- 8 Ocak 2019
- 1.058
- 964
- 73
- Konu Sahibi Postmodernik
-
- #41
Her alanda dikkat edilecek kul hakkına tabi ki ama kuzum günah-sevabı neye göre ölçüyorsunuz diyorsun ya; onun karşılığı direkt benim yazdığım; konuda iki günaha kayma yönü var.
1) Allah'ın emri ibadetini yapmamak
2)Allah'ın -karşıma gelmeyin- nüansıyla belirttiği kul hakkına, "İbadeti bahane ederek" girmek.
Hangisi daha beter denilen noktada elbette insanlar ikinciyi tercih edecek ve "Düzgün yapamıyorsan yapma kardeşim" diye tepki gösterecek.
Biraz açayım;
İbadet kısmı tertemiz bellidir Turuncu sen de biliyorsun;
Yaparsan sevaptır, yapmazsan günahtır.
Telafi edebileceğin, durumuna uyan yolları boldur.
Allah seni -en yormayacak şekilde- ibadetinin sınırlarını belirlemiştir. Aksini düşünmek, Allah'ın zalim olduğunu söylemekle eş değerdir.
(Orucun, namazın kazasını yaparsın -gerçi bu kaza olayı namazda vakit yüzünden hala tartışmalı diye biliyorum- -işte seferisindir, mazeretin vardır fitresini verirsin, ayakta duramıyorsundur oturarak yapın denir, oturamıyorsundur, sadece gözlerinizle-ima ile yapın denir, su yoktur toprak varsa onu kullan denir vb. İslam alimleri baya yorumlamış, türlü türlü şeyler var işte.-)
İbadeti Allah'ın ihtiyacı olduğu için değil, senin ihtiyacın olduğu için yaparsın.
Maddi-manevi kendini terbiye etmek ve anlatılan ahlak içinde nefsine söz geçirebilmek için bu ibadetler senin kılıç kalkanındır, esasen ibadeti yapmadığından değil, ibadeti yapmayarak kendi nefsini tehlikeye attığından, kendi hakkına girdiğinden günah olarak geçer, böyledir yani İslam dininde ibadetin mantığı ve tamamen şahsidir.
Beklentin, ibadetinin karşılığını bekleyeceğin merci sadece Allah'tır.
(Yani kullarına bana şöyle davranın edin filan bulaşamazsın işte :) )
Zaten Allah'ın "Her türlü kolaylığı sağladığı" ibadetlerini yaparken, kuldan medet ummak kısmı ve kendine nasıl davranılması gerektiğini -hak- görüp bunu suistimale kalkması kısmında kul hakkı başlıyor.
Konuda okuyoruz:
Zaten kadın sana eziyet etmiyor, yemeğini pişirip sofranı hazırlayıveriyor, sen oruç tutarken seni zorlayarak bir şeyler yedirmeye çalışmıyor, üzerine oynamıyor. Ama oruç tutan bazı kişiler "Ben oruçluyum, sinirlenebilirim de, açım çünkü" diye milletin tepesine çıkmaya başlıyor. O açlık-sinirlilik hali zaten bedenini ve ruhunu terbiye edeceğin ibadetinin bir parçası, bu zaaflarını daha iyi kontrol edebilmen için bu ibadet emredilmiş İslam Dinince bu böyle açıklanıyor, insanın taşıyabileceğinden daha ağır-imkansız bir ibadeti Allah emretmeyeceğine göre pekala da oruçlu insan bunun bilincinde kendine hakim olabilir demek bu. Yani bu ibadetlerle hem kendini tanıyorsun hem de geliştirmeye çalışıyorsun.
Eh, bunun hırsını karşındakinden çıkarmaya başladığın noktada ise kul hakkı gibi karışık, gönlün Allah'a yakınlığı ile günah-sevap takası yapılabilen bölgeye giriyorsun. Yani senin için tam bir muamma, tam bir zahmet ve ibadetinin günahı-sevabı kadar net olmayan, sevabından çalan, günah yüklendiğin kısım. Bu kısma "Eşim benden nasıl olsa razı gelir" rahatlığı ile girmek de yani :) Bilemezsin.
