Hamilelere domuz gribi as yaplacakm!


çok geçmiş olsun arkadaşım..bende doğumun ardından bebeğim hastanede falan bu virüsü kaparsa diye çok korkuyorum ya..hastaneler malum mutlaka bi vaka var..Allah hayırlısıyla doğum yapıp bebeklerimizi sağlıcakla kucağımıza almayı nasip etsin..bu arada ben aşı olmayı düşünmüyorum açıkcası cesaretim yok..hamileler için olan aşı geldiğinde benimde hamileliğimin sonu gelmiş olacak o yüzden bilmiyorum ya napıcaz bu konuda..
 
Merhaba tugcesen,

Oncelikle cok gecmis olsun. En azindan artik bagisiklik kazandigin icin asidan kurtulmus oldun. Bogaz agrisi veya halsizlik gibi baska hicbir belirti olmadi mi? Birinden mi kaptin hastaligi acaba? Bu tedirginlik zaten yeteri kadar yoruyor. akannehir

Neyse, cok sevindim ikinizin de iyi olduguna. Tekrar gecmis olsun!
 
arkada$lar alintidir

Subject: Domuz gribi ve aşısı hakkında bilimsel ve gerçekci bir yazı

Merhabalar,
Domuz gribi aşısı hakkında elime geçen bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim

--------------------------------------------------------------------------------

Yazan: Uz.Dr.Hasan Ali Nogay,PhD

Sualtı ve Hiperbarik Tıp Uzmanı,ımmünolog

21 Ekim 2009



Bir süredir başlatılan Domuz gribi konusundaki bilgilendirmeye katkıda bulunmak üzere, biraz daha “ilaç -aşı- sektörü” bilgileriyle detaylandırılmış “güncel gelişmeleri” paylaşmak istiyorum.

5 yılı aşkın bir süre gerek medikal departmanları nda gerekse pazarlama alanlarında- şu anda “aşı üreticisi” olarak da ismi geçen firma dahil- ılaç Sektöründe- çalışmış bir ımmünolog ve uzman hekim şapkamla, bu dünyayı; suyun diğer yakasından detayları ile görme şansına sahibim. Dolayısı ile hepimizi, ailelerimizi ve evlatlarımızı ilgilendiren bu konuda bilebildiğim, öğrenebildiğim herşeyi sizlerle de paylaşmak isterim.

ızin verirseniz konunun herkes tarafından algılanması için olabildiğince anlaşılır ifadeler kullanmaya çalışacağım.

Domuz gribi, adından anlaşılacağı üzere aslında domuzlara musallat olan bir grip cinsi. Ve zaman zaman besi hayvanları üzerinde ciddi salgınlar yaparak önemli ekonomik kayıplara neden olabiliyor. Yeni ortaya çıkan bir virüs de değil; yıllardır besi hayvancılığının baş belası olarak özellikle yurt dışında iyi tanınan ve korkulan bir virüs. ılk büyük “domuz gribi” salgının 1918’de olduğunu düşünürsek..

Virüsler, yaşam süreçlerinde evrim geçirmekteler ve daha dayanıklı, daha uzun yaşayan formlar haline gelmeye çalışmaktalar. Domuz gribi virüsü de diğer grip virüsleri gibi virüsün evrimi süresince ortaya çıkan türlerinden birisi. Hayvanlara musallat olan bu virüsün ortaya çıkan yeni türleri ile de insanlara bulaşabilir ve onlarda da hastalık yapabilir hale gelebilir. Bu durumdaki virüsler, zootonic (hayvan kökenli) grip vakalarına neden olabilir.



Domuz gribinin semptomları ve kliniği, normal gripten daha ağır ve tehlikeli değildir. Bu yüzyıl içinde domuz gribi salgını en son 2007 yılında Filipinlerde olmuş ve en büyük domuz telefatlarından biri yaşanmış. Şu anda ABD’de 1 milyonun üstünde domuz çiftliğinin varlığından ziyade, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Obama’nın endişesinin temelidir…



Hayvanlar arasında bu tip salgınlar yaşandıktan sonraki yıllar içinde de virüsün insanlarda salgınları tetiklemesi nadir değil. Çünkü, hayvanları kurtarmak için yapılan ilaçlamalar; yani virüse karşı saldırı, virüsün bir kaçış yolu geliştirmesine neden oluyor ve kendilerine en yakın canlıda yaşamak üzere değişim geçirebiliyorlar.



