Cuma Zayıflama Yarışması 2. Takım


olsun canım ne güzel gezmişsin bak.misafirlikte de yemem denmiyor haliyle.şimdi eritirsin sen onları..
 

valla turab haklı,o daha çok uğruyor.bak uğramadın kilo da veremedin gördün mü..
 
bizim 1. sınıf öğretmenimiz teneffüslerde sınıfta kalırdı.çekemiyorum o muhabbetleri derdi .haklılık payı var demek ki..ablam da sınıf öğretmeni o da hiç muhattab olmaz kolay kolay.çok sokulmaz.işte bir yerde yüz göz olunuyor demek ki.insan bazen istemeden çıkışabiliyor ama herkesin de sınırlarını bilmesinde fayda var.boş ver hiç kafana takma.akıllı olup tüm delilerle uğraşacağına arada deli ol onlar senle uğraşsın.
 
italya da canım.ben sürenin uzamasından korkuyorum.çocuklar hastalanmasa yine dert değil de,aynı anada ikisi de ateşlenince hangisine koşacağımı şaşırdım gece..

ayy evet canım yaa haklısın benimde eşim yoktu hafta sonu kızım hasta demiştim ya geçen hafta
aklım çıktı bişey olacak diye bizde bide küçük bir ilçedeyiz aman aman
allah yardımcın olsun şkerim
 
neyse ben hastane için hazırlayayım kızları.inşallah kalabalık değildir..görüşürüz..
 

var var alışveriş için çok yer var eskişehirde bize 1.5 saat ara sıra gidiyoruz ben daha yakınsın zannettim
 
italya da canım.ben sürenin uzamasından korkuyorum.çocuklar hastalanmasa yine dert değil de,aynı anada ikisi de ateşlenince hangisine koşacağımı şaşırdım gece..

çok geçmiş olsun bide tek kalınca zor olmuştur
ay çocuk büyütmek bu kadar zormu rabbim hepinize yardım etsin anne olmak çok zor zanaat
 

canım üzme kendini her yerde oluyor bu gibi durumlar istemesekte.. hayırlısı olsun diyelim
 
7 yaşındaki kızım ve 2 yaşındaki oğlum neredeyse ekranın içine girecekler. İki saattir fare kaçıyor kedi ise peşinden helak oluyor. Bizimkiler öylesine kaptırmışlar ki kendilerini başından ayırmak mümkün değil bilgisayarın.

William Hanna ve joseph Barbera'nın 70 yıl önce yarattıkları karakterler, yaratıcılarını da toprağa verdikleri halde kısır döngü hız kesmeden devam edip duruyor. Kim bilir daha kaç nesil bu kovalamacayla çocuklukluklarının en güzel çağlarını geçirecek.

Bizim de çocukluğumuzu süsleyen William 2001 yılında 90 yaşında, Joseph ise 2006'da 95 yaşında ölüp toprağa karışmışlar. İçimden rahmet okumak geliyor milyarlarca gülücük adına. Ama birden Hz. Nuh'u hatırlıyorum. Sonra İbrahim'i. Daha sonra Rabbime havale ediyorum ikisini de. "Rabbim bildiği gibi yapsın" diyorum içimden. Nihayetinde O, her iyiliğin ve kötülüğün karşılğını veren, işiten ve bilendir.

- Kızım yeter artık. Biraz da kitap oku diyerek laptopu çekiyorum önüme. Artık kitabımız da bilgisayar, hocamız da, hacımız da. Eğlencemiz, meleğimiz, şeytanımız, sağ kolumuz, gözümüzün bebeği, ayrılmaya kıyamadığımız sevgilimiz, her şeyimiz...

"Acaba hangi kitabı açsam?" diye düşünürken birden aklıma kibritçi kız geliveriyor.

Karar kılıyorum kibritçi kızda. Hey gidi kibritçi kız! Neler yaşamıştık sen son nefesini verene kadar. Seninle ilk kez ne zaman tanımıştım hatırlamıyorum. Ancak seni tanıdığım zaman bana hiç de yabancı gelmemiştin halbuki. Soğuğun ne demek olduğunu, lastik ayakkabımın içinde donmaya yüz tutan ayak parmaklarımdan biliyordum. Senin de elbisen inceydi, üzerinde kalın paltolar yoktu benim de.

