evlilikte tilkilik

hangi konuda haksızlığa maruz kalıyorsunuz


  • Ankete Katılan
    42
  • Anket Kapalı .
Benim herif de her gün sütlaç istiyo.gecen firin sütlaç yaptim 8kase 2gune bitti yine istiyo.sutlac agaci cikcak.sürekli yenincede bikiyo insan ama adam bıkmıyo.aslında iyi bisey sevdiği şeylerden hic bikmaz .beni de seviyoya yaşadım:)))
 

Way kocaboğaz 4 kase hemi?
Aynen canım benimki de kafayı etimek tatlısıyla bozdu...
Insan hiç bıkmazmı yahu...
Alışkanlıklarını değiştiremiyorlar..
Burçlarınız ne sizin?
 
Son düzenleme:

Evlilik de haytamda degsen tek sey oldu yatakda sadece biriyle uyuyrm kayn.validemle otrym ve tum gun yrgnlktn oluym bide kzm vr aksami dar edym ben uyuyncada kotu oluyrz yani hic barsmadk bile hep kotyz sanrm ayri ev olana kadr da bu boyle olck evlilik hep yatktda biryle uyumak
 

slm cnm hg. öncelikle. evlilik tabiki böyle değil sende biliyorsun. eminim eşinde rahatsızdır ama yapacak bişey yokmuş bu durumda.eşin bir an önce ayrı eve çıkmanın yollarını aramalı.üzüzntünü çok iyi hissettim Allah kolaylık versin sana sabret.
 
günaydın kızlar. nerelerdesiniz krıizantem gelmedi yahu haber alan varmı?? dolma.,bitirimdiğer kızlar nerelerdesiniz:26:
 
Günaydııınnn kızlar
Hepinize mutlu haftalar dilerim
Kızlar hafta sonu giremedim ama geçen gün krizantem ile görüştük çok yoğunmuş uzun saatler çalışıyoruz çok yoruluyoruz dedi. İmkan bulduğunda gireceğini söyledi.
 

günaydınnnnn
nasılsınn bakiiimm...??
 
kızlar sizlerle bi yazı paylaşcam eşlerinizle iletişim kurarken dikkat edeceğiniz şeyler..bende işe yaradı gibi

Kadın-erkek farklılıkları konuşma ihtiyaçlarında da görülür. Kadınların erkeklerden daha çok konuştuğu bilimsel olarak da ispat edildi. Kadınların konuşma kapasiteleri geniş. Kadın beyninin her iki tarafında konuşma merkezi var. Erkeklerin konuşma merkezi sadece sol tarafta.

Karı-koca arasındaki en büyük problemlerden biri; erkeğe göre karısının çok konuşması, kadına göre ise kocasının çok az konuşmasıdır. Karı-koca yaratılış farklılıklarına dikkat ederek birbirleri ile iletişime geçerlerse bu problemin hallolması hiç de zor değil.

Hanımlar! Şunu hiç unutmayın. Tamam kocanız sizin hayat arkadaşınız; fakat o sizin cinsinizden bir arkadaş değil. O karşı cinsten yani sizden farklı. Onunla bir kız arkadaşınızla yaptığınız gibi saatlerce sohbet etmeyi beklemeyin.Her anlattığınız konuyu sorularak sorarak dikkatle dinlemesini ummayın. Çünkü onun için konuşmak sizin için olduğu kadar değerli değildir. Bir erkekle konuşurken şu ayrıntıları aklınızda tutun.

1-Erkekler için konuşmanın kadınlar gibi pek çok amacı yoktur. Erkekler daha çok iki durumda konuşmayı tercih ederler. Birincisi “Bilgi Vermek” İkincisi “Güç Göstermek” Kocanızın anlatacağı şey öncelikle herhangi bir konuda bilgi vermek içindir. Bilmeniz gereken bir şey varsa size onu söyler.

Bir de erkekler için güç gösterimi çok önemlidir. Erkekler işlerinden, arabalarından, futbol takımından, sahip olduklarından, zekalarından, bir konu hakkında üstün bilgilerinden, başarılarından konuşmayı severler. Erkek bunlardan birini konuşacaksa zevkle konuşur.

2-Kocanızı konuşturmak için zorlamayın. Siz konuşma arzunuzu söyleyin ve “Beni dinler misin?” diye konuşmasını değil, dinlemesini isteyin. Erkek kendini baskı altında hissetmezse siz konuşurken aranızda bir sohbet çoktan başlamış olur.

