Insanın karşısına her an güzel bir kapı açılabilir. Ama siz bukadar umutsuz iken o kapıyı farkedemezsiniz. Bırakın birilerini mutlu etme derdini. Birilerinin önüne başarı dolu bir hikaye koymayı. Küçük iş yapan bir sürü mutlu insan var. O küçük işlerden büyük yerlere gelen insanlar var. Bir çoğu da sizin gibi çaresiz hissetmistir emin olun. Bir gun bir arkadaşım vardı sizin gibi. O bana imreniyor du. Bak üniversite okudun ben yapamadım. Evlendin çocuğun bile var sebeplerin var mutlu olmak için deri. Sonra karşısına biri çıktı ama mutsuzluğa öyle teslimdi ki resmen ittim onu o kişiye. Şimdi evli çocuk düşünüyor. Hayal ettiğinden çok daha iyi imkanları var hatta benle mukayese bile edilemez. İşinden nefret ediyordu artık ve karşısına yeni bir sektör çıktı çekindi yine beceremem diye yine ittim verdim gazı bu konuda iyiyim galiba. Şimdi işi de çok rahat.Kuzenim atandı, yaşça küçük, henüz hayatının baharında.
Atanması halamlar için devasa bir olay oldu haliyle ama bizimkiler için bile gurur kaynağına dönüştü. Babam yeğeni atandı diye insanlara mutlulukla ve gururla bahsediyor.
Bense etrafımda olup biteni sessizce izliyorum.
Küçük kuzenim için sevinirken kendim için bol bol yas tutuyorum. Babası kendisinde gururlanacak bir şey bulamadığı için yeğenleriyle gururlanmak zorunda kalan, annesi her fırsatta lafları itinayla sokan, iş bir türlü bulamayan, basit işlerde çalışmakta bir türlü yakıştırılamayan, boşanmış, hayatta bir şeyi de başardım diye kimsenin önüne koyamamış, bir zavallı olduğum için...
Kurslara yazıldım, keyif vermiyorlar ama gidiyorum. Yeni insanlarla tanışmaktan nefret ediyorum ama yine de gidiyorum. Onlara boşandığımı söylemekten tiksiniyorum ama gidiyorum.
Sırf bir şeyler yapmış olmak için.
Diyete başlayamıyorum. Bu gün başlıyorum ertesi gün yine bozuyorum. Spor yapmaktan nefret ediyorum tüm hücrelerimle hemde. Yine de yapmaya çalışıyorum.
Bana diyorsunuz ki kendi hayatına bak Müge. Neresine bakayım? Napayım bununla? Neresinden tutulur bu hayatın? Olmadı bu hayatım, bir daha istiyorum ben.
Geleceğe dair ufacık bir hayalim yok, umudum yok...
Her şey bomboş geliyor, yaşamak için sizde tonla olan sebepler bende yok. Hiç bir şey heyecanlandırmıyor beni, keyif vermiyor. Ne hayal edeyim?
Son dört senemi de ben zayıflama, iş bulma ve çocuk yapma gibi saçma sapan hayallerle geçirmiştim zaten.
Şimdi hepsi boş saçma ve gereksiz geliyor. Her şeye geç kalmış hissediyorum.
Bir işe girsem nolacak? Eminim üç günde ondanda sıkılırım ben.
"Uçurumun kenarındayım hızır, bir gamzelik rüzgar yetecek, ha itti beni ha itecek" diyor ya şair. Öyleyim. Sanki bir uçurumun kenarındayım...
Bana diyorsunuz ki bakma onlara. Nereye bakayım? B.mbok olan hayatıma mı? Yaşamak için kalmayan enerjime mi.. Kuzeninin atanmasına bile içten dolu dolu sevinemeyen bir Müge ye mi bakayım?
Sanki benim bütün mutluluklarım onlara yüklenmiş.
Yine bir efkar gecesindeyim. Benim yerime de sigaraları yakarsanız ne mutlu olurum. Zira bu evde rahat rahat sigara bile içemiyorum....
Ben içimi döküyorum, kendime yazıyorum, bir gün dönüp bu yazıları okuyup neler çekmişim be diyeceğim. Sizlerde sabredip okuduysanız, mıncırdım çok.
"Beni özleyince bir nehir yatağını bulsun, kor düşsün dağlarına, ceylanlar suya insin,sesime bakıpta ağlıyorum sanma, seni özleyince böyle olsun birazda, canım aldın can evimden vurdun ya sende, küstüm sana faydası yok geri dönsende...Sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın, sende vicdansız çıktın, adın batsın.."
