- 18 Şubat 2017
- 2.459
- 3.890
- 133
- Konu Sahibi Yokuspokus
-
- #121
Bana sebep, kabullenmekten çok kişisel alan kavramina verilen önemin saplanti boyutunda olmasi gibi geliyor. Böyle bir saplantısı olan kişiler anlattigi zaman da duygularını değil olayları anlatmayi tercih eder. Anlaşılmayı dilerken bile anlaşılmaktan, daha doğrusu tamamiyle kesfedilmekten korkmak bir nevi.Evet kimse tanımıyor. Lakin bazı şeyleri anlatmak, onları kabul etmek anlamına geliyor. Yıllarca yok saymışken, üstünü örtmüşken, bir de belli bir zaman boyunca kişisel olarak tanımasalar da muhabbet ettiğin, az çok hayatınla ve seninle ilgili bilgisi olan birilerinin bilmesi anlatmayı daha da zorlaştırıyor. Mesele, bunları anlatmayı başarmak zaten.
Tamam bazıları yazarken çok fazla yazım hatası yapıyor.noktalama işareti kullanmıyor.hatta kelimeleri yanlış telaffuz edenlere çok kızıyorum ama sizinki biraz abartı gibi yani herhangi bir foruma yazarken bu kadar özenmek .sanki çok özel birine mektup yazar gibi.galiba sizde mükemmeliyetçilik var.ve bu yüzden mutsuzsunuz.Merhaba hanımlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat?
Ben her zamanki gibi... Yani kendi içinde yalnız, kararsız ve huzursuz.
Uzun yazacağım baştan söyleyeyim; çünkü canım öyle istiyor.
Bugün psikoloji mezunu bir yaşam koçu ve asistanı ile 3. seansıma gitmek üzereyken ertelettim ve kafam karışık.
İki kişi ilgileniyorlar benle; sağ olsunlar kendilerince dil döküyorlar ama sanki olmayacak gibi. Bunu nasıl izah edebilirim bilmiyorum, çok sıkı bir duvarım var ve yıkılmıyor; başlangıçta enerjik ve umutlu dahi olsam ikinci görüşmeye kadar sanki hayata dair her şeyi çözüp yine karamsarlığıma yeniliyorum.
İlk seansta sayfalarca sorular sorulup hakkımda biraz bilgi toplanıldı ve bu iki saat kadar sürdü; sonrasında "Sizin de gayretinize bağlı olarak en iyi ihtimalle 9-10 seans kadar sürebilir, zorlu birisiniz" vb. cümleler kuruldu. Sanki klasik herkese söylenen şeyler gibi, kim buhranını kolay atlatıyor ki?... Biraz da "Ben zaten gayret edebilsem niçin size geleyim" gibi bi düşünce peydah oldu. Tüm anahtarlar bende madem, kapının önünde dikilmiş niye bekliyorum? Bana bunu söylesenize??
Farkındayım, üstü kapalı yazıyorum ve biraz da karışık başladım ama bunun sebebi benim de karışık vaziyette olmam; kendimi doğru ifade edemezsem ve aklınıza takılan noktalar olursa sorabilirsiniz, bir sıkıntıyı dökmeye, dökerek anlamaya çalışıyorum sadece. Psikologlardan da bıktım.
Randevu saati yaklaştıkça ayaklarım geri geri basıyordu, üzerimdeki bıkkınlık artıyor ve yol gözümde büyüyordu, yarına ertelettim ama yarın olmadan yarını da pazartesiye sallayacakmışım gibi hissediyorum. "Gideceksin ne olacak, aynı şeyleri tekrar tekrar konuşmaktan öte gidemeyeceksiniz, biraz meditasyon biraz -kendini bırakmalısın- vurgusu, abuk subuk derin manalı dertleşmelerle geçen faydasız bir saatin ardından evine gelecek ve canının ne kadar sıkıldığını, ne kadar huzursuz olduğunu yine anımsayacaksın. Onun yerine bari bi güzellik salonuna neyim git de şu hep şikayet edip durduğun cildine profesyonel bakım yaptır, biraz çeşit olsun" diyorum. Çabuk mu kestirip atıyorum dersiniz?
Sorun ne, dert ne diye sorarsanız; dert, artık somut halde anlatılamayacak kadar karışmış, soyut çorba olmuş bir iç sıkıntısı. "Kocam böyle böyle yaptı da ondan", "Çocukluğumda şöyle oldu atlatamadım","Hayat şartları canımdan bezdirdi","Şöyle bir depresyona girdim de hala çıkamadım" "Annem şöyle davranırdı derinden sarsıldım" "Şu şu hayallerim yıkıldı" "Onun ölümünü geçemedim", "Hastalıklarım beni bitirdi" vb. somut bir kaynak ile açıklanamayacak hale gelmiş bir sıkıntı yumağı. Öyle ki memnuniyetsizliğim ve bezmişliğim artık çabuk bıkma, git gide tembelleşme ve insanlardan kendini geri çekme olarak kendini gösterir oldu. Kolumu kaldırasım yok desem yalan olmaz; işler git gide birikiyor ve başlangıcı sürekli erteliyorum. "Değmez" deyişlerim artıyor... Sanki içimde bi gün bi delik açıldı ve o günden beri tüm huzurumu içine soğurup yok ediyor.
Dün kendimi biraz zorladım, birkaç işim vardı asıldım... Yok. Bıraktım.
Ondan önceki gün neredeyse ölü gibiydim, çaktırmadım.
Bugün de evin içine kendimi kapatmış siz tanımadığım, bilmediğim insanlara "Derdim ne benim?" diye soruyorum.
Böyle olan var mı? Kendimi yalnız hissediyorum, sanki kimseyle aynı lisanı konuşmuyor gibiyim.
Mütemadiyen çökkün ve kamufleyim.
Mütemadiyen düşünceli ve fakat halini umursamaz haldeyim.
Değiştim, git gide berbat bir yöne doğru; ya öyle saçma bir hal ki ayaklarımın yönü ne zaman ileriye dönse moonwalka başlıyorum sanki, öyle bi şey. Başlayamıyorum, başlıyorsam devam edemiyorum, devam ediyorsam "Manasız, yetersiz" deyip bırakıyorum. Bunun sebebi ne olabilir? Bu soyut çorbayı ayıklayabilen birileri var mı aramızda? Ben bu döngüden şöyle çıktım ve şunu anladım diye anlatabilir misiniz?
Ruhsal çöküşten çıkmayı başaran kişiler, yazar mısınız bir şeyler?