3-Erkeğin canı sıkkınsa konuşturmak için hiç ama hiç uğraşmayın, üzerine gitmeyin. Yine hatırlayın o sizin gibi değil, karşı cins. Kadınlar canları sıkkınken konuşunca rahatlarlar, erkekler ise bir süre konuşmayı istemezler. Önce sessiz kalıp durumu kendi içlerinde tahlil edip, çözümler bulmaya çalışırlar. O kendi içine çekildiğinde üstüne düşmeyin, neyin var deyip sıkıştırmayın, rahat bırakın.

Biliyorum siz bir kadınsınız ve kedi kadar meraklısınız, bir an önce ne olup bittiğini öğrenmek istiyorsunuz fakat böyle yaparsanız kocanızın siniri sizin üstünüzde patlayabilir. Sabır, sabır, sabır… İmtihan dünyası işte. Güzel bir sabır dileyin Allah’tan. Siz sabreder onu rahat bırakırsanız, derdini size daha çabuk anlatma ihtimali yüksektir. Fakat sıkıştırırsanız anlatacaksa da anlatmaz. Sizin konuşma isteğiniz kadar onun susma isteği olabilir, saygı duyun.

4-Eşinizi soru sorarak konuşmaya zorlamayın. Kadınlar için sorular muhabbete kapı açan anahtarlardır. Fakat erkekler soruları pek sevmezler; kendilerini sorguya çekiliyormuş gibi hissederler.

5-Eşiniz televizyon izlerken ya da bilgisayar başında iken daha doğrusu her hangi bir iş yaparken onunla konuşmaya çalışmayın, sizi dinlemesini de beklemeyin. Erkek beyni bölümlere ayrılmıştır. Erkek beyninin iki yarı küre arası bağlantısı kadınlardan daha ince olduğu için, erkekler bir anda bir kaç işi yapmakta zorlanırlar. O bir şeyle meşgulken soru sorarsanız, size cevap vermeyecektir. Bu özelliğini bilin ki boş yere “kocam bana değer vermiyor, beni dinlemiyor” diye üzülmeyin. Hele tıraş olmak gibi dikkat isteyen bir iş yapıyorsa hiç konuşmayın.

6- Bir de sesli ortamlarda konuşmaya çalışmayın. Mesela; televizyon açıkken ya da ortada çocuklarınız koştururken… Çünkü erkeklerin konuşurken dikkatleri çabuk dağılır. Eşinizle sohbet etmek istiyorsanız çocuklarınızı odasına gönderin, sessiz bir ortam sağlayın.

7- Kocanızla bir konu hakkında konuşurken konu bitmeden başka bir konuya atlamayın. Kadınlar bir şey anlatırken ya da dinlerken bambaşka bir konuya rahatlıkla giriş yapıp, az sonra da tekrar başladığı konuya dönebilir. Erkekler ise konuştukları konuyu bitirmeden başka bir konuya geçmek istemezler. Mesela eşiniz gün içinde yaşadığı bir olayı anlatırken siz patta da çocuğun okulda yaşadığı bir olayı anlatmaya başlarsanız eşiniz beni dinlemiyorsun diye kızabilir. Aynı konuda bile konuşurken sözünü kesmeyin yoksa erkek söyleyeceği sözü unutabilir.

8-Konuşurken çok detay anlatmayın. Erkek beyni sonuç odaklıdır, sonuca giderken geçirilen süreç onları pek ilgilendirmez. Bu yüzden anlattığınız konuyu çok uzatır, ayrıntılara dalarsanız kafası karışır ve sabırsızca sonuca gelmenizi bekler. Mesela bir etek mi aldınız. Söylemeniz geren bir cümle. “Hayatım bir etek aldım, nasıl beğendin mi?” Evden çıktığınız andan eteği alma sürecinde başınızdan geçenleri, eteğin diğer renklerini, gördüğünüz indirimleri bir kız arkadaşınızla konuşun.

9-Eşinizle konuşurken ses tonunuza dikkat edin. Ses tonunuz ona olumsuz mesajlar ulaştırmasın. Anne edasıyla konuşmayın. Otoriteye sahip olmak isteyen kadınlar erkeğe karşı sesini yükseltme hatası yapar. Bu da aranızda gerginliğe sebep olur.

