Kalbe söz geçirmek neden bu kadar zor

samanthacim, fikir ozgurulugune saygisiz olmaksizin bu nasil bir dusunce anlamiyorum bir kere konu ile hic alaka bulamadim, soylediklerin bir insanin hayattaki yasam disi seyler bunlar. Ne demek "ar, namus, haya, ahlak, etik, onur, gurur, şeref, sadakat, ego, kıskançlık gibi kavramlar olmasa çok daha mutlu olurduk" butun bu saydiklarin canlinin bir parcasi, bu duygular genlerde fiziksel degerler degil, manevi degerler, bunlari sadece bir tanesi olsa bile insan yasamayaz, yasmamizin anlami bile kalmaz. Her canlinin bir ozelligi var, biz insalar akil gibi kutsal bir varliga sahibiz, kopeklerden yani hayvanlardan da farkimiz bu, bir beyine sahipiz. Sen simdi dusunmemize, yorum etmemize saglayan beynimizi kopegin depremi hisseden hissinie karsi satmak mi istersin? Olabilcek dogal affetleri hissetme kabiliyeti olsaydi bizde, hayvanlarin dunyada bir anlami kalmazdi. fakat hayvanlar bizim gibi bir beyine sahip olsalardi, dunyayi hayvanlar hele basta olacak cirtici hayvanlar hucum ederdi. Bu dusuncelerini hangi ideoloji'den aliyorsun merak ediyorum. Bir insanin duygularini bu kadar hafife sineye cekmen hic hos degil. Eger etik onur gibi saydiginin ozellikler olmasaydi sadece ve sadece sehvet duygularimiz icin hayvanlar gibimi yasasak?

kadin tum verimligi koreliyor derken, tutku koreliyor derken, butun bunlari insan ariyor. Eger hayattaki gercek yasamanin gercek anlamini bilioyrsa hic bir guzellik (tutku, sevismek, aci cekmek, huzun, mutlu, gulmek aglamak) korelmez. Gulmek icin bazen agalamak gerek.
kendinde soyluyorsun, tutku degiskenlikten ve cesitlilikten dogar, eger hem ayni duyguda kalirsak veya yasami bir monoton hayata baglarsak elbette tad alamyiz ama bunu nefsimiz kolesi yapmak icin degil. Aklimizin kolesi yapmak icin. Cunku bunu unutma ama akli kalb yonetirse kalb cok aci ceker, cunku hep istediklerine gider fakat iyiligi ve kotulugu ayirt edemez. Ama eger kalbi akil kontrol ederse, guzel gorunen seyden onu uyarabilir en azindan. Akil iyiligi ve kotulugu ayirt edebilmekte cok sukur.


Sen galiba erkek ve kadin arasinda esitsizligi one vuruyorsun halbuki dogada, biolojik olarak bakirlirsa erkegin guclu oldugu yerde kadin gucsuz fakat kadinin guclu oldugu yerde erkek gucsuzdur, bu iki cins bir elmanin iki yarisidir. birbirini tamamlar.
Hukuki acidan bakilirsa da henuz bazi haklar yerlerine oturmamaktadir bunu ztn hepimiz sahidiniz. Bunun sebebi de ne? Insan oglunun gercek adaleti yeterince yerine oturtmamasi. Bu ne bati da tamamlandi nede Dogu da.

Kisacasi bu dediklerin bana cok anlamsiz ve utopik geldi. Tip egitim almis biri olarak bu dediklerini Ilim egitimi almis biri oldugun halde sana pek yakistiramadim.
 
Son düzenleme:
konuyu aldattıya kadar okudum ya unutacaksın ya unutacaksın canım onun ıcın de zaman gerekır
 
