birgün carlsberg, miller, tuborg ve efes pilsen in başkanları barda içmeye gitmiş. garson gelince teker teker soylemişler;
- ben bi carlsberg alıyım
- ben bi büyük miller istiyorum
- ben tuborg içeceğim
sıira efes pilsen'in adamına gelince;
- ben bir kola alıyım, demiş. garson gidince yanındakiler sormuş, "yahu sen niye efes istemedin" diye;
- kimse bira içmiyordu, ben de size uyayım dedim.. demiş..
amerika'da zencinin biri pasaportunu kaybetmiş. tam da türkiye'ye tatile gideceği gün. aksilik bu ya...
uçağı kaçıracak, kara kara düşünürken yolda bir pasaport bulmasın mı ?!..
hemen almış yerden, bir bakmış ki leanardo di caprio'nun pasaportu.. "ne olursa olsun" demiş ve şansını denemeye karar vermiş.
çıkarmış leonardo'nun fotografını, kendi fotografını yapıştırmış.. uçmuş türkiye'ye.
atatürk hava limanında görevli gümrük memurunun karşısına geçmiş.. kim olabilir memur.. tabi ki temel...
almış pasaportu eline temel adamın ismine bakmış :
''leonardo di caprio", fotografa bakmış, bir zenci.
adama bakmış aynı zenci... bir kaç şaşkın bakıştan sonra
temel öbür masaya seslenmiş,
ula cemal, bu titanik batmış mıydı, yanmış mıydı?
bir gün adamın teki ormanlık bir yolda arabasıyla gidiyomuş. aniden önüne kırmızılar içinde bir adam fırlamış ve "ben bu ormanın kırmızılı hipnasıyım, bana yiyecek bi şey vermezsen burdan geçemezsin" demiş. adam da uğraşmamak için bir şeyler verip yoluna koyulmuş. derken bu sefer sarılar içinde bir adam arabanın yolunu kesmiş ve "ben bu ormanın sarılı hipnasıyım, bana içecek bir şey
vermezsen burdan geçemezsin" demiş. adam yine noğlur noolmaz diye bir şeyler verip yoluna devam etmiş. birazcık yol aldıktan sonra mavi elbiseli birisi arabanın yolunu kesmiş. artık adam dayanamamış ve camdan beline kadar çıkıp "sen ne istiyosun lan ormanın mavili hipnası!!!" diye bağırmış. adam şöyle cevap vermiş: ehliyet ve ruhsat.