- 21 Şubat 2012
- 2.670
- 1.271
- 333
- Konu Sahibi Yokuspokus
-
- #141
Saygı duyarım.. Diğer konuları da az çok okudum diyelim. Yüzde birlik denilmiş ama o kışın isilik olma olayında anneye kimse yüklenemez. Yani buraya yazmaya bile değmeyecek bir konu benim için. Benim çocuğum yok ama arkadaşlarımdan görüyorum çocuklarını nasıl zorluklarla, aman bir şey olacak diye hep bi kalp ağrısıyla büyüttüklerini. Kötü anneler yok mu var. Ama konu sahibinin annesi az çok okuduğum kadarıyla kötü bir anne değil en fazla bir şeyleri yanlış yapmıştır.Gangsta'nın tüm mesajlarını en azından bu konuda okumamışsınız,
Yapacak çok da bi şeyleri yokken demişsiniz, yapacak o kadar şey varken, içinden taşıyorken, hevesle, heyecanla, yaptırılmaması, yapılacak olan her güzel şeye ket vurulması, önüne gelen her fırsatın küçümsenerek bertaraf edilmesi.... O çocuğun hevesi ve heyecanı hiçe sayılarak,
Uzaklaşmaya çalışıldıkça içine çekilmesi,mecburi hissettirilerek, dört bir yandan,
Ergenlik de hafife alınacak bir zaman değildir, karakterin yerleştiği hayata dair fikrilerin ve yönün belirlendiği yaştır ki maalesef ailelerin bilinçsiz tavırlarıyla ya rezil olur ya vezir,
Burada rezil olmuş bir hayatın acısı var,
Acı öyle derin ki cidden Nasreddin Hoca'ya bağlanası tam,
'Yaşamayan bilmez'e ister istemez dönüyor
Avukat değilim, 'arkadaş'ım, yaşadıklarını canımın derinliklerinde hisseden, diyelim.
Tek konu sahibinden mi yükseliyor senceKonu sahibi yok zaten, birazdan çıkışa doğru giderim.Ekran arkasından " hadi ordan be " nidaları yukseliyordur konu sahibinden bana.
Saygısız evlat demedim, demem ikisini de hayatlarını da yaralarını da bilmiyorum.
Anlattıklarının üzerinden yola çıkarak en azından bakmaya çalışmış bir anne gördüm.
Elbette bu bana göre , kendi parmaklarımla yazıyorum.
Ne yolu denerseniz deneyin.Sıradan giydirdim.
Kalbi mi var tansiyonu mu, şekeri mi var ölür mü kalır mı anam mı babam mı tanımadan.
Hala rahatlamadım.
Telefonun diğer ucunda sakin sakin "Söyle, söyle, rahatlarsın" diyen annem, yanımda "Şşş ne oluyorsun, onlar nasıl sözler? Sus artık" diyen babam. Dönüp ona da saydırmam, susup kalması vb...
İtina ile en ağır sözleri seçmedim; ne nasıl geldiyse, ne varsa zihnimde onlar döküldü. Bu kadar ağır olacağını ağzımdan çıktıktan sonra fark ettim ve buna üzülmedim, zerre "İncittim mi?" düşüncesi taşımadım. Bu uzun bir zaman sonra gelen bir başka gerçek sinir krizi olmalı ve hiçbir pişmanlık barındırmıyor. Sesim yükselmedi, sözlerim ciddi manada ağırdı. Evladım bana söylese ağlardım, çok ağlardım. Annem ağlamadı, önce kendini savunmaya çalıştı, sonra olmayınca "Böyle düşünüyorsan görüşmeyelim o zaman kızım, beni ölmüş say, sen bilirsin, sen nasıl huzurlu olacaksan öyle olsun" dedi.
"Huzur bulamıyorum anlamıyor musun?!" deyip devam ettim "Zekan mı yetmiyor?" diye. "Aaa anneye öyle şey denir mi?" diyerek kendi çaplarında ayıplayacaklar defolup gidebilirler konumdan; ya da ayıplayın, alışkınım.
