Popüler Konu Düşünce Gücü/Pozitif Düşünce/Olumlamalar

Sağol canım tavsiyelere Allahım yalnız değilmişim şükür dedim :) ben de sanki o enerji yoğunluğu anlarda böyle ayaklarımın altında bir titreşim hissediyorum, ya çok uyuyorum ya da uyuyamıyorum, duygu durumlarımız aynı gibi pazar günü kendimi toprağa ağaca çimlere attım, kocaman yaşlı bir ağaca sarıldım enerjisini aldım (gören deli bu demiştir halbuki delirmemek için yapıyorum ) topraklandım iyi geldi bayağa
 
Inanmazsiniz sukurlerimi yazdim biraz once:)

Sizden kitap tavsiyesi istiyorum. Rezonans kanunu, bilincaltinin gucu, pozitif dusunce, zero limit kitaplarini okudum. Son zamanlarda cok hosunuza giden okumami tavsiye ettiginiz bir kisisel gelisim kitabi var mi?
 
Eckhart Tolle - Şimdinin Gücü, Stefano E.D'Anna - Tanrılar Okulu, Don Miguel Ruiz- Dört Anlaşma, Azra Kohen - Aeden ( Fantastik- macera adı altında uyanış kitabı Aeden )
Aklima gelenler bunlar şimdilik :)
 
Merhaba arkadaşlar,

Önce kısaca özetlemem gerekirse, bu sayfanın varlığından sanırım 2 yıl kadar önce arkadaşım ftemiz sayesinde haberdar oldum, o zamanalr hayatımın en zor dönemleriydi diyebilirim. ama gelin görünkü arada bir arkadaşım bahsettikçe girip bakmama rağmen bana hiçbir şey ifade etmiyordu yazılanlar, şimdi şimdi anlıyorum aslında benim o zor dönemlerden çıkış yolum, farkındalık kazanma şansım burasıymış ama ben o kadar kör bakmışım ki görememişim. Neyse geç oldu belki ama tam oldu, çok da güzel oldu.

Sanırım 2-3 aydır takip ediyorum topiği, geçmişi okuyorum ara ara, bilgisayarımın köşesinde asılı postitte 240. sayfada kaldığımı görüyorum :) ve devam ediyorum okumaya. Aslında tamamını okuduktan sonra yazacaktım sizlere ama beklememek geldi içimden, çok güzel paylaşımlar var geçmişte ve devam eden. Bu nedenle en azından bir merhaba diyip bende paylaşımlara destek olmak niyetindeyim. Ben bugün nasıl okudukça fayda sağlıyorsam bu topicte yazılanlardan ve paylaşılanlardan, bundan sonra okuyanlar ve halen takip eden kişilere benimde bir katkım olsun istedim.

İyi ki açmışsınız bu topiği, iyi ki yolum kesişmiş sizlerle, çok çok teşekkür ederim canım arkadaşım ftemiz
 
Hayal kurmaktan korkmayın ! Başaracaksınız.

Bir gün kalkacaksınız ve hayal ettiğiniz şeyleri yapmaya vaktiniz kalmamış olacak. Şimdi tam zamanı. Harekete geçin” diyor “Ferrarisini satan bilge” kitabıyla dünyaca ün yapan müthiş adam Robin Sharma.

Ya hayallerimizi yaşayacağız ya da korkularımızı inşaa edeceğiz. Sonunda önümüze koca bir “Aşılamaz” duvar örünceye kadar.

İnsan geçmişten ve yaşadıklarından meydana gelen “kendi donanım” ıyla hayatını sürdürür. Atalarından, ailesinden, büyürken yaşadığı travmalardan, başarısızlıklardan, gördüğü muamelelerden vs… kısacası varoluşundan öğrendiği ve bu dünyada başkaları tarafından bedenine-zihnine ekilen her tohumla kendi algılayış biçimini hazırlar.

Güncel yaşadılarımızın da katkısı çok büyüktür. Mesela;
Yağmur yağdığında iki kere kayıp düşmeniz algınızı hazırlamanıza yeterlidir. Artık çoğunuz yağmurlu havayı sevmez olur. Algınız oluştu bile:) “Yağmurlu hava kötüdür, ne zaman yağmur yağsa kayıp düşüyorum”

Çocuğunuz çok istediği bir şeyi, belki yağmur olduğu için “HAYIR” demeniz sonucunda yapamayacak. Onun algı ayarlarıyla da oynamak üzeresiniz…Dikkat dikkat ! Ne kadar basit gözüken bir “hayır” oysa ki….

Ben burada kolay bir örnek vermeye çalıştım. Gündelik yaşamınızda beyninizde tekrarlanan düşüncelere bir an durup vakit ayırır ve o sesleri dinlerseniz sizi bir yerlere götürebilir.

