Roxxett'den Seçmeler

Temel askere gitmiş.komutanın biri ilk günden yeni askerlere soru sormaya başlamış.soru şöyleymiş vatan bizim neyimizdir.ilk idrise sormuş bilememiş komutan patlatmış tokadı.sonra dursuna sormuş o da bişey diyememiş bi tanede ona tokat atmış.sonra mehmete sormuş vatan nedir oğlum demiş mehmette vatan benim anamdır herşeyimdir demiş.aferin demiş.sonra sormuş temele vatan nedir demiş temel mehmetin dedikleri aklına gelmiş ve vatan mehmetin anasıdır komutanım demiş.
 
Birkaç Fransız kantinde gevezelik ederken içlerinden biri sorar:
- Gütenberg kim, biliyor musunuz?
- Hayır, der ötekiler.
- Güzel, siz de benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Gütenberg`in basım makinesini bulan kişi olduğunu bilecektiniz.
- Ya Panmentier`i?
- Hayır, der ötekiler.
- Güzel, siz de benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Panmentier`in patatesi bulan kişi olduğunu bilecektiniz. Eğer gece kurslarına gitmezseniz, yasam boyunca iste böyle herseye bilmiyorum demekle yetinirsiniz... Adamın sözleri üzerine gruptan bir tanesi sinirlenir ve:
-Oldu, anlaştık! Gütenberg`i, Panmentier i bilmiyoruz. Sen Totoche kim biliyor musun?
-Hayır!
-Peki öyleyse öğren! Totoche, sen gece kurslarına giderken karınla yatan adam!.
 
UNUTKANLIK

Bir bilim adaminin deney raporlarindan:
1. gun : Fare uzun sure labirentin icinde dolandi ama peyniri bulamadi. Icguduleri zayif.
3. gun : Negatif. Sadece labirenti degil, odanin hemen her yerini aradi; tum dolaplari, cekmeceleri, kavanozlari karistirdi. Hatta bir tablonun arkasina ve ceplerime bile bakti. Bu fare tam bir salak.
7. gun : En ufak bir ilerleme yok. Artik arama istegini bile kaybetti, telefonla kosedeki bufeden iki karisik tost, bir ayran istemis. Zekadan boylesine yoksun olusu deneylerimde yol almami onluyor.
18. gun : Zamanla becerilerini gelistirmesi lazimdi,ama sifir! Bursa'dan aradi, 'kaygilanmamami, peyniri bulacagini' soyledi. Ona gittikce peynirden uzaklastigini anlatmaya calistim, ama dinlemedi. Ciddi zeka problemi!
74. gun : Umutsuzluga kapiliyorum; fare, henuz bir zeka belirtisi gosteremedi. En son Tibet'ten aradi, hayatin anlami gibisinden birsey buldugunu soyledi. Ama peyniri bulamamis ve artik umrunda da degilmis. Aptal hayvan! Hayallerimden ve kariyerimden geriye kuflu peynirler kaldi.
93. GUN : LABIRENTIN ICINE KOYMAYI UNUTTUGUM ICIN FARENIN PEYNIRI BULAMADIGINI FARKETTIM.
 
TEMEL

Bir gün bütün ülkelerin bilim adamlarının davet edildiği bir uzay konferansı için Türkiyeden de bir bilim adamının da yollanması için davetiye gönderilmiş. Düşünmüşler düşünmüşler kimi yollayalalım diye en sonunda Temeli göndermeye karar vermişler. Temel konferansa gitmiş . Konferans başlamış Rus bilimadamı hemen ilk uzaya biz gittik diye böbürlenmiş, Amerikalı bilim adamı aya ilk ayak basan biziz diye böbürlenmiş sırayla tüm ülkelerin bilim adamları konuşmuş, bir ara Amerikalı bilim adamı Temele dönmüş siz ne yaptınız ne çalışmalarınız var diye sormuş, salonda derin bir sessizlik olmuş ve bütün başlar Temele çevrilmiş Temel şöyle bir etrafına bakmış ayağa kalmış ve göğsünü kabartarak Biz Güneşe gidecağüz demiş. Birden bir uğultu ve kıpırdanmalar başlamış ve hemen Rus sormuş ama mümkün değil henüz güneşe erimeden ulaşacak bir uzaygemisi yapılmadı demiş. Temel yine göğsünü kabartarak biz onu da düşündük akşam serinluğunda gidecağuz demiş.


