Evliliğimin bitmesi gerek sanki.

çocuk bile farkında bir şeylerin. o kadar yıprandıysanız zorlamaya gerek yok şartları olgunlaştırınca ayrılın en doğrusu bu olur. erkekler hayatları boyunca bir tane faydalı bir şey yapsın geri kalan ömürlerinde dilinde olur zaten o tek başınıza mı evlendiniz tek başınıza siz çabalayacaksınız? o uğraşmıyorsa niye siz o kadar onu kaybetmemeye uğraşacaksınız bulunmaz hint kumaşı mı bu? hayatta en önemlisi huzur ve sağlık cidden çocuğunuz için de sizin için de. ilk zamanlarda öyle bağır çağır kavganız olmayabilir ama ortamdaki huzursuzluğu anlar çocuğunuz. bu zamanla iki tarafın da birbirine tahammül edememe durumuna dönüşüp patlamaya hazır bombalar haline getirebilir sizleri.

çok sorunlu bir ailede büyüdüm anneme 5 yaşımdan itibaren boşan diyorum 26 yaşındayım 3 sene falan oluyor annem sonunda ayrıldı en büyük kızgınlığım beni bunca zaman dinlememiş olmasıdır kendisine. kocası defalarca aldattı şiddet gördü kendi bencilliğinden en güzel yıllarım annemin sinir krizlerini sakinleştirmekle kocasını uzak tutmaya çalışmakla geçti kendim sinir hastası oldum sayesinde erkeklere güvenim yok insanlardan bile tiksiniyorum çoğu zaman aptallığa acizliğe tahammülüm yok huysuz sinirli birine dönüştüm. bazı durumlarda öfkemi kontrol edemiyorum psikolojik yardım aldım bir süre ama dinmek bilmeyen bir öfkem var ömrüm yeter mi bilmiyorum onu atlatacak kadar terapiye. beni sakinleştiren ve gidip birilerini cinnet geçirip öldürmememi sağlayan tek şey hayvanlar onlar sakinleştiriyor sadece beni kısa süreliğine.

çocuğunuzun algısı yüksek ve çevresindekileri gayet güzel yorumlayabilecek bir çocuk olduğunu varsayarak bunu söyleyeceğim bencillikten ya da başka sebeplerden o huzursuz olrtam içinde çocuğunuzu yetişmeye zorlamayın. ileride benim gibi ruhunda tamir edilemeyecek yaralar açabilirsiniz ve dünya yıkılsa her şeyi unutsa da unutamayacağı tek şey çocukluğunun gençliğinin en güzel yıllarında maruz kaldıkları olabilir. şartları en kısa sürede olgunlaştırmaya bakın ve güzel bir hayat kurun kendinize ve çocuğunuza. güçlü bir kadın olduğunuzu ve ailenizin yanına gitmek zorunda olmadığınızı düşünüyorum bu konuda.

Herkes kendi yaşadıklarından ve tecrübelerinden yola çıkarak cevap yazıyor elbette. Siz de öyle yapmışsınız.

Ancak benim evliliğimde kavga, şiddet ve aldatma yok. Çocuğum elbette etkileniyor mevcut kopukluktan. Ancak ona yansıtmamak için insan üstü bir çaba sarf ediyoruz. Yanında tartışmamız sadece bir kez oldu. Onda da büyük pişmanlık yaşadık.

Her ne kadar eşim iyi bir eş olmasa da, baba olarak da ilgili olduğunu düşünmesem de asla oğluna zarar verecek, psikolojisini bozacak davranışlar sergilemez.

Evet oğlum evliliğimizi büyük ölçüde etkiledi, akabinde biz de onu etkiledik soğuk hallerimiz ile. Ancak gördüğüm ve evlilik hayatlarına kısmen de olsa şahit olduğum bir çok ebeveynden çok daha sakiniz ev içinde.
 
Babam hep derdi ki, kötü olan ya da sana zarar verecek herşeye çabuk alışır, yönelirsin.
Yani yatak ayırmak çok mu gerekliydi? Ya da kolay olan mıydı? Çocuğunuzu ilk günden itibaren ya da ilk zorluklardan itibaren "zor çocuk" olarak mı etiketlediniz? Eşinizle aranızda ki uçurum, bu yabancılaşma alışkanlık haline gelirken, daha mı kolay geldi böyle olması?
Ilk iş yanyana yatmak, o da olmadı yere bi yatak atıp en azından aynı oda da yatmaya başlamak olmalı. Kendinize zaman tanıyın. Küçük adımlar atın. Yani öyle bir anda romantik akşamyemekleri falan değilde, sadece daha fazla yanyana kalmya çalışın.
Anneliğin yıllık izni yok malesef ve bence çok yorgunsunuz keşke biraz uzaklaşabilseniz.
 
size ne iyi gelir bilemiyorum,
aklima iki guzel cozum geliyor, ama imkanlar uyar mi?

-cocugunuzu dahil etmeden sakin bir tatil, doga icinde, hem fiziksel olarak kendinizi yoracak aktiviteler yapabileceginiz ama hem de tamamen yalniz kalip konusabileceginiz.

-ikinci olarak da gecici bir ayrilik, ornegin sen oglunla yaz tatilinde 2-3 ay kacsan, ne bileyim uygun bir tatil kasabasinda kalsan oglunla, ayrilik gibi degil de tatil gibi, ama birbirinizi gormemek ve haberlesmemek bu surede belki biraz ne istediginizi anlamaniza yardimci olur.

İlk öneri şu an için mümkün değil. Yazın belki olabilir ancak uzun süreli olmaz. Oğluma kimse bakmak istemiyor :)

İkinci seçenek beni daha fazla strese sokar. Oğlumla tatil yapmak pek mümkün olmuyor. Daha çok stres yaşıyorum.
 
Merhaba hatunlar
Bu konuda başarabilirsem sadece evliliğimle ilgili yazmak istiyorum ki, sağlıklı ve işe yarayan cevaplar alayım. Oğlumu ya da geriye kalan hiçbir şeyi dahil etmeyeceğim konuya.

