- Konu Sahibi CaRPeDieM02
-
- #161
bu yaziyi cerceveleyip asmak istiyorummmmmmmmmm.........tbk ederim sizi ancak bu kadar güzel anlatilabilirdi bu durum........Güçlü kadınlar vardır, her işlerini kendileri halletmeye çalışan. Anne babaları tarafından böyle yetiştirilen. Onlar kendi paralarını kendileri kazanmak isterler. Evdeki tüm tamirat, tadilat işlerinden anlarlar. Bir erkeğe mecbur kalmadan da hayatlarını devam ettirebilirler. Faturalarını kendileri yatırırlar. Hemen hemen tüm işlerini kendileri yaparlar. Hatta etraflarının yükünü de üstlenirler. Özgürlüğü severler, dik durmayı da, güçlüdürler çünkü...
Âşık olduklarında hissederek yaşarlar. Aşklarına kurallar koymadıkları gibi büyük beklentilere de girmezler. Sevdiklerine problem çıkarmazlar. Bütün gün çalışıp durduktan sonra, akşamları yorgun da olsalar sevgilileri buluşalım dediğinde, hemencecik hazırlanıp sevgililerinin onları evden almalarına gerek kalmadan, o her neredeyse onun olduğu yere giderler.
Çoğu zaman sevgililerinin ya da kocalarının haberi bile olmaz yaşadıkları sıkıntıdan, yansıtmazlar çünkü. Para var mı, işyerinde sıkıntı mı oldu, birine canı mı sıkıldı, hiç bunlarla yormazlar birlikte oldukları erkeği. Çünkü istemezler kimse onlara acısın.
Sonra da bir bakarlar ki, bu kadar dik durmanın ve sorun çıkarmamanın karşılığında gerçekten de kimse onlara acımaz. Bu durum zamanla gelenekselleş ir ve acınmama ile sorun çıkarmama hali yaşam tarzına dönüşür. Ezkaza dayanamayıp sorunlarını paylaşmaya kalksalar, bu sefer de sorunlu kadın, kaprisli kadın, tahammül edilmez kadın damgasını yerler. Bu yüzden de terk edildiklerinde bile hiç seslerini çıkarmaz bu güçlü kadınlar! Terk eden erkek de bilir onun ne kadar güçlü olduğunu ve onsuz da yaşayabileceğini, içinde yaşadığı fırtınalardan bihaber.
Sonra bir dosttan, eşten, ya da tanıdıktan duyarlar ki onu terk eden gitmiş erkeğe muhtaç yaşamak zorunda olan biriyle beraber olmaya başlamış. Erkekler çok severler böyle kadınları. Birinin ona muhtaç olduğunu görmek bir çok duygusunu okşar erkeğin.Onlara kendini erkek gibi hissettirir! Bu zayıf kadınlar erkeklere bağımlıdır.
Mesela fatura filan yatıramazlar, anlamazlar çünkü. Nerden yatırılır onu da bilmezler. Ev ya da yemek alışverişi de yapmazlar, çünkü taşıyamazlar onca torbayı. Hep yorgun olurlar, bütün gün spor salonları, kuaför, o mağaza, bu mağaza gezerler. Akşama yemek yapmaya fırsat bulamazlar. akşam eşleri eve geldiğinde, bugün nereye yemeğe gidelim, diye sorarlar. En kötü ihtimal dışardan yemek söylerler. Zayıf kadınlar doğurdukları çocuğa bakacak gücü de kendilerinde bulamazlar, pamuklar içinde yaşamaya alışmışlardır bir kere. Kendilerini hep altın tepsi içinde sunarlar. Huysuzluk da ederler, ama bu erkeğin hoşuna gider, çünkü kadın ona muhtaçtır, söylenmeyen güçlü kadının aksine, hiçbirşeyi beğenmedikleri gibi devamlı da mutsuzdurlar. Pek teşekkür etmezler, kıskançlık krizlerini de severler Kocasının ve sevgilisinin hayatlarını karartırlar. Erkekler bu kadınları asla terk edemezler. Çünkü o güçsüz, kırılgan bir kadındır. Ayrılırsa kurda kuzuya yem olur. Koruyup kollanmalıdır her an o!
Zayıf kadınlar hiç çökmez, buruşmaz ve yıpranmazlar. Ancak işin ilginç yanı her zaman daha değerli olanlar da onlardır. Ve geride kalan güçlü kadınlar tüm bunların nasıl gerçekleşebildiğ ine sadece bakakalırlar.
Konu sahibini tanımıyorum. Yorumumu yazdıkların yola çıkarak yazıyorum.
