Evliliğimin bitmesi gerek sanki.

Eşim benim çok pişman olacağımı iddia ediyor. Bakın ben elbette eşimin fıtratını değiştiremem. Ancak bir insan düşünün ki, hayattan hiçbir beklentisi yok. Sadece çalışıyor ve para kazanıyor. Ailece yapılması muhtemel tatil için bile bir istek belirtmiyor. Neredeyse hiçbir şeyden zevk almıyor. İlk aklına gelen, hep olumsuz düşünce oluyor.

Her konuda ite kaka hareket ediyor. Evet çalışmayı çok seviyor ve asla bu hususta tembel değil. Hani eşimden emin olduğum tek konu, asla işşiz gezmez ve yatmaz. Hırslıdır ve çalışkandır iş hususunda. Ancak geriye kalan hiçbir konuda istek belirtmez. Olsa da olur olmasa da.

Iki yıldır alması gereken bir ödeme var ve benim dilimde tüy bitti söylemekten. Adam rahat yahu rahat. Öyle rahat ki ben rahatsız oluyorum bu halinden.

Çocuğumuz konusunda da, son bir yıldır felaket tellalı gibi senaryo üretmekten vazgeçti. Geçenlerde oğlum koltuğun kenarına çıkmış. Eşim "idrak sakince salona geç hemen oğlanı yakala çabuk ol" dedi. Dedim heralde çocuk avizeye tırmandı. Öyle bir söylüyor ki, korku filmi seslendirmesinde sanki. Bir baktım yarım metrelik yere çıkmış çocuk. Bu düzelmiş hali. Çok daha kötüydü evvelinde. Yabi ben 3 yıl boyunca zaten beni çok yoran bir çocukla birlikte, aşırı pimpirikli bir adamla zaman geçirdim.

Ben çok fazla detay yazmıyorum geçip gittiği için o günler. Ancak epey hasar bıraktı geçerken. Oğlumun yeni doğduğu zamanlar ben geçinemediğimizi düşünürken, buzdolabı neredeyse boşken, bir gün oğluma yemek yapmaya malzeme bulamadığımda oturup ağlıyorken, adamın iddiaya at yarışına paraları yatırdığını öğrenip bunu sindirmek kolay olmadı mesela. Ben ki durumumuz kötü diye söz yüzüğümü bu adamın eline verdim bozdur diye. Ve o dönem yaptığım tek şey ona destek olmaktı. Sonra aaa adam bok yoluna harcıyormuş meğer paraları. Ben de evde parasızlıktan ömür çürütüyormuşum o zamanlarda. Evet ben bunu sindiremedim uzun süre. Ne aptallığını ne de yalanlarını.

Düzeldi mi evet düzeldi. Borçlarını da ödedi. Ancak ben unutamadım işte. Mevzu sadece para da değil. Ben bir başıma kalmıştım o dönem. Adam geç gelir eve. Ben neredeyse parasız ailemden epey uzakta, bir bebekle kutu gibi evde patlıyordum, nefes alamıyordum. Ben yaşadığım onca sıkıntıya rağmen ailesine de aileme de anlatmadım yaşadıklarımı. Kandırılmış olmama rağmen.

Şimdi bu adam kalkmış bana diyor ki, ben telafi etmek için çok çaba sarf ettim sen görmedin. Artık çabalamam. Yok ya. Ulan sen en yakın arkadaşım bana geldiğinde ödenmemiş su faturasından dolayı kesilen suyu, benim arkadaşımın yanındaki utancımı nasıl telafi edeceksin ki? Ve komik olan kısmı ben ödendiğini sanıyorum. Hepsi geçti mi, geçti. Geride kaldı mı kaldı. Tekrar etti mi hayır. Ancak ben sindiremiyorum o günleri.
Çok haklısın.
Eğer o günlerde kocanı boşasaydın çok haklıydın.
Ya da kocan hala kumar oynuyor olsa yine haklıydın.
Ama boşanmadın. Belki affetmedin, güvenin kırıldı ama bu evliliğe bir şans verdin. Şans vermek geçmişi geçmişte bırakmak değil midir? Bu şansı mutlu olmak icin değerlendir.
Nice aldatılan kadın kaç kez şans veriyor ama yine aldatılıyor.
En azından eşin aynı hataya devam etmemiş.
Ailenle ilgili konularda ne kadar affediciysen, kendi çekirdek aile için de cömert olmak sana bir şey kaybettirir mi?
Gerçekten normal bir evlilik hayatı yaşamaya başladığında senin fikrin, kalbin değişmezse o zaman en azından emin olursun, bu evlilikte mutlu olma ihtimalin yoktur, ayrılırsın.
 
Böyle düşününce kendi annemi babamı affettiysem eşümi her türlü affetmem gerekiyor aslında :) ancak mevzu sadece affetme de değil. Şimdi bu iddia at yarışı falan sebep olduğu adrenalin sebebiyle tekrar ermesi muhtemel durumlar. Evet üç yıldır tekrar etmedi en azından ben bilmiyorum. Para girmiyor, borç yok tekrar etmedi bu durumda. Ancak ya olursa korkusu benim yelkenleri indirmemi engelliyor. Bu biraz da acı çekme, hayal kırıklığı yaşama korkusu aslında. Sanıyorum ki, teslim olmazsam ve aynı şeyler olursa daha az acı çekerim. Aman zaten beklediğim bir durumdu derim. Düşününce saçma aslında. Önlem alsan da çekeceğin acı ya da hayal kırıklığı değişmiyor. Bari mutlu olmaya bak, olursa düşünürsün değil mi? Ama yok kontrol manyağı biri olarak tetikte olmalıyım. Çünkü az daha delirmek lazım.
Belki hiç gerçekleşmeyecek şeyler için şimdiden üzülmek saçma değil mi sence de?
Güvenen insan aldanmaz, aldatan insan kaybeder.
Yine aynı hatayı yaparsa boşarsın, yoluna bakarsın.
 