Okuyanların gözlerine sağlık.
Işık olacak yorumlarınızı bekliyorum çünkü ben artık tamamen karanlıkta kalmış gibi hissediyorum.
Teşekkür ederim ama ben güçlü olduğumu düşünmüyorum. Psikolog da "Çok güçlüsün, anlattıklarına bakıyorum ve tebrik ediyorum, çok iyi baş etmişsin aslında" demişti. Bir başkasının güçlü olduğumu söylemesi kar etmiyor, çünkü kendimi zayıf halka gibi hissediyorum, kendi içimde bu kadar oyalanıyor olmam güçlü biri olmadığımın göstergesi bence; şimdiye çoktan önüme bakıp yola düşmüş olmalıydım; 2 senedir artan bir huzursuzluk karşısında duramıyorum daha.
Depresyonun dibine de vurdum vaktinde ve iğrençti; oralara inmemek için direniyorum zaten çocuğum var; öyle bir lüksüm kalmadı maalesef.
Onu da yaptırayım.
Evliyim, çocuğum da var.
Eğlence ve zevk olayı da huzurla ilgili biraz, içim sıkılıyorken hiçbir şey eğlenceli gelmiyor. Resim yapmayı severim, son yaptığım resme kendimi zorlayarak en son iki gün önce dokundum ve kesinlikle huzursuzluğum resme geçti, beğenmedim. Şimdi de "İğrenç oldu" diye bir köşeye kaldırıp attım.
Kısa yazacağım çözümü bilmiyorumMerhaba hanımlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat?
Ben her zamanki gibi... Yani kendi içinde yalnız, kararsız ve huzursuz.
Uzun yazacağım baştan söyleyeyim; çünkü canım öyle istiyor.
Bugün psikoloji mezunu bir yaşam koçu ve asistanı ile 3. seansıma gitmek üzereyken ertelettim ve kafam karışık.
İki kişi ilgileniyorlar benle; sağ olsunlar kendilerince dil döküyorlar ama sanki olmayacak gibi. Bunu nasıl izah edebilirim bilmiyorum, çok sıkı bir duvarım var ve yıkılmıyor; başlangıçta enerjik ve umutlu dahi olsam ikinci görüşmeye kadar sanki hayata dair her şeyi çözüp yine karamsarlığıma yeniliyorum.
İlk seansta sayfalarca sorular sorulup hakkımda biraz bilgi toplanıldı ve bu iki saat kadar sürdü; sonrasında "Sizin de gayretinize bağlı olarak en iyi ihtimalle 9-10 seans kadar sürebilir, zorlu birisiniz" vb. cümleler kuruldu. Sanki klasik herkese söylenen şeyler gibi, kim buhranını kolay atlatıyor ki?... Biraz da "Ben zaten gayret edebilsem niçin size geleyim" gibi bi düşünce peydah oldu. Tüm anahtarlar bende madem, kapının önünde dikilmiş niye bekliyorum? Bana bunu söylesenize??
Farkındayım, üstü kapalı yazıyorum ve biraz da karışık başladım ama bunun sebebi benim de karışık vaziyette olmam; kendimi doğru ifade edemezsem ve aklınıza takılan noktalar olursa sorabilirsiniz, bir sıkıntıyı dökmeye, dökerek anlamaya çalışıyorum sadece. Psikologlardan da bıktım.
Randevu saati yaklaştıkça ayaklarım geri geri basıyordu, üzerimdeki bıkkınlık artıyor ve yol gözümde büyüyordu, yarına ertelettim ama yarın olmadan yarını da pazartesiye sallayacakmışım gibi hissediyorum. "Gideceksin ne olacak, aynı şeyleri tekrar tekrar konuşmaktan öte gidemeyeceksiniz, biraz meditasyon biraz -kendini bırakmalısın- vurgusu, abuk subuk derin manalı dertleşmelerle geçen faydasız bir saatin ardından evine gelecek ve canının ne kadar sıkıldığını, ne kadar huzursuz olduğunu yine anımsayacaksın. Onun yerine bari bi güzellik salonuna neyim git de şu hep şikayet edip durduğun cildine profesyonel bakım yaptır, biraz çeşit olsun" diyorum. Çabuk mu kestirip atıyorum dersiniz?
Sorun ne, dert ne diye sorarsanız; dert, artık somut halde anlatılamayacak kadar karışmış, soyut çorba olmuş bir iç sıkıntısı. "Kocam böyle böyle yaptı da ondan", "Çocukluğumda şöyle oldu atlatamadım","Hayat şartları canımdan bezdirdi","Şöyle bir depresyona girdim de hala çıkamadım" "Annem şöyle davranırdı derinden sarsıldım" "Şu şu hayallerim yıkıldı" "Onun ölümünü geçemedim", "Hastalıklarım beni bitirdi" vb. somut bir kaynak ile açıklanamayacak hale gelmiş bir sıkıntı yumağı. Öyle ki memnuniyetsizliğim ve bezmişliğim artık çabuk bıkma, git gide tembelleşme ve insanlardan kendini geri çekme olarak kendini gösterir oldu. Kolumu kaldırasım yok desem yalan olmaz; işler git gide birikiyor ve başlangıcı sürekli erteliyorum. "Değmez" deyişlerim artıyor... Sanki içimde bi gün bi delik açıldı ve o günden beri tüm huzurumu içine soğurup yok ediyor.
Dün kendimi biraz zorladım, birkaç işim vardı asıldım... Yok. Bıraktım.
Ondan önceki gün neredeyse ölü gibiydim, çaktırmadım.
Bugün de evin içine kendimi kapatmış siz tanımadığım, bilmediğim insanlara "Derdim ne benim?" diye soruyorum.
Böyle olan var mı? Kendimi yalnız hissediyorum, sanki kimseyle aynı lisanı konuşmuyor gibiyim.
Mütemadiyen çökkün ve kamufleyim.
Mütemadiyen düşünceli ve fakat halini umursamaz haldeyim.
Değiştim, git gide berbat bir yöne doğru; ya öyle saçma bir hal ki ayaklarımın yönü ne zaman ileriye dönse moonwalka başlıyorum sanki, öyle bi şey. Başlayamıyorum, başlıyorsam devam edemiyorum, devam ediyorsam "Manasız, yetersiz" deyip bırakıyorum. Bunun sebebi ne olabilir? Bu soyut çorbayı ayıklayabilen birileri var mı aramızda? Ben bu döngüden şöyle çıktım ve şunu anladım diye anlatabilir misiniz?
