Tanıdıklarımın çoğu emekli olup Türkiye’ye yerleşti. Sadece döviz kuru dolayısı ile değil. Yurtdışında da rahat yaşayabilirlerdi ama tercih etmediler. Bu arada, insan kendi ülkesindeki insanların sinir bozucu laflarına daha az sinirleniyor, yurtdışında tanımadığı insanların laflarına daha çok sinir oluyor. Ben yurtdışında gereken lafı söyleyemedim diye bazen aylar sonra hala kendime kızıyorum, Türkiye’de daha kolay yatışıyorum bu konuda. Ama bunlar ayrıntı tabii ki. Olumlu olumsuz şeyler hep bulunur. Önemli olan şu: detayları iyi planladınız mı, işiniz var mı (ki var anladığım kadarıyla), yenilikler sizi mutlu ediyor mu, dilini çok iyi bilmiyorsanız azimle öğrenebilecek misiniz yoksa orada bir Türk grubu bularak sadece onlarla mı zaman geçireceksiniz vs..Beklentiye bağlı aslında. Bence gezmek için bir süre durmak para biriktirmek için iyi ama ömürlük yerleşmek için iyi değil. İnsanın hep bir yanı eksik kalıyor. Ben bitkiye benzetiyorum,alırsın başka bir toprağa ekersin,kurur gider o hesap . Kendi toprağının havası,suyu başka oluyor.
kızınız büyüyene kadar ne olur bilmiyorum ama ben eğitimimin bir kısmını Paris'te aldımBenim kızım da iki yıldır turist olarak Paris'e gideceğim diyor..düşünüyorum orayı beğenirse daha gelmeyi istemez. Not: yaşı daha 9
Almanya elbet eski almanya değildir ama tüm dünya değişti artık hiç bir yer eskisi gibi değil ki.Almanya’da ki akrabalarım da sürekli dert yanıyor Almanya eskisi gibi değil zor şartlar galan diyorum Türkiye’de en iyi otellere tatillere gidiyorsunuz biz orada gidemiyoruz nedir bu almanyadakilerin Almanya’yı kötülemesi
Arkadaşım zaten taşındı İstanbul’dan. Başka bir firmaya bölge müdürü oldu eşi. Kendisi serbest avukattı , çalışıyor yine ama Almanya’da çalışamayacaktı. Velhasıl herkes o kadar abartıyordu ki çalışmamaya razıydı, muhteşem şartlar var falan sanıyordu. Öyle çıkmadı, iyi oldu gitmedikleri bir bakıma. Bunlar da var yani. Yurtdışı herkese kollarını açmış değilozellikle almanya market alışverişi icin cok ucuz bir ulke. arkadasinizin maasindan bagimsiz yazdim. okul bedava. toplu tasima insanca. arac ve benzin ulasilabilir. bir de arkadasiniz demek ki trde cok iyi kazaniyormus ama trde o kademede maas alan insana da almanyada oyle dusuk ucret vermelerini garipsemedim degil.
Yaşadıklarınızı duyunca gerçekten şok oldum.ben de su mesaji okuyunca acaba ben uzayda mi yasiyorum dedim
saydiginiz okullardan birinde undergrad yaptim birinde de master yapiyorum su an ama o eglenceli, modern, kimse kimseyi yargilamiyor isleri bence biraz abarti. yani tabi sizin turistik geziniz suresince gordukleriniz farkli olabilir ama ben su an gece okuldan tek basima donemiyorum, denedigimde ise surekli tacize ugruyorum. cogu arkadasim da ayni sekilde. bir kez kolumdan tutup goturmeye calisan birine son anda sevgilim yetisti. turkiyedeyken bilkentte gece saat 3te tek basima arabami tepeye cekip icer sonra basar evime giderdim kimse bir sey demezdi.