Evet öyle olmuştu o zaman. Bir iki ay da iyi gitti her şey. Sonra yine başa sardık. Ben artık birbirimizi sevmiyor olmamıza bağlıyorum bu durumu ne yazık ki.
İdrak günaydın.
Sen bu durumun belki farkındasın belki degilsin bilmiyorum henuz tam okumadim yorumlari ama yatak ayırmak ciddi soguma, mesafe problemi.
Yaşadıgım icin söyluyorum. Oglanda yatak ayırdik hatta oda ayırdık. Ve o dönem evliligimizde acilan yaralari kapatmamız uzun zaman aldı.

Yorum da 2 ay iyiydik sonra yine başa sardik demissin. Biz de tam olarak öyleydik. Ama duzelmek icin her başlayaşımiz da iyi olarak kaldıgımiz zaman zarfı uzadı. Simdi de ara ara bozuguz anlamsiz sogukluklar yasiyoruz. Ama en buyuk kavgamizin ustunden 13 ay gecti. Cokta üzücüydü benim icin 8 aylik hamileydim.
Emin ol herkeste bazı sıkıntılar var. Sendr iddia olmus baskasın da porno baskasin da aile problemi. Ya da aldatma.

Önemli olan duzelmek istemek. Ve idrakcığim durum benim gozümden şu ki sen çabalamak istemiyorsun. Salmışsın kendini. Yaşadıgın sorunlar derin izler bırakmıs. İş esine dusuyor senin etrafında pır dönüp pervane olmasi gerekiyor bence. Atlatirsan onun uzun soluklu sürecek olan cabasından sonra atlatabilirsin diye dusunuyorum. Bunun icin senin de teslimiyet gostermen gerekiyor.

Ama eşin ne durum da çabalama isteği var mi bilemiyorum.
 
Eşim benim çok pişman olacağımı iddia ediyor. Bakın ben elbette eşimin fıtratını değiştiremem. Ancak bir insan düşünün ki, hayattan hiçbir beklentisi yok. Sadece çalışıyor ve para kazanıyor. Ailece yapılması muhtemel tatil için bile bir istek belirtmiyor. Neredeyse hiçbir şeyden zevk almıyor. İlk aklına gelen, hep olumsuz düşünce oluyor.

Her konuda ite kaka hareket ediyor. Evet çalışmayı çok seviyor ve asla bu hususta tembel değil. Hani eşimden emin olduğum tek konu, asla işşiz gezmez ve yatmaz. Hırslıdır ve çalışkandır iş hususunda. Ancak geriye kalan hiçbir konuda istek belirtmez. Olsa da olur olmasa da.

Iki yıldır alması gereken bir ödeme var ve benim dilimde tüy bitti söylemekten. Adam rahat yahu rahat. Öyle rahat ki ben rahatsız oluyorum bu halinden.

Çocuğumuz konusunda da, son bir yıldır felaket tellalı gibi senaryo üretmekten vazgeçti. Geçenlerde oğlum koltuğun kenarına çıkmış. Eşim "idrak sakince salona geç hemen oğlanı yakala çabuk ol" dedi. Dedim heralde çocuk avizeye tırmandı. Öyle bir söylüyor ki, korku filmi seslendirmesinde sanki. Bir baktım yarım metrelik yere çıkmış çocuk. Bu düzelmiş hali. Çok daha kötüydü evvelinde. Yabi ben 3 yıl boyunca zaten beni çok yoran bir çocukla birlikte, aşırı pimpirikli bir adamla zaman geçirdim.

Ben çok fazla detay yazmıyorum geçip gittiği için o günler. Ancak epey hasar bıraktı geçerken. Oğlumun yeni doğduğu zamanlar ben geçinemediğimizi düşünürken, buzdolabı neredeyse boşken, bir gün oğluma yemek yapmaya malzeme bulamadığımda oturup ağlıyorken, adamın iddiaya at yarışına paraları yatırdığını öğrenip bunu sindirmek kolay olmadı mesela. Ben ki durumumuz kötü diye söz yüzüğümü bu adamın eline verdim bozdur diye. Ve o dönem yaptığım tek şey ona destek olmaktı. Sonra aaa adam bok yoluna harcıyormuş meğer paraları. Ben de evde parasızlıktan ömür çürütüyormuşum o zamanlarda. Evet ben bunu sindiremedim uzun süre. Ne aptallığını ne de yalanlarını.

Düzeldi mi evet düzeldi. Borçlarını da ödedi. Ancak ben unutamadım işte. Mevzu sadece para da değil. Ben bir başıma kalmıştım o dönem. Adam geç gelir eve. Ben neredeyse parasız ailemden epey uzakta, bir bebekle kutu gibi evde patlıyordum, nefes alamıyordum. Ben yaşadığım onca sıkıntıya rağmen ailesine de aileme de anlatmadım yaşadıklarımı. Kandırılmış olmama rağmen.

Şimdi bu adam kalkmış bana diyor ki, ben telafi etmek için çok çaba sarf ettim sen görmedin. Artık çabalamam. Yok ya. Ulan sen en yakın arkadaşım bana geldiğinde ödenmemiş su faturasından dolayı kesilen suyu, benim arkadaşımın yanındaki utancımı nasıl telafi edeceksin ki? Ve komik olan kısmı ben ödendiğini sanıyorum. Hepsi geçti mi, geçti. Geride kaldı mı kaldı. Tekrar etti mi hayır. Ancak ben sindiremiyorum o günleri.
Çok haklısınız kesinlikle. Ama tekrar edilmediyse bunları tekrar tekrar değerlendirmek sizi sadece yıpratır.
 