KONSERVE

Bir fizikçi bir kimyacı ve bir matematikçi çölde kaybolmuşlar. Yanlarında sadece 1 kutu konserveleri varmış ama konserveyi açabilecek herhangibir aletleri yokmuş. Diğerleri Fizikçiye 'hadi bakalım fizik bilgini kullan ve aç konserveyi' demişler. Fizikçi uğraşmış ama açamamış ve Kimyacıya vermiş. Alda sen aç kimya bilginle demiş. Kimyacı uğraşmış uğraşmış açamamış. Sonra konserveyi matetatikçiye vermişler 'sıra sende' demişler. Matematikçi konserve kutusuna bakmış bakmşş ve demişki: 'VARSAYALIM AÇIK...'
 
PROFESÖR

Adamın biri balona binmiş ve uçarken yolunu kaybedip bilmediği bir yerde bir çayıra doğru sürüklenmiş. Balonun aşağıda çok yaklaştığı bir sırada aşağıda birini görmüş ve sormuş:
- Kayboldum, nerede olduğu söyleyebilir misiniz?
- Bir çayırın üzerinde uçmakta olan bir balonun içinde şu kadar yüksektesin!
Balondaki şahıs bu cevap üzerine:
- Siz profesör olmalısınız.
- Evet, nereden anladınız?
- Söylediğiniz herşey %100 doğru fakat vverdiğiniz bilgiler hiç bir işe yaramıyor.
Bunun üzerine aşağıdaki adam, yukarıya seslenir:
- Siz de işadamı olmalısınız.
- Evet, siz bunu nereden anladınız?
- Birincisi, kim olduğunuzu, nereden gelldiğinizi, nereye gitmek istediğinizi, amacınızı bilmiyorum ve tamamen kaybolmuş durumdasınız, buna rağmen size yardımcı olmamı bekliyorsunuz. İkinci olarak da, benimle karşılaşmadan önce hangi durum ve pozisyonda idiyseniz şimdi de aynı yerdesiniz buna rağmen beni suçluyorsunuz.
 
KAÇ KİŞİ

Bir matematikci, bir biyolog, ve bir fizikci sokak kahvesinde oturmuslar yolun karsi tarafinda ki binaya girip cikanlari gozluyorlarmis.
Once binaya iki kisinin girdigini gormusler. Bir sure gecmis uc kisinin binadan ciktigini gormusler. Fizikci :
- ' Ölcme hassas degildi'
Biyolog :
- ' Üremislerdir'
Matematikci :
- ' Simdi iceri bir kisi daha girerse bina tam olarak bos olacaktir.'


MATEMATİKÇİ

Yeni evli bir çift balaylarında Ürgüp-Göreme bölgesinde geziye çıkmaya karar verirler. Yeraltı şehirlerini gezerlerken birden önlerine bir yol ayrımı çıkar ve duvarlarda artık çıkış yönünü gösteren okların olmadığını fark ederler. Genç adam telaş içinde bağırmaya başlar:
``YARDIM EDIN KIMSE YOK MU?'
Bir süre adamın kendi sesinin yankısından başka bir ses duymazlar. 10-15 dakika sonra duydukları değişik bir ses şöyle demektedir:
``Merhabaaa! KAYBOLDUNUZ!'
Morali daha da bozulan adam çaresizlik içinde tepinmeye başlar. Genç kadın ise gayet sakin omuz silker ve:
``bu sesin sahibi mutlaka bir matematikçidir' der.
Kadının sakinliği üzerine canı daha da sıkılan adam :
``Hadi canım sen de! Nereden çıkardın bunu?' diye sorar. Kadın:
``Üç nedenim var' der ve sayar:
``Bir, yanıtın gelmesi gereğinden uzun sürdü.
Iki, yanıtı doğru; kaybolduk.
Üç, bu yanıtın kimseye bir yararı yok!'
 
