Okul öncesi öğretmenliği zor mu? İleride pişman olur muyum?

bu sene atanacağım inşallah. iyi ki bu bölümdeyim diyorum :) yalnız okul öncesindeki açık birkaç seneye kapanır. yani siz mezun olduğunuz zaman atamalar şimdi ki kadar iyi olmayabilir
 
Çok mu zor bişey okul öncesi öğretmenlği çocuklar hep bağırıyormu hep ağlıyormu hiç söz dinlemiyorlarmı yani merak ettiğim o ?



canım ben de okul öncesi öğretmeniyim. bu yorumuna çok güldüm bahsettiğimiz kişi çocuktur yahu illaki ağlayacak, bağıracak, söz dinlemeyecek. Sen ne için varsın? otoriteni koyacaksn, eğiteceksin. adı üzerinde eğitimci. sen bu kaygıları duyuyorsan kesinlikle öğretmen olmamalısın. senin bu dediğin şeye benziyor. kasap olacağım ama bıçak kullanamam, kan görmeye dayanamam, et kokusuna tahammül edemem, çok mu kan akıyor, çok mu et kokuyor
 
5 sayfanik hepsini okudum ve senden anaokulu ogretmeni olabilecek elektrigi alamadim
Meslegini yapan arkadaslar okadar hos anlatmislardi kendilerinin gercekten cok istekli olduguna sahit oldum
Ama senin sadece meslek gozunde baktigi izlenimini aldim
Cnm bak cocuklar heleki cok sayida iseler dinlemiceklerde aglamicaklarda pruz cikarticaklar tabiki bunlara pozitof bakip altindan kalkabilitlrmisin bilemedin
Kizin bu yil ana sinifina gitti ve 3 tane ogretmenle.bitirid iki ogretmeni cok sabirli ve anacti kizim.cok.mutluydu
Fakat bi ogretmeninn tek derdi cocuklari susturup sessizligi saglayip kuralllar uzerine kurulu bi iliski derdindeydi ve kizim.o sira okula gitmek istemedi

Bunlqri goz onunde bulundur ole.karar ver derim.cnm
 
Merhaba kardeşim. Öncelikle bu hususta sürekli söylenen "Bu mesleği yapmak için çocukları sevmek lazım. En önemli şey budur" fikrine değinmek isterim. Evet bu mesleği yapmak için çocukları sevmek lazımdır ancak en önemli şey bu değildir. Hatta önem sırasında ilk sıralarda dahi yer almaz. Ben çocukları çok severim ve iyi anlaşamadığım bir çocuk yoktur. Ancak bu sevgim "ay ısırırım yanaklarını yeaa" diye dolanmama vesile olan bir sevgi değil. Onların dünyası hep ilginç gelmiştir bana. Bir çocukla adeta yetişkin olduğunu farz ederek yapılmış bir sohbette, bir yetişkinden çok daha fazla şey öğrenmeniz mümkündür. En hırçını bile, bir yetişkinden daha temizdir. Ruhları henüz kirlenmemiştir. En büyük kötülükleri, arkadaşına çaktırmadan vurup "ben vurmadım yeaa" demekten ibarettir. Verdikleri zarara en çok onlar üzülürler.

Çocukların hayal dünyasına, psikolojilerine, sohbetlerine ilgimden dolayı sonradan verdiğim bir kararla bu mesleği seçtim. 1.5 yıl ne yazık ki özel bir kurumda öğretmenlik yaptım. Şimdi okumak için harcağım zamana muhtemelen çalıştığım kurumun etkisiyle çok pişmanım. Yeni bir meslek için kollarımı sıvadım. Zira ben "çocuklara daha fazla ne katabilirim, ne yönde gelişimlerini sağlayabilirim?" diye beynimi hırpalarken, velinin tek düşüncesi "sırtı terlemesin" endişesinden ibaretti. Özel kurumlarda eğitimci değil bakıcı olabilirsin ancak.

Gelelim devlete. 8 yıldır bir devlet kurumunda okul öncesi öğretmenliği yapan bir tanıdığım, çocukları çok sevdiğinden dolayı başladığı bu meslekte şu an çocuk sesine bile tahammülü yok. Mesleğinden nefret ediyor. 5. yılını tamamlayan her öğretmenin öfke patlamaları yaşayacağından emin konuşuyor. Öte yandan 4 yıldır bir devlet kurumunda bu mesleği ifa eden kuzenim, yine dünyaya gelsem yine bu mesleği seçerdim diyor.

Bir kere olağanüstü bir sabra sahip olmalısın. Okuldan çıktıktan sonra sessizliğe hasret bir şekilde öylece durmak isteyeceksin. Sosyal hayatın azalacak. Zira huzur arayacaksın okul dışındaki zamanda. Özellikle evli ve çocuklu ana okulu öğretmenlerinden hep duyduğum bir cümledir şu.

-kendi çocuğuma tahammül edemiyorum. Eşimin birazcık sesini yükseltmesi durumunda sinir krizi geçiriyorum.