Eşimle iki buçuk yıllık bir beraberliğin sonunda evlenmeye karar verdik. Evliliğimizin beşinci yılındayız. Toplamda yedi yıldır hayatımda kendisi. Önceden de evliliğimizle ilgili bir konu açmıştım lakin içerik farklı olduğundan ve o dönem benim kendi hatalarım fazla olduğundan dolayı herkes evliliğimi kurtarmama yönelik fikirler verdi. Belki yine hatalarım vardır bilmiyorum.

Evliliğimizin ilk iki yılı nispeten güzeldi. Oğlum hareketlenmeye başladıktan sonra öncelikle yatakları ayırdık. Çünkü gece kırk kere uyanan, uyandığında ses çıkarmadan yataktan atlamaya çalışan, hatta abartıp diğer odalara giden bir oğlumuz vardı. Tek yatırmaya çalıştığım her gece mutlaka bir kaza atlattık. Sabah erken saatte işe gitmesi gereken eşim çok fazla uykusuz kalınca çözümü oğlumla diğer odaya geçmekte bulduk. Sonraki zamanlarda yatak ayırma girişimlerim, oğlumun ısrarla yataktan düşmesi veya gece evin içinde uykulu dolaşmaya çalışması yüzünden hüsranla sonuçlandı. Sonuç itibariyle 41 aylık oğlumla birlikte uyuyoruz hala. Eşim de yatak odasında. Bu ayrıntıdan sonra diğer konulara geçeyim.

Eşimin yaptığı bazı hatalar ve oğlumuzun çok zor bir çocuk olması münasebetiyle ciddi kopukluk oldu aramızda. Önce sarılıp öpmeler bitti, sonra cinsel hayatta sorunlar başladı. Son olarak sohbet etmekten bile aciz iki insana dönüştük. Maddi sorunlar da zor çocuk yorgunluğuna eklenince birbirimize tahammülümüz bitti.

Iki hafta önce bu konuyu konuşmak istedim eşimle. Bana "sen sadece eleştiriyorsun çözüm üretmiyorsun ben bu durumdan bıktım. Ayrılmak ise isteğin, lafı oraya getireceksen itiraz etmeyeceğim" dedi. Ben de "neden çözümü ben üretmek zorundayım sen neden o güzel kafanı yormuyorsun" dediğimde "ben artık bu evlilik için ne yapalım diye düşünmeyeceğim, düşünmüyorum zaten. Sen zamanında attığım tüm adımları geri teptin." dedi. Konuşma yarım kaldı,tıkandı. Çünkü en sevdiği şey geçmişteki hataları meydana çıkarmaktır. Lakin bunu ben yapsam rahatsız oluyor.

Eşim işi dışında bir şey düşünmeyen, sürekli elinde telefon olan ve de ailece aktivite yapmaya yanaşmayan birine dönüştü. Açıkçası ben de artık talepte bulunmuyorum. Oğlumla vakit geçiriyorum ve bu durumu da kanıksadım. Yani genel olarak oğlumla iki kişilik bir hayat sürüyoruz esasında.

Uzunca süredir ayrılmak istiyorum. Sevgim bitti mi bitmedi mi bilmiyorum. Çok da umurumda değil artık. Ancak oğlumun özel durumundan dolayı, oğlumla birlikte hayat kuracak durumum yok şu an. Ne maddi ne de manevi. Ailemin yanına asla gitmem. Fazlaca sebebim var. Ancak oğlumla ayrı bir hayat kurabilmek için de en az üç yıla ihtiyacım var. Sebepleri tek tek yazmayayım, uzun sürer. Lakin durum bu.

Öte yandan eşim bir iki yıl sonra yeni bir çocuk sahibi olmaktan bahsediyor ara sıra. Çünkü dengesiz. Başlarda şiddetle karşı çıkarken şimdi "hı hı" deyip susuyorum. Cevap vermek bile gelmiyor içimden.

Evliliğimiz nasıl bu hale geldi derseniz, inanın ben de bilmiyorum. Eşimin hataları benim hatalarım, oğlumuzun zorluğu, maddi sıkıntılar. Bir şekilde koptuk sonunda.

Şimdi ben öyle bir haldeyim ki, boğuluyorum sanki. İçimden "şu an bu evde durman gerekiyor. Oğluna bir gelecek sağlaman için bu şart. Beklenti içine girme. Ev arkadaşın gibi düşün" diyorum. Öte yandan "şu an ayrılamıyorsan ufacık da olsa bir umut varsa düzelmesi için, o yönde adım at" diyorum. Lakin içimden gelmiyor.

Kavga etmiyoruz. Hani seslerin sürekli yükseldiği bir ev değil bizimkisi. Ya da birbirimize hakaret edip psikolojik şiddet uygulamıyoruz. Ancak sürekli laf sokma, imada bulunma mevcut. Fazlasıyla hem de. Oğlum son dönemlerde babasına karşı çok tepkili. İtiyor, gitmesini istiyor. Sevmek istediğinde karşı çıkıyor. Birlikte oyun oynamıyor babasıyla vs. Biliyorum eşim bu duruma da çok üzülüyor. Çünkü oğlunu sever fazlaca. Ancak yetiştirilme tarzından dolayı oğluyla eğlenmeyi, oynamayı bilmez. Beceremez.

Bir süre önce bizi birbirimize bağlayan oğlumuz vardı. Şimdi oğlum da sadece benimle zaman geçirmek isteyince, tamamen koptuk diyebilirim. Bilmiyorum bu durum geçici mi ama eşime karşı tamamen nötr durumdayım şu anda. Hasta olunca ya da ölme ihtimalini düşününce merhamet duyuyorum. Ancak onun dışında bir his yok.

