- 3 Ağustos 2025
- 357
- 1.047
- 28
- 23
- Konu Sahibi Aykadarguzel
-
- #201
Her kadın güçlü olsun ezik büzük olmasın diyoruz kötü bişey demiyoruzHah tam üstüne bastınız. Zaten bunu çalışan/çalışmayan herkes yapıyor. Çalışan insanlar ölsün o zaman bir de eve gelip iş yapıyor diye. Bir zahmet de evde olan, dışarda başka işi olmayan insan da evde bu işlerin yükünü alsın yani. Ev işleri evde bir de küçük çocuk yoksa çok da büyütülecek konu değil. Her gün aynı efor sarf edilip dip köşe temizliği ev hanımları dahi yapmıyor. En fazla her gün yemek yapılıyor. Onu da herkes yapıyor zaten.
çalışan kadınlar yedi yirmi dört çocuk bakıyor olsalar çalışamazlar,
Hah işte bunları yaptıkları için para kazanıyorlar, işyeri evde oturan birçok kişinin sandığı gibi çay kahve içme yeri değil. Sorumlulukların yerine getirildiği, zihinsel ve bedensel anlamda insanların yorulduğu bir ortam çalışma hayatı. Burdan çıkan kadın eve gelip çocuğunun ödevlerini yaptırıyor, akşam yemeğini düşünüyor , çocuğunun nazıyla uğraşıyor, hastaysa doktora götürüyor… dar zamanda çok işle uğraşıyor. Bu yapılanlar hayatın akışı içinde görülmüyor, sadece giyinip evden çıkıyor falan sanılıyorama en azından çalışan kadın kendi uzmanlık alanında bir meslek sahibi olmaya sığınabiliyor.
Benim anneannem de hiç çalışmamış. Dayım üniversiteyken öğrenmiş; dışarıdan sigorta ödenerek ev hanımları da emekli olabiliyor diye. Dedemi bir şekilde ikna etmiş yaşlılığınızda çift maaş iyi olur falan diye bu sayede dedem de ödemiş. Annem de 30 sene çalıştı derken ben gelirsiz kadınlarla büyümedim, yengelerim de üni mezunuydular emekliler şu anda. Kayınvalidem 55 yaşında hala çalışıyor. Şunu örnek verebilirim; komşu kadınlar, annemin çalışmasını görüp feyz alıp 40 yaşından sonra fabrikada işe başladılar ve şu an onlar da emekli. Gerçekten isteyen ve eşi de aşırı sorun çıkarmayacak bir kadın çalışır. Ama 55-60 yaşlarındaki kadının artık yapacak pek bir şeyi yok maalesef.
Son olarak hiçbir şey kadına ekonomik şiddet göstermeyi haklı çıkarmaz.
Ne keyfi bir de ya.keyif dedikleri de evde çay içip televizyonda sapkın sapkın sabah programları izlemek.Koca bugün para verir üstüne bir de kredi kartı verir evet ama yarın size es kaza gelin getirmeyeceğinin bir garantisi yok. Sevgisinin bitmeyeceğinin, sıkılmayacağının, karakterinin 180 derece değişmeyeceğinin ya da direkt sizin ona karşı sevginizin bitmeyeceğinin bir garantisi yok. Böyle bir durumda ne olacak? Ya sizi aldatan, sizden sıkılan ya da sizin artık sevmediğiniz bir adamın parasına muhtaç şekilde yaşayacaksınız ya da kendi paranızı kazanıyorsanız kendisine saygısı olan bir insan gibi boşanacaksınız. Elde meslek yok, iş yok ise tek tabanca dahi olsanız bir yere sığamazsınız bu dünyada ne koca yanına bir yerden sonra ne de aile yanına. Evet herkesin koşulları, yaşam şartları bir değil ancak içinde bulunduğu durumdan hoşnut olanlara bu sözüm, benim keyfim niye sizi bozuyor diyenlere :) yarını düşünmeden bugünün sefasını toz pembe gözlüklerle sürenlere
