Lohusalar kulübü

illa o gün olması gerektiğini sanmıyorum. aşı tarihinin olduğu hafta olsun da ne zaman gelirsen gel diyor bizim hemşire. 1-2 gün önce de götürebilirsin, hafta sonunu atlatıp 4-5 martta da götürebilirsin bence.
bu arada bilgiler için teşekkür ederim
 
çok az bir miktar

bizde hiçte az bir miktar değil maalesef. lojmanda oturduğumu duyan oohhhh ev kirasıda yok diyor boğazına yapışmak geliyor içimden şöyle söyleyeyim, ankarada lojmanda değildim, orada aylık verdiğim kira daha azdı, üstelik doğal gaz vardı. burada kiraya + olarak ek yakıt ve aidat parasıda var (ısınamadığımızda cabası, 2 ufo yanıyor evde). aidatı ne yaptılar bilmiyorum ama ek yakıt en son 175 tl idi. bir tarafımız deniz diğer taraflar dağlık, saldıran köpekler ve maalesef domuz sürülerimiz eksik olmaz özellikle kış aylarında. o yüzden yürüyerek bir yerlere gitmek neredeyse imkansız. sağlık ocağına kızımla giderken bi kere köpek kovaladı demiştim hatırlarsan. yaklaşık 3 yıldır buradayım sadece 1 kere lojmandan çarşıya yürüyerek inebildim sahilden. dolmuşta yok her zaman o yüzden hep taksiyle iniyoruz mecburen. bu yüzden sizin oralar pahalıymış ekmek ne kadar diye sordukları zaman eşim 14 tl diyor, 12 tl taksiye gittiği için
 
Son düzenleme:

Çok daha güzel evlerde oturulabilir ama maddi olarak rahatlamak istersen lojmanda oturulabilir demek istemiştim az önceki mesajimda.
ve gerçekten sizinki enteresanmış.
Bizde geçen sene lojmanda değildik ve kira+yakıt epey tutuyordu. Lojman yeni yapıldı gayet güzel, arkadaşların çoğu buraya taşındı, doğal gazlı, güvenliği var, ee baya da makul olunca biz de yazın taşındık. hatta doğumdan birkaç hafta önce. şimdi memnunuz şükür.
 
bizim 1 martta aşımız var bi gün önce veya sonra aşıya götürmemin bi sakıncası var mı kızlar?cünkü tam 6 aylıkken fotoğrafçıya götürecem ikisi aynı gün olmaz

yok canım bişeycik olmaz bilgilerin icin cok cok sagol gercekten hepsi cok isimize yarayacak 6. ayda fotografcıyı cok iyi düsünmüssün canım ben elimde sürekli fotograf makinesiyleyim zaten fotograf cektirmeyi cok severim esimse tam tersi onuda alıstırdım ama ilerde insanın bakıcak hatıraları olması kadar güzel bişey varmı


kız sizin lojmanlar nerdeymiski öyle da basındamı yapmıslar düsüncesizlik derim ben buna sen hele ankaraya gel hele burası bi cıksın ben kendim bile ararım sana merak etme kayınpedere gelince halüsünasyon görüyor canımn teshiş konulamadı henüz hastanede kalıyor tahliller falan tüm aile yanına gidip geliyor sürekli bizde gündüzleri ugruyoruz bıdıgımla bugün yarım saat falan ugradık sonra eve geldik bi arkadasım geldi onla sohbet muhabbet hoopp aksam olmus zaten yemekti bebekti derken hergünümüz yogun geciyor istesimdide esimi bekliyorum 12'ye kadar o duracak babasının yanında sonra annesi devralcak nöbeti
 
Slm kızlar bu sabah kahvaltıya da başladık.Peynir,cicibebe,30 cc devam maması.Biraz cicibebeden tedirgin oldum yumurta var içinde.Şimdilik bişey olmadı çok şükür.Hava nasıl güzeldi Ankara da kızımla gezeriz diyordum ama bir arkadaşım ameliyat olmuştu geçen hafta ona geçmiş olsun a gittim ayıp olacaktı artık.İnşallah yarın da güzel olur da gezeriz minnoşumla.Sahi kızlar benim cadı gu gezmelerde hep kucak istiyor inatla arabasına yatırıyorum ciyak ciyak ağlıyor sokaklarda gelen geçen bize bakıyor.Kangru alsam dr umuz pek sıcak bakmıyor hem onda mont bende mont ......bilemedim.Kullanan var mı kızlar yorum bekliyorum.
 