SANDIKLARIN SAYISI

Bir matematik dersi sırasında okutman aniden duraksayıp önündeki masaya bir süre dikkatle bakar. Sonra öğrencilerine dönüp 6 küme kağıt getirdiğini sandığını fakat ne şekilde sayarsa saysın masada sadece 5 küme olduğunu söyler. Bir süre daha sessiz kalıp sonra da şu hikayeyi anlatır:
'``Gençken Polonya'da büyük matematikçi Waclaw Sierpinski ile tanışmıştım. O zamanlarda bile oldukça yaşlı ve unutkandı. Bir seferinde herhangi bir nedenle yeni bir eve taşınmaları gerekmişti. Karısı matematikçinin hafızasına fazla güvenmedıgı ıçın, bütün eşyaları ile birlikte sokağa çıktıklarında şöyle demiş:
- Şimdi ben taksi çağırmaya gideceğim, bbu arada sen de 10 sandığımızın başında bekle.Karısı gitmiş ve matematikçiyi hafifçe dalmış, kendi kendine mırıldanır halde bırakmış. Birkaç dakika sonra karısı taksiyle birlikte döndüğünde, Bay Sierpinski (belki de gözünde küçük bir pırıldamayla) demiş ki:
- On sandığımız olduğunu söylemıştın amaa ben sadece 9 tane saydım.
- Hayır, ON tane var!
- Hayır, say bak: 0,1,2,...

__________________
 
KONSERVE

Bilgin Çokbilgiç çılgın deneyi için biri mühendis, biri fizikçi ve biri matematikçi üç meslektaşını kaçırır. Her birini ayrı bir hücreye hapseder. Her hücrede kibrit, su ve konserve yiyecekler vardır, fakat konserve açacağı yoktur. Bir ay sonra deneyinin sonucunu öğrenmek için meslektaşlarını ziyaret ettiğinde, mühendisin hücresini boş bulur. Mühendis gizlice hücreye soktuğu ``Swiss-Army' çakısı ile konserve kutularından aliminyum kırıntıları kazımış. Daha sonra bunları kibritlerin uç kısımlarındaki ecza ile karıştırarak yaptığı patlayıcı ile hücre duvarını havaya uçurmuş ve böylece kaçmayı başarmıştır. Çokbilgiç 2. hücreye baktığında ise, fizikçiyi neşe içinde konserve bamya yerken bulur. Konservelerin belli bir açı ile duvara atıldıklarında açıldıklarını keşfeden fızıkçi hem iyi bir hentbolcu olmuş, hemde yeni bir Quantum Teorisi geliştirmiştir. Son hücreye baktığında, Çokbilgiç hücrenin bir köşesinde matematikçi dostunun cansız bedenini görür. Duvarlardan birinde ise şöyle yazmaktadır:
TEOREM:KONSERVELERİ AÇAMAZSAM ÖLECEĞİM.
İSPAT:FARZEDELİM Kİ BEN ÖLDÜM.


2 KERE 2

Dünyanın en büyük zekalarının oluşturduğu bir topluluğa şu soru sorulur:
``2*2 nedir?'
Mühendis iyice eskimiş sürgülü hesap cetvelini çıkarır, şöyle bir sallar ve sonuçta:
``3.99' diye ilan eder.
Fizikçi teknik notlarını karıştırır, problemi bilgisayarında kurar ve:
``yanıt 3.98 ile 4.02 arasındadır' der.
Matematikçi dünyadan uzak, bir süre huşu içinde düşüncelere dalar, sonra da:
``yanıtın ne olduğunu bilmiyorum ama bir yanıtın varlığını kesinlikle söyleyebilirim' der.
Filozof:
``Evet ama, 2*2 ile ne demek istiyorsunuz?'
Mantıkçı:
``Lütfen 2*2'yi daha detaylı tanımlayınız.'
Muhasebeci, bütün kapı ve pencereleri kapatıp, dikkatlice çevresini kolaçan ettikten sonra:
'SİZ yanıtın ne olmasini isterdiniz?' diye sorar.
 