Yaptık bugün o işi. Eşim teklif etti oturduk bir yerde yemek yedik konuştuk. Ne zaman bitik hale gelsem adam adım atıyor.

Benim eşime karşı inanılmaz bir güven problemim var Milana. Mesele aslında bu. Tekrar bana üç yıl önce yaşattıklarını yaşatmasından korkuyorum. Bu yüzden ne kendimi açabiliyorum ne de onun attığı adımlara karşılık verebiliyorum. Laf sokmalar da bu yüzden.
Ben birçok mesajını okudum. Yüzügünü satmanı faturaları ödememesini vs.
Ama bak eşin uğraşıyor senin için şu kısacık hayatta affet gitsin. İnsanlara neleri affetmiyor be kuzum. Bence yorulmuşşun terapiye ya da tatile ihtiyacın var. Bildiğim başka terapi yöntemleri de var. Rakı içip azıcık dağıtmak gibi. Bırakamadığına göre hala umudun var.
Bence bazı insanlar mutsuzluktan besleniyor.
Fark etmeden, 3 yıl sonra üzüleceğime şimdi üzüleyim çok saçma.
Bir de bağımlı olan kişi o şey için herşeyi yapar geçmişteki gibi. Empati yap lütfen.
Ama düzeldi ise sanşlısınız öpücük kondurmak günaydın demek çok mu zor.
Kendine tüm yükleri alma. Yapma herşeyi. Bosanma kararı verdiğim gün bile kötü davranmadım aynı yatakta uyudum dokunmadan, sonra ben o yokken gittim.
 
Eşim benim çok pişman olacağımı iddia ediyor. Bakın ben elbette eşimin fıtratını değiştiremem. Ancak bir insan düşünün ki, hayattan hiçbir beklentisi yok. Sadece çalışıyor ve para kazanıyor. Ailece yapılması muhtemel tatil için bile bir istek belirtmiyor. Neredeyse hiçbir şeyden zevk almıyor. İlk aklına gelen, hep olumsuz düşünce oluyor.

Her konuda ite kaka hareket ediyor. Evet çalışmayı çok seviyor ve asla bu hususta tembel değil. Hani eşimden emin olduğum tek konu, asla işşiz gezmez ve yatmaz. Hırslıdır ve çalışkandır iş hususunda. Ancak geriye kalan hiçbir konuda istek belirtmez. Olsa da olur olmasa da.

Iki yıldır alması gereken bir ödeme var ve benim dilimde tüy bitti söylemekten. Adam rahat yahu rahat. Öyle rahat ki ben rahatsız oluyorum bu halinden.

Çocuğumuz konusunda da, son bir yıldır felaket tellalı gibi senaryo üretmekten vazgeçti. Geçenlerde oğlum koltuğun kenarına çıkmış. Eşim "idrak sakince salona geç hemen oğlanı yakala çabuk ol" dedi. Dedim heralde çocuk avizeye tırmandı. Öyle bir söylüyor ki, korku filmi seslendirmesinde sanki. Bir baktım yarım metrelik yere çıkmış çocuk. Bu düzelmiş hali. Çok daha kötüydü evvelinde. Yabi ben 3 yıl boyunca zaten beni çok yoran bir çocukla birlikte, aşırı pimpirikli bir adamla zaman geçirdim.

Ben çok fazla detay yazmıyorum geçip gittiği için o günler. Ancak epey hasar bıraktı geçerken. Oğlumun yeni doğduğu zamanlar ben geçinemediğimizi düşünürken, buzdolabı neredeyse boşken, bir gün oğluma yemek yapmaya malzeme bulamadığımda oturup ağlıyorken, adamın iddiaya at yarışına paraları yatırdığını öğrenip bunu sindirmek kolay olmadı mesela. Ben ki durumumuz kötü diye söz yüzüğümü bu adamın eline verdim bozdur diye. Ve o dönem yaptığım tek şey ona destek olmaktı. Sonra aaa adam bok yoluna harcıyormuş meğer paraları. Ben de evde parasızlıktan ömür çürütüyormuşum o zamanlarda. Evet ben bunu sindiremedim uzun süre. Ne aptallığını ne de yalanlarını.

Düzeldi mi evet düzeldi. Borçlarını da ödedi. Ancak ben unutamadım işte. Mevzu sadece para da değil. Ben bir başıma kalmıştım o dönem. Adam geç gelir eve. Ben neredeyse parasız ailemden epey uzakta, bir bebekle kutu gibi evde patlıyordum, nefes alamıyordum. Ben yaşadığım onca sıkıntıya rağmen ailesine de aileme de anlatmadım yaşadıklarımı. Kandırılmış olmama rağmen.

Şimdi bu adam kalkmış bana diyor ki, ben telafi etmek için çok çaba sarf ettim sen görmedin. Artık çabalamam. Yok ya. Ulan sen en yakın arkadaşım bana geldiğinde ödenmemiş su faturasından dolayı kesilen suyu, benim arkadaşımın yanındaki utancımı nasıl telafi edeceksin ki? Ve komik olan kısmı ben ödendiğini sanıyorum. Hepsi geçti mi, geçti. Geride kaldı mı kaldı. Tekrar etti mi hayır. Ancak ben sindiremiyorum o günleri.