Başarılı bir geçmişe, kariyere sahip genç bir kadın, bir şekilde kandırılıyor (mecazi anlamda) başarılı bir evlilik vaad ediliyor. Her kadın gibi bu plan çekici geliyor ve belki çok iyi tanımadan evleniyor.
Kendisi mükemmelliyetçi olduğu için nişan, düğün vb her şeyi tek başına hallediyor. Çünkü başarısızlığa tahammül edemiyor.
Dışardan güzel, başarılı görünen bir evliliği bebekle taçlandırmak başarının doruk noktası olacaktır. Böylece başarılı eş-anne-iş kadını üçlemesini tamamladığında hedefine ulaştığını düşünecek.
Ama zamanla farkedecek ki, hayatın temeli başarı değil huzur, mutluluk, sevgi, saygı imiş. Haketmeyenlere değer vermiş, gereksiz şeyler için kendini yormuş ve aslında başarılarla dolu sandığı hayatı bomboş, sevgisiz, soğuk bir yuvada geçmiş, o zaman -Allah korusun- depresyona bile girebilir.
Arkadaşların dediği gibi erkekler güçlü kadını sevmez. Evlilikte kendilerini fazlalık hissederler. Nasıl olsa bensiz her şeyi yapıyor, ben de keyfime bakarım diye düşünürler.
Aslında erkekler çok basittir, ona ihtiyacın olduğunu söyle, evle ve evlilikle ilgili sorumlukları ona yükle, aciz değilsen bile arada öyle davran. Çünkü erkek yapısı itibariyle kendisine ihtiyaç duyulmasından hoşlanır. Muhtaçmış gibi davran ama ezilme.
Mesela musluğu boz, hayatım tamir eder misin ya da tamirciyi çağırır mısın? ben hallederim deme sakın, bırak erkekliğini yapsın. İşten geldiğinde yorgunluktan kımıldama bile. Sen olmazsan ne yapardım, iyi ki sen varsın, ev işinde yardım ediyorsun, yemek hazırlıyorsun diyebilme imkanı bırak kendine. Ondan yardım aldıkça ne kadar mutlu olduğunu, sevginin saygının arttığını söyle.
Maddi konularda elini eteğini çek, eşine yık masrafları. Hatta uygun bir dille kendisi hakkında etrafta "kadın parası yiyor, sağlam kapıya ayak basmış" vb dedikodular duyduğunu, bunlara sebep olmak istemediğini söyleyebilirsin. Belki işe yarar.
çok güzel söylemişsin:hayatın temeli başarı değil huzur, mutluluk, sevgi, saygı imiş. ...bende başarılı bir insanım ama huzura açım resmen...
Selam kızlar,
Eşimle 9 aydır evliyiz. ve biz 1 yıl içinde evlendik. Evlenirken herşeyi, her harcamayı kendimiz yaptık, ailelerden hiç bir destek gelmedi. yüklü bir miktarda kredi çektik ve onu ödüyoruz. Üstüne birde eşimin bedelli askerliği çıktı. Eşim memur o yüzden gelir belli gider belli. Ben özeldeyim güzel paralar kazanıyordum ancak ödemelerim çiktı, işlerimde bazı sorunlar çıktı ve toparladığım paraları kaybettim.
Eşim de ailesi 8ki bu duruma sinirleniyorum) de bu bedelliyi benim ödemem gerekiyormuş gibi davranıyor. Tek benim sorumluluğumdaymış gibi bir beklenti var. Ve bu sıralarda işlerden çok da gelen birşey yok. Eşimle sürekli tartışıyoruz bu yüzden dolayı. Bu konu dışında hiç bir sorunumuz yok çok şükür. Eşimde çok iyi birisi. Ama para konusu bizi çok yıpratıyor
Yani evlendim ve durup dururken dünyanın borcuna girdimBunu söylediğim zaman da evde kıyamet kopuyor.
ben yine parayı toparlayacağım diye canla başla çalışıyorum. Ama ben bu kadar çalışırken kimsenin birşey yapmamasına da bozuluyorum. Ailesine de bozuluyorum. Zaten düğünde de hiç birşey yapmadılar diye.