Tüm alimler, İslam büyükleri en çok bu konuda uyarmışlar, türlü türlü sözler var hepsini yazmayayım bilirsin zaten.
Senin diğer belirttiğin kısmı açıklayayım "Razı gelmezse zaten ona daha büyük günah olur" kısmı. Aslında -sevabı günahı nasıl ölçüyorsunuz- demişsin ama bak sen de ölçüyorsun şaka maka. :)
Gönlün Allah'a yakınlığı, ne kadar temiz hislerle konunun görüldüğüne göre Allah'ın bilebileceği alan işte bu. Eh bu alana ibadeti bahane ederek girince ne olacak? Hem ibadetini zedelemiş olacaksın, hem kul hakkına gireceksin hem çoğu kişi fark etmez ama şirke kadar gideceksin. "Allah'ın sana yapabileceğinden daha ağır bir ibadeti yüklediğini", yani bu işi senin kadar iyi bilmediğini söylemek gibi bir şey bu :) Bu noktada hangisi daha günah fikrin olur değil mi? :)
aslında her ikimizin de bakış açısında da bana göre yanlışlık yok :)
bu yazdıklarının hepsini ben onaylıyorum zaten.
sadece birine farz olan ibadetle ilgili onu böyle yapıyorsan hiç yapma daha iyi diyemem.
neden böyle bir sorumluluğu alayım ki?
yada sen şimdi benim kalbimi kırdın ya, ibadetin olmadı diyemem.
olmuştur, olmamıştır, orasını allah bilir.
kalbi kırılan bensem benimle olan hesabı ayrıdır, ibadeti ayrıdır.
ibadet etti diye benim kalbimi kırmadı.
ibadetinin hakkını veremediği için benim kalbimi kırdı.
eğer verebilseydi, beni de kırmazdı.
ama şimdi ben kırıldım diye denemekten vaz mı geçsin? daha doğrusu o ne yaparsa yapsın da, ben ona denemekten vazgeç mi diyeyim?
hidayete erecek belki adam bir noktada.
bir yerde halden anlayacak?
yada ibadetini yapmadığında zannediyor musun ki yine kalp kıran biri olmayacak.
aynen dediğin gibi, bu yapılabilecek bir ibadet.
adam oruçluyum ayağına istediği gibi davranıp bunu suistimal ediyor.
ama bu niyette biri zaten iyi biri değildir :)
bu adam öyle yada böyle kul hakkına zaten girecekse, en azından orucunu tutsun, belki kendini ondan kurtarır.
ben de ona bunu yapma daha iyi demeyeyim de ben de onun hakkına girmeyeyim.
ve evet hepimizin dini/görevleri/ hassasiyetleri anladığımız şekilde ölçülerimiz var.
bence bunda yanlışlık yok.
sana göre tutmasa daha iyi kararı o adamın lehine verilmiş gibi görünüyor, bu doğru da olabilir,
ben ise bunun yönlendirmesinin benim ağzımdan çıkıyor olmasını, lehime görmüyorum
ve dediğin gibi dini yükümlülük bireyseldir.
ben farz bir ibadet için yapmasan daha iyi diyemiyorum.
ayrıca her gunahın, hakkın, önüne geçilebileceğini, geçilmesi gerektiğini de düşünmüyorum. her şey zıttı ile kaimdir.
ama benim dine bakış açım, bildiklerimin, gördüklerimin okuduklarımın haricinde enteresan :) bazılarının reddettiği, dinde yeri yoktur dediği bazılarının kabul ettiği, dini bütünler dediği bazı şeylere inancım var.
her zaman terazinin kefelerinde gunahlar, sevaplar, kul hakkı olmaz.
yada ben allah ın o kadar seveceği bir şey yaparım ki, senin bana hakkını helal etmen için sana daha fazlası vaad edilir, hakkına girilenin rızası da alınır, affedilir.
bu nasılsa böyle olur diyip gelişi güzel yaşayalım anlamına gelmiyor. bu belki hiç kimseye nasip olmaz, belki çok kişiye nasip olur.