Demek ki hepimiz kendi algılarımızla büyüyoruz.

O halde size hayalleriniz konusunda düşünüp taşınmadan “İmkansız” diyen insanlara kulak asmayın! En tanıdığınızın bile kör noktaları vardır yaşamında yani kendi bilemediği, fark edemediği bilinç altının derinliklerinde formatlar…

Belki şöyle birkaç soru sormak isteyebilirsiniz bunu diyene ;

*Böyle düşünmene sebep nedir ?

*Senin için imkan nedir ?

*Hayalimdeki bu şey sence nasıl imkan dahilinde olur ?

Bakın bakalım nasıl sürpriz cevaplar çıkacak karşınıza hatta o “imkansız” belki olur “İmkanlı”

Kalpten bahsediyoruz son zamanlarda .Kalp temizliği diyoruz. Zaten olması gereken buyken o kadar çok kirlilik arttı ki kalbi temiz olmak büyük bir lütuf oldu.

İşte hayalleriniz için önce “Kalbi temiz” olun.

Hayalinizi ruhunuz da onaylıyorsa vücudunuz bunu hissedecek, enerjiniz tavan yapacak ve tüyleriniz ürperecektir. Kalbinizin sıkıştığını hissediyorsanız yüksek ihtimalle yapmakta olduğunuz şey hayırlı değildir. O yüzden her bir hayalimde “Hayrıma ise olsun, değilse uzak olsun” diye dua ederim. Biz bilemeyiz ancak Allah bilir.

Sanırım anlaştık.

En fazla ikinci kez bizi aşağı çekmeye çalışan negatif yüklü küçük beyinli dostlardan bir adım geri gidiyoruz.

Böyle konuşan “başkaları” sizi aşağı çeker, enerjinizi sömürür, o an güç kalkanlarınız devrede değilse gerçekten moraliniz bozulabilir kaldı ki insanoğlu olarak zaten olumsuzluğa daha meyilliyiz. Olumsuzluk adına kurduğumuz senaryoları keşke iyi bir şeyler yaratma yolunda olumluya çevirebilsek. Bırakın isteyen kendi karanlığında kalıversin.

Bu senin hayalin .Sana ait. Nokta.

Hala mucize olduğumuzun farkında değiliz.

Diyor ki “Allah ona ruhundan üfledi”

“O halde her şey imkan dahilindedir. Ruhuz biz ! Şu gördüğünüz et parçacıklarına “Vücut” diyoruz. Bu etler ruh ile can buluyor. O göz, o beyin ruh ile çalışıyor. Ruh hissediyor, ruh acı çekiyor. Ölmüş bir bedene çimdik atsana canı acıyor mu ? Bedenlerimiz sadece örtü. Düşüncelerimizi yönlendirebilmeyi tam olarak bir bilebilsek “Mucize” diye tanımladığımız şeyler doğal gelecek. İmkansız kelimesini kullanmayacağız o zaman.” diyor ve ruh dünyasından çıkıyorum:)

Lütfen etrafınızda teşvikçiler bulundurun. Kendisiyle karmaşık size bulaşık insanları uzak tutun. Sevdiklerinizin, sizi sevenlerin güzel enerjisi olsun etrafınızda. Hayallerinizi notlar halinde evinize asın. Evin her odasında önünüze çıkıp hatırlatma yapsınlar. İnanın çok işe yarıyor çünkü ilk başlar asla kolay değildir. Bir şeyi hayal edersiniz ve çabalarsınız. Bu aşamalarda güneş de çıkacak, yağmur da olacak, kar da yağacak, tozlu dumanlı yollar da aşacağız. Ve bir süre sonra pes etme noktası gelecek. Karamsarlık başlayacak. O an pes etmeyenlerin ASIL başardığını hatırlayacağız. Zaman geçecek ve ektiğiniz ürünlerin verimini görmeye başlayacaksınız. Başaracaksınız !

İnançlı olmak, azimli olmak, dilemek, pes etmemek hayallere çıkan en kısa yol !

Bu yolda esnek olsun hep görüşünüz, kendi algınızın bile ezberini bozmaya çalışın !

At gözlüklerinden kurtulun.

Bakın size bir örnek; Geçen gün sosyal medyada bir kedicik gördüm, kana kana suyla karıştırılmış sütünü içiyordu. Videonun altında kedinin sahibini sövmeyen kalmamış, belalar okumuşlar adama. Niye biliyor musunuz ? çünkü kedi, sütünü rakı bardağında içiyordu ve “başkaları” kediyi rakı içiyor zannetti. İşte bu da başka tür bir algı.