Annen, yırtılan elbiselerine yama yapmıştı hatırlarsan, benim annem de benim giysilerimi yamalardı. Ne yalan söyleyeyim bazen utanırdım yamalı elbiseyle gezmekten. Senin de baban yoktu benim de. Sen, para kazanıp eve üçbeş kuruş götürmek için kibrit satmak zorundaydın. Yoksa evde annen ve kardeşin aç kalacaktı. Dört gözle bekliyorlardı yolunu.

Çok şükür benim, seninki kadar ağır bir yüküm yoktu. Para kazanmasam hiç kimse açlıktan ölmeyecekti. Ancak ben de çalışmak zorundaydım. Sen kibrit satardın ben de simit. Bazen okuldan dönünce, eski bir kemer çakılı, tahta zeytin kasasından bozma boya sandığımı sırtlayıp dolaşırdım kahve kahve. Elimde terlikler girerdim kapıdan içeri. Masalarda pinekleyen ya da "al papazı ver kızı" diyerek kâğıt savaşları yapan zaman katillerine elimdeki terlikleri uzatarak "boyayayım mı abi?" diye sorar bir yandan da duman bulutları arasında ısınmaya çalışırdım. İnşallah insaflı bir garsona denk gelirim de daha girer girmez kovulmam kahveden diye dua ederdim. Poyrazdan ellerimin üzeri kösele gibi olur minik minik kanardı. Ertesi gün boya kalıntılı ellerle çıkardım öğretmenimin karşısına.

Aradan geçen uzun yıllar boyunca belki birkaç defa rastlamıştım sana. Ancak bugün seni kızımla tanıştırma zamanıydı işte. Seni mutlaka kızım da sevecekti okuyunca.

- Hadi bakalım kızım. Benim çok sevdiğim bu hikayeyi oku sonra da bana anlat. dedim.

Beyaz Nur'um hikayeyi sesli sesli okurken, birden bazı şeyleri anlamadığını hissettim. Hemen araya girip okuduğu şeyleri izah etmeye çalıştım.

Allah'tan kibriti görmüştü birkaç defa. Kibritçi kızın neden diğer çocuklar gibi kar topu oynamayıp da kibrit sattığına şaşırmıştı. Halbuki herkesin babası vardı ve babalar çocuklarına istemedikleri kadar ekmek, elma, portakal, muz, çikolata ve dahi canları ne çekerse alırlardı. Hem parmakların soğuktan sızlaması nasıl birşeydi? Evet üşümenin ne olduğunu biliyordu ama donmak da neydi? "Yama"ne manaya geliyordu? Neden insanlar delinmiş elbiselere başka kumaş dikiyorlardı ki? Bir elbise delindiği zaman ya atılır ya da parçalanarak temizlik bezi yapılırdı.

Sonra kibritçi kız bir kibrit çakmıştı ısınmak için. Derken kendini bir hayale kaptırmıştı. Odun yanan bir odadaydı, şamdanlar yanıyordu ve odanın içi gündüz gibiydi. İyi de odada nasıl odun yanardı? Neden yakmışlardı odunu? Kalorifer yok muydu? Şamdan'ın ne manaya geldiğini öğrendik ama odada neden lamba değil de mum yanıyordu?

Kibritçi kız bir başka kibriti çaktığında bir yıldız kaymış, gökyüzünde bir yay çizerek uzaklaşmış ve sonra sönmüştü. Sahi yıldız nasıl kayardı? Bu yaz köye gittiğimiz zaman yıldızları seyretme fırsatı bulmuştuk ama kayan bir yıldıza rastlamamıştık hiç. Nasıl izah edebilirdim ki yıldızın kaymasını? Elimi havaya kaldırıp "bak şööyle" diyerek bir hareket yaptım. Bilmem anlayabildi mi?