(ama örneği vardır, köpeğe kuyudan su veren fahişenin gunahlarının affedilmesi. merhamet edene, merhamet edilir)
neyse demem o ki bunlar benim haddim değil.
tanrıcılık oynayıp,
yapma daha iyi bre gafil dersem de şirk olabilir.
belki de o yüzden bu bilinmezlikte dolaşmamak gerekir
kendimize bakıp, iyi insan olup, belki örnek olup, bize zararı dokunanlardan uzakta durmak çözüm olabilir
bir yanlış görüyorsanız elinizle, dilinizle düzeltin, gücünüz yetmiyorsa bugz edin.
bu düzeltme kısmı için bile yetkili kimse o diye yorumlayan var
valla bir toplanıp uzun uzun konuşalım. böyle hem dağılıyorum, hem karşılıklı olmuyor.
hem de muhtemelen banları yedik
Araya iftar girdi, beklettim pardon :)
Yok zaten paralelde ilerliyoruz, hani böyle yazıyorum ama anlattıklarına katılmadığım için değil, katılıyorum ve bir bakış daha getiriyorum sadece.
Bir kişi, ibadeti bahane ederek çevreye zarar saçtığı durumda, "Yapma daha iyi" der insanlar, demeye de hakkı olduğunu düşünüyorum çünkü ibadetlerin çerçevesi-mantığı-ruhu belli, nasıl yapılacağı, nelere dikkat edilmesi gerektiği açık ve buradan çıkarım yaparsın; yaptığının daha günah olduğunu söyleyebilirsin bir önceki yorumda yazdığım kısımları düşününce.
Biri "Yapma daha iyi" dediğinde, sana farz değil demiyor bir emri sorgulamıyor, değiştirmiyor; yaptıklarının ne kadar günah olduğunu vurguluyor, ikaz ediyor, "İbadeti kullanacaksan bahanen haline gelecekse, yapma, bunun maksadı bu değil daha beter ediyorsun" demek. Bir Yunus Emre dizesini örnek vereyim:
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Haşa, Yunus Emre, Allah mı? Namazın kabulüne mi karışıyor?
Karışmıyor, "Daha büyük zarardasın, ibadetlerini sakatlıyorsun insanlara kötü davranarak" vurgusunu yapıyor.
Adam kendi halinde ibadetiyle uğraşmıyor, ibadetteyim diyerek millete salça oluyor-ibadette olduğu için insanların kendine nasıl davranacakları konusunda ekstra hak talep ediyor-ibadeti kullanıyor, sana bulaştığı ve "Oruçluyum ona göre davran" dediği noktada da "Bana mı tutuyon, böyle tutacaksan tutma daha iyi, sevabını bitiriyorsun" demek, gayet insani bir ikaz. Evde iki oruç tutan var diyelim, adam parlıyor patlıyor, kadın da ha bire -o oruçlu, ibadetini yapıyor, hidayete erecek, deniyor- diyebilir mi sence? Kadın da oruçlu, ona zulmediyor bir yandan, kadın kendi ibadeti ile kıyasını da yapar, kendi hakkını tahlil edip korumak-yedirmemek için karşısındakinin o anki hali hakkını da muhakeme eder elbette.
Bazı davranışlara göre, ibadetin sahihliği de, ne hale geldiği de tartışılabiliyor, şu mesela:
Hac ibadeti kabul oldu mu bu amcamızın, Allah bilir, ama sen de sorgularsın işte samimiyetini, bunu insanlara karşı bir kandırmaca-kendini aklama-eziyet-şov haline dönüştürdüğünde "Yapma böyle yapacaksan" dersin, bu tanrıcılık oynamak değil, tanrıcılık oynamak "Yanacaksın" kısmına doğru oluyor, yani cennete-cehenneme yerleştirme, tartıp hüküm verme kısmı insanın haddi değil, hidayete nereden erilir, Allah nereden döndürür, göz açar, öğretir, pişman eder bilinmez bu apayrı bir konu ama Allah'ın, İslam Büyüklerinin, Peygamberlerin sözleri üzerinden yorumlama ve daha zararlı olanı kestirebilme, tepki koyabilme kısmı, insanda.
