Bundan 15 yıl önce eski eşimle birlikte İstanbul' da sabaha karşı bir sabahçı kahvesine girdik. Kimseler yoktu, sadece bir masada iskambil kağıtlarıyla fal bakan saçı sakalı birbirine karışmış yaşlı bir amca vardı. Biz kahve söyledik içerken adamcağız bir çay da bana söyler misiniz dedi, çok kibar konuşuyordu. Buyur dedi eşim söyledik çayı, elinde 2 deste kağıt vardı. Adam kağıtları karıştırdı, böler misiniz dedi bana böldüm, eşime de böldürdü aynı şeyi tekrar yaptık, 8 ayrı deste oldu masada, destelerden birisinin içinden kağıt seç ve bakın dedi baktık kağıda sonra karıştırır mısınız dedi, karıştırdık sonra da o karıştırdı. 104 tane kağıdın arasında adam eşimin seçtiği kağıdı buldu ve önümüze attı bu mu diye! Ben bu kağıdı böyle oynarım dedi, sonrasında biraz konuştuk çok parası varmış eskiden, evleri, villaları ve üç fabrikası. Hepsini kumarda kaybetmiş, illet dedi benimle mezara gidecek, her şeyimi kaybettim bu kağıtlardan vazgeçemiyorum dedi. Sonra gitti, kahveciye sorduk doğru mu diye, eksik bile söyledi bir giydiği takım elbiseyi bir daha giymezdi yemekle bitmeyecek para vardı bunda dedi.
Çok özür dilerim uzattım ama sözün özü şu ki, kumardan vazgeçenini hiç görmedim. Ablan kendisini ve çocuğunu düşünsün, zararın neresinden dönerse kardır.