Ah şu şiirler...!
O neydi gız.Yıllar önce 24 yaşındayken, yani 11 sene önce.. ilk defa aşık olmuştum. Deli gibi sevdim, sevildim ne oldu ne bitti bilmiyorum, Amerika'ya gitti. Bu kısımlar uzun hikaye.. Son zamanlarda yaşanılanlar kabus gibiydi benim icin. Pat diye beni bırakıp gitti birgün, gittiğinden haberim yoktu, sans eseri arkadaşından öğrenmiştim. O uçağa binerken, aramalarıma cevap vermiyorken ve tek bir mesaj dahi atmamisken ben de iyivegucluol'u bir köşede bıraktım. Orada aslında bir daha asla eskisi gibi olmayacağımı anlamıştım, ben öldüm sandım ama aslında değişmiştim zaman içinde anlayacaktim. İçiyor kardeşime sarilmis ağlıyordum, beni bırakıp gitti artık yaşayamam diye. Nitekim öyle de oldu. 3 sene boyunca yaşayan ölüydüm. Önce annemler beni yarı baygın buldular yatağımda, apar topar acile kaldırıldım. Yaşamaktan vazgeçmiştim ve yemek yemiyordum.
Çok hızlı kilo vermiştim ve tum kanım vucudumdan çekilmişti. Anneme sarılıp ağlıyordum geri kalan zamanda da uyuyordum.
Annem ki o gururlu burnundan kıl aldırmayan kadın onun annesini aramis. Kızım çok kötü yardım edin, ölecek kızım söyleyin arasın yalvarırım demiş.
Aramadı.
Kara sevda dedikleri şeyi yaşadım. Onu değil bendeki hayalini sevmeye baslamistim artık.
Her gün cigerim, kalbim, tüm vucudum paramparça halde kalkıyordum, ağlıyordum uyanırken bile. Hicbir teselli cümlesi fayda etmiyordu. İlaçlar fayda etmiyordu. Tam anlamıyla aklımı yitirmiş gibiydim.
Su an dusundukce etim çekiliyor sanki kemiklerimden, ölümü tercih ederdim o acıyı yaşamaktansa.
Ki ben arabesk duygulardan nefret eden bir kadın oldum her zaman. Ama dedim ya o, hayallerindeki uçağa binerken beni değiştirerek gitti, bir daha asla eskisi gibi olmadim.
Sonra ne mi oldu? Klasik tedavi ise yaradı. Zaman yarama ilaç oldu. Bir gün uyandım ve acı hissetmiyordum, alışmıştım. Hayatıma bakmam gerek dedim, o gitti, ben bittim ama kaldığım yerden devam etmem gerekliydi. Devam ettim.
Bir daha asla dediğim şey oldu sevdim. Hem de daha çok sevdim. Ama bu sefer daha güçlüydüm. Hayatımda en çok esimi sevdim ama bosandim. Bu sefer kimsenin arkasından olmedim. Çünkü dersimi almıştım.
Ona ne mi oldu? Pişman oldu. Yıllar içinde defalarca ozur diledi. Affetmedim. Boşandığımı anlamış bana ulaştı. Evlenmemis, beni sevdiğini, unutamadığını, benim vebalimde yasadigini söyledi.
Kılım kıpırdamadı. Gerek yok bunları söylemene, ben artık seni seven kisi değilim, ne olup bittiği umurumda değil, lutfen vicdan muhasebeni benden uzak bir yerde yap dedim.
24 yaşımdayken gelmiş olsa ucardim, kanatlarım çıkardı, o gelmis nasıl kabul etmem :)
Zaman her şeyin ilacı. En büyük örneklerinden birini de bu bedende taşıyorum. Üzüleceksin evet , ne dersek diyelim geçmeyecek gibi geliyor biliyorum ama gececek. Sabret. Bu yaşadıkların seni değiştirecek ama daha güçlü olacaksın. Kimse seni yıkamayacak bir daha. Kimseye izin vermeyeceksin.
acınacak halde değiller mi sen bu hayatta gerçek acıları tatmamışın canım o nedenle bir silkelende kendine gel, öncelikle işine dört elle sarıl ta ki daha iyisini bulana kadar ailenle olmuyor mu ufakta olsa senin olan bir eve çık ve yalnız yaşa karışanın edenin olmaz, geçmişe takılacağına bugününü doya doya yaşa zevk almadığın kurslara spora para ve zaman harcayacağına zevk aldığın uğraşlarla meşgul ol, zaman buldukça ufak tatillere git emin ol hava değişimi iyi gelir....Onlar acınacak halde değiller ki?