10-Eşinizi asla azarlar gibi konuşmayın. Konuşma tarzınız kötüyse, dünya güzeli de olsanız artık onun gözüne sizin güzelliğiniz görünmez. Sizi bir cadı gibi görür. Erkeği azarlar gibi konuşursanız sizi ve ihtiyaçlarınızı bir kenara itmesini kolaylaştırmış olursunuz. Bağırıp çağırıp kavga etmeyi kestiğinizde; tatlı, normal sevimli bir kadın olduğunuzda problemleri çözmeniz kolay olur.

11- Erkeğe sürekli sorumluluklarını hatırlatmayın. Çünkü erkek tarafından bunun adı “dırdır” oluyor.Bir çak kadın dırdır ettiğini kabul etmez. Erkeğe sorumluluğunu hatırlattığı söyler. “Dırdır” kapı gıcırtısı gibi rahatsızlık verir.

Sürekli söylenerek, eşinize kendini suçlu hissettirerek, olumlu yönde harekete geçmesini teşvik ettiğinizi zannetmeyin. Dırdırın böyle bir faydası yoktur tam aksi erkeği ya öfkelendirir ya da duyarsızlaştırır. Erkek dırdır ateşinden korunmak için kendine siperler bulur. Gazete, televizyon, bilgisayar, boş yüz ifadesi…gibi.

Ayrıca dırdır size de iyi gelmez; bir zaman sonra tekrardan bıkarsınız ve kendinizi tükenmiş, çaresiz hissedersiniz. Sorumluluklarını hatırlatmanız gerekiyorsa uygun zamanda hoş bir ses tonuyla hatırlatabilirsiniz.

12- Duygularınızı abartmayın. “Her zaman beni üzüyorsun.” gibi. Erkek beyni gerçekler ve veriler üzerine çalıştığı için sözcükleri de ona göre anlar. Siz her zamanı kastetmiyorsanız da o öyle anlayacağı için sizin nankör, kıymet bilmeyen bir kadın olduğunuzu düşünebilir.

13- İstediğiniz şeyi elde etmenin yolu kavga etmek değildir. Hoş bir şekilde dile getirmek ve nazikçe sormaktır. İğnelemek, laf çakmak, canını yakmak iyi bir yol değildir. Erkekten bir şey isteyeceğiniz zaman dikkat etmeniz gerekenler şunlardır:

Konuşmak için uygun zamanı bekleyin: Eşiniz yorgunken, sinirliyken, dikkatini bir işe vermiş meşgulken, ondan bir şey istemeyin. Biraz sabırlı olun bekleyin.

Doğru kelimeler kullanın: Emir cümleleri kullanmayın. Mecbur yapacaksın tarzında bir konuşmayı tercih etmeyin. Nazikçe isteyin.

Sözü uzatmayın: Kısa ve öz konuşun. Söz uzadıkça etkisi kaybolur. Neden o ayakkabıyı almak istediğiniz anlatmak için koca bir hikaye anlatmanıza gerek yok. Söz uzarsa itiraz etmek daha kolay olur.

Dolaysız konuşun: Bir şeyler ima etmeye çalışmayın, net olun. Ne istiyorsanız onu kibarca söyleyin.

14- Kadınlar erkeklerin dolaylı konuşmalarını anlayacağını, çözebileceğini ve takip edebileceğini zannederler. Oysa erkekler bunu yapamazlar. Kocanızla konuşurken dolaylı cümlelerden ve ima dilinden mümkün olduğu kadar uzak durun. Sonra anlamadı diye boş yere üzülürsünüz. Kıyas yapmayın, hele hiç laf çakmayın. Mesela dışarıda bir yemeğe gitmeyi canınız istiyor. Bunu söylemenin yolu “Ne zamandan beri de bir dışarıda yemek yemedik.” demek; “Düşüncesiz adamın tekisin, iyi bir koca değilsin, beni düşünüp bir yemeğe götürmüyorsun” anlamına gelir. Böyle imalı ve can acıtan bir dil yerine “Kocacığım bu akşam canım dışarıda bir şeyler yemek istedi. Müsait olur musun, gidebilir miyiz?” demeniz daha iyi bir netice almanızı sağlar. O gün müsait değilse hayır derse surat asmayın, ” hayır” demesini güzellikle karşılarsanız kısa zamanda isteğinizi hatırlayıp size yemeğe götürecektir.