Bir sürü insanın hayatından örnek vermişsiniz, hepsi de çok farklı hayatlar ve şartlar. Gerçi bizim medeni kanunumuz bu şartları eşitlemek adına kadına haklarını eksiksiz vermek üzerine kuruludur ama tabi ne kadar hayata geçiyor tartışılır.Çünkü mükemmel bi dünyada yaşamıyoruz insanlar nelere şahit oluyor. benden para saklanmasını ekonomik şiddet algılarım eşim para kıskansa boşanırım. annem 4 çocuğa baktı 26 yaşında 2 çocukla boşandı meslek sahibi oldu. Tekrar evlendi üvey babamın maddi durumu iyi olmasına rağmen işini bırakmadı.bizim evde tatlı tuzlu eksik olmazdı tertemiz olurdu eve gelir 3 4 çeşit yemek yapardı. Sosyaldi aynı zamanda her şeye yetiyordu nasıl beceriyordu bilmiyorum ama teyzem ev hanımı onun evi her zaman daha pis o her zaman daha yorgun ve üşengeçti. Sadece 2 sene küçük kardeşim doğunca evdeydi onun dışında çalışıyordu. başımızda oturup ödev yaptırıyordu. Arkadaşımın anneannesi boşandı kız kardeşi ile kiraya çıktı. Eşimin teyzesi kocası askerdi rütbeli aldatıldı boşanıyor mal rejmi yüzünden hak talep edemedi. Davaları devam ediyor alacağı var mı belli değil. Tanıdığım çok zengin bi adam var markası tüm avmlerde var bu adamın 3 kadınla beraber otel kayıtlarına kadar mahkemeye delil sunuldu yüz sene dava sürdü aldığı tazminat 800 bin tl ev bile alamadı. Al bu kadınlar köpek gibi pişmandır hayatını kocasına bıraktığına. Bi kadının çalışıp parasını kazanması dünyanın en iyi şeyidir çünkü bu kolay elde edilmedi. ailemden gelirim var malım var. Kocam iyi bi adam boşanma kararı aldık direkt evi arabayı bana bıraktı zaten ikisi de benim üstüme. Nafakaya kadar anlaştık asgari ücretten. Sonra barıştık. Yaşanacak senaryoyu görmüş oldum. Şahsıma ait birikimim var. Ailem gerçekten arkamda boşanıyorum desem çalışmıcam desem çalışma der evlerine gitsem prenses gibi yaşarım ki gitmeme gerek yok. Babaanne dedem bile sağ oldukça arkandayız der. Bi çok kadından şanslıyım ve bunun bilincindeyim. Ama 18 yaşımdan beri mağazacılıkta çalıştım sonra mesleğimi yaptım. Bu sene işsiz kaldım bebek doğurdum. Şuan çalışmayı düşünmüyorum ama mutlaka döneceğim işe. Dünyam altüst olsa hiç iş bulamasam gider mağazada çalışırım yani. Hayatta insanın başına her şey geliyor. ev hanımıyım kocam çalışıyor. Dün yemek yapamadım bebeğim asla durmadı. işten geldi yemek yaptı. Çalışırken de hiçbir zaman saçını süpürge eden bi kadın olmadım. Bu şartlara rağmen geleceğimi ne kocama ne de babama bırakırım valla
Katılıyorum ama hiç çalışmamış biri 55-60dan sonra sıfırdan başlarsa çok zorlanır vücut hamladığı için sürekli hastalanır vs. Çalışmaya alışkın insanlar ise 65e kadar çalışabiliyor, bknz Avrupadaki emeklilik yaşı.. bizdeki 40-45 yaşında eyt olanlar aklıma geldikçe sinir basıyor bana.62 yaşındaki KOAH hastası annem çalışıyor. Bizim insanımız kendine iyi bakmadığı için ve biraz d tembelliğinden hemen elden ayaktan düşmüş gibi davranıyor. Sanıyoruz ki 50 yaşına gelen insanın bir ayağı çukurda. Yooo, canı isteyen yapıyor.
