Bu bir eğitim farkı konusuna yorumum ve bu tarz konulara bakışım:
Yanlış anlaşılmaması için baştan belirteyim; kesinlikle diploma almayı gereksiz görmüyor, küçümsemiyorum; herkes imkanının el verdiği yere kadar, eğitim-öğretim hayatını ilerletmeli. Ancak çeşitli sebeplerden bunu başaramamış olup, kendini geliştiren insanlar yok mu? Var. Ya da tam tersine bilmem kaç diploma sahibi olup, yerinde sayan yok mu? O da var.
Gözümün önünden bir örnek vereceğim;
Babam yüksek lisans mezunu; annem ilköğretim.
Bana sorsanız hangisi bilgide, çağda, hayatın içinde daha önde diye; rahatlıkla "Annem" derim.
Annem her gün gazete okur, tvde söyleşi-tartışma- belgesel-realty show vb. programları takip eder, kardeşimin-benim elimde bir kitap görse ister alır okur ve bekar zamanlarında evlerinde koca bir kütüphanesi varmış dedemin, o zamanlarda da çok kitap okumuş, sosyal ve "Her insandan bir şeyler öğrenebilirim" felsefesinde yaşayan sıkı gözlemci ve iyi dinleyici bir kadındır.
Mezuniyetini bilmiyor olsanız ve karşılıklı konuşsanız, üni. mezunu zannedersiniz.
Babam; yapı olarak asosyal biridir, insanlarla pek iletişim sever biri sayılmaz ve kimin ne dediğini pek umursamaz. Günlük gazetesini annem gibi okumaz, tvde ancak 7-24 haber izler; arada kore/western diziler varsa onlar ilgisini çeker, milyon kez Şaban filmi izler... Kısacası aynı çemberin içinde dönen bir yapısı vardır, kendine yeni bilgiler katmaktan ziyade, kafa boşaltmaya bakar. Sohbet ettiğinizde üni. okuduğunu anlarsınız -diksiyonu düzgün, kelime bilgisi iyidir- ama sınırı olduğunu fark edersiniz, bilindiktir standarttır. :)
Yani kişinin karakterine, kendisini ne kadar geliştirmeye açık olduğuna bakar bu işler.
Lise mezunu olmasından ziyade, konunuzda sorun edeceğim şey okumaya meraklı olmaması.
Hatta şunu da ilave edebilirim; illa bir kitaptan okumak değil, öğrenme isteği olan ve merak edebilen insan, bilgi ihtiyacını, kendisine zevkli gelen her kanaldan toplamaya çalışır ve bu da beraberinde bilgi birikimini getirir.
Bu da yetmez; ne kadar bilgili olursa olsun, bir insan o bilgiye yakışır şekilde davranacak olgunluk ve farkındalıkta değilse, cahildir. :) Bu da aile terbiyesine, yetiştiği ortama, arkadaşlık ilişkilerine, konuşma tarzına, öfke kontrolüne, vicdanına, tecrübesine, özetle her yerden alabildiği, içine kattığı "Doğru" eğitime bakar.
Devamında ilave edeyim, annem ortaokuldan sonra bırakmış, kabuğuna çekilmiş biri de değil, aksine akşam sanat okulu-meslek kurslarına devam ederek, terzilik eğitimini tamamlamış ve uzun süre zanaatıyla, kendi parasını da kazanmış biri.
Yani çalışkanlık-kendini güncel tutabilmek benim için diploma kadar önemli.
Meslek ve maddi durum, evlenirken kriterilerim arasında olmadı şahsen, tam bir aşk insanıyım ve fakat gözüm kör de koşmam; evlilik kriterleri, evlenirken nelere dikkat ettiniz gibi bir konuya da şöyle yorum yapmışım:
Ben nelere dikkat ettiğimi yazayım:
1)İnsanlığına:
Yalan-ukalalık-bi abartı gösteriş içinde olan kişiler benim için baştan elenir. Yalanın pembesi, beyazı olmaz, şahsi çıkar için mazereti de olmaz; özür kabul ederim ama güven asla eskisi gibi olmaz, acaba ile de ömür geçmez. Benim yanımda, başkasına yalan söylediğini görsem de biter, buradan zaten anlarsınız "Sizin yanınızda başkalarına nasıl davrandığını takip edin" açık verir, yalan-kabalık vb. Böyle tipleri baştan eledim.
2)Alçak gönüllülük ve çalışkanlık:
Eşimin mesleğine bakmadım, eğitimine - öğretimine baktım. Sevgili olduğumuz zamanlarda (Henüz nişanlanmadan) bi işsiz kalma durumu yaşadı. Eğer o süreçte "Ben X mezunuyum, orada burada çalışamam" demiş olsaydı, otomatikman elenmiş olurdu. Herkesin kendi tercihi, elbette çalışmak istemeyen çalışmaz ama ben kendim gibi birini aradım; üni. mezunuyum gittim vaktinde ufak bi şirkette alakam olmayan sekreterlik işinde de çalıştım, boş durmaktan iyidir dedim. Eşimde de bu özelliği aradım ki var "Ekmeğini taştan çıkarır da ailesini aç koymaz" dedirtmeyi başardı bana, gitti gerektiğinde diplomasını kaldırdı ve sanayide işe girdi o süreçte ve bu hareketi ile gözümde apayrı güzel bir yere oturdu.
3)Aile yaşantısı ve anne babaya davranış:
Ne anne babayı kaldırıp atsın, ne ana kuzusu olsun; erkekte buna bakarım. Bir insan anasını hastalığında yaşlılığında bile kaldırıp atıp "Geber" diyebiliyorsa, ben o insandan korkarım ki bana da bir gün aynını yapabilir. Anasına yapan bana mı yapmaz? Ama, sallabaş insan da sevmem. Eşim üni.den gelince ayrı eve çıkmış bir gençti. Arada anne-babasına uğrardı elbette, ama evini ayrı tutmuştu. Bu benim için önemliydi; bunun adı bağımsızlık demektir ve annesine bağımlı olmayan bir erkek, Türkiye şartlarında elmas kadar değerli bir şey. Bunu iyi süzmek-takip ve tespit etmek gerekiyor. Bir önceki erkek arkadaşımdan ayrılma sebebim de buydu. Evlensek, muhtemelen şimdiye boşanmış olurduk çünkü ağzında gemi, yuları anasında bir adamdı.
4)Hayvan sevgisi, merhametli oluşu.
Şahsen benim için ne derece insan olduğu en önemlisi, gönlümün ne dediği, paradan-mevkiden daha önemli (Bunda benim-ailemin maddi durumunun iyi olmasının da etkisi olabilir bilmiyorum, kaygı yaşamadım pek), bir miktar sapyoseksüel olduğumu söyleyebilirim, zeka görmek isterim karşımda, azim, çalışkanlık, ama biraz da serserilik asi ruh ve ne yalan söyleyeyim uzun boy

Boy önemli asdıhadjhaasgd
Uzattım da kusura bakmayın;
Akıllı, çalışkan adam, dilerse diplomasını da alır (Ki alsın, okusun bu önemli), işini de büyütür; kendini paslandırmaz.
İşini bilene, garsonluktan zincir restoran sahipliğine kadar yol var, imkansız değil.
Bakacağınız, tahlil edeceğiniz nokta gelişime-öğrenmeye-gayrete ne kadar açık olduğu ve kendini de lise diploması ile bırakmasın, okusun... Belki yolu oradan devam eder, bilinmez, okumaktan zarar gelmez.
Seviyorsanız, doğru biri olduğuna inanıyorsanız, iyi gözlemlediyseniz insanlığını; gerisi hayat yoldaşlığı zaten.