15-Erkekler netçe konuşur, ima dili ile pek işleri yoktur. Cümleleri kadınlara göre daha kısadır, amacını ifade eder. Sonuca varır. Erkeğin ne söylediğini ya da ne istediğini anlamak kolaydır. Siz de konuşurken çok uzun cümleler kurmayın.

16- Arabada birlikte bir yerlere giderken onu adres sormak için zorlamayın. Kadınlar için çok kolay, sıradan olan bu davranış erkeklere çok ağır gelir. Belki biraz dolanacaktır fakat merak etmeyin kaybolmazsınız. Azıcık sabredin, sakin sakin oturun, sizi gideceğiniz yere ulaştıracaktır. Aksi halde yolculuğunuza kavga ederek devam edersiniz.

17-Eşinizle alay etmeyin, dalga geçmeyin, aşağılamayın, konuşurken yüzüne bakın. Ona konuşmanızla tavrınızla değerli olduğunu hissettirin. Onu incitecek sözlerden uzak durun. Hata yaptığınızda özür dilemeyi ihmal etmeyin.
 
Son düzenleme:
bu arada eşim bu yazıyı çok beğendi ve burda yazanları uygulayan bi kadın eşiyle sıkıntı yaşamaz vs dedi..hadi bakalım
 
Ümitli,
Canım bu yazdıklarına bakarak şunu diyebilirim ki hep kadın düşünmek zorunda hep hatalı kadın
Keşke aynı versiyonunu bir de erkekler için yapsak ama biliyorum ki fayda vermez çünkü erkekler bencildir, kadının ne düşündüğü önemli değildir önemli olan onun memnuniyetidir, kendi iyiyse tamam diğer insanları boşver
Açıkçası ben babamdan biliyorum bize net olun der kendi detaylıca anlatır ve dinlenilsin ister ki bazen dinlerken benim dikkatim dağılır:44: ben birşey anlatırken detay versem çok uzatıyorsun der kısa kesersem de düzgün anlat ne nerede neden böyle diye soru sorar
Bir de bence buradaki bazı şeylerde kadın-erkek ayrımı olmamalı mesela saygı duymak, azarlamamak, ima etmemek gibi...
Ben de direkt söylerim imadan hoşlanmam ama nedense karşıma hep imalı konuşan erkekler gelmiştir yani erkekler içinde de öyle tipler var
 
bu arada eşim bu yazıyı çok beğendi ve burda yazanları uygulayan bi kadın eşiyle sıkıntı yaşamaz vs dedi..hadi bakalım
aynını biz zahmet kendi de yapsın yani hep kadından beklemesinler bence özellikle son madde bence onlar için de geçerli olmalı - ayrıca ben olsam okumazdım eşime (birşey olduğunda koz olarak kullanabilir)
 
Son düzenleme:
aynını biz zahmet kendi de yapsın yani hep kadından beklemesinler bence özellikle son madde bence onlar için de geçerli olmalı - ayrıca ben olsam okumazdım eşime (birşey olduğunda koz olarak kullanabilir)

canım dur bi de bunun erkekler için olanı var bunu da eşime dinletcem :)
önce onu yücelttim şimdi onun beni anlamasını sağlıcam :)
 
bu da erkekler için bir hikaye, bunun bi de sesli versiyonunu buldum youtube dan kocalarınıza dinletebilirsiniz anacım..
hikayenin adı :

BÜKÇE (KADIN DİLİ)

Oğlum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak, ona öğüt vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi ağız tadıyla öğüt vermeme izin vermez, sözü ağzımdan kapıp kendi devam eder. İş yerimden oğluma telefon açtım, akşam yemeğini dışarıda birlikte yiyelim, dedim. Deniz kenarında ki bu şirin lokantada şimdi onu bekliyorum.

Geliyor aslan parçası, yakışıklılığı da aynı ben. Yan masadaki kızlar gözleriyle oğlumu süzüyorlar. Bakmayın kızlar, onu kapan çoktan kaptı. Hoş beşten sonra konuya giriyorum.

-Oğlum haftaya düğünün var, bir baba olarak sana bazı konularda yol yordam göstermem gerekiyor.

Çocukluğunda suç işlediği zamanlardaki gibi birden bire kızardı. Kerata ne anlatacağımı zannettiyse!