Siz siz olun algınızı ve hayallerinizi mikroplu ortamlarda kendinize saklayın :)

Ve kendinize ÇOK inanın. Başaracaksınız !

Işık dolu sevgiler

Duygu GİRAY

www.duygugiray.com

Instagram; duygugiray

Facebook;Duygu Giray Yaşam Koçu
 
Başına hep benzer olaylar geliyorsa o zaman FARK ET.

Defalarca tekrar eden benzer olaylarda öğrenmemiz gerekeni öğrenmediğimiz zaman Farkındalığın kendisi devreye girecek ve en zorlayıcı şekilde öğretecektir. Eee işaretleri görseydiniz. Neden hep sonradan "Aslında ben fark etmiştim" diyorsunuz...?

Artık bilinçli her bir birey kendini tanıma çabasında.

Bu dönemin deyişiyle “Hepimiz teker teker farkındalığa erişiyoruz ve hayatımızda görevleri biten bir sürü insanla da yollarımızı bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde ayırıyoruz”

2000 yılından beri muazzam bir “Aydınlanma” dönemi başladı. NTV-cnbce televizyonunda haber spikerliği yaptığım dönemde boş vaktimde kütüphanemize gittim. Bana faydalı gelecek kitabı bulmak için adeta kitapların içine gömülmüştüm. Ne istiyordum ? Ne arıyordum ? Roman’dan daha ziyade beni geliştirecek kim olduğumu, ne aradığımı hatırlatacak kitaplar peşindeydim. Anlayacağınız benim aydınlanma dönemim 2000 yılında başladı, icraate geçirme dönemimse zaman aldı:)

Önemli olan sadece bilgiye sahip olmak değildir, o bilgiyi nasıl kullanacağınızı öğrenmektir. (O zamanki kendime bir not)

Kütüphane görevlimiz “Bu sana çok iyi gelecek, herkes bayılıyor” diyerek bir kitap uzattı. İsmi “Pozitif Yaşam” Yazar Ergün Arıkdal. Kim sorsa hayatımın kitabı diyeceğim bir kitap ve bana göre ne kadar şanslıyım ki en doğru kitapla başlamışım farkındalık yolculuğuma. “Keşke uygulamaya da daha önce başlasaymışım” DEMİYORUM tabi ki.. Hayatta keşkelere yer vermeyin. Keşke yoktur. Keşke bir yanılsamadır. Her şey olması gerektiği en doğru anda vuku bulur.

Keşke 10 sene önce evlenseymişim

Keşke o okula gitseymişim.

Keşke şuraya taşınsaymışım.

Bunların hepsi sizi pişmanlığa davet eden yanılsamalardır. Ego oyunlarıdır. Boşu boşuna geçmişle ilgili zihninizi yorar, kalbinizi yorar, sizi çok üzer. Geçmiş geçti. Şu an var. Şu an’a odaklanın. Kendinize bu kötülüğü yapmayın. 1 ay sonra bu dünyadan gideceksin deseler kendinize hala acı yaşatır mıydınız ?

Hiçbir şey hayatta tepsiyle önümüze sunulmuyor, tekamül edebilme yolunda zorluklarla mücadele ediyoruz, üzülüyoruz, kırılıyoruz, ihanete uğruyoruz. Zaten bunlar tekamülün bedeli.. Çoğumuz bunu anlayamadığımız için de isyan ediyoruz.

Hala ve hala anlamak istemiyoruz.

Şu matah birşey gördüğümüz kıt akıllarımızla “Nasıl başıma gelir” diyebiliyoruz. Elbette diyeceğiz çünkü hiç birimiz mükemmel değiliz:)

Şimdi “Beden” olmayı bir tarafa bırakıp “Ruh” halimizle anlatmaya çalışacağım.

Ruhlarımız bu dünyada bedenlenmek üzere gelirken o alemde yaşam haritaları hazırlanıyor diyelim.

Ve bu yaşama yani madde dünyasına bağlanırken o sınavları vermek ve büyümek üzere geliyoruz. Bizler birer Duygu, Ahmet, Ayşe’den çok daha ötesiyiz !!! Allah’ın ruhundan üflediği, bir nevi yüce Rabbin bireylere ayrılmış parçalarıyız ! Keşke fark edebilsek…

Bizler bedenlenmiş ruhlarız. Ruhumuz bedenimizin içinde hapsolmuş, sıkışmış filan değil. Asıl bizler bu madde dünyasında sıkışmış durumdayız.

Bu dünyadaki tüm sınavları aslında ruh veriyor. Bizim aklımızın daha ermediği bir KARMA var. Ruhun geçmiş yaşamlardan taşıdığı, atalarımızın genlerinden taşınan bir sürü karmaşa var hücrelerimizin içinde.