bedelli durumu da önce vardı param bana güvenildi ama sonra bir işimde ödeme yapmak zorunda kaldım ve kaybettim. Şimdi de eşim kızıyor bana. Ailesi de sürekli arayıp hadi yatırın diyip duruyorlarSabahlara kadar çalışıyorum ama yok yani
Gün içinde çalışırken 3 -4 yere gidiyorum ben. Eşim ise memur tek bir yere gidiyor. üstelik servisi de var ama binmiyor. tüm arkadaş çevresi öyle. O arabayla gidiyor ben ise gün içinde otobüs, dolmuş dolanıp duruyorum. taksiye bile binmiyorum artık. Hatta bazı yerleri koştur koştur yürüyorum ayağımda topuklu ayakkabılarla, sırf para vermemek için. hepsinden daha çok para kazanıyorum ama hepsinden daha zor yaşıyorum
şimdi yine para biriktiriyorum ama en azından kendime bir araba alıyım istiyorum
Doğrusu görücü usulu diyebilirim evliliğimiz
Ben Türkiyede en iyi ünivlerden birini bitirdim, şirket kurdum mis gibi çalışıyordum. aileme ev araba gibi güzel yatırımlar yaptım. Bu sebepten dolayı çevrede de çok duyuldum. Eşim ve ailesi de öyle duyup gelip, tanıştırmak için filan uğraştılar. Sonra nasıl olduysa tanıştım, görüştüm ve evliyim.
Nişanlı iken işimde sıkıntı yaşadım ve çok sağlam bir para ödedim. Arabamı o zaman sattım ve kimseye en ufak bir zararım olmadan canla başla çalışarak borcumju ödedim. Eşimden de ne maddi ne de manevi tek bir destek almadım. Herkes öyle güveniyorduki bana zaten insanları ailemi hayal kırılkığına uğratmamak için borcun miktarını bile söyleyemedim. yaklaşık 100.000TL para ödedim ve hiç borçlanmadım da bu parayı öderken. Elimde avucumda ne varsa sattım, çalıştım ödedim.
Ancak düğün hazırlıkları da benim için bu yüzden zor oldu, çünkü belimi doğrultamadan sürekli harcama yapmam gerekti. Eşimde de bişi yoktu o yüzden kredi çektik. Arabasız çalışmak çok zor, o kadar yere topuklularla tı tık gitmek çok zor, o kılıkta otobüse binmek bile çok zor. Tüm iş görüşmelerime geç kalmaya başladım. Birde şirket sahibisin prestjli durman gerekiyor yatırımcıya karşı ve çalışanlarıma karşı, bu sebepten dolayı da sıkıntılar yaşıyorum.
Yine de toparladım kendimi para biriktiriyorum ama ben bu kadar zorlanıp kimseye en ufak bir yük olmadan elimden geleni yaparken. Herkesin kendi rahatında olmasına bozuluyorum
Eşimde kendi havasındaHavalı bir arkadaş grubu var. Ben para vermeyeyim diye bazen öğle yemeği bile yemiyorum. Çünkü yeri geliyor yatırımcıya filan yemek ısmarlıyorum. Oradan denkleşsin diye. Eşim ise kurum yemeğini beğenmeyip, arkadaşlarıya öğle arasında çıkıp biyerlerde yiyorlar. Bi de bunu bana söyleyinde iyice bunalıyorum.
Şimdi ise araba almak istiyorum bu biriktirdiğim paramla ama üstümde inanılmaz bir baskı var. Bedelliyi ödemem gerekiyormuş ilk olarakEşime bunların hepsini söylüyorum. Olmadı sat arabanı kendin öde diyorum ama ona da yanaşmıyor. Arabasız yapamazmış. Ben de yapamıyorum ki bana cidden lazım, ama sırf borç diye yapıyorum yine ( Ayakkabıdan ayağım acıyıp, ben koştururken eşimin restoranda o biricikarkadaşlarıyla takıldığını da duyunca yollarda ağlar duruma geldim artık.
Ne yapmalıyım(((
öyle yapayım diye kendime gaz veriyorum. Ama bi taraftan da üzülüyorum ve korkuyorum. Eşim çok kızar ailesi de öyle
bana eğer eşimin izni olmadan böyle bişey yaparsam iyice soğuk davranacaklar. Eşimde ödemezsen bırakır herşeyi giderim askere diyor. Ama bu durum da da herkes iyice bana tepki alacak. Kendine araba aldı çocuk cağız da napsın parası yok, mecbur gitti havalarına girecekler((
kötü kadın olucam yani(
Eşin çok bencilmiş. Kendi arabayla gitsin, öğle yemeklerini dışarda yesin. Siz topuklularla yürüyün. Hayat mücadelesini tek başınıza verin, o keyfine baksın. Birde üstüne vatan görevi askerliğine gitmek istemesin, sizin paranızla askerlikten yırtmaya çalışsın. Asalak yaşam değildir nedir bu. Birde memurmuş, yan gel yat, işe arabayla git, maaşınla kendi ihtiyaçlarını karşıla, nasılsa karım evi geçindirir ne kasacam ben demiş. Çok hata yapmışsınız bence
İlk önce, zamanında arabanızı satmışsınız, ama şuan araba var eşinde. Eşinin servisi varmıiş, seninde gün içinde bi sürü yere gitmen gerekiyormuş. İste arabasını, senin kullanmam gerekir arabayı.