-Baba ben yirmi altı yaşındayım, bazı şeyleri biliyorum artık.

-Ah senin o biliyorum zannettiğin konularda da çok bilmediğin çıkacak ama ben o konulardan bahsetmeyeceğim. Keşke konuşabilseydik ama henüz o kadar modern olamadım.

Rahat bir nefes aldı. Bu arada yemeklerimiz de geldi. Oğlumla şöyle keyif yaparak muhabbet edelim bakalım.

-Kaç dil biliyorsun oğlum sen?

-İngilizce, Fransızca bir de kendi dilimi de sayarsak Türkçe’yle üç dil oluyor.

-Bugün ben sana dördüncü dili öğreteceğim. Dilin adı Bükçe. Kadınlar tarafından kullanılır. Sen buna “kadın dili” de diyebilirsin.

Güldü. Güldüğü zaman benim yanağımdaki gibi küçük bir gamzesi var, o ortaya çıkıyor.

-Kadınların ayrı bir dili mi var?

-Tabi ki. Eğer kadın dilini bilirsen bir kadınla yaşamak dünyanın en büyük zevkidir ama bu dili bilmezsen hayatın kararabilir. O yüzden bir kadınla mutlu olmak isteyen her erkek Bükçe’yi öğrenmeli.

-İyi de niye Bükçe?

-Çünkü kadınlar konuşurken genellikle, söyleyecekleri sözü, net söylemezler. Eğip bükerler onun için dilin adını “Bükçe” koydum.

-Bükçe zor bir dil mi baba? diye sordu gülerek.

-Bana bak, çok önemli bir konu, eğleniyor gibisin biraz ciddiye al. Bir kadınla mutlu olmak istiyorsan bu dili bilmen çok önemli. Çünkü kadınlar sözü bükerek Bükçe konuşurlar sonrada senin sözün doğrusunu anlamanı beklerler. Felsefesini anlarsan kolay, anlamazsan zor.

Mesela Çinli bir karın var, sen karına sürekli Fransızca “seni seviyorum” diyorsun ama karın hiç Fransızca anlamıyor. Fransızca “seni seviyorum” un onun için bir anlamı yoktur. Ona Çince seni seviyorum dediğinde seni anlayabilir.

-Tamam baba, haklısın ciddiyetle dinliyorum. Peki, sence kadınlar neden bizimle aynı dili konuşmuyorlar, söyleyeceklerini direkt söylemiyorlar.

-Bence bir kaç sebebi var. Birincisi, duygusal oldukları için, hayır, cevabı alıp kırılmaktan korktuklarından dolayı, sözlerini de dolaylı söylüyorlar. İkincisi, kadınlar dünyaya annelikle donanımlı olarak gönderildikleri için onların iletişim yetenekleri çok güçlü.

-Bu konuda biz erkeklerden bir sıfır öndeler yani.

-Ne bir sıfırı oğlum, en az on sıfır öndeler. Düşünsene, henüz konuşmayan, küçük bir çocuğun bile yüz ifadesinden ne demek istediğini hemen anlıyorlar. İşin kötüsü kendiler leb demeden leblebiyi anladıkları için biz erkekleri de kendileri gibi zannediyorlar. Onun için, leb, deyip bekliyorlar. Hatta bazen, leb, demek zorunda kaldıkları için bile kızarlar. Niye, leb, demek zorunda kalıyorum da o düşünmüyor, diye canları sıkılır.

-Biz de bazen Canan’la böyle sorunlar yaşıyoruz. Niye düşünmedin, diye kızıyor bana.

-Kızarlar oğlum kızarlar. Kadınlar ince düşüncelidirler, detaycıdırlar, küçük şeyler gözlerinden hiç kaçmaz. Bizim de kendiler gibi düşünceli olmamızı beklerler fakat erkekler onlar gibi değil. Biz bütüne odaklıyız, onlar detaya. Beyinlerimiz böyle çalışıyor.

-Ne olacak baba o zaman, yok mu bu işin çaresi?

-Var dedik ya oğlum, Bükçe’yi öğreneceksin, bunun için buradayız. Hazır mısın?

-Hazırım baba.