Karma da neymiş diyorsanız ? Şöyle sorayım size..O halde çocuklarınız nasıl oluyor da “Tıpkı babası, tıpkı annesi” diyecek kadar sizlere benziyor. Tip olarak geçen bu genler sanırım daha fazlasını da yapabiliyordur değil mi ? Bunun farkında olmalıyız. Yalnız başınıza gelen her olayda da karma’yı suçlamayın. Böyle bir durum söz konusu değil. “Diğer dünyada çok zengindim, şimdi o yüzden fakirim” cümleleri karmayı doğru düzgün yansıtmayan büyük tuzak cümleler….

Pekiiii neden kendini tekrar eden olaylar farklı kişilerle başınıza geliyor bunu hiç düşündünüz mü ? Çünkü ruhunuz sınavı hala verememiş. Çünkü hala fark etmemişsiniz.

Bunu zamanında ben de çok düşünmüştüm. Benzer olaylar ve sadece kişiler değişiyor. Onca acıdan sonra yepyeni bir olay size aynı durumu katlanarak yaşatıyor. Demek ki verilmeyen bir sınav var ortada ve bu sınavı veremediğimiz sürece SONUNDA suratımıza koca bir şaplak iniyor. Farkındalığın “FARK ET” Şaplağı.

Sen misin sınavını geçmek için çaba harcamayan ? Görmezden gelen ? Hala kendini fark edemeyen ?

Böyle durumlarda isyan etmek yerine sorulacak en güzel 2 tane soru var;
“Bu olayda bana ne anlatılmak isteniyor ? Neyi deneyimliyorum?”

Bu dünya bir imtihan dünyası ve yaşadığımız olaylar, yaşatan kişiler bu sınavları aşmamız için karşımıza çıkarılan araçlar. Siz bir sınav verirken, diğerleri başka sınavlar veriyor. Herkes bu yolculukta acı çekiyor ! Kimseyi bir eli yağda bir eli balda görmeyin.

Çok güvenerek başladığınız bir ilişkide belki yüzde 100 değil, yüzde 10 ile başlamanız size öğretiliyor.

Sımsıkı paraya yapıştığınız bir ilişkide para kaybediyorsunuz ve hayatta paradan daha büyük değerlerin olduğu size öğretiliyor.

İş hayatınızda kazıkları yiye yiye size temkinli olmanız öğretiliyor.

Öğrenmezseniz ve teşekkür edip eski sayfayı kapatıp yeni bir sayfa açmazsanız benzer durumu tekrar yaşayacağınıza garanti veriyorum !!! Ve herşeyin enerjiden oluştuğunu hatırlatmak istiyorum.

Egoyu, hırsı, kaprisi, nefreti bir kenara koyun. Enerji yasası gereği bunların hepsi, art niyetli düşünceler gelir sahibini bulur. O olay ve o insanlar sadece araç. Öğrenmem gerekeni öğrendim diyerek konuyu kapatın çünkü konu size bunları yaşatan “araç”larla ilgili değil.

Her an her saniye bir şey öğreniyoruz ! Büyüyoruz.

Tüm bu yazdıklarımdan da anlaşıldığı üzere “Ruhumuz tekamülünü güle oynaya değil, gerekirse çukurlarda düşe kalka gerçekleştiriyor”

Her olana tekamül gözüyle baktığımız gün…………….. (siz boşluğu doldurun)

Farkındalığınızın çok artacağı bir yıl olsun bu yıl.

Aşkla, farkındalıkla, ışıkla kalın.

Duygu GİRAY

www.duygugiray.com

instagram; Duygugiray ve yasamkocuduygugiray
 
HAYAT AMACINIZI BULABİLDİNİZ Mİ ?

“Bir amaca bağlanmayan ruh yolunu kaybeder. Çünkü her yerde olmak, hiçbir yerde olmamaktır.” Diyor deneme yazarı Montaigne.

Hayatının amacını bilmek

Çok uzun süredir duyduğum bir söz “Hayattaki amacımı bilmiyorum, sen biliyor musun ?”

Bu soruyu sorma aşamasına gelmiş insanları önce tebrik ediyorum çünkü bu farkındalığa erişmek bile o kadar önemli bir düzey ki…

Çoğumuz asalak gibi yaşamlar sürüyoruz. Neredeyse gün içinde ayık geçirdiğimiz 16 saatin 16 saatinde de ne yaptığımızın farkında değiliz. Günaydın diyor muyuz kendimize. Alelacele sokağa fırlıyoruz, trafikte söylene söylene işe gidiyoruz, bizden istenilen her ne varsa oflaya poflaya zorla yapıyoruz, sıkıntıdan yüzlerce kahve içip vücudu kafein bombardımanına sokuyoruz, iş bitiyor yine trafiğe küfrede küfrede eve dönmeye çalışıyoruz.

