Ulan ne aşkmış be! Bir ben olamadım şöyle aşık!
Sanırsın ki kafasına silah dayanmış, etinden et koparılıyor, biri ölüyor. Altı üstü bela arıyorsun kızım işte, bir doyumsuzluk, komşunun tavuğuna göz dikme olayı sadece.
Sanki bana Leyla Mecnun anlatıyor, altı üstü çarpık, biçimsiz, onurdan yoksun ilişkimsi bir şey. Tek sen değilsin korkma, bir sürü insan aldatıyor, kendini ne ilk san ne de benzersiz. Yani yaşadığın şey acılarla yoğrulmuş, çilelerle perçinlenen ve daha da güçlenen bir aşk falan değil.
Sen sadece arkadaşının arkasından iş çeviren, birlikte olduğu adama göz diken, nişanlısını, koca adayını da çatır çatır aldatan bir kadınsın, bunu bir hazmet önce.
O adam da harika bir aşık falan da değil, o da sevgilisinin en yakın arkadaşına, nişanlı olduğunu bile bile göz diken bir adam.
Hiç korkmuyor musunuz? Dördünüz bir araya da gelmişsiniz, Aşk-ı Memnu sadece bir film ve bir roman yani, bunu gerçeğe uyarlayınca Behlül'ün yakışıklılığı sebebiyle ortaya çıkan bir tutku, heyecan falan ortaya çıkmamalı, çıkmaz yani, daha ziyade azıcık yüz kaldıysa, utanç, korku falan olmalı. Onlardan korkmazsınız zaten, bunu beklemek fazla insani bir davranış olurdu.
Sadece ortaya çıkması ve rezil olup haksız konumuna düşmekten, utanıp korkmanız lazım.
Şimdi hiç nişanlıma, arkadaşıma yazık masalları anlatmayın, siz sadece ve sadece kendinize gelecek zararları hesaplıyorsunuz ve bundan deli gibi korkuyorsunuz. Mesela ailen duysa, yüzüne ne biçim tükürürlerdi di mi? Veya şöyle can acıtmayan ama gurursuzca bir tokat falan?
Hele arkadaşının sana edeceği laflar? Kendini berbat hissettirirdi, ama onun içinde bulunduğu durum yine umrunda olmazdı. Sadece kendini aşağı bir duruma düşürdüğün için kendine ve o adama lanet ederdin. Eh yani değer miydi bütün bunları bir herif için bize yaptın diye beynin haykırırdı di mi? Bunun için aptallığın için, gereksiz cürretin için, bir hiç için elini bu kadar taşın altına soktuğun için deli gibi pişman olurdun, en yakıcı olan da bu olurdu sanırım? Belki de senelerde aklına saplanacak bir pişmanlık olurdu, bu hatayı yapmasaydım, ne olurdu pişmanlığı...
Hele bu olayın duyulması... Bence en fenası da bu, arkadaşın o hırsla öfkeyle susmaz bence. Susarsa da en büyük nimet olur sana onu bil. Aldatılan kadınlar, büyük hasarlar vermeye hazırdırlar çünkü. Evin önünde bağırıp, çağırıp senin nasıl bir kadın olduğunu haykırdığı anı şöyle bir kafanda hayal etsene? Uff ne rezillik di mi?
Ailen bir anda yabancı birinden, kızlarının ne kadar berbat biri olduğunu öğreniyor, e tabi konu komşu falan da duyacak bu esnada.
Eh Tanrı vere de nişanlın bir anlık cinnetle sana ve o adama zarar vermeye...
Sana kötü bir şey demeye gerek yok aslında. Senin cezan çoktan belli baksana, bunca şeyle yüz yüze birine bir de ben hakaret edemem. Düşmüşsün bir de ben vuramam anlayacağın, sen düşün artık gerisini...