Ruhsal çöküşten çıkmayı başaran kişiler, yazar mısınız bir şeyler?
Okuyanların gözlerine sağlık.
Işık olacak yorumlarınızı bekliyorum çünkü ben artık tamamen karanlıkta kalmış gibi hissediyorum.
Hayır hayır, bu şekilde hep en başa dönüp yine aynı noktada bulursun kendini gangsta... Kuaför tatil vs seni geçici iyi edebilir ama cozmezsen bu kısır döngü devam edecek.
Ben yaşadım bunu hep ...yaşarken oyle böyle yasamadim depresyonunun dibine vurdum... keyif alacağım ne varsa nefret ettim ...insanlardan, mutlu olanlardan kuşlardan böceklerden, çiçeklerden... nefretim bunlarla da bitmedi babamdan annemden kardeslerimin sesinden bile .
Abartmiyorum acı çekmek keyif vermeye başladı ....ağlamak en sevdiğim şey oldu. Akşam olsun, kızım uyusun eş kişisi uyusun... ben iciyim ve mal gibi aglayim aralıksız .
Neydi benim sorunum ya da sorunlarım. . Öncelikle anneme ofkem babama ofkem ...cinsel istismar vakam vardı 7 yaş ve yıllarca hatirlamayip 24 yaşında pat diye hatırladığım beni altüst eden ...ama ben bi yolculuğa çıkmıştım kendimi aramaya...neden böyleyim neden söyleyim ..Bu olayı hatırlamak, aslında neden özümde böyle olduğumun ilk cevabiydi evet ağır bir cvp.... ama kendimi tanımam için ağır ama öğretici bir cvp.
EMDR Terapisi aldım yaklaşık 4 ay...olayın tam içinde buldum kendimi o anları tekrar tekrar yaşamak çok kötüydü evet.. ancak yarım bıraktığım terapiler artık dışarı tek başıma cikabilmemi sagladi.. iyi geldi anlayacağın. O dönem iyiydim ama hala cozumleyemedigim şeyler vardi.
Kendim sorgulamam bitmedi tabi yine bitikleri oynadığım, ağlama krizlerim yine dipteydim yani.. Hayata fazlayım hissi yasasam ne ölsem ne hissi ..anlamsız geceler günler haftalar aylar ...
İşin içinden özümë dönmeden cikamayacagimi defalarca anladım ölüyordum ama kimse görmüyordu .. baska bir sehre gittim bir yakinimla onun memleketine...orada tesadüf bir tanıdık çıktı karşıma ve iyi görünmüyorsun biraz konuşalım dedi ....tabi ki eğitimini yıllarca almış baya donanımlı biriymiş bilmiyordum. Resmen bir akraba evinde bana terapi yaptı 4 saat ardından aynı gün bu is bugün bitecek dedi ve 2 saat daha terapi yaptı hickira hickira ağlayan ben terapi sonunda sevinçten ağladım yemin ederim..
Ne yaptı nasıl mı ise yaradi dersen bu terapi sonrası bana yapılanları affettim kendimi affettim babam annemi affettim ve ozgurlestim .
Sorunları çözmek lazım kabul etmek affetmek lazım. .Evet ilk zamanlarda terapi saçma gelebilir ancak zamanla iyi geldiğini anlarsın. .Oraya gittiğinde daha fazla anlatmaktan, özeli açmaktan rahatsızlık duyuyorsun sanırım... özel alanına girilmiş gibı hissediyorsun ama birilerine guvenmelisin.
Ne kadar kabul etmesen de sen çok güçlü bir kadınsın.Yokuspokus
Sanırım bütün konularını biliyorum hepsini sonuna kadar okuyorum fakat “derdini” bilmiyorum. Somut birşey yok demişsin ama anlatmadığın birşeyler var gibi. Gençliğinde yaşadığın birşeyler, pişmanlıkların mı var?
yani sen de hep bi x için fedakarlik yaptim ama yapmam gerekiyodu, baska türlü icim elvermezdi, o benim canim kanim nasil elimden geleni yapmam yaklasimi oldugu icin. tabiki anlatmayi bırak dusunmek bile yorar.
çünkü hayatinda hep baskalarini basrol yapmışsın ya da yardimci oyuncu basrolden rol calmis, sen bunlari oyle icsellestirmissin ki sana yapilan haksizliklari bile normallestiren bi anlatimin var.
yorumlardan birinde yesilcam filmleri izledigini yazmissin banker biloyu bilirsin. maho biloyu her kazikladiginda yav yaptim ama bi sor niye yaptim deyip kaziklar ya. bilo da bilir ama insanlik mayasi saglam oldugundan hep kanar mahoya. zaten inanmamayi insanligina iyiniyetine yakistiramaz.
artik mamut holdingi bilal holding yapma zamanin gelmis bence. bu duzlukten onceki son yokus... tabi hala onceligi kendine vermiceksen bu yokuslarin sonu yok, insan yokuslari cikarken huzurlu olamiyo ki. cikisi ayri izdirap inisi ayri bi dusme korkusu. sen bu yokusu nasil cikicam dusmeden nasil frenleyerek inicem derken hayat kaciyo. hayati kacirmanin huzursuzlugu belki de sendeki
Sayfaları okumadım
Tek tavsiyem mükemmel olmaya çalışma
Herşeyi yönetmeye, değiştirmeye, dönüştürmeye, istediğin hizaya sıkmaya çalışma
O döngüden kurtuluş çok şeyle ilgilenip hiçbirine yetişememe duygusu
Ne yapayım olduğu kadar hissine ulaşınca ferahlayacaksın
sergi nolduYokuspokus ? buralarda yokken oldu ve bitti mi? :) ona heyecanlıydın ve iyi gelmişti sanki sana?
Yokuspokus anlatsan mı artık? "yok ya bunlar beni etkilememiştir" dediğin o olayları. "ben neleri atlattım bu mu beni yıkacak?" diye ötelediğin o acıları? Bence senin tek sorunun bu. Burada bir gün açıkça, gizlemeden neler yaşadıysan en ince ayrıntısına kadar anlatıp çıplak kaldığın gün rahatlayacaksın. Ama yapmıyorsun. Ben de yapmıyorum. Yaparsam bir daha bu siteye girmem çünkü :)
Hapımızı alıyoruz,rahatlıyoruz
Yallah psikiyatriste
GangstaWalk senin yaziş tarzina hayranim. Gercekten kendini okadar güzel ifade ediyorsunki bir şair bile zorlanir bu hisleri yazmaya.