Eve döndük, çocuklar aç, eş aç, mutfak koşturmacaları başlıyor, çocukların ödevi yapılıyor, evin dağılan her yeri toplanıyor da kişi bir kendini toparlayamadan yatağa yatıyor…derken alarm sesi…GÜNAYDINNN işte sana yeni ezbere bir gün daha….

Etrafımda sevdiği işi yapıp çok iyi paralar kazanan insanlar olduğu için şimdi bu yorumum size acımasız gelebilir ama söyleyeceğim;

Az önceki senaryoyu siz yazdınız çünkü daha hayat amacınızı bilmiyorsunuz.

Çoğumuz toplumsal yaptırımlar gereği hayat amaçlarımızı okula gitmek, evlenmek, çocuk yapmak, çocukların okula gitmesi, evlenmesi, çocuk yapması, sonra torunların okula gitmesi vs...... olarak biliyoruz.

Belki evlenirken de, çocuklarınız olurken de hayat amacınızı bilmiyordunuz. Bu yüzden yaşamlarınıza yük üzerine yük bindi. Bu senaryonun türlü versiyonlarını bekarlar için de yazabilirsiniz, ev hanımları için de yazabilirsiniz. Sonuçta kendinizi kollarınızı açarak boşluğa bırakıyor ve oradan oraya AMAÇSIZ savruluyorsunuz.

Belli bir zamana kadar ben de HAYAT AMACIMI bilmeyen ancak iş konusunda ne istediğini çok iyi bilen bir insandım. Hayat amacımın iş hayatımla ne kadar iç içe olduğunu sonradan fark ettim. Bu yüzden yaşınız kaç olursa olsun, statünüz, medeni durumunuz ne olursa olsun, nefes aldığınız sürece, sabah gözlerinizi açıp hayatın size yeni bir “Günaydın” dediğini duyduğunuz sürece hiçbir şey için GEÇ değildir.

Bizler bu dünyaya bedenden ibaret gelmiş gözüksek de ruhlarımızın her birinin deneyimleyeceği sınavları var. Ve bu madde dünyası içinde sağa sola şuursuz bir koşuşturma içindeyken ruhlarımız tekamül için gerekli sınavları belki de veremiyor.

Yaşam araçları hayat amacımız değildir. Karıştırmayalım.

Deniz manzaralı evimiz, altımızdaki arabamız, gittiğimiz seyahatler isteklerimiz, dileklerimiz doğrultusunda sadece bu dünyada araçlardır. Hayat amacımız ise

“Neden bu dünyaya geldik ? Benim bu dünyadaki görevim ne ?” diye sorgular. Somut değil, soyut kavramlardan bahsedebiliriz..

Günlük hayatınızda debelenirken kendinize lütfen şu soruları sorun ve notlar alın.

(2 hafta sonra aynı soruları tekrar sorun)

-Şu an durduğunuz yerden memnun musunuz ?

- Hayat pastanızın en büyük payı kimin, neyin, nelerin elinde ?

-İşinizden memnun musunuz ?

-Ne yapmayı çok seviyorsunuz ?

-Size en çok ne yapsanız faydası olur ? Kendinizi nasıl faydalı hissedersiniz ?

-Kendinizde çok beğendiğiniz 3 yönünüz nedir ?

-Herkeste takdir ettiğiniz en önemli özellikler nelerdir?

Bu sorularla biraz kendinize yaklaşıp amacınız yönünde ilerlemeye başlayabilirsiniz.

Unutmayın zevkle yaptığınız bir iş artık iş değildir.

Hayat amacınızı bulmak sabır gerektirir.

Bir anda çok şey denerseniz odaklanamazsınız.

Ruhunuz heyecanlandığında coşku hissettiğinizde buldunuz demektir.

Bulduğunuz zaman başarmak sabır, azim ve çalışkanlılık gerektirir.

Ve hayat amacınızı bulduğunuzda keyiflisinizdir, zaman hızlı geçiyordur, faydalı olduğunuzu hissedersiniz….BAŞARIRSINIZ.

Umutsuzluğunuza bir hikaye ..Hiç bir amaç için geç değil.

Bilge adam derki;
Ben kendimi umutsuz, enerjisi tükenmiş, karamsar ve üzüntülü hissettiğimde bir taş ustası var, onu seyretmeye giderim. Taş ustasının karşısına geçerim ve onun nasıl büyük bir azim ve kararlılıkla taşa vuruşunu izlerim.
Taş ustası taşa vurur vurur ve taşta hiçbir değişiklik olmaz.