Vuslat Foça da lojmanlar kampın orada mı eğer öyleyse hakikaten çok ıssız yerler.O siz bedava mı oturuyorsunuzculara ben de kılım .Bizi lojmanlara bağlayan tek şey güvenlik(gerçi bu sene burada birinin evine girdiler )eşim sık sık göreve gidiyor büyük konuşmayayım dışarıda korkardım.Bir de çocuklar rahatlıkla sokağa çıkıp oynuyorlar ki bu paha biçilmez bu devirde.O kendini bilmez rütbeciler her yerde ama Ankara da kim kime dum duma.Rooa sen nerde oturuyorsun? Şekercik kayınpederine geçmiş olsun Allah şifa versin inşallah.
 
Günaydın sevgili hanımlar, Nasılsınız, bebişler nasıl.
Biz yarın 6. ayı bitiriyoruz ve artık bebeklikten yavaş yavaş çocukluk evresine geçiyoruz sanki. Yeni doğum yapmış olanları görünce o günleri özlüyorum o miss kokuyu.. Yeniden mi doğursam acaba
Kızım dün garip bi şekilde devamlı ıkınma moduna geçti, doğduğundan beri günlük kakasını düzenli yapan bi bebektir aslında. Sanki gaz ya da kaka için değilde böyle ona odaklandı ve devamlı yaptı. zaten banyo yaptırıyorduk iyice abarttı. bi an korktum çünkü nefesini filan tutuyor..şimdi geçti ama neden olabilir sizce, kendi kendine oyun mu oynuyor acaba?
şimdilik bu kadar kızlar, sevgiler hepinize..
Geçmiş olsun canımcım. Allah acil şifalar versin.
Sende emziriyorsun bildiğim kadarıyla, bir günlük beslenme programını benimle paylaşırsan çok sevineceğim canımcım. Emmesi nasıl mesela, eğer ek bir şeyler veriyorsan ölçüleri ne kadar? Teşekkür ederim şimdiden.

Slm canım, cici bebe olayı benim kafama yatmıyor pek ya.. tadı çok güzeldir bak, ben de çok severim Hem evde yapma imkanı var biliyor musun..
Gezme konusunu bi ara bende sormuştum, ben aksam ev gezmelerinde uyku sorunundan dem vurmuştum. Dışarıda da genelde uyuyordu ya da etrafı izliyordu. Ama avm lerde tabi uyku da etrafı seyretme de bi yere kadar, sonra bizimki de mızırdanmaya başlıyordu. hatta ayakkabısının teki çıkar, yavaş yavaş biz soymaya başlarız; önce şapka çıkar, mont çıkar gerekirse yelek çıkar.. Bunlar normal diye düşünüyorum. Dışarısı onlar için çok gürültülü ve güvenli hissettikleri yerden çok uzakta. Baktın huysuzlanıyor dikkatini başka yöne çekebilirsin ya da eve dönebilirsin

Rooa sen nerde oturuyorsun?
Eşim işi nedeniyle şuan Tokat'ta oturuyorum canımcım.
 
Günaydın kızlar nasılsınız
Biz erkenciyiz 6 da dikildik ayağa, şimdi uyudu kuzucum bende nescafemi içiyorum kahvem bitmiiişşş az evvel 3-5 saniyelik bir deprem oldu, çok şiddetli değildi ama hissettim yinede, sitelerde dolaşıyorum kaç şiddetinde olmuş diye. Allah'ım beterinden korusun...


canım 2 gün önceye kadar yoktu ama ilk kez 2 gün önce alış verişe indiğimde arabasında durmadı irem. çok huysuz oldu ağladı baya. Allah'tan eşimle buluşmuştuk aşağıda, sonuç; irem benim kucağımda, alış veriş poşetleri iremin arabasında öyle eve geldik. dolmuşta takside falanda hiç huysuzlanmaz etrafı izler ya da uyurdu, ama o gün dolmuşta da çok ağladı


evet canım bahsettiğin yerdeyim. güvenlik açısından pek anlam ifade etmiyor benim için. benimde eşim çok sık ve uzun seyirlere çıkıyor ama lojmandan önce sivilde oturuyordum ankarada ama öyle korkularım yoktur çok şükür. güvenlik açısından kızım için iyi olur diyede düşünemiyorum çünkü onun dışarıda oyun çağına geldiğinde zaten bizim lojman hakkımız bitmiş ve sivile çıkmış olacağız. yani bana hiç bir avantajı yok
 


teşekkür ederim kızlar cvbınız için.şekercik cok geçmiş olsun kayınpederine Allah sağlığına kavuşturur inşallah en kısa sürede.kesinlikle fotoğraf konusunda sana katılıyorum.babam, benim 1-3-6-9-12 aylık sonra da her doğumgününde bi fotoğrafımı çektirip albüm yapmış ve evlendiğimde de bana verdi albümü.şimdi ben aynısını kızıma yapıyorum.

