Konunuzu okudum, annem ve babam aklıma geldi. Siz eşinizi başta olduğu gibi kabul edip sonradan kendiniz gibi olmasını beklemişsiniz ama adamın kalıbı bu. 30 yıl sonra da böyle olacak.
Annem ağa kızı, babam da köylü çocuğu. Annem genç yaşta mesleğini eline almış, babamdan önce atanmış, gezmiş, tozmuş, süslüymüş. Gelinliğine kadar kendi almış. Bunu da 35 yıldır anlatır. Benim babam da sizinki gibi hep fakirliklerini anlatır, elimizde olanlarla yetinmemizi söyler. Annem hep söylenir, baban şöyle odun, hiç kibar değil, ben çok süslüydüm, çok kibar bakımlıydım, baban beni mal yaptı vs. Ben de şunu derim: evlendiğinde fark etmedin mi, neden evlendin, neden boşanmadın, madem 1.yi yaptın, mutlu değildin, neden 2.yi yaptın? Bizimkiler de çoğu zaman bağırış çağırış 'senin akraban, benim akrabam' diye kavga ederlerdi. Şu an akrabalar yok, liseli aşık gibiler. Tabii ki ben o kavga ettikleri zamanları unutmadım. Annem, babamdan kibar olmadığı için boşansaydı affetmezdim.
Kafa yapınız farklıymış, olabilir ama 7 yıl geçmiş. Ayrıldınız diyelim, Fransız beyefendisi birini buldunuz, belki aldatacak sizi, keşke o odun adam olsaydı diyeceksiniz. Size hakaret etmiyorsa, şiddet yoksa, aldatma yoksa ben boşanmayı gerektirecek bir şey görmedim.