Literatürler, bu sene ortaya çıkan Domuz Gribi vakalarının, bu virüsün insanlara bulaşması ve bildiğimiz GRIP hastalığını yapması olduğunu düşündürüyor. Ancak H1N1 ıNFLUENZA için Dünya Sağlık Örgütü 11 Haziran 2009’da pandemi (faz 6) alarmı verince işler karıştı…



Aslında, domuz gribi olanların diğer grip hastalarından daha da talihsiz bir durumu yok. Bu yıl ki olayın özelliği, virüsün daha öldürücü olması değil, son yılllardaki en hızlı yayılan virüs olmasıdır.



Peki yaygara-demeç ler-telaş neden? Bunun en kolay cevabı komplo teorileri üretmek. Malesef özellikle ülkemizde bu konuda ayrıca bir becerimiz var.



Akla ilk gelen aşı firmalarının bu konuyu alevlendirmesi ve üretilen aşılarla inanılmaz karların elde edilmesi…

ınanılmasi gayet mümkün bir teori ve yıllarca ilaç sektöründe çalışmış biri olarak, ilaç devlerinin fırsat varsa böyle bir fırsatı kaçırmayacakları na eminim…



ılaç sektöründe “disesase management=hastalı k yönetimi” denilen bir yöntem ile önce belli bir hastalığın altı çizilir; sonra da o hastalıkla ilgili ilaç piyasaya verilir ve satışın maksimum olması hedeflenir.



Ancak bir konuyu da atlamamak gerekiyor. O da, öncelikle ilaç endüstrisi dünyada en çok ve sıkı kontrol edilen sektördür. Bu tip manipülasyonlar, her zaman geri tepme riskini de beraberinde taşır. Tek bir ilacındaki hata yüzünden pazardan silinen ilaç devleri vardır.



Böylesi olaylarda olayın faturası, ilaç şirketinden çok o ülkenin sağlık otoritelerine kesilir. Çünkü sağlık otoriteleri, o ilaçları en ince detayına kadar incelemek ve ruhsat verme yetki ve sorumluluğundadı r. Özellikle hayatı tehdit eden hastalıklar ve tedavilerinde bu tip manipülasyonları n yapılma ihtimali cok düşüktür ve astarı yüzünden pahalıdır; daha suya sabuna dokunmayan durumlarda yapılabilir.

Bununla ilgili gerçek bir örneği, yazının sonunda paylaşacağım.



Aşı konusuna gelince.. Aşı, üretilmesi en zor ve en riskli ilaç benzeri üründür. Bugün emniyetle kullanılabilecek bir aşının, ortalama imalat süresi minimum 18 aydır. Yani bir aşı üretim planlayıcısı, 18 ay sonraki aşı talebini belirleyip üretim talimatı vermelidir ve bunlar milyon dozlar olarak üretilir. 18 ay sonra durum, hiç tahmin etmediğiniz gibi çıkabilir… Ya ihtiyaç azdır milyonlarca doz aşı çöpe gider, ya da çoktur elinizdeki stok erir ve herkes size saldırır. Siz de hem kazanamadığınız para için hem de kaybolan itibarınız için tasalanırsınız.



Bu realite nedeniyle dünyada aşı üreticisi firma fazla değildir ve genelde diğer grup ilaçları ile aşı satışında ortaya çıkacak zorlukları telafi planları yaparlar. Böylesi bir dinamikle çalışan bir sektörde, manipülasyon yapma imkanı son derece zordur..



Peki şu anda aşı firmaları, peynir ekmek gibi aşı mı satıyorlar?.. HAYIR çünkü aşıları yok. Dikkat edin Türkiye’de Bakanlık, “aşı aldık ; alıyoruz, geldi- şimdi geliyor” diye gürültü koparıyor… Düne kadar hiç domuz gribi aşısı olan var mıydı?..YOKTU. . Aşılar henüz, belirli sayıda gelecek ve Bakanlık öncelik belirlemek zorunda..



Şimdi bir de başka bir açıdan bakalım acaba bu yaygara niye. Aslında medya aracılığı ile koparılan “felaket haberleri”, dikkat ederseniz ülkelerin sağlık otoritelerinden (Sağlık Bakanlıklarından) geliyor. Bilim adamları arasında çıkıp, üstüne basa basa felaket tellallığı yapan yok. Ama ülkedeki en büyük sağlık otoritesi yani Sağlık Bakanlıkları, “ciddi ve korkutucu açıklamalar” yapmaya başlayınca onlarla başetmenin pek yolu yok.