canım kanguru zararlı diye ben ergo baby nin kanguru tarzındaki bebek taşıyıcısını aldım.sling mantığında yapmışlar ama takması slinge göre cok kolay.kızım içinde cok sıkılıyor en fazla yarım saat duruyo malesef oyüzden pek kullanamıyorum.bebeğin sevmesi de önemli yani.tabi içinde durursa cok işine yarayacak bişey bence.mesela kucaktan inmediği zmanlarda,market alışverişlerinde ve bebek arabasının olmadığı zamanlarda
 
canım benim beslenme programımdan yok henüz hala sadece emiyor yedigimiz seylerden elimle yada cay kasıgıyla tadına baktırıyorum bi cok seyin tadına baktı yalanarak limon bile dahil ama bişey yedirmedim dahahafta sonunda koyun yogurdundan bebe sütüyle yogurt mayalayıp pazartesi baslayayım diyorum ondan sonra bizimle birlikte kahvaltı yaptırmayı düsünüyorum menümse yarım yumurta sarısına kendi yapımım lor peynirini ezip vermeyi bide aksam tahıllı gece mamalarından vermeyi planlıyorum ama yine bunları cok az miktarda vericem yasına kadar belki dahada fazla emzirmek istiyorum cünkü cici bebeye gelince korkmayın yogurt ve diger gıdalardan verdikten sonra arada cici bebe vermeyi düsünüyorum yine cok az miktarda kısaca benim amacım tatlara alıstırmak,yemekleri ögretmek
 
DR. ENDER SARAC IN MAMALARLA VE 0-2 YAŞ ARASI BESLENMEYLE İLGİLİ RÖPORTAJINI PAYLAŞAYIM CANLARIM;

