Kitap okumaya var mısınız ? Kafe Kitap

iyilik güzellik :87: çiçeklerim açıyor pıtır pıtır keyifliyim nergisimin soğanları çürümüş ama sanırım senin dediğin gibi ne yapalım kısmet diyorum onada :111:

Çok güzel, yeni bir nergis al bence bahar geçmeden.
 
Ve kitabım biter.

" Az ümit edip çok elde etmek hayatın hakiki bir sırrıdır. "
 
evet ilk fırsatta alacağım bunları açmış çiçek olarak almıştım şimdikini direk soğan mı alsam diyorum bakalım karar veremedim daha

Sümbül için açmamış olanları alın, daha uzun ömürlü olur diyorlar ama nergisi bilemiyorum.

Soğan için geç artık.
 
bu sözü çok sevdimmm, bu arada pek hızlısın okuyucu giz bravo

Goethe'ninmiş . Okuduğum kitapta geçti. Benim de hoşuma gitti.

Az sayfa kalmıştı . Bir de puntoları küçük değildi . Hızlı gitti. Teşekkür ederim canım.
 
Goethe'ninmiş . Okuduğum kitapta geçti. Benim de hoşuma gitti.

Az sayfa kalmıştı . Bir de puntoları küçük değildi . Hızlı gitti. Teşekkür ederim canım.

hayatın gizemlerini çözmek mümkün değil belki ama bu gizemleri anlamak çok güzel gerçekten :87:
 
hayatın gizemlerini çözmek mümkün değil belki ama bu gizemleri anlamak çok güzel gerçekten :87:

Katılıyorum .
Deneme- yanılma devreye giriyor zaten bu durumlarda.
Birçok şeyi böyle keşfediyoruz. Yeter ki yanılgılarımız bize zarar verecek derecede olmasın . :44:
 
Katılıyorum .
Deneme- yanılma devreye giriyor zaten bu durumlarda.
Birçok şeyi böyle keşfediyoruz. Yeter ki yanılgılarımız bize zarar verecek derecede olmasın . :44:

ben her zaman niyetin önemli olduğuna inanırım, iyi niyetle atılan adımlarda yanılgılar da olsa yol hep güzelliklere çıkar :109:
 


Bu kitapta söz konusu edilen, romantizm ve romantikliktir. Romantizm bir dönemdir; romantiklik ise bu dönemle sınırlı olmayan tinsel bir tavırdır. Bu tavır, romantizm döneminde en mükemmel ifadesini bulmuştur ama bu çağla sınırlı değildir. Romantiklik bugüne kadar sürmüştür. Sadece Almanlara özgü bir olgu da değildir ama Almanya'da özel bir biçim kazanmıştır, öyle ki Alman kültürü yurt dışında bazen romantizmle ve romantiklikle özdeşleştirilir.

Romantiklik, onu aynı zamanda aşmak isteyen Heine de olduğu kadar arkadaşı Karl Marxta da bulunur. 1848 Mart Devrimi öncesindeki dönem, romantikliği politikaya, ulusal ve sosyal düşlere akıtmıştır. Sonra romantik olmak istemeyen ama Dionysos'un müritleri olarak yine de romantik olan Richard Wagner ve Friedrich Nietzsche... 1900 civarındaki gençlik hareketi, dizginsizce romantikti. 1914'te, savaş başlangıcında Thomas Mann ve diğerleri, Almanya'nın romantik kültürünü Batı uygarlığına karşı savunmaları gerektiğine inanıyordu. 20'li yılların huzursuzluğu, romantik heyecanlar, enflasyon azizleri, tarikatlar ve cemiyetler için uygun bir zemindir; herkes büyük anın, politik kurtuluşun gelişini beklemektedir.