Eşime göre ben çok kurcalıyor, çok düşünüyorum. Abartacak bir durum yok. Ben ise, ömür boyu böyle büyük bir boşlukta yaşamak istemiyorum. Öte yandan sırf annesinin hisleri köreldi diye oğlumu aile ortamından mahrum bırakmak da istemiyorum.

Kafamdan atamadığım ayrılık fikri, büyük şehirde özel ilgi bekleyen bir çocukla yalnız yaşama zorluğu ki şu an öyle bir ihtimal bile yok. Evliliğin düzelmesi adına zerre adım atma isteğim de yok şu an için.

Esasında üzülüyorum da bu duruma. Biz birbirimizi çok sevmiştik düşününce. Neden ve nasıl bu hale geldik hiç bilmiyorum.

Ben içinde bulunduğum zamanı nasıl daha katlanılır hale getirebilirim söyleyin lütfen. Nefes alamıyorum çünkü artık. Ne gitmek mümkün oluyor ne de kalmak. Heh arabeske de bağladım sonunda çok güzel. Ancak durumu özetleyecek tek cümle bu.

Yorumlarınızı bekliyorum. Şimdiden teşekkürler.
Oncelilkle cok zor bir durum onu belirtmek isterim insan bir cikmazda buluyor kendinizi ama size cok is düşüyor söyleyeceklerimi yanlis anlamanizk istemem ama burda eger ayrilsanizda birlessenizde hepsi sizin elinizde belki biraz degisik gelecek ama oglunuzu yuksek bir yerde uyutuyorsaniz yer yataginda uyutmayi deneyin dusmemesi icin sizde o uyuduktan sonra eşinizin yanina gidip uyuyun daha sonra gece oglunuz sürekli uyandigi icin geceleri uyanip kontrol edin oglunuz babasina tepkili o da sizden kaynakli siz oglunuza hisettiriyorsunuz onda oda oyle davraniyor sonra beraber oynayabileceğini z oyunlar turetin anne baba cocugunda dahil olacgi boylelikle cocugun babasina karsi olan tepkisini kirmis olursunuz simdi diceksiniz bunlarin hepsini yapsam hep ben cabalamis oluyorum esim bosey yapmis olmuyor ama emin olun siz bu sekilde yaklasirsaniz esinizde cozum odaklı olur benim dusunclerim bu yönde hem birbirinizi severek evlenmissiniz belki ailenizi karşınıza almissinizdir bir yuva kolay kurulmuyor onun icin ben size 10 kere dusunup oyle karar vermenizi tavsiye ederim ve siz eşinizi hala seviyorsuniz sadece bunu yogunluktan unutmussunuz hatirlamaniz icin biraz grasacaksiniz ama aonu insallah guzel ve ikinci bor cocukla taclanacakkk😊😊😊😉😉😉
 
Durup dusunmeniz gerekiyor once. Unutmayinki ayrilmak kolay, ama asil ayrildiktan sonra basliyor asil is.
Cocugunuzun konusuna deginmek istiyorum; Cogu kadinlarimizin sorunu, cocugu olduktan sonra esini fazlasiyla ihmal etmektir. Hele ki yataklari ayirmak en buyuk hata! Gece cok uyanmak cok zor birseydir sizi anliyorum bende ilk cocugumda ilk iki yil geceleri hep uyandim, hatta suan yine boyle.
Kendi odamiza kucuk bir yatak koyduk, onun icinde uyudu, zaman zaman aramizda uyudu. Ama esimle aramiza mesafe girdigi andan itibaren ben ipleri elime aldim.
Cocugumu zorla da olsa kendi yatagina alistirdim. Bir kadin bence ilk once kendisi bunu ele almali.
Esiniz belli ki sabretmis, sizi beklemis, ama siz onun yaninda uyumaktansa yataklari ayirmissiniz.
O yuzden onunda artik mucadele edecek birseyi kalmamis.
Cocuk olduktan sonra hayat bitmez, bitmemeli, aksine elinizden geldigi kadar hizlica toparlanmali ve duzeni kurmalisiniz.
Sizin esiniz hep esiniz olarak kalmali, onun yerini cocugunuza degismemelisiniz!
Siz cocugunuza ilk once sunu belirtmelisiniz; Esiniz sizin yaninizda oturunca veya sizi opunce, oglum anne sadece seni degil babayida seviyor. Simdi anne biraz babayla ilgilenecek diyebilmelisiniz ki cocukta anlasin.
Siz aradaki farki gostermelisiniz.

Cocugunuzun durumuna profesyonel destek aramalisiniz, Uyku duzeni vs icin.
Cocuk sizin stresinizi hissettigi icin geceleri dahi huzursuz olur.
Bunu ele alinca, sizin hayatinizda duzene girecektir ve esinizde rahat nefes alacak
Yuvayi disi kus yapar derler, siz piskolojikmen duzene girerseniz evinizin icinde gunes acacak.
Maddi duruma gelirsek: calisma imkaniniz varsa, mutlaka calisin, hem insan arasina karismak, sosyal hayat edinmek hemde maddi acidan esinize destek cikmak ikinizede iyi gelecektir.
Boylece birikiminiz olur, her yil tatile cikabileceksiniz ailecek.

Yatak ayırma kısmında birçok kişi beni suçlamış ama bu tamamen eşimin hatası. Eşim oğlum iki yaşını geçene kadar inanılmaz pimpirikli, sürekli diken üzerinde oturan, evhamı ile beni bunaltan bir babaydı. Çocuğun başına bir şey gelmesinden o kadar korkuyordu ki o zamanlarda benim çocuğun yanında yatmam gerektiği fikrini o sundu. Hep birlikte yatamıyorduk oğlum çok fazla hareket edip uyandığı için. O zaman yaşadığımız ev de aynı odaya oğlumun yatağını koymak için uygun değildi.