-Bükçe bol kelime kullanılan bir dildir. Biz erkeklerin on kelime ile anlattığı bir konu, Bükçe’de en az yüz kelime ile anlatılır. Dinlerken sabırlı olacaksın. Mesela karın o gün kendine elbise aldı, diyelim. Bunu sana “bu gün bir elbise aldım.” diye söylemez. Elbise almak için dışarı çıktığı andan başlar, kaç mağazaya gittiğinden, almak için kaç elbise denediğinden, indirimlerden, yolda gördüğü tanıdıklarından alırken yaptığı pazarlıktan devam eder ve sana kocaman bir hikaye anlatır.

-Hikaye dili yani.

-Aynen öyle. Sen akıllı bir erkek olarak ona asla, “Hikaye anlatma, ana fikre gel, kısa kes.” demeyeceksin. Böyle bir şey dediğinde, bittin demektir. İster öyle de, istersen “seni sevmiyorum.” de. İki durumda da “seni sevmiyorum” demiş olacaksın.

-Ne alakası var, baba. Seni sevmiyorum demekle, kısa anlat demenin.

-Çok alakası var. Kadınlar dinlenmedikleri zaman sevilmediklerini düşünürler.

-Bu önemli, Bükçe’de dinlemek sevmektir, diyorsun.

-Aynen öyle. Devam edelim. Bükçe ima dolu bir dildir. Kadınlar konuşurken, bir şeyler ima etmeyi severler. Biz erkeklerde imalı konuşuyoruz diye düşünürler ve sözlerimizle onlara ne demek istediğimizi çözmeye çalışırlar. Oysa erkeklerin ima yeteneği pek gelişmemiştir. Bizim kastımız söylediğimiz şeydir.

-Geçen hafta Canan bana “Bir kaç kilo daha versem gelinliğin içinde daha iyi duracağım.” dedi. Ben de “Böyle de iyisin.” dedim. Canı sıkıldı bir kaç saat surat astı. “Neyin var.” diye sordum. “Hiçbir şeyim yok.” dedi. Sence nerede hata yaptım?

-Böyle de iyisin, derken o “de” ekini orda kullanmamalıydın. Canan bunu şöyle anlamıştır. Böyle de fena sayılmazsın, eh işte, idare edersin ama tabi daha da iyi, daha da güzel olabilirsin.”

-Peki ne demem gerekiyordu?

-Şunu hiç unutma. Kadınlar kendileri ile ilgili, giysileri ile ilgili ya da aileleri ile ilgili bir soru soruyorlarsa, kesinlikle iltifat bekliyorlardır. Es kaza eleştirmeye kalkarsan yandın. Bunu hiç unutmazlar. O gün “Hayatım sen zaten çok güzelsin, kilo vermeye falan bence ihtiyacın yok.” deseydin, o günün zehir olmazdı. Mesela bir gün kucağına oturup, ağır mıyım, derse sakın “evet, biraz” falan deme “hayır” de. Yoksa bir daha kucağına oturmaz.

-Yani diyorsun ki bir kadın her daim güzeldir, her giydiği yakışır ve her kadının annesi bir hanımefendi, babası da beyefendidir. Bana ne yaparlarsa yapsınlar.

-Aferim oğlum, çok hızlı anlıyorsun bana çekmişsin. Kadının, kendi anne babasıyla sorunu olsa, kendi eleştirir ama asla senin eleştirmeni kabul etmez. Bunu kendine hakaret olarak alır.

-Ve asla unutmazlar, değil mi?

-Aynen öyle. Yıllar önce annene, annesi için “biraz cimri” demiştim. Hala “Sen benim annemi sevmezsin.” der ve annesi bize bir şey aldığında gözüme sokar, en çok göreceğim yere koyar.

-Hadi o konularda dilimi tutarım da, şu ima işini çözmek zor geldi.

-Zor gibi ama biraz gayret edersen çözersin. En önemlisi imaları anlayacaksın ama “sen şunu mu demek istiyorsun.” diye asla yüzüne vurmayacaksın.

-Anladım. Anlayacaksın ama anladığını belli etmeyeceksin. Buna şöyle de diyebiliriz. O beni iğnelediğinde “niye bana iğne batırıyorsun” diye sormayacağım, o iğneyi ben kendi kendime batırmışım gibi yapacağım.