Taş ustası taşa vurmaya devam eder.
Ben ‘Şimdi vazgeçer vurmaktan’ diye düşünürüm ama taş ustası taşa vurmaya devam eder.
Ve yine taşta hiçbir değişiklik olmaz.
Ben yine ‘Şimdi vazgeçer vurmaktan’ diye düşünürüm, ama taş ustası taşa büyük bir azimle, umutla, coşkuyla ve kararlılıkla vurmaya devam eder.

Ve yine taşta hiçbir değişiklik olmaz.
Taş ustası taşa tam 100 defa vurur.
Ve yine taşta bir değişiklik olmaz...
Ta ki taşa taş ustası 101. defa vurur
Ve taş tam ortadan ikiye ayrılır.

Bilirim ki taşı ortadan ikiye ayıran o son 101. vuruşun arkasındaki 100 vuruştur.

100 vuruşluk AZİM, KARARLILIK, ŞEVK ve İNANÇTIR.

Her nefes alınan gün yeni bir gündür. Azminiz sizinle elele olsun

Diyelim hayat amacınızda zorlanıyorsunuz, belli tıkanıklıklar var...

O halde ; Yaşam koçlarının amacı "hayat amacınız" için yol arkadaşlığı yapmaktır:. Desteğe ihtiyaç duyduğunuzu fark ettiğinizde yaşam koçunuzu bulun. (Bizler dünya çapında geçerli bu sertifkaları maddi manevi büyük emek, eğitim, çalışmalar sonrasında alıyoruz. )

Aşkla, farkındalıkla, ışıkla kalın..

DUYGU GİRAY

www.duygugiray.com

www.instagram.com/duygugiray ve yasamkocuduygugiray
 
BAŞINA GELEN HER ŞEYİ SEN ÇEKİYORSUN !

“Yok artık” dediğinizi duyar gibiyim:)

Yapılan haksızlıkları, yalanı, riyayı, aldatmaları da mı ben çekiyorum ? Hele ki bu kadar iyi bir insanken..Kimseye zerre kötülük düşünmezken …?

Evet ! Aynen öyle..Acı haber:) Sen çekiyorsun.

Mesela tam şu an geleceğimizi oluşturan düşünceler içindeyiz. Fark ederek ya da etmeyerek ağzımızdan çıkan her kelime, içimizden geçen her düşünceyle kalıplar yaratıyoruz.

Bugünü de geçmişteki düşünceleriniz oluşturuyor. Yani bugün başınıza ne geldiyse geçmişte düşünüp senaryoları siz hazırladınız.

İlk duyduğumda bende de tuhaf bir tepki oluşmuştu. Ancak şöyle 1 hafta boyunca internetten güzel müzikler eşliğinde meditasyonlar yapıp kendi düşüncelerinizi analiz ederseniz, neyi neden çekmişsiniz eminim sonuca yaklaşacaksınız.

Şöyle örnek vereyim;

Çoğunuzun bildiği üzere, evren (enerji yasası) ne derseniz onu önünüze koyar. Emrinize amade olarak zaman içinde çalışmalara başlar ve isteğiniz doğrultusunda titreşim yayan olayları ve objeleri getirir.

Burada yanlış anlaşılma olmasını engellemek istiyorum…. İsteğiniz doğrultusunda derken ; “Kavgadan nefret ediyorum” derseniz sevgili evren (enerji) iyi ve kötü cümleyi idrak edemediği için önünüze kavga getirir” Yoksa siz kavgayı istiyorsunuz demedim:) ama maalesef o kelimeyi siz kullandınız.

“Adalet takıntılı bir insanım” derseniz önünüze tepsiyle adalet konuları çıkartır.

“Su içsem yarıyor” derseniz o su size mis gibi yarar.

“Bir erkek nasıl kadın parası yiyebilir ki” derseniz hoş gelsin paracı erkekler.

Rüzgarı görüp “hasta olacağım” derseniz olursunuz.

Reklamlara, afişlere çok dikkat ederim. Genelde insanların vicdanına oynamak üzere olumsuz görsel ve içerik kullanılır. Mesela hayvan hakları için hep çok üzücü afişler basıldı bugüne kadar. Ne düşünürsek çoğaldığı için de kötü haberler duyarız. İnanılmaz bir hayvan sever olmama rağmen bu tarz yazıları, paylaşımları asla takip etmem.

Rabbim sen yurdumuzu düşman ülkelerden koru dediğimizde enerji gereği “Düşmanı” !!! düşünüyor oluruz ve daha çok düşman çekeriz.

“Rabbim ülkemiz iyiliklerle donansın, iyi insanlar çoğalsın” dediğimizde olumlu düşünceyi davet ederiz.

“Hasta olmak istemiyorum” değil ! “Ben çok şükür ki hep sağlıklıyım” cümlesini kullanabiliriz.