birgün turgut özal putin ve bush şeytanın yanına çıkmışlar ve bush sormuş
-- biz dünyaya ne zaman hakim olucaz
-- 250 yıl sonra demiş şeytan
bush ağlamaya başlayınca sormuşlar
-- neden ağlıyorsun sonunda hakim olacaksınız sonunda
bush
--dünyaya hakim olucaz ama ben göremeyeceğim
sıra putine gelmiş ve sormuş
--biz dünyaya ne zaman hakim olucaz
--500 yıl sonra demiş şeytan
putin ağlamaya başlayınca onada niye ağladığını sormuşlar
--niye ağlıyorsun amerikadan sonra siz alacaksınız işte
putine bush un cevabını yinelemiş
sıra turgut özala gelmiş ve o
--bizim ülkemize demokrasi ne zaman gelecek
bu sefer şeytan ağlamaya başlamış ve
-- işte onu ben bile göremeyeceğim
 
SARIŞIN-GARSON VE İNTEGRAL

İki erkek matemetikçi bir bara gider. Birincisi ikincisine ortalama bir kişinin matematik hakkında çok az şey bildiğini söyler.
İkincisi buna katılmaz ve bir çok insanın yeterli miktarda matematikle başa çıkabileceğini iddia eder.
Birinci matematikçi tuvalete gider. Onun yokluğunda ikinci matematikçi garson kızı çağırır.
Ona bir kaç dakika sonra arkadaşı döndügünde kendisini tekrar çağıracağını ve bir soru soracağını söyler.
Bütün yapacağı ``iks küp bölü üç' diye yanıt vermektir.
Kız tekrarlar:- `eks küp... ne?
' Matematikçi düzeltir `iks küp bölü üç'
Kız:- `Eks küp bölü üç?
-' Evet der matematikçi.
Kız tamam deyip, kendi kendine mırıldanarak uzaklaşır, -`iks küp bölü üç, iks küp...'
Birinci matematikçi döner ve ikincisi kendi görüşünün doğruluğunu kanıtlamak için iddiaya girmelerini teklif eder.
Sarışın garson kıza bir integral soracağını söyler, birincisi gülerek kabul eder.
İkinci adam garson kızı çağırır ve sorar
- `x karenin integrali nedir?'
Garson kız yanıtlar
-`x küp bölü üç',
uzaklaşırken de ekler
- `artı bir sabit sayı'!
 
MATEMATİKÇİNİN METRESİ

Bir doktor, bir avukat ve bir matematikçi bir metres ya da bir eş edinmenin iyi ve kötü yanlarını tartışıyorlardı. Avukat der ki:
-Kesinlikle metres daha iyidir. Eğer bir karınız varsa ve boşanmak isterse, bir sürü yasal problem çıkar.
Doktor der:
- Bir karınızın olması daha iyidir çünkü eş bir tür güven duygusu verir ve stress düzeyinizi düşürür, bu da sağlığınız için yararlıdır.'
Matematikçi der;
- İkiniz de yanılıyorsunuz. Hem metresiniz hem de karınız olmalı ki karınız metresinizle ve metresiniz karınızla olduğunuzu düşündüğünde siz rahat rahat matematik çalışıyor olabilesiniz.
 