Evet, cok kotu bir sey yasamissiniz ama geriye bakarak yol yurunmez idrak.
Bunu senin icin diyorum.
Affet ve rahatla.
Esinle bunlari konustun da hayir hakli degilsin mi dedi?
Sanki bu konuda esinin tam olarak hak verdigini, vicdan azabi cektigini gorememissin de hirsin dinmemis gibi.
Su da var tabii esine tavrini belirleyenlerde; bu kadar hata yapan birine iyi davranmamaliyim (cunku yaptigi yanina kar kalmamali, ceza cekmesi gereken yerde lutuf gormemeli, ona iyi davranarak onu odullendirmemeliyim) cunku hak etmiyor.

Senin, sizin hayatinizi kolaylastiracak ozellikle senin ruhsal doyumunu da saglayacak hamleleri esinin bildiginden emin misin?
Bu yuzden durt diyorum.
Yani soyle. Soylemeden anlamiyorlar.
Hemen kalkip soyledigin sekle girmeyecek sabret her defasinda tekrar soyle.

Evet ben anneymişim. Tabi ki anneler daha fedakar ve sabırlı olmalıymış. Eşimin sözleri bunlar.

Telefon konusunda ne zaman bir şey desem, e sen aç sohbet konusu madem diyor. O da benim görevim çünkü. E ne yapalım diyor, onu da ben bulmalıyım çünkü.

Geçen haftalarda bir gün oğlum beni o kadar yordu ki tüm gün hastanede, oğlumu yatırıp çıktıktan sonra eşim "hatun hadi kahve yap da içelim beraber" dedi. Görünüşte hoş bir istek değil mi? Ama değil işte. Ben saatlerce çocukla hırpalanmış ve zorla uyutmuşken o telefonla oynamak yerine kahveyi yapabilirdi. Yapmadı. Karşılığında da buyur kahveni yap ve iç. Ben yatıyorum yanıtını aldı. Kimse kusura bakmasın böyle bir bencillik karşısında tatlı dilli geyşa olamıyorum.

Burda mesela kahveyi neden yapmadigini anladi mi sence esin?
Ondan beklentinin farkina vardi mi?

Eger bunlari biliyor ve seni gicik etmek, seni daha cok yormak vs icin yapiyorsa bosanmalisin evet.
Ama senin ne istedigini neye kizdigini neye kirildigini anlamiyorsa telafi bekleyemeyiz ki.
 
Yok o kısmı yanlış anlamışsınız. Eşim de çözüm üretmiyor. Hatta son tartışmamızda "evet çözüm üretmiyorum üzerinde düşünmüyorum bile" dedi sağolsun. Bıkmış. Bir dönem denemiş ile yaramamış vazgeçmiş o da.

O üç yıl bir şey beklemiyor ki. Adamın evlilikle ilgili bir beklentisi yok. En azından dile getirdiği bir beklenti yok. Bildiğin ot kendisi. Evde yemek olsun, tartışma olmasın ona yeter. Bu durumda çamaşırlarını yıkayan, evini temizleyen, ortak çocuğa gerekli ihtimamı gösteren ve üç yıl boyunca sorun çıkarmayan bir kadınla yaşamak ona zulüm olmamalı :)

Kendiniz, eşiniz ve çocuğunuz için en iyisini siz bilirsiniz tabi. Ama 3 yıl sonraki hedeflerinize 'boşanmak' eylemini koymak bu durumda biraz komik oluyor sanki :)

Madem 3 yıllık bir süre tanıyorsunuz evliliğinize, bunu nekahet dönemi olarak geçirin. Hayatınızda düzeltmek istediğiniz şeylerin bir listesini yapın ve 3 yıl sadece bu listeye odaklanın. Boşanmaya 3 yıl sonra da karar verebilirsiniz.

Yaşadığınız anı güzelleştirmeye, yaşadığınız andan tat almaya bakın. Çünkü gerçek olan tek şey var o da şu an.
 
Daha önce çabalayın diye fikir belirtmiştim ama bir kadın olarak yaşadıklarınız kolay değil.
İnsan şunu düşünebilir, eşiniz zaten neredeyse hayatınızda değil, ne diye çekeceksiniz ki.
Geçmişe dair güvensizliğiniz de de çok haklısınız, insanın zoruna gider , ev de insan yiyecek bir ekmek bulamazken , dışarıda abuk subuk yarışlarda para yiyen bir eş. Ama bu kısmı devam ettiğiniz sürece ve 2. Defa yaşanmadığı sürece artık devamlı öne getirmeye gerek yok, affetmek zorundasınız, yoksa zaten gitmez bu iş.
Çocuğunuzla ilgili malesef herşey size kalmış, zorsa zor , bu çocuğun babaya ihtiyacı var, bir babanın çocuğuyla 15 dakika vakit geçirmemesini kimse anlayamaz hakta vermez. Zorsa size de zor, sizin haliniz ne olacakmış peki. Birşekilde size yardımcı olmalı, sizin için değilse bile sadece çocuğun babasıyla vakit geçirmeye hakkı olduğu için evladı için bunları yapabilmeli.
Hayatı , yapılacakları, düşünülecekleri fazla yıkmış sizin üstünüze, ittire kaktıra nereye kadar.
Yine de ısrarla beklentilerinizi anlatmanızı , düzelmesi adına biraz daha iteklemeniz tarafındayım, sonra malesef olmuyorsa olmuyordur.

Tekrar etmedi aynı hataları. Telafi etmek için çabaladı da. O konuda hakkını yiyemem.

