işte bu..! temelimdeki bu sorunu bir süre önce çözdüm. bak sende aynı noktayı işaretledin.
herkes farkına varsın diye burdan anlatayım neler çözdüğümü.
ben daha ilkokuldayken annem kardeşlerimi üstüme yıktı (ki hiç kıskanmadım hep sahiplendim kardeşlerimi) daha ilkokuldayken yemek yapmayı öğrendim ben ve çocuk bakmayı daha 8 yaşındaydım en küçük kardeşimin altını almaya başladığımda.
kardeşlerimi okul derslerine çalıştıranda bendim sınıfta kaldıklarında dayak yiyende ben.
biliyomusunuz 2 kardeşim beni yıllarca anneleri sandılar kendileri söylediler bunu.
babam başka bir kadına çekip gittiğinde annemi toplayıp ona bakmaktta bana düştü.
yurtdışına çekip giden kimseye hayrı olmayan abim annemin en kıymetli evladıır biliyomusunuz.
ben henüz çocuk iken bir anne edasıyla yaşıyorum. evdeki çocukların sorumluluğu, ev işi vs.

eee beyin yıllarca kadınlığı yaşadıktan sonra elbette menopoza girecek. henüz 17 yaşındaydım.
sonuç itibariyle bilincim daha çocuklukta çocuk bakmaktan bıkıyor, bitkin yorgun düşüyor.
beyin bu bedenin bir çocuk daha taşıyamayacığını düşünüp kendini menapoza alıyor..
işte bu sevgili ailemin bana yükledikleri ve ödediğim bedel kendi bedenimin zamansızlığı..
 
İlk defa Bert Hellinger, Sistemik Aile terapisi çerçevesinde ve Fenomenolojik psikoloji anlayışı içinde, bireyi ailesine geri götürüp, ailesiyle içrek dünyada barıştırarak; aile sistemi içinde var olan mevcut yerini göstererek, sistemin yıkılan, bozulan yanlarını onararak geleneksel terapi anlayışlarına ciddi bir fark attı.

İkincisi ve belki de daha önemlisi: ailesiyle "ruhunun derinliklerinde buluşturulacak" olan bireyin yaşı, yaşadığı mekan, zaman ve ortam, ait olduğu ailenin diğer üyelerinin yaşıyor olup olmadığı da önemli değildir. Bu proses bireyin tamamen kendi iç dünyasında yaşanmaktadır. Gerçek hayatta böyle bir barışı yaşamaya kalkışmak belki on yılları kapsayacak, belki de hiç mümkün olamayacaktır.

Aile Dizimi çalışmasından geçen kimselerde eşleri, çocukları, ebeveynleri ve kardeşleriyle ilişki yeni baştan, yeni doğan bir bebeğin saflığı ve sıcaklığıyla kurgulanmakta, derin bir içsel huzura kavuşulmaktadır. Korkular, zayıflıklar, özgüven sorunları, öfke kin, soğukluk ve katılık gibi duygular müteakip bir yıl içinde yerini kendine güvene, güçlü duruşa ve kararlılığa; sıcak, yumuşak ve uyumlu davranışlara terk etmekte, böylece yaşam yeni baştan daha enerjik ve dış dünyayla barışık halde yeniden yapılanmaktadır.

Tüm bu içsel yenilenmenin sonunda kaygılar, duygusal bozukluklar, takıntılar ve çok çeşitli bedensel şikayetlerden kurtulmak çoğunlukla mümkün olmaktadır.

Ağır Kader

Bert Hellinger’in Türkçe’ye “Sevgi Düzenleri” adıyla çevrilen “Ordnung der Liebe” adlı kitabından tam tercüme edilmiş olan “Ağır Kader” (Schwere Schiksal) soyağacında yaşanmış travmatik vakaları içeriyor:
İntihar,

Cinayet,
Şehadet,
Zulüm etmek, zulme uğramak, tecavüz, taciz,
Terk etme, aldatma, istenmeyen- gönülsüz, çocuk uğruna beraberlik,
Boşanma, ayrılma,
Evlatlık edinme- verme,
İlk aşklar veya evlilikler, o ilişkilerden olan çocuklar,
Evlilik dışı doğumlar, neshebi bilinmeyen hamilelikler,
Düşük, çocuk aldırma, ölü doğum, doğuştan gelen sakatlıklar vb.