-Güzel ifade ettin oğlum. Mesela dün öğlen annen beni aradı. “akşama tok mu geleceksin.” diye sordu. Beni biliyorsun akşam yemeklerinde hep evdeyimdir. Kırk yılda bir dışarıda yerim onu da haber veririm. Tabi ben hemen anladım annenin ne demek istediğini. “Tok gel, yemekle uğraşmak istemiyorum” demek istiyor. Anladım ama tabi “ne demek istiyorsun.” demedim.

-Dün çok yorulmuştu baba, düğün alışverişine çıkmıştık.

-Bunun pek çok sebebi olabilir. Yorulmuş olabilir, bir kabul gününden tok gelmiş olabilir, bin beş yüzüncü diyetine başlamış ve o gün yemekle uğraşmak istemiyor olabilir. Ama bunu biz erkekler gibi kısa yoldan “Canım benim karnım tok, sen de dışarıda bir şeyler ye, ya da yorgunum, gelirken bir şeyler getir yiyelim.” demez. Sanki böyle derse, iyi ev kadını rütbesi tozlanacak, mevki kaybedecek.

İlla Bükçe anlatacak, asık bir yüzle karşılaşmamak için senin de anlaman gerekiyor. “Hayır, evde yiyeceğim ama istersen hazır bir şeyler alıp geleyim, ne dersin.”dedim. “Tamam” dedi. Döneri sever biliyorsun, dün eve giderken, ekmek arası döner yaptırdım. Onun dönerini de kepekli ekmek arasına yaptırdım. Bunu düşündüğüm için ayrıca sevindi. O da diyette, düğünde daha zayıf görünme derdinde, bu sıralar.

-Bu Bükçe’de kısa konuşma yok mu baba?

-Var ama yerinde olsam hiç tercih etmezdim. Kadın konuşmuyorsa ya da kısa konuşuyorsa kesin ciddi bir sorun var demektir. Mesela baktın canı sıkkın, soruyorsun, “Neyin var” diye. “Hiçbir şeyim yok.” diyorsa, aman bir şeyi yokmuş, diye bırakma. Yoksa az sonra, çok ilgisiz olduğundan yakınarak, ağlamaya başlar.

-Bükçe’de “Hiçbir şey yok” demek “Çok şey var, benimle ilgilen” demek oluyor, o zaman.

-Evet. Biz erkekler “Bir şey yok.” diyorsak ya gerçekten bir şey yoktur, sadece başımızı dinlemek istiyoruzdur ya da bir şey vardır ama; şu anda konuşacak bir şey yok.” diyoruzdur. Her ikisinde de konuşmak istemiyoruzdur. Ama kadınlar ilgiyi sevgi olarak gördükleri için “Bana değer veriyorsan, ilgilen ki anlatayım.” demek istiyordur. Çok nadirdir, gerçekten anlatmak istemiyor olabilir, o zaman da fazla üstüne varıp bunaltmayacaksın tabi.

-Bir arkadaşım da kadınların “peki” demesi tehlikelidir, demişti.

-Doğru. Bir kadının ağzından çıkan “kuru bir peki, olur, tamam” her zaman tehlikelidir. Bu Bükçe de “Şimdi tamam diyorum ama acısını daha sonra çıkaracağım.” demektir. Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser. Fakat pekinin yanında “peki canım, olur hayatım” gibi bir hoşluk ekliyorsa korkmaya gerek yok.

-Zor bir dil baba.

-Yok yok gözün korkmasın, her yabancı dil gibi, ilk başlarda öğrenirken biraz çalışacaksın, pratik yapacaksın, bazen hatalar yapacaksın, dikkat edeceksin sonra otomatiğe bağlanırsın. Kolay yanı senin, Bükçe, konuşman gerekmiyor. Dili anlaman yeterli.

-Anlamak da pek kolay değil ama.

-Korkma o kadar zor değil. En önemli kuralları ben sana öğretiyorum zaten. Devam edelim. Kadınlar istediklerini söylemek zorunda kalınca, düşünemediğimiz için biz erkeklere kızarlar, ve konuşurken suçlayarak konuşurlar fakat suçladıklarının farkında olmazlar. Sitem ediyoruz zannederler.

-Nasıl yani?

-Mesela, karın sana “ne zamandır dışarı çıkmadık.” derse bunu suçlama olarak üstüne alma, seninle gezmek canı istiyordur, bunu sen düşünüp teklif etmediğin için kalbi kırılmıştır. Maksadı seni suçlamak değildir. “Daha geçenlerde gezmeye gittik.” gibi bir savunmaya girme. “Tamam canım haklısın, ben de istiyorum, en kısa zamanda gideriz.” de, konu kapanır. Tabi ilk fırsatta da sözünü yerine getirirsen iyi olur.