Evet. Mümkün değil anlamıyor.
Anlamasını isterdim.
Kabullenemiyorum.
Nasıl işlediyse, atamıyorum.
Nereye gizlediyse bulamıyorum.
Çoğu kişinin kabullenip yoluna devam edemeyeceği ağır noktalardan geçtim, bir annemden geçemedim.
Dövüp sövseydi, atsaydı; onu silip atmam kolay olurdu belki.
Canının içine kadar sarsa, anladığını hissetsem ve gerçek bir gayret ile özür dilediğini görsem de affederdim.
Çok blur.
İçimi dökmek istedim.
Drama Queen demek serbest.
Ben de size "Anlayamazsınız" derim olur biter.
"Annen hayatta en azından" diyeceklere de baştan diyeyim; "Evet, şükür ki."
Okuduğunuz için teşekkür ederim; anneden ağır yaralı olanlara selamlar.
Kusura bakmayın ama ben tüm bu yazdıklarınızda gerçekten iyi bir anne olmaya çalışan bir kadından başkasını göremedimUzaklaşamıyorum. Ne yaptıysa, ne hale getirdiyse dönüp arkamı bırakıp gidemiyorum/Ya da geçmiş zaman mı kullanacağım bundan sonra bilmiyorum çünkü içim acımadı, otomatik gerçekleşti sanki.
Ne daha kötüdür Turuncu? Kötü olduğunu bildiğin kötü davranış mı, iyi kılığı ile giydirilmiş kötü davranış mı?
Beni dizinin dibine, senelerce üzerime çalışıp oturtmayı başardı ve öyle bir haldeyim ki onu suçlayamıyorum "Sen yaptın ki" diyorum. Ben mi yaptım gerçekten?
Hiçbir ilgi alanım önemsenmedi; hiçbiri. Benim neyle ilgilendiğimin hiçbir önemi yoktu çünkü neyle ilgilenmem gerektiği annemce belirlenmişti ve bu yolda istemediğim fedakarlıklara girerek, beni yolumdan vazgeçirdi, o fedakardı ve ben kendimi suçlayandım.
Yemek yemeye aşırı zorlanmak nedir biliyor musun sen? Obez olmamı mı beklerdin mesela? Anoreksiya oldum, saçlarım elime geldi ve bu benim "Dengesiz beslenmeme-söz dinlememe" suçum oldu.
Sen 2 yaşından beri tek rahatlama yolun olan resim çizmenin elinden alınması nedir biliyor musun? İyiliğim içindi ve çok güzel açıklanmıştı, o kadar şahane ikna oldum ki aslında ben resim çizmeyi o kadar sevmiyormuşum bile :) Sonra tabi "Ben tercih ettim" oldum.
O kadar ağır bir pedofili korkusu yaşardı ki annem; liseye kadar hiçbir arkadaşımla evinde doğru düzgün hatıram yok. Çünkü onlar bize gelirdi ve annemin yaptığı tüm yemekler karşısında böyle bir annem olduğu için şükretmem gerektiğini söylerlerdi.
Sen kışın ortasında terledin mi Turuncu? Ciddi soruyorum. Kışın isilik çıkardın mı? Öyle bir fotoğrafım var; üzerimde beyaz peluş kabarık bi mont, zannedersem 3 yaşındayım; boynumun yukarısına kadar düğmelenmiş, kaşkolla burnu sarılmış, alttan yün başlık ile kapüşonun içine iki kat sarılmış. Açıklaması "Koşardın terlerdin" di. Bir çocuğun Antalya kışında o kıyafetlerle terlememesi ve isilik çıkarmaması imkansız. Sonra gelsin ağır gripler, iltihaplanmalar ve hastaneler.
