- 24 Ekim 2014
- 59.306
- 330.156
- 698
- Konu Sahibi _asmunikal_
-
- #8.561
dün akşam tam kemal varolun haw kitabına başlıycakken oğlum elimden aldı ben okuycam diye:)
bende kitaplıkta duran müptezeller kitabına bi göz gezdirim derken kendimi 20 sayfa okumuş buldum ve onu okuyorum bitmesine 40 sayfa kaldı .....
alışkın olmamamdan sanırım içindeki küfür argo demiycem çünkü dümdüz küfür ediyo karakterler rahatsız oldum hatta okuyanlarada üstü örtülü küfür etmiş nasıl yani???? dedim.... kitaptaki karakteri anlatmak için lazım mıydı evet lazımdı ama yinede bi o bölümlere gelince biiiiiiip diyerek hızlı geçiyorum :) cinsel öğelerin insanları aşağılamak için kullanılmasına hiç tahammülüm yok malesef.... ayıp , yasak , vs... olayı değil benim küfüre yaklaşımım beni her nerde olursa olsun rahatsız ediyo malesefbunun dışında sonunu çok merak ediyorum.... bitirince sanırım daha detaylı yorum yapabilirim
merhaba mamburGunaydin hanimlar
Bildirim yapmaya utaniyorum cunku az okudum..olasiliksiz 300.saufa umarim nisan bitmeden biter
Cocuk doktorumuzun emegi cok gecti ,hediye alipta kontrole giderken goturucem ,ilk sayfasinada bir not yazmak istiyorum ama hangi kitabi almaliyim diye kararsizim .oneriniz varmi tabii cok pahali olmayan .
kitap ismini google da arayabilirsiniz
Ya da hangi kitap söyleyin belki içimizden okuyan biri yardım edebilir
(Bunu yazdığıma ben de inanamıyorum ama sınav için olması zorunluluk oluşturmuş)
Ağzına sağlık, hep çok büyük keyif senin yorumlarını okumakAzra Kohen__Fi bitti.
Kitabın seveni de sevmeyeni de o kadar çok ki ben herhalde aralarda bir yerlerdeyim. Kitapta vurgulamak istenen 'farkındalık' ve 'deneyimlemek' kavramları. Kitabı okuyunca mı bu konularda aydınlanma yaşıyoruz derseniz hayır. Çünkü birçoğumuz arada anlatılanları aklından geçirmiş, okumuş ya da bir yerde 2-3 cümleyle ifade etmiştir. Biz basit cümlelerle dile getirmişizdir ama bu kitapta öyle edebi, süslü cümleler okuyorsunuz ki, anlatılanı bildiğiniz halde vay be diyerek, bir sürü cümlenin altını çiziyorsunuz. Kısacası, bazı cümleler var ki size birkaç kez kendini okutuyor. :)
Özellikle de Deniz ve Bilge'nin ağzından çıkan cümlelerin keyfine diyecek yok. Hazır bu karakterlerden bahsetmişken şunu da ifade edeyim; genelde baş karakterler sevilir, ona hayran olunur ya, bu kitapta benim için tam tersi oldu. Deniz ve Bilge'yi daha çok severken Can ve Duru karakterleri beni sinir etti. Aynı şekilde Özge karakterinin kendini ispatlama, tek başına mücadelesi de okumaya değerdi, Bilge'nin otistik kardeşi Doğru'nun hislerinin kaleme dökülüşü bazı yerlerde duygulandırmadı değil.
Bunları yazıp da neden sevip sevmeme arasında kaldığıma gelince de, baskın olan cinsellik beni kitaptan soğuttu.
Yanlış anlaşılmasın, bu tarz şeyler beni normalde soğutmaz yani mesafeli olan biri değilimdir, burada beni geri planda tutan şey cinselliğin sığlığıydı. Nasıl mı, sen o kadar süslü edebi cümleler kur, bir karakter de alakasız şeylerde aşırı derecede etkilensin dursun ve size bunu da ruhsuz şekilde iletsin. Bana anlamsız geldi. Adamın psikolog olup da kendini ifade edeceği o kadar fırsat varken bu tarz cümlelere sıkışmasını sevmedim. Günümüzde cinselliğin çok satıyor olması mı etken oldu demeden geçemedim açıkçası.
İkinci kitap hakkında daha doyurucu şeyler yazmam dileğiyle der ve susarım.
Azra Kohen__Fi bitti.
Kitabın seveni de sevmeyeni de o kadar çok ki ben herhalde aralarda bir yerlerdeyim. Kitapta vurgulamak istenen 'farkındalık' ve 'deneyimlemek' kavramları. Kitabı okuyunca mı bu konularda aydınlanma yaşıyoruz derseniz hayır. Çünkü birçoğumuz arada anlatılanları aklından geçirmiş, okumuş ya da bir yerde 2-3 cümleyle ifade etmiştir. Biz basit cümlelerle dile getirmişizdir ama bu kitapta öyle edebi, süslü cümleler okuyorsunuz ki, anlatılanı bildiğiniz halde vay be diyerek, bir sürü cümlenin altını çiziyorsunuz. Kısacası, bazı cümleler var ki size birkaç kez kendini okutuyor. :)
Özellikle de Deniz ve Bilge'nin ağzından çıkan cümlelerin keyfine diyecek yok. Hazır bu karakterlerden bahsetmişken şunu da ifade edeyim; genelde baş karakterler sevilir, ona hayran olunur ya, bu kitapta benim için tam tersi oldu. Deniz ve Bilge'yi daha çok severken Can ve Duru karakterleri beni sinir etti. Aynı şekilde Özge karakterinin kendini ispatlama, tek başına mücadelesi de okumaya değerdi, Bilge'nin otistik kardeşi Doğru'nun hislerinin kaleme dökülüşü bazı yerlerde duygulandırmadı değil.
Bunları yazıp da neden sevip sevmeme arasında kaldığıma gelince de, baskın olan cinsellik beni kitaptan soğuttu.
Yanlış anlaşılmasın, bu tarz şeyler beni normalde soğutmaz yani mesafeli olan biri değilimdir, burada beni geri planda tutan şey cinselliğin sığlığıydı. Nasıl mı, sen o kadar süslü edebi cümleler kur, bir karakter de alakasız şeylerde aşırı derecede etkilensin dursun ve size bunu da ruhsuz şekilde iletsin. Bana anlamsız geldi. Adamın psikolog olup da kendini ifade edeceği o kadar fırsat varken bu tarz cümlelere sıkışmasını sevmedim. Günümüzde cinselliğin çok satıyor olması mı etken oldu demeden geçemedim açıkçası.
İkinci kitap hakkında daha doyurucu şeyler yazmam dileğiyle der ve susarım.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?