Sen çok iyi bir artissin ,resimlerinde büyük bir hayel gücü yaraticilik olduğunu göstertiyor.
Yeter bu kadar övdüğüm...
O yazdiklarin hepsi bana tanidik ve girdapin içinden kurtuldum desem yalan olur .Iki kere 20 seanslik terapi gördüm ama değişen birşey olmadi .Ben değişemedim çünkü hayatim ayni cevrem ayniydi ,ben bunlara bağliyordum.
Ben kendi düşündüklerimi yaşadiğimi yaziyorum ,durumun ayni olmaya bilir.
Belki bu yaşadiğin hayat yaşamak istemediğin hayat .Belki hapis edilmiş hisediyorsun .Prangalarini kirip cildirmak istiyorsun .
Ben şunu fark ettim ,sen kendine depresyonda olmayi izin vermiyorsun .
Herşeye mecbur gibi bakiyorsun buda insani daha çok yorar çünkü yapmak istediğinden değilde mecbur olduğundan yapiyorsun .
Mesela mecbursun evi temiz tutmak ,mecbursun bir dişariya cikmak mecbursun sergiye resimlerini bitirmek ,orda kenarda duruyorlar aklinin bir ucunda ve sen hep kendini sucluyorsun.
Birak,oluruna birak ,let go.
Bir süre için kendini dinle ...
Depresyondasin dipdesin,olsun ,insaniz olabilir ,şimdiki durumunu olduğu gibi kabul et.
Hoşgeldin karamsar düşüncelerim ,geldiğiniz gibi gidiyorsunuz.Siz benim beynimde bir rüzgarsiniz ,gecip gidersiniz.
Bu halini şimdiki halini kabul et ona karşi direnme ,savaş gösterme .
Tekrar intihar düşüncelerine kapilirim diye korkma,sen dersini almişsin .
Youtube da güzel olumlamalar var ,EFT de çok etkili oluyor .Bu positif olumlamalar ilk başta biraz sacma geliyor sanki kendimi kandiriyormuşsum gibi ama sürekli tekrarlanmasi gerek .Beyin ne duyarsa ona inanir, ayni google gibi çalişiyor .Sen arama motoruna depresyon intihar karamsar yazarsan bulduğun o olur .
Beynine mutluluk huzur sevgi ve keyif yaz.
Meditasyon felsefe yoga ve ağirlik çalişmak çok iyi gelir .
Haaa..diyeceksin ki şimdi ben bunlari yapacak güçüm olsa orda bekleyen çamaşirlari ütülerim veya resimimi bitirim.Ama fark, birini sirf kendi iyiliğin için yapacaksin ,birinide mecbur olduğun için .Hangisini secersin ...
Secersin deyince aklima birşey düştü,bir cavuş askerlerini motivasyon etmek için herzaman iki secenek sunarmiş,bir iyi biri kötü ve askerlere ne yapmak istiyorsaniz kendiniz secin dermiş.Tabiki askerler böylece sorumluklarini hic sikinti cekmeden yerine getirirlermiş.
Kendine iyi bak ,sen burda bize lazimsin!!
Gangsta,
yine ben :) çok bilmiş veya hayatın sırrına ermiş biri değilim de bazen sitede çok yazınca ukalalık gibi algılanacak, yine mi bu kadın denecek diye de içimden geçmiyor değil valla, ama seni böyle çökmüş görünce dayanamadım inan ki.
Gittiğin psikolog sorunların çözümü de anahtarı da sende derken yanlış birşey söylemiyor, sen kafanda çözmedikçe milyon tane psikolog gezsen işe yaramaz, grip oluruz veya tansiyonumuz, kolesterolümüz olur devası doktordadır, bize bir ilaç yazar düzeliriz ama ruhun hasta olmasının çaresi yalnızca doktorda değildir bizdedir de aynı zamanda.
Bildiğim kadarıyla sen mükemmeliyetçi birisin, bana kalırsa ruhunu hasta eden bu, herşey mükemmel olsun derken kendinle bile yarışır hale gelip mükemmel olmalıyım daha azıyla yetinemem diye düşünüyor olabilir misin? Satır aralarında kullandığın manasız yetersiz kelimeleri bana bunu düşündürdü.
Kendinle ilgili çıtayı yükseltip ulaşamayınca mutsuz oluyorsun gibi geliyor, aslında kendini salsan hayatın bizlerin mükemmel olamayacağını kabullensen çözülecek gibi.
Bilemiyorum tabii yani varsayım üzerinden gidiyorum ama kendi kendini hasta eden senmişsin hissine kapılıyorum, fazla ince eleyip sık dokuyorsun, fazla zorluyorsun sanki, klişe olacak ama sağlığın iyi, gül gibi bir evladın var, seven bir eşe sahipsin, meşguliyetlerin var, anne baban hayatta, diyeceksin ki mune bunlar olunca dahası beklenmemeli mi? Hayır öyle değil ama ne insanlar var, hayatları o kadar zor geçiyor ki, ne hastalıklar ne badireler atlatıyorlar da yine de ruhlarının hasta olmasına müsade etmiyorlar.
Ben ölümden gayri herşeyin bir çaresi olduğuna inanıyorum, düşünsene insanlar kanser oluyor ama kansere grip muamelesi yapıp yeniyorlar, yani şunu diyorum ruhunu sağlıklı tutarsan bedenin herşeye direniyor, ruhun hasta olursa bedenin de yatağa düşüyor, bazen hayatı olduğu gibi kabullenip beklentileri aza düşürerek, bazen bir kuş sesinden, bazen bir çiçeğin kokusundan bile mutlu olabilmeyi öğrenmek gerekiyor, herşeye karamsar bakınca hayatın aydınlık yanlarını güzelliklerini kaçırıyorsun.
Sen o kadar karamsar hale gelmişsin ki içtiğin su bile keyif vermez hale getirmiş, oysa o suyu canı çekip içeyemenler var, gökyüzünün rengini göremeyenler, kuşların sesini duyamayanlar, bilmiyorum belki ben çok tozpembe görüyorum herşeyi, fazla romantik bakıyor olabilirim hayata ama yaşadığın anın keyfini çıkarmadan geçirilen her saniyeyi kayıp olarak görüyorum.