Serum başında bekleyen fedakar anne... Cahillik mi? Hiç zannetmiyorum, daha çok vekaleten munchausen sendromuna benzetiyorum. Çok bilgiliydi.
Ortaokulda günlüğümü okuyup hesap sordu.
Bu her annenin yapabileceği şey olabilir ama o günlüğü elinden alıp parçalarken karşımda gülümseyerek "Sen daha iyilerini hak ediyorsun" demesi? İyi mi kötü mü?
Kuzenim sigaraya başlamıştı, ben ise merak edip ondan tek dal yaktım (Sigara içmiyordum). Yakalanacak ve eniştem kızacak, benimkiler bana kızmaz biraz nutuk çeker sadece diye kuzenimin suçunu üstlendim. Teyzem "Aferim kızıma" dedi, annem teyzem karşısında boynunu eğdi diyemedi ya; o akşam sorguya çekildim. "Yazıklar olsun, senden hiç beklemezdim" girişi ile öyle rencide edildim ki.. Kuzenim "Kuzen sakın söyleme benim içtiğimi, teşekkür ederim" diye mesaj atmıştı ve söz verdim. Aldım telefonumu "Anne, sana bir şey göstereceğim ama bu sadece bizim aramızda kalacak; benim sana -layık- bir evlat olduğumu bil. Kimseye söylemeyeceksin tamam mı?" dedim. "Tamam annem, tabi annem bitanem, söz"ler... Mesajı gördü, anladı ve "O mesajı teyzene okutacağız!" a döndü olay. Hemen mesajı sildim "Anne nolur yapma, kuzenime söz verdim nolur" diye yalvardım köpek gibi. O ne yaptı sence? "Ben yeğenimin zehirlenmesini istemiyorum" diyerek beni de alıp kuzenim-teyzem öyle bir yüzleşmeye götürdü ki, kuzenimin yüzüne bakamaz hale geldim. :)
Ve daha neler... Ve sürekli tekrar eden "İyiliğin için, bilemezsin, anlamazsın, olmaz, yasak, asla, ben bilirim, bana hak vereceksin, sizin için neler yapıyorum görmüyor musun, sen nasıl vefasız bir çocuksun" sözleri dönen her gün.
Her gün anlam veremediğim bir yerden yükselen öfkem ve her seferinde sonucun "Neyin eksik?! Daha ne yapayım kızım senin için?"e bağlandığı o bilindik kısır döngü.
"Elalem ne der"li travmalarımıza girmiyorum bile.
"Senin tek sorunun şımarıklık" ile başlayan cümlelere de.
Baktım olmayacak; basıp gideyim bari dediğimde kardeşimi hemen önüme koydular. Kardeşime baktım ve gidemedim.
İntiharı düşündüm. Bunu anneme yapabilirim ama kardeşime böyle bir hatıra bırakamam dedim.
Neye öfkelendiğimi senelerce anlamadım ve kendimi suçladım. Çünkü annem çok iyiydi, o bir anneydi.
Sonra bir başka hastalık patladı kendimi sorgularken.
Korktu, öldü bitti, sevgi sözcükleri sıralandı döküldü ve "Sen yaptığın hataları düşünerek çok üzüldün biliyorum kızım kendini suçlama, sen iyi evlatsın anneler için evlatları vazgeçilmezdir seni her hatanla sevdim ben." tarzında konuştu. Tüm hatalarım(!) benim oldu :) Kendisinde hata yok.
Turuncu, daha bunlar sadece %1i.
Ben ömürlük bir beyin yıkama seansından çıkmaya çalışıyorum.
Uzaklaşamıyorum. Ne yaptıysa, ne hale getirdiyse dönüp arkamı bırakıp gidemiyorum/Ya da geçmiş zaman mı kullanacağım bundan sonra bilmiyorum çünkü içim acımadı, otomatik gerçekleşti sanki.