Sağlık Bakanlıkları niye bu kadar ön plana çıkıyor derseniz, farklı birşey bildiklerinden değil onlara ulaşan uluslararası alarm sinyalleri çok kuvvetli oldukları ve harekete geçmezlerse başlarının derde gireceği kaygısından... Dünyadaki Sağlık Bakanlıklarını bu kadar telaşlandıran kim? WHO (Dünya Sağlık Örgütü)…



WHO, en az 10 yıldır giderek itibar kaybediyor. AIDS’de çuvalladı. Bazı ülkelerde “Tüberküloz=Verem” tarihin en yüksek boyutlarında ve dünyadaki en büyük sağlık organizasyonu, yıllardır doğru dürüst bir iş yapmıyor.



Peki WHO’ nun kaynakları ne dersiniz: Tüm üye ülkelerin yatırdığı fonlar…

WHO, böyle etkisiz olmaya devam ederse bir süre sonra varlığı bile sorgulanan bir örgüt haline gelecek. Halihazırda tüm ülkelerin sağlık otoriteleri için “kıble” WHO.



Peki WHO ne yaptı; bu yıl ki “zootonic” domuz gribi salgınını biraz fazla abarttı. Bunun kötü bir tarafı da yok aslında... “Korunun temiz olun, elinizi ağzınıza burnunuza sokmayın, sağa sola tükürmeyin” gibi özellikle bizim gibi ülkelerin ihtiyacı olan telkinleri görsel ve işitsel bir kampanyaya dönüştürerek bir bilinçlendirme stratejisi için aslında masum olan Domuz Gribi epidemisini kullandı ve fakat kantarın topuzu kaçtı.

WHO gibi bir otoritenin gereğinden fazla konunun üstüne gitmesi önce ülke sağlık otoritelerinde; onların dikkatsiz ve öngörüsüz beyanları, halkta paniğe yol açtı. “Okul kapatmalar, ölüm haberleri ve Sağlık bakanlığı’nın medya ile iletişimindeki tecrübesiz ve öngörüsüzlüğü” kartopunu, tepeden aşağıya yuvarlamaya başladı..



Bu kartopu etkisini, aşı üreticileri bile tahmin edemediler. Etseler iyi olacaktı ama olmadı. ılginç bir şekilde aşı firmaları –özellikle ABD de federal sağlık otoritesinin talebi üzerine- “acele” aşı üretmeye giriştiler. Kendileri de şaşırdılar ama ABD aşı firmalarına ilk parti olarak tam 5 milyar doz sipariş verdi (Türkiye 43 milyon doz istedi). Ama aşı yok. Firmaların 18 aydan önce aşı yapamadığını hatırlayın...



Haziran ayında WHO izole virüs örneklerini firmalara verdi ve haydi çabuk aşı yapın dedi. Süratli aşı yapabilmek için de aşı firmaları eski model üretim tekniklerini kullanmak durumunda kaldılar ve başta WHO olmak üzere sağlık otoriteleri de eski model üretime göz yumdu. Firmalar deli gibi aşı hazırlamaya başladılar ve Ağustos ayında ilk partiler üretilip analize sunuldu. Alelacele de kullanılmaya başlandı. Ama küçük bir sorun vardı; bu virüs tipi ile hiç aşı geliştirmedikleri için ve eski model bir yöntemi kullandıkları için aşılar istenilen koruyuculukta değildi ve yeteri kadar antikor oluşturamıyordu…

Şimdi “aşı firmaları”, bir yandan panik içinde aşı üretip bir yandan da aşının koruyuculuğunu artırmaya çalışıyorlar ve muhtemelen işin sonunda zarar edecekler:

Çünkü yaptıkları kontrattaki miktarları zamanında teslim edemiyecekler, bu tazminat demek.. Ayrıca aşıların birçok partisi, analizleri geçemeyip çöpe gidecek ;bu zarar demek.

Şu anda ilk kargaşada bu işe atlamış 3 firma dışında sadece Çinliler domuz gribi aşısı üretiyorlar onlar da kendi iç kullanımları için. Kimse de bu iste tatlı para olduğunu artık düşünmüyor.



Şimdi gelelim bu yaygara nerden çıktı konusuna…Şu anda WHO’nun tepesinde Çinli bir yönetici var; Dr. Margaret Chan. Aşağıdaki linki tıklayıp Dr. Chan’in hangi konuda uzman olduğunu ve hangi tip salgınları yonettiğini de bir okursanız artık kalanını siz yorumlayabilirsiniz . http://www.who. int/dg/en/ index.html



Gelelim domuz gribi aşısına. Bu ne menem bir şey ki herkes peşinde ve yaptık yapacağız diye ortalık ayağa kalktı.

