Kirli Çıkılar )))


Canım benim hayırlısı olsun inş tez zamanda hamile kalırsın üzülme bitanem.
 

o zaman davet ediyorum, sen buyur gel bizim okula
hep beraber kahvaltı yapalım yarın

bi arkadaş böyle bi fikir sundu geçen hafta
ertesi gün de kendi kahvaltılık getirdi
ben de dedim, haftaya son haftam benim
şöyle bi güzellik yapayım ayrılmadan Allah rızası için

aslında bu haftam son olması lazım
ama yarın doktora gidip rapor alıcam devam etmek için
2.dönemin de ilk 2 haftası gitsem mi gitmesem mi diye ikilemde kaldım
ama "gitmeyeyim" diyen tarafım ağır basıyor galiba
 
işini düzgün yapmayan insanlardan nefret ediyorum nefret ediyorum
bugün doğalgaz sayaçlarını değiştirmeye geldi afedersiniz 2 tane mal
4 daireyiz ikisini değiştirdiler ikisini değiştirmediler
ve ben dedim ki onlara üstüne basa basa
GEÇEN SENE DE DEĞİŞTİRDİLER SAYAÇLARI KAÇAK OLDU,LÜTFEN DİKKAT EDİN
tamam abla tamam abla bişey olmaz dediler
defolup gittiler
apartman içinde bir koku bir koku
sayaçlar değişirken çıkan koku geçer diye bekliyorum
uyudum bi ara komşu yoktu evde gelmiş çaldı kapıyı noldu dedi anlattım
koku hala geçmemiş
aradık 187yi
malların değiştirdiği iki sayaçtada kaçak var
ve de adam ölçüm yaptı patlama sınırında kaçak tespit etti


Allah bildiği gibi yapsın o beceriksizleri
çok mu zor acaba işini yapmak çok mu zor


ve bu yüzden ölen oldu burda kaç kere
 


Allah akıl fikir ve de vicdan versin bunlara
 
ben geçmişi okurken kocişim hamsi almış
kızartsa ev kokcak o kokuda mümkün diil duramam dışarda kızartsa canım benim üşüycek kıyamamki:))
fırın attık ne koku ne bişe var mis gibi hem ortalık batmadı vıcık vıcık yağ olmadı hem ben fazla fazla kalori almadım balığın tadını ala ala yedim
hazırladı çağırdı beni yedik işe gitti bu gece yanlızım:))
şimdi gidip mutfakta bıraktığı enkazı toplıycam:))) saolsun yapıyo ediyoda azcıkda dağıtmasa:))) ama hepside aynı anda olmuyo tabi

bu arada yazın yaptıgım kışlıklardan bahsedilmiş:)))
bu sene itiraf ediorum baya bi hazırlık yapmışım konservelerimden üçbeş tane teyzeme verdim:)))
kesitiğim çorbalık hamurlardan da verdim:)))

ben üç haftadır pazara gitmiorum desem inanırmısınız:))))
evin önündeki marketten meyve ve salatalık malzeme alıorum bu kadar:)))
10 tl anca tutuyo bittikçe takviye ediorum ama buzluktakiler anca yetio arada bi lahana karnıbahar ıspanak alıorum bu kadar:))))
kışın domates yemem zatten
dolamalık kırmızı ve yeşil biber buzluğa atmıştım hemen hemen her yemeğe ordan kullanıorum:)))
 

bazı insanlar yaptıkları işin ciddiyetinin farkında değil oyun zannediyorlar sanırım
neyse ki kötü bişey olmamış

farmasi garanti bankasında ons makası ve dolar makası ne kadar
benim eski maaş bankam teb ordan hesap açmak ve işlem kolay oluyor
ons makası 9.5 10 dolar dolarda da 1 kuruş garanti daha mı iyi
 
saolun arkadaşlar
ben sigaradan sürekli evi havalandırıyorum zaten ama ya patlama olsa
kaderde varsa ölecez çare yok da
neden işini düzgün yapmazsın
çok sinirlendim çok
 
aslında bu yazıyı 3. sınıf topiğine kopyaladım ama burda da çoğumuz anneyiz
buraya da kopyalayayım dedim


Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı:
- Hayrola, neden elimi öpmek istedin?
- Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinizi katıldım. Hayatım değişti.


O seminerden sonra daha mutlu bir ailem var ve size teşekkür etmek istiyorum; onun için elinizi öpmek istedim.
- Ne oldu, nasıl oldu?
- Üç yıl önce şirketimizin organize ettiği iki günlük bir seminerde bizimle beraberdiniz. O seminerin bitişine doğru dediniz ki, "Bir insanın anavatanı çocukluğudur. Çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur. Bir annenin, bir babanın en önemli görevi, çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına
olanaklar yaratmaktır."Bir süre sustu, bir şey hatırlamak ister gibi düşündü, sonra konuşmaya devam etti:
- Hatta daha da ilerisi için söylediniz; dediniz ki, "Bir ulusun en önemli görevi çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına
olanaklar yaratmaktır." Ben bir baba olarak sizi duyduğum zaman kendi kendime düşündüm: Ben bir baba olarak çocuğumun çocukluğunu doya doya yaşamasına fırsatlar yaratıyor muyum? Böyle bir sorunun o zamana kadar hiç aklıma gelmediğini fark ettim. Ben ne yapıyorum, diye düşündüm.*
Benim yaptığım sanırım birçok babanın yaptığının aynısıydı. Dokuz yaşındaki oğlum ben işten eve gelince beni görmemeye, benden kaçmaya çalışıyordu. Neden kaçmaya çalışıyordu, biliyor musunuz, Hocam?
- Hayır, neden?*
- Çünkü onu görünce hemen şu soruyu soruyordum. "Oğlum bugün ödevini yaptın mı?" Tuhaf tuhaf bakıyor, gözünü kaçırıyor, daha da
*sıkıştırınca, hayır anlamına gelen, "cık" sesini çıkarıyordu.* Kızıyordum, söyleniyordum, "Niye yapmıyorsun ödevini!" diyordum.
Aramızda sürekli tartışmalar, sürtüşmeler oluşuyordu. Tabii bunun sonucunda bütün aile huzursuz oluyordu.
Burada biraz sustu, soluklandı. Sanki hatırlamak istemediği anılar vardı; onların üstesinden gelmeye çalışıyordu. Sonra konuşmaya devam etti:
- Ben sizin seminerinizden çıktıktan sonra düşünmeye başladım. "Ben ne biçim babayım," diye kendime sordum. Seminer için geldiğim*
İstanbul'dan çalışma yerim olan Kayseri'ye gidinceye kadar düşündüm; otobüste bütün gece düşündüm ve sonra kendi kendime dedim ki, eşimle konuşayım, biz birlikte bir karar alalım. Diyelim ki bu çocuk isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama doya doya çocukluğunu yaşasın.
- Radikal bir karar!*
- Evet, uçta bir karar, ama bu karar içime çok iyi geldi, Hocam.
Gerginliğim, üzüntüm gitti, içim rahat etti. Ben eve gelince eşime dedim ki, hadi gel otur, konuşalım. Yemekten sonra oturduk konuştuk, çocuklar yattı biz konuşmaya devam ettik. Seminerde anlatılanları aktardım, böyle böyle böyle diye izah ettim ona ve en nihayet dedim ki, ya benim gönlümden ne geçiyor sana söyleyeyim. Bizim oğlumuz var ya bizim oğlumuz, o isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama çocukluğunu yaşasın! Şimdiye kadar onun çocukluğunu yaşamasıyla ile ilgili pek bir çaba göstermedik, bir bilinç göstermedik, oluruna bıraktık. Gel şimdi değiştirelim bunu.
- Eşiniz ne dedi?
- Hocam biliyor musun ne oldu?
- Ne oldu?*
- Karım hayretle bana baktı ve dedi ki, "Bu ne biçim seminer be! Kim bu adam? Öyle şey mi olur; yok bizim ki çocukluğunu yaşayacakmış!
Bizim çocuk çocukluğunu yaşarken öbürküler sınıflarını geçecek ilerleyecek! Öyle şey olmaz."

- Anlıyorum; anne olarak çocuğunun geride kalmasını istemiyor, kaygılanıyor!
- Fakat hocam ben pes etmedim, bırakmadım, mücadeleye devam ettim.
Her gün, her akşam gece yarılarına kadar karımla konuştum. Üç gecenin sonunda bana, peki ne halin varsa gör, dedi.
- Pes etti, yani. Peki, sen ne yaptın?
- İşte onu dediği günün sabahı eşofmanımı, ayakkabımı şöyle kapının yanına bıraktım işe gittim; işten dönünce oğlumun gözüne baktım ve dedim ki, oğlum bugün doya doya oynadın mı? Bana hayretle baktı ve "Hayır!" anlamına gelen "cıkk" dedi. O zaman, hadi gel beraber aşağıya ineceğiz, oynayacağız, dedim. Eşofmanımı giydim, ayakkabımı giydim, onunla beraber sokağa çıktık. Pencereden arkadaşları bakıyorlarmış, onlar da sokağa çıktılar; birlikte sokakta oyun oynadık. Akşam saat altıdan sekiz buçuğa kadar sokaktaydık. Eve gelince toz toprak içindeyiz, beraber banyoya girdik, duş yaptık. Havluyla kuruladım, çok mutluyduk ve o günden sonra işten dönünce her gün onunla oynamaya başladım. Her gün, her gün, her gün oynadım.

Yedi gün sekiz gün sonraydı galiba, bir gün banyodan çıkarken onu kuruluyorum havluyla, kolumu tuttu, bana döndü ve dedi ki, baba ya, ben seni çok seviyorum. Hocam nefesim durdu, gözüm yaşardı, konuşamadım. Çünkü farkına vardım ki, şimdiye kadar sevdiğini hiç söylememişti. Düşündüm, şimdiye kadar hiç söylemediğinin farkında değildim; belki ömür boyu söylemeyecekti.

"Ne büyük tehlike!" diye düşündüm. Ömür boyu onun bana bu cümleyi söylemediğinin farkında olmayacaktım.
- Demek farkına vardın, seni kutlarım. Senin farkına vardığın bu durum birçok anne ve babanın farkında olmadığı gizil, örtük ama önemli bir tehlike!
- İçimde bir şükür duygusu, havluyla çocuğumu kuruladım ve giydirdim ve artık her gün oyun oynamaya devam ettik. Zaman geçti, iki hafta sonra okul, öğretmen veli buluşması için okula davet etti. Daha önceki veli buluşmalarında öğretmen, "Sizin oğlunuz akıllı bir çocuk, ama ödevleri kargacık burgacık yazıyor, dikkat etmiyor. Sınıfta arkadaşlarını rahatsız ediyor, onları itiyor kakıyor, lütfen onunla konuşun. Ödevlerine ilgi gösterin, sınıfta arkadaşlarını rahatsız etmesin. Ödevlerini doğru dürüst yapsın," demişti. O nedenle öğretmen buluşmasına gitmekten çekiniyordum. Bu davet gelince ben eşime dedim ki, hadi okuldaki buluşmaya beraber gidelim!
Yok, dedi, sen tek başına gideceksin, ben gelmeyeceğim.
- Eşiniz gelmek istemedi!*
- Hayır istemedi. Ya beraber gidelim, diye ısrar ettim hayır hayır sen yalnız gideceksin dedi. Ben yalnız gittim ve diğer veliler geldikçe sıra bende olduğu halde sıranın arkasına geçtim, sıranın arkasına geçtim ki başka kimse olmadan öğretmenle konuşayım, diye.
Mahcup olacağımı düşünüyordum. Her şeyin daha kötüye gittiğini düşünüyordum. En nihayet bütün veliler öğretmenle konuşmalarını bitirip gittiler.
Sıra bende! Öğretmenin karşısına geçtim, bana baktı gülümsedi, siz ne yaptınız bu çocuğa, dedi. Hiç cevap vermedim, önüme baktım. Lütfen söyleyin ne yaptınız bu çocuğa, dedi. "Çok mu kötü hocam?" diye sordum. Gülümsedi, hayır, kötü değil, dedi. "Artık sınıfta arkadaşlarını hiç rahatsız etmiyor, ödevleri iyileşti, tam istediğim öğrenci oldu. Ne yaptınız bu çocuğa siz?"

- Herhalde bir baba olarak çok mutlu oldunuz?
- Hocam biliyor musunuz öğretmenin karşısında ağlamaya başladım.
İnanamıyordum kulağıma, içimden, vay evladım, biz sana ne yaptık şimdiye kadar, duygusu vardı. Eve geldim, karım yüzüme baktı, gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı. "O kadar mı kötü?" diye sordu. Ona da cevap veremedim Hocam, ona da cevap veremedim! Ağladım. Daha sonra anlattım.
Hocam onun için sizin elinizi öpmek istedim, teşekkür ediyorum.Benim oğlumun ve onun küçüğü kızımın hayatını kurtardınız. Ailemin mutluluğu kurtuldu. Hakikaten bir insanın anavatanı çocukluğuymuş. Anavatanı mutlu olan bir çocuk çalışmasını, okulunu her şeyini bütün gücüyle yapar ve orada başarılı olurmuş.
"Gel seni yeniden kucaklayayım!" dedim. Kucaklaştık.
"Çocuklar Gülsün diye!" yaşayalım. Çünkü insanın anavatanı çocukluğudur.
Çocuklar gülerek, oynayarak büyürse, sonunda büyükler güler.
Büyükler mutlu olup gülümseyince tüm ülke, tüm insanlık güler.
Çocukların gülmesine hizmet veren herkese selam olsun!

Doğan CÜCELOĞLU
 

Geçmiş olsun canım neyi var denizin?
 
gitme bence dinlen evinde bugün hamile bir arkadaş var okulda rapor almış ama okul bizi bir hafta idare et demiş zavallımın rengi benzi atmıştı yorgunluktan haftaya da doğumu var üzüldüm git dedim ya da yollla aşağı ben ilgileneyim dedim yok dedi 1 ders sonra ben gidiyorum perişanım dedi o yüzden gerek yok idarecilier girsin
verilmiş sadakanız varmış geçmiş olsun sonuna kadar haklısın
ay valla ben selin ben de o kadar oldu sadece brokoli pırasa meyve için gidiyorum baharat falan alıyorum o kadar

ne kadar doğru bazen unutuyoruz çocuk olduklarını dimi
 
darksea farmasi kuzucuklara geçmiş olsun
karanfilce inş canım senin de Rabbim kollarını doldurur ve her isteyenin
selin bileziğin hayırlı olsun arkadaşım
delibocuk sen de al sat yapmaya başlamışsın,bereket versin.
maalesef ben al sat pek yapamıyorum.bi köy öğretmeniyim okulda el çekmiyo ve internet yok bn de eşime söylüyorum sen takip et diye.ama hep savsaklıyor.bi kirli çıkı edemedim şu adamı yaw
 
benım eşimde derfatcımmm

Eşim aradı biraz önce dedim bi ilaç varmış eczaneyide aradım sordum oda fiyatını duyunca ooo çok fazlaymış boşver dedi peki dedim aylık 230-240 civarı yıllık ise 3000 tl civarı ödüyosun sigaya o rakam fazla gelmiyoda bu fiyatmı fazla geliyo?Eğer bırakmak istersen ilacını ben alıcam dedim bakalım nolcak.
 

İnş ablacım bakalım akşam gelince detaylı konuscam
 
benim hatırladığım kadarıyla o ilaç üç kutu halinde satılıyordu ya da tedavi üç kutu bitene kadar devam ediyordu. ama eşim birinci kutuyu bile tam bitirmedi

Ablacım evet kutu içince kapsülmüş içinde 42 tane varmış.Eczacı arkadasım var ve geliş fiyatından hallederiz dedi.
 
Geçmiş olsun seyyahcım şikayet etseni onları..
 

dolar makası 0.01
ons makası 0.20 cent canım
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…