markette sirada onune gecen birine hey ne yapiyorsun benim siram dediginde cevap verme tenezzulunde bile bulunmuyor, cevap vermek yerine siddet uygulamayi seciyor. yine universitede dunyanin farkli yerlerinden insanlar oldugu icin durum daha duzgun ama daha cahil kesim gercekten korkunc. belki de ben turkiyede cok elit bir kesimde bulundugum icin su an yadirgiyorum ama neredeyse 4 yildir amerikada yasiyorum insanlar cok nezaketsiz, siddete meyilli. dogru durust olanlar da zaten avrupali.
konu sahibine tavsiyem ise ingiltereye gidebiliyorsaniz gidin, yoksa ben turkiyeden ayrilmanin biraz abartildigini dusunuyorum. master bitince kendim turkiyeye kesin donus yapacagim, eger tekrar ayrilirsam da kesinlikle ingiltereye giderim.
Amerikada tatil ve gerçek hayat çok çok farklı. Kitaplara sığmaz. Çok küçük bir örnek, ben üniversiteye gittiğimde Türkiyedeki kampüs ortamını hayal etmiştim bilenler bilir. Çok sosyaldik, beraber tiyatro sinemaya gider, sohbet eder dert paylaşırdık. Amerikada 4 yıl beraber okuduğum sınıf arkadaşlarım selamımı almıyordu. Sadece benimle değil birbirleriyle de aynı. Sanki sınıfa robotlar girmiş insani tepkiler veremiyorlar gibi bir görüntüydü, hala aklımdadır. Bir gün gelir konuşurkar, aa arkadaş olduk dersin. Ertesi gün seni görmezden gelir selam vermezler, acaba ven kafayı mı yşyorum dün sohbet etmemiş miydik dersin. En iyi anlaşıp hala görüştüğüm insanlar ya Akdeni insanıydı yani Yunanlı, İtalyan, İspanyol gibi ya da Güney Amerikalıydı. Onlar da çok şikayetçi idiler aynı durumlardan, bu tuhaflıktan.ben de su mesaji okuyunca acaba ben uzayda mi yasiyorum dedim
saydiginiz okullardan birinde undergrad yaptim birinde de master yapiyorum su an ama o eglenceli, modern, kimse kimseyi yargilamiyor isleri bence biraz abarti. yani tabi sizin turistik geziniz suresince gordukleriniz farkli olabilir ama ben su an gece okuldan tek basima donemiyorum, denedigimde ise surekli tacize ugruyorum. cogu arkadasim da ayni sekilde. bir kez kolumdan tutup goturmeye calisan birine son anda sevgilim yetisti. turkiyedeyken bilkentte gece saat 3te tek basima arabami tepeye cekip icer sonra basar evime giderdim kimse bir sey demezdi.
markette sirada onune gecen birine hey ne yapiyorsun benim siram dediginde cevap verme tenezzulunde bile bulunmuyor, cevap vermek yerine siddet uygulamayi seciyor. yine universitede dunyanin farkli yerlerinden insanlar oldugu icin durum daha duzgun ama daha cahil kesim gercekten korkunc. belki de ben turkiyede cok elit bir kesimde bulundugum icin su an yadirgiyorum ama neredeyse 4 yildir amerikada yasiyorum insanlar cok nezaketsiz, siddete meyilli. dogru durust olanlar da zaten avrupali.
konu sahibine tavsiyem ise ingiltereye gidebiliyorsaniz gidin, yoksa ben turkiyeden ayrilmanin biraz abartildigini dusunuyorum. master bitince kendim turkiyeye kesin donus yapacagim, eger tekrar ayrilirsam da kesinlikle ingiltereye giderim.
Ablamın birçok ülkeyi gezen bir arkadaşı vardı. Amerika'nın cahili hiçbir yerdekine benzemiyor, ilkel insan gibi konuşmaktan aciz ve şiddete meyilli demişti. Ben çok şaşırmıştım sonuçta özgürlükler ülkesi olarak biliyoruz, herkesi havalı ve akıllı tipler olarak düşünüyordum. Hatta abarttığını düşünmüştüm açıkçası ama sizin dediğiniz de onaylar nitelikte.yine universitede dunyanin farkli yerlerinden insanlar oldugu icin durum daha duzgun ama daha cahil kesim gercekten korkunc.