Çalışmayı ben de çok istiyorum. Ancak oğlum henüz tam gün kreşe gitmeye uygun bir durumda değil. Uzmanın görüşü de bu yönde.
 
bazen oglunun tek ebeveyni senmissin gibi konusuyorsun, ancak cocugunun ileride babasini tercih etme ihtimalini hic gormuyorsun.

cocugunun bu yasta cok normal olan bir ebeveyne yonelme durumunu yanlis degerlendirmemeni tavsiye ederim.
2,5 ve 5,5 yaslarindaki cocuklarimdan biliyorum, donem donem anneye/babaya yonelip digerini tamamen dislama durumunda olabiliyorlar. Gecici bir surec oldugu icin biz fark etmemis gibi davraniyoruz.

İnanın oğlumun tek ebeveyni olmayı ben de hiç istemiyorum. Ancak mecburi durumlarda oğlumu babasına bıraktığımda bile kırk kere arıyor nerede kaldın diye. Kişisel bakımına zerrece katkısı yok ve beceremiyor da zaten. Benim ondan baba olarak tek beklentim, oğlumla oynasın vakit geçirsin. En azından dışarı çıkarsın ara sıra. Ancak oğluma tahammülü o kadar az ki, dışarıya çıktıklarında en fazla on beş dakika sonra heri geliyorlar. Geldiklerinde savaştan çıkmış gibi oluyorlar. Oğlum genelde ağlıyor oluyor. Bi r konuda inatlaşıyorlar ve ikisi de birbirlerine tahammül edemiyor. Oğlum iki yaşına gelene dek ilişkileri çok iyiydi. Hatta benden çok babasına düşkündü.

Ancak oğlum ne zaman bağımsızlığını ilan etmeye başladı, ne zaman isteklerini hırçınlığı ile belirtmeye başladı, o vakit baba oğul bağları koptu. İnanın ben de istemiyorum tek ebeveyn olmayı.
 
3 yıl beklemeniz gerektiğinden bahsetmişsiniz. Bu zamanı iyi değerlendirin. Çocuğunuz babasıyla oynamak istemiyor olabilir. Bu durumda 3 kişi oynanan oyunlara yönelin. Siz eşinizle aranızdaki bağı kuvvetlendiremiyorsanız da çocuğunuz ve babası arasındaki bağı kuvvetlendirebilirsiniz ve bunu çocuğunuz için yapmalısınız(bir çocuk için bunun önemli olduğuna inanıyorum). Sürekli laf sokarak anlaşmak yerine derdinizi konuşarak anlatın(bu ilişkinizi düzeltmek için değil ancak çocuğunuz için şart). İlişkinizi düzeltin demiyorum ama aranızdaki bağları yeniden düzenlemeniz gerekiyor bence. Bir de maddi problemlerden bahsetmişsiniz. Nasıl olur bilemiyorum ama(çocuğunuzun zorluğundan bahsettiğiniz için) eşinize yardım etmenin bir yolunu bulun(evde yapılan işler gibi). Eşiniz de kendini maddi konularda yalnız hissediyor olabilir. Maddiyet herkes için ağır bir yükümlülük ve eşiniz bunu kaldırmakta zorlanıyor olabilir(bir yandan da size hissettirmek istemiyor olabilir). Bir de eşinizin söylediği şu cümleler dikkatimi çekti: "sen sadece eleştiriyorsun çözüm üretmiyorsun ben bu durumdan bıktım. Ayrılmak ise isteğin, lafı oraya getireceksen itiraz etmeyeceğim" demiş eşiniz. Benim bundan anladığım; eşinizin ürettiği çözümleri beğenmiyorsunuz ama sizin de bir çözüm üretme çabanız yok. 3 yıl kendiniz için beklemek istiyorsunuz, peki ya eşiniz? O niye 3 yıl sizi beklemek zorunda? Yazdıklarıma kızmayın lütfen ama biraz bencil düşünüyorsunuz. Bir karar verirken sadece kendi çıkarlarınızı düşünmeyin. Eşinizi ve çocuğunuzu da düşünün.

Yok o kısmı yanlış anlamışsınız. Eşim de çözüm üretmiyor. Hatta son tartışmamızda "evet çözüm üretmiyorum üzerinde düşünmüyorum bile" dedi sağolsun. Bıkmış. Bir dönem denemiş ile yaramamış vazgeçmiş o da.

O üç yıl bir şey beklemiyor ki. Adamın evlilikle ilgili bir beklentisi yok. En azından dile getirdiği bir beklenti yok. Bildiğin ot kendisi. Evde yemek olsun, tartışma olmasın ona yeter. Bu durumda çamaşırlarını yıkayan, evini temizleyen, ortak çocuğa gerekli ihtimamı gösteren ve üç yıl boyunca sorun çıkarmayan bir kadınla yaşamak ona zulüm olmamalı :)
 
Tdk gurur için kibir, bencillik tanımı yapmış.
İnat için direnme tanımı yapmış.

Karı koca burnunuzdan kıl aldırmıyorsunuz, sırf keçilikten o köprüde yanyana yürümeyip birbirinizi itmeye çalışıyorsunuz.

Kendi hatalarınızı bulup törpülemek yerine "zor çocuk" kılıfına sığınmayı tercih ediyorsunuz.

Ayrılabilirsiniz, eşler olarak karar size ait ama ikinizin de çok pişman olacağınıza eminim.

Eşim benim çok pişman olacağımı iddia ediyor. Bakın ben elbette eşimin fıtratını değiştiremem. Ancak bir insan düşünün ki, hayattan hiçbir beklentisi yok. Sadece çalışıyor ve para kazanıyor. Ailece yapılması muhtemel tatil için bile bir istek belirtmiyor. Neredeyse hiçbir şeyden zevk almıyor. İlk aklına gelen, hep olumsuz düşünce oluyor.

Her konuda ite kaka hareket ediyor. Evet çalışmayı çok seviyor ve asla bu hususta tembel değil. Hani eşimden emin olduğum tek konu, asla işşiz gezmez ve yatmaz. Hırslıdır ve çalışkandır iş hususunda. Ancak geriye kalan hiçbir konuda istek belirtmez. Olsa da olur olmasa da.