Çocuk konusunda maalesef hiç ilerleyemiyoruz. Hiç sabredemiyor ve belli bir noktadan sonra sabrı taşıp bağırdığı için ben müdahale etmek zorunda kalıyorum. Çünkü oğlum aşırı hırçınlaşıyor. Ben de aynı şekilde düşünüyorum. Zorsa bana da zor bu çocuk. Benim de sabrım taşıyor ben de çok zorlanıyorum. Ancak ben yapamıyorum deyip çekilme şansım olmuyor. Bir baba olarak bu kaosun dışında kalıyor eşim hep. Gerekçesi de var, beni istemiyor beni itiyor. E daha çok çabala o zaman.
 
Şu yazdıklarınızı okudukça, düşünmeye başlama aşamasında oldugum çocuk sahibi olma fikrimi rafa kaldırdım. Zira siz kadar güçlü ve sabırlı bir kadın değilim. Merakımı maruz görün ama siz hasta oldugunuzda nasıl idare ediyorsunuz. Yani ben artık sizin durumunuza romantik yönden bakamıyorum diğer arkadaşlar gibi. Yüce kalbinize de bu adamı hala sevmeye devam ettiği ve ona dair umudunu yitirmediği için çok saygı duyuyorum. Ben diğerlerinin aksine sizin artık yeteri kadar kendinizden verdiğinizi görüyorum. Kumar iddia borçlar ı hesaba bile katmayarak konuşuyorum şuan. Eşiniz sizin herşeyi üstlenmenize o kadar alışmış ki kahve ricası onun için çok normal. Eşinizin sizi anladıgını hiç sanmıyorum çünkü o hiç sizin kadar fedakarlık yapmamış. Eşinizin adımları sadece sizin gazınızı almaya yönelik şeyler bence. Anı kurtarma ve sizi anlık sakinleştirecek ve düzelmeye dair umudunuzu canlı tutacak çözümler. Çok üzgünüm...

Geçen yıl böbrek rahatsızlığım vardı. Ağrılar içinde kıvranıp en sonunda ameliyat oldum. Ameliyat olduğum gün ayaktaydım. Kontrollere gittiğimde oğlumu valideye bırakıyordum eşim izin alamıyor diye. Geldiğimde oğlumu hemen veriyorlardı aşırı yoruldukları için. Bir gece acile gittim. Serumlar, iğneler. Döndüğümde oğlum bahçede bekliyordu beni. Durmuyormuş beni istiyormuş. Yani benim hasta olma şansım pek yok. Olamıyorum, olsam da ayaktayım.

Eşim ben vazgeçme eşiğine geldiğimde adım atar. Onun dışında dünyanın en gamsız insanı. Geçen hafta çok rahatsızlandım bir gün. Oğlanı tut bir saat uyuyayım dedim. Tuttu ya da tutmaya çalıştı diyelim. Beş dakikada bir oğlum yanıma geldi. Anne hasta olmuş öpeyim geçsin iyileşsin diyerek. Yatamadım. Ben galiba aşırı yorgunum, bu da her konuda tükenmeme sebep oldu.
 
Canım hayatını kurman 3 yılı bulacaksa eğer bu sitede maddi olarak kendini toplamakla geçir bence. Para birikimi yap, kendine yetecek duruma gelene kadar. Adamın aldatması şiddeti vs yoksa ve mecbursan da orda kalmaya onu görmeden duymadan yaşamaya çalış. Evde o yokmuş gibi davran. Oğlumla ikiniz için bir düzen kur , ev arkadaşı olarak gör durumunu toparlayana kadar.

Şu an için öyleyiz zaten. Ama o kadar kolay olmuyor o iş. Yani iki yabancı gibi yaşanmıyor illa ki ihtiyaç duyulan, zaman zaman muhabbet edilen bir ortam oluyor. Bir karı koca olup, bir ev arkadaşı olmak da yıpratıyor insanı epey.
 
İnanın oğlumun tek ebeveyni olmayı ben de hiç istemiyorum. Ancak mecburi durumlarda oğlumu babasına bıraktığımda bile kırk kere arıyor nerede kaldın diye. Kişisel bakımına zerrece katkısı yok ve beceremiyor da zaten. Benim ondan baba olarak tek beklentim, oğlumla oynasın vakit geçirsin. En azından dışarı çıkarsın ara sıra. Ancak oğluma tahammülü o kadar az ki, dışarıya çıktıklarında en fazla on beş dakika sonra heri geliyorlar. Geldiklerinde savaştan çıkmış gibi oluyorlar. Oğlum genelde ağlıyor oluyor. Bi r konuda inatlaşıyorlar ve ikisi de birbirlerine tahammül edemiyor. Oğlum iki yaşına gelene dek ilişkileri çok iyiydi. Hatta benden çok babasına düşkündü.

Ancak oğlum ne zaman bağımsızlığını ilan etmeye başladı, ne zaman isteklerini hırçınlığı ile belirtmeye başladı, o vakit baba oğul bağları koptu. İnanın ben de istemiyorum tek ebeveyn olmayı.
Iyi de boyle zor bir cocukla baba inatlasmamali zitlasmamali tahammulunu artirmali cocuga kizdikca sanmasinki cocuk daha sakin uslu olacak daha da huysuzlugu artar baba cocuk arasinda mesafenin artmasi iyi bir durum degil baba yaninda ama manen uzaginda.herkes anlasir uslu sakin soz dinleyen cocukla birseyler yapmayi da sever fakat onemli olan zor bir cocukta asil babalik hunerleri ortaya cikmali.
 