Ne daha kötüdür Turuncu? Kötü olduğunu bildiğin kötü davranış mı, iyi kılığı ile giydirilmiş kötü davranış mı?
Beni dizinin dibine, senelerce üzerime çalışıp oturtmayı başardı ve öyle bir haldeyim ki onu suçlayamıyorum "Sen yaptın ki" diyorum. Ben mi yaptım gerçekten?
Hiçbir ilgi alanım önemsenmedi; hiçbiri. Benim neyle ilgilendiğimin hiçbir önemi yoktu çünkü neyle ilgilenmem gerektiği annemce belirlenmişti ve bu yolda istemediğim fedakarlıklara girerek, beni yolumdan vazgeçirdi, o fedakardı ve ben kendimi suçlayandım.
Yemek yemeye aşırı zorlanmak nedir biliyor musun sen? Obez olmamı mı beklerdin mesela? Anoreksiya oldum, saçlarım elime geldi ve bu benim "Dengesiz beslenmeme-söz dinlememe" suçum oldu.
Sen 2 yaşından beri tek rahatlama yolun olan resim çizmenin elinden alınması nedir biliyor musun? İyiliğim içindi ve çok güzel açıklanmıştı, o kadar şahane ikna oldum ki aslında ben resim çizmeyi o kadar sevmiyormuşum bile :) Sonra tabi "Ben tercih ettim" oldum.
O kadar ağır bir pedofili korkusu yaşardı ki annem; liseye kadar hiçbir arkadaşımla evinde doğru düzgün hatıram yok. Çünkü onlar bize gelirdi ve annemin yaptığı tüm yemekler karşısında böyle bir annem olduğu için şükretmem gerektiğini söylerlerdi.
Sen kışın ortasında terledin mi Turuncu? Ciddi soruyorum. Kışın isilik çıkardın mı? Öyle bir fotoğrafım var; üzerimde beyaz peluş kabarık bi mont, zannedersem 3 yaşındayım; boynumun yukarısına kadar düğmelenmiş, kaşkolla burnu sarılmış, alttan yün başlık ile kapüşonun içine iki kat sarılmış. Açıklaması "Koşardın terlerdin" di. Bir çocuğun Antalya kışında o kıyafetlerle terlememesi ve isilik çıkarmaması imkansız. Sonra gelsin ağır gripler, iltihaplanmalar ve hastaneler.
Serum başında bekleyen fedakar anne... Cahillik mi? Hiç zannetmiyorum, daha çok vekaleten munchausen sendromuna benzetiyorum. Çok bilgiliydi.
Ortaokulda günlüğümü okuyup hesap sordu.
Bu her annenin yapabileceği şey olabilir ama o günlüğü elinden alıp parçalarken karşımda gülümseyerek "Sen daha iyilerini hak ediyorsun" demesi? İyi mi kötü mü?
Kuzenim sigaraya başlamıştı, ben ise merak edip ondan tek dal yaktım (Sigara içmiyordum). Yakalanacak ve eniştem kızacak, benimkiler bana kızmaz biraz nutuk çeker sadece diye kuzenimin suçunu üstlendim. Teyzem "Aferim kızıma" dedi, annem teyzem karşısında boynunu eğdi diyemedi ya; o akşam sorguya çekildim. "Yazıklar olsun, senden hiç beklemezdim" girişi ile öyle rencide edildim ki.. Kuzenim "Kuzen sakın söyleme benim içtiğimi, teşekkür ederim" diye mesaj atmıştı ve söz verdim. Aldım telefonumu "Anne, sana bir şey göstereceğim ama bu sadece bizim aramızda kalacak; benim sana -layık- bir evlat olduğumu bil. Kimseye söylemeyeceksin tamam mı?" dedim. "Tamam annem, tabi annem bitanem, söz"ler... Mesajı gördü, anladı ve "O mesajı teyzene okutacağız!" a döndü olay. Hemen mesajı sildim "Anne nolur yapma, kuzenime söz verdim nolur" diye yalvardım köpek gibi. O ne yaptı sence? "Ben yeğenimin zehirlenmesini istemiyorum" diyerek beni de alıp kuzenim-teyzem öyle bir yüzleşmeye götürdü ki, kuzenimin yüzüne bakamaz hale geldim. :)
Ve daha neler... Ve sürekli tekrar eden "İyiliğin için, bilemezsin, anlamazsın, olmaz, yasak, asla, ben bilirim, bana hak vereceksin, sizin için neler yapıyorum görmüyor musun, sen nasıl vefasız bir çocuksun" sözleri dönen her gün.