Şu kısım da ilginç, senin dediğini gayet anladım ve doğru bir bakış da evet, ama burada bir bakış daha doğabilir:
adam oruçluyum ayağına istediği gibi davranıp bunu suistimal ediyor.
-ama bu niyette biri zaten iyi biri değildir :)
bu adam öyle yada böyle kul hakkına zaten girecekse, en azından orucunu tutsun, belki kendini ondan kurtarır.
ben de ona bunu yapma daha iyi demeyeyim de ben de onun hakkına girmeyeyim.-
"Allah'ın ibadetini kılıf edinerek mi kötülük etmek daha kötü, yoksa dümdüz olduğu gibi neyse o olarak mı?" soruları da çıkar yalnız buradan, Allah için değil, ibadeti kendi çıkarları için kullanıyorsa ne oluyor? Münafık olmuyor mu Turuncum? -Yapmasın, göz boyayıp milletin dini hassasiyetlerini sömürmesin, din üzerinden kendine hak talep etmesin daha iyi- de denir, zaten her alanda buna tepki gösterilmiyor mu? Dini-ibadetleri, kendine kılıf edip millete zarar veren insanlara "Olsun, yine de ibadetini yapıyor" denebilir mi? İbadetini ne hale getirdiği de, ne yapmaya çalıştığı da, dinin imajını bilmeyenin gözünde nasıl zedelediği de, yaptığının yanlışlığı da, o -davranış içindeki- günahı da sevabı da elbette sorgulanır.
Oyh Mune bu kez yedi bizi, yedi.
Biraz da şorama cımbız, accık da burama cımbız.
Mune yemesin sizi , ben keyifle okuyorum , ne guzel tartismadan , hakaret etmeden tatli tatli paylasiyirsunuz fikirlerinizi , mest oldum valla
Şşş görmediniz bunları okumadınız aslında biz yohuz
Kurallara göre ikimiz de sallantıdayız ya, çaktırmazlarsa, kib filan olmazsa yırtarız inş.
Teşekkür ederim kuzum.
Aslında tartışılacak konu da değil, doğrusu-eğrisi, sınırı belli şeyler. Turuncu, hoşgörü noktasında benden daha iyi, o açıdan yorumluyor, ben daha keskin yaradılışlıyım herhal, hakkını alma-geçirmeme kısmından gidiyorum. Farklı iki bakış sadece. :)
Daha araştırıp, okuyup düşünecek yollarım var, bunu da ilave edeyim. Yani çok hakimim konuya, şahane biliyorum gibi algılanmasın; kendi okuduklarımca, yorumlarca mukayese etmeye anlamaya, geliştirmeye çalışıyorum sadece.
Araya iftar girdi, beklettim pardon :)
Yok zaten paralelde ilerliyoruz, hani böyle yazıyorum ama anlattıklarına katılmadığım için değil, katılıyorum ve bir bakış daha getiriyorum sadece.
Bir kişi, ibadeti bahane ederek çevreye zarar saçtığı durumda, "Yapma daha iyi" der insanlar, demeye de hakkı olduğunu düşünüyorum çünkü ibadetlerin çerçevesi-mantığı-ruhu belli, nasıl yapılacağı, nelere dikkat edilmesi gerektiği açık ve buradan çıkarım yaparsın; yaptığının daha günah olduğunu söyleyebilirsin bir önceki yorumda yazdığım kısımları düşününce.
Biri "Yapma daha iyi" dediğinde, sana farz değil demiyor bir emri sorgulamıyor, değiştirmiyor; yaptıklarının ne kadar günah olduğunu vurguluyor, ikaz ediyor, "İbadeti kullanacaksan bahanen haline gelecekse, yapma, bunun maksadı bu değil daha beter ediyorsun" demek. Bir Yunus Emre dizesini örnek vereyim:
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Haşa, Yunus Emre, Allah mı? Namazın kabulüne mi karışıyor?