Umarım anlatabilmişimdir.

Kullandığınız cümlenin şekli değil, sadece telaffuz ettiğiniz KELİMEYİ hayatınıza çekiyorsunuz. Hele ki bir de bunu sonsuz inançla pekiştirirseniz sanırım kısa sürede yaşarsınız.

Yukarıda sizlere ne yazdıysam en güzel özetini Henry Ford söylemiş: “Yapabilirim dersen haklısın, yapamam dersen de haklısın” Sonuçta ne söylersen o olacak:)

Evrende her şey ölçüyle yaratılmıştır.

Bizim yüzde 10’ luk açık şuurumuzun asla anlayamayacağı bir biçimde her şey dengededir. Aslında egolarımız, fazla bilmişliklerimiz ve zihin oyunlarımız devreye girmese bizler de insan olarak mükemmel bir uyum ve denge içindeyiz.

Bir doğaya bakın, hayvanları izleyin, şaşmaz ölçüyle doğan güneşi, batan ayı izleyin. Kocaman çelik uçakların havada uçuşunu, gemilerin denizde seyir edişini izleyin… Daha da ileriye gideyim; Bir bebeğin anne karnındaki mucizevi oluşumunu izleyin..

Ruhlarımız bir sınav yerinde.. Adı tekamül sınavı.. Bedene bürünmüş ruhlarız bu dünyada.

Çoğunluğumuz her şeyi kadere bağlayıp ellerimizi yıkama taraftarıyız. Ben bunu doğru bulmuyorum. “Ne yapayım kaderim böyle” diye bir şey yok. Hiç birimiz aciz değiliz. Yüce Allah hepimize ruhundan üflemiş yani Allah’ın halifeleriyiz. Bu dünyadaki big bang teorisine göre parçalara ayrılmış yansımalarıyız !!!

Elbette doğduğumuz andan itibaren daha en başından gökyüzünün konumu gezegenlerin sıralanışı bile (astroloji bilimi) bizim kaderimizde önemli bir yer tutar. Okuduğum binlerce kitap ve araştırmalardan şunu söyleyebilirim;

Yaşam haritalarımız gelmeden önce hazırlanıyor. Ruhumuzun eksik yönlerini telafi edebilmesi için gerekli şartlar bu madde dünyasında oluşturuluyor. Önümüze çıkan her insan, yaşanan her olay bizleri zorlayarak sınavı geçmemiz için canla başla çalışıyorlar.

Lütfen dikkat !!! İyiliğimize çalışıyorlar. Ruhumuzun iyiliğine çalışıyorlar.

İnsani yönden bunu kabullenmek kolay olmuyor biliyorum.

Hepimiz acılar yaşıyoruz. Bana da sorsanız ve yaşadığım haksızlıkları yazsam roman olur. Ancak yaşadığımız acılar bizi güzel bir yere sıçratıyor. Bu dünyada haksızlık dediğimiz olaylar ruhumuzu tekamül ettiriyor. Bunun farkında olmak önemli olan. Yoksa öğrenmemiz gerekeni öğrenene kadar kaset başa sarıyor.

Her olanda bir hayır var....

Bu hafta "bunu ben çekmiş olamam" dediğiniz şeyleri, çok kızdığınız insanları not edin. Dilerseniz bana mail atın. Eminim cevabı sorunun içinde çıkacaktır:)

Benden küçük bir not:

Herkesin yaşam sınavına saygı duyun. İnsanları başlarına gelenlerle değil, RUH gözüyle görün. Kim bilir sizlerin ne kusurlarınız vardır öyle değil mi ?

Kimseyi yargılamayın. Kınadığınız şey başınıza gelecektir çünkü enerji olarak çekersiniz:)

Enerji yasası gereği çok kusurlu olanlar başkalarında kusur arar. Frekans ayarları sadece kendilerinde olana çalışır. Onlardan mısınız ?

Ve hep kurduğum bir cümledir:

“Geçin aynanın karşısına önce kendinizle tanışın” Bakın bakalım hayatınıza neler çekmişsiniz. Neyin sınavlarını vermişsiniz.

Ve en güzeli ne istediğinize odaklanan kısa ve öz cümlelerle olumlama mektubu yazıp görünen bir yere koymak.. Her gün okumak. Kelimelere çok dikkat etmek.....

Aşkla, ışıkla, farkındalıkla kalın..

Bu hafta kendiniz için çalışın, çok çalışın:)

DUYGU GİRAY

www.duygugiray.com

 

Şu sıralar bende karşıma çıkan yeni insanların, bendeki hangi noktaları vurgulamak istedikleri üzerinde duryorum, çalışıyorum. Umarım sahip olduğumuz her yeni farkındalık aydınlanma yolunda önümüzü açar.

Çok memnun oldum bende sizlerle tanıştığım için.
 
Peki nasil calismalar yapiyorsun?
 
Peki nasil calismalar yapiyorsun?

Aslında çok sistematik bir çalışma değil, özetlemem gerekirse;

Yakalşık bir aydır devam eden yeni bir ortama girdim bu sayede aniden hayatıma farklı 20 civarı kişi girmiş oldu, daha öncesinde ise bunun üzerinde düşünmeye okumaya başlamıştım şöyle ki,

Hayatımıza giren her yeni insan bize ayna tutar aslında, onda kızdığımız şeyler aslında kendimizde de var olan şeylerdir, bunları analiz etmeye çalışıyorum kimde nelere kızıyorum, bunlara neden kızıyorum, kendimde buna karşılık gelen ne gibi özellikler var, bunları nasıl değiştirebilirim, sadece farkına varmak yeterli mi vs vs gibi.

Birde bazı insanlar ise sadece kendimizi iyi hissetmemizi, onaylanmamızı sağlamak üzere hayatımıza giriyor çünkü her insanın doğasında onay görme ihtiyacı var malum. Bu kişileri analiz etmeye çalışıyorum, onlarda ne görüyorum ki, onlar beni hangi özelliklerimle takdir ediyor veya belki amiyane tabir olacak ama hangi özelliklerime özeniyor ki ben takdir görme ihtiyacımı tatmin ediyorum.

gibi gibi şeyler bende henüz deneme yanılma yöntemiyle öğrendiğim için, zaman gösterecek belkide hangi uygulamalar ilişkilerimde yaşadığım kör döngülerden kurtulmama vesile olacak.
 
Ne kadar guzel bir deneyimleme sansi:)) ne kadar garip bir cumle ile bunu ifade etmem:)))

Bu arada abone oldugum bir kanal yeni bir video eklemis. Baktim ama kirmizi isaret bir turlu gitmedi. Yeniden baktim ve karsima 2 hafta once yuklenen bir video cikti. Ilk yorum Hayalimin neden gercek olamadigi anlatiyordu:))) onu da simdi yukluyorum.

 

Rica ederim tatlım ne demekkk.Yaaa o titreşimle bende de var.Benim genelde omuz ve omurilik bölgemde.Nasıl tuhaf bir titreşim, çok değişik bir his.Daha önce yaşamadığıma eminim.Hafta sonu ben de bir ağacı bir güzel ellerimle sevdim : )))) ne kadar ortak şeyler yaşamışız,bu birlik hissine bayılıyorum yahu
 


Hoşgeldinnnn ben de diyordum; beğeniyorsun yorumlarımı bakalım ne zaman yazacaksın diye :)Çok güzel demişssin ilk başlarda benim için hiçbir anlamı yoktu yazdıklarınızın o zaman diye.Eğer o dönemler yazsaydın, eminim böyle yazılar asla çıkmayacaktı.Çünkü bir iki defa halihazırda negatif tutumuyla sayfaya girip negatif yorum yazan kişilerle diyaloglarım oldu,tecrübeyle sabit yani. Paylaşımlarını çok beğendim,ben gibi çoğu insan girip pozitif enerji yükleniyoruz böylelikle;çok teşekkürler tatlım. Hayırlı uğurlu olsun yeni girşimin hayatında bir sürü harika olaylara vesile olsun
 

2 3 aydır topiği takip ediyorum diyorsun ve 1 aydır farklı bir ortama girdim 20 küsür insanla tanıştım diyorsun. Tesadüf mü asla değil canım, evren seni müthiş destekliyor harika enerjilerle
 


Çook teşekkür ederim, dediğin gibi zamanlama çok güzeldi benim için, tam zamanında oldu ve sizlerle karşılaştım, o zamanlar bu farkındalığı kazanmış bile olsaydım o zaman belki de hayatın bana vermek istediği dersleri alamayacaktım.
Bir insan hazır değilse olmuyor, zorla o farkındalık işlenemiyor kişiye, bunu bile bile şuan yapmaya çalıştığımda oluyor başkaları üzerinde, istiyorum ki benim yaşadığım değişimi, algı düzeyini oda yaşasın, oda huzurlu olsun mutlu olsun, hayatını şekillendirsin, ama bir süre sonra benim enerjimi de olumsuz etkileyeceği için ısraracı olmamam gerekiyor aslında, herkes için her zaman doğru zaman olmayabiliyor.

Tekrardan çok memnun oldum sizleri tanıdığıma, mucizelerle dolu bir hayatımız olsun, kendimiz ve bütünün hayrı doğrultusunda, ve hatta oldu bile...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…