İkincisi asla ve asla bedelli parasını verme. Sen sadece kocanın hayatını kolaylaştırmak içinmi varsın? Peki senin hayatına nolacak? Elinde paran olsa bile verme. Gitsin yapsın askerliğini, bu ne lüks böyle. Hem paran olmayacak, hem bedelli gitmek isteyip karından para isteyeceksin. böyle rahatlıkmı olur. Zaten bu bedelliyi anlamış değilim. O kadar insan şehit olurken askerde, bir kısım insan parasıyla askerlikten yırtıyor
Sana tavsiyem sadece kendi kartlarını öde, kendi üzerindeki borçlarını ödeyip kalan paranı biriktir. Gizli hesabın olsun her ay at oraya. Evin mutfak alışverişini dahi yapma, sorarsa param yok de. işlerinin sıkıntılı olduğundan sürekli bahset, kazandığını bilmesin. Sonuçta memur değilsin sabit gelirin yok. Aylardır kazanamıyorum işler kötü gidiyor de, bak 3-5 gün buzdolabı boş kalsın nasıl mecburen gidip alışveriş yapacak. Gerekirse 3 gün 5 gün yeme. Öğle yemeğinden kısacağına akşam yemeğinden kıs:) Öğlenleri en güzel yerde yemeğini ye, işten çıkmaya yakında yemeğini ye, eve tok git:) akşamda aç olduğunu söyle ama. Sonra kendine bi hastalık uydur, mesela belinde bir disc kayması falan, tam bilemedim internetten araştırıp. SOnradan iyileşebilecek, ama şuan çok dikkat etmen gerekecek. Doktora gittim bende bu varmış de, topuklu giyme, iş yerine götür topuklularını sonra giyersin. Doktor topuklu giyme, ayakta kalma, toplu taşıma araçlarında ani frenlerde ayaktayken tehlikeli olabilir dedi dersin. Abartta abart ve arabasını iste. Vermezse ağla, cıngar çıkar, ben hastayım sen keyfinden arabayı vermiyosun de. Ne yap et al o arabayı elinden. Sen işe arabayla gitmeye başla, o servisle gitsin. Sen en pahalı öğle yemeklerini ye, o eve alışveriş yapıp yemekhaneden yemek zorunda kalsın.
Yalan dolanla iş yürürmü derseniz, böylesine müstahak arkadaşım. Seni paramatik gibi kullanmasına sakın izin verme. Düşünüyorumda devir nasıl değişmiş. Eskiden kadın evde oturur çocuk bakarmış sadece, adam var gücüyle evi geçindirirmiş. Eskiye dönsek ne.:)
Eşiminde arabası vardı o ona biniyor. Ben kendi arabamı nişanlıyken pödeme yapmam gerektiği için sattım demiştim. Düzgün anlatamamış olabilirm. Önceden de maddi açıdan bişey yapamayacaklarını biliyordum ama ben de kendime fazla güvendim sanırım. sonra o ödemeyi yapıp yıpranınca birileride benim yanımda olsun istedim, beni anlasınlar istiyorum. Eşim beni anlasın istiyorum. Ben bunları eşime söylediğimce aksine o bağırıp çağırıyor. PArayı batırmasaydın diye. Çok sinirleniyorum. Sanane benim parap sana bişey mi oldu diyesim geliyor. Ama daha çok bağrışma olsun istemiyorum.
Ailesine durumu anlatmıştım. Bu sıralar ekonomik bir sıkıntı içinde olduğumu ve bu miktarı çıkaramayabilirim dedim. Hatta onlara aylık gelen iyi bir kira var olmazsa "onu bize borç verebilirmisiniz" dedim. Kabul etmediler. Halla annesi "ben oğlumu okuttum ona yatırımımı öyle yaptım. Şimdi de evlendiniz. Sizin işiniz" dedi. bu sefer benim ailem de sinirleniyor. biz ne yaptık diye, arada kalıyorum. Ailem ödememi istemiyor.
bu durum geçici bir süre inşallah, yine toparlarım Allah nasip ederse ama bu dönemi bu şekilde anlayışsızca yaşamış olmaktan dolayı da çok üzgünümBu seferde sorguluyorum haliyle, hata mı yaptım diye?
Yine çalışıyorum, yine kazanıyorum, arabasını satsın ödesin bedellisini, ben de alıyım kendime bir araba, yine çalışırım daha iyi çalışırım hatta, bebeğim olsun istiyorum ama bu konuda bile eşim "önce borçları ödemeliyiz. Senin borçlar bitene kadar çalışman gerekiyor. Hamile kalırsan çalışamayabilirsin" diyor. İyice vazgeçiyorum herşeyden o zaman(
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?