İşte ben de bu yakıştıramamalardan dem vuruyorum. Saygısızlık olarak görmem asla aksine hoşuma gidiyor sorgulaman. Ben kimim ki hiçbir şeyin bilinmediği şu hayatta en doğru hareket budur diyebileyim. Sadece kendi mistikliğim diyebilirim illa bir noktaya dayandırmam gerekirse düşüncelerimi. İdeoloji kavramını da sevmem çünkü o da kalıptan ibaret. Mantığınla anlamaman da gayet normal. Zaten ben zihni bir kenara bırakmaktan bahsediyorum. Kimsenin duygularını hafife almıyorum, ama hafife alınsa daha güzel olmaz mıydı? diyorum. Konuyla alakası şu: içinde bulunduğun kötü durumu, kurtulman gereken girdap olarak görürsen daha çok çıkmaza girersin ne kadar kurtulmak istersen iste; çünkü bilinçaltın yasaklı şeyleri sana cazip kılar. Ama akışına bırakırsan gözünde küçülür ve bir bakarsın su yüzüne çıkmışsın. Silkelemek her durumda olumlu sonuç vermez. Yaşadığın gibi düşünmelisin ya da düşündüğün gibi yaşamalısın şu gelinen hayatta. O yüzden şimdilik yaşadığı şekilde düşünmeli salığını verebiliyorum. Fakat ben düşünmeyi bir kenara bırakmaktan bahsediyorum; çünkü evet bence en iyisi o. Yaşadığın şekilde düşüne düşüne zaten düşünmemeyi de öğreniyorsun. Ar, namus, haya, ahlak, etik, onur, gurur, şeref, sadakat, ego, kıskançlık gibi kavramların biri bile olmazsa insan yaşayamaz demişsin; fakat bilmiyorsun ki onların olmadığı durumu. Varlığından yola çıkıp yoksunluğunda öleceğini düşünüyorsun. Hiç bilmeseydin yoksunluğunu çeker miydin diyorum ben de. Önem vermeye önem vermeye ortadan kaldırılsın ve yeni nesiller de hiç bilmesin iyi olmaz mı? Zihnin, aklın, dediğin gibi beynin, kurguları bunlar. Onlar emrettiği için ona göre hisler geliştirip acı çekiyoruz. Tüm düşüncelerimi, yaşam felsefemi aynı anda yazıp çıkamıyorum tabi ama ben hayata bir defa geldiğimi düşünmüyorum sirkülasyon içinde olduğumuza inanıyorum. Bu yüzden gelecek nesil derken gene kendimi, bizi kastediyorum. Ben bu inanışla öldüğümde, bu inanışla beden bulacağım gene. Dolayısıyla boşu boşuna inanmıyorum :) Tam da dediğin gibi fırsatım olsa tüm insanlığın zihnini verip köpeklerin sezgisini alırım. Hatta satmam kiralarım, akılla sadece köpekler değil başka hangi hayvanlar daha nasıl sapıtıyor onu görmek isterim tezimin doğruluğu adına. Bizim de en başta sezgi yapısallığımızın mantığa oranla üst düzeyde olduğuna inanıyorum. Zihni kullana kullana zamanla sezgiler körelmiş bence. Hiç rastladın mı bilmiyorum gerçi, sezgileri kuvvetli olan insanlar vardır. Bazı durumları hisseder adeta görür yaşarlar. Bu insanların iq su düşük olur. “Abdala malum olur” sözünün günümüzdeki dejenere olmuş hali daha doğru yani bence bu konu için :) Sezgisellik neden gerekli peki. Tanrı’ya ulaşmak için tek yol bence. Hislerin kuvvetli olmasa sana yaşam veren kaynağı da hissedemezsin. Bu seni hayattan koparır devirdaimini bozar. Çıktığın kaynağa akman lazım devamlı. Mutlu ve tam hissetmen için. Hiç durup dururken yaşamına, ruhuna, seni sen yapana minnet duyup ağladığın oldu mu? Zikir ve dua esnasında olur bazen. Fakat bunu yapan din değil sezgiler diyorum ben. Birine sahip olmak, ait olmak ne kadar çirkin aslında. Kendini ve karşındakini cebe atıp taşınabilecek cisme indirgiyorsun adeta. Sonra insanlar deliriyor. Namusu uğruna, karısı onu başka bir adamla aldattığı için en dindar insan bile cinayet işleyebilir eğer bu kavramlara takarsa. Adam haklı demem, kadın öldü dolayısıyla o haklı derim; ama hak bir şeyi değiştirmez işte. Mesela delilik nasıl oluşur düşündün mü? Zihnine haddinden fazla önem verirsen onu durduramamaya başlarsın. Bir süre sonra sen zihnini değil zihnin seni yönetir. Hadiiii al ilaçları bedeni zehirle hareket edemeyecek hale gel. Zihnin dursun. Bu mudur yani? Bak düşünürken dikkat et kıpırdarsın. Hele böyle hararetli bir şeyler düşünüyorsan ayağa kalkıp sağa sola gider evde ayak basmadık yer bırakmazsın. Bedenin ve zihnin iç içe geçmiş durumda. Zihnin hareket ederse bedenin de hareket eder, zihnin zehirliyse bedenin de acı çeker. Eskiden delileri iyileştirmek için döver, aç bırakırlarmış. Kısmen geçerli bir yöntem baksana, çok hasta olduğunda fiziğinden başka bir şey düşünebiliyor musun? O zaman anlıyorsun işte mevcudiyetinin kıymetini ve düşüncelerinin anlamsızlığını. Yani bence aklı yok diye küçümsediğimiz hayvanlar bizden daha yakın Tanrı’ya. Kedi yatar gerinir on saat durduğu yerde durur, basit bir şekilde mutludur. Ne olabilirdi en fazla, sadece yemek, içmek, yatmak, sevişmek için yaşasak? Tamam tezatlıklar olmalı en başta zaten doğum ve ölüm gibi iki tezatın arasında gidip geliyoruz. Mutlu olmak kadar mutsuz olmak da önemli. Yanlış olarak gördüğüm şey şu: Öyle bir noktaya geldik ki hep mutsuzuz. Arada bir başkaları lütfederse mutlu oluyoruz. Çevreden ilgi görürsek, sevdiğimiz bizi aldatmazsa, birisi bizim için güzel bir şey yaparsa vs. Hatta iyice abarttık artık normalin mutsuz olmak olduğunu falan zannediyoruz. Mutlu birini gördüğümüzde “aaa bugün mutlusun hayırdır bir şey mi oldu?” diyoruz Mutlu olmak için bir şey olması gerekiyor gibi ön-şart bilinci oluşturmuşuz. Çeşitlilik illa ki en adi duygularla en yüce duyguların kombinasyonu olmak zorunda değil ki. Tutku için en dibe düşüp en tepeye çıkmamız gerekmiyor ki. Kadın-erkek çeşitliliğinden bile doğar tutku. İyiyi kötüyü, güzeli çirkini ayırt edecek kadar akıl hayvanlarda da var zaten. Bizim aklımızın sorunu fazladan dert üretmek. Hesapçı mantıkla gelinen yer acı dünyası. Herkesin içinde salt sevgi olsa bahsettiğin hukuka bile ihtiyaç olmayacak halbuki. Sevgiye ise kadın daha muktedir. Bu yüzden saydığım kavramları yıkma olayına biz daha kolay geçiş yapabiliriz. En azından kendi içimizde…
 