Yukarda ilaç firmalarının, zaman darlığı nedeniyle aşıyı eski yöntemlerle yaptığını ve otoritelerin buna göz yumduğunu söylemiştim. Yöntemlerdeki fark şu: Bugün tüm grip aşıları, memeli hayvanlardan elde edilen doku kültürlerinde üretilir ve memeli bir canlı olan insana en yakın antijenik (hastalık yapıcı) özellikte olmasına dikkat edilir ki aşıya ait komplikasyonlar -özellikle alerji- olmasın. Bu da yaklasik 18 aylık bir süreci gerektirir.



Domuz gribi aşısı ise şu anda acele nedeniyle nerdeyse antika sayılacak bir yöntemle tavuk embriyosunda üretiliyor. Yani virüs tavuk yumurtasına enjekte edililiyor. Orda kuluçka ediliyor. Virüsler tavuk yumurtası ile beslenerek kontrollü çoğaltılıyor. Birkaç hafta içinde kuluçka bitiyor ve oluşan virüsler inaktive edilerek aşı yapılıyor. Bu, aşınin ilk tarifi ; “Louis Pasteur”den kalma yöntemler ama hızlı.. Böyle yapılan aşıya gelince:



Aşı etkin olmayabiliyor. Nitekim Domuz gribi virüsü yeterince kuluçka olamıyor.

Tavuk yumurtasında bulunabilecek potansiyel alerjenler aşıyla kucak kucağa geziyor yani ciddi ve çok yan etki riski artıyor..

Batch-to-batch consitency denilen “partiden partiye devamlılık” yani kalite standardı tutmuyor ;benim aşımla sizin aşınız farklı olabiliyor.

Üretici için bir problem de ciddi aşı firesi oluşması..Her yumurtadan civciv (aşı) çıkmıyor. ışin sonunda maliyet çok yükselebiliyor.

Bu tip aşının “esas tehlikesi” şu: Aşının antijenik özelligini artırmak için insan vücudunda kuvvetli antikor oluşturan bazı mikroplar aşıya karıştırılarak gücü artırılmaya çalışılıyor. Yani bu ekstra mikroplar, vücutta önce “erleri –sıradan-(antikor)” yapacak sonra bu askerler beraber gelen ölü domuz gribini tanıyıp vücudu koruyacaklar. Olmuyor mu oluyor ama 50 yıl önceki aşılar kadar. Bu amaçla en cok kullanılan mikrop Koch basili (verem mikrobu). Bu basil, geleneksel yöntemle öldürülüp aşıya karıştırılıyor ve aşı iki etapta etkin olabiliyor (verem mikrobu tedirgin edici olmamalı; çünkü bu aşıyla verem olunmaz ama modern bir üretim biçimi değil) Aşıya yapılan bu takviyeye “adjuvant” adi veriliyor. Aşıyı adjuvanla yapmak, aşı komplikasyonları nı artırabilir, onsuz yapmak etkinliğini azaltabilir… Simdi ureticiler bu konuda tabiri caizse, ne halt edeceğiz diye düşünüyor. Ola ki elinize bir aşı geçer üzerinde “ with adjuvant” veya “without adjuvant” yazma zorunluluğu var. Türkçesi, “iki ucu şeyli değnek” demek.

Bizim Bakanlık ne yapıyor. Gecen haftadan beri, bu işin en tepesinde ve medyaya sık çıkan kişiden alınan bilgiler, 43 milyon doz aşının 3 farklı firmaya sipariş edildiğini ortaya koyuyor.Firmalar Ekim ayında teslim edeceklerini söylemişler daha bir kutu bile gelmemişti; düne kadar. Çünkü üretilemiyor üretimde ciddi sorunlar var.



Bakanlık hem WHO’ dan gelen alarm nedeniyle panikte hem de sayın başbakanımız “halkımı aşısız bırakmayın” diye talimat vermiş. Bu işi iyi bilen çok ciddi insanlar bakanlıkta mevcut, ama emir demiri kestiği için sesleri çıkamıyor biran önce aşı bulmaya çalışıyorlar. Hatta Ankara’daki Hıfzısıhha Enstitüsü bile kendi çapında aşı yapmaya girişmiş. (Yumurtaları falan delip duruyorlar.) Herkese iş çıkmış yani.



Hergun önce hangi “safları” aşılayalım diye plan üstüne plan yapıyorlar. Aşı miktarları azaldıkça da hergün hedef küçültp değiştiriyorlar. Paralar WHO kredisinden geldiği gibi ; tabi ki faiziyle geri ödenecek. Böylesi bir bilinçle, WHO’nun adeta bastırmasıyle aşılarımız geliyor.



Peki bu kadar laf kalabalığından sonra “kıssadan hisse” nedir?



Domuz gribi, normal gripten daha tehlikeli değildir.

Normal gripten korunur gibi bundan da korunmak lazım; formül basit, hijyen kurallarına dikkat: Elini her yere sokma ; özellikle ağzına burnuna..

Tuttuğunu şapır şupur öpme. Dünyanin en erkek erkeğe el tutuşan, öpüşen ülkesinde yaşadığını unutma; hemcinsinden biraz uzak dur. Karşı cinsin zaten bulaşmıyor...



Bu ilac firmalarının oyunu mu.. Bu kez değil galiba; çünkü onlar da “domuzların”altı nda kaldı. WHO, kaş yapayım derken göz çıkardı.



Aşı olalım m?. Şu anki üretilen aşı ile hayır. Her yıl normal grip aşısı oluyorsanız da aşağıdaki linklerden “aşılar” ile ilgili gerçekleri öğrenmenizi öneririm..


Son olarak aşağıdaki linklerden sonra, “hamilelerde aşı” konusunda bir Prof Dr. Esat Orhon’un fikirlerini ve bilimsel verileri katarak hazırladığı bilgileri paylaşmak istiyorum.



http://articles. mercola.com/ sites/current. aspx

vaccination carries enormous potential to do serious damage to your health.

Selam ve sevgilerimle,



Uz.Dr.Hasan Ali Nogay,PhD

Sualtı ve Hiperbarik Tıp Uzmanı,ımmünolog
 
--------------------------------------------------------------------------------

devami
Hamileler Domuz Gribi Aşısı Olsunlar mi?

Son zamanlarda yazılı ve görsel medyada, hamilelerin aşı olması gerektiğini ifade eden bir sürü şarlatan ortaya çıkmıştır. Kerameti kendinden menkul bu kişiler, hangi bilimsel çalışmalara dayanarak insan sağlığı üzerinde bu kadar desteksiz atma yetkisini kendilerinde bulmaktadırlar? Neye hizmet etmektedirler?

Gebelik esnasında kullanılabilecek ilaçlar, Amerikan Sağlık Bakanlığı’na bağli FDA Food and Drug Administration kategorize etmiştir.

Buna göre 5 kategori vardır. http://www.ttb. org.tr/STED/ 2007/ocak/ ilac.pdf

A kategorisi ilaçlar:Gebelerde en güvenilir ilaçlardır. Kontrollü araştırmalarda bu ilaçların anne karnındaki bebeğe zararlı olduğu gösterilememiş tir.

B kategorisi ilaçlareney hayvanlarında sakatlık yapıcı etkisi araştırılmışsa da, gebe kadınlarda yeterli araştırma yapılmamıştır.

C kategorisi ilaçlareney hayvanlarında sakatlık yapıcı etkisi olduğu ispatlanmıştır. Gebe kadınlarda yeterli araştırma yapılmamıştır.

D kategorisi ilaçlar:Bu kategorideki ilaçların anne karnındaki bebek üzerinde sakatlık yapıcı etkisi olduğu kanıtlanmıştır.

X kategorisi ilaçlareney hayvanları ve gebelerdeki incelemeler, ilacın anne karnındaki bebek üzerinde sakatlık yapıcı etkisinin kesin olduğunu göstermiştir.

Gebelerin kullanabileceğ i ilaçlar hakkında bilgi sahibi olunabilmesi için, binlerce gebe kadın üzerinde çalışma yapılması gerekir. Daha sonra doğan bebeğin sağlıklı olup olmadığı değerlendirilir. Bu da yetmez, doğan çocukların onlarca yıl sureyle takip edilerek herhangi bir hastalık geliştirip geliştirmedikleri gözlenir.

1. Bırakın binlerce gebeyi, acaba tek bir gebe kadın dahi kendisi ve karnında taşıdığı bebek üzerinde deney yapılmasını kabullenir?

2. Bu aşılar 2009 Haziran ayından itibaren üretilmeye başlanmıştır. Dünya üzerinde henüz bu aşıları kullanıp da doğum yapan herhangi bir kadın yoktur.

3. Bu çocuklar doğduktan sonra on yıllarca takip edilerek güvenli olup olmadıklarını incelemek gerektiğine göre ve henüz doğmuş tek bir bebek dahi olmadığına göre, güvenli olduğunu kim, nasıl iddia edebilir?

Ülkemize, yurt dışındaki 3 firmadan domuz gribi asisi geliyor. Novartis Firmasi – Focetria, GlaxoSmithKline ve Sanofi firmalarından…

Bu 3 firmanın aşı tanıtımlarında, gebelikte kullanımının kesinlikle güvenli olduğunu gösteren tek bir satir bilgi yoktur. Novartis–focetria http://www.novartis .com,

Yukarıdaki sayfalarda domuz gribi aşısının gebelikte kullanımının kesinlikle güvenli olduğunu yazan tek bir satıra rastlayamazsınız.