Karışmıyor, "Daha büyük zarardasın, ibadetlerini sakatlıyorsun insanlara kötü davranarak" vurgusunu yapıyor.
Adam kendi halinde ibadetiyle uğraşmıyor, ibadetteyim diyerek millete salça oluyor-ibadette olduğu için insanların kendine nasıl davranacakları konusunda ekstra hak talep ediyor-ibadeti kullanıyor, sana bulaştığı ve "Oruçluyum ona göre davran" dediği noktada da "Bana mı tutuyon, böyle tutacaksan tutma daha iyi, sevabını bitiriyorsun" demek, gayet insani bir ikaz. Evde iki oruç tutan var diyelim, adam parlıyor patlıyor, kadın da ha bire -o oruçlu, ibadetini yapıyor, hidayete erecek, deniyor- diyebilir mi sence? Kadın da oruçlu, ona zulmediyor bir yandan, kadın kendi ibadeti ile kıyasını da yapar, kendi hakkını tahlil edip korumak-yedirmemek için karşısındakinin o anki hali hakkını da muhakeme eder elbette.
Bazı davranışlara göre, ibadetin sahihliği de, ne hale geldiği de tartışılabiliyor, şu mesela:
Hac ibadeti kabul oldu mu bu amcamızın, Allah bilir, ama sen de sorgularsın işte samimiyetini, bunu insanlara karşı bir kandırmaca-kendini aklama-eziyet-şov haline dönüştürdüğünde "Yapma böyle yapacaksan" dersin, bu tanrıcılık oynamak değil, tanrıcılık oynamak "Yanacaksın" kısmına doğru oluyor, yani cennete-cehenneme yerleştirme, tartıp hüküm verme kısmı insanın haddi değil, hidayete nereden erilir, Allah nereden döndürür, göz açar, öğretir, pişman eder bilinmez bu apayrı bir konu ama Allah'ın, İslam Büyüklerinin, Peygamberlerin sözleri üzerinden yorumlama ve daha zararlı olanı kestirebilme, tepki koyabilme kısmı, insanda.
Şu kısım da ilginç, senin dediğini gayet anladım ve doğru bir bakış da evet, ama burada bir bakış daha doğabilir:
adam oruçluyum ayağına istediği gibi davranıp bunu suistimal ediyor.
-ama bu niyette biri zaten iyi biri değildir :)
bu adam öyle yada böyle kul hakkına zaten girecekse, en azından orucunu tutsun, belki kendini ondan kurtarır.
ben de ona bunu yapma daha iyi demeyeyim de ben de onun hakkına girmeyeyim.-
"Allah'ın ibadetini kılıf edinerek mi kötülük etmek daha kötü, yoksa dümdüz olduğu gibi neyse o olarak mı?" soruları da çıkar yalnız buradan, Allah için değil, ibadeti kendi çıkarları için kullanıyorsa ne oluyor? Münafık olmuyor mu Turuncum? -Yapmasın, göz boyayıp milletin dini hassasiyetlerini sömürmesin, din üzerinden kendine hak talep etmesin daha iyi- de denir, zaten her alanda buna tepki gösterilmiyor mu? Dini-ibadetleri, kendine kılıf edip millete zarar veren insanlara "Olsun, yine de ibadetini yapıyor" denebilir mi? İbadetini ne hale getirdiği de, ne yapmaya çalıştığı da, dinin imajını bilmeyenin gözünde nasıl zedelediği de, yaptığının yanlışlığı da, o -davranış içindeki- günahı da sevabı da elbette sorgulanır.
Oyh Mune bu kez yedi bizi, yedi.
Biraz da şorama cımbız, accık da burama cımbız.
Şşş görmediniz bunları okumadınız aslında biz yohuz
Kurallara göre ikimiz de sallantıdayız ya, çaktırmazlarsa, kib filan olmazsa yırtarız inş.
Teşekkür ederim kuzum.
Aslında tartışılacak konu da değil, doğrusu-eğrisi, sınırı belli şeyler. Turuncu, hoşgörü noktasında benden daha iyi, o açıdan yorumluyor, ben daha keskin yaradılışlıyım herhal, hakkını alma-geçirmeme kısmından gidiyorum. Farklı iki bakış sadece. :)
Daha araştırıp, okuyup düşünecek yollarım var, bunu da ilave edeyim. Yani çok hakimim konuya, şahane biliyorum gibi algılanmasın; kendi okuduklarımca, yorumlarca mukayese etmeye anlamaya, geliştirmeye çalışıyorum sadece.
Bende senin gibiyim ve sana katiliyorum bu konuda :) ama turuncunun fikireri de dogru ama bende daha keskin dusunuyorum bu konuda
Ah ah ayni sehirde olsaydik da toplasip saatlerce konussaydik , ne cok isterdimkeskinlik iyidir aslında bakmayın bana.
insanın kendinden daha emin olduğunu gösterir bir yerde. ben kendimi dik tutamadığım için bir başkasına da diklenemiyorum :))
bazı şeyler için bu konularda günlerce konuşmaya ihtiyacım var. biraz ağlamaya, biraz bağlanmaya, biraz unutmaya :)
değişik durumlar :)
ve evet mune bizi yiyecekama görmemesini umarak etiketlemiyorum
Her ramazan ayni senaryo. Sinir stres tavan. Mumkunse ezana kadar muhattap olmamaya calisiyorum. Ezana son 1 saat kala mutfaga giricekmisim hazir yemeklerin ustune daha ne yapacaksam oturmami cekemiyo vakitte geciremiyo yerinden kalkicak mecalide olmuyo. Son 15 dk da sofra kuruyoMerhaba hanımlar
Hepimize hayırlı ramazanlar eşim zaten huysuz biridir neye ne için parladığı pek belli olmaz oruçluyken iyice çekilmez oldu sizde de böyle mi acaba bu erkekler neden bu mübarek günlerde sabırları daha fazla zorlamaya çalışıp insanı çıldırtmaya çabalar ki örnek verecek olursam normal bir konuşmada bile sesini yükseltip sert bir şekilde konuşması beni sinir ediyor artık tahammül seviyemi yerlere düşürdü kendine karşı artık
gangsta inan bana bazen nereden tutsan elde kalacak gibi hissediyorum. böyle olunca bazı şeylere karşı toleransım artıyor çünkü bu toleransa benim de çok ihtiyacım var :)
evet munafıklık, evet riyakarlık, evet hak edene hak ettiği gibi muamele etmek, bazen sert uyarmak, bazen sarsmak gerekir.
bazen hoşgörü fazladır, bazen mucize beklemek aptallıktır :)
ama ben de akıl sağlığımı ve ruh halimi böyle koruyabiliyorum.
bir şekilde af var, yanlışta olsa gidecek başka kapı yoksa, o kapı bana kapalı değil. bana değilse ben bir başkasına da kapatamam yada bir başkası için kapansın istemem.
her bir insan kadar her bir inanç şekli var.
eğer o orucu tutan kişinin de buysa varsın böyle yapsın. evet bu şekilde dine zarar da verecek. belki bir başkasını soğutacak ama o da o kişinin misyonu demek
o yüzden birine neye inandığı yada inandığını nasıl yaşadığı ile ilgili bir şey söyleyemiyorum.
o daha sevap bu daha gunah, sen onun hakkına gireceğine hiç yapma demek doğru gelmiyor ama doğru olmadığı için degil, bu haddi kendimde görmediğim için. çünkü bunun sonu yok. bu bir başlarsa bir çok müdahelenin ve insanların kafasına göre yargılamasının önünü açar.
o yüzden teraziler, dengeler, yargılar, fetvalar, fıkıh üzerine değilse bana sorarsan öte tarafın meselesi.