Diyelim büyük Babanın işlediği bir cinayetten hiç haberi olmayan torun, kurbana karşı duyulması gereken suçluluğu taşıyor ve kendi hayatını kısıtlıyor, kronik depresyon yaşıyor, hatta intihar ederek kendi dahli olmadan yaşanmış bir haksızlığı yaşamıyla “ödüyor”.

Bir başka örnek: Kadın ya da erkeğin kurduğu sıkı bir aşk ilişkisi hiçbir zaman tam olarak kopmuyor; daha sonraki evliliklerinde doğan çocuklar, geçmişteki sevgili ya da nişanlıyı temsil ediyorlar. Bunun çok acı sonuçları yaşanabiliyor. Eğer kadının bir tek kız çocuğu olmuşsa, nişanlı veya sevgili veya ilk eşi, yani bir erkeği aile içinde kız çocuk temsil ediyor ve o çocuk hiçbir zaman tam bir kadın olamıyor. Veya tersi; oğlan çocuk babanın ilişkisini temsil ediyor ve tam bir erkek olamıyor; örneğin erken yaşta prostat sorunu çıkıyor böylece kadınlardan uzak duruyor veya çoğunluk eşcinsellikte karar kılıyor.

Tek çocuklu bir ailede anne de baba da çocuk henüz küçükken başka sevgililer buluyor ayrılıyorlar. Bunun sonucunda çocuk çoğunlukla bedensel hasta oluyor, “siz durun, sizin yerinize ben gideyim” deyip, örneğin Lösemi oluyor ve ölüyor.

Hemen hemen çoğu Neurodermitis, Astım, Alerjik rahatsızlıkların altında benzeri sorunlar çıkıyor.

Babayı reddeden, küçük yaşta babadan ayrılan ya da kaybedenler genellikle alkolik ve depresif;
Anneyi reddeden, migrenli oluyor.
Anne babayı reddeden, kendini değersiz ve önemsiz görüyor,
Kendini önemsiz ve lüzumsuz görenler kansere daha kolay yakalanıyor,
Bulimia sorununun altında anneye açık, babaya gizli sadakat yatıyor.
Babanın anneyi ve evi terk etme duygusu yaşadığı durumlar Anoreksiya Nevroza sebebi olabiliyor.
İlk ilişkiden kalan bir öfke varsa, ikinci ilişki birincinin eksikliğini tamamlamak uğruna kendisi olamıyor.
özellikle Psikotik hastalıklarda ağır yaşanmışlıkların rolü önem taşıyor.
Vs. Vs. Listeyi uzatmak mümkün.

Örneğin 50 yıl önce, aile içinde yaşanmış bir olayın, o zamanlar diyelim henüz doğmamış veya 5 yaşında olan danışanın kişiliğinde bıraktığı izi bulmak mümkün olabiliyor
 
size bir şey danışmak istiyorum.bana evlatlık bebek geldiğinde bizim helalimiz olması için ağladığında emzirip susturunca benim ve eşimin helali olacakmış.bu gün bir akrabamın söylediği.hormon ılacı alıp sütümün gelmesini sağlamakmış.benim sütüm gelirmi ben emzirebilirmiyim hiç duymadım böyle bir şey bana yardımcı olurmusunuz...
 

Somtik eğer çevrenin ne dediğine önem veriyorsan yap.
Ama ben böyle birşeye inanmıyorum..
Helali olmak dini bir bakış açısı.
Sen o minicik yavruya bakarken altını temizlerken eşin onu kucağında gazını çıkarmak içn gezidirken.
Yıllar geçecek ve siz sübyana taciz demi bulunacaksınız ki????
Allah yazdıysa bozsun. Hele senn gibi çocuksuzluğun acısıını yüreğinde hissetmiş bir anne adayı en güzel annne olacak. Onun. Kılına ile zrar getirtmezsin bir kaplan gibi... Geç bunları anam babam...
 
her zamanki gibi doğru söylüyorsun.bu gün eşim tutturdu.erkek olsun farketmez diyor.yeterki biran evvel gelmesini istiyor.biliyorsunuz ben kız istiyorum.
 

Bilgnisacığım çok üzüldüm. Hassas noktalarda gezindik( ama cerehatı akıtırsak yara iyileşir..
Olan olmuş. Sorun artık içselleştirdiğin bilginisada... Onun değişimi lazım.

Annen sana nasıl hor davrandıysa aynı şeklde sende kendine hor davranıyorsundur.. Buna agresörle özdeşim deniyor.

Agresyonun büyüktür içinde ani öfke patlamaşrında oluyor olabilir..