İmkan varsa bence kendine bir zaman dilimi ayarlayıp doğayla iç içe olacağın bir geziye çıkmalısın, eşin çocuğun olmasın, trekking gruplarına katılabilirsin, seni bilmem ama doğa bana hep iyi gelmiştir, hiçbir şey düşünmüyorsun, huzur var, sessizlik var, kendini dinleme imkanın oluyor, kendini bulmana keşfetmene yardımı olur belki.
Statü ,saygınlık insanın yaptığı meslek ile öne çıkıyor .Siz mükemmeliyetçi bi insan olarak gelmek istediğiniz noktayı yakalayamamışsınız .Resim vb uğraşlarla bi nebze kendinizi kanıtlama rahatlama çabasına girmişsiniz ama bunalr da tatmin ediyor sizi belki yeteneğiniz vs olabilir ama ruhunuzu tam kapatmıyor .
Yazılarınız da bi endişe bi kasılma bi kendinizi ispatlama çabası var.Karısık yazarak farklı cümlelerle kurarak burada bile kendinizi bi ispatlama çabanız var .Pro üyelik ile öne çıkma ihtiyacı hissetmeniz mesela ,bilemiyorum düşündürücü .
Belli bi donanımına sahip ,geniş persfektifle bakma yetisi olan kendinizi güzel ifade edebilen bi kadınsınız farklı olmayı ilgi görmeyi çok seviyorsunuz .Ancak bulunduğunuz konumu kendinize layık görmüyorsunuz ,yarınlarla ilgili beklentileriniz böyle değildi çünkü .Bi tane de çocuğunuz var anladığım bir de bebek evlilik vs nin yorucu yıprtaıcı yanları da eklenince hayat neden var bunalımına girmişsiniz .
Gangsta ben bu bunalimlarin hep kişinin kendini beğenmeyip sevmemesinden kaynaklandigini dusunuyorum...boyle olunca da hayata ve kisilere sevgi de duyamıyor ve bir dengesizlik olusuyor orda ve kisi artik tamamen kurban rolünde yol alıyor hayatta,ve gelsinler bunalimlar sorunlar vs vs vs...
Haksizliklar engellemeler hepimiz yasamisizdir,hele ben o kadar engelle karsilastim ki su hayatta... bazlari benim aptalliklarim bazlari benden bağımsız ...burnumun direği sızlıyordu 2 3 sene oncesine kadar hatirladikca,ama o kadar
Geldi gecti gitti :) ve ben asıl ben oldum
Oyle degil boyle olmam gerekirmiş ve oldum...
Hayat taptaze devam ediyorayak uydur salma kendini,sev kendini...once sen!
Ben yemin ettim,once benim keyfim(imkanlar cercevesinde tabi) cok bencil olmadan ama benlikten de ayrilmadan :)
Psikologuna git onu dinle ve uygula,serbest birak...dunyayi sen kurtarmayacaksin
Evet kimse tanımıyor. Lakin bazı şeyleri anlatmak, onları kabul etmek anlamına geliyor. Yıllarca yok saymışken, üstünü örtmüşken, bir de belli bir zaman boyunca kişisel olarak tanımasalar da muhabbet ettiğin, az çok hayatınla ve seninle ilgili bilgisi olan birilerinin bilmesi anlatmayı daha da zorlaştırıyor. Mesele, bunları anlatmayı başarmak zaten.
Kırmızıladığım kısmı söylüyorlar; affetmek. Ve evet bazı şeyler hiçbir şartta hiçkimseye anlatılmamalı gibi bi savunma mekanizmam var, kıramadım bir türlü. Psikologun kendisi de "İyileşmeyi isteyip istemediğini iyice düşün" dedi bugün; yine randevulaşıp çıktım, "Ağla, kendini hemen o duygudan çıkarıyorsun ağlamamak için" diyor, kendi kendimi sıkıyorum istemsizce, bilmiyorum. Evet, rahatsızlık duyuyorum; bugün bunu daha net hissettim; gerildim yine, daha fazla gerildim ve konuşasım gelmedi o an.
Pişmanlık olarak düşününce var ama "Şunu yaptım da pişmanım ah keşke öyle yapmasaydım" gibi bir eylem değil Apokalipto, "Ben niye kendime bu eziyeti yaptım, niye böyle düşündüm de bu hale getirdim" şeklinde düşünce pişmanlıkları oluyor sadece ama takılmıyorum, sürekli aklımı kurcalayan şeyler değiller... Tam anlatamadım galiba. :/ Ama anlatmadığım çok şey var evet.
Evet, hayatı kaçırıyorum ve bu düzene kendimi kaptırmak üzere gibi hissediyorum, belki de kaptırdım.
2 sene kadar önce bu kadar değildi; zaman geçtikçe geç kaldığım hissinden geçip ne varsa sıra ile bıraktığım bir yere girdim.
Beni anlık iyi hissettiren şeylerin sayısı git gide azaldı. Kendimi kandırmam zorlaşıyor belki de.
Ben bu hale çok alıştım.. Kendimi es geçmeye çok alıştım.
Tamam bazıları yazarken çok fazla yazım hatası yapıyor.noktalama işareti kullanmıyor.hatta kelimeleri yanlış telaffuz edenlere çok kızıyorum ama sizinki biraz abartı gibi yani herhangi bir foruma yazarken bu kadar özenmek .sanki çok özel birine mektup yazar gibi.galiba sizde mükemmeliyetçilik var.ve bu yüzden mutsuzsunuz.
Ergenlik dönemime girmemle birlikte anlamsız iç sıkıntılarım, tarif edemediğim, kelimelerle anlatamadıgım duygularımla boğuştum. Yaş ilerledikçe arttı. Hiç psikoloğa gitmedim. Hep kaçış yolları aradım. Kendimden kaçmaya çaliştim. Uzun yıllarımı aldı bu durum. İki kez çok ağırlaştı durumum, ağır depresyon geçirip intiharı çok düşündüm. Yeryüzündeki hiçbir psikologun bana iyi gelmeyeceğini biliyordum, anlamsız buluyordum tüm bunları. Şu an 32 yaşındayım. 29'umdan beri süt gibiyim. İnanılmaz bir iç huzurum var ve kolay kolay bozulmayacağından eminim. Çözümüm şuydu; derin ve çok karmaşık bir insandım, kendimden korkuyordum adeta ve kendimden kaçmayı bırakıp iyice gömüldüm içime. İnsanın kendini tanımasına bir ömür de yetmez ya.. Neyse.. Ben kendimi edebiyata sanata adayınca 'yaşayabilir' hale geldim. Deli gibi kitap okurum. Deli gibi şiir okurum. Günlük tutar çok güzel yazılar yazarım. Bir de kendim gibi bir adam buldum. İşimiz gücümüz okumak ve yazmak. Öyle yani. İçinizde 'benimle daha yakından ilgilen' diyen bir şey var işte. Ona yönelmek ona ses vermek lazım.