he direkt olarak bu adam benim kocam olsa, ve bu benim hayatımı direkt etkilese, onun hesaplarına düşeceğime,
elimle dilimle düzeltebiliyorsam düzeltir, olmuyorsa uzaklaşırım
çünkü bir insanın riyakarlığını değiştirecek gücüm olduğunu düşünmüyorum
keskinlik iyidir aslında bakmayın bana.
insanın kendinden daha emin olduğunu gösterir bir yerde. ben kendimi dik tutamadığım için bir başkasına da diklenemiyorum :))
bazı şeyler için bu konularda günlerce konuşmaya ihtiyacım var. biraz ağlamaya, biraz bağlanmaya, biraz unutmaya :)
değişik durumlar :)
ve evet mune bizi yiyecekama görmemesini umarak etiketlemiyorum
Ah ah ayni sehirde olsaydik da toplasip saatlerce konussaydik , ne cok isterdim ❤ hadi kalkin bana gelin
Ben de söylemesem, haksızlık ve zarar gördüğüme müdahil olmazsam içime içime deliririm Turuncu. Yoksa varlığımın yoldaki taştan ne farkı var, o taş bile zamanı gelir de birinin musibet yolunda ayağına takılır, onu düşürür de fayda sağlar diye düşünürüm. Biraz da kısasçı biri olduğum doğrudur, tokat atana tokat atarım yani, belki benim misyonum da budur, ondan böyle bi huyla yaratılmışımdır, yolu bana çıkana sert tecrübeyimdir ya da o kişi bana tecrübe olacaktır huyum değişecek törpülenecektir filan. :)
Bir kötülüğü hoş görmem demek, onu bu davranışta desteklemem demektir.
Başını sonunu bilemem, bileti cennet mi cehennem mi bilemem hüküm veremem ama o anki davranışları üzerinden sorgularım, "O anki halde" hükmünü veririm, tırnak içinde yazıyorum "O anki durum"u yargılarsın, insansın, bunu dilinle yapmasan dahi beyninin ücra köşelerinde yaparsın, kendini bu kişiden geri çekme sebebin de aslında içindeki yargının sonucudur. İnsanın kendini koruması-hakkını gözetmesi için bu dürtü var ve gayet insani Turuncum. Kiminde daha fazladır, keskindir, eline diline, cümlelerine de sirayet eder sadece.
Konu nereye geldi ya :/
ya madem geldi buraya iki lafın belini kıralım müdür gelene kadar.
hiç bir şeye susmaz, acımasız yargılardım.
aynen böyle senin kurduğun cümleyi kurduğumu hatırlıyorum. benim misyonum bu diye.
kırıp döktüğümü umursamadan konuşurdum. ikiyüzlülük gördüm mü direkt yüzüne vururdum muhatabımın.
sonra aynı yargılamayı kendime yapmaya başladım. 4-5 yıl oldu bitmedi. biteceğinden de umudumu kestim. kendime karşı daha acımasız oldum sanırım.
asıl komedi ne biliyor musun?
bu yargılamanın ilk safhası şöyle oldu,
ben daha olmadım, eksiklerim var falan dedimZ
kendimde düzelttim, iyilik yapmaya daha çok okumaya falan çalıştım
sonra ayyy utanıyorum söylerken ama nasıl bir kibir sardıben oldum diye dolaşacağım ortalarda neredeyse. bütün felsefeyi, tasavvufu çözdüm
neyseki uzun sürmedi daha dibe battığımı görmek.her zaman aklımla, zekamla övünürdüm içten içe. daha aptal hisseden var mıdır bilmiyorum.
zaman zaman değişiyor ruh halim.
ama mümkün olduğu kadar gönlümü geniş tutmaya ve birilerinin kusurlarını, gunahlarını aramamaya, kötülük yaptıklarında görmemeye çalışıyorum .
ve zaman zaman bu beni aptal yerine koymalarını sağlıyor. fark ediyorum, ama o aklıma güveniyor olmanın gururunun kırılması gerektiğini düşünüyorum.
o kendimi bir halt zannetme benden giderse,
başka şeylere geçecekmişim gibi geliyor.
biraz benim benden geçmem lazımkafayı sıyırmadıysam durum bu.
ofh!
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?