Olumlu yönleri yok mu? Elbette var. Bir kere çocukların o saf sevgisi tüm yorgunluğu yok ediyor bir anda. Sen keşke benim annem olsaydın cümlesi, arşa değdiriyor mutluluğu. Ancak olumsuz yanları da görmezden gelinemeyecek kadar çok.

Ben 1.5 yıl sonra bu mesleği yapmaktan vazgeçtim. Bana göre olmadığını, çocukları sevmenin ve sabırlı olmanın yeterli olmadığını fark ettim. Bittabi her mesleğin kendine göre zorlukları var. Ancak benim gibi kendine dönük yaşamayı seven bir insana göre değilmiş bu meslek. Mesela çocuklarla bir arada durmaktan, onların bakış açılarını anlama çabasından doğan, düşünce yapısında farklılıklar meydana geliyor. Bir yetişkin gibi düşünemiyor insan bir müddet sonra. Yetişkinlerle kurulan diyaloglarda, bir çocukla konuşuyormuş gibi yaklaşılıyor o insanlara. Maalesef ki bu durum engellenemiyor ve bana göre değil :)

Kuzenim 4 yılın sonunda herhangi bir ortamda konuşurken "manne yiea istiorumm ehehe" diyen bir hatuna dönüştü ki böyle yaptığında o bebek şivesinden ötürü yüzüne ketçap sıkıp hırpalamak istiyorum onu :)

Karar senin kararın. Ancak herkesin dayanabileceği bir meslek değil. Kendinden taviz verip, birçok konuda özveri gösterebileceksen seç bu mesleği. Ben pes ettim :)
 
Son düzenleme:

evet şimdi bende okuyunca yazdığımı bende gülmedim değil:)) sonuç olarak çocuktan bahsediyoruz. bende büyük insandn bahseder gibi yazmışım.
 
en rahat atanacağın bölümdür okul öncesi ama 4 yıl sonra ne değişir bilemem.
ve hepsinden önemlisi öğretmenliği sevmen lazım.
 

çok teşekkür ederim ablacım,zahmet edip yazmışsın ellerine sağlık benim içn çok yararlı oldu.bütünüyle düşünücem,İNŞALLAH hayırlısı olur. :)
 
bence bu meslek pek size göre değil
çocukları severim ama ağlamalarına bağırmalarına dayanamam diyorsunuz, hiç mi uslu durmazlar diyorsunuz. sınıfta tek çocuk olsa elbet uslu durduğu vakit de olurdu ama, kalabalıkta biri sussa biri bağırır. bi de benim küçük yeğenlerim var, yalnızken idare eder bi şekilde oyalıyorum ama ikisi bir araya gelince imkanı yok, kuduruyorlar adeta. çocuklar genelde birarada daha çok yaramazlık yapar.
ben de sabırsızım, asla dayanamam bu işe. muhtemelen sen de dayanamayacaksın, zaten aklında çok soru işareti olduğu belli. sırf öğretmenlik diye ve atanma şansı yüksek diye istiyorsun gibi geldi bana.
 
2013yılı yerleştirmelerinde edebiyat öğretmenliği, cografya öğretmenliği ve tarih öğretmenliğine kontenjan verilmedi türkçede böyle bir durum sözkonusu değildi en son
 
Öğretmen olmayan öğretmenliği anlayamayacağı için onların tavsiyelerine farklı bakmanı öneririm.. Biraz farklı bir meslek çünkü öyle dışarıdan bakılınca anlaşılmıyor. Veli olmak ya da uzun yıllar öğrenci olmak ya da stajyerlik yapmış olmak hiç bir şey ifade etmiyor. Hem veli(kardeşimin), hem yıllarca hepimiz gibi öğrenci hem de staj yapmış biri olarak öğretmenliği ancak 2. yılımda doğru düzgün değerlendirebildiğimi söylemeliyim. Bu arada sınıf öğretmeniyim, her sene 1,2,3 birleştirilmiş sınıf okuttum, 4,5 senedir köydeyim.

Ben misal öğretmen olmadan önce çocuklardan nefret ederdim hala da öğrencilerim dışındaki çocuklardan hoşlanmıyorum. Daha doğrusu ağlayan, evi birbirine katan, mızmızlanan çocuklardan. Ayrıca her şeye çabuk sinirlenen bir yapım var.
Ama öğretmen olarak öğrencilerime yaklaşımım tamamen farklı. Öyle çabuk sinirlenmiyorsun hatta çok fazla anlayışlı oluyorsun. Sınıfımda her sene kaynaştırma öğrencisi de vardı ve çok da yaramazlardı ama yarım dönem öğle arası yapmayıp onlarla ilgilendiğimi biliyorum. Bir arkadaşım da çocuklara bayılır, her gördüğü çocuğu sever çok anlayışlıdır ama öğrencilerini evire çevire dövdüğünü biliyorum. Hatta problemli öğrencilere "anlamıyor yapacak bir şey yok" diyerek ilgilenmediğini de. İnsan fazlaca anlayışlı, fedakar ve sevecen olabiliyor bunun çocuk sevip sevmemekle, gürültüye tahammül edip etmemekle alakası yok. O sınıfın öğretmeni olunca işler değişebiliyor.
 