Her gün anlam veremediğim bir yerden yükselen öfkem ve her seferinde sonucun "Neyin eksik?! Daha ne yapayım kızım senin için?"e bağlandığı o bilindik kısır döngü.
"Elalem ne der"li travmalarımıza girmiyorum bile.
"Senin tek sorunun şımarıklık" ile başlayan cümlelere de.
Baktım olmayacak; basıp gideyim bari dediğimde kardeşimi hemen önüme koydular. Kardeşime baktım ve gidemedim.
İntiharı düşündüm. Bunu anneme yapabilirim ama kardeşime böyle bir hatıra bırakamam dedim.
Neye öfkelendiğimi senelerce anlamadım ve kendimi suçladım. Çünkü annem çok iyiydi, o bir anneydi.
Sonra bir başka hastalık patladı kendimi sorgularken.
Korktu, öldü bitti, sevgi sözcükleri sıralandı döküldü ve "Sen yaptığın hataları düşünerek çok üzüldün biliyorum kızım kendini suçlama, sen iyi evlatsın anneler için evlatları vazgeçilmezdir seni her hatanla sevdim ben." tarzında konuştu. Tüm hatalarım(!) benim oldu :) Kendisinde hata yok.
Turuncu, daha bunlar sadece %1i.
Ben ömürlük bir beyin yıkama seansından çıkmaya çalışıyorum.
Sıradan giydirdim.
Kalbi mi var tansiyonu mu, şekeri mi var ölür mü kalır mı anam mı babam mı tanımadan.
Hala rahatlamadım.
Telefonun diğer ucunda sakin sakin "Söyle, söyle, rahatlarsın" diyen annem, yanımda "Şşş ne oluyorsun, onlar nasıl sözler? Sus artık" diyen babam. Dönüp ona da saydırmam, susup kalması vb...
İtina ile en ağır sözleri seçmedim; ne nasıl geldiyse, ne varsa zihnimde onlar döküldü. Bu kadar ağır olacağını ağzımdan çıktıktan sonra fark ettim ve buna üzülmedim, zerre "İncittim mi?" düşüncesi taşımadım. Bu uzun bir zaman sonra gelen bir başka gerçek sinir krizi olmalı ve hiçbir pişmanlık barındırmıyor. Sesim yükselmedi, sözlerim ciddi manada ağırdı. Evladım bana söylese ağlardım, çok ağlardım. Annem ağlamadı, önce kendini savunmaya çalıştı, sonra olmayınca "Böyle düşünüyorsan görüşmeyelim o zaman kızım, beni ölmüş say, sen bilirsin, sen nasıl huzurlu olacaksan öyle olsun" dedi.
"Huzur bulamıyorum anlamıyor musun?!" deyip devam ettim "Zekan mı yetmiyor?" diye. "Aaa anneye öyle şey denir mi?" diyerek kendi çaplarında ayıplayacaklar defolup gidebilirler konumdan; ya da ayıplayın, alışkınım.
Evet. Mümkün değil anlamıyor.
Anlamasını isterdim.
Kabullenemiyorum.
Nasıl işlediyse, atamıyorum.
Nereye gizlediyse bulamıyorum.
Çoğu kişinin kabullenip yoluna devam edemeyeceği ağır noktalardan geçtim, bir annemden geçemedim.