Yaaa idrak burdan yola çıkarak tavsiyede bulunmak istiyorum ben de. Benim eşim de senin eşinin bu konuda çok çok alt modeli. Kızıma tahammül edemediği için hep “seni istiyor” bahanesiyle yerde düzgünce oynayan çocuğu bile bana yapıştıra yapıştıra anneye aşırı düşkün bir çocuk haline getirdi. Kendi keyiflerine bakabilmeleri için acayip işlerine gelen birşey. Ben de çocuk tahammülsüz babaya maruz kalmasın diye bütün yükü yüklenmiş,mümkün mertebe onları biraraya getirmemeye çalışıyordum çocuk zarar görmesin diye. Ama olan bana olmuştu geçen yıl.
-ben her fırsatta boncuğumu babasıyla başbaşa bırakıyorum(parka,markete,camiye, galericiye..birlikte gitsinler de). Dışarda halletmen gereken işleri oğlan babasıyla evde olduğu saatlere denk getirsen, bi şekilde baş başa bıraksan. Atom bombası değil ki mübarek onun da çocuğu. Yazık sana yaaa, az bi dinlendirsin seni.
-telefonları saklıyorum. Çünkü eşim de bir ergen gibi tel bağımlısı. Çocuk çok fazla haşır neşir olmasın,görmesin diye. Bu çok işe yaradı bak. Sende bi denesen mi acaba?
-şu aralar yeni bebekten dolayı bulantılarım var, dinlenmem gerek diyip daha fazla kendimle başbaşa kalmaya çalışıyorum. Sende ufak tefek rahatsızlık dile getirip,en azından bi mola vermem gerek oğlana deyip dışarıya mı göndersen onları. Bırak baş etmeyi öğrensin çocukla.
Daha ne desem bilemedim, zor çocuk anneyi mahvediyor gerçekten. Baba da köşe minderi gibi öylece yığılıp tek amacı oyun skoru yapmak olunca hayattan soğumamak işten değil. Ama sen kocanın konforunu boz bence. Senin olduğu kadar onun da çocuğu, öyle pimpiriklenip kafada kurmakla iyi baba,ilgili baba olunmaz.

Zaten beni çocuk doğduktan sonra eşime karşı tahammülsüz yapan şey buydu. Yani hem faydası yok hem de sürekli diliyle müdahale halinde. Geçen yıl sonunda patladım ve "madem ben bu çocuğa tek başıma bakıyorum. Madem faydan yok. O dilini bir daha çocukla ilgili bir şey söylemek akıl vermek ve hatta felaket senaryosu üretmek için açarsan gerçekten artık hayatımızda olmayacaksın" dedim. Neyse ki biraz tutmaya başladı dilini.

Üstte bir arkadaşa da yazdım deniyorum ara sıra bırakıyorum. Ama ya telefonla arayıp duruyor çocuk durmuyor diye, ya da evdeysem ve uzandıysam sürekli yanıma geliyorlar sonunda kalkıyorum yataktan.
 
Çok haklısın.
Eğer o günlerde kocanı boşasaydın çok haklıydın.
Ya da kocan hala kumar oynuyor olsa yine haklıydın.
Ama boşanmadın. Belki affetmedin, güvenin kırıldı ama bu evliliğe bir şans verdin. Şans vermek geçmişi geçmişte bırakmak değil midir? Bu şansı mutlu olmak icin değerlendir.
Nice aldatılan kadın kaç kez şans veriyor ama yine aldatılıyor.
En azından eşin aynı hataya devam etmemiş.
Ailenle ilgili konularda ne kadar affediciysen, kendi çekirdek aile için de cömert olmak sana bir şey kaybettirir mi?
Gerçekten normal bir evlilik hayatı yaşamaya başladığında senin fikrin, kalbin değişmezse o zaman en azından emin olursun, bu evlilikte mutlu olma ihtimalin yoktur, ayrılırsın.

Haklısın o zaman boşanmak gerekirdi aslında ama o kadar af diledi ve düzeltmek için şans istedi ki yapamadım.

Dün oğlanı uyutup çay içerken "sen haklısın. Ben seni anlıyorum. Şüphe ile yaşamak çok zor. Ancak biraz gör yaptıklarımı. Ben oynamıyorum. Sadece evliliğimiz için değil oğlum için de oynamıyorum. Günün birinde oynarsam çık git tek kelime etmem hak veririm" dedi.

Ben de "sadece bu değil mesele. Bak ben çok yalnız kaldım. Çocuğu görüyorsun sen de on dakika tahammül edemiyorsun. Lütfen zorlansan da gerilsen de bana yardımcı ol çocuk bakımı konusunda"dedim. Maddi Durumumuz el vermediği halde sırf ben biraz nefes alayım diye çocuğu yarım gün kreşe göndermiş. Daha ne yapsınmış :)
 
Belli bir teşhisi yok henüz. Martın sonunda alanında başarılı bir başka uzmana randevu aldık. Gidince durum biraz daha netleşecek sanırım.

Tekrar idrak olsam tüm sorunlar hallolucak zaten...

Bence evliliginiz kurtarilabilir. Sadece destek almalisiniz uzmanlardan. Idaa, bebek, anne baba rolü,.. Cok sey yasadiniz aslinda. Yipranma denilen sey hemen olmuyor zaten, yillar sonra fark ediyorsun, acisi cikiyor. Esin ile uzaklastiniz, ve tekrar birbirini bulmak cidden zor.

Oglunun problemi oldugunu sanmiyorum acikcasi. Sen anneligi biraz fazla güclü yasadin, mantik ile degil, hisler ile davrandin.

Ben ve esimde bebekten sonra cok sorun yasadik. Bizde uzaklasmistik birbirimizden. Psikolog cok fayda etti. Umarim sizede fayda eder. Pes etme. Canin sikildiginda burda yaz.
 