Iki yıldır alması gereken bir ödeme var ve benim dilimde tüy bitti söylemekten. Adam rahat yahu rahat. Öyle rahat ki ben rahatsız oluyorum bu halinden.

Çocuğumuz konusunda da, son bir yıldır felaket tellalı gibi senaryo üretmekten vazgeçti. Geçenlerde oğlum koltuğun kenarına çıkmış. Eşim "idrak sakince salona geç hemen oğlanı yakala çabuk ol" dedi. Dedim heralde çocuk avizeye tırmandı. Öyle bir söylüyor ki, korku filmi seslendirmesinde sanki. Bir baktım yarım metrelik yere çıkmış çocuk. Bu düzelmiş hali. Çok daha kötüydü evvelinde. Yabi ben 3 yıl boyunca zaten beni çok yoran bir çocukla birlikte, aşırı pimpirikli bir adamla zaman geçirdim.

Ben çok fazla detay yazmıyorum geçip gittiği için o günler. Ancak epey hasar bıraktı geçerken. Oğlumun yeni doğduğu zamanlar ben geçinemediğimizi düşünürken, buzdolabı neredeyse boşken, bir gün oğluma yemek yapmaya malzeme bulamadığımda oturup ağlıyorken, adamın iddiaya at yarışına paraları yatırdığını öğrenip bunu sindirmek kolay olmadı mesela. Ben ki durumumuz kötü diye söz yüzüğümü bu adamın eline verdim bozdur diye. Ve o dönem yaptığım tek şey ona destek olmaktı. Sonra aaa adam bok yoluna harcıyormuş meğer paraları. Ben de evde parasızlıktan ömür çürütüyormuşum o zamanlarda. Evet ben bunu sindiremedim uzun süre. Ne aptallığını ne de yalanlarını.

Düzeldi mi evet düzeldi. Borçlarını da ödedi. Ancak ben unutamadım işte. Mevzu sadece para da değil. Ben bir başıma kalmıştım o dönem. Adam geç gelir eve. Ben neredeyse parasız ailemden epey uzakta, bir bebekle kutu gibi evde patlıyordum, nefes alamıyordum. Ben yaşadığım onca sıkıntıya rağmen ailesine de aileme de anlatmadım yaşadıklarımı. Kandırılmış olmama rağmen.

Şimdi bu adam kalkmış bana diyor ki, ben telafi etmek için çok çaba sarf ettim sen görmedin. Artık çabalamam. Yok ya. Ulan sen en yakın arkadaşım bana geldiğinde ödenmemiş su faturasından dolayı kesilen suyu, benim arkadaşımın yanındaki utancımı nasıl telafi edeceksin ki? Ve komik olan kısmı ben ödendiğini sanıyorum. Hepsi geçti mi, geçti. Geride kaldı mı kaldı. Tekrar etti mi hayır. Ancak ben sindiremiyorum o günleri.
 
ilk mesajı okuyup geldim.
arada neler oldu bilmiyorum.
şu an nutella kaşıklıyorum.
bir yandan da şunu düşünüyorum,
hani şu reklamlarda, dizilerde, çiçekli mutfak önlüğü giyip;
dans ederek, şarkı söyleyerek zencefilli portakallı kurabiye pişiren mutlu kadınlar var ya,
kocasının etrafında döner durur ve öpüşerek gunaydınlaşırlar falan.
heh. o kafadan bir kaç doz lazım bana.
sen de ister misin?

İsterim valla. Bizde daha çok "oğlum atma kurabiyeyi çöpe. Yavrucum niye tekmeliyorsun buzdolabını. Ya Allah aşkına bir gelir misin mutfağa. Gamsız mısın arkadaş" şeklinde gelişiyor olaylar.
 
Adam tek ayak ustunde mi beklesin :)
Ya ben seni cok iyi anliyorum , bende cok kiziyorum bazen bu duruma , mesela mila aglaka krizine girdiginde gozumun ucuyla goruyorum esim yavas yavas odasina kacip kapiyi kapatiyor , o an kiziyorum ama sonra ne yapsin adam diyorum , cocugu tek sakinlestorebilen benim , babasi yaklastigi an daha beter agliyor benim sipa , adam da ortaliktan cekiliyor , evet zor , evet neden ben , evet o bi guzel kacip gidiyor ama ne yapabilir ki , bejde onun yerinde olsam bende kacar giderim
O yuzden kizma adama , birak otursun koltugunda , yada kalk kahve yap hszir oglan okuldayken karsilikli kahve icelim de , mesela ben su anda onu yapiyorum , kizi krese biraktik hemen bir cafeye soktum adami , 10 dk bile olsa kahve icelim dedim karsilikli , birseyler yap , kizginligini at , biraz empati kuzum

Yaptık bugün o işi. Eşim teklif etti oturduk bir yerde yemek yedik konuştuk. Ne zaman bitik hale gelsem adam adım atıyor.

Benim eşime karşı inanılmaz bir güven problemim var Milana. Mesele aslında bu. Tekrar bana üç yıl önce yaşattıklarını yaşatmasından korkuyorum. Bu yüzden ne kendimi açabiliyorum ne de onun attığı adımlara karşılık verebiliyorum. Laf sokmalar da bu yüzden.
 
sevgim bitti galiba falan yazmışsın ama herkes çok sevdiğine emin. sevgi pıtırcığıysan demek.

başka gün olsa ben de nasıl olsa aynı evin içindesiniz. en az 3 yılınız da varsa, biraz nefes alacak alan yarat kendine ve yeniden başla gayret etmeye derdim ama bugün degil.