-Küçük ama önemli detaylar.

-Aynen öyle. Mesela karın “üşüdüm” diyorsa, üstünü kalın giy demeni ya da kombiyi açmanı değil, ona sarılmanı istiyordur.

-Keşke okullarda öğretselerdi biz erkeklere Bükçe’yi. Ne kadar erken başlasak o kadar çabuk kavrayabilirdik, belki.

-Haklısın aslında ben de sana öğretmek için geç kaldım. Neyse zararın neresinden dönülse kardır.

-Not mu alsaydım, epeyce detayı varmış dilin.

-Sen bilirsin oğlum, unutacaksan al. Keşke ben de not alıp gelseydim. Umarım sana eksik öğretmem. Şimdi aklıma geldi. Kadınların en nefret ettiği sözcük “Fark etmez”dir. Fark etmezi kadınlar “Hiç umurumda değil, ne yaparsan yap ” diye anlarlar.

-En değerli sözcük nedir?

-Sen bil, bakalım.

-Seni seviyorum, demek herhalde.

-Evet, kadınlar “seni seviyorum” sözünü sık sık duymak isterler. Biz erkekler söylemiştim, zaten biliyor diye bu konuda gaflete düşmemeliyiz.

-Bükçe sadece konuşma dili midir baba? Bunun bir de davranış dili var gibi geliyor bana.

-Zekan kesinlikle bana çekmiş. Ben de tam ona geliyordum. Davranışlarda çok önemli tabi. Kadınlar küçük şeylere önem verirler. Akşam ona sarıl, televizyon izliyorsan sarılarak izle. Gündüz onu düşündüğünü ifade etmek için kısacık da olsa bir mesaj gönder, küçük sürprizler yap. O yemek hazırlarken ona yardım et, salata yap, çay demle.

-Akşam gelip sırt üstü yatmak yok yani.

-Gözünde büyütme. Sayınca çok şey gibi görünüyor ama aslında bunlar zaman alacak, zor ve masraflı şeyler, değil. Sen bu küçük şeylere dikkat et, zaten karın sana paşa gibi davranır, seni yormaz. Bir erkek bu küçük şeylere dikkat etmezse zamanını karısıyla büyük kavgalar yaparak geçirir. Sevgiyle geçirmek varken niye kavgayla geçiresin ki? Kadınlar çok vericidir ama eğer sen hep alıp vermezsen, bir gün birden patlarlar. Küçük küçük alırlarsa, büyük büyük verirler.

-Tamam baba bunlara dikkat edeceğim.

Garson yemek tabaklarını kaldırırken oğlumun telefonu çalmaya başladı. Belli ki nişanlısı arıyor, konuşmak için deniz kenarına doğru adımlamaya başladı. Az sonra geldi.

-Baba çok teşekkür ederim. Bükçe’yi anlamaya başladım. Canan aradı. “Salonun perdelerini ne renk olsun karar veremedim, yarın birlikte mi baksak.” dedi. Tam “Fark etmez, sen seç” diyecektim ki bunu senin söylediğin gibi “Ev de perde de umurumda değil” gibi anlayacağı aklıma geldi. “Tabi canım, istersen birlikte bakabiliriz ama ben senin zevkine güveniyorum, sen seç istersen,” dedim çok mutlu oldu. Kendi seçecek.

-O zaten perdeyi çoktan seçmiştir de kadınlar illa yaptıklarını onaylatmak isterler. Birlikte de gitsen o seçtiği perdeyi almak isteyecektir. Biz erkekler onların ne demek istediklerini anlarsak, işlerden kolay sıyırırız.

-Baba tekrar teşekkür ederim. Bu iyiliğini hiç unutmayacağım. Bana Bükçe’yi öğretmeseydin halimi düşünmek bile istemiyorum.

-Şanslısın oğlum. Benim seninki gibi bir babam yoktu. Bunları deneye yanıla öğrenmem yıllarımı aldı. Sen yine iyisin, hazıra kondun. Güle güle kullan, isteyene de öğret, herkes de güle güle kullansın. Kullansınlar ki yüzleri gülsün.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…