İşte bugün ben anladım ki bizler çocuklarımızla aynı zemine basıyoruz ancak farklı dünyalarda yaşıyoruz.

Ben, ilk defa cep telefonunu yaklaşık on iki yıl önce görmüştüm. On iki yıl bir yetişkin için çok uzun bir süre sayılmayabilir ancak benim ilk defa cep telefonu gördüğüm tarihte doğan bir çocuk bugün tam on iki yaşında. Halbuki babam rahmetli daha ben doğmadan evvel telefona yazılmış ve yirmi yıl sonra evimize bağlanan telefonu görmeye ömrü vefa etmemişti.

Hiç farkında değiliz ama bizim dünya algımızla çocukların dünya algısı arasında fersah fersah uzaklık var. Biz, hayatımız boyunca yaşadıklarımızı ve bizim bildiklerimizi, çocuklarımızın da bildiğini zannediyoruz. Aynı şekilde onların kafasındaki dünyayı tanımadan çocuklarımızı tanıdığımızı iddia ediyoruz.

Artık kibritçi kız çok yabancı çocuklarımıza. Ömer Seyfettin'in "kaşağı"sı ne anlam ifade edebilir ki? Haksızlığa uğrayan Hasan'ın duyguları ve kardeşinin pişmanlıkları, bir kapı bulup da girer mi acaba çocuklarımızın kalbine? Yoksa onlar Winx Club kızlarından biri olup Selena'nın gizemli dünyasında yolculuğa çıkmayı mı tercih ederler?.. Sorular, sorular, sorular...

Aradan geçen yıllar sonra sana teşekkür etmek istiyorum kibritçi kız. Çünkü senin sayende bugün, çocuklarımla ve başka çocuklarla tanışmaya karar verdim. Çünkü çocuklarımız, biz onları tanıdığımız kadar bizimdir. Bir elmas ustası, ortaya mükemmel bir elmas koymak isterse, öncelikle elindeki şekilsiz taşın zayıf noktasını bilmek zorundadır. Aksi halde ters taraftan vuracağı bir darbe, taşın dağılıp gitmesine sebep olur. Çocuklar da böyledir işte...

Av. Bilal Koldaş
 
ooyyy kötü olmuş yaaa tam gider ayak
neyse sıkma canını
yok canım kyamet koptu derken kavga etmedik, sadece açık açık kimin ne olduğunu sahte olmaya lüzum olmaığını ben buysam sen de busun diye düşüncelerimi net net söyledim, ortada küsme vs.. olmaz kolay kolay, hakaret yok birşey yok, sadece kimse sahte davranmasın arkadaşlar, herkes aynı uygulamaları yapıyor, neden şeffaf olmuyorsunuz neden başkalarını eleştirirken kendi yaptıklarınızı göz ardı ediyorsunuz şeklinde yüksek sesle konuştum.eleştirmek ne kadar basit geliyor sizlere, sanki sizler aynı şeyi, yapmıyormuş gibi neden üzerini kapatıp allayıp pullayıp başkalarını rahatça elşeitriyorsunuz şeklinde konuştum, kavga değil anlayacağınız.sadece yüksek sesle şikayetimi belirttim..


bu önerine bayıldım, bazen gerçekten deli olmak isitiyorum, ben kimseyi idare etmeyeyim de herkes beni idare etsin diyorum topluluğun olduğu yerde fikir çatışması uyumsuzluk elbette olacak, buyüzedn ufak ufuk guruplanmalar oluyorben öğretmenler odasına çıkmaktan yanayım, çünkü çıkmadığın zaman olan bitenden bir haber olup, kendini soyutlamış oluyorsun, öğretmenler odası beni dinlendiriyor,okulda olup bitenden haberdar ediyor, sınıfta kaldığım an öğrenciler başımın etini yemeye tam gaz devam ediyorlar o yüzden ben ne olursa olsun çıkmayı yeğliyorum.
 


bir mezun olarak ben senden cok ugruyorum takima
o gitti hadi sen ac msni benimki acik.