çaba göstermişsin kendince. o da göstermiş. herkes kendince haklı. ama haklı olmak mutlu etmiyor. iyi insanlar, iyi ebeveynler olabilirsiniz ama birlikte yürüyemiyoruz diyorsan da doğrudur.
eğer 3.5 yıl sonrasında bekar bir anne olma hayali seni mutlu ediyorsa neden olmasın?
bu zamanı da dediğin gibi ev arkadaşı olarak geçirebilirsin. arada olan bir birliktelik de olsa daha bile iyi bence. o kadar uzun zaman ki, ne planlarsan planla nasıl olsa zamanı geldiğinde tutmayacak. şimdi sana bugunu daha huzurlu geçirmen için ne söyleyebilirim diye düşünüyorum; boşver. valla bak. çocuk elbet büyüyecek. elbet işine ve sosyal hayatına döneceksin.
keşke şu veletlerin demoları olsaydı da doğurmadan önce bir deneme sürümü yapsaydık.

Bilmiyorum bekar bir anne olarak düşününce kendimi, özgür rahat hissediyorum. Ama çok zorlanacağım onu biliyorum. Şu an kapana kısılmış gibi hissettiğim için o zamanı hayal ettiğimde özgürlük hissi daha ağır basıyor. Tabi işler hayal edildiği gibi yürümüyor muhtemelen. İki kat sorumluluk olacak. Yalnızlık da cabası. Ot da olsa bir adet baba var hayatımızda şimdilik. Kalas da olsa, hatta duyarsız da olsa var.

Ben ikimizin aşırı uyumsuz bir çift olduğunu biliyorum. İnsan olarak iyi biri. Aşık olduk, sevdik de birbirimizi. Ancak yetmiyor işte. Beklentilerimiz, kişiliklerimiz o kadar farklı ki. Keşke ayrılık fikrini tamamen kafamdan atabilsem. Ya da ayrılınca her şeyin çok daha iyi olacağına inansam. En kötüsü arafta kalmak.
 
Aynen öyle anlamıyorlar.
Keşke anlasalar.

Ben üçüncü bebekte artık her sözüm laf sokmaydı. Eşim gak dese laf sokardım, ben uykusuzluktan geberirken o uyuyor diye boğmak isterdim. Ben çocuğu memede sakinleştirebilirken, o neden sakinleştirmek için çözüm bulmuyor diye içten içe düşman olurdum. Ve idrak gibi çocuklar az büyüsün, çalışmaya başlayım tekmeyi basarım diyordum.

Birgün eşim dedi ki neden konuşup anlatmak yerine laf sokup duruyorsun. Maalesef çocuk bakımında yetersizim, ev işlerine yardım etsem beğenmiyorsun, düşman gibi bakıyorsun deyince düşündüm ve hak verdim.
Anlamıyor yapacak bir şey yok. Tane tane anlattım, evi toparlama konusunda hala berbat olsa da teşekkür ediyorum. Laf sokarak hiçbir şey yaptıramazken teşekkürle her şeyi yapar oldu.

Herkesin hayatında zorluklar var. Mesela benim eşim 20 sene ailemin borçarını ödeyecek. Beni boşasa haklı adam.

Kesinlikle benim eşim de gördüğüm en beceriksiz insan. Ev işi ve çocuk bakımı konusunda. Aynı zamanda dağınık ve pis bazı konularda.

Evet ben de tahammül edemiyorum ben kendimi hırpalarken öylece oturmasına. Yahu en azından ayağa kalk be adam diye çemkiriyorum.
 
Eşim benim çok pişman olacağımı iddia ediyor. Bakın ben elbette eşimin fıtratını değiştiremem. Ancak bir insan düşünün ki, hayattan hiçbir beklentisi yok. Sadece çalışıyor ve para kazanıyor. Ailece yapılması muhtemel tatil için bile bir istek belirtmiyor. Neredeyse hiçbir şeyden zevk almıyor. İlk aklına gelen, hep olumsuz düşünce oluyor.

Her konuda ite kaka hareket ediyor. Evet çalışmayı çok seviyor ve asla bu hususta tembel değil. Hani eşimden emin olduğum tek konu, asla işşiz gezmez ve yatmaz. Hırslıdır ve çalışkandır iş hususunda. Ancak geriye kalan hiçbir konuda istek belirtmez. Olsa da olur olmasa da.

Iki yıldır alması gereken bir ödeme var ve benim dilimde tüy bitti söylemekten. Adam rahat yahu rahat. Öyle rahat ki ben rahatsız oluyorum bu halinden.

Çocuğumuz konusunda da, son bir yıldır felaket tellalı gibi senaryo üretmekten vazgeçti. Geçenlerde oğlum koltuğun kenarına çıkmış. Eşim "idrak sakince salona geç hemen oğlanı yakala çabuk ol" dedi. Dedim heralde çocuk avizeye tırmandı. Öyle bir söylüyor ki, korku filmi seslendirmesinde sanki. Bir baktım yarım metrelik yere çıkmış çocuk. Bu düzelmiş hali. Çok daha kötüydü evvelinde. Yabi ben 3 yıl boyunca zaten beni çok yoran bir çocukla birlikte, aşırı pimpirikli bir adamla zaman geçirdim.

Ben çok fazla detay yazmıyorum geçip gittiği için o günler. Ancak epey hasar bıraktı geçerken. Oğlumun yeni doğduğu zamanlar ben geçinemediğimizi düşünürken, buzdolabı neredeyse boşken, bir gün oğluma yemek yapmaya malzeme bulamadığımda oturup ağlıyorken, adamın iddiaya at yarışına paraları yatırdığını öğrenip bunu sindirmek kolay olmadı mesela. Ben ki durumumuz kötü diye söz yüzüğümü bu adamın eline verdim bozdur diye. Ve o dönem yaptığım tek şey ona destek olmaktı. Sonra aaa adam bok yoluna harcıyormuş meğer paraları. Ben de evde parasızlıktan ömür çürütüyormuşum o zamanlarda. Evet ben bunu sindiremedim uzun süre. Ne aptallığını ne de yalanlarını.