İdrak günaydın.
Sen bu durumun belki farkındasın belki degilsin bilmiyorum henuz tam okumadim yorumlari ama yatak ayırmak ciddi soguma, mesafe problemi.
Yaşadıgım icin söyluyorum. Oglanda yatak ayırdik hatta oda ayırdık. Ve o dönem evliligimizde acilan yaralari kapatmamız uzun zaman aldı.

Yorum da 2 ay iyiydik sonra yine başa sardik demissin. Biz de tam olarak öyleydik. Ama duzelmek icin her başlayaşımiz da iyi olarak kaldıgımiz zaman zarfı uzadı. Simdi de ara ara bozuguz anlamsiz sogukluklar yasiyoruz. Ama en buyuk kavgamizin ustunden 13 ay gecti. Cokta üzücüydü benim icin 8 aylik hamileydim.
Emin ol herkeste bazı sıkıntılar var. Sendr iddia olmus baskasın da porno baskasin da aile problemi. Ya da aldatma.

Önemli olan duzelmek istemek. Ve idrakcığim durum benim gozümden şu ki sen çabalamak istemiyorsun. Salmışsın kendini. Yaşadıgın sorunlar derin izler bırakmıs. İş esine dusuyor senin etrafında pır dönüp pervane olmasi gerekiyor bence. Atlatirsan onun uzun soluklu sürecek olan cabasından sonra atlatabilirsin diye dusunuyorum. Bunun icin senin de teslimiyet gostermen gerekiyor.

Ama eşin ne durum da çabalama isteği var mi bilemiyorum.

Bir sene boyunca çabaladı epey. Ancak o zaman yaşadıklarım çok yeni olduğundan ve benim psikolojim çok berbat olduğundan affedemedim. Zamanla ben affetmeye başladım o çabalamaktan vazgeçti.

Yatak konusunu önümüzdeki ay halledeceğiz. Konuştuk Hemfikiriz bu konuda. Bakalım işe yarayacak mı tekrar aynı yatağa dönmek. Deneyip göreceğiz :)
 
Ben birçok mesajını okudum. Yüzügünü satmanı faturaları ödememesini vs.
Ama bak eşin uğraşıyor senin için şu kısacık hayatta affet gitsin. İnsanlara neleri affetmiyor be kuzum. Bence yorulmuşşun terapiye ya da tatile ihtiyacın var. Bildiğim başka terapi yöntemleri de var. Rakı içip azıcık dağıtmak gibi. Bırakamadığına göre hala umudun var.
Bence bazı insanlar mutsuzluktan besleniyor.
Fark etmeden, 3 yıl sonra üzüleceğime şimdi üzüleyim çok saçma.
Bir de bağımlı olan kişi o şey için herşeyi yapar geçmişteki gibi. Empati yap lütfen.
Ama düzeldi ise sanşlısınız öpücük kondurmak günaydın demek çok mu zor.
Kendine tüm yükleri alma. Yapma herşeyi. Bosanma kararı verdiğim gün bile kötü davranmadım aynı yatakta uyudum dokunmadan, sonra ben o yokken gittim.

Haklısınız. Teoriler üreterek kendimi mutsuz ediyorum sadece. Olursa bırakır giderim, olmadan şüpheye düşmek beni bitiriyor.

Sadece yüzük olsa iyi, birikimim de az da olsa heba oldu. Oğlumun doğumunda gelen altınlar vs. Çok büyük bir rakam değil ama o dönem ihtiyacımız vardı ve çok büyük maddi sıkıntılar yaşadık. Ben ona defalarca dedim, ben giden paraya acımıyorum. Senin ben zor durumdayken bunu yapmış olmanı kaldıramıyorum. Ve yalan söylemeni...

Oynamayı bıraktığı günü bugün gibi hatırlıyorum mesela. Oynadığını öğrenmiştim ve bir günde çökmüştüm. Oğluma yeten hatta artan sütüm o gün kesildi. Gece oğlum açlıktan uyumuyor. Elim ayağım titriyor. Dolabı açtım bari ek gıda vereyim doysun çocuk diye. Hiçbir şey yok verebileceğim. Gece saat üç. Eşime "eğer oğlum bu geceyi yaşanmasaydı seni affedebilirdim ancak bu evlilik yarın bitecek" dedim. Sabaha kadar ağladı yalvardı. Allah beni kahretsin ki şu durumu yaşattım size dedi. O günden sonra düzeldi, baba oldu. Nasılsa annesi emzirirken oğlumun ekstra harcamaya ihtiyacı yok diye düşünüyordu ancak benim sütüm kesilince artık baba olması gerektiğini idrak etti lakin benden giden gitti o gece. Buz gibi soğudum adamdan.

Sonraki bir yıl boyunca peşimde pervane oldu hatalarını telafi etmeye çalıştı ama benim dilim zehir gibiydi. Çok net söylüyorum benim ona sarf ettiğim hakaretleri, söylediğim acı sözleri bir başkası duysa çoktan boşanırdı. Çok fazla kırdım onu. Yine de öfkem geçmedi. Burada bir konu açtım ve o günden sonra dilimin zehrini akıtmayı bıraktım. Birçok şey düzeldi aramızda ama kopukluk baki.
 
Evet, cok kotu bir sey yasamissiniz ama geriye bakarak yol yurunmez idrak.
Bunu senin icin diyorum.
Affet ve rahatla.
Esinle bunlari konustun da hayir hakli degilsin mi dedi?
Sanki bu konuda esinin tam olarak hak verdigini, vicdan azabi cektigini gorememissin de hirsin dinmemis gibi.
Su da var tabii esine tavrini belirleyenlerde; bu kadar hata yapan birine iyi davranmamaliyim (cunku yaptigi yanina kar kalmamali, ceza cekmesi gereken yerde lutuf gormemeli, ona iyi davranarak onu odullendirmemeliyim) cunku hak etmiyor.