kızım sanki bilmiyorsun evin halini neden giremedigimi senin daha iyi anlaman lazım bak kaçgündür seninle bile konuşamıyordum

italya da canım.ben sürenin uzamasından korkuyorum.çocuklar hastalanmasa yine dert değil de,aynı anada ikisi de ateşlenince hangisine koşacağımı şaşırdım gece..

uzamaz inşallah banucum çok geçmiş olsun salgınvar ben iyileştim ama hala sag kulagım agrıyor
ben koca kadın dayanamadım kuzucuklarımız nasıl dayansın inan agladım agrılara dayanamadım :2:
allaha şükür iyiyim
valla turab haklı,o daha çok uğruyor.bak uğramadın kilo da veremedin gördün mü..
evet çok haklısınız ama inanın hiç fırsatım olmadı ben iyileşmeden ablam geldi akşamına 2 kızıda hastalandı acile gittik 3 gün çokhastalardı daha sonrada ablamla biraz dolaştım alış veriş merkezlerini cumartesi kızımın piknigi vardı pazar günüde türk hava kurumunun 100.yıl gösterisini izlemeye gittik annemlerle çok güzeldi
ama artık evimdeyim ve şu kalan kilolardan kurtulmak istiyorum
 
Son düzenleme:
akrep çok geçmiş olsun rahatsızmışsın galiba,

banu Allah eşine bir an önce kavuşmanı nasip etsin...ayrılıktan öte yol yok gerçekten..

akrep anne ile ilgili paylaşımındaki resim mükemmel gerçekten. aldı götürdü beni. o bebeğin annenin boynuna dokunması var yaa, o hazzı çok iyi bilirim, bütün büyülü dumanın vücuduma yayıldığı andır o benim, kızımın boynuma dokunarak sarılması, ve hatta boynumdan öpmesimuhteşem hazz... ve aşkın sonsuz huzuru
 
Slm Kızlar,,
Ben de kara kara dünkü menümü nasıl yazcam diye düşünüyordum. Geçmişi okuyunca yalnız olmadığımı farkettim. Biraz olsun rahatladım
Dün sabah eşimdi olunca bir güzel kahvaltı ettik. Sonra da dışarı çıktık. Tabi dışarda dolaşırken acıkınca yemeğide dışarda yedik. Akşam geç geldik eve. Eşim saat 21:00 de menemen isteyince biraz da ondan tırtıkladım. Bi de komşum mercimekli köfte getirmişti. Eşim yemeyince çöpe atmamak için birazda ondan yedim

Neyseki bugün topladım kendimi SAbahkik menüm;
Bir dilim ekmek, iki zeytin, bir salatalık, pekmez, çokaz kaşar peyniri, bir bardak süt artırıcı çay,

Öğleyi henüz yemedim.

Kızım uyandı şimdi... daha evin yarısı süpürülecek , silinecek, yemek yapılacak... offf offf

Ben kaçıyorum. Herkese bol bol yağ yakmalar diliyorum
 


kızlar curves diye bir spor dalı duydunuz mu daha önce? tanıtımı geldi de okula.. bilginiz var mı?...:26:
 
Gunaydin canim evet az kaldik eskiler olarak ama bu iyiye delalet degil zulalycim benden sonra gelenler mezun oldu ben kaldim :26:

gunaydinlar arkadaslar
bu hafta herkesten en az 500 gr gitmesi umidi ile
Aminnnn

yorumsuz

ya biz de 1. azi disleirmizi cikardik azilarda bile farketmedik bile ama bu kopek disleri oldurdu beni. dun de biraz usuttu galiba aksamyediklerini geceliyin uyurken oksurdu ve yediklerini de kustu. ilk defa babamizi kanepeye gonderip yusufu yanima yatirdim ama yok agrisi var bebenin yazik uyuyamadi gece 3 den sonra agri kesici verdim de ancak sabaha dogru uyuyabildi
neyse ben hastane için hazırlayayım kızları.inşallah kalabalık değildir..görüşürüz..
kolay gelsin, Allah sifa versin
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…