Herkesin algılaması, çalışma tarzı, dikkat dağılma oranı farklıdır. Siz öylesinizdir ben böyleyimdir. Ben sese tahammül edemem ama kardeşim eder. Her öğrenciden aynı durumlara uyum sağlaması beklenemez. Öğretmendim şimdi ise ünide asistanım demekki kendi yöntemlerimle çalışarak başarılı oluyormuşum. Ailem benim hassasiyetlerimi bilerek özen gösterdiler şimdi övündükleri bi evlatları var. Kardeşimde başarılı kendi işinde. Seste çok rahat çalışır. O da iyi yerlerde okudu yurt ortamlarında ders çalıştı ama bn yapamazdım. Neyi kötü yapmışlar anlamadım evlat yetiştirmek kolay değil.
Bugün eğitimcilerin bir çoğu (öğretmenlerden değil kendi ekollerini oluşturan/oluşturmaya çalışan eğitimcilerden bahsediyorum)
‘Aman çocuğum ders çalışıyor sessiz olun’
‘Oğlum yeterki çalışsın tabağını ben kaldırırım’
‘Kızım yeterki çalışsın odasını ben toplarım’
Şeklinde, çocuğa çok ekstra bir şey yapıyormuş ve dünyanın en önemli şeyi de buymuş gibi davranılmasını doğru bulmuyor.
İnsanların hayatında okul/ödev/ders/sınav en önemli anaçmış gibi davranılması kişide baskıya yol açıyor.
Ailenin o yeterli çocuğum başarılı olsun diyip çocuğun üzerinden sorumlulukları alması çocuğu sorumsuz hale getiriyor.
Ders çalışacak diye misafir kabul etmeyen, günde 3 kere komşuya çemkiren aileler bencil evlat yetiştiriyorlar.
Herkes aynı değil tabiki. Siz bu şekilde başarılı olmuş olabilirsiniz.
Sonucun Doğru olması aracın doğruluğunu ispatlamaz.
Ben önceliği mutluluğa, özgürlüğe ve esnek alışkanlıklara veriyorum.
Çocuklarım için de bunu istiyorum
Ders çalışacağım diye dünyanın durmasına ihtiyac duyuyorsam, benim öğrenmem koşullu olur.
Neyse zaten bunların hepsi bana göre.
Aynı fikirde olmak zorunda değiliz :)