Ben talep ediyorum eşimle ortak hayatı yaşıyoruz hiçbir zaman saçımı süpürge etmedim. Annemin eşi de gayet destekçiydi ama onun işi annemden daha yoğundu adam 24 saat nöbet tutuyordu nöbet tutmadığında da icapçıydı. babamla zaten ben 3 abim 4 yaşındayken boşandı. Annem hayattan darbe yediği için hem ailesinden hem babamdan bu şekilde yaşamaya mecburdu hayatını kocasına emanet edip oturamazdı arkasında ailesi yoktu işten çıkıp evde oturabilirdi üvey babam annemden de bizden de para saklamazdı aksine bonkör bi adam. Benim için sorun yok kocam sorumluluk sahibi bir kere neden yemek yok neden ev pis dediğini duymadım geleneksel beklentileri yok bu rolleri yüklenen yine kadın. Asıl böyle ortamda kadının parasını kazanması gerekiyor kadını evde otursun iş yapsın diye gören adamlar işleri bitince başının üstünde taşıyıp kraliçe gibi mi yaşatır? Mesela kocanın seni aldatmayacağını garanti ediyor musun bir gün boşanmayacağını garanti ediyor musun? Ben mutlu bi evliliğime rağmen edemiyorum beşer şaşar. Bu yüzden kaderimi onun eline bırakmam bu şartlarda bile. Hem çalışıp hem ev işi yapan kadın kocasını boşamıyorsa onun sorunu. Evde oturup hayatı kocasının elindeyse yine onun sorunu. Seçimler ve sonuçları. Medeni kanunda kocamla evliyken aldığım şeylere ortağım. Dini açıdan 3 ay mı ne nafaka veriliyor kendini geçindirsin diye. Mesela annem ne yapsaydı mutsuz evliliğine devam mı etseydi onu istemeyen ailesine mi gitseydi? Onun yerine mesleğini eline aldı gurur duyuyorum. Kurban rölünden herkes çıkamaz. Ben hayatımı kimseye emanet edemem tercih meselesiBir sürü insanın hayatından örnek vermişsiniz, hepsi de çok farklı hayatlar ve şartlar. Gerçi bizim medeni kanunumuz bu şartları eşitlemek adına kadına haklarını eksiksiz vermek üzerine kuruludur ama tabi ne kadar hayata geçiyor tartışılır.
O zaman şöyle olsun; kadınlar sadece dışarıda çalışıp para kazansın, erkekler ise hem dışarıda çalışsın, hem evde çalışsın hem de çocuk baksın, neden bunu talep etmiyoruz, edemiyoruz kadınlar olarak? Önce bunu sorgulamak lazım.
Annenizin örneğini ele alacak olursak, kadın maaşallah hem 4 çocuk bakmış hem evde çalışmış temizlik yemek yapmış hem de dışarıda çalışıp para kazanmış, elleri dert görmesin peki eşi ne yapmış?
Sizce burada bir adalet var mı? Doğru mu bu? Evlilik hayatı paylaşmaksa eğer neden kadınlar daha fazla emek vermek zorunda bırakılıyor? Ve biz kadınlar neden bunu övünerek anlatıyoruz kimden aferin bekliyoruz?
çevremde çalışan kadınlar kimseye eyvallahı olmayan insanlar olduğu için benim kafamda daha farklı kodlanmış olabilir. bakıcı tutar, misafiri kocasının azarından çekinmeden rahatça reddeder, temizlikçi çağırır, yemeğini annesine kaynanasına falan yaptırır. Çünkü çalışmak zaten çok zor, kadının iş hayatında çektiği zorluklar zaten zor. Çevremde de bu hayatı yaşayan kadınların hiç garipsendiğini , hor bakıldığını görmedim. Çocuk yine anne diye ağlıyor evet ama sonuçta günde sekiz dokuz saat o anneden uzakta durabiliyor.Çalışan herkes para basmıyor, çalışanların çocukları da ağlarken anne diyor, çalışanların da kaynanası geliyor vs vs. Ve o kadar bol vakit de yok
Siz ben olabilir misiniz.... gerçekten ben yazmışım gibi hissettim. Bende atanamayan öğretmenim. Benimde kira gelirim var aileme ait evde oturuyorum... Ben bu şekilde geçmediği yolun lafını yapan insanları da anlamıyorum malesef...Yazınızdan bana geçen hissiyat şu; yaşadığı toplumun dinamiklerinden bihaber, sadece kendi doğrularını yaşayan, okumuş ama eğitimden gerekeni yeterince alamamış z kuşağı gibi geldiniz.