Yine de euro son yıllarda minimum 6tl. Yani turkiyede kabaca 30000tl kazanan pozisyona 5000euro teklif edilmesini çok garipsedim.Arkadaşım zaten taşındı İstanbul’dan. Başka bir firmaya bölge müdürü oldu eşi. Kendisi serbest avukattı , çalışıyor yine ama Almanya’da çalışamayacaktı. Velhasıl herkes o kadar abartıyordu ki çalışmamaya razıydı, muhteşem şartlar var falan sanıyordu. Öyle çıkmadı, iyi oldu gitmedikleri bir bakıma. Bunlar da var yani. Yurtdışı herkese kollarını açmış değil
Evsiz konusu çok üzücü. Çoğu Vietnam gazisi psikolojileri bozulmuş, ya da uyuşturucuya girip çıkamamış insanlar. Eyaletlere göre kanunlar değişir, mesela bazılarında bu insanları bir eve yerleştirmiyorlar. Hem imkan yok hem eve gitmek istemiyor o kişiler, sokakta arkadaşlarıyla yaşamak istiyor. Çünkü ev denilen aslında küçük küçük odalar, çok kurallı, alkol uyuşturucu yasak, köpek genelde yasak ki evsizlerinin çoğunun köpeği var. Yani durum içler acısı. Alkol uyuşturucu bağımlılığından çıkamıyorlar çünkü sigortaları yok.Yaşadıklarınızı duyunca gerçekten şok oldum.4 kere Amerika’ya turistik amaçla gittim. New York, Los Angeles, Miami, San Francisco, wastington, Las Vegas’ı kapsayan. Çok eğlenceli, modern ve özgürlükler ülkesi olarak deneyimledim. Tabii bizi özel araçlar aldı, otobüse, metro binmedim hiç, kenar mahallelerde gezmedik. Avm, sahil ve eğlence parklarına gittik. En yakın arkadaşımda Berkeley’de Master ve doktora yaptı. O da dönünce kötü bir şey anlatmadı. Bir tek evsizler çok yoğundu. Ondan rahatsız olmuştum. Kimse umursamıyor. Bizde sokakta evsiz birini belediyeye haber verseniz hemen bakım evine yerleştirirler.
ahaha şu kiAlmanya’da ki akrabalarım da sürekli dert yanıyor Almanya eskisi gibi değil zor şartlar galan diyorum Türkiye’de en iyi otellere tatillere gidiyorsunuz biz orada gidemiyoruz nedir bu almanyadakilerin Almanya’yı kötülemesi
Kızlar, şunu da eklemek isterim
Ben, oraya yüksek lisansa gidip gelmeden önce değerli bir hocam aynen şöyle söylemişti: Yurt dışında kurabileceğin ortalama bir hayat, Türkiye'deki iyi hayattan kat kat daha iyidir.
Ben bu cümlenin ne kadar doğru olduğunu gidince gördüm. Zorlanıyorsunuz, mızmızlanıyorsunuz, yalnız ve uzakta hissediyorsunuz ama belirli bir yıldan sonra kafanız o kadar rahat ki...
İlk sene hiç Japon arkadaşım olmamıştı. Okuldaki kulüplere gidip aktivitelere katılarak arkadaş edindim. Hokkaido'da dağ bisikleti sürdük, beraber gemi yolculuğu yaptık, Tapınak(jinja) ziyaretlerine gittik ve daha neler neler. Alışması zordu ama alışınca bedenen ve ruhen ne kadar mutlu olduğumu fark ettim. Hayatı gerçekten yaşadığımı hissetmiştim. Türkiye'de böyle hissedemiyorum, herkes çok gergin ve toplum çok boğucu.
