Zayıflık üzerine...

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bunalıp ağlayacak gibi olduğumda aklıma gelen tek şey gözlerimin şişmesi. Kurbağa gibi oluyorum. Göz kapaklarım pörtlek pörtlek oluyor O yüzden ağlama annem, ağlama kızım, ağlama çiçeğim deyip geçiştiriyorum.
 
En son ne zaman tatil yaptın Çilek ?

"Tatil" olarak tanımlayacağım bir şeyi en son ne zaman yaşadım hatırlamıyorum.
Böyle diyorum, çünkü çok yoğun da değilim aslında bu sıralar. Ama bugün evde oturmaya karar verip kafam rahat oturamıyorum. Her an bir telefon gelebilir, her an bir yere gitmem gerekebilir.
Gecem, gündüzüm, hafta içim, hafta sonum karışmış durumda.
6 gün boş oturup bir pazar akşamı görüşmeye çağırıldığım oluyor. Normalde gitmem ama işlerim kötü ve her fırsatı değerlendirmem gerekiyor.
Her an diken üstündeyim. Kafam dolu sürekli.
Kurallarını kendim koyamadığım bir oyunun içinde, belirsizlikler içinde yaşıyorum.

İşlerim yoğun olduğunda da kafam hep dolu oluyor. Sürekli bir kriz, sürekli bir şeyleri çözme çabası...
Ama en azından "iş yapıyor olmak" iyi geliyordu.
 

Niye yıkıldı ya üzüldüm
"Kocam bana bağırdı, ağlayarak odama gittim" diyen hanımlara "ağla ama ağlarken kocanı da parçala" derim ben hep. Tarzım bu

Ağlamak benim için duygularımın +1'i resmen. Her ne duyguda olursam olayım gözyaşı kanallarıma bir şeyler oluyor.
Küçükken de böyleydim. 3-4 yaşında çekilmiş videolarım var. Onlarda bile anamla babamla konuşurken sesim hep ağlamaklı. Şarkı söyleyip tebrikleri kabul ettikten sonra kendimi koltuğa atıp ağlıyorum falan asdfghj

İşle ilgili gerildiğimde de sakince çözmeye çalışıyordum hep. Karşımdakine "sorun yoook, sen o güzel kafanı böyle şeylere yorma" modunda olurdum.
Son zamanlarda çok savunmasız hissediyorum.
İşim krizden çok etkilendi, maddi olarak zorlanıyorum. Alacağım paraları alamıyorum.
Bir yandan yeni işler bağlamam gerekiyor ve her görüştüğüm işi almak zorunda hissettiğim için çok geriliyorum görüşmelerde. Kendime güvenim, duruşum, bakışım değişti resmen.

Böyle olunca hem ters bir şeyde sakin kalmakta zorlanıyorum hem de eve gelip patlama yaşıyorum.
Önceden takmadığım şeyler bile yük oluyor artık bana. Her şeye öfkeliyim, içimi boşaltamıyorum bir türlü.
 

Ben de bir ara telefon çalmasından korkar olmuştum. Ne zaman gideceğini bilmiyorsun bazen uyurken çalıyor, bazen haftasonu.. İnsan stres oluyor. Bu beni çok mutsuz etmişti. Depresyona girdim adeta. Bu duruma nasıl alışılır bilmiyorum. Ciddi bir maddi kaygı yoksa haftasonunu kendine ayır. O gün için erkek arkadaşınla gezi planı yap. Bence evlenmektense onunla güzel vakit geçirmeye çalış. :) Belki bunun bir faydası olabilir.
 

Bunu yapabilsem çok rahatlayacağım gerçekten.
İnsanların yüzüne sakince bakıp "canım sen gerizekalı mısın, boş boş konuşma çekil kenara" demek istiyorum ama yapamıyorum.
Madonna yapar, çünkü o Madonna. Bense bir garip çilek
 

Son cümleniz çok doğru. Bir yaştan sonra kendine ait bir düzen istiyor insan.
Ama ben bu ruh halinde ve bu maddiyattayken kendime güvenemiyorum. Şu kafayla kaldıramam gibi geliyor.
Kendime güvenim zaten sarsılmış durumda, insanlardan nefret eder duruma gelmişim. Evlilik gibi tanışmanın ve aksiyonun bol olduğu yeni bir yola girmek bana iyi gelmez gibi geliyor.
 

Evet zayıflık olarak görülüyor maalesef. Bir de her şeye ağlayan biri olduğum için her ortamda ağlamak hoş olmuyor.
Babam "çok ağlıyorsun, her şeye ağlıyorsun. İnsanlar bunu zayıflık olarak algılar üzerine gelirler, biraz tutmaya çalış kendini" demişti.
Bu defa biriktirip biriktirip her şeye topluca ağlıyorum. Psikolojimi bozdu adam resmen :)

Hayatımdan komple memnun değilim sanırım şu sıralar. Dağ başına gidip yerleşesim var. Sevgilim dışında kimseyle iki çift laf edesim bile gelmiyor.
Ama hiçbir yere gidemiyorum ve hayatım da hiçbir yere gitmiyor.
Doctor Who'daki gibi kulübeli biri gelse, beni alıp götürse, bütün dünyevi dertlerden uzaklaşsam ne güzel olurdu.
 

Bana da uygun değil gibi geliyor ve bu beni daha çok üzüyor.
Çünkü mesleğimi seviyorum. İsteyerek girdim, okudum. Ama okurken ayrı yıprandım, çalışırken ayrı yıprandım.
Onca sene emek verdiğim şeyi kolayca bir kenara bırakamam. Bırakmak istemiyorum da zaten ama bıraksam bile ne yapacağım ki?
Beni insanlar yıpratıyor aslında. Hangi işi yaparsam yapayım insanlardan kaçış yok. Evde oturabilecek biri de değilim. Bu deveyi gütmeye çalışıyorum mecburen.

Evlenmek istiyorum aslında. Ama maddi manevi cesaretim yok. O sürece girmek zaten korkutuyordu beni. Şu an daha da korkuyorum. O curcunayı kaldıramam gibi geliyor.
 

Bende hemen hemen aynı şeyleri yaşıyorum ya Bir tek farkla ben sevgilimden de memnun değilim. Zaten pek bir şeyimi de anlatmam yüzeysel konuşuyorum onunla da.
 
Hiçbir yere gidemiyorum diyerek kendinize sınır koymayın. En basitinden ayrı eve çıkarak başlayın işe. İnsan belli bir yaştan sonra ailesini ne kadar sevse de aynı evde olmuyor.
 
Degisiklige ve uzak kalmaya ihtiyacin var tatlim
Ya bir tatile cik mesela yurtdisi , bodrum , datca vs
Ya da kokten degisiklik yap is degisikligi , aileden ayri eve cikma vs

Bunlari yaparsan tum bu ruh halin degisecek emin ol

Bence de değişikliğe ihtiyacım var. Başımı alıp gidesim, bir daha gelmeyesim var.
Ayrı eve çıkma, tatil vs hep maddiyata bakan şeyler. İşlerim gerçekten kötü gidiyor. İş alamıyorum, yaptığım işlerin parasını alamıyorum, boğuldum artık. Aldığım ufak işlerle kendimi zor geçindiriyorum şu an.
Alacaklarımı alabilsem onlarla bile çok rahat geçinirim ama şu an ofisin elektriğini ödemek bile gözüme batar hale geldi.

İşim hep stresliydi ama para kazanırken gözüme batmıyordu. Şimdiyse sabah peynirle kavga edecek durumdayım.
O kadar sene emek verdim, okudum, çalıştım, kendi işimi kurdum, bir düzen kurdum. Her şeyi kenara bırakıp vazgeçemiyorum. Ofisi kapatıp çıkamıyorum. Çünkü hep bir umut var.
Bizim işte hep böyledir zaten. 10 görüşme yaparsın, 1'ini alırsın. Şimdi yine görüşmelere gidiyorum, eskisi kadar olmasa da iş oluyor. O umut var oldukça kapıyı çekip çıkamam.
Ama bir yandan da umutsuzluk var ve bu benim her şeyime yansıyor. "Bu işi almalıyım" stresine girdikçe elime yüzüme bulaşıyor her şey.

O yüzden kafam çok karışık.
Nerede pes etmeliyim, nereye kadar mücadele etmeliyim bilemiyorum. Hep bir mücadele var ama aynı zamanda her şey belirsiz.
Her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlayan bir insan için belirsizlik kadar yıpratıcı bir şey yok.
 

Yese yine iyi, yavaş yavaş kemiriyor resmen. Ama değiştiremiyorum işimi. Kendi işimi yapıyorum ve kapıyı çekip çıkarsam "batmış" olma düşüncesi beni daha çok yiyip bitirecek gibi hissediyorum.
Piyangodan para çıksa çok iyi gelir bence hepimize :)
 

Yarısından fazlasının bozuk bence :) Böyle böyle delirttiler hepimizi.
Çok korkuyorum olmadık bir yerde patlayacağım diye. Evde azar azar ağlamaya çalışayım bari. Birikince sonu fena oluyor.
 

Meditasyona bir ara heves etmiştim ama fırsat bulup çok araştıramadım, nereden başlayacağımı bilemedim.
Bakacağım mutlaka, teşekkür ederim.
 

İşim hem var hem yok aslında. Kendi işimi yapıyorum. O yüzden bazen var bazen yok. Hem işsizim hem işliyim.
Beni mahveden de bu belirsizlik, bu düzensizlik aslında.
 

Benim de öyle oluyor ve kolay kolay da geçmiyor. Dün gece ağlama krizine girdim, şu an suratım hala şiş. Ağlayınca gözümü açamıyorum. Bir de ona sinirleniyorum
 

Ne is yapiyorsun?
Yani bizim buradan duydugumuz ve gozlemledigimiz turkiyede cok buyuk ekonomik kriz oldugu , o yuzden is konusunda bunalmakta haklisin , bizde turkiyedeki alacaklarimizi tahsil edemiyoruz bir suredir , kimi arasak agliyor
Eger sorunun tamamen bu ise insallah kisa surede gecer , gecmezse zaten herhalde ulke batacak bilemiyorum allah sonunuzu hayretsin

Ama is harici bir can sikintisi ise soyle bir deniz kenarina oturup denizi bile seyretsen kisa sureli de olsa ruh haline iyi gelir
 

Maddi kaygım üst düzeyde şu sıralar. Emeklerimin karşılığını görememek zaten çok üzüyor beni.
Üstüne hala güler yüzlü olmaya çalışmak, bir şeylere eyvallah etmek zorunda kalmak, "şu an gelemez misiniz" diyene "gelemem gerizekalı çünkü bugün pazar" diyememek, gece 10'da whatsapptan "bizim proje ne durumda" diyene "uyuyor. sen de git seviş, belli ki ihtiyacın var" diyememek çok yıprattı sinirlerimi.

Doktor olsam gece ya da hafta sonu arayanı anlarım. İnşaat sektöründeyim yani, projenin gece 10'da ne gibi bir aciliyeti olabilir acaba?
1 değil, 5 değil, insanların çoğu böyle.
Gün içinde yaşadığım stresi saymıyorum bile. Herkese ayrı ayrı laf anlatmaktan boğazım şişiyor artık.

İşin kötüsü eskiden müşteri eleyebiliyordum. Artık eleyemiyorum. Çünkü kriz var, doğru düzgün iş yok. İş olsa da emeğinin karşılığı yok.
Yaptığım işi severek değil de hayatta kalmak için yapıyor durumuna geldim artık. Ama hayatta kalamıyorum gibi :)
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…