Sağir

Bir Bilim Adami çekirgeler üzerinde Araştirma Yapiyormuş çekirgenin 1'inci Ayağini Koparmiş.
çekirgeye Zipla Demiş. çekirge Ziplamiş.
Raporunda çekirgenin 1'inci Ayağini Kopardim.
çekirgeye Zipla Dedim çekirge Zipladi Diye Yazmiş.
çekirgenin 2 Ve 3'üncü Ayağini Koparmiş. çekirgeye Zipla Demiş çekirge Yine Ziplamiş.
Raporunda çekirgenin 2 Ve 3'üncü Ayağini Kopardim.
çekirge Yine Zipladi.diye Yazmiş.
Bilim Adami çekirgenin 4'üncü Ayagini Koparmiş. çekirgeye Zipla Demiş çekirge Ziplamamiiiş.
Raporunda çekirgenin 4'üncü Ayağini Kopardim.
çekirgeye Zipla Dedim.
Sonuç:
çekirge Sağir Oldu.
 
Çocuklar oturmuş birbirlerine babalarının ne kadar "hızlı" olduğunu anlatıyorlarmış.. Biri demiş ki:
- Benim babam ok attıktan sonra koşup hedefe oktan önce varıyor...
- O da bir şey mi, demiş ikinci çocuk... Benim babam tabancasını ateşliyor ve hedefe kurşundan önce yetişiyor...
- O da bir şey mi, demiş üçüncü çocuk... Benim babam devlet hastanesinde doktor... Mesai 5'de bitiyor benim babam eve 3:30'da geliyor
 

Delikanli ucakta guzel bir sarisinin yanina dusmus. Hemen sarkmis sarisina; "yanyana otururken muhabbet edilirse seyahat cok kisa surer,hadi konusalim " demis. Sarisin okudugu kitabi yavasca kapatarak "ne uzerine konusmak istersin" demis. Delikanli "valla bilmemki ...mesela nukleer enerjiye ne dersin?" Sarisin; "enteresan bir konu, olabilir , ama once sana bir soru sorayim...
At inek ve geyik ayni seyi yerler.. yani ot... ama cikartirlarken geyik kucuk parcalar halinde, inek lappadanak parcalar halinde, at da pismaniye toplari gibi cikartir. Neden oldugunu biliyor musun ?" Delikanli ; "valla en ufak bir fikrim yok" demis, Bunun uzerine sarisin; " bi boktan anlamazken nukleer enerjiyi nasil tartisabilecegini zannediyorsun ?"
 
doğru söze ne denir. bu arada bu doktorların mesaiside öğleye doğru başlıyor zaten.
 
:laugh: :laugh: alışkanlıkla aptallık fıkrasıdır diye açtım demekki çok çook zekilerde varmış.
 
Adamin biri sinemaya gider. Tam sinemada film baslarken önüne saçini
kazitmis biri oturur ve sinemanin isiklari bu saçini kazitmis adamin
kafasina vurur... Arkasindaki adam bir turlu filmi izleyemez. Adam
içinden "sunun ensesine bi tane yapistirayim" der sonra "Oglum adam
iri
yari...

Ellese bile beni parçalar" diyip vazgeçerken yanina Temel oturur..
Adam Temel'e donup "Su kafasini kazitmis adamin ensesine bi tane vur
sana 5 milyon verecem" der. Temel de dayanamaz adamin ensesine bi tane
yapistirir ve devam eder "Ula Hasan sen burda miydin" der. Adam donup
"Ne Hasani kardesim" der Temel de "Pardon kardesim karistirdim" der ve
adam
onune donunce 5 milyonunu alir.

Adam dayanamaz ve Temel'e donup "Kardes bi tane daha yapistir sana 10
milyon verecem" der. Temel bi tane daha adamin ensesine vurur ve ilave
eder
"Hasan sensin be yeme beni" Adam donup "Hasan degilim kardesim be "
diyip
on koltuklardan birine oturur.

Temel'in yanindaki adam artik filmi birakip bu kafasini kazitan adami
aramaya baslar ve bulur hemen Temel'e donup "Bak kardesim iste oraya
oturmus. Git ensesine bi tane daha vur sana cebimdeki tüm parayi
verecem" der. Temel hemen kafasini kazitmis adamin arkasina geçip
ensesine
bi tane yapistirip

"Ula Hasan burda miydin, ben de yarim saattir arkadaki
adami sen sanip ensesine vuruyorum" der...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…