Senin, sizin hayatinizi kolaylastiracak ozellikle senin ruhsal doyumunu da saglayacak hamleleri esinin bildiginden emin misin?
Bu yuzden durt diyorum.
Yani soyle. Soylemeden anlamiyorlar.
Hemen kalkip soyledigin sekle girmeyecek sabret her defasinda tekrar soyle.



Burda mesela kahveyi neden yapmadigini anladi mi sence esin?
Ondan beklentinin farkina vardi mi?

Eger bunlari biliyor ve seni gicik etmek, seni daha cok yormak vs icin yapiyorsa bosanmalisin evet.
Ama senin ne istedigini neye kizdigini neye kirildigini anlamiyorsa telafi bekleyemeyiz ki.

Evet merhameti hak etmiyor düşüncesi ile uzun bir süre bu evliliğin içine ettim doğru :) ancak şimdi insan gibi davranıyorum sadece sevgiyi hak etmiyor kısmını atlatamadım :)

Ben söylemiyorum işte. Kahve yapması gerektiğini de söylemedim. Geri zekalı değilse düşünür dedim. Ama geri zekalı imiş.

Dürtmeden anlamıyor, yapmıyor. Söyleyince yapar ama ben de söylemekten bezdim bacım :)
 
Kendiniz, eşiniz ve çocuğunuz için en iyisini siz bilirsiniz tabi. Ama 3 yıl sonraki hedeflerinize 'boşanmak' eylemini koymak bu durumda biraz komik oluyor sanki :)

Madem 3 yıllık bir süre tanıyorsunuz evliliğinize, bunu nekahet dönemi olarak geçirin. Hayatınızda düzeltmek istediğiniz şeylerin bir listesini yapın ve 3 yıl sadece bu listeye odaklanın. Boşanmaya 3 yıl sonra da karar verebilirsiniz.

Yaşadığınız anı güzelleştirmeye, yaşadığınız andan tat almaya bakın. Çünkü gerçek olan tek şey var o da şu an.

Komik zaten eşimle bazen geyik konusu oluyor aramızda hatta. En son tartıştık ve zamanı gelince boşanacağız dedik. Ertesi gün "ya boşanmaya daha çok var bir sevişelim şimdi" dedi adam. Komik oluyor evet böyle düşününce.
 
Iyi de boyle zor bir cocukla baba inatlasmamali zitlasmamali tahammulunu artirmali cocuga kizdikca sanmasinki cocuk daha sakin uslu olacak daha da huysuzlugu artar baba cocuk arasinda mesafenin artmasi iyi bir durum degil baba yaninda ama manen uzaginda.herkes anlasir uslu sakin soz dinleyen cocukla birseyler yapmayi da sever fakat onemli olan zor bir cocukta asil babalik hunerleri ortaya cikmali.

Bakın bugün okula gitme maceramızı anlatayım size. Her gün yaşanıyor bu durum mesela. Sabah erkenden uyandı benim sıpa. Önce üstünü değiştirmemek için epey direndi. Sonra bir şekilde ikna ettim ve "süpürgeyi çıkar evi süpürücem" dedi. Çok Titiz kendisi. Yataklar yerdeyken süpürmeye başlar çünkü. En son "sarı arabam da okula gitsin" diye tutturunca benim sabır taşım aşınmaya başladı. Çünkü sarı arabası (yedekte beş tane daha sarı arabası var) babannesinde kaldı. Bunu biliyor ve gidip alırsak babannesine yapışıp okula gitmeyecek aklıyla.

Sırtımdan ter aka aka evden çıkmayı başardım. Okul ile ev arası beş dakikalık mesafe ama bi asla beş dakikada gidemiyoruz o yolu :)

-kediye mama verelim acıkmıştır.
-ooo kum tepesi girelim içine tepinelim o halde.
-aman da burada su birikintisi varmış zıplayıp içine girelim ki baştan aşağı su olalım. Niye olmayalım çünkü.
-acaba marketten ekmek mi alsak. Evin gıdasını takip etmesi lazım çünkü. Hazır markete girmişken kasaya tırmanmaya da çalışalım çünkü niye yapmayalım. Oh kasa altı sakızlar da deli dana gibi koşarken yığılsın hep yere. Annem özür diler benim adıma nasılsa.
-bak en güzeli burası. Annem gıdaları poşete koyarken ben çılgınca koşup marketten çıkmaya çalışayım ki annem ufak çaplı bir kalp krizi geçirsin. Caddeye fırlamalıyım evet.
-annem kırk kere arabaların tehlikeli olduğunu anlattı ama ben adeta bir psikopat gibi yolun ortasında durup "araba bana çarpsın" demeliyim. Hatta abartıp giden arabanın üzerine koşayım ki güzel çarpsın. Ağzım yüzüm falan hep dağılsın.

Öyle hızlı koşar ki en az iki kere düşmek garanti okula gidene dek. Çok fazla umursamaz da canının yanmasını. Beş dakikalık okul yolu survivor macerası bizim için. Okulun kapısından teslim ettiğimde tır çarpmış gibi oluyorum.

Bu benim günümün başlangıcı. Daha büyük maceralarla devam ediyor sonra. Ama mesela ben vazgeçtim çocuğa bakmaktan diyemem. Ama adam öğlen işten gelince "çocuğu biraz parka götür" dediğimde "yo omo bono çok yoroyor boşo çokomoyorom" diyor. Sizce de tam gırtlağını sıkmalık değil mi?
 
X