Evet, son derece haklısınız. Benimde genel gözlemim buydu. Gerek Avrupa olsun, gerek Amerika, gerek Japonya toplumlar düzenli, kurallara uyumlu. Bizde herkes patlamaya hazır bomba gibi. İnsanlar mutsuz, evleniyorsun kayınvalidesi, görümcesi, eltisi.. kimse bir başkasının mahremine, sınırlarına saygı duymuyor. Trafikte yol kavgası yüzünden hiç tanımadığın insan tarafından tacize, şiddete maruz kalabiliyorsunuz. Ekonomi zaten rezil. Türkiye çok geri kalmış bir ülke.
İngiltere’de de yaşadım, kültür olarak bana daha yakındı. Kibar, her şeye bulaşmayan ama ihtiyacınız olunca yardım eden sizi görünce selam vermekten korkmayan kişilerdi. Dünya görüşleri çok daha gelişmişti, eski bir uygarlık olmanın etkisi vardı üzerlerinde.ben de su mesaji okuyunca acaba ben uzayda mi yasiyorum dedim
saydiginiz okullardan birinde undergrad yaptim birinde de master yapiyorum su an ama o eglenceli, modern, kimse kimseyi yargilamiyor isleri bence biraz abarti. yani tabi sizin turistik geziniz suresince gordukleriniz farkli olabilir ama ben su an gece okuldan tek basima donemiyorum, denedigimde ise surekli tacize ugruyorum. cogu arkadasim da ayni sekilde. bir kez kolumdan tutup goturmeye calisan birine son anda sevgilim yetisti. turkiyedeyken bilkentte gece saat 3te tek basima arabami tepeye cekip icer sonra basar evime giderdim kimse bir sey demezdi.
markette sirada onune gecen birine hey ne yapiyorsun benim siram dediginde cevap verme tenezzulunde bile bulunmuyor, cevap vermek yerine siddet uygulamayi seciyor. yine universitede dunyanin farkli yerlerinden insanlar oldugu icin durum daha duzgun ama daha cahil kesim gercekten korkunc. belki de ben turkiyede cok elit bir kesimde bulundugum icin su an yadirgiyorum ama neredeyse 4 yildir amerikada yasiyorum insanlar cok nezaketsiz, siddete meyilli. dogru durust olanlar da zaten avrupali.
konu sahibine tavsiyem ise ingiltereye gidebiliyorsaniz gidin, yoksa ben turkiyeden ayrilmanin biraz abartildigini dusunuyorum. master bitince kendim turkiyeye kesin donus yapacagim, eger tekrar ayrilirsam da kesinlikle ingiltereye giderim.
Ablamın birçok ülkeyi gezen bir arkadaşı vardı. Amerika'nın cahili hiçbir yerdekine benzemiyor, ilkel insan gibi konuşmaktan aciz ve şiddete meyilli demişti. Ben çok şaşırmıştım sonuçta özgürlükler ülkesi olarak biliyoruz, herkesi havalı ve akıllı tipler olarak düşünüyordum. Hatta abarttığını düşünmüştüm açıkçası ama sizin dediğiniz de onaylar nitelikte.
O filmler yok mu, aslında sadece fragman onlar. Gerçekler dediğiniz gibi çok başka.kızınız büyüyene kadar ne olur bilmiyorum ama ben eğitimimin bir kısmını Paris'te aldım
paris korkunç pahalı, merkezi çok kalabalık (o kadar ki taaa o senelerde her apartmanda şifreli giriş olan tek başkent orasıydı) çok güvenlik sorunu vardı...her mahalle birinin mahallesi mesela tunus mahallesi, arap mahallesi, türk mahallesi ermeni mahallesi. yani ben gece 3'te tek başıma gezen kadınım avrupada, bi pariste arkadaşlarım "olmaz öyle gidemezsin keserler burada" dedi, düşünün yani.