Ancak Novartis firmasının ürettiği domuz gribi aşısı hakkında, European Medicines Agency - http://www.emea. europa.eu/ htms/aboutus/ emeaoverview. htm internet sayfasında bilgi vardır.


Animal studies with Focetria do not indicate reproductive toxicity. Focetria may be used in lactating women..http://www.emea. europa.eu/ humandocs/ PDFs/EPAR/ focetria/ spc/emea- spc-h385en. pdf

“Gebelik ve Emzirme Donemi”

“Su anda Focetria’nin gebelikte kullanımı hakkında bilgi yoktur. Mevsimsel grip aşılarının gebelikte kullanımı halinde anne karnındaki bebek üzerinde zararlı olduğunu gösteren bir bilimsel çalışma yoktur. Deney hayvanları üzerinde yapılan çalışmalar, üreme sağlığı üzerinde zararlı bir etki göstermemiştir. Emziren anneler, Focetria domuz gribi aşısı kullanabilirler.”

Görüldüğü gibi, gebelerde kullanımı hakkında ve bebek sağlığı hakkında hiçbir güvenilir bilgi yoktur.

GlaxoSmithKline

Bu firmanın internet sayfasında hamileler üzerinde aşı güvenirliği hakkında tek satır bulamayacaksı nız. Ancak bu sayfalarda, Centers for Disease Control and Prevention Centers for Disease Control and Prevention sayfalarına atıfta bulunulduğunu göreceksiniz.

Bakınız yönlendirildiğ iniz bu sayfalarda neler yazıyor ?

Is the 2009 H1N1 flu vaccine safe for pregnant women? http://www.cdc. gov/h1n1flu/ vaccination/ providers_ qa.htm

“2009 H1N1 domuz gribi aşısı gebeler için güvenli midir?

Grip aşılarının gebelere ve bebeklerine zararlı etkisi gösterilmemiştir. Mevsimsel grip aşıları gebelere yıllardan beri önerilmektedir. 2009 yılında üretilen H1N1 domuz gribi aşısı mevsimsel grip aşıları ile aynı yöntemle üretilmektedir. 2009 H1N1 domuz gribi aşısının gebeler ve bebeklere etkileri üzerindeki araştırmalara 2009 Eylül ayından itibaren başlanmıştır.

Görüldüğü gibi, gebelerde kullanımı hakkındaki ve bebek sağlığı hakkındaki araştırmaların geçmişi sadece bir (1) aydır. Sadece bir aylık geçmişi olan bir aşının gebeler ve bebekleri için güvenilir olduğunu kim, nasıl iddia edebilir ?

Okumaya devam edelim …

What studies have been done on the 2009 H1N1 flu shots and have any been done in pregnant women?http://www.cdc. gov/h1n1flu/ vaccination/ pregnant_ qa.htm

Studies to test the 2009 H1N1 flu shots in healthy children and adults and pregnant women are being done now. These studies are being conducted by the National ınstitute of Allergy and Infectious Diseases (NIAID). More information can be found at http://www3. niaid.nih. gov/news/ QA/vteuH1N1qa. htm.

Türkçe Tercümesi

"2009 H1N1 aşısının gebeler üzerindeki etkilerini araştırmak için ne gibi çalışmalar yapılmıştır?"


Medyada boy boy demeç verenler, hangi bilimsel çalışmalara dayanıyor şimdi anladınız mı?

Sanofi

Bu firmanın internet sayfasında da gebeler üzerinde aşı güvenirliği hakkında tek satir bulamayacaksı nız. Yönlendirdiği sayfalarda da, bu konuda tek satir bilgi yoktur. http://www.sanofipa steur.com

http://www.sanofipa steur.com/ sanofi-pasteur2/ sp-media/ SP_CORP/EN/ 54/947/H1N1% 20US%20TRıAL%20RESULTS% 20011009% 20ENG.pdf?siteCode= SP_CORP

Sizce gebeler, televizyonlarda, gazetelerde atıp tutanlara inanarak aşı olsunlar mı?

Ne dersiniz
 
Hamileler için aşılama 7 Aralık Pazartesi başlıyormuş.Ne yapmayı düşünüyorsunuz. Ben kararsızım.
 
Arkadaşlar iki gündür sürekli bu konuyu araştırıyorum. Yabancı yayınları okuyorum, ABD ve ıngiltere'deki TVlerde yayınlanan programları izliyorum vs. Henüz kesin bir yargıya ulaşamadım ben de herkes gibi ama şu anki eğilimim aşı olmaktan yana. Çünkü bu aşı anne karnındaki bebeği de koruyor. Aşıyla anneye verilen antikorlar bebeğe de geçiyor. Benim doğumuma çok fazla kalmadı, evdeyim, kendimi de elimden geldiğince koruyorum ama benim derdim doğumdan sonra bebeğin korunması. Çünkü doğumdan sonra istesek de ilk 6 ay bebeklere aşı yapılamıyor. Bunun bir salgın olduğu da malum, yani bu kışı atlatırsak tehlike bitmiyor. Aynı şekilde önümüzdeki yıl da aynı kabus çökecek üstümüze.

Aşının yan etkileri konusunda da iki nokta var. Birincisi adjuvan denilen madde, ki hamilelere yapılacak aşıda adjuvan bulunmuyor. ıkincisi de civa. Civa önemli çünkü ağır metaller Allah korusun bebeğin beyin gelişimine zarar veriyor. Ama duyduğum kadarıyla Alman askerlerine yapılan aşılar "mercury free" imiş yani civasız. Eğer Türkiyede uygulanacak aşı da civasız ise fazla düşünecek birşey yok. Bu aşının mevsimsel grip aşısından pek bir farkı kalmıyor bu durumda. Ki mevsimsel aşı yıllardır hamileler üzerinde uygulanmakta ve herhangi bir yan etkisi bulunmamaktadır.

Araştırmalarıma devam ediyorum. Tanıdık bütün doktorlara soruyorum. Hacettepe üniversitesinde Enfeksiyon hastalıkları uzmanı bir dr dan haber bekliyorum şimdi. Bilgi edindikçe sizinle paylaşırım. Umarım en doğru kararı veririz ve pişman olmayız...
 
Benim doktorum olmam gerektiğini söyledi. Özellikle son aylarını geçiren hamilelerde çok büyük riski varmış. Ayrıca geçen gün bir tanıdğımız da domuz gribinden yaşamını yitirince ben de aşı olmaya karar verdim. Eşim de ben de olacağız sanırım. :S
 
bı rıbın bıyolujık sılah oldugu soylenıyor
amerıkada cıa ucagı kazakıstana bu mutasyona ugramıs vıruslerı goturruken ucak dusuyor ve etrafa bu vurus yayılıyor
kazakıstandakı ısraıl askerlerıne bu vırusu goturerek onları hasta etmeyı dusunen cıa ucagı malesef dusuyor ve dunyaya bu virus yayılıyor
haberler oyle dedı ama gercekmı bılmem
fakat basımıza ne gelıyorsa ya amerıkadan yada ısraıl yuzunden gelıyor nedense bu ulkelerı allah temızlesede mutlu mesut yasasa su dunya ınsanları
 
ARKADAŞLAR BENı YENı GELDıM ŞıMDı GELDıM KONTROLDEN...DOKTORUM BEN KARIŞMAM DEDı AMA BANA KALIRSA HAMıLE BAYANIN TETANOZ AŞISINDAN BAŞKA HıÇ BıRAŞI VURUNMAMASI GEREK DıYE DE DıP NOT EKLEDı...
ıŞYERıNDE SÜREKLı IHLAMUR KUŞBURNU ıÇıYORUM MANDALıNALAR PORTAKALLAR ELMALAR HEP ÖNÜMDE ZATEN BAŞKA BıR ŞEY YıYEMıYORUM....SÜREKLı ıSTEM DIŞI HERALDE GıRBE KARŞI BESıNLER TÜKETıYORUM....BEN OLMAYACAĞIM ..AMA OLAN OLURSA DA ÜZÜLÜRÜM AÇIKCASI......mafoldumbensenağlama
 

Kızlar daha önce yukarıdakileri yazmıştım. Bugün Kadın Doğum doktorumla görüştüm, yaptırmalısın bence dedi. Hacettepe Üniversitesindeki Enfeksiyon Doktoru da hamileler için gelen aşıda civa bulunmadığını, bir yan etkisi olmayacağını ve olmam gerektiğini söyledi. Böylece bebeğini de gripten korumuş olursun dedi. Bir de yine bir arkadaşımın arkadaşı da Enfeksiyon Doktoru ve hamile. Kendisi aşıyı olmuş. Bütün bunlardan sonra ben de aşı olmaya karar verdim. Aşı olmayan ya da olan herkesi Allah korusun diyorum...
 

