışma prensibinin bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce Tanrı’ya gunahlarimi affetmesi için dua ettim”.
Yani canini kim sıktıysa git saçını başını yol şaka şaka yapma sakin! Ama ah ederek birsey olacağını düşünmüyorum
 
Ben hiç ah etmedim beddua etmedim tam tersi kendim affetmiştim bile ama canımı yakan insanların aynı yerden canları yandı. Pişman da oldular. Eden buluyor yani ne şekilde olursa. Buna ister ilahi adalet deyin ister kötü enerji yayanın kötü enerji çekmesi deyin ister karma. Bir şekilde... :)
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…