o filmlerdeki romantik paris sacede beyaz fransız mahallesinde belli insanların yaşadığı bir elit rüyadır..belki bebek-etilerdir. şahsen ben öyle bir hayat görmedim duymadım... tüm paris öyle değil. yani biliyorum hep denir klişedir, seine nehri çamur akar paris sidik kokar diye, hakikaten öyle ama yani. bir kere fransızca bilmeyene çöp muamelesi yapan arogan garson ben bir tek paris'te gördüm. o soğuk denilen alman garsonlar fakir denilen balkan veya doğu blokunun hizmet sektörü bile 55'e katlar fransız hizmet sektörünü.
bir de bizim üniversite yüzyıllardır aynı binaydı, çok tatlıydı ama pozitif bilim için çok uygun değildi. (sosyal bilim sanat filan için çok hoş olabilir benim alanım elektron mikroskopu vs. kullanımı gerektiren bir alan, bize 200 yıllık bina çok uymuyor).
ama çok paranız varsa. kızınız saint josef'te okuyorsa, beyaz fransız gibi takılırım ben zaten tüm şarap çeşitlerini gözüm kapalı biliyorum degüstatörüm diyorsa tüm bunlar mevzu olmaz elbette.
ben de su mesaji okuyunca acaba ben uzayda mi yasiyorum dedim
saydiginiz okullardan birinde undergrad yaptim birinde de master yapiyorum su an ama o eglenceli, modern, kimse kimseyi yargilamiyor isleri bence biraz abarti. yani tabi sizin turistik geziniz suresince gordukleriniz farkli olabilir ama ben su an gece okuldan tek basima donemiyorum, denedigimde ise surekli tacize ugruyorum. cogu arkadasim da ayni sekilde. bir kez kolumdan tutup goturmeye calisan birine son anda sevgilim yetisti. turkiyedeyken bilkentte gece saat 3te tek basima arabami tepeye cekip icer sonra basar evime giderdim kimse bir sey demezdi.
markette sirada onune gecen birine hey ne yapiyorsun benim siram dediginde cevap verme tenezzulunde bile bulunmuyor, cevap vermek yerine siddet uygulamayi seciyor. yine universitede dunyanin farkli yerlerinden insanlar oldugu icin durum daha duzgun ama daha cahil kesim gercekten korkunc. belki de ben turkiyede cok elit bir kesimde bulundugum icin su an yadirgiyorum ama neredeyse 4 yildir amerikada yasiyorum insanlar cok nezaketsiz, siddete meyilli. dogru durust olanlar da zaten avrupali.
konu sahibine tavsiyem ise ingiltereye gidebiliyorsaniz gidin, yoksa ben turkiyeden ayrilmanin biraz abartildigini dusunuyorum. master bitince kendim turkiyeye kesin donus yapacagim, eger tekrar ayrilirsam da kesinlikle ingiltereye giderim.
amerika gercekten homesick durumunun en cok yasandigi yer bence. hele de bizim gibi sicakkanli milletler icin. yani selamlasiyorsun, her gun small talk yapiyorsun mesela ama bir konuda yardim istediginde arkadasim diyebilecegin biri yok. ben buraya sevgilimle birlikte geldim, acikcasi sevgilim olmasaydi herhalde hic sosyallesemezdim cunku oyle bir dunya yok. bilkentteyken (hep buradan ornek veriyorum cunku kendi okulum) tek bir ortak dersimin bile olmasi yeterliydi biriyle arkadas olmak icin. en azindan selamlasirdik.Amerikada tatil ve gerçek hayat çok çok farklı. Kitaplara sığmaz. Çok küçük bir örnek, ben üniversiteye gittiğimde Türkiyedeki kampüs ortamını hayal etmiştim bilenler bilir. Çok sosyaldik, beraber tiyatro sinemaya gider, sohbet eder dert paylaşırdık. Amerikada 4 yıl beraber okuduğum sınıf arkadaşlarım selamımı almıyordu. Sadece benimle değil birbirleriyle de aynı. Sanki sınıfa robotlar girmiş insani tepkiler veremiyorlar gibi bir görüntüydü, hala aklımdadır. Bir gün gelir konuşurkar, aa arkadaş olduk dersin. Ertesi gün seni görmezden gelir selam vermezler, acaba ven kafayı mı yşyorum dün sohbet etmemiş miydik dersin. En iyi anlaşıp hala görüştüğüm insanlar ya Akdeni insanıydı yani Yunanlı, İtalyan, İspanyol gibi ya da Güney Amerikalıydı. Onlar da çok şikayetçi idiler aynı durumlardan, bu tuhaflıktan.
kızınız büyüyene kadar ne olur bilmiyorum ama ben eğitimimin bir kısmını Paris'te aldım
paris korkunç pahalı, merkezi çok kalabalık (o kadar ki taaa o senelerde her apartmanda şifreli giriş olan tek başkent orasıydı) çok güvenlik sorunu vardı...her mahalle birinin mahallesi mesela tunus mahallesi, arap mahallesi, türk mahallesi ermeni mahallesi. yani ben gece 3'te tek başıma gezen kadınım avrupada, bi pariste arkadaşlarım "olmaz öyle gidemezsin keserler burada" dedi, düşünün yani.
o filmlerdeki romantik paris sacede beyaz fransız mahallesinde belli insanların yaşadığı bir elit rüyadır..belki bebek-etilerdir. şahsen ben öyle bir hayat görmedim duymadım... tüm paris öyle değil. yani biliyorum hep denir klişedir, seine nehri çamur akar paris sidik kokar diye, hakikaten öyle ama yani. bir kere fransızca bilmeyene çöp muamelesi yapan arogan garson ben bir tek paris'te gördüm. o soğuk denilen alman garsonlar fakir denilen balkan veya doğu blokunun hizmet sektörü bile 55'e katlar fransız hizmet sektörünü.
bir de bizim üniversite yüzyıllardır aynı binaydı, çok tatlıydı ama pozitif bilim için çok uygun değildi. (sosyal bilim sanat filan için çok hoş olabilir benim alanım elektron mikroskopu vs. kullanımı gerektiren bir alan, bize 200 yıllık bina çok uymuyor).
ama çok paranız varsa. kızınız saint josef'te okuyorsa, beyaz fransız gibi takılırım ben zaten tüm şarap çeşitlerini gözüm kapalı biliyorum degüstatörüm diyorsa tüm bunlar mevzu olmaz elbette.
Aman uyarıyorum çok ciddi hayal kırıklığı yaşarsınız. Amerika sadece bir New York City, San Francisco, Chicago, Miami değil. Mormonluk inancında olanların yoğun bulunduğu bir yerde yaşayan doktor arkadaşım delirmek üzere, mormon olmadığı için konuşmuyorlar onunla. Aynı arkadaşım daha önce amişlerle yaşamıştı, amiş kavramı yeni olabilir internetten bakabilirsiniz. Onlarla bir sorunu yoktu ama kesinlikle arkadaşlık etmek falan söz konudu değildi. O uçsuz bucaksız kıtada çok çeşitli insan var, evinde pul koleksiyonu yapar gibi silah biriktirenler var bazı eyaletlerde. Korona çıkınca silah satışı patladı, ailemi korumam gerekirse diye düşünen tipler var çünkü.Ablamın birçok ülkeyi gezen bir arkadaşı vardı. Amerika'nın cahili hiçbir yerdekine benzemiyor, ilkel insan gibi konuşmaktan aciz ve şiddete meyilli demişti. Ben çok şaşırmıştım sonuçta özgürlükler ülkesi olarak biliyoruz, herkesi havalı ve akıllı tipler olarak düşünüyordum. Hatta abarttığını düşünmüştüm açıkçası ama sizin dediğiniz de onaylar nitelikte.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?