Dövüp sövseydi, atsaydı; onu silip atmam kolay olurdu belki.
Canının içine kadar sarsa, anladığını hissetsem ve gerçek bir gayret ile özür dilediğini görsem de affederdim.
Çok blur.
İçimi dökmek istedim.
Drama Queen demek serbest.
Ben de size "Anlayamazsınız" derim olur biter.
"Annen hayatta en azından" diyeceklere de baştan diyeyim; "Evet, şükür ki."
Okuduğunuz için teşekkür ederim; anneden ağır yaralı olanlara selamlar.
Cok haklisin seker :)Çok normal degil mi :)
İnsanın en güvendiği, en sırtını yaslayabileceği, en yakını annesi olması gerekirken, hayal kırıklığına uğrayıp, itilmiş, güveni sarsılmış çocukluk geçiriliyor.
Eh bu da güçlendiriyor :)
Annesinden bile beklentisi olmayan bir kadını kim neyle korkutabilir? :) yalnızlık mı? Sevgisizlik mi? Psikolojik savaş mı?
Çoğunu çocukken hallettik biz cınım.
Tek konu sahibinden mi yükseliyor senceiyimserlerde bugün
Sıradan giydirdim.
Kalbi mi var tansiyonu mu, şekeri mi var ölür mü kalır mı anam mı babam mı tanımadan.
Hala rahatlamadım.
Telefonun diğer ucunda sakin sakin "Söyle, söyle, rahatlarsın" diyen annem, yanımda "Şşş ne oluyorsun, onlar nasıl sözler? Sus artık" diyen babam. Dönüp ona da saydırmam, susup kalması vb...
İtina ile en ağır sözleri seçmedim; ne nasıl geldiyse, ne varsa zihnimde onlar döküldü. Bu kadar ağır olacağını ağzımdan çıktıktan sonra fark ettim ve buna üzülmedim, zerre "İncittim mi?" düşüncesi taşımadım. Bu uzun bir zaman sonra gelen bir başka gerçek sinir krizi olmalı ve hiçbir pişmanlık barındırmıyor. Sesim yükselmedi, sözlerim ciddi manada ağırdı. Evladım bana söylese ağlardım, çok ağlardım. Annem ağlamadı, önce kendini savunmaya çalıştı, sonra olmayınca "Böyle düşünüyorsan görüşmeyelim o zaman kızım, beni ölmüş say, sen bilirsin, sen nasıl huzurlu olacaksan öyle olsun" dedi.
"Huzur bulamıyorum anlamıyor musun?!" deyip devam ettim "Zekan mı yetmiyor?" diye. "Aaa anneye öyle şey denir mi?" diyerek kendi çaplarında ayıplayacaklar defolup gidebilirler konumdan; ya da ayıplayın, alışkınım.
Evet. Mümkün değil anlamıyor.
Anlamasını isterdim.
Kabullenemiyorum.
Nasıl işlediyse, atamıyorum.
Nereye gizlediyse bulamıyorum.
Çoğu kişinin kabullenip yoluna devam edemeyeceği ağır noktalardan geçtim, bir annemden geçemedim.
Dövüp sövseydi, atsaydı; onu silip atmam kolay olurdu belki.
Canının içine kadar sarsa, anladığını hissetsem ve gerçek bir gayret ile özür dilediğini görsem de affederdim.
Çok blur.
İçimi dökmek istedim.
Drama Queen demek serbest.
Ben de size "Anlayamazsınız" derim olur biter.
"Annen hayatta en azından" diyeceklere de baştan diyeyim; "Evet, şükür ki."
Okuduğunuz için teşekkür ederim; anneden ağır yaralı olanlara selamlar.
Sizi hiç tanımayan insanlara bile defolup gidebilirsiniz diyebildigine göre annene üzüldüm açıkçası uslubunuzdan dolayı sizi anlama şansımız yok kusura bakmayin
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?