Düzeldi mi evet düzeldi. Borçlarını da ödedi. Ancak ben unutamadım işte. Mevzu sadece para da değil. Ben bir başıma kalmıştım o dönem. Adam geç gelir eve. Ben neredeyse parasız ailemden epey uzakta, bir bebekle kutu gibi evde patlıyordum, nefes alamıyordum. Ben yaşadığım onca sıkıntıya rağmen ailesine de aileme de anlatmadım yaşadıklarımı. Kandırılmış olmama rağmen.

Şimdi bu adam kalkmış bana diyor ki, ben telafi etmek için çok çaba sarf ettim sen görmedin. Artık çabalamam. Yok ya. Ulan sen en yakın arkadaşım bana geldiğinde ödenmemiş su faturasından dolayı kesilen suyu, benim arkadaşımın yanındaki utancımı nasıl telafi edeceksin ki? Ve komik olan kısmı ben ödendiğini sanıyorum. Hepsi geçti mi, geçti. Geride kaldı mı kaldı. Tekrar etti mi hayır. Ancak ben sindiremiyorum o günleri.

Konuyu az sonra okuyacagim ama bu yorum nefesimi daraltti bu ne yaaaa boyle rahat insanlardan aşırı nefret ediyorum gercekten rahatliklari beni rahatsiz ediyor ama bir an benim esim belirdi gözümün önünde iddaa at yarisi elektrik faturasina gelene kadar.
O kadar çalışkan ki oyle yan gelip yatmaz. Hırslı. Parayi da sever
Ama bir yere gidecezmi yerinden oynamaz tembel heyecansiz sönük ben artik sinirimden tek başıma çıkıyorum evde onun tv karsisinda yayılmasını hazmedemicem zira evde zaten köpek var,ayı beslemek fazla geliyor. Esimi cok aşırı seviyorum ama bunlar insanı içine göçerten davranışlar
Az evel seslendim ses yok bir daha seslendim ses yok.
Kanepede uyuyakaldi kesin eminim
O kanepeleri ben letgo ya koyyim de görsün o gününu sanki 35 senelik evli
 
Cok ince dusunceli birisin aslinda birde fazla ayrintiya takiliyorsun cok onemli sorun yok sanirim suanki sadece iletisim kopuklugu kaynakli bence birinizden biri bi adim atsa sanki dugum cozulecek gibi duruyor. Bu araada esimde tel manyagi normalde o evde oljnca ben tel ile konusmamaya dahi ozen gosteririm ama oyle yapinca bende gicikligina aliuorum elime
 
Bence artık eşinize ve oğlunuza ayrı taktikler geliştirerek yaklaşmalısınız.Yoksa bu gidişle iyice kendinizden geçeceksiniz.Erkeklerin birçoğu rahatına düşkün oldukları için çocuğu annenin başına sarıp,kendileri keyif yapıyorlar.Bir kere önce çocukla sürekli beraber yatma işini bir şekilde sonlandırın artık.Çocuk iyice alışmıştır sizinle yatmaya.O nedenle birden olmasa bile yavaş yavaş bırakın onu, kendi yatağında yalnız yatsın.Gerekirse yere yatak yapın düşmemesi için.Akşam onu uyuttuktan sonra kendi yatağınıza geçip yatın.Gece uyanınca yine yanınıza gelmek isteyecektir.Hem onun hem kendi odanızın kapısını aralık bırakıp varsa koridor ışığı açık tutun.Bırakın ara ara gelsin yanınıza.Sonra yine kendi yatağına yatırırsınız.Zamanla alışır. Gelince sizle uyumak isteyebilir ilk zamanlar biraz müsade edersiniz buna.Bir süre sonra odasına ve yatağına iyice alışır.Eğer bu konuyu çözmek için,şimdi biraz sıkıntı yaşamayı göze almazsanız,bu çocuk 10 yaşındada halen sizinle uyumak isteyecektir haberiniz olsun.Zaten sabırlıyım diyorsunuz,biraz daha sabır gösterip,doğru ve
kararlı uygulamalarla bunu çözersiniz bence siz.Kendiniz ve eşiniz için yapabileceğiniz şeyleride zaman içinde tekrar konuşabiliriz kk olarak.Arkadaşlardan güzel yorumlar gelmiş zaten bu konuda.Kendinizi bırakmayın ama,herşeyide tek siz üstlenmeyin diyorum.Nacizane tavsiyelerim bunlar şimdilik.
 
Doğru diyorsun. Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi sizin de aşmanız gereken eşik bu.
Anlamayacak-anlamıyor. Basmıyor adamların kafası bu dile. Biz kadınlar hemen anlarız; kırk ayrı manasını çözeriz ama erkeklerde öyle bir özellik yok, hani olanı vardır da kırk yılda bir çıkar öylesi, çok nadirdir.

Elimizdeki malzemeye bakıp ona göre (istiyorsak) bir yol çizip, gerisini ondan sonra tartacağız. Bence şimdi, şu an bir karar vermen çok sağlıksız olur, oğlun biraz daha rayına girdiğinde daha farklı olabilecek bir zamanı yaşayabileceğinizi düşünüyorum, eğer karşılıklı adımlar atılabilirse.

Kendimden örnek vereyim; bak ben hamilelikle beraber delirmeye başladım; adamın her şeyi bana batar oldu.
Doğurdum, ilk bir sene kaç kere boşanma lafı ettim hatırlamıyorum, adam her seferinde alttan aldı, anneler girdi araya -çocuğum bi sakin ne sizin derdiniz- diye. Benim oğlan da kolikti, o kadar yılmıştım ki anlatamam, her gün 5 saat kesintisiz ağlardı, susturulamazdı asla (Diğer ağlamalarını saymıyorum), morarırdı biz zaten hastanelere taşınırdık sürekli. Göbek fıtığı oldu, ilerledi ağlamasın daha beter olmasın diye kucağımdan indiremedim, tuvalet ve yıkanma ihtiyacım zaten ucu ucuna idi, yemeklerimi insan gibi oturup yiyemedim ilk 6-7 ay, mümkün değil. Aylarca çocuk kendi kendini sıktı kabız etti, yemesi sorun, uyku zaten sorun, kçı ayrı sorun... Ben her şeyle uğraşıyorum, annem yemek yapıp yolluyor bi, adam işte temizliğini yaparsa yapıyor ama çocuğu benden almıyor diye ben düşman belledim.