Ben kimseye bakıp "oh iyiki kanser değilim, kör değilim, sakat değilim" diyerek mutlu olacak biri değilim. Herkesin imtihanı kendine. Benim imtihanım böyle, ben acımı yaşıyorum. Bana daha yetmedi demek ki.
acınacak halde değiller mi?Onlar acınacak halde değiller ki?
Ben kimseye bakıp "oh iyiki kanser değilim, kör değilim, sakat değilim" diyerek mutlu olacak biri değilim. Herkesin imtihanı kendine. Benim imtihanım böyle, ben acımı yaşıyorum. Bana daha yetmedi demek ki.
o şiiiri dinleme sakın dinlemeKuzenim atandı, yaşça küçük, henüz hayatının baharında.
Atanması halamlar için devasa bir olay oldu haliyle ama bizimkiler için bile gurur kaynağına dönüştü. Babam yeğeni atandı diye insanlara mutlulukla ve gururla bahsediyor.
Bense etrafımda olup biteni sessizce izliyorum.
Küçük kuzenim için sevinirken kendim için bol bol yas tutuyorum. Babası kendisinde gururlanacak bir şey bulamadığı için yeğenleriyle gururlanmak zorunda kalan, annesi her fırsatta lafları itinayla sokan, iş bir türlü bulamayan, basit işlerde çalışmakta bir türlü yakıştırılamayan, boşanmış, hayatta bir şeyi de başardım diye kimsenin önüne koyamamış, bir zavallı olduğum için...
Kurslara yazıldım, keyif vermiyorlar ama gidiyorum. Yeni insanlarla tanışmaktan nefret ediyorum ama yine de gidiyorum. Onlara boşandığımı söylemekten tiksiniyorum ama gidiyorum.
Sırf bir şeyler yapmış olmak için.
Diyete başlayamıyorum. Bu gün başlıyorum ertesi gün yine bozuyorum. Spor yapmaktan nefret ediyorum tüm hücrelerimle hemde. Yine de yapmaya çalışıyorum.
Bana diyorsunuz ki kendi hayatına bak Müge. Neresine bakayım? Napayım bununla? Neresinden tutulur bu hayatın? Olmadı bu hayatım, bir daha istiyorum ben.
Geleceğe dair ufacık bir hayalim yok, umudum yok...
Her şey bomboş geliyor, yaşamak için sizde tonla olan sebepler bende yok. Hiç bir şey heyecanlandırmıyor beni, keyif vermiyor. Ne hayal edeyim?
Son dört senemi de ben zayıflama, iş bulma ve çocuk yapma gibi saçma sapan hayallerle geçirmiştim zaten.
Şimdi hepsi boş saçma ve gereksiz geliyor. Her şeye geç kalmış hissediyorum.
Bir işe girsem nolacak? Eminim üç günde ondanda sıkılırım ben.
"Uçurumun kenarındayım hızır, bir gamzelik rüzgar yetecek, ha itti beni ha itecek" diyor ya şair. Öyleyim. Sanki bir uçurumun kenarındayım...
Bana diyorsunuz ki bakma onlara. Nereye bakayım? B.mbok olan hayatıma mı? Yaşamak için kalmayan enerjime mi.. Kuzeninin atanmasına bile içten dolu dolu sevinemeyen bir Müge ye mi bakayım?
Sanki benim bütün mutluluklarım onlara yüklenmiş.
Yine bir efkar gecesindeyim. Benim yerime de sigaraları yakarsanız ne mutlu olurum. Zira bu evde rahat rahat sigara bile içemiyorum....
Ben içimi döküyorum, kendime yazıyorum, bir gün dönüp bu yazıları okuyup neler çekmişim be diyeceğim. Sizlerde sabredip okuduysanız, mıncırdım çok.
"Beni özleyince bir nehir yatağını bulsun, kor düşsün dağlarına, ceylanlar suya insin,sesime bakıpta ağlıyorum sanma, seni özleyince böyle olsun birazda, canım aldın can evimden vurdun ya sende, küstüm sana faydası yok geri dönsende...Sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın, sende vicdansız çıktın, adın batsın.."
Ah şu şiirler...!
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?