Siz İsviçrede yaşıyor olabilir misiniz? Kanada ya da avrupanın kuzeyindeki ülkelerden birinden mi düştünüz anadoluya?
Biz ortadoguda yaşıyoruz hanimefendi. Burda 10 kardeşten sadece bir tanesi okutulur o da erkek olduğu için. Kız kısmının ne işi var okulla filan.
Kadınların şikayet etmeye hakkı var mı sizce? Birçoğu gençliğinde yaşadığı zorbalığı bile bugün idrak edebilecek kadar "farkında" olamadan gelmiş bu yaşlara.
Şimdi çoğu 50lerin sonuna yaklaşmış. Tamamı antideprasan kullanan, mutsuz ve yaşından büyük gösteren zavallı kadınlar. Var mı annesi 55 60 üstü olup da antidepresan kullanmayan? Annesi mutlu olan var mi gerçekten?
Siz bırakın da bari şikayet etmeye hakları olsun. Bari onu almayin ellerinden?
Size ne şartlarda okuma imkani verildi, anneniz neleri feda etti kimbilir.
Empati yapmaya çalışın onlarla. Siz de eminim okurken zorlanmissinizdir, hepimiz farklı farklı şartlarda yaşıyoruz ve birimizin hayati için doğru olan diğeri için doğru olmuyor.
Ben atanamamış bir ögretmenim. Çok çaba verdim, çok emek harcadım. Ben bu ülkenin binlercesi gibiyim. Benim gibi binlerce insana rastlarsınız. Okumuş çalışmış emek vermiş ve sonunda arzu ettiği olmamış ne çok insan var farkında mısınız.
İşsizliğin tavan yaptığı, gençlerin mutsuz ve umutsuz olduğu bir ülkede yaşıyorsunuz. Gerçek hayatları daha iyi analiz etmek zorundasınız.
55 yaşından sonra kadınlar ne gibi is yapsın mesela? Çocuk bakabilir mi, çoğu için cevap hayır. Lif örmek demişler. Gözleri yakını bile görmeyen 60 yaşında bir kafina lif ör, göz nuru dok. Bir hiç parasina sat diyorsunuz. Olur mu? Benim vicdanım izin vermez.
Annem 65 yaşında. Hiçbir zaman maaşlı bir işte çalışmamış ama parasızlığın ne olduğunu bilmez. Şimdi kira geliri var. Ama olmasaydı da çalış demezdim.
Ben küçük bir yerdeyim. Özel okul sayısı az. Çalışmıyorum. Kira gelirim var ailemden az da olsa. Ama bana ne önerirsiniz mesela. Bulasikcilik yapabilirim ama bu benim psikolojimi nasıl etkiler bunu düşünemezsiniz mesela. Empati yapmak zordur çünkü.
Bırakın şikayet etsinler. Bari buna hakları olsun. Bu kadarını çok görmeyin onlara. Annenize imkanınız varsa yardım edin. Yoksa bari dinleyin, o kadar.
Kendi hayatınız üzerinden degerlendirme yaparsanız daima yanılırsınız.
Siz hatırladığım kadarıyla ogretmendiniz. Eğitim verdiğiniz her çocuk çok çok farklı hayatlardan ve imkanlardan geliyor okula. Lütfen her birinin hikayesine uygun olan şekilde yaklasın onlara. Imkani olmayana özel ders önermeyin mesela, anne babası ayrı olanin anne babasını birlikte veli görüşmesine davet etmeyin. Bu gibi incelikler sizi her insan için özel ve güzel kılar.
çevremde çalışan kadınlar kimseye eyvallahı olmayan insanlar olduğu için benim kafamda daha farklı kodlanmış olabilir. bakıcı tutar, misafiri kocasının azarından çekinmeden rahatça reddeder, temizlikçi çağırır, yemeğini annesine kaynanasına falan yaptırır. Çünkü çalışmak zaten çok zor, kadının iş hayatında çektiği zorluklar zaten zor. Çevremde de bu hayatı yaşayan kadınların hiç garipsendiğini , hor bakıldığını görmedim. Çocuk yine anne diye ağlıyor evet ama sonuçta günde sekiz dokuz saat o anneden uzakta durabiliyor.