Dr. Ender Saraç’ı uzun yıllardır şahsen tanırım. Ender Bey, sağlık alanındaki gelişmeleri çok yakından takip eden, doğal tıbba, bitkilerden gelen şifaya inanan, yaptığı işi ciddiye alan, halkın nabzını çok iyi tutabilen ve herşeyden önemlisi tüm popülerliğine rağmen tevazu sahibi olan, çok değerli bir doktor. Bu yüzden Ender Bey’in altına imzasını attığı her projeye inanır, güven duyarım.
Gelen bir davet üzerine, SMA bebek mamalarının uzun bir aradan sonra tekrar Türkiye pazarına girişini blogger annelere duyurmak üzere, Dr. Ender Saraç’ın ev sahipliğinde organize edilen bir etkinliğe katıldım dün öğlen. Konu ‘bebek maması’ gibi destekliyor görünmek istemediğim, hassas bir konu olduğu halde, sırf Ender Saraç’ın bu konudaki değerlendirmelerini dinlemek üzere koş koşa gittim. Çok da iyi yapmışım, zira harika bir bahar havasında, cennet gibi bir bahçede, dost annelerle birlikte, Ender Saraç’tan 0-2 yaş bebek beslenmesiyle ilgili son derece önemli bilgiler edindim, sağlıklı ve nefis lezzetler tattım.
0-2 yaş bebek beslenmesi ve SMA mamalarının ana başlığı oluşturduğu bu sohbetteki önemli bilgilere yer vermek istiyorum.
Obezitenin tohumları anne karnında atılıyor
Obezitenin bir numaralı nedeni anne, yani anne karnındaki beslenme. Annenin beyaz un, beyaz şeker, patates kızartması, ketçap, mayonez, kola gibi yüksek glisemik indeksli gıdalarla beslenmesi çocuğun o minnacık, tırnak ucu kadar pankreasını mahvediyor, bozuyor ve çocuk insüline duyarsızlaşıyor çok kısa süre içinde. Ana rahminde bir çok hormonu bozulmuş ve obez olarak doğuyor.
Türk kadınında anne sütü artık yetersiz. Çalışma hayatı, kötü beslenme, özellikle de stres ve organik beslenmenin kaybolması gibi bir çok nedenden dolayı annelerin sütü gitti, hakikaten çocuğunu 2 sene doyurucu emziren anne az.
Çocuk doktorlarının da önerisi ile bebeklere erkenden mama veriliyor. Fakat bu mamalara şeker eklenmiş, yani tatlandırılmış. O zaman ne oluyor? Çocuk hayatı boyunca ıspanak, pırasa, kereviz, bamya, sebze, zeytinyağlı yemek, sebze çorbası, bakliyat gibi şifalı maddelerin hiçbirini yemiyor, ölseniz çocuğa yediremiyorsunuz. Çünkü dildeki tat reseptörleri gelişim aşamasındayken çocuğa bol miktarda tatlı ve tuzlu verildiği zaman, çocuk diğer tatları yavan buluyor ve reddediyor. Dildeki tat reseptörlerinden tatlı reseptörleri daha çok gelişiyor, ona duyarlılık oluyor ve çocuk tatlı olmayan herşeyi reddediyor. O yüzden ıspanak yemiyor, o yüzden bir balık ızgara yemiyor, o yüzden çocuk bir takım faydalı şeyleri yemiyor. Buna çok dikkat etmek lazım.
0-2 yaş arası, çok önemli, çocukların yağ hücrelerinin sayısının belirlendiği dönemdir. 2 yaşından sonra çocukların yağ hücrelerinin sayısı artmaz, sabitlenir. Boyumuzun 18 yaşında artık sabitlenmesi gibi. 2 yaşına kadar yağ hücrelerinin sayısı artar, 2 yaşından sonra artmaz ama hücreler 60 misline kadar büyüyebilir. O nedenle 0-2 arasındaki çocuklara beyaz un ve beyaz şeker, şekerli ek gıdalar, şekerli meşrubatlar, patates kızartmaları gibi glisemik indeksi yüksek gıdalar vermek bir hainliktir. Aynen şunu demektir: ‘Sevgili çocuğum, ben seni hiç sevmiyorum, senden nefret ediyorum, bir an önce senin hastalanmanı, şeker hastası olmanı, obez olmanı, kolesterol sorunu yaşamanı, damarlarının bozulmasını istiyorum. O nedenle de sana şeker eklenmiş gıdalar, yanlış mamalar, patates kızartmaları, kolalı içecekler, şekerli meşrubatlar veriyorum çünkü ben seni seviyor gibi görünüyorum ama aslında sana zarar vermek istiyorum.’ İşte bu yüzden 0-2 yaş arası çocukların yağ hücre sayısının artırılmaması için tüm anneler son derece dikkatli olmalı.
Hep bebekler çok gelişsin istiyoruz, hemen tombiş olsun istiyoruz, bu aslında hiç de iyi bir şey değil. 0-2 yaş arasında veya sonrasında bebek aşırı tombik oluyorsa bu gelecekte şeker hastası, tansiyon hastası, kolesterolü yüksek olan obez bir insanın ön işaretidir. O yüzden bebeğin persantilinde boyunun daha uzun olmasına gayret etmek gerek, ama kilo perstantilinde de %70’ler, %80ler, 85’lerde gitmesi daha iyi. Boy persantili 90-95 olursa fevkalade iyi. Uzun boylu, gelişmiş bir bebek oluyor ama bizde maalesef boy persantili daha geride giderken kilo persantili daha önde gidiyor, bu iyi bir şey değil. O yüzden artık doktorlar boy persantilini daha çok önemsiyor son dönemlerde.
Protein özellikle Türk toplumunda en büyük sorun. Çünkü Türk toplumu uzun yıllar protein eksikliği ile yaşadı. Hep bebeğin eline ekmek verildi, hamurişi verildi, börek verildi, pilav verildi, makarna verildi, patates verildi, bebekler karbonhidratla beslendi. Ama daha zeki olmak için, daha sıkı, daha adaleli olmak için, bağışıklık sisteminin çalışması için yeterince protein şart.
Anne sütü yerine bebeğe verilen mamaya, şeker ve lezzet unsurunu artırıcı suni şeyler karıştığı zaman iş değişiyor. O zaman glisemik indeks yükseliyor. O mama ne kadar sağlıklı burada bir soru işareti var. Tabii ki çok güzel, verirsiniz, çocuk şapur şupur yer, çünkü tatlıdır. Ondan sonra o çocuğa ömür boyu pırasa, ıspanak, pazı, semizotu, ızgara balık yedirmek için ağlar durursunuz. Buna çok dikkat etmek lazım.
Şeker ya da suni tatlandırıcılar yerine agave nektarı ya da hurma suyu
