- 8 Ekim 2018
- 310
- 104
- 27
- Konu Sahibi mellykelly
- #1
Uzun süredir çok iyiydik. Resmen flörtmus gibi yaşıyorduk aynı evin içinde. Zaten hep ilgili alakalıydi da şu iki üç haftada iyice aşmıştı. İnce düşünceli, işten geldiğimiz dakika mutfağa koşan bana yardımlar eden pesimde dört dönen bir eş. Fakat bu noktalara öyle zor geldik ki psikologumun dediğine göre panik atak başlangıcı görünmeye başlamış bende. Son zamanlarda da iyi anlarimizda bile ağlayan bir ben. Özetle inanılmaz bozuldu psikolojim. Kendime asla hakim olamıyorum
Dün eşim hastalandı. Sabahtan akşama bebek gibi ilgilendim. O da fırsatını buldu inanılmaz nazlandi bana. Çok sever zaten bunu. En son işten gelmeme yorgunluğuma rağmen ortalığı toparlayıp bitki çayını yapıp götürdüm ve bu ne ya hayır istemiyorum dedi. O kadar bozuldum ki o yorgunluğun üzerine bunu duyunca. Çıktım gittim salondan. Seslendi şaka yaptım gel gel falan. Ama anlık bozuldum işte. Aradan yarım saat gecti odaya geldi aferin bu zaten yapacağın. Bravo gibi suçlayıcı itham edici kelimeler. Üzerine alındım diye bana tavirlanmasi. Benim yükselmem yastığı alıp salonda uyumaya kalkması. Benim yükselmem. Sonrasında 26 yılımin kalanını seninle gecirecegime pişmanım cümlesini duymam. Küs uyuduk. Uyurken sarılmış elimi falan tutmuş ama o cümleden sonra ne anlamı var?
Ertesi gün iş yerime gelmesi ( aynı iş yerinde çalışıyoruz) yine beni suçlaması itham etmesi. Benden memnun değilsen git demesi. ( Ruh halimden dolayı kesinlikle alttan alamıyorum artık. O yükseliyor ben yükseliyorum.) Çay ocaginda tartışdik. En tiksindigim şey. Kamuya açık alanda sesimiz yükseldi. Ve iş yerimde. Sus diyorum sesin yükseliyor diyorum susmuyor. Hastalıklı gibi bana bakıyor sesini yukseltiyor. Artık kendimi kaybettim ağlamaya başladım sus insanlar duyacak sus sus diye. Kalbim çarpmaya başladı. Bı yandan ona bela okuyorum bı yandan sus diyorum. Ağzını tuttum susmasi için tırnaklarım uzun tirnagim yüzünü çizdi kanadı. O kadar ama o kadar iyi değilim ki artık. Sonrasında defoldu gitti ama iş yerinde ne kadar sinirimi bozan kadın varsa geldi noldu neyin var tarzı teselli moduna başladı. Tiksiniyorum artık bu hallere düşmekten. Bazen diyorum ki keşke olgun bi adamla evlenseydim. Kendini tutabilen karısını tutabilen biriyle evlenseydim de şu rezillikleri yasamasaydim
Dün eşim hastalandı. Sabahtan akşama bebek gibi ilgilendim. O da fırsatını buldu inanılmaz nazlandi bana. Çok sever zaten bunu. En son işten gelmeme yorgunluğuma rağmen ortalığı toparlayıp bitki çayını yapıp götürdüm ve bu ne ya hayır istemiyorum dedi. O kadar bozuldum ki o yorgunluğun üzerine bunu duyunca. Çıktım gittim salondan. Seslendi şaka yaptım gel gel falan. Ama anlık bozuldum işte. Aradan yarım saat gecti odaya geldi aferin bu zaten yapacağın. Bravo gibi suçlayıcı itham edici kelimeler. Üzerine alındım diye bana tavirlanmasi. Benim yükselmem yastığı alıp salonda uyumaya kalkması. Benim yükselmem. Sonrasında 26 yılımin kalanını seninle gecirecegime pişmanım cümlesini duymam. Küs uyuduk. Uyurken sarılmış elimi falan tutmuş ama o cümleden sonra ne anlamı var?
Ertesi gün iş yerime gelmesi ( aynı iş yerinde çalışıyoruz) yine beni suçlaması itham etmesi. Benden memnun değilsen git demesi. ( Ruh halimden dolayı kesinlikle alttan alamıyorum artık. O yükseliyor ben yükseliyorum.) Çay ocaginda tartışdik. En tiksindigim şey. Kamuya açık alanda sesimiz yükseldi. Ve iş yerimde. Sus diyorum sesin yükseliyor diyorum susmuyor. Hastalıklı gibi bana bakıyor sesini yukseltiyor. Artık kendimi kaybettim ağlamaya başladım sus insanlar duyacak sus sus diye. Kalbim çarpmaya başladı. Bı yandan ona bela okuyorum bı yandan sus diyorum. Ağzını tuttum susmasi için tırnaklarım uzun tirnagim yüzünü çizdi kanadı. O kadar ama o kadar iyi değilim ki artık. Sonrasında defoldu gitti ama iş yerinde ne kadar sinirimi bozan kadın varsa geldi noldu neyin var tarzı teselli moduna başladı. Tiksiniyorum artık bu hallere düşmekten. Bazen diyorum ki keşke olgun bi adamla evlenseydim. Kendini tutabilen karısını tutabilen biriyle evlenseydim de şu rezillikleri yasamasaydim