Grill'ın dediği gibi uyuması batardı adamın ya, iki tekme atıp uyandırasım gelirdi ki yaptım. Vallahi "Kalk, bizi bekleyeceksin" diye ayağımla dürte dürte uyandırdım gecelerce, adam ben gece emzirirken bana su getirdi, onu bunu getirdi-götürdü, savaş gibiydi ya.. O dönem zaten cinsellik bitti bizim, ilk bir buçuk sene rayına koyamadık ve gittikçe uzaklaştık. Önce adam uzaklaştı, ben de inada bindirdim "İpe ipe geleceksin, o zaman görüşeceğiz" diye, sonra adam geldi yanaştı, ben istemiyorum git dedim. Biz bir buçuk sene savaştık. Kolik bebekli hayat bu hale getirdi bizi... Benle beraber adam da şirazeden çıktı sonunda.

Sonrasında ne zaman ki bizim oğlan yavaş yavaş rutine girdi, derdi azaldı, aklı yerine geldi eziyeti minimuma indi, biz çocuğu oynatır severken, birlikte yemek yerken, aynı yatağa dönünce yaklaştık... Sarılmıyorduk, temas etmiyorduk, yatağın taa öbür ucunda yatardım. Ama bi sabaha adam mı kucaklamış ben mi sarılmışım bilmiyorum artık birbirimize sarılmış uyandık. Özlemişim. O sarmalanma hissine ne kadar uzak kaldığımı ve uzak kaldıkça hırçınlaştığımı fark ettim.

Sonra tekrar diyalog başladı, sene sonra konuşabildik, dediklerimiz batmadı.

Sizin yataklar ayrı kuzum, bu bir sorun mesela.
Eğer bazı şeyler yoluna girsin istiyorsan ki en azından denedim diyebilmek için bunu yapmalısın; yatakları bir araya getirin. Bugün olmaz, yarın olmaz ama bunu yapın, yavaş yavaş oğlanı alıştırmaya çalış. Zor olacak anlıyorum, biz de çok zorlandık, benim saçımı tutmadan asla uyumazdı oğlan ki hala daha bazı geceler kalkar yatağından ziyaretimize gelir, aramıza girer yatar, yine de ayırdık. Ben bunu sana anlatamam, senin işin çocuklar zaten sen daha iyi bilirsin. Demek istediğim şu anki düzen, sizin evlilik düzeniniz değil.

Ha sen yaptın üzerine düşeni, adam hala large mı takılıyor, hala mı aynı kafa... Hah işte o zaman gönül rahatlığıyla karar alman daha kolay olacak. O zaman oğluna "Ben denedim, adımlar attım, babanla uyumlu değiliz oğlum, duygularımı tüm çabalarıma rağmen kendisi hiçbir şey yapmayarak bitirdi" diyebileceksin.

Ah gangsta, içim daralıyor benim o zamanları düşündükçe. Hatırlamak istemiyorum bile. Şu x ile başlayan Antidepresanı şeker niyetine tükettiğim o dönemlerde eşimin yaptıklarını asla affedemiyorum.

Ben o zamanlar çok çabaladım bu evlilik için. Ancak öfkemi öylesine bastırmışım ki, adam düzelip af dilemeye başladığında dağıldım ben de. Hem zor bir bebeğe yalnız başıma annelik yapmak, hem eşimin o dönem yaptığı hataları kimseye anlatmadan örtbas etmeye çalışmak kolay olmadı. Benim yemek yapanım da yoktu :) sabah sekizden akşam dokuz buçuğa kadar evde yoktu adam. Ailem uzakta. Eşimin ailesi uzakta. Komşum bile yoktu doğru düzgün. Üst komşum sabah akşam kavga eden karakolluk olan bir çiftti. Diğerleri de benzer vakalar. Bir ara delirdiğimi düşündüm. İntihara hiç o kadar yaklaşmamıştım.

Bana o günleri yaşatan ve destek olmayan adam sonraki yıl adım atsa ne olur, af dilese ne olur. Ben onu affetmeye başladığımda da o adım atmaktan vazgeçti.
 
Benim gözlemledigim bir sey var zor çocuk evliligi sarsıyor.Çunkü anne sadece çocuga yöneliyor eş olduğunu unutuyor evdeki kaos erkegide farkli etkiliyor.Çocuk zorladikca bireyler mutsuzlasiyor birbirlerini elestirmeye basliyor.Üstüne anladığım kadariyle ilk yillardaki guvensizlik çabalarin karşilik görmemesi ve maddiyat da eklenince tahammül tükenmiş.Ben de kolay kolay kimseye boşan demem aldatma dayak yoksa.Sizede demeyecegim evlilik terapisinede inanmiyorum düşüncelerinizi neleri yitirdiniz beklentilerinizi açık açık paylassanız belki çözüm olur.Ama şunu bilinki zor çocukların ilkokul dönemleri ergenlik donemleri çok daha zor ve tek başiniza mucadele etmenizde zor.Buyüdugunde de devamli konulan kurallari yikmaya calisiyorlar farkli problemleri oluyor.Bir baba figürü her zaman gerekli.O nedenle siz birazcdaha esinize özen gösterin onunda göstermesini isteyin bir seyleri canlandirmaya calisin.

Evet değindiğiniz kısım da beni endişelendiriyor. Muhtemelen oğlum zor bir çocuk olmaya devam edecek ve tek başıma ne kadar mücadele edebilirim emin değilim.

Bizi en çok yıpratan ikimizin de geçmişteki yaptıklarımızı, söylediklerimizi unutmaması.
 
X