Kaç yaşındasınız?çevremde çalışan kadınlar kimseye eyvallahı olmayan insanlar olduğu için benim kafamda daha farklı kodlanmış olabilir. bakıcı tutar, misafiri kocasının azarından çekinmeden rahatça reddeder, temizlikçi çağırır, yemeğini annesine kaynanasına falan yaptırır. Çünkü çalışmak zaten çok zor, kadının iş hayatında çektiği zorluklar zaten zor. Çevremde de bu hayatı yaşayan kadınların hiç garipsendiğini , hor bakıldığını görmedim. Çocuk yine anne diye ağlıyor evet ama sonuçta günde sekiz dokuz saat o anneden uzakta durabiliyor.
Yanlış düşünüyorsunuz. Benim iş çevrem dolayısıyla erkeklerle çok arkadaşlığım oldu. Galericisinden inşaatçısına, gayri meşrusundan avukatına çok geniş bir profille tanıştım, muhabbet ettim. Çoğu çalışmayan, kendine muhtaç kadına saygı duymuyor. Mesela genç yaşta görücü usulü evlenmiş. Onu evde çocuklarının anası olarak kenarda tutuyor ama dışarda istediği gibi cirit atıyor. Türk erkeklerinin zaten çoğu 5 para etmez. Demez benim karım benim kahrımı çekiyor, çocuklarımızı büyütüyor. Karısının ütülediği gömlekle karısını aldatır.En iyisini yapiyorlarmis gibi geliyor valla. Canin istedigi saatte uyanirsin, dinlenirsin, disari cikmasan bile oturur evde kahveni icer televizyonunu izlersin. Sabahin korunda aktarma ustune aktarmayla 10 saat patron stresiyle calisip bir de eve gelip ev isleri yapmaktansa mis gibi oturuyorlar evinde. Kimse kendini zorlamak istemiyor. Niye zorlasin? Kiralari, faturalari odeniyor. Cogunun kocasi luks ihtiyaclarini dahi karsiliyor. Karsilamasa bile biraz eli masali olup adamdan para almak zor degil. Bu kadinlar calissa dahi baslarinda boyle koca varken adami tembellestirecekler, para yine adama gidecek, ev isleri yine kendilerinde kalacak, huzur ve keyif gelmeyecek.
Keşke dediğiniz gibi olsa belki günümüzde bunları gerçekleştirebilen %10-20 kadın vardır. Benim annem kimsenin kreşe vermediği dönemlerde(90lardan bahsediyorum) beni kreşe verdi çünkü anneanne ve babaanne bakmak istemiyordu yaşıma uygun sınıf olmadığı için bebeklerle karanlıkta bütün gün duruyormuşum bir anne olarak bunu öğrendiğinde kahrolmuş ama çalışmaya devam etmek zorundaydı sadece kurum değişikliği yapıldı. Anneannem ve dedem hastalandığında kız evlat olarak hastanede refakatçilerdi oldu ve birçok işyerinden bu yüzden çıkarıldı. Annem doğru düzgün yıllık izni olmadan 30senesini tamamladı sebebi; hasta bakmak için izin almak zorunda kalması buna istinaden de firmaların işten çıkarması. Tek ebeveynimiz olması nedeniyle evin bütün yükü ondaydı temizlik, yemek, okul aktivitelerimiz vs. Evet biz de erken olgunlaşmak zorunda kaldık ama annemin yaşadıkları çok zordu. O esnada ev hanımı olan herkes gün içinde en fazla birkaç saat temizlik ve yemek yapıp dinlenebiliyordu kahvesini keyifle içebiliyordu. Bence kıyaslanacak gibi değil bu durum. Ama bir yandan size şu yönden katılıyorum işsizlik ve evde oturmanın psikolojik bir yükü var. Hele bir de çalışmak isteyip çalışamıyorsa iş bulamıyorsa kişi, ciddi buhranlar yaşıyor.çalışan kadınlar yedi yirmi dört çocuk bakıyor olsalar çalışamazlar, evde duran kadın yedi yirmi dört bakıcılık yapıyordur. temizlik yemek vs. çalışan ve çalışmayan kadın için eşittir ama çalışmayan kadınların bazısı "hadi şu gün beni yemeğe çıkar" deyip "aşçılık" sorumluluğunu da bırakamıyor. ee hasta varsa o kadın evdeyse doğal olarak dayatılmış bir şekilde hasta bakıcı da oluyor.
