20 yaşında evlilik isteği...

Selamın aleyküm değerli ablalarım ve büyüklerim,
Öncelikle yazacağım şey birçok konuya değindiğim bu nedenle biraz uzun olacak olan fakat genel olarak evlilikle ilgili düşüncelerime dalan bir sorun olacak… Hatta bir nevi içimi dökme daha çok. Bir de, psikolojik olarak nasıl bir çare sunulabileceğine dair bir fikriniz varsa çok ihtiyacım var, lütfen paylaşın.

Ben 20 yaşımda oldukça genç bir kızım, fakat konu şu ki çok derin bir evlilik isteğim var. Bana oldukça küçük olduğumu söyleyeceksinizdir, biliyorum çok haklısınız. Zaten hayatımda biri de yok hani, kararı verip vermeme aşamasında falan değilim. Sorunum benim bunu nasıl yenebileceğim, ya da bununla nasıl yaşayacağım…
Ben küçüklüğümden beri asla ve kat’a evlenmeyeceğim vs. yorumlarında bulunmadım, yani o ergenliğin verdiği bir isyan yoktu bende evliliğe karşı.



Ayrıca maalesef bizim nesil cinselliğe erken yaşlarda şahit oluyor, benim çok açık seçik videolara şahit olmam ilköğretime kadar dayanır diyeyim size. Bunu niye anlattım, biyolojik olarak tetiklediğini düşündüğümdendir belki. Çünkü ergenliğimden beri her yatağıma girdiğimde, istisnasız her gece olmak üzere, yanımda biri olsun istedim. Birine sarılma ihtiyacı duydum. Bu biri dediğim de tabii ki bir erkek.. Hep bir iki yastık fazlasıyla uyurum ben, sarılmak isterim çünkü. Hayal ederim zihnimde, canlandırırım. Kendimi daha çok farkına vardığım 17’li 18’li yaşlara doğru eskiden duyduğum sarılma ihtiyacı bir de yavaş yavaş cinsel istekte buldu kendini. Doğal olarak hormonların fırladığı dönemler, anlıyorum. Ama her akşam yatağa girdiğimde bu erkek sıcaklığını istemek ve buna dair canlandırmalar yapmak beni gerçekten çok yoruyor. Şu an 20 yaşımda, hâlâ, her yatışımda biri diyorum sarılsa keşke, öpüp koklasa… O kadar ihtiyacım var ki..
Ben dindar, başörtülü bir kızım ve şu vakte kadar flörtüm olmadı hiç, lisem kız lisesiydi ve şimdi üniversitede de biri olmadı tabii ki. Hem ortalama güzellikte bir kızım, içe kapanık biriyim bu yüzden ortamlara girmek de benlik değil, kendi küçük çevremde takılmayı seviyorum. Dolayısıyla dışımdan beğenilmeyince içimi de merak edip gelen olmadı hiç. Zaten evlilik dışı bir ilişkiye de asla razı olmam Allah doğru yoldan ayırmasın.

Ben kendimi bu konuda birine açmak istediğimde bana hayatta birçok başka meşguliyetlerimin olduğunu, onlarla ilgilenirsem unutacağımı, zaten evliliği düşünmek için yaşımın çok erken olduğunu vs söylüyorlar.

Ben bu cevapları hatmettim, ama şu konuda empati yapılmıyor bana karşı: Ben şu an Türkiye’deki akla gelen ilk iyi üniversitelerden birinde okuyorum. Yani meşguliyet dediğimiz durum benim için olağan, tam olarak kendimi veremesem de akademik olarak çabalayan, başarılı bir altyapısı olan biriyimdir.
Ayrıca gün içinde ne kadar meşguliyet içinde olursam olayım benim o gece gideceğim yer yatağım oluyor. Ve 13-14 yaşlarımdan beri o yatak kavramı ve o yalnızlık hissiyatı benim kafamda eşitlenmiş durumda. Yani ne kadar gün içimi dolu dolu geçirirsem geçireyim, her gece ben yatağa girdiğimde bunu kesin olarak yaşıyorum, bu duygu durumumdan kaçışım söz konusu değil. Ki ister istemez gün içine de bir hayli sıçrıyor bu durum. Odaklanmamı zorlaştıracak derecede.
Biraz açıkça yazacağım: Çok utanarak söylüyorum ki, libidom da çok yüksektir, hemen yükselebiliyorum hatta cinsel içerikli videolar izlediğim dönemler oldu ve yine yakın zamanlarda kendime dokunduğum bir sırada orgazmı keşfettim yanlışlıkla. Yanlışlıkla diyorum çünkü amacım bu değildi, hep çekinirdim kendime daha fazla dokunmaya. Ama o sırada kendime iyi hissettire hissettire orgazma kadar geldim. O sıra farkında değildim ama kahkaha attım, dedim ki orgazm oldum sanırım… Sonra Rabbim dedim, bir insan vücuduna böyle bir hissiyat mekanizması koymuşsun, şükürler olsun muhteşem bir şey… Fakat öyle üzüldüm ki, yaşadığım klitoris orgazmı olsa da keşke bunu evlendiğim insanla ilk olarak tatsaydım dedim. Bir de bu hissiyatı tekrar ve tekrar yaşamak istedim, aralıklarla mastürbasyon yapmaya başladım. Geçenlerde bunu kestim, çünkü nefsime bahane olarak hep helal bir dairede, kocam olmadığı için kendimi bu şekilde tatmin etmek tek yolum diyordum. Kendimi yatağa girdiğimde zor tutuyorum maalesef, çünkü o yalnızlık hissiyatını unutturan, beni kısacık bir an bile olsa cinsel bir hazza kavuşturup rahatlatan, uykuya daldıran bir çareydi. Ben kolay uyuyabilen biri değilim, ancak ve ancak gerçekten yorgun olursam 10-15 dkda dalma olabilir. Onun dışında her gün 30+ dakika uyumaya çalışırım. Buna yalnızlığı tattığım süre de diyebilirsiniz.
Şu vakte kadar elimde olmayan sebeplerden dolayı her Allah’ın günü, gün içinde en az yarım saat olmak üzere bu konu hakkında beynim yoruluyor. Düşünün, kaç yıldır günlük yarım saatinizi ayırdığınız bir şey olsa kim bilir ne raddeye gelirdiniz.

Bakınız, şunu unut deyince, ya da iç sesinize kes sesini dediğiniz zaman da susturamazsınız onları. Yani bu yüzden elimde değil diyorum. “Belki sorun bulunduğun yataktır, değiştirirsen hislerin de değişebilir. ” diye belirtecek olursanız da cevap hayır, sorun yatak kavramında. Yani herhangi bir yatma alanı beni bu sıcaklığı aramaya götürüyor.

Daha arkaplanda çok fazla konu var.. Biraz psikolojik olarak deli duruyorum değil mi? Her neyse, işte bu yüzden evliliği hayatımın çok önemli bir alanına koyuyorum. Sanki bir ilaç, bir şifa kaynağı olacakmış gibi..

Benim nihai sorum ise: evlenmeden bunun çaresini bulabilir miyim?
Biliyorum ki bir insanı, bir erkeği direkt ilaç olarak görmek acayip tehlikeli olsa gerek. Bazen de deniliyor ki, kendinize dönün bakın, evliliği her şeyi çözecekmiş gibi bir yanılsamaya sokmayın.. Fakat ben nasıl kurtulacağım bundan? Allah’ım bir erkeği vesile kılamaz mı yani?

Her gece yanım boş uyuma, yalnızlık duygularını ezberledim. Artık beynim, bilincim, vücudum ve kalbim bu ezberi tekrarlayıp duruyor, istisnasız her gece. Evlilik yoksa, benim somut olarak nasıl bir şifam olabilir ablalarım soruyorum size? Psikiyatriye öfke problemimden dolayı gitmiştim, hatta düşük dozda da olsa bi 6 ay ilaç kullanımım oldu. Çözümlendirdiğim için bıraktım, fakat antidepresan gerçekten şeker falan değildir, sevmediğim için ne kadar hızlı bıraksam o kadar iyiydi, buna zorunda kalmadıkça Allah kimseyi düşürmesin. Zaten bu tarz bir soruna da ilaç ne yapabilir ki?

Psikoloğa gitmedim, ama gitsem ne olur ki diyorum.. O derin, yoğun arzuyu konuşarak nasıl aşabilirim? Yatağa yattığımda nasıl dur diyebilirim ki kendime? Bunların aktarımını da en yakın arkadaşlarıma yaptım, yani olay içini dökmekte de değil…

Allah’ıma çok dua ediyorum, doğru olan insanı, hayırlı olan insanı karşıma çıkarması için. Üniversitede de nasip olursa evlenirim diyordum hep, okurken evlenmek ya da erken evlenmek beni korkutan olgular değil. Arkadaşlarımla eve çıktığım için yemek yapmayı da pratikleştiriyorum, ev sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. Dediğim gibi hiç “evlenmeyeceğim” düsturuna sahip olmadığım için beynim kendini hep ikna ediyor ve pasif olarak buna hazırlıyordu.

Çokça toplu taşıma araçlarına biniyorum, üniversite ortamı deseniz malum. Hiçbir erkekten etkilenmemek için kafamı kaldırmıyorum bile artık. Bir erkeğin kısacık da olsa gözlerine bakmak o kadar içimi yakıyor ki inanın mantığım kuvvetli bir insan olmasam kendi kendimi kaptırıp duygusal acı çektireceğim çok vaktim olurdu.
Şu anda mecburen devamlı grup içerisinde bulunduğum bir ortam var ve gruptaki bir erkeğin davasını kovalayışına, duruşuna ve olgunluğuna o kadar hayranım ki… Etrafımda da Maşallah çok güzel kızlar var, bana gelene kadar ohoo diyorum. Psikolojik olarak bir de buradan yıpranıyorum.. İnsan kendini kabul etmeli: güzel değilim, eli yüzü düzgünüm sadece. Yani beğenilme sıralarında geride olurum. Erkekler de güzele bakan varlıklar, ne yapalım.. Kız olunca teklif de edemiyorsun erkek gibi, beklemen gerekiyor. Ben güzel olsam belki yol kısmını döşerdim de neyime güveneyim.


Bunları kendimi aşağılamak için değil, kendimi kabul ettiğim için söylüyorum. Yani ben Türkiye ortalaması kızlardan aklen, mantıken daha ilerideyim, akademik başarı olarak da yani. Ama güzellik pek yok işte. Zaten erkeklerde genelde güzelliği az çok ikinci plana atma tutumu +30 yaşlardan başlıyor. Ondan öncesinde tanışmalar hep fiziksel güzellikten başlıyor gibi geliyor bana.. Yani ben geç vakte kalan adaylardayım gibi..

Günümüzde evlenme yaşları bayağı gecikti. Bir de benim çevremde, akrabalarımda falan öyle kız arayan da yok yani. Muhtemelen beni de yaşı küçük olarak görürler şu hâlimle de. Yani ablalarım ben ne yapacağım bilmiyorum. Dualara çok ihtiyacım var sanırım, hayırlı bir kısmet için. Bir de insan neyi çok istiyorsa onunla imtihan edilirmiş. Bu yüzden de çok geriliyorum, çünkü evlilik isteğim sönmüyor bir türlü…

Lütfen benim için dua edin. Ahlakı yerinde, uyumlu, doğru ve hayırlı insanı bulmam için… Bana nasihatleriniz, yorumlarınız, çözümleriniz varsa da dinlemekten çok memnun olurum. Buraya kadar okuyan varsa çok teşekkür ederim, sağlıcakla kalın.
Canım çok normal hisler bunlar, ben de arkadaşlarım da hayaller kurardık hatta ben evlilik törenleri yapardım senin yaşında süslenip evde😅 ama bunların sadece arzu olduğunun farkındaydık ve erkenden evlenmedik yani… anladığım kadarıyla dini görüşün gereği evlenmeden yakın kurmak istemiyorsun. Sırf bu yüzden evlenilmez zaten, ilişkin iyi gittiğinde bunu düşünmeye başlarsın. Ancak unutma çookkk çok normal yaşadıkların🤗 romantik film kitapları azalt ve hayallerinin keyfine bak😍 ben evlendim o kadar güzelmiş ki hayal kurmak bazen hala hayalet kuruyorum evli olmama rağmen😅 onun heyecanı başka
 
Selamın aleyküm değerli ablalarım ve büyüklerim,
Öncelikle yazacağım şey birçok konuya değindiğim bu nedenle biraz uzun olacak olan fakat genel olarak evlilikle ilgili düşüncelerime dalan bir sorun olacak… Hatta bir nevi içimi dökme daha çok. Bir de, psikolojik olarak nasıl bir çare sunulabileceğine dair bir fikriniz varsa çok ihtiyacım var, lütfen paylaşın.

Ben 20 yaşımda oldukça genç bir kızım, fakat konu şu ki çok derin bir evlilik isteğim var. Bana oldukça küçük olduğumu söyleyeceksinizdir, biliyorum çok haklısınız. Zaten hayatımda biri de yok hani, kararı verip vermeme aşamasında falan değilim. Sorunum benim bunu nasıl yenebileceğim, ya da bununla nasıl yaşayacağım…
Ben küçüklüğümden beri asla ve kat’a evlenmeyeceğim vs. yorumlarında bulunmadım, yani o ergenliğin verdiği bir isyan yoktu bende evliliğe karşı.



Ayrıca maalesef bizim nesil cinselliğe erken yaşlarda şahit oluyor, benim çok açık seçik videolara şahit olmam ilköğretime kadar dayanır diyeyim size. Bunu niye anlattım, biyolojik olarak tetiklediğini düşündüğümdendir belki. Çünkü ergenliğimden beri her yatağıma girdiğimde, istisnasız her gece olmak üzere, yanımda biri olsun istedim. Birine sarılma ihtiyacı duydum. Bu biri dediğim de tabii ki bir erkek.. Hep bir iki yastık fazlasıyla uyurum ben, sarılmak isterim çünkü. Hayal ederim zihnimde, canlandırırım. Kendimi daha çok farkına vardığım 17’li 18’li yaşlara doğru eskiden duyduğum sarılma ihtiyacı bir de yavaş yavaş cinsel istekte buldu kendini. Doğal olarak hormonların fırladığı dönemler, anlıyorum. Ama her akşam yatağa girdiğimde bu erkek sıcaklığını istemek ve buna dair canlandırmalar yapmak beni gerçekten çok yoruyor. Şu an 20 yaşımda, hâlâ, her yatışımda biri diyorum sarılsa keşke, öpüp koklasa… O kadar ihtiyacım var ki..
Ben dindar, başörtülü bir kızım ve şu vakte kadar flörtüm olmadı hiç, lisem kız lisesiydi ve şimdi üniversitede de biri olmadı tabii ki. Hem ortalama güzellikte bir kızım, içe kapanık biriyim bu yüzden ortamlara girmek de benlik değil, kendi küçük çevremde takılmayı seviyorum. Dolayısıyla dışımdan beğenilmeyince içimi de merak edip gelen olmadı hiç. Zaten evlilik dışı bir ilişkiye de asla razı olmam Allah doğru yoldan ayırmasın.

Ben kendimi bu konuda birine açmak istediğimde bana hayatta birçok başka meşguliyetlerimin olduğunu, onlarla ilgilenirsem unutacağımı, zaten evliliği düşünmek için yaşımın çok erken olduğunu vs söylüyorlar.

Ben bu cevapları hatmettim, ama şu konuda empati yapılmıyor bana karşı: Ben şu an Türkiye’deki akla gelen ilk iyi üniversitelerden birinde okuyorum. Yani meşguliyet dediğimiz durum benim için olağan, tam olarak kendimi veremesem de akademik olarak çabalayan, başarılı bir altyapısı olan biriyimdir.
Ayrıca gün içinde ne kadar meşguliyet içinde olursam olayım benim o gece gideceğim yer yatağım oluyor. Ve 13-14 yaşlarımdan beri o yatak kavramı ve o yalnızlık hissiyatı benim kafamda eşitlenmiş durumda. Yani ne kadar gün içimi dolu dolu geçirirsem geçireyim, her gece ben yatağa girdiğimde bunu kesin olarak yaşıyorum, bu duygu durumumdan kaçışım söz konusu değil. Ki ister istemez gün içine de bir hayli sıçrıyor bu durum. Odaklanmamı zorlaştıracak derecede.
Biraz açıkça yazacağım: Çok utanarak söylüyorum ki, libidom da çok yüksektir, hemen yükselebiliyorum hatta cinsel içerikli videolar izlediğim dönemler oldu ve yine yakın zamanlarda kendime dokunduğum bir sırada orgazmı keşfettim yanlışlıkla. Yanlışlıkla diyorum çünkü amacım bu değildi, hep çekinirdim kendime daha fazla dokunmaya. Ama o sırada kendime iyi hissettire hissettire orgazma kadar geldim. O sıra farkında değildim ama kahkaha attım, dedim ki orgazm oldum sanırım… Sonra Rabbim dedim, bir insan vücuduna böyle bir hissiyat mekanizması koymuşsun, şükürler olsun muhteşem bir şey… Fakat öyle üzüldüm ki, yaşadığım klitoris orgazmı olsa da keşke bunu evlendiğim insanla ilk olarak tatsaydım dedim. Bir de bu hissiyatı tekrar ve tekrar yaşamak istedim, aralıklarla mastürbasyon yapmaya başladım. Geçenlerde bunu kestim, çünkü nefsime bahane olarak hep helal bir dairede, kocam olmadığı için kendimi bu şekilde tatmin etmek tek yolum diyordum. Kendimi yatağa girdiğimde zor tutuyorum maalesef, çünkü o yalnızlık hissiyatını unutturan, beni kısacık bir an bile olsa cinsel bir hazza kavuşturup rahatlatan, uykuya daldıran bir çareydi. Ben kolay uyuyabilen biri değilim, ancak ve ancak gerçekten yorgun olursam 10-15 dkda dalma olabilir. Onun dışında her gün 30+ dakika uyumaya çalışırım. Buna yalnızlığı tattığım süre de diyebilirsiniz.
Şu vakte kadar elimde olmayan sebeplerden dolayı her Allah’ın günü, gün içinde en az yarım saat olmak üzere bu konu hakkında beynim yoruluyor. Düşünün, kaç yıldır günlük yarım saatinizi ayırdığınız bir şey olsa kim bilir ne raddeye gelirdiniz.

Bakınız, şunu unut deyince, ya da iç sesinize kes sesini dediğiniz zaman da susturamazsınız onları. Yani bu yüzden elimde değil diyorum. “Belki sorun bulunduğun yataktır, değiştirirsen hislerin de değişebilir. ” diye belirtecek olursanız da cevap hayır, sorun yatak kavramında. Yani herhangi bir yatma alanı beni bu sıcaklığı aramaya götürüyor.

Daha arkaplanda çok fazla konu var.. Biraz psikolojik olarak deli duruyorum değil mi? Her neyse, işte bu yüzden evliliği hayatımın çok önemli bir alanına koyuyorum. Sanki bir ilaç, bir şifa kaynağı olacakmış gibi..

Benim nihai sorum ise: evlenmeden bunun çaresini bulabilir miyim?
Biliyorum ki bir insanı, bir erkeği direkt ilaç olarak görmek acayip tehlikeli olsa gerek. Bazen de deniliyor ki, kendinize dönün bakın, evliliği her şeyi çözecekmiş gibi bir yanılsamaya sokmayın.. Fakat ben nasıl kurtulacağım bundan? Allah’ım bir erkeği vesile kılamaz mı yani?

Her gece yanım boş uyuma, yalnızlık duygularını ezberledim. Artık beynim, bilincim, vücudum ve kalbim bu ezberi tekrarlayıp duruyor, istisnasız her gece. Evlilik yoksa, benim somut olarak nasıl bir şifam olabilir ablalarım soruyorum size? Psikiyatriye öfke problemimden dolayı gitmiştim, hatta düşük dozda da olsa bi 6 ay ilaç kullanımım oldu. Çözümlendirdiğim için bıraktım, fakat antidepresan gerçekten şeker falan değildir, sevmediğim için ne kadar hızlı bıraksam o kadar iyiydi, buna zorunda kalmadıkça Allah kimseyi düşürmesin. Zaten bu tarz bir soruna da ilaç ne yapabilir ki?

Psikoloğa gitmedim, ama gitsem ne olur ki diyorum.. O derin, yoğun arzuyu konuşarak nasıl aşabilirim? Yatağa yattığımda nasıl dur diyebilirim ki kendime? Bunların aktarımını da en yakın arkadaşlarıma yaptım, yani olay içini dökmekte de değil…

Allah’ıma çok dua ediyorum, doğru olan insanı, hayırlı olan insanı karşıma çıkarması için. Üniversitede de nasip olursa evlenirim diyordum hep, okurken evlenmek ya da erken evlenmek beni korkutan olgular değil. Arkadaşlarımla eve çıktığım için yemek yapmayı da pratikleştiriyorum, ev sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. Dediğim gibi hiç “evlenmeyeceğim” düsturuna sahip olmadığım için beynim kendini hep ikna ediyor ve pasif olarak buna hazırlıyordu.

Çokça toplu taşıma araçlarına biniyorum, üniversite ortamı deseniz malum. Hiçbir erkekten etkilenmemek için kafamı kaldırmıyorum bile artık. Bir erkeğin kısacık da olsa gözlerine bakmak o kadar içimi yakıyor ki inanın mantığım kuvvetli bir insan olmasam kendi kendimi kaptırıp duygusal acı çektireceğim çok vaktim olurdu.
Şu anda mecburen devamlı grup içerisinde bulunduğum bir ortam var ve gruptaki bir erkeğin davasını kovalayışına, duruşuna ve olgunluğuna o kadar hayranım ki… Etrafımda da Maşallah çok güzel kızlar var, bana gelene kadar ohoo diyorum. Psikolojik olarak bir de buradan yıpranıyorum.. İnsan kendini kabul etmeli: güzel değilim, eli yüzü düzgünüm sadece. Yani beğenilme sıralarında geride olurum. Erkekler de güzele bakan varlıklar, ne yapalım.. Kız olunca teklif de edemiyorsun erkek gibi, beklemen gerekiyor. Ben güzel olsam belki yol kısmını döşerdim de neyime güveneyim.


Bunları kendimi aşağılamak için değil, kendimi kabul ettiğim için söylüyorum. Yani ben Türkiye ortalaması kızlardan aklen, mantıken daha ilerideyim, akademik başarı olarak da yani. Ama güzellik pek yok işte. Zaten erkeklerde genelde güzelliği az çok ikinci plana atma tutumu +30 yaşlardan başlıyor. Ondan öncesinde tanışmalar hep fiziksel güzellikten başlıyor gibi geliyor bana.. Yani ben geç vakte kalan adaylardayım gibi..

Günümüzde evlenme yaşları bayağı gecikti. Bir de benim çevremde, akrabalarımda falan öyle kız arayan da yok yani. Muhtemelen beni de yaşı küçük olarak görürler şu hâlimle de. Yani ablalarım ben ne yapacağım bilmiyorum. Dualara çok ihtiyacım var sanırım, hayırlı bir kısmet için. Bir de insan neyi çok istiyorsa onunla imtihan edilirmiş. Bu yüzden de çok geriliyorum, çünkü evlilik isteğim sönmüyor bir türlü…

Lütfen benim için dua edin. Ahlakı yerinde, uyumlu, doğru ve hayırlı insanı bulmam için… Bana nasihatleriniz, yorumlarınız, çözümleriniz varsa da dinlemekten çok memnun olurum. Buraya kadar okuyan varsa çok teşekkür ederim, sağlıcakla kalın.
Bende 21 yaşındayım 1 buçuk senelik evliyim..ha evet yaşım küçük ama eşimi çok seviyorum iyiki evlenmisim diyorumm..bende senin gibi küçüklüğümden beri evlilik hayali kurardim evlendikten sonra onların sadece hayal olduğunu anladım çünkü evlilikte iki tarafada ağır sorumluluklar düşüyor ben ilk evlendiğim sıra çok zorlandım yemek,es, eşimin ailesi.. ha şimdi alıştım orası ayrı..senin istediğin tamamen cinsellik ama evlilik de sadece cinsellikten ibaret değil.. herşeyin bir vakti zamanı var en basiti herkesin bir nikah saati var derdi annem.. nikah saati dolan evleniyor der...bu arada yatağında tek başına yatmanın keyfini çıkar evlendikten sonra eşin birde kilolu ve iriyse küçücük alanda yatmak zorunda kalıyorsun 😂 ha bide bunun horlamasi var geceleri sana zehir olur uyuyamazsin 😂
 
Selamın aleyküm değerli ablalarım ve büyüklerim,
Öncelikle yazacağım şey birçok konuya değindiğim bu nedenle biraz uzun olacak olan fakat genel olarak evlilikle ilgili düşüncelerime dalan bir sorun olacak… Hatta bir nevi içimi dökme daha çok. Bir de, psikolojik olarak nasıl bir çare sunulabileceğine dair bir fikriniz varsa çok ihtiyacım var, lütfen paylaşın.

Ben 20 yaşımda oldukça genç bir kızım, fakat konu şu ki çok derin bir evlilik isteğim var. Bana oldukça küçük olduğumu söyleyeceksinizdir, biliyorum çok haklısınız. Zaten hayatımda biri de yok hani, kararı verip vermeme aşamasında falan değilim. Sorunum benim bunu nasıl yenebileceğim, ya da bununla nasıl yaşayacağım…
Ben küçüklüğümden beri asla ve kat’a evlenmeyeceğim vs. yorumlarında bulunmadım, yani o ergenliğin verdiği bir isyan yoktu bende evliliğe karşı.



Ayrıca maalesef bizim nesil cinselliğe erken yaşlarda şahit oluyor, benim çok açık seçik videolara şahit olmam ilköğretime kadar dayanır diyeyim size. Bunu niye anlattım, biyolojik olarak tetiklediğini düşündüğümdendir belki. Çünkü ergenliğimden beri her yatağıma girdiğimde, istisnasız her gece olmak üzere, yanımda biri olsun istedim. Birine sarılma ihtiyacı duydum. Bu biri dediğim de tabii ki bir erkek.. Hep bir iki yastık fazlasıyla uyurum ben, sarılmak isterim çünkü. Hayal ederim zihnimde, canlandırırım. Kendimi daha çok farkına vardığım 17’li 18’li yaşlara doğru eskiden duyduğum sarılma ihtiyacı bir de yavaş yavaş cinsel istekte buldu kendini. Doğal olarak hormonların fırladığı dönemler, anlıyorum. Ama her akşam yatağa girdiğimde bu erkek sıcaklığını istemek ve buna dair canlandırmalar yapmak beni gerçekten çok yoruyor. Şu an 20 yaşımda, hâlâ, her yatışımda biri diyorum sarılsa keşke, öpüp koklasa… O kadar ihtiyacım var ki..
Ben dindar, başörtülü bir kızım ve şu vakte kadar flörtüm olmadı hiç, lisem kız lisesiydi ve şimdi üniversitede de biri olmadı tabii ki. Hem ortalama güzellikte bir kızım, içe kapanık biriyim bu yüzden ortamlara girmek de benlik değil, kendi küçük çevremde takılmayı seviyorum. Dolayısıyla dışımdan beğenilmeyince içimi de merak edip gelen olmadı hiç. Zaten evlilik dışı bir ilişkiye de asla razı olmam Allah doğru yoldan ayırmasın.

Ben kendimi bu konuda birine açmak istediğimde bana hayatta birçok başka meşguliyetlerimin olduğunu, onlarla ilgilenirsem unutacağımı, zaten evliliği düşünmek için yaşımın çok erken olduğunu vs söylüyorlar.

Ben bu cevapları hatmettim, ama şu konuda empati yapılmıyor bana karşı: Ben şu an Türkiye’deki akla gelen ilk iyi üniversitelerden birinde okuyorum. Yani meşguliyet dediğimiz durum benim için olağan, tam olarak kendimi veremesem de akademik olarak çabalayan, başarılı bir altyapısı olan biriyimdir.
Ayrıca gün içinde ne kadar meşguliyet içinde olursam olayım benim o gece gideceğim yer yatağım oluyor. Ve 13-14 yaşlarımdan beri o yatak kavramı ve o yalnızlık hissiyatı benim kafamda eşitlenmiş durumda. Yani ne kadar gün içimi dolu dolu geçirirsem geçireyim, her gece ben yatağa girdiğimde bunu kesin olarak yaşıyorum, bu duygu durumumdan kaçışım söz konusu değil. Ki ister istemez gün içine de bir hayli sıçrıyor bu durum. Odaklanmamı zorlaştıracak derecede.
Biraz açıkça yazacağım: Çok utanarak söylüyorum ki, libidom da çok yüksektir, hemen yükselebiliyorum hatta cinsel içerikli videolar izlediğim dönemler oldu ve yine yakın zamanlarda kendime dokunduğum bir sırada orgazmı keşfettim yanlışlıkla. Yanlışlıkla diyorum çünkü amacım bu değildi, hep çekinirdim kendime daha fazla dokunmaya. Ama o sırada kendime iyi hissettire hissettire orgazma kadar geldim. O sıra farkında değildim ama kahkaha attım, dedim ki orgazm oldum sanırım… Sonra Rabbim dedim, bir insan vücuduna böyle bir hissiyat mekanizması koymuşsun, şükürler olsun muhteşem bir şey… Fakat öyle üzüldüm ki, yaşadığım klitoris orgazmı olsa da keşke bunu evlendiğim insanla ilk olarak tatsaydım dedim. Bir de bu hissiyatı tekrar ve tekrar yaşamak istedim, aralıklarla mastürbasyon yapmaya başladım. Geçenlerde bunu kestim, çünkü nefsime bahane olarak hep helal bir dairede, kocam olmadığı için kendimi bu şekilde tatmin etmek tek yolum diyordum. Kendimi yatağa girdiğimde zor tutuyorum maalesef, çünkü o yalnızlık hissiyatını unutturan, beni kısacık bir an bile olsa cinsel bir hazza kavuşturup rahatlatan, uykuya daldıran bir çareydi. Ben kolay uyuyabilen biri değilim, ancak ve ancak gerçekten yorgun olursam 10-15 dkda dalma olabilir. Onun dışında her gün 30+ dakika uyumaya çalışırım. Buna yalnızlığı tattığım süre de diyebilirsiniz.
Şu vakte kadar elimde olmayan sebeplerden dolayı her Allah’ın günü, gün içinde en az yarım saat olmak üzere bu konu hakkında beynim yoruluyor. Düşünün, kaç yıldır günlük yarım saatinizi ayırdığınız bir şey olsa kim bilir ne raddeye gelirdiniz.

Bakınız, şunu unut deyince, ya da iç sesinize kes sesini dediğiniz zaman da susturamazsınız onları. Yani bu yüzden elimde değil diyorum. “Belki sorun bulunduğun yataktır, değiştirirsen hislerin de değişebilir. ” diye belirtecek olursanız da cevap hayır, sorun yatak kavramında. Yani herhangi bir yatma alanı beni bu sıcaklığı aramaya götürüyor.

Daha arkaplanda çok fazla konu var.. Biraz psikolojik olarak deli duruyorum değil mi? Her neyse, işte bu yüzden evliliği hayatımın çok önemli bir alanına koyuyorum. Sanki bir ilaç, bir şifa kaynağı olacakmış gibi..

Benim nihai sorum ise: evlenmeden bunun çaresini bulabilir miyim?
Biliyorum ki bir insanı, bir erkeği direkt ilaç olarak görmek acayip tehlikeli olsa gerek. Bazen de deniliyor ki, kendinize dönün bakın, evliliği her şeyi çözecekmiş gibi bir yanılsamaya sokmayın.. Fakat ben nasıl kurtulacağım bundan? Allah’ım bir erkeği vesile kılamaz mı yani?

Her gece yanım boş uyuma, yalnızlık duygularını ezberledim. Artık beynim, bilincim, vücudum ve kalbim bu ezberi tekrarlayıp duruyor, istisnasız her gece. Evlilik yoksa, benim somut olarak nasıl bir şifam olabilir ablalarım soruyorum size? Psikiyatriye öfke problemimden dolayı gitmiştim, hatta düşük dozda da olsa bi 6 ay ilaç kullanımım oldu. Çözümlendirdiğim için bıraktım, fakat antidepresan gerçekten şeker falan değildir, sevmediğim için ne kadar hızlı bıraksam o kadar iyiydi, buna zorunda kalmadıkça Allah kimseyi düşürmesin. Zaten bu tarz bir soruna da ilaç ne yapabilir ki?

Psikoloğa gitmedim, ama gitsem ne olur ki diyorum.. O derin, yoğun arzuyu konuşarak nasıl aşabilirim? Yatağa yattığımda nasıl dur diyebilirim ki kendime? Bunların aktarımını da en yakın arkadaşlarıma yaptım, yani olay içini dökmekte de değil…

Allah’ıma çok dua ediyorum, doğru olan insanı, hayırlı olan insanı karşıma çıkarması için. Üniversitede de nasip olursa evlenirim diyordum hep, okurken evlenmek ya da erken evlenmek beni korkutan olgular değil. Arkadaşlarımla eve çıktığım için yemek yapmayı da pratikleştiriyorum, ev sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. Dediğim gibi hiç “evlenmeyeceğim” düsturuna sahip olmadığım için beynim kendini hep ikna ediyor ve pasif olarak buna hazırlıyordu.

Çokça toplu taşıma araçlarına biniyorum, üniversite ortamı deseniz malum. Hiçbir erkekten etkilenmemek için kafamı kaldırmıyorum bile artık. Bir erkeğin kısacık da olsa gözlerine bakmak o kadar içimi yakıyor ki inanın mantığım kuvvetli bir insan olmasam kendi kendimi kaptırıp duygusal acı çektireceğim çok vaktim olurdu.
Şