Popüler Konu Düşünce Gücü/Pozitif Düşünce/Olumlamalar

2 3 aydır topiği takip ediyorum diyorsun ve 1 aydır farklı bir ortama girdim 20 küsür insanla tanıştım diyorsun. Tesadüf mü asla değil canım, evren seni müthiş destekliyor harika enerjilerle

evet tesadüf değil, hayatımızdaki hiçbirşeyin tesadüf olmadığı gibi, inşallah bir ara sadece bir kaç aylık bu farkındalığın bile geçmişteki bende gördüğüm olumsuzlukları, düşündükçe nasıl hayretler içinde kaldığımı, bazen o kafayla nasıl yaşayabildiğimi ciddi ciddi dorguladığım noktaları yazacağım burdan sizlere de ki bendeki bu değişim belki de birilerinde farkındalık oluşturur.
 
Paylaşımlar çok güzel teşekkürler devamını bekliyoruz :)

Bu ara çok üzerine düştüğüm için bende paylaşım çok olur ama bir çok tavsiyeyi geçmiş sayfalarda sizlerden aldım zaten, şuan "Bilinçaltının Gücü"nü okuyorum mesela, onuda sizin tavsiyenizle not almıştım. O kadar harika bir kitap ki, acele etmeden sindire sindire okumak istiyorum günce yalnızca bir bölüm okuyorum. Yeri gelmişken teşekkür ediyorum benim bu kitapla buluşmama vesile olduğunuz için...
 
Rica ederim canım, düşünce gücü ile ilgili çok kitap okumuştum ama nokta atışı kitapları bende burdaki arkadaşlarımın tavsiyesi ile okudum Bilinç Altının Gücü de onlardan biri
 
z_e_l_i_s hatta Yüzde yüz düşünce gücü diye bir kitap vardı liseye başladığımda okumuştum vayy be demiştim o zamanlar başlamıştı merakım enerjilere (bir arkadaşıma vermiştim geri gelmedi ) çok iyi kitaptı bulursam alayım tekrardan şimdiki bilinç haliyle tekrar okumak lazım...
 

Not aliyorum bende. Tesekkur ederim.
 

Kitabın pdf formatını buldum netten, en kısa zamanda okumaya başlayacağım.
 

Kitabın pdf formatını buldum netten, en kısa zamanda okumaya başlayacağım.

Bilinçaltının gücü ve rezonans kanunu Benim favori kitaplarım. Başlangıç olarak herkese tavsiye ediyorum Çok başarılı kitaplar.
%100 düşünce gücü kitabı bana o kadar tanıdık geldi ki acaba evde olan bir kitap mı dedim karıştırdım buraları ama bulamadım. PDF seni indireyim dedim Siz hangi siteden indirdiniz?
 
Selaaaaam.

Coook guzel bir gun:) normalde en sevdigim mevsim kis ama havanin gunesli olmasi da icimi kipir kipir ediyor:)))

Simdi size komik bir sey anlatacagim. Aslinda trajikomik

Iş yerinde bir arkadaşım vardı hatırlarsınız sorun yaşadığım Aslında gizli bir savaş diyelim Dana doğrusu Onun beni sevmemesi ile alakalı rakip olarak görmesi ile alakalı. iş yerinde bir şekilde yaptıklarından dolayı hakkında soruşturma başlatılmıştı ilk olarak beni ifade için çağırmışlardı. Hatırlarsaniz ben de geçen hafta ufak bir panik yaşamıştım gittiğimde soracaklar ne yapacağım Umarım benden dolayı bir zarar görmez gitsin ama gittiği yerde mutlu olsun gibi dileklerim vardı:) salı günü beni yeniden ifadeye çağırdılar. Ben o kadar iyi niyetimi Allahım benden olmasın Keşke bu şekilde Gitmeseydi diye düşünürken Meğer o beni şikayet etmiş yazılı olarak ifade değil bildiğin savunma verdim O günü çok kötü geçirdim hani Buraya yazmak istemedim gerçekten inanamadım zaten iş yeri olarak herkese bir kulp takmış. Bir gün önce psikolog seans sonunda da pek iyi değildim onun etkisiyle Ertesi gün de iyi değilim. Hatta soruşturma yapanların karşısında ağladım Hatta soruşturma yapanların karşısında ağladım

Şimdi dönüp baktığında gülüyorum Gerçekten de çok komik. Biz neler düşünüyoruz Onlar neler yapıyor sizi bir kez daha anladım gerçekten kötü insanlar var
 

Merhaba ben https://epdf.tips/100-dnce-gc.html bu linkten indirdim. Rezonans kanunu da okudum evet oda çok güzel bir kitap, başucu kitabı yapılmalı.
 
Dayanamdım indirdiğim PDF'in giriş bölümünü okudum Belli kitabın içi baya dolu, elimdeki biter bitmez buna başlarım, okumayı düşünenlere fikir olması açısından paylaşmak istedim. Tavsiye için tekrar teşekkürler.


BAŞLARKEN
YENİ BİR HAYATA GİRİŞ
îş hayatında faal bir avukat olarak geçirdiğim on altı
yıl ve insanın gerçeği konusunda konferanslar vererek harcadığım
yirmi yıl bana bir şey öğretti: İnsan kendisinin en
büyük düşmanıdır.
Bu süre içerisinde en azından yirmi bin sorunlu insanla
görüştüm. Hepsi de kendi sorununun benzersiz olduğunu düşünüyordu,
ama benim gözümde hepsinin derdi aynıydı.
Bunların hepsi de farklı nedenlerle kendilerini ve hayatta
başarılı olma kapasitelerini küçük gören, kendilerini sonuca
götürecek doğru yollara düşüncelerini yönlendirmekte başarısız
olan, hayatın kendilerine karşı olduğunu düşünen, oysa
aslında kendi kendilerine karşı olan insanlardı.
Kişi denemeye istekli olursa her zaman geçerli olabilecek
bir bilinç yasası keşfettim. Kişi düşünce tarzını değiştirmeye
istekli olup bilinçaltına yeni, bilinçli yönler verdiğinde,
yaşamında ani bir değişim oluyordu. William James, bu gerçeği
geçen yüzyılın sonlannda keşfetmiş ve her düşüncenin
sonuca götüren bir araç olduğunu söylemişti; ama bu gerçek
o zaman da çoğu insan tarafından anlaşılamamıştı.
Bilinçaltında gizli olan o muhteşem gücün farkına varıp
onu kullanmayı öğrendiğimde, mahkemelerde birbirleriyle
sürtüşen insanlara yardımcı olmaktan vazgeçtim. Onun yerine
insanın gelişimi, ilişkileri ve gerçeği, insan-Tanrı ilişkisi
konusunda verdiğim konferanslar ve özel konsültasyonlarla
insanlara çok daha yararlı olabileceğimi görmüştüm.
Ofisime akan insan selinin, hiç kesilmeyen telefon konuşmalarının
ve daha iyi bir yaşam felsefesi arayan insanlardan
aldığım mektupların kayıtlarını tutmaya başladım.
Kısa bir süre sonra dosyalarım, durumlarındaki gelişmeleri
anlatan insanların mektuplarıyla, kendi koşullarını iyileştirmek
için yapabilecekleri bir şeyler olduğunu keşfeden minnettar
kişilerden aldığım haberlerle dolup taşmaya başladı.
Bunları "kanıt dosyalan" diye adlandırıyorum; çünkü düşünce
gücünün neler yapabileceğini gösteriyorlar.
insanlarla yaptığım bu çalışma sayesinde'Kendini-Yönetme
bilimini -bilinçaltını doğru kullanım alanlarına yönlendirme
sanatını- geliştirdim. Bu bilimin geçerliliği hakkında
kafamda artık hiçbir kuşku yok. Kişi kendisiyle ilgili
inandığı, hayal ettiği, güvenle beklediği şeyleri mutlaka yaşayacaktır.
Bilinen tüm sorunların üstesinden gelebilecek
kesin ve kolayca uygulanabilir bir Kendini-Yönetme sistemivardır.
Evrenin kendine ait bir düzeni ve yasaları vardır. Hayatın
her alanı yasalarla yönetilir. Hiçbir şey çevreye veya
şansa bağlı değildir. Dış dünyadaki her şey düşüncenin kullanımı
yoluyla halledilebilir. Her sorunu Kendini-Yönetme'
yle çözümlemek mümkündür. Anahtar Psikojenez'dir; yani
her şey düşüncede başlar. Bu sadece dünyanın başlangıcında
olmadı: Hayat sürekli kendisini yeniliyor, yeniden yaratıyor.
Biz de devamlı olarak baştan başlıyoruz. Başlangıçta Düşünce,
cenneti ve dünyayı yarattı. Kafamıza yerleştirdiğimiz her
yeni kavram, deneyimlerimizde tamamıyla yeni bir olaylar
zinciri olarak kendini gösterir.
Karşılaştığım en yaygın sorunların çözümlerini bu kitapta
sunmaya çalıştım. Bu sorunlar birlikte çalıştığım insanlar
tarafından çözümlendi. Umarım daha birçok insan
Kendini-Yönetme'den yararlanacaktır.
Kendini-Yönetme'de kullandığımız kural şu: Kişinin bilinçli
olarak düşündüğü her şey bilinçaltını etkiler ve bu düşünce,
içerdiği arzu ve güce göre gerçekleşir.
Hepimiz bilinçaltımızı nasıl temizleyeceğimizi, bir gün
gerçekleşmesini istemediğimiz düşünceleri oradan nasıl söküp
atacağımızı öğrenmek zorundayız. Düşüncemize ve dolayısıyla
hayatımıza hakim olabileceğimizi; bilinçaltına emirler
verebileceğimizi ve Evren'in gücü ve bilgeliği sayesinde
bu emirlerin yerine getirileceğini kanıtlamak zorundayız.
Kendini-Yönetme, aklın, onu takip edip olumlu emirlerimizi
yerine getireceğini bilerek bilinçaltını olumlu yönde yeniden
yönlendirme sanatıdır. Psikojenez, "Her şey düşüncede başlar"
prensibi; Kendini-Yönetme ise bu prensibin kullanımıdır.
Şimdi sizlere kaderinizin efendisi olma fırsatını sunuyorum.
Psikojenezi anlarsanız* bu sandığınızdan kolay olacaktır.
Ev kadını, işadamı, satıcı, öğretmen ya da öğrenci olabilirsiniz,
fark etmez. Kendini-Yönetme yoluyla Psikojenez'in
nasıl kullanılacağını anladığınızda, istediğiniz zaman rahatlamayı,
sizi rahatsız eden kötü alışkanlıklarınızdan kurtulmayı,
bir bebek gibi uyumayı, insanlarla daha iyi geçinmeyi,
mutlu bir evlilik yapmayı ve giriştiğiniz her işte hayallerinizin
ötesinde başarılı olmayı öğrenebilirsiniz.
JACK ENSÎGN ADDiNGTON
 
Merhaba ben https://epdf.tips/100-dnce-gc.html bu linkten indirdim. Rezonans kanunu da okudum evet oda çok güzel bir kitap, başucu kitabı yapılmalı.
Tesekkur ederim. Ben de e kitap arsivinden indirdim:) bir sitede numara istiyorlardi Allah dedim virus geliyor:)))

Bir de elimde iyi hissetmek kitabi var. Cok az kismini okudum. Tamamini okuyan var mi?
 
Canım psikolog seansımdan sonra kötü oldum dedin ya bak bu yazı tam o durumu açıklıyor aklıma geldin okuyunca :
****
"Psikoterapi geriletir bazen, regrese eder insanı, geçmişi şimdi yapar, kefareti ödenmemiş günahlarla bir karşılaşmaya dönüşür, biriken borçların sırılsıklam tahsil edildiği bir tufan gibi, yıkıp geçer, yaralar derinden ama terapi süreci devam ettikçe onarılması güç gibi görünen bu yaralar, bir şekilde şifalanır, kendince..."
KEFARET - CEM KEÇE
****
Zamanla geçecek belki uzun bir süre vermiş olacağım ama 5 yıl sonra o insan ve yaşanılanların hiçbir önemi kalmayacak, eskilerden bir laf “Doğru örülmüş duvar yıkılmazmış “
Not: regrese kelime anlamı: regrese olmak=Geçmişte kalmak, gerilemek...
### Bu sayede yeni kelime öğrenmiş oldum :)
 
Cok tesekkur ederim:)
Birbirimizin aklina geliyoruz ya cok hosuma gidiyor ilk seans oyle gecti ama ikinci seans cok guzeldi. Cunku olumlu yanlarimizi guclendirmek uzere calismistik. Sonraki tum seanslarda sorunlara odaklandik. Kendi yasadiklarimda o kadar etkilenmedim ama baskasinin yasadigi ve benim engel olamadigim bir olaya gercekten dayanamadim. Bu konuda kendimi affetmek istemedim seans esnasinda. Olaya engel olamazdim ama sonrasindaki surece mudahale edebilirdim. Benden buyuk kisilerden aldigim tavaiye dogrultusunda karismadim olaya ama cok yanlisti. Hep icim icimi yedi. Pazartesi de bu olaya gelince kendimi tutamadim. Kendim icin aglamadim, baskasi icin agladim... kendimi affedemiyorum ama bunun bana faydasi var mi onu da bilmiyorum
 
Rica ederim bazen bizim müdahale edemediğimiz durumlar olabiliyor bende senin gibiydim birkaç yıl önce, fazla empati kuruyorum kişilere olaylara eşim daha objektif bakar karışmaz çok yorum yapmaz birebir kendi ile ilgili bir konu değilse ben de onu takip ederek ve birkaç kez sütten dilim yandığı İçin yoğurdu üfleme moduna aldım kendimi tecrübeylede öğrenmiş oldum :) üzme güzel canını özetle...
 
Sağlıklı mutlu huzurlu hafta sonları olsun hepimize
Eminim geçmiş sayfalarda çokça paylaşıldı bazı bölümler ama kısa biz özet hatırlatma olsun hepimize....
## iyi okumalar yazıyı ikiye bölüyorum sıkılmamak adına.

Çekim Yasası- Benzer, benzeri çeker!

Madde olarak bildiğimiz cisimler tamamen enerji...

Bildiğiniz gibi, bize okulda öğretilen şey; "maddenin yapı taşı atomdur" cümlesiydi. Evet bu doğru, ama bilim sınır tanımıyor ve elindekiyle yetinmiyor. Madde atomlardan oluşur, peki atom neyden oluşur? Cevaplarınızı duyar gibiyim; Nötronlar, protonlar, çekirdek..

Peki çekirdeğin içinde ne var? İşte bu sorunun cevabı insanları çok şaşırttı. Çekirdeğin içinde "Kuark" adı verilen enerjiler var. Bu enerjiler sürekli titreşim halinde belirli frekansta sinyaller yayıyor.
Kuantum fizikçileri, evrendeki her şeyin, tamamen enerjiden oluştuğunu kanıtladı. Bir atomon altındaki parçacıklar incelendiğinde, uçsuz bucaksız saf enerjiden oluştuğu anlaşıldı.

Evrendeki tüm parçalar, etkileşim halinde ve adeta görünmez iplerle birbirlerine bağlı.

En küçük zerreden en büyük küreye kadar her şey iç içe geçmiş durumda.
Hepimiz büyük insanlık ailesinin bir ferdiyiz, büyük bir enerji okyanusunda yüzüyor, evrensel enerji ile besleniyoruz.

Vücudumuz "Aura" denilen manyetik bir alan ile donanmış.

Peki bütün bunların çekim yasasının enerji kavramı ile ne ilişkisi var?

Benzer benzeri çeker
Çekim yasasının, “benzer, benzeri çeker” şeklindeki sloganı, aslında bazı gerçekleri hemen dile getirmiş olur. İnsan dev bir mıknatıs gibidir, mıknatısın iki kutubu gibi işler; frekansı ile uyumlu şeyleri kendine çeker, uyumsuz olanları kendinden uzaklaştırır.

Düşüncelerimiz ile evrene sürekli mesajlar göndeririz.
Bu düşüncelerin belirli frekansları vardır, bu frekanslar gidip, kendine en çok benzeyen frekans ile örtüşür.
Bu şekilde bilincimizde ne tür düşünceler ve inançlar var ise, bu inançlara uygun deneyimleri hayatımıza çekeriz. İnanılan ve düşünülen şeyden kopulmadığı sürece, o şeyin gerçekleşme ihtimalini arttırırız. İster pozitif, ister negatif düşünce olsun odaklandığımız süre içersinde, bize yaklaşır.

Tam bir kişiyi düşünürken, o kişiden telefon aldığınız oldu mu? Doğru zamanda doğru yerde oldunuz mu?
Tesadüf diye adlandırdığımız durumları zaman zaman yaşarmısınız?
Alışagelmiş hataları tekrar tekrar yaşarmısınız?

Yaşadığınız deneyimler, olaylar, içinde bulunduğunuz koşullar, eylemler bilinçaltınıza iletilir ve inancınız olarak kabul edilir. Bilincinizin yaptığı gibi, bilinçaltınız her bir şeyi muhakeme etmez, sizinle tartışmaz. Olumlu, yada yıkıcı düşünceleri ayırt etmeden kabul eder. Yani düşüncelerinize - telkinlerinizin doğasına göre tepki verir.

Kendinizi kötü hissediyorsanız, “Kendimi kötü hissediyorum.” sinyali yayarsınız, ruhunuz kötü bir hale bürünür. Eğer sürekli yakınıyorsanız, yakındığınız şeyi kendinize çekersiniz, hatta korktuğum başıma geldi dersiniz.

Olaylara karşı olumlu bir bakış açınız var ise, olumlu olaylar, ya da durumları kendinize çekersiniz ve onlar hayatınıza girer.

Farkındalıkla, boş ve anlamsız düşüncelerden uzaklaşıp, daha berrak düşünceler oluşturmayı, hayatınızı mükemmele taşımayı hedefleyebilirsiniz.
Sınırlayıcı, kısıtlayıcı düşünce kalıplarını fark ederek, hayatınızdan çıkarıp, yerine güçlendirici, yapıcı inançlarınızı yerleştirip, hayatınızı, bu inançlarınız doğrultusunda şekillendirip, mutluluğu, bereketi ve sevgiyi yaşamınıza katabilirsiniz.

"Aklıma gelen, başıma geldi" dediğinizde, başınıza gelen şey, sizi mutlu etsin. Etrafınızdakilerin yüksek çıkarlarına hizmet edecek, harika bir şey olsun. İşte bunu istiyordum ve çok şükür oldu diyebileceğiniz harikalar yaratın.

Duygularımız, Rehberlerimiz
İnsanların birçoğu, içlerinde büyük bir çaresizlikle yaşar. Sessiz fırtınaların içinde çaresizce bekleyip dururlar. Hayal kuramazlar, hayal kurmaktan da korkarlar.
Duygularından kaçmak isterler. Bir sorun varsa, kaçarak kurtulmaya çalışırlar. Kaçarlar ama, kaçtıkça sorunları da onları peşlerinden kovalar. Aslında duygularımız bize rehberlik etmek için hazır durumdadır.

Kendimizi iyi hissettiğimizde, bize iyi hissettiren şey nedir?
Ya da iyi hissetmemiz için, ne olması gerekir?
Bir şey mi beklememiz gerekir?
Şu an içinde kendimi iyi hissetmek için, bir engel mi var?

Şu bir gerçek ki, kendinizi iyi hissetmeniz için hiçbir sebepe ihtiyacınız yok. Hayattaysanız, nefes alabiliyorsanız, minnettar olmalı ve kendinizi iyi hissetmelisiniz.
Hayatında herhangi bir zorlukla karşılaşan insanlar; “Dünyanın yükünü omuzlarımda hissediyorum” derler. Bu bizim oluşturduğumuz bir düşünce biçimidir. Sonucu çözümsüzlüktür, felakettir. Bu düşünce kalıbı eğer bize ait ise, o halde kurtulmakta yine bizim elimizde.
Ne yapmak gerekir?
Dünyayı omuzlarımızdan indirip, yere bırakmakla başlayabiliriz.
Yaşamın mevsimleri var. Her zaman, bahar ve yaz olacak diye bir şey yok. Hayatımızda bazen sonbaharı, bazen de kara kışı yaşıyoruz. Bu durumda, fırtınanın ortasında kaldığımızda, ya çıkış yolu bulacağız, ya da eylemsizliğe kapılıp, öylece olan bitenleri kabulleneceğiz. Ama çözümsüzlük, bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil. Bunun en güzel örneği, tarihe geçen karizmatik liderlerdir. Antik çağlardan günümüze kadar uzanan zaman diliminde, tarih sahnesinde birçok olaylar yaşandı. Ülkelerin, milletlerin kaderinde birçok dönüm noktaları yaşandı. Atalete kapılan devletler, milletler bu sahneden yuvarlanarak düştü. Duruşu, görüşü, düşünce yapısı olgunlaşanlar ise, bu gün hala adından ve namından bahsettiriyor.
Şimdi hayal kurma zamanı...

Hayatta peşinden koştuğumuz amaç ne?

Tozu dumana katmak mı istiyoruz, yoksa bunu yapanların arkasından gıpta ile bakmak mı?

Önce bir şeye istek duyarız, sonra düşünmeye başlar, akabinde hayal ederiz. Aslında hayal kurmak yanlış anlaşılıyor.
Bu kadar sorun varken, hayal etmenin ne yeri, ne de zamanı diyebilirler.
Ya da “imkansızı” istiyorsun diyebilirler. Ancak, hayal gücünüz, her engeli aşmanıza yardımcı olacaktır. Karamsar hayaller kurmayın, bunun iyi bir sonucu olmaz, önce bir şey hayal edin, sonra maddeye dönüşmesi için çalışmaya başlayın..

Büyük liderler, önemli buluşların sahipleri, önderler hayallerinin peşinden gitmeye korkmamıştır. Onların hayalleri, hedefleri haline gelmiştir.
Hedefi olan insan, amacı olan insandır. Hayalleriniz sizi hayata bağlar, motive eder, enerji verir. Ne işle uğraşırsanız uğraşın, kaç yaşınızda olursanız olun, mutlaka kuracağınız hayaller vardır, onları bir an evvel gerçekleştirin.

Çekim Yasası, üç temel yasayı içerir:

1. Etki-Tepki yasası
2. Şükran yasası
3. Sevgi yasası

Bunları ve açılımlarını tek tek araştırmak için, piyasada bulabileceğiniz bir çok spirituel kitaplardan yararlanabilirsiniz.

Ancak burada anlatılan kısa bilgileri dahi, tatbike geçirebilirseniz, hayatınzda birçok şey değişebilir.

Amaç, sizi kendi realitenizi yaratmaya çağırmak.
 

Bunun için yapmanız gereken şeyler çok basit; önce ne istediğinizi tespit edin ve hemen not alın. Sonra aldığınız notları gözden geçirin. Her isteği tarif etmek için, yalnız bir kaç cümle kullanın, yani isteğinizi en az kelimelerle somut hale getirmeye çalışın.
Bu konuyu bir misal ile biraz daha açalım.
Bildiğiniz gibi büyük reklam şirketleri, insanların dikkatlerini bir ürüne, bir hizmete, belirli bir düşünceye yöneltmek, veya belirli bir görüşü, ya da tutumu benimsemelerini sağlamak amacı ile, reklamlara devasa paralar harcamaktadır. En iyi reklam kurgusu, içeriliği her ne kadar karmaşık da olsa, bu kurguyu tek bir slogan haline getirilebilendir. İnsanlar bu sloganı duyduğunda, hangi şeyden bahsedildiğini hemen anlar. Evrene gönderilen istek Enerjileri de aynı bu şekilde olmalı, kısa, az ve öz.
"Ben hastalanmak istemiyorum" yerine,..
.."ben sağlıklıyım",
"ben istiyorum" yerine,..
.."huzurlu ve mutluyum"
..demeniz gerekir. Yani sağlık durumunuz çok iyi imiş ve bu hayatınızda vuku buluyor gibi bir inanç sergilemeniz gerekir.
Burada Şükran yasası devreye girer. Zira evrende "zaman" diye bir şey yoktur, zaman yalnız maddede ortaya çıkar, tüm varlıkta herşey, şimdi'de, an'da vukuu bulur. Bu yüzden geçmiş ve gelecekten söz ettiğimizde, evren bunu yanlış algılamaktadır.

Yaşam enerjimizi artırmanın yolları

Huzurlu, keyifli, mutlu, coşkulu bir hayat yaşamak için, yaşam enerjimize iyi kullanmayı öğrenmeliyiz.
Bazen sabah uyandığımızda, içimiz kıpır kıpırdır ve coşku doludur. Aslında bunun olmasını sağlayacak herhangi bir sebep yoktur, ama biz çok mutluyuzdur.
Böyle günlerde işyerindeki sıkıntı, trafik, yada herhangi bir tartışma bizi yıldıramaz, sinirlendiremez, üzemez, dertlendiremez. Gün'e böyle başladığımızda, kendimizi iyi hissederiz. Güzel olaylar neşemize neşe katarken, sıkıntılı olaylara aldırmayız. İçimizdeki bu güç, hissettiğimiz sevinç, duygu yoğunluğu, yaşam enerjisinin ta kendisidir.

“Bugün çok enerji doluyum, kendimi çok enerjik hissediyorum, bomba gibiyim”
..deriz. Peki nedir bu hissettiğimiz enerji? Nereden geldi, içimize nasıl girdi? Neden kendimizi hep böyle hissetmiyoruz?

Etrafımızdaki insanların o günkü duruşlarından, bu enerjiye ne kadar sahip olduklarını anlayabiliriz. Güçlü pozitif kişiler, etrafına ışık saçar, bu insanlar yaşam sevinci ile doludur.

Böyle insanlara yakınlık duymamız, mıknatıs gibi çekilmemiz doğaldır.
İhtiyacımız olan bu enerjinin büyük bir kısmını - yaklaşık yüzde 70 kadarını, uyku sırasında alırız.
Bu sebeple iyi bir uyku, hayat enerjisi ile dolmamız için çok önemlidir. Gün içinde yaptığımız eylemlere bağlı olarak da yaşam enerjisi ile dolmamız mümkündür. An'da (şimdi'de) kalarak, coşku ve istekle yaptığımız her şey, bizi yaşam enerjisi ile şarj eder.
Türkçe "Ki", Çince "Chi", Sanskritce'de "Prana", Parapsikoloji alanında ise "Psi" enerjisi olarak adlandırılan bu enerji, fiziksel bedenin çok ötesinde bir enerjidir. Fizik kanunlarıyla açıklanamayan, tanımlanamayan bu enerji, beyne bağlı değil, bütünsel varlığımıza aitdir. Bu enerjinin fiziksel duyularımızla algılanmamasına rağmen, duyu-üstü yeteneğimizle varlığını hissedebiliriz. Ve fiziksel olmayan bu enerjiyi, zihnimiz tarafından yoğunlaştırılıp, yönlendirilebiliriz.

"Ki" enerjisi, soluma refleksi ile bedene girer, ama bu enerji havanın içinde değildir. "Ki" enerjisi bir tür etherik enerjidir, bu enerji aynızamanda elektronun yapı taşlarının, uzayın ve atmosferin, kısacası evrenin her köşesinde bulabiliriz.

Fizik ötesi bu enerji ile nasıl doluyoruz?

Bu enerjinin ana kanalı nefestir. Aldığımız nefeslerle, her an kendimizi "Ki" enerjisi ile doldururuz. Bedene burun yolu ile alınan "Ki", önce bir baston gibi yukarı, sonra omuriliğimizin iki kanalından geçerek, birinci çakramıza - kök çakramıza gelir. Bu sebeple birinci çakramızın sürekli açık tutulması, bir mıknatıs gibi bu enerjiyi çekmesi önemlidir.
Yaşam gücü enerjisi, bedende çakralar (ya da şakra) adı verilen bir dizi enerji sistemleri ile hareket ederler. Çakralar huni şeklinde olup, evrendeki sonsuz enerjiyi emerek, bedenimize yansıtır.

Hepimiz kuyruk sokumundan, kafanın tepesine kadar 7 enerji merkezine sahibiz.
Çakralar gözle görülmeyen güçlü elektrik alanlarıdır.

Çakralardan biri, ya da birkaç tanesi tıkanmış, veya dönüşü yavaşlamışsa, yaşam enerjimizin tam olarak şarj edilmeyeceğini - dolamayacağını söyleyebiliriz.

Bunun sonucunda hastalıklar ve yaşlılık ortaya çıkar.
Hayat enerjisini verimli kullanamayan insanlar, üşengeç, keyifsiz ve isteksiz olurlar. En basit durum ve eylemler, bu kişiler tarafından aşılamaz, halledilemez sorun ve problem olarak algılanır. Hayat enerjilerini iyi kullanamayanlar genelde depresyona girerler.
Hayat enerjimize fazla yüklenen, bazı dikkat etmemiz gereken durumlar söz konusudur. Bu olgular yaşam enerjimizi çalan kaçaklar olarak düşünebiliriz. Örneğin; öfke, nefret, çok konuşmak, (söz israfı) negatif düşünmek, kaprisli davranışlar, enerjimizi fazla tüketmemize sebep olur.
Öyleyse hayatımızın coşkulu, huzurlu, keyifli akışı için yaşam enerjimize sahip çıkmayı ve iyi kullanmayı öğrenmeliyiz.
Okullarda meslek eğitiminin yanı sıra, "yaşam sanatı" öğretilmiş olsa, hayatımızda mesleklerin daha doyumlu hale gelmesi kaçınılmazdır.
Bilinçli afirmasyon (doğrulama) düşünceleri yönlendirmektir. Okullarda bize "zihin bilimi öğretilmiyor, ancak yaşamımızda edindiğimiz tecrübeler, zihin bilimi eğitiminin ta kendisidir.

Sır adı altında "çekim yasası"
Bu Dünyada "benzer benzeri çeker" prensibi geçerlidir. Günümüzde "çekim yasası" prensibi, genelde "Sır" adı altında, daha başarılı, daha mutlu, daha zengin bir hayat arayışında olanlar için öne sürülür. Bunu ezoterik çevreler haricinde, kariyer ve kişisel yöntemleri gösterenler yapar. Bu iki prensip, ilk bakışta birbirlerine benzeselerde, aralarında önemli bir fark vardır.

"Benzer benzeri çeker" prensibinde kişi, kendini keşfetme ve özünü açığa çıkarma çabasındayken, dış hayatında karşılaştıkları, bir ayna olarak karşısına çıkar ve kendi bulunduğu bilinç düzeyini yansıtır. Yani uyanış yolunda bulunan kişi, hayatı ve akışını manipule etmeden, her şeyi olduğu gibi kabul eder.

Sözde uyanış yolunda olan kişi ise, benliğinden oluşan her türlü istekleri, bir eksiklik duygusundan doğan ihtiyaç olarak besler, bu ego kaynaklıdır.

Çekim yasasını uygulayan kişi, böylece arınma yolunda değil, egosuna daha güzel bir maske ve yaşam şartlarını daha uygun hale getirmek için yola çıkmıştır. Bu içsel tutumun, ruhani boyutla bir alakası yoktur. O, zihin gücünü kullanarak, maddesel boyutu manipule etmek ister.

Kendi kişiliğini, ruhani boyuta adanmış bir hayat, dünya zevklerine ve nimetlerine bakmaz, aldanmaz. Geleni kabul eder, gideni bırakır, her şeyi hakkıyla yaşar. Güneşte ısınır, yağmurda ıslanır. Ne yargılar, ne de yargılamalara bel bağlar, ölçmez ve tartmaz. Onun için tek hedef, şartsızlığa ulaşmak ve kendini mutlak sevgi için hazırlamaktır. Arınmanın sonuna dek, kendi gitmelidir. Bu yol oldukça zorlu ve çaba gerektiren bir yolculuktur.
Bil ki, dışarda karşılaştığın her şey, kendini ve bulunduğun bilinç düzeyini görebileceğin, seni sana yansıtan aynadır. Yargılarsan, yargılanırsın, savaş açarsan, sana karşı savaş açılır, korkarsan, korktukların başına gelir, karşılaştığın zorluklar, kendi içinde beslediğin engellerdir. Kendini değiştirirsen, hayatın değişir. Sadece manipulatif bir maske olarak değil, temelde ruhani anlamda, gerçek özgürlük budur.

Söylediklerinize dikkat edin!
Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlığa dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin, Kaderinize dönüşür.

Kaynaklar:
Anthony ROBBINS - İçindeki Devi Uyandır
Eckhart TOLLE - Var Olmanın Gücü
Mümin SEKMAN - Her şey Seninle Başlar
Joseph MURPHY - Bilinç Altının Gücü
Rhonda BYRNE - The Secret
Matthew KELLY - %100 Kendini Olun
Louise HAY - Düşünce Gücüyle Tedavi
J. Ensing ADDINGTON - %100 Düşünce Gücü
Mahatma Gandhi
- Alıntı -
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…