çalışmayan yedi yirmi dört evin sorumluluklarıyla tek başına ilgilenen bir kadınla çalışan bir kadının eve dair eforu bir olamaz mümkün değil, ikisinin de ayrı zorlukları var ama en azından çalışan kadın kendi uzmanlık alanında bir meslek sahibi olmaya sığınabiliyor.
ev hanımlarının görünmeyen(görmezden gelinen) bir emeği olduğunu yok sayamayız. çalışan kadının bu sorumluluklardan kaçabileceği ekonomik bir refah alanı var. istese bir ay evini temizlemez birisi bir şey deme haddi bulsa umursamama konforuna sahip. temizlikçi tutar, kocasıyla iş bölümü yapma haddi verilir kendisine toplum tarafından, bakıcı tutar, çocuğu kreşe yollar, hastası için hasta bakıcı tutar belki. ama çalışmayan kadın otomatik olarak eve ve aileye dair tüm manevi sorumluluğu yüklenip bunu maddi şekillerde fiziksel eforuyla göstermek zorunda.
Yanlış düşünüyorsunuz. Benim iş çevrem dolayısıyla erkeklerle çok arkadaşlığım oldu. Galericisinden inşaatçısına, gayri meşrusundan avukatına çok geniş bir profille tanıştım, muhabbet ettim. Çoğu çalışmayan, kendine muhtaç kadına saygı duymuyor. Mesela genç yaşta görücü usulü evlenmiş. Onu evde çocuklarının anası olarak kenarda tutuyor ama dışarda istediği gibi cirit atıyor. Türk erkeklerinin zaten çoğu 5 para etmez. Demez benim karım benim kahrımı çekiyor, çocuklarımızı büyütüyor. Karısının ütülediği gömlekle karısını aldatır.
O yüzden bir kadın sırtını kocaya/babaya kimseye yaslamamalı. Kendi ayakları sağlam basan bir kadını hiç bir kimse yıkamaz. Olması gereken de bu.
İçgüveysi almadım ki nasıl koyayım postayı o kadar da değilçevremde çalışan kadınlar kimseye eyvallahı olmayan insanlar olduğu için benim kafamda daha farklı kodlanmış olabilir. bakıcı tutar, misafiri kocasının azarından çekinmeden rahatça reddeder, temizlikçi çağırır, yemeğini annesine kaynanasına falan yaptırır. Çünkü çalışmak zaten çok zor, kadının iş hayatında çektiği zorluklar zaten zor. Çevremde de bu hayatı yaşayan kadınların hiç garipsendiğini , hor bakıldığını görmedim. Çocuk yine anne diye ağlıyor evet ama sonuçta günde sekiz dokuz saat o anneden uzakta durabiliyor.
Bilmiyorum haklı olabilirsiniz. Saygı duyuyorum. Siz daha geniş perspektiften bakıyorsunuz.sizin muhabbet ettiğiniz erkekleri kıstas almak zorunda değiliz ki. Geçiniz bu ayakları üzerinde durmayan kadına saygı duyulmuyor muhabbetlerini. Bu platform bile bir sürü örnekle dolu çalışan gayet kariyerli ama kocasından ya da ailesinden bırakın saygı görmeyi binbir türlü eziyet gören...
Yani o sizin muhabbet ettiğiniz 'hırbo'lar karıları çalışssa da saygı duymayacaktı saygı duyma kapasiteleri yok. He dersek ki maddi gücü olan kadın saygısızlığı çekmek zorunda değil evet ama çeken yine çekiyor çok farklı dinamikleri var bu işlerin.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?