Iyi de gangsta senin durumunda yasadiklarin cok normal.Yine atlatman gereken ataklardan biri.Her zaman güclü olmak güclü görünmek insani cok yarar.Bir sekilde kendine bir hafta izin verip zayif olmanin keyfini cikar.Sonra yine toparlanirsin.
Ben istiyorum :) Özelden gönderir misin bana?Şiir seven birine özelden kendi şiirlerimden birini naçizane göndermeyi isterim. Çevremde şiir seven insan yok, yazdıklarım pcde yer işgal ediyor sadece, bari birkaçını anlayacak birileri daha okusun.
Ve evet şu yazdığın kısım var ya nasıl etkiledi beni bir bilsen ah ... çocukluğumdan beri müzik her şeyim benim ancak gidemedigim bir Konservatuar var ailemin göndermedigi.... içimin ta içinde canımı acıtan.. 34 yaşında hala içimde ki yaradır.kendim gibi bir adam bulamamanın- etkisi vardır
Cevap verdiğiniz elestirilere tam olarak katilmamakla birlikte haklılık payı buluyorum. Biraz kürsüden konuşma havası ben de seziyorum. İstenilen tepkiyi yaratma kaygısıyla topluluğa hitap eder gibi. Bazı konularda denk geldigim iddialı yorumlarınızı alintilayacak oluyorum bazen. Yalın haldeki sizle o konuyu zevkle tartisabilecegime inanıyorum. Fakat sonra vazgeciyorum alintilamaktan. Hani ortaokulda munazara konulu derste iki grup olurdu, birisi sütün siyah olduğunu, birisi beyaz olduğunu savunurdu klasik. Daha bir kaç gün önce sizi sütün siyah olduğunu savunan ve diğerlerini buna inandiran ama karşı argümanlarla da şüpheye düşüp yine de inatla siyah demeye devam eden o grubun sözcüsü olarak hayal ettim :) Sınıfta kimse olmasa sütün beyazligi hakkında konuşmak gerçekten zevkli olurdu.İstediğim nokta ressam/resim öğretmeni olmaktı, ben ise annemin istediği bölümü onun istediği şehirde okuyup bitirdim. Kariyer yolu açıkken ve işimde yükseliyorken ressamlık hayalim için istifa verdim; mesleğim saygın mıydı? Evet, oldukça saygındı ve umurumda olmadı. Pro üyeliği, buradaki bir muhabbet esnasında keşfedip okudum ve bağış işi olduğunu görünce almak istedim. Farklı cümle kurma çabam, imla noktalama iyi olsun derdim vb. yok, bu sadece 16 yıl boyunca klasik yazılıya alışmış birinin, anlatımdan-imladan not kıran ve Türkçe'ye önem veren hocalarının eseri, benim değil.
Ben de bu aralar bunalımdayım. Ama kendim yapamasam bile size söyleyeyim. Etrafındaki şeyleri kontrol edemezsin o yüzden kendini kötü hissetmek zorundaymışsın gibi düşünmeMerhaba hanımlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat?
Ben her zamanki gibi... Yani kendi içinde yalnız, kararsız ve huzursuz.
Uzun yazacağım baştan söyleyeyim; çünkü canım öyle istiyor.
Bugün psikoloji mezunu bir yaşam koçu ve asistanı ile 3. seansıma gitmek üzereyken ertelettim ve kafam karışık.
İki kişi ilgileniyorlar benle; sağ olsunlar kendilerince dil döküyorlar ama sanki olmayacak gibi. Bunu nasıl izah edebilirim bilmiyorum, çok sıkı bir duvarım var ve yıkılmıyor; başlangıçta enerjik ve umutlu dahi olsam ikinci görüşmeye kadar sanki hayata dair her şeyi çözüp yine karamsarlığıma yeniliyorum.
İlk seansta sayfalarca sorular sorulup hakkımda biraz bilgi toplanıldı ve bu iki saat kadar sürdü; sonrasında "Sizin de gayretinize bağlı olarak en iyi ihtimalle 9-10 seans kadar sürebilir, zorlu birisiniz" vb. cümleler kuruldu. Sanki klasik herkese söylenen şeyler gibi, kim buhranını kolay atlatıyor ki?... Biraz da "Ben zaten gayret edebilsem niçin size geleyim" gibi bi düşünce peydah oldu. Tüm anahtarlar bende madem, kapının önünde dikilmiş niye bekliyorum? Bana bunu söylesenize??
Farkındayım, üstü kapalı yazıyorum ve biraz da karışık başladım ama bunun sebebi benim de karışık vaziyette olmam; kendimi doğru ifade edemezsem ve aklınıza takılan noktalar olursa sorabilirsiniz, bir sıkıntıyı dökmeye, dökerek anlamaya çalışıyorum sadece. Psikologlardan da bıktım.
Randevu saati yaklaştıkça ayaklarım geri geri basıyordu, üzerimdeki bıkkınlık artıyor ve yol gözümde büyüyordu, yarına ertelettim ama yarın olmadan yarını da pazartesiye sallayacakmışım gibi hissediyorum. "Gideceksin ne olacak, aynı şeyleri tekrar tekrar konuşmaktan öte gidemeyeceksiniz, biraz meditasyon biraz -kendini bırakmalısın- vurgusu, abuk subuk derin manalı dertleşmelerle geçen faydasız bir saatin ardından evine gelecek ve canının ne kadar sıkıldığını, ne kadar huzursuz olduğunu yine anımsayacaksın. Onun yerine bari bi güzellik salonuna neyim git de şu hep şikayet edip durduğun cildine profesyonel bakım yaptır, biraz çeşit olsun" diyorum. Çabuk mu kestirip atıyorum dersiniz?
Sorun ne, dert ne diye sorarsanız; dert, artık somut halde anlatılamayacak kadar karışmış, soyut çorba olmuş bir iç sıkıntısı. "Kocam böyle böyle yaptı da ondan", "Çocukluğumda şöyle oldu atlatamadım","Hayat şartları canımdan bezdirdi","Şöyle bir depresyona girdim de hala çıkamadım" "Annem şöyle davranırdı derinden sarsıldım" "Şu şu hayallerim yıkıldı" "Onun ölümünü geçemedim", "Hastalıklarım beni bitirdi" vb. somut bir kaynak ile açıklanamayacak hale gelmiş bir sıkıntı yumağı. Öyle ki memnuniyetsizliğim ve bezmişliğim artık çabuk bıkma, git gide tembelleşme ve insanlardan kendini geri çekme olarak kendini gösterir oldu. Kolumu kaldırasım yok desem yalan olmaz; işler git gide birikiyor ve başlangıcı sürekli erteliyorum. "Değmez" deyişlerim artıyor... Sanki içimde bi gün bi delik açıldı ve o günden beri tüm huzurumu içine soğurup yok ediyor.
Dün kendimi biraz zorladım, birkaç işim vardı asıldım... Yok. Bıraktım.
Ondan önceki gün neredeyse ölü gibiydim, çaktırmadım.
Bugün de evin içine kendimi kapatmış siz tanımadığım, bilmediğim insanlara "Derdim ne benim?" diye soruyorum.
Böyle olan var mı? Kendimi yalnız hissediyorum, sanki kimseyle aynı lisanı konuşmuyor gibiyim.
Mütemadiyen çökkün ve kamufleyim.
Mütemadiyen düşünceli ve fakat halini umursamaz haldeyim.
Değiştim, git gide berbat bir yöne doğru; ya öyle saçma bir hal ki ayaklarımın yönü ne zaman ileriye dönse moonwalka başlıyorum sanki, öyle bi şey. Başlayamıyorum, başlıyorsam devam edemiyorum, devam ediyorsam "Manasız, yetersiz" deyip bırakıyorum. Bunun sebebi ne olabilir? Bu soyut çorbayı ayıklayabilen birileri var mı aramızda? Ben bu döngüden şöyle çıktım ve şunu anladım diye anlatabilir misiniz?
Ruhsal çöküşten çıkmayı başaran kişiler, yazar mısınız bir şeyler?
Okuyanların gözlerine sağlık.
Işık olacak yorumlarınızı bekliyorum çünkü ben artık tamamen karanlıkta kalmış gibi hissediyorum.
iki senedir artik kendini ikna edemiyosun çünkü artik hersey ustunu ortmek icin fazla kalabalik
halinin altina süpürdügün hersey dag olmus hali kapatamiyo sagindan solundan fiskiriyo
itelemeye calistikca tozun pisligin uzerine daha cok yapistigini goruyosun o yuzden o haliyi ve altina supurdugun herseyi biraktin inzivaya cekildin. yuruyus yapmazsın çünkü bu halinin altindan cikanlari sokmaya calismak, yeni gelen seyleri sigdiramamak. o zaman ne yapiyosun haliyi ve altindakileri orda oldugunu bile bile yok saymaya calisarak hareketsiz duruyosun. sanki bataklikta cirpindikca daha cok batarsin mottosu gibi
mesela heyecanlar degisir hayatta, bakis acisi değişir, zaman değişir.... sen de degisirsin direnirsen yenilirsin. anneme ilk kez tarlalardan cicek toplayip verdigimi hatirliyorum. sanki kalbim yerinden cikacak gibi hizla carpiyodu. o anki heyecanimi anlatamam. su an binlerce liralik hediye alsam kalbim oyle carpmaz biliyorum.
eskiden aileme karsi olan sorumluluklarim yaptiklarim fedakarliklarim normaldi, olmasi gerekendi. buyudukce boyle olmadigini farkettim ama kendimi kandirmaya devam ettim. muzik dinledim uyudum bulmaca cozdum kitap okudum kendimi ikna ettim. halinin altina ittim yani. ama biraz daha buyudum ben de anne oldum. o zaman anladim ki yaptiklari yasattiklari yanlis bile olsa ailem. sirt ceviremem terk edemem yargilayamam oyle kabul etmem gerekir ettim de. ama artik kendimi bana her yapılana haklilik payi bulup benden calinanlari normal karsilayacak kadar sabrim yoktu. kabullenebildigim zamanlarda sorun yok kabullenme sorunu yasamaya başladığımdan itibaren onlari vicdanen aklama gayretine girmedim. artik yapmiyorum. annem de boyle diyorum sadece, haksizlik yaptığında ama diye aklamak yerine yuzlesiyorum. bunu yapmaktan korkarsam bana yuk oluyo çünkü. halimin alti kabul etmiyo. ordan cikan tek bi toz tanesi bana halinin altindaki herseyi tek tek hatirlatiyo.
onu temizlemek icin baharin gelmesini beklemiyorum bi cirpida temizlemek icin gucum de yok. yeri geldikce biseyler firladikca yuzlesiyorum ya da haksizdi deyip kabulleniyorum. vicdanima karsi kimseyi masumlastirmiyorum.
gansta halindan cikip sana yapisan tek toz tanesi bile artik sana fazla. temizleme zamanin gelmis. biliyorsun. sirf kabul etmemek icin ne iceri itiyosun ne cekip temizliyosun. koltuga oturmus o hali orda hic olmadi alti zaten bombos diyosun. olmayan seyler nasil fiskirir ki diyosun
ama biliyoruz biliyosun herseyi
2 yıl kadar bir süre panik atak ve depresyonla boğuştum, son 1 yılı ilaçlarla geçti. Araba kullanirken bile bayıldığım zamanlar oldu. Bu 4 yıl önce başladı. En sonunda ilaçları yavaş yavaş bırakma ve kendime gelme sebeplerim:
1. Sorunları göz ardi etmek yerine uzun süredir çabaladığımı, bir işe yaramadığını kabul ettim. Bunu fark ettiğim anda hayatımdaki ruh emiciye güle güle dedim. Bankada param ve bir saglam isim olmadan maceraya atildim tek basima.
2. Saglam is buldum. Bir süre ergen gibi arkadaşlarla dışarda vakit geçirdim, 1 ay sonra biraz pahalı gelmeye başladı, kendimi işe verdim.
3. Yavas yavas hayatimdaki daha kucuk sorunlari sakince ele aldim, mutlu olmaya karar verdim. Acelesiz, yavasca kucuk kucuk sorunlari duzelttim. Kenara 10 lira koyabilmek bir hedef oldu mesela. Her seferinde, her durumda inanmasam da gülümsedim.
4. 1 yil sonrasinda kendimi bir cok problemden arindirarak tamamen kendime yoneldim. Son 3 aydir haftada 5-6 gun ağırlık kaldiriyorum ve yuzuyorum. Endorfin guzel sey. Bu arada okuyorum ve haftanin her gunu çalışıyorum.
5. Bundan sonra hayatima giren her probleme sakince yaklasip bazi seyleri zamana birakmam gerektigini, bazi seyleri ise geciktirmeden cozmem gerektigini hatirlayip o agirligi kaldirmaya, kulaci atmaya devam ediyorum.
Zaman her şeyin ilaci evet. Ama o zamani nasil kullanacağınıza da sizin karar vermeniz gerekiyor.
Ben istiyorum :) Özelden gönderir misin bana?
Ve evet şu yazdığın kısım var ya nasıl etkiledi beni bir bilsen ah ... çocukluğumdan beri müzik her şeyim benim ancak gidemedigim bir Konservatuar var ailemin göndermedigi.... içimin ta içinde canımı acıtan.. 34 yaşında hala içimde ki yaradır.
Ve bu süreçte o adam dediğinden bir tane de ben de var beni anlamayan.
Ne yapacağın özel yetenek sınavına gireceğim belki ilerde bir müzik okulu açarım öğrenci yetistiririm kim bilir.
Peki tekrar sınava girsen nasıl olur özel yetenek sınavı resim öğretmenliği istediğin bu değil mi?
Bi şiir kitabı çıkar roman yaz... neden yaşadiklarini dökmuyorsun...belki bunca yaşadığın şeyler boşuna değil...bunlardan besleniyorsundur ve farkında degilsindir .sanatçı ruhluYokuspokus
Cevap verdiğiniz elestirilere tam olarak katilmamakla birlikte haklılık payı buluyorum. Biraz kürsüden konuşma havası ben de seziyorum. İstenilen tepkiyi yaratma kaygısıyla topluluğa hitap eder gibi. Bazı konularda denk geldigim iddialı yorumlarınızı alintilayacak oluyorum bazen. Yalın haldeki sizle o konuyu zevkle tartisabilecegime inanıyorum. Fakat sonra vazgeciyorum alintilamaktan. Hani ortaokulda munazara konulu derste iki grup olurdu, birisi sütün siyah olduğunu, birisi beyaz olduğunu savunurdu klasik. Daha bir kaç gün önce sizi sütün siyah olduğunu savunan ve diğerlerini buna inandiran ama karşı argümanlarla da şüpheye düşüp yine de inatla siyah demeye devam eden o grubun sözcüsü olarak hayal ettim :) Sınıfta kimse olmasa sütün beyazligi hakkında konuşmak gerçekten zevkli olurdu.
Cevabınızı da ozellikle yazım noktalama kısmı için alintiladim. Ben imlaya dikkat ettiginiz için Türkçe ogretmeninizi sucladiginizi zannetmiyorum. İmlaya dikkat etmeyi olumsuz algiladiginizi da zannetmiyorum. Aldığınız elestiride gerçekten haklı noktalar bulup üyeyi tehdit algiladiniz ve her bir elestirisini öyle olmadigini savunarak alt etmeyi amacladiniz. Önünüze cektiginiz perdenin şeffaf bir kısmından sizi gören biri olduğunu anlamanın telasiyla Türkceyi düzgün yazmanın, imlaya dikkat etmenin gayet de güzel bir şey oldugunu atlayıp sadece karşı görüşle savunmayi sectiniz. Çünkü siz zayıf ve elestirilebilir olmamalisiniz.
Tabi her eleştiri bir degildir. Kimisi entelektüel kategoridedir kimisi daha ilkel. İlkini hepimiz sevgiyle kucaklariz. Ama ben eminim az ya da çok her birimizin hakettigi çok ilkel elestiriler de var. Her ne kadar haketsem de ilkel olanları duymak beni de rahatsız eder, etmeli. Ama bunlari kabul etmek de çok erdemli bir hareket olur. Mukemmellige mükemmellik katar üstelik :)
Saldırgan bir tavırla değil, kendisine ulaşmak isteyen farkındalık sahibi bir insana şeffaf yaklasmanin faydalı olabileceği dusuncesiyle samimiyetle yazıyorum.
Cevap verdiğiniz elestirilere tam olarak katilmamakla birlikte haklılık payı buluyorum. Biraz kürsüden konuşma havası ben de seziyorum. İstenilen tepkiyi yaratma kaygısıyla topluluğa hitap eder gibi. Bazı konularda denk geldigim iddialı yorumlarınızı alintilayacak oluyorum bazen. Yalın haldeki sizle o konuyu zevkle tartisabilecegime inanıyorum. Fakat sonra vazgeciyorum alintilamaktan. Hani ortaokulda munazara konulu derste iki grup olurdu, birisi sütün siyah olduğunu, birisi beyaz olduğunu savunurdu klasik. Daha bir kaç gün önce sizi sütün siyah olduğunu savunan ve diğerlerini buna inandiran ama karşı argümanlarla da şüpheye düşüp yine de inatla siyah demeye devam eden o grubun sözcüsü olarak hayal ettim :) Sınıfta kimse olmasa sütün beyazligi hakkında konuşmak gerçekten zevkli olurdu.
Cevabınızı da ozellikle yazım noktalama kısmı için alintiladim. Ben imlaya dikkat ettiginiz için Türkçe ogretmeninizi sucladiginizi zannetmiyorum. İmlaya dikkat etmeyi olumsuz algiladiginizi da zannetmiyorum. Aldığınız elestiride gerçekten haklı noktalar bulup üyeyi tehdit algiladiniz ve her bir elestirisini öyle olmadigini savunarak alt etmeyi amacladiniz. Önünüze cektiginiz perdenin şeffaf bir kısmından sizi gören biri olduğunu anlamanın telasiyla Türkceyi düzgün yazmanın, imlaya dikkat etmenin gayet de güzel bir şey oldugunu atlayıp sadece karşı görüşle savunmayi sectiniz. Çünkü siz zayıf ve elestirilebilir olmamalisiniz.
Tabi her eleştiri bir degildir. Kimisi entelektüel kategoridedir kimisi daha ilkel. İlkini hepimiz sevgiyle kucaklariz. Ama ben eminim az ya da çok her birimizin hakettigi çok ilkel elestiriler de var. Her ne kadar haketsem de ilkel olanları duymak beni de rahatsız eder, etmeli. Ama bunlari kabul etmek de çok erdemli bir hareket olur. Mukemmellige mükemmellik katar üstelik :)
Saldırgan bir tavırla değil, kendisine ulaşmak isteyen farkındalık sahibi bir insana şeffaf yaklasmanin faydalı olabileceği dusuncesiyle samimiyetle yazıyorum.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?