Romantik ruhun yapısı çok çeşitlidir, müzikseldir, arayıştadır ve arayıcıdır. Geleceğin ve geçmişin derinliklerini, gündelik şeylerdeki sürprizleri, aşırılıkları, bilinç dışını, düşleri, çılgınlığı, tefekkürün labirentlerini sever. Romantik ruh olduğu gibi kalmaz, dönüşmektedir ve çelişkilidir, özlemli ve kiniktir, hem anlaşılmazlığa âşıktır hem halkçıdır, alaycı ve coşkuludur, kendini beğenmiş ve sokulgandır, biçimin bilincindedir ve onu dağıtmaktadır. Yaşlı Goethe'nin dediği gibi "Romantiklik hastalıktır." ama o da romantiklik olmadan edememiştir.

(dr.com.tr)
 
Son düzenleme:
Merhaba herkese:)kitaplarımdan fazla okuyamadım toplasam ikisindende 80 sayfa olmuştur:)yine son güne kalıcak ikiside:)
 


Saatsiz Zamanlar, Erzurum'un bir köyünde görev yapan genç bir öğretmenin sır dolu hikâyesini anlatıyor. Hakikatin peşinde koşan, hakikati arayan bir hikâye bu... Romanı okurken zamanın hükmünü yitirdiği âna şahit olacaksınız. Ahmet Çiçek bu romanında, modern çağ insanının hayata dair algısını bir kez daha sorguluyor ve bu sorgulamayı doyumsuz bir edebi şölene çeviriyor.

"Rüyasında Ziko'yu takip ediyordu fakat bir süre sonra boynuna bağlı bir ip olduğunu fark etti. Sanki Ziko'yu değil de önünde uzayıp giden ipi takip ediyormuşçasına yürüyordu, ipin ucunun nereye vardığını bilmeden... Nihayet bir uçurumun kenarında durabildi. Uçurumun karşısında bir uçurum daha vardı, üstelik ipin diğer ucu karşı uçurumun kıyısındaki Ziko'nun elindeydi. Güçten, takatten kesilen Erdem, çaresizlik içinde dizlerinin üstüne çökerek haykırdı: ''Kurtar beni, sakın çekme.'' Ziko ise ''Senin sıratını ben geçemem. Peşimden geleceksen sıratından geçmelisin.'' şeklinde cevap verdi. Erdem, tam bu esnada ipin gerginleştiğini fark etti ve direndi. Baktı olacak gibi değil, ne olursa olsun düşüncesiyle bedenini uçurumdan aşağı bıraktı. Bedeni uçurumdan aşağı iniyordu ama gözleri uçurumdan düşen bedenini izliyordu hâlen, üstelik boynunda ip yoktu. Heyecanın doruklara çıktığı o anda, duyduğu büyük bir gürültü ile uyandı. Bu, bedeninin yere çarpma sesi olmalıydı.

(dr.com.tr)
 


"Denemeler kitabımın adını, Kağıt Medeniyeti koyarken belki birçokları için çağımızın bilgisayar çağı olduğunu düşünmedim değil. Bilgisayar, genel ağ teriminde kullanıldığı gibi gerçekten bir ağ gibi dünyamızı, belki kainatımızı sarmış (...) Medeniyetimize, hâlâ ve ısrarla kağıt medeniyeti demeye devam etmek istiyorum."

Orhan Okay'ın farklı yerlerde yayımlanan deneme türündeki yazılarının, iki kapak arasına girmesinin faydalı olacağı kanaatindeyiz.

(dr.com.tr)
 


"Artık dulum. 12 Kasım günü, Sylvie öldü.

Çok üzücü...

Bu sene, indirimli satışlara birlikte gidemeyeceğiz."


Jean-Louis Fournier, eşinden önce ölmek istiyordu ama eşi ondan önce davrandı. 40 yıllık evliliğin ardından dul kalan Fournier, kendini teselli etmek, belki de intikam almak için karısından söz ediyor ama onu anlatırken aslında bize kendisini anlatıyor.

(dr.com.tr)
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…