Dr. Ender Saraç’a göre çocuklara büyük hainlik yapıyoruz. Küçücük çocuklar suni tatlandırıcılı bir sürü meşrubatlar içiyorlar, bu hiç hayırlı birşey değil. Çünkü bunların Alzeimer yaptığına, insulin direnci oluşturduğuna dair çok ciddi şüpheler var. Beyaz şeker zararlı diyorduk şimdi daha kötü bir şey orataya çıktı: mısır şurubu. Niçin bu kadar ucuzladı piyasadaki tatlılar, çünkü mısır şurubu girdi içlerine.
Şimdi artık doğal tatlandırıcılara dönüldü. Ender Saraç’ın araştırmalarına göre doğal tatlandırıcıların en iyisi agave ve hurma suyu. Agave, tekilanın yapıldığı kaktüse benzer bitkinin içerisindeki nektardan elde ediliyor, alkol yok içinde. Bir de Stevya var, fakat biraz bulanık yapıyor içecekleri, tadı da çok başarılı değil. Agave düşük glisemik indeksli, tadı da çok başarılı ama pahalı ve kısıtlı.
Hurma suyunun özelliği de glisemik indeksi 3’te 1 oranında düşük olması, artı, içinde sakkaroz yok, yani şeker hastaları bile kontrollü olarak tüketebilir. Bir de potasyum, magnezyum, kalsiyum ve vitaminler var içinde. Hem enerji veriyor, besleyici, ama şişmanlatıcı değil. Hurma suyu marketlere girdi. Daha ekonomik. Özel bir hurma cinsinin özünden elde ediliyor, soğuk presleniyor. Çayda, kahvede, kekte, pastada, tatlılarda kullanılabiliyor. Bulanıklık yapmıyor, içine girdiği yemeklerin tadını bozmuyor, aynen beyaz şeker tadı veriyor. Hamileler, süt veren anneler kullanabilir. Anne sütünü artırıcı etkisi var. Okula giden çocuklarda sütü içine karıştırıp kullanabilirsiniz.
Eğer tatlandırıcı olarak bal kullanıyorsanız bal 40 dereceyi geçmemeli. Çok şifalı olan bal 40 dereceyi geçtiği zaman toksine dönüşüyor. Bunu bilmeyen bir çok kişi balı kaynatarak, kavurarak tatlılarda kullanıyor, kaynar sütün içine koyuyor. Bu yanlış bir şey. Bal büyük bir şifa kaynağıdır, doku yenileyici ama 40 dereceyi geçmeyecek, yani pişirmede kullanmayacaksınız. Ama hurma suyu ve agave ikisinde de kullanılabilir.
Pekmez de iyi. Bir tatlı kaşığı dut pekmezi ya da üzüm pekmezi iyi bir antioksidan. Keçiboynuzu pekmezi kadınlarda kansızlığa iyi geliyor, güç-kuvvet verir. İshal durumlarında, çok demir kaybedildiğinde, keçiboynuzu pekemzi ishali keserek büyük bir katkıda bulunur.
Süt ürünleri, yoğurt peynir de buna dahil, koyu siyah çay, artı eksi 20 dk demiri bağlar. Etli, mercimekli bir yemeğin üstüne koyu çay içmek iyi değil. Ama bunun tersine limon gibi C vitamini içiren şeyler ise demir emilimini artırıyor. Kiwi niye harika? Çünkü kiwide C vitamini ve demir bir arada.
Anne sütüyle hiçbir şey kıyaslanamaz
Ama tabii ki anne sütüyle hiçbir şey kıyaslanamaz. Anne sütü müthiş bir şey. Yenilen yemekler mucizevi bir şekilde süte dönüşüyor. Yani bunun taklidini bile yapmaya imkan yok. Anne sütü tatlı değildir, kendine özgü bir burukluğu, çok hafif bir tuzlu tadı vardır. Ama bebek ona bayılır. Çünkü bebeğin tat reseptörleri için o mükemmel bir tattır.
Bebek ishal olduğunda anne sütünün formülü değişir. Bebek ateşli olduğunda anne sütünün su oranı değişir. ‘Bluetooth’ bağlantısına benzeyen müthiş bir kozmik bağlantı var anneyle bebek arasında. Daha once hep anne, anne deniliyordu ama, babanın bile ruh hali ve anne ve bebekle ilişkisi annenin sütünü ve bebeğin sağlığını etkiliyor. Daha sevgi dolu, eve daha iyi erkek enerjisini veren, daha şevkatli bir babayla büyüyen, babanın da desteğini, sıcaklığını hisseden bir bebekle baba arasında yakın frekanslı bir ‘Bluetooth’ bağlatısı olduğuna inanıyor Ender Saraç.
SMA Bebek Mamaları
Dünyanın ilk bebek maması SMA, 1915 yılında üretilmiş.
İsmini İngilizce’deki Simulated Milk Adaptation ifadesinin baş harflerinden alıyor.
SMA 1915’ten beri anne sütüne en yakın protein içeriğini hedefliyor, proteini büyümenin en önemli yapıtaşı olarak görüyor.
60’lı yıllardan beri Türkiye’de olan ama 90’lı yıllardan itibaren piyasadan kaybolan bir mama. 90’lı yıllarda çıkan bir kuraldan dolayı tüm bebek mamalarının sadece eczanede satılması gerektiği için, yönetimsel bir kararla SMA buradaki fabrikasını kapatmış ve tanıtım faaliyetlerini durdurmuş.
Anne sütünden başka hiçbir şeyde olmayan Alfa-laktalbumin ilk defa SMA ile bir bebek mamasının formülünde yer almış. SMA yöneticilerinin açıklamalarına göre Alfa-laktalbumin’i mamanın içine eklemek endüstriyel bir devrim aslında, çok önemli bir gelişme. Alfa-laktalbumin bebeğin ruh halini düzeltiyor, uyku düzenini olumlu etkiliyor. Bebeğin daha huzurlu ve sakin olması, zeka ve beyninin gelişmesi, sinir sisteminin gelişmesi, sağlıklı büyümesi için çok önemli.
Whey protein sütün içerisindeki en önemli, en kaliteli, hazmı en kolay protein. Whey protein bebeğin kendisinin sentezleyemeyeceği proteinlerden, bebek kendisi üretemiyor bunu. İçinde amino asitler var ve emilimi çok yüksektir. İdeal oran anne sütünde %50 ile %80 arasında değişiyor. Bebek mamalarında SMA ile birlilkte ilk defa whey protein oranında %65’e kadar çıkılabildi, anne sütündeki orana bu kadar yaklaşmak da SMA devrim niteliğinde.
Alfa-laktalbumin aslında whey iceren her proteinde var. Buna inek sütü de dahil. Zaten alfa-laktalbuminin tanımı baskın whey proteini.
Anne sütündeki Alfa-laktalbumin oranı mucizevi olarak çok yüksek, hatta bebek ilk doğduğunda anneden doğum anında gelen sütün tamamı whey protein ve bebek bundan faydalanabilsin diye hemen doğum anında emzirme öneriliyor.
 