Bİrde kalimeronun gidişi belkide babanın annei bırakması linkine gönderme yaptıysa ondan da çok etkilenişsindir.
Bir travma diğer travmanın linkinide izler..
 

Canım bende erken menepozdayım ama hiç bir sorun olmadı ilk donasyon işleminde çok şükür ki tuttu . Benim bildiğim yumurtalıklar yaslanır ama insan rahmi hiç yaslanmaz gittiğim bir doktor bana böyle söylemişti . Bence hiç böyle düşünüp negatifi çağırma bak ben son ay hatta adet olmadan transferim yapıldı ve tuttu .
 
yine buldun yaramıza merhem arkadaşım.
bende Aile dizimi ni okudum fakat benim
anladığım şu ailemiz tarafından bize zamanında yapışmış olan genetik zincirin kodlarını değiştirmek midir.
bende kısaca şöyle anlatayım annem beni 46 sından doğurmuş son çocuk benim iki annem var sonra babasız büyüdüm çok ilgisiz büyüdüm.
falan işte nebileyim varsa kendime kodlamam gereken bir şey varsa lütfen banada yazın
bu sefer ki donasyonda başarmam gerekiyor kızlar yardımmmmmmmm..........
 
arkadaşım çevremiz saçmlıklarla dolu. sen öyle bir hormon alacaksın sütün gelcek yok artık. haybeye bedene zarar.
burda evlat edinme forumunda bir kadın demişki " kız ise babayla kız çocuk aynı odada yalnız kalmamalı erkek ise kadın ilerde onun yanında başını örtmeli" toplumca ensest duygular taşıyoruz sanki bu nasıl bir sapkınlık düşüncesi yahu

düşünsene bir öğretmen ömrü boyunca yüzlerce öğrencisi oluyor gerektiğinde öpüp,kokluyor sarılıyor.
1.sınıflarda, anasınıfında,kreşlerde tuvalete bile götürüyor öğrenciyi. e bu öğretmen sürekli haramın yanında mı.

sen bir yavruya evlat diyorsan kutsal bir duyguyla sarıyorsan olay tamamdır kanımca..
hele ki bizler tüm çocukları sarıp sarmalıyoruz yüreğimizle..
 

Çok sağol inşallah hepimiz görücez bu mutlu günleri. Nolur olumsuz düşünme , bu tarz gel gitler yasaman çok normal ben bile hala yasıyorum ama şuna inanıyorumki eğer allahım istemese bu karnımda büyüyen canı vermezdi , benim canımda can bulan benim kanımla beslenen benim kokumla huzur bulan bir canlı benden daha fazla kimsenin hakkı olamaz ...
 
canım doğru söylüyorsun.insan sapkın olduktan sonra kendi çocuna neler yapıyorlar.allah korusun.size bir itirafta bulunayım.sosyal hizmetlere gittiğimde bize sordular.kardeş istermisiniz . özürlü .veya enset ilişkiden olan bebek istermisiniz o an kaynar sular başımdan aşağıya döküldü ben böyle doğan çocuk hiç duymamıştım. şok oldum...
 
azına sağlık arkadaşım benimde 1 ablamın çocuğu var benim yok
öbürünün kızının da 8-9 yıl sonra olmuş böyle değişik sıralanış şekli
 
malesef ki öyle şeyler var somtik. özürlü kadına tecavüz ediyorlar doğan bebeği vermek ozrunda hissediyorlar. ensest olaylarındanda dünyaya gelebiliyor. ama sen bunları aklından sil lütfen .. sakın kafa yorma etkilenmeyesin.

Yusufdeniz bende yeni doğan bebeklere bakamıyorum. yakınlarımın çouklarını görmeye 6-7 aylık olmadan gitmiyor. minik bebeklerden etkileniyor bir daha ağlama krizlerine giriyorum. sanada iyi gelmiyorsa hiç gitme derim.. ama komşunmuş çok bakmamaya çalış
 

canım sen erken menepoz muydun .hapla mı adet oluyorsun.peki o zaman tüp bebek nasıl denemiştin.yada ben mi öyle hatırladım yanlışsa afedersin canım.
 
sağol arkadaşım.bende sizler gibiydim . bebeklere bakamazdım gözü aydınlara gidemezdim.yıllardır.yüreğim sızlardı .ama şimdi pskolağa gidiyorum ilaç alıyorum.terapiste gidiyorum ve eskisi gibi değilim.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…