Hanımlar, dua edin ki evleneceğim ve ömür boyu mutlu olacağım adamla karşılaşmış olayım.
Derin bir sükun içindeyim, zira bu durum bir sınav mı, ödül mü bilmiyorum. Allah zamanla ne nasip edecek bilmiyorum.
Tüm gün stresten sararıp soldum ve buluştuk. Ona konuşacağımızı söylemiştim. Beraber yemek yedik ve biryerde oturduk. Çok gergindim, yaydan boşalan ok gibi fırlayıp saçmalamayabilirdim.
Beni sakinleştirdi ve ben daha fazla uzatmayıp anlattım. Bu durumu hiçkimsenin bilmediğini, sadece evlenmek istediğim kişiye açıklamak için beklediğimi söyledim ve sırrımı saklamasını istedim. Detay vermedim, ilişkimin uzun sürdüğünü, birtakım yakınlaşmalardan dolayı şaşkınlıkla cahilce dini nikaha yöneldiğimizi, birlikte yaşamadığımızı ama aramızda bir birlikteliğin yaşandığını, sonunda da hem kendimizin hem ailelerin şiddetle kavga ettiğini ve ayrıldığımızı söyledim. Soracağın birşey varsa sor yoksa sonsuza kadar sus dedim.
Beni kendine çevirdi, gözlerime bak dedi. "Sana sen anlatmak istemediğin sürece başka hiçbirşey sormaya hakkım yok, insan yaşadığı şeylerden dolayı bugünkü insandır ve ben tanıştığımızdan beri sende hiç tereddüt ettiğim bir davranış görmedim, seni sen olduğun için sevdim" dedi. "Sırrını saklayacağıma söz veriyorum, anlatmak istediğin şeyler olursa bundan sonra da seni dinlerim ama kendi merakım için değil, senin yükünü hafifletmek için" dedi.
Ve "Ben senin kalbine talibim, ve bu konuşmamız hiçbir planımı değiştirmedi" diye bitirip alnımdan öptü.
Ona sormak istediğim şey varsa cevaplayacağını söyledi, pişmanlıklarım var elbet dedi. Ben kendimi bildiğim için, geçmişi duymayı kaldıramayacağım için sormadım; "hiçbirşey anlatma; yeter ki geçmişi bugüne sürükleme, doğru ve düzgün bir hayata devam et, pişmanlıklarını tekrarlama ve aile yapısına zarar verme" diyebildim.
Durum budur. Ben sessiz, duvarlar sessiz, gece sessiz ama kalbim bağırıyor hanımlar. Bu stres ağır geldi ve şaşkınlıkla şükredebiliyorum sadece.