Ancak, whey içeren sütlerden Alfa-laktalbumini standart olarak ürettiğinizde ortalama 1,3 g/l üretilebiliyor. Sütün yada whey protein kaynağının içindeki alfa-laktalbumin oranını yüksek olarak alabilmek çok yüksek teknoloji gerektiriyor. SMA sırf bu whey proteini ve alfa-laktalbumin için bu yüksek teknolojiyi geliştirerek bu kadar yüksek oranda alfa-laktalbumini formülüne ekleyebilmiş.
Whey oranı %65’i bulup formülüne bu kadar yüksek oranda alfa-laktalbumin ekleyen ilk mama olunca, Türkiye’de tekrar tanıtım faaliyetlerine başlamış. Geçen sene hekim ve eczanelere yönelik başlayan tanıtım faaliyetlerinde rota şimdi annelere çevrilmiş.
SMA’yı diğer mamalardan ayıran en önemli özelliklerden biri de içinde şeker ve tatlandırıcı olmaması. Nişasta içermiyor. İçinde bulunan karbonhidrat ise %100 laktoz.
SMA’ya bilinçli olarak prebiyotik ve probiyotikler eklenmemiş
Merak ettiğim bir konu olan prebiyotik ve probiyotikleri gündeme getirdim. SMA’nın içinde bulunup bulunmadığını sordum. SMA Pazarlama Müdürü Kerem Özösken’den bu konuda şu bilgileri aldım:
Prebiyotik ve probiyotikler mama endüstrisinde ekleniyor. Hani o ‘mavi kalkanlar’ vesaire hep oralardan geliyor, bağışıklığı güçlendirdiği söyleniyor. Ancak, SMA bilinçli olarak prebiyotik ve probiyotik eklemiyor, çünkü SMA gerçekten yararı kanıtlanmayan hiçbir maddeyi ürünlerine koymuyor.
ESPGHAN (Avrupa Pediatrik Beslenme, Gastroenteroloji ve Hepatoloji Derneği) hekimlerden oluşan bir kuruluş ve bebek beslenmesinde şu anda en üst otorite. Bebek mamalarını ve içeriklerini denetliyor, global olarak onay veriyor. ESPGHAN’ın Şubat 2011’de yayınladığı bir rapora göre mamaların içerisine giren prebiyotik ve probiyotikler zararlı değil, ama bunun bebek mamalarına eklenerek rutin olarak kullanılmasının yararı, özellikle de bağışıklığa olan yararı henüz kanıtlanmamış.
Kerem Bey’den rica ettim, o da toplantı sonrasında benimle bu çalışmanın kısa bir özetini paylaştı:

Aslında içine şeker eklenmediği sürece bebeğin bağırsak florası zaten sağlıklı. İçine şeker eklendiği zaman probiyotik oluşumu bozuluyor. SMA’da şeker bulunmuyor.
Bebeğe mama verirken biberonu sağ elle vermek
Gönül ister ki, her anne bebeğini kendi sütüyle beslesin, bebeler de kendi annelerinin sütüyle sağlıkla büyüsünler. Ben biraz inanç, biraz bilinç, biraz da çabayla her annenin bunu başaracağına inanıyorum. Ama şartların el vermediği, bebeğin mamayla beslenmesi gerektiği durumlar için Dr. Ender Saraç’ın çok güzel bir tavsiyesi var:
‘Ayurveda tıbbında doktor hastaya ilacı verirken sağ eliyle, dua ederek, pozitif enerji ile verir. Bu çok önemli. Mama hazırlanırken de mamanın tercihen anne tarafından ya da baba tarafından hazırlanması ve bebeğe sağ elle, sevgiyle, pozitif enerjiyle verilmesi de onu adeta kutsar, şifasını, enerjisini artırır. Sağ elimiz veren enerjidir, sol elimiz alan enerjidir. O nedenle biberonu sol elle vermeyin, sağ elle hafifçe çalkalayın, sağ elle karıştırın ve sağ elle verin. Alırken de sol elle alın. Biz mama verirken de orada sadece besin vermiyoruz, aynı zamanda kendi şifamızı veriyoruz. ‘Şifa olsun’, ‘sana yarasın’ demek bile orada pozitif enerji akımı yaratır.’
Düşünceler, İzlenimler…
Dr. Ender Saraç’ın 0-2 yaş beslenmesiyle ilgili sözlerini dinledikçe kendi izlediğim yolun doğruluğunun teyit edilmesinden kendi adıma büyük mutluluk duydum. Bugüne kadar izlediğim sıfır tuz, sıfır beyaz şeker, sıfır beyaz un politikasının ne kadar da yerinde bir karar olduğunu kendi kulaklarımla duyup doğru bildiğim yolda devam etmek için motive oldum. Beyaz şekere alternatif olarak uzunca bir zamandır kullandığım agave nektarına göre daha hesaplı ve kolay erişilebilir bir seçenek olarak hurma suyunu öğrenmiş oldum.
Toplantının esas konusu olan bebek mamalarına geldiğimizde ise, sadece 3 ay anne sütü ile beslenebilmiş, sonrasında SMA ve inek sütü ile büyütülmüş biri olarak, mamalar için karışık hisler besliyorum. Bir yandan, ‘nasılsa mamalar var’ diyerek doktorların ve annelerin emzirme konusunu sonuna kadar zorlamadığını düşünüyorum. Bir yandan da, gerçekten emzirmesi mümkün olmayan anneler ve sağlıkla büyümesi gereken bebekler için iyi ki mamalar var diyorum. Bebek mamalarının çok sıkı denetlenen bir kategori olduğunu biliyorum. En ucuz mama bile belirli kriterleri karşılamak zorunda. Ama bununla yetinmeyip daha iyisini yapmaya çalışan markalara da saygı duyuyorum. SMA da onlardan biri. Mümkün olanla yetinmeyip, o ana kadar mümkün olamayanın peşine düşerek bu uğurda yıllar süren araştırmalar, yatırımlar yapmış, yeni teknolojiler geliştirmiş. ‘Sağlıklı büyüme için protein önemlidir’ diyerek yola çıkan SMA, yüksek protein, sıfır nişasta ve %100 laktoz içeriği ile faklılaşıyor. Bu noktada, ‘keşke bir de organik olabilseydi’ diye geçirdim içimden. Böyle ileri teknolojiye sahip, büyük bir markanın neden organik ürünler çıkarmadığını sorduğum SMA Pazarlama Müdürü Kerem Özösken bazen herşeyin bir arada başarılmasının mümkün olamadığını söyledi. Umarım Nestle tarafından çok yakın zaman önce satınalınan ve kısa süre sonra yönetimi Pfizer’den Nestle’ye geçecek olan SMA bu iddialı formülü organik olarak da sunabilmeyi hedefler.
 

canımcım öncelikle teşekkürler..

Emzirebildiğin kadar emzirmek... işte amacım benimde bu aslında, ama gel gör ki "şunu vermedin mi bunu vermedin mi" diyen bir mahalle baskısıyla karsı karsıyayız. Daha öncede demiştim en kolayı emzirmek diye, bende tatlarına baktırıyorum ama ya alışmassa tedirginliği de yaşıyorum. İşte bu zamanlarda annemin veya Allah rahmet eylesin, kayınvalidemin yanımda olmasını isterdim

Ender Saraç'ın ropörtajini ise sma reklamına kadar okuyabildim ve yine karamsarlığa büründüm. Biz bu bebecikleri nasıl büyüteceğiz ya
 
Son düzenleme:

aa neden canım büyüyorlar ya iste neyin karamsarlıgımıs o ama cok güzel bişeye deginmiski türk toplumunda büyük bi protein eksikligi var benim yurtdısındaki bi arkadasım söylemisti onun bebegide benimkinden 1 aylık büyük uzun zamandır ona et haslayıp püreden gecirip veriyor iste bu sırf protein mesela bizimkilere desen vermez bide bizim milletimizde herseyi ben cok bilirim havası ararastırmaktan ziyade aa bak buda dogru olabilir demiyo kimse ayrıca cokta kasmamak lazım canım yaa en büyük düsmanımız stres bunu unutma yeter bide anne sütüyle arasında bluutote baglantısı demis ya oda dogru biz babasıyla bi konuda anlasamassak mesela o bu anı görmese bile anlıyor gibi sanki o yüzden hiç olmadıgı kadar mutlu oluyoruz mutlu bir cekirdek aile pozisyonundayız gercekten sütten hersey geciyormus bunu ögrendim o yüzden en bastan beri yani dogdugundan beri her emzirdigimde ona yavasca merhametli ol kuzum iyi ahlaklı ol kuzum ömründe bahtında uzun güzel olsun canım diye ic gecirerek dualar ederek emziriyorum hep...resmen mucize baska bişey degill ...bir doktorun yazısını okudugumda bebeginizle ilk 4 ay sonrasındada hep konusun gözlerinin icine bakın anlamaz demeyin anlatın cok kısa süre icinde meyelerini topalyacakınız demişti gecekten buda cok dogru denedim ve gördüm..:119:
 
Son düzenleme:

Bizim büyüdüğümüz beslenme sistemiyle ve beslendiğimiz ürünlerle şimdiki arasında dağlar kadar fark var gibi geliyor bana. O nedenle karamsar hissettim yazıyı okuyunca.
Bende geçenlerde bi doktordan duymuştum; bu çocuk 50-60 yasına geldiğinde kalp hastası, şeker hastası, tansiyon hastası olmasın diye beslenmesine dikkat edin diyordu. Uzak geleceğe göre bebeklerinizi hazırlayın diyor yanı kısaca.
Bende çok sık konuşurum kızımla, güler yüzlü olmasını, mütevazi olmasını, insanları sevmesini öğütlerim. Çok güler yüzlü bir bebektir maşallah, inş dile getiremediğimiz diğer dualarımızda kabul olur.
 
Nerdesiniz kızlar kuzular rahat vermiyor mu?Umarım herkesin keyfi yerindedir.Biz artık rutine bindirdik.Sabah kahvaltımız öğleden sonra sebze çorbamız,yoğurdumuz ve meyvemiz yedinci ay kontrolümüze kadar böyle. Sadece sebze çorbamıza 2-3 günde bir yeni sebzeler ekliyoruz .Şimdilik patates,kabak,havuç ve soğan .Yarın ıspanak ekliyoruz bir de ekmek doğrayacağım.Kızlar bebişlere içirdiğiniz suları hala kaynatıyor musunuz yoksa damacanadan direk veriyor musunuz?
 

Selam canım, valla mesai bugün benim sabah 5 te basladı, aralıkla uyu uyan derken, 11.30 da kalktım zaten günün bütün bereketi de gitmişti.:26: Ne güzel sebze çorbasını çeşitlendirmişsin, ben dün patates, havuç ve brokoliden yapmıştım. çok sevdi yerken ama temkinli davranıp fazla vermedim. kalanına da bugün süt ekledim biz yedik eşimle
Soğan için erken değil mi sence, tabi 6. ayında ise?
Su konusu ihtilaflı biraz, kimi hazır suyu kaynatın diyor, kimi musluk suyu kaynasın yeter diyor, kimi hazır suyu hiç kaynatmayın diyor. Ben çaydanlığın içinde kalan sudan veriyorum bazen, yani kaynamış soğumuş olandan. Bazen şiseden hazır su veriyorum kaynatmadn. değişiyor yani. Biz damacana kullanmıyoruz, günlük tüketilenlerden kullanıyoruz ama damacana bekliyor filan ya sıkıntı yaratmaz inş.
Buarada bebek suları var marketlerde ama ben bunun pazarlama tuzağı olduğunu düşünüyorum.:44:
 
Son düzenleme:
Ben de aynen katılıyorum rooacım buldular yumuşak karnımızı yok organik yok bilmem ne ver 2 katı para.Aklımdayken sen geçenlerde evde de cicibebe benzeri bişey yapılabileceğini yazmıştın var mı tarifi?Çorbadaki soğana gelince 6.ay kontrolümüzde dr elimize bir kağıt verdi hafta hafta ek gıda onda yazıyordu brokoli de var tabi ama c tesi pazardan alınca koyacağım inş.Yani ben de onun yalancısıyım:)))) Ya kimsecikler yokkkkkkk ben de gidip yatayım bari.İii geceler
 
iyi gecelerr heskesee ben varım canım uyudumu bebiş uyumustur gerci bu saate yaa vuslat nerelerde gözükmüyorr
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…