Çok net: ayrılın
Hayatımdaki hiç bir şeyden pişman değilim ama zamanı geri döndüreceğiz, nereye gitmek istersin deseler eski eşimle evlendiğim güne gidip evlenmemek isterdim.
Durum aynı: Eşi ölmüş bir kadın, karanlıktan korkuyor, akşam olunca yürüme mesafesi kızına gidip yatıyor, sabah evine dönüyor. Veya büyük oğluna gidiyor otobüse binip. 1-2 ay kalıp dönüyor.
Annem bizde de kalacak dedi. Tamam dedi. O anda arkamı dönüp gitmem gerekirmiş. Ev bakıyoruz, evler annesine uygun değil diye istemiyor beyefendi. Neymiş sabah kahvaltısını edince evine gidebilecek mesafede olsunmuş. Beni alakasız semtlere ev bakmaya götürdü. Dubleks ev beğendim. Yatak odası katında sadece çocuk odası için oda vardı, annesi alt katta tek korkar diye tutmadık o evi.
Herşey annesi odaklıydı. Çocuğumuz olduktan sonra da öyle. Misafirim gelir, annesi dibimizde. Ya da hiç hoşgeldin bile demez, oturma odasında tv seyreder. İlk evlendiğimizde evde tek tv vardı. Kadın kumandayı bırakmıyordu, üstelik hiç tarzım olmayan diziler. Sıkıntıdan patlıyordum. İkinci televizyonu aldım kendi paramla salona. Bu sefer “sen niye annemi odada yalnız bırakıyorsun” oldu.
Benimki 2 emekli maaşı alıyordu üstelik. Bakıcı tutalım dedim kimse yanaşmadı. En başta eski eşim.
Aile terapisine mi gitmedik. Ben tayin isteyip 1500 km uzağa mı kaçmadım. Kadın gene geldi, gene kaldı. Eski eşimi aldım karşıma konuştum. Bak kaç ay oldu, İstanbulu, gezmeyi özlemedin mi anne ben seni götüreyim de ve götür dedim. Yok. Duvarla konuştum. Evdeki bakıcıya işe giderken diyorum ki şu çamaşırları yıka kurut, eve geliyorum çamaşırlar radyatörün üzerinde. En sevmediğim görüntü. Neden kurutma makinesine koymadın? E teyze istemedi. E evin hanımı kim? Sonra yine kavga yine kavga.
Lütfen. Lütfen. Ayrıl.
Benim gibi 2 çocukla boşanmak istemiyorsan ayrıl.