Geçtiğimiz Mart ayında 65 kiloda başladığım diyetin ardından Ekim ayı sonunda 55 kiloya indim. Diyetin ilk aylarında 1000-1250 kcal, son üç ayında ise 900-950 kalori kalori ile beslendim. Diyetimin sağlıksız bir hal aldığını fark ettim ve zaten istediğim kiloya da indiğim için diyetimi sonlandırdım.
Yaklaşık iki aydır kilo koruma programı uyguluyorum ve kendimden de yola çıkarak vardığım sonuçlar şunlar:
Klişe olacak belki ama, kilo korumak ancak diyette benimsenen yeme düzeninin hayat biçimi haline getirilmesi ile mümkün oluyor. Tabii daha esnek ve daha insani biçimde... Örneğin ben diyetin ardından günlük kalori alımımı iki hafta arayla aşamalı olarak 1050, 1250 ve 1500 kaloriye yükselttim. 1500 kaloride kilomu koruyabildim, hatta çok yavaş olmakla birlikte kilo vermeye devam ettim. Ancak 1750 kalori sınırını zorladığım şu son birkaç günde hafif kilo almaya başladım (300-400 gr. kadar). Demek ki benim limitim 1500-1750 kalori arası. Yani kilo koruma döneminde bu kalori aralığında kalarak istediğim her şeyi yiyebilirim. Siz de deneme yanılma yöntemiyle hangi kalori üst sınırına kadar kilo almadan devam edebileceğinizi bulabilir ve hayat tarzınızı buna göre oturtabilirsiniz.
Diyet düzenini hayat tarzına dönüştürmek için diyette benimsenen bazı alışkanlıkları terk etmemek gerekiyor. Örneğin spor yapılmışsa, ki bana göre kesinlikle yapılmalı, mutlaka diyet bittikten sonra da devam ettirilmeli. Bu noktada diyet esnasında çok ağır ve yoğun sporlar yapmamak önem taşıyor. Yani hayatınız boyunca, yazın, kışın, tatilde, çalışırken yapabileceğiniz bir spor belirlemeli ve düzenli olarak onu yapmalısınız. Yoksa diyet esnasında her gün spor salonlarında 3 saat geçirip diyetten sonra sürdürülmesi imkansız bu düzeni terk etmek yarardan çok zarar sağlar bana kalırsa. Benim çözümüm eve yürüme bandı almak oldu. Diyette de her gün hiç sektirmeden bir saat yürüyordum şimdi de aynısını yapmaya devam ediyorum.
Sporun yanı sıra, diyette benimsediğim çaya-kahveye şeker atmama, yemeğin yanında meşrubat- gazlı içecek içmeme (sadece su içiyorum), günde 2-2,5 lt su içme, akşam yemeğini en geç 7 buçukta yeme ve 8’den sonra ağzıma hiçbir şey koymama tarzı alışkanlıkları devam ettiriyorum. Üstelik öyle bir hal aldı ki bunları zorunlu hissettiğimden değil, artık böyle yapmak istediğimden yapıyorum.
Gelelim kaçamaklara... Onca zaman kendinizi tutmuş, o güzel pastaları, börekleri, kebapları yememişsiniz. Diyet sona erdiğinde vücut kadar göz de aç oluyor. Bu durumda özlenen şeylerden uzak durmak neredeyse imkansız. Bu durumda iki seçeneğiniz var: Ya yukarıdaki kalori sınırı içinde istediğiniz şeylerden her gün birini yiyeceksiniz ya da, benim yaptığım gibi, kendinize bir gün belirleyip o gün her istediğinizi yiyecek ve takip eden 3-4 gün diyet-kilo kontrolü arası bir düzende devam edeceksiniz. "Atak günleri" olarak nitelendirdiğim bu günler aslında bir yeme bozukluğuna işaret ediyor (binge eating disorder) ve daha önce başka bir konuda bundan söz etmiştim. Göz atmak isteyenler için :
http://www.kadinlarkulubu.com/sagli...recede-yemek-yeme-bozuklugu.html#post32879741
Atak günlerinin benim için anlamı şu: günlük kalori sınırım içinde istediğim şeylerden biraz biraz yemek bana istediğim o özgürlük hissini veremiyor. Yani ben istiyorum ki pastadan ikinci bir dilim almak istediğimde kendimi tutmayayım, cipsi sonuna kadar yiyebileyim, patates kızartmasından 5-6 tane alıp bırakmak zorunda kalmayayım… Zaten yüksek kalorili öyle yiyecekler var ki 1750 kalori üst sınırında dahi yiyebilmeniz imkansız. Bu durumda korkusuzca her istediğimi yiyebileceğim, kalori, gramaj hesabı yapmayacağım tek bir gün belirliyorum ve o gün çatlayana kadar yiyorum. Elbette sonrasında ciddi şekilde kilo alıyorum (bir günde 1,2 ila 2,2 kilo arası). Esasında bu bildiğimiz anlamda kilo almak değil. Yenen şeylerin fazlalığı sindirilmelerini zorlaştırıyor. Bu da vücutta bir fazlalık yaratıyor. Tabii o kilo artışının büyük bölümü ödeme de bağlı. Sonuç olarak, atak günlerini takip eden 3-4 gün içinde diyet-kilo kontrolü arası bir beslenme düzenine geçince aldığım kaç kilo olursa olsun eriyip gidiyor ve eski kiloma dönüyorum. Burada mühim olan atak günlerini tek bir gün ile sınırlamak ve iki atak günü arasında 2-3 hafta olmasına özen göstermek.
Hatta şimdi yeni bir yöntem belirledim atak günleri için… Atak günü yapmak istediğimde, belirlediğim güne 1 hafta 10 gün kala yediklerime daha fazla dikkat edip ideal kilomun 500 ila 1000gr altında bir kiloya inmeye çalışıyorum. Bu sayede hem “emeğimin karşılığını alma hissi” atak günlerini daha anlamlı ve keyifli kılıyor hem de atak gününün ardından kilo alsam da, zaten önceden vermiş olduğum için moralim fazla bozulmuyor.
Bir de en önemlisi kilo konusunda esnek davranabilmek. Malum dijital tartılar fazladan yediğimiz her şeyi gözler önüne serebilecek hassasiyette. Başta ben de kilo artışlarını gözümde çok büyütüyordum fakat hiçbir kaçamak yapmadığım halde zaman zaman kilomun yükselebildiğini gördüğüm için artık günlük kilo dalgalanmalarını çok takmıyorum. Kısacası demek istiyorum ki, 300 gr alınca 10 kilo almış gibi karaları bağlamayın. İdeal kilonuz değil kilo aralığınız olsun, o aralıkta gidip gelin ve ancak üst sınırınızın üstüne çıkınca alarm zilleriniz çalsın.