bende ası olmak istemiyorum şimdi olmazsa bile ilerleyen senelerde kısırlık ve felç gibi yan etkileri oluyormus
 
arkadaşlar uzun zamandır forum konularını va özellikle domuz gribi konusundaki mesajlarınızı takip ediyorum ancak üye olup henüz yazı yazabilme fırsatım oldu. Ben de 29 haftalık hamileyim ve dün kontrolüm vardı. Doktorum kesin bir şekilde ol ya da olma demiyor ancak enfeksiyon doktorları olunması gerektiğini düşünüyorlar. Ben de aşı ile ilgili araştırmalara girdim cuma gününden beri ve en nihayet aşı içeriği hakkında bilgi sahibi olabildim. Aşıda adjuvan denen katkı maddesi yok gerçekten ve bu da aşının koruyucu özelliğini azaltıyor. Ancak thimerosal denen cıva bu aşının içinde de var. Çünkü çoklu aşılarda yani tek kullanımlık olmayan aşılarda bakteri ürememesi için bu maddeyi kullanmak zorundalarmış. Ancak bu madde söylenen göre senelerden beri grip aşısının ve tetanos aşısının içinde de olan bir maddeymiş ve metil değil etil civaymış. Yani metil civa civa zehirlenmesine ve bazı iddialara göre uzun vadede otizme sebep olabiliyorken etil civa % 50 si 7 ila 10 gün içinde vücuttan atıldığı için böyle şeylere sebep olmuyormuş. 2004 yılında dünyada cıva tartışması kapanmış ama etil civanın otizme sebep olmadığna ya da olduğuna dair bir kanıt yok. Ufak bir bilgi daha civa zehirlenmesinde en az sınır 275 mg cıva iken aşının içindeki 250 imiş ama bundan emin değilim.
Bütün bunlardan sonra ben aşı yaptırmamayı düşünüyorum ama fikrim de daha netleşmesi. çünkü ne de olsa 18 ayda üretilmesi gereken bir aşı 3 ayda üretiliyor ve hayvanlarda bile denenmiyor, tavuk yumurtasında yani milattan önce kalan bir yöntemle üretiliyor. ayrıca ciddi yan etkilere sebep olma ihtimali var.
 
Bu arada söylemeyi unuttum Amerikada üretilen aşılarda uzun senelerden beri adjuvan olmadığı gibi thimersol denen civa da kullanılmıyormuş.(ülkede otizm fazla olduğu için)
 
Aşının içinde cıva olup olmadığını aşının üreticisi firması Sanofel Pasteur aşı danışma hattından arayıp bizzat konuşarak öğrendim. Zaten Marmara Ünv. Hastanesi Enf. Hast. bölüm başkanı da konuşmanı da cıva olduğunu söylemişti. Ama olmalısın da dedi.
 
merhaba arkadaşlar.. bende dün duydum.. yeni bir aşı gelmiş hamileler olabilirmiş. ben 7 haftalık hamileyim vehem korkuyorum hemde aşıyada pek güvenemiyorum sanki.. ( aranızda olan varmı??
 
ben de haftalardır araştırıyorum arkadaşlar. kendi doktorum başta olmamamı söylemişti, ama o da karar değiştirdi. olmam gerektiğini, 34.haftamda olduğum için bebeğime bu saatten sonra herhangi bir zarar vermeyeceğini söyledi. ayrıca enfeksiyon hastalıkları uzmanına da danıştım. o da kesinlikle hemen olmam gerektiğini söyledi. bebeğimi de 6-7 ay kadar koruyacakmış. hastaneler mikrop yuvası. bizim zaten bağışıklık sistemimiz çökmüş durumda, bi de üzerine doğum yapacağız. tamamen savunmasız hale geleceğiz. ki geçen gün doğumdan 8 gün sonra ölen kadının haberini çoğunuz okumuşsunuzdur. bebekler deseniz el kadarlar. ya onlara da bulaşırsa. akrabalarımız ziyaret etmek isteyecekler. hadi onları kabul etmedik. hemşireler,doktorlar... ayrıca Allah korusun bişey olursa bebeklerimize, öbür tarafta hesabı da sorulur. ne diyeceğiz? kulaktan dolma kesinleşmemiş bilgilere inandık, doktorlara, profesörlere inanmadık mı diyeceğiz! ben aşı olacağım.
 
ben olmayacağım. çünkü çok korkuyorum bebişe yan etkisi olursa, ya kaybedersem ? ya kaybetmeyip bebiş özürlü olursa? aman yarabim ya nasıl bir düşüncenin içine düştük sinir oluyorum.
 
arkadaşlar ben cuma günü oluyorum aşı..kızım için onay formuna evet dedim ona yaptırırken bnm olmam olmzdı bende 3 aylık hamileyim ve aşımı olucam ...........sonuçlarımı yazarım sizlere........
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…