Sosyal medyada sayısını bilmediğim kadar arkadaşım var.
Ama yine de yalnızım.
Her gün onlarla konuşuyorum ama hiç biri beni gerçekten tanımıyor.
Sorun aramızdaki mesafeler.
Sorun, gözlerine değil ekrandaki isimlerine bakmam.
Sosyal dediğimiz bu medya bilgisayarlarımızı açıp, kapılarımızı kapatmamızdan ibaret.
Sahip olduğumuz bütün bu teknoloji bir illüzyon.
Topluluk, birliktelik, aidiyet hissi…
Ama bu illüzyon cihazından uzaklaştığımızda
Bir zihin bulanıklığı dünyasının içinde buluyoruz kendimizi.
Efendisi olduğumuz teknolojinin köleleri olduğumuz bir dünya.
Enformasyonun dibe çöktüğü zengin, aç gözlü bir dünya.
Ego, kibir ve kendini pazarlama dünyası.
En iyi taraflarımızı gösterdiğimiz ama duyguları dışarıda bıraktığımız bir dünya.
Paylaştığımız deneyimlerle neredeyse mutlu olmak üzereyiz.
Ama yanımızda biri olmadığında da öyle mi sahiden?
Arkadaşlarınızın yanında olun, onlar da sizin yanınızda olacaklardır.
Ama grup mesajlaşırken kimse yanınızda değildir.
Abartı ve arzu kültürü içindeyiz.
Toplumdan soyutlanmamızın farkında değilmişiz numarası yapıyoruz.
Hayatlarımızı parlatmak için sıraya dizili kelimelerimiz hazır.
Bizi dinleyen var mı, farkında bile değiliz.”
“yalnızlık bir sorundur, açıklayayım:
Bir kitap okuduğunuzda, resim yaptığınızda, egzersiz yaptığınızda
Üretkensinizdir ve varsınızdır.
Uyanıksınızdır ve zamanınızı ona ayırıyorsunuzdur.
Kalabalık içindeyken yalnız hissettiğinizde,
Ellerinizi başınızın arkasına koyun, telefondan uzaklaşın.
Adres defterinize ya da telefon menünüze ihtiyacınız yok,
Biriyle konuşun gitsin.
Birlikte var olmayı öğrenin.”
“kalabalık bir tren istasyonundaki sessizliğe katlanamıyorum.
Deli zannedilme korkusundan dolayı kimse konuşmuyor.
Asosyal olmaktayız, artık birine bağlanma
Ve gözlerinin içine bakma ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz.
Çocuklar doğduklarından beri robot gibi yaşıyorlar
Ve bunu olağan zannediyorlar.
I-pad kullanmadan çocuğunla güzel vakit geçiremiyorsan
Dünyanın en iyi babası olman biraz zor.”
“ben çocukken eve hiç girmezdim.
Dışarıda arkadaşlarımla bisiklete biner, spor ayakkabılarımla koşturur,
Dizlerimi yaralar, ağaçlara tırmanırdım.
Şimdiki ufaklıklar o kadar uysal ki beni ürkütüyorlar.
Dışarıda hiç çocuk görmüyorum, salıncaklar bomboş.
Açık havada oynanan oyunların hiç biri artık yok.
Geri zekalı bir nesil olduk, akıllı telefonlar ve aptal insanlar.
Telefondan kafanı kaldır, monitörünü kapat.
Etrafındakilere bir bak, gücünü en iyi şekilde değerlendir.”
“gerçek hayatta tek bir iletişim bile sana farkı gösterecektir.
Sana hayatın boyunca unutamayacağın bakışı baktığı anda orada ol.
Elini ilk tuttuğunda, seni ilk öptüğünde orada ol.
Yüzlerce kişiyle paylaşmana gerek olmayan,
Çünkü zaten paylaşman gerekenle paylaştığın anlarda orada ol.
Rüyalarındayken gerçeğe dönüşen kıza yüzük alabilmek için
Bilgisayarını sattığın anda orada ol.
Bir aile kurmaya karar verdiğiniz anda ve kızını ilk kucağına alışında
Yeniden aşık olduğun anda orada ol.
Geceleri seni uyutmadığında,
Kızın yuvadan uçarken gözyaşlarını sildiğin anda orada ol.
Kızın kucağında oğluyla geri döndüğünde
Ve sen torununu kucaklayıp yaşlandığını hissettiğinde
Yaşamına dikkatini verdiğinde elde ettiklerini farkettiğinde
O cihazın başında vaktini harcamadığın için
Ne kadar minnettar olduğunu farkettiğinde,
Karının elini tuttuğunda, yatağının başında oturduğunda,
Onu sevdiğini söylediğinde ve alnını öptüğünde
O da sana kalbinin son atışları esnasında,
Kendisini yolda durduran o çocukla karşılaştığı için
Ne kadar şanslı olduğunu fısıldarken.”
“ama bunların hiç biri yaşanmadı çünkü sen,
Telefonuna bakarken çok meşguldün,
Kaçırdığın fırsatları göremedin.
O yüzden kafanı telefondan kaldır, ekranı kapat.
Sona erecek olan bir varlığımız ve sınırlı sayıda günlerimiz var.
Ağa takılı kalma, sonun geldiğinde
Pişmanlıktan daha kötü bir his yaşayamazsın.
Bu makinanın bir parçası olduğum için ben de suçluyum.
Duyulduğumuz ama görülmediğimiz,
Konuşmayıp yazdığımız, dinlemeyip okuduğumuz,
Göz teması yaşamadığımız saatler geçiriyoruz.
Hayata kendini ada,
İnsanlara (facebook, tweeter) beğenini değil,
Sevgini, şefkatini, merhametini ve aşkını ver.”
“sesini duyurma ve kendini tanımlama ihtiyacınla bağlantını kes.
Dışarı çık ve dikkatini dağıtan her şeyi geride bırak.
Telefonundan kafanı kaldır, ekranı kapat.
Bu bu yazılanları okumayı bırak,
Hayatı sanal olmayan bir şekilde yaşa.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?