zamanini verip bana cevap verdigin icin tesekkur ederim, ya biz bir baslik acsak da muhabbetinimize orda devam etsek ama korkarimki tartismaya sebeb olabilir.
yazdiklarina bakilirsa senin icinde bir cok sey sakli, basit birseyde durmuyorsun fakat farkediyorum da dedigin gibi bir ideolojiye dayanmiyor bu yazdiklarin. Bence sen hem tabiatin dogurulugu ve yasadiklarimizin esaslarini "guzel sorunsuz bir hayat" icin bir kac nokta birlestirmissin. Soylediklerinde bazi seylere katiliyorum hatta boyle dusundugune hayran kaldim da diyebilirim fakat bazi noktalar var ki katilmiyorum. Yazdiklarini anliyrum, senin acidan bakmaya calisinca anliyorum ama dedigim gibi bazi noktalarda hak bulmuyorum. Hak bulmamam ise baska bir acidan dogru baktigim icin, ben hayattaki isanlarin yasayislarina gore yorum yapamam cunku insan oglu cogu yerde hata yapiyor. Yasamamiza gore teori uygulasak batariz. Zaten depresyon lu hayat yasiyoruz. Mutluluk uzere yazdiklarina ayrica alkisliyorum cunku cok hosuma gitti. Mutsuzlugu hedeflemisiz sanki, mutlu olunca da insanin gozune batarcasina fark gosteriyoruz. Halbuki mutlulugu hedeflesek hayat bambaska olur. namus onur gibi saydiklarin bazilari mutsuzuluga itiyor evet, heleki kan davalrinda, asiret davalarinda, veya namus temizleme meselerinde bir cok kez insanlar hata yapiyor. Neden cunku bu hislerini yanlis yonlendiriyorlar. Su dedigimiz akillarini calistirsalar hak adalete dayanarak hareket etseler guzel olur ama bunlar duygulari ile mucadele ediyorlar. Senin dediklerine bakarsak hakklisssin kelimesini biraz zor soylerim ama buna "icindeki yanlis his, yanlis duygu, kalbin hissettigine gore yapmak" daha dogru olur (bence )
Yazdiklarinda begendigim ve uzerine eklemek istedigim birsey daha var. "dogal affetleri hisetmekten" bahsedisime sende sezgiden bahsetmisin. Basta ne demek istedigimi anlamisindir ama sezgiye gelince tabiki insan da sezgi gucu vardir heleki biz kadinlarda aldatildigimizda mesela durumu sezeriz. Fakat bu nasil desem "insanin içine dogma" gibi birsey, gelecegi bilmek degilde hissetmek ama bu bir felaketi sezmek gibi degildir. Bu guc insana verildigini bilmiyrm yada gormedim.
Birseyde ilgimi cekti ama katilmiyorum. olumden sonra tekrar yasadiginami inaniyorsun? ozaman reenkarnasyona inaniyorsun..? Peki buna nasil inaniyorsun, bunun bir teorisi veya ispati varmi? yoksa sadece senin dusuncenmi? Acikcasi ben inanmiyorum, inananlarada ne kadar empati kursam bile bu durumu anlayamiyorum. Bir beden gomuldugunde o insanin ruhu goklerde dolasip yeni olusan foetuse mi yerlesiyor sence? yoksa baska birsey mi? Eger oyle olsaydi, bir cok Einstein dogardi ne guzel olurdu ama saka bir yana benim inandigim herkes tek ve birkere dogar bir kere olur. insan oglu bir yaprak gibidir. Agicta herkesin yapragi vardir, ne kadar yaprak varsa okadar insan.
 
Boşver tatlım saten her zaman kötü biri olmuş seni nasıl unuttuysan öyle unut tekrar.
 
Son düzenleme:
iradene sahib cikmayi ögren.. eger kalbine söz geciremiyecek kadar zayifsan, oruc tutmaya basla.. nefsini terbiye etmeyi ögrenirsin..

herkezin bi gurur olmali
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…