Son düzenleme:
Ben okul öncesi öğretmeni değilim ama anladığım kadarı ile çok keyifli, çok eğlenceli, bir okadar da yorucu bir meslek.

Ama o masum çocukların karşılıksız sevgisi hiç birşeye değişilmez bence.

En basitinden benim kızım öğretmenini görünce .................... öğretmenim diye peşinden öyle bir koşuyorki görülmeye değer, bacakları birbirine çarpıyor, gidiyor öpüyor, bacaklarına sarılıyor, boynuna sarılıyor... hatta en büyük sırdaşı, evde ne yaşasak gidip anlatıyor. Eminim öyle bir paylaşım ve sevgi başka bir meslekte yoktur.
 

Ben yaklaşık 3 yıldır anasınıfı öğretmenliği yapıyorum. Devlette çocukları sevmek tabi ki çok önemli ama çok SABIRLI olman gerekiyor.
en önemli noktası bu mesela ben çalışırken arkadaşım yanıma gelirdi. Bu seste nasıl duruyorsun derdi. Ağlamaları , bağırmaları tabi ki
okuyor. Ama her şey sende bitiyor ilk 1 ay çok zorlanıyorsun. Çocuklara okula alıştırma konusunda üzerime tekme atanlar.
Cıyak cıyak bağırmalar, 20 kişinin aynı anda senden bir istemesi vb.
Ama dünler geçtikçe alışıyorsun sen onlara onlar sana ve okula. Bir bakıyorsun ki yavaş yavaş her şey yoluna girmiş
okul nedir biliyorlar. Seni tanıyorlar korkmuyorlar her gün ellerinde bir çiçek yanlış anlaşılmasın çiçek derken senin için
daldan çiçek koparıp getiriyorlar. Senin için resim yapıyorlar. Bunlar o kadar güzel şeyler ki anlatamam.
Bu sene ben dgs girdim kısmetse kazanınca 2 yıl daha okuyacağım. sonra kpss tabi.
Ama mesleğimi çok seviyorum sabırlıyım. Çocukların ağlama sesi bile olsa bir süre sonra alışıyorsun sese.
Ve zor bir taraf var ise çocuklardan çok veliler aslında. Yok çocuğum terlemiş, suratında çizik var. vs.
Çocuk bu düşecekte ayağa da kalkmayı öğrenecek hepsini yaşayarak tabi.
Evde bir şey olsa çocuk bu tabi bir tarafını vursa veli normal der. Ki evde 1 tane çocuğa bakıyor
Okulda bir şey olsa kıyamet koparan veliler var. Ben orada neciyim gibisinde bazı veliler ise anaokulu bakıcı olarak görüyor
Eğitim olarak görmüyor ya da güzel vakit geçirsin ben gezeyim tozuyum gözüyle bakanlar var
Zorluk anlayacağın veliler tabi burada iş sende bitiyor.
 

 
Ben okul öncesi öğretmeni değilim, ama özel bir okulda öğretmenim ve üç sene boyunca ana sınıfında ingilizce derslere girdim ve gözlemlerimi anlatayım. Öncelikle zor olmayan meslek mi var diyen arkadaşlar, tabi ki her mesleğin zorluğu var, önemli olan o zorlukları severek yapmak, işkenceye dönüşmemesi.
Bizim okulda anasınıfı öğretmenlerine teneffüs, ara falan yok. Ama çocukların ingilizce, laboratuar, resim vb. dersleri oluyor. Bazılarında anasınıfı öğretmenleri de sınıfta oluyor o derslerde ama mesela laboratuar dersinde boş kalıyorlar. Yine de çok yoğunlar çünkü her an gözleri çocukların üstünde olmak zorunda. Sorumluluk fazla. Hele sene başında çocuklar okula alışamıyor, ağlıyorlar, yaygarayı basıyorlar falan, aileler bir süre sınıfa giriyor alışsınlar diye. Yemek yediriyorsun, kusuyorlar, altına yapan oluyor vb. Ben şahsen yapamazdım ama onlar mesleklerini seviyorlar ve zor gelmiyor. Tamamen sana bağlı yani.
 
2013yılı yerleştirmelerinde edebiyat öğretmenliği, cografya öğretmenliği ve tarih öğretmenliğine kontenjan verilmedi türkçede böyle bir durum sözkonusu değildi en son

2014 de alınmayacakmış bildiğim kadarıyla.Ama okul önceside alınmayacak yazzıyor,anlamadım gitti. Mezun fazla oldğu için bölüme öğrenci alınmayacakmış mezunları değerlendireceklermiş.Türkçe öğretmenliğinin çok mezunu olduğunu biliyorum ama okul öncesinindemi çok mezunu var ya...Bütün hayallerimi yıkıyorlar teker teker. Ben bu gidişle hiç bir bölüme yerleşemicem herhalde.
 
Bence en iyisi sen şimdiden bunları düşünme çünkü neyin ne olacağı hiç belli olmuyor. Ayrıca insanın fikirleride o kadar çok değişiyor ki sınav dönemi bi onu bi onu seçiyorsun .. Sadece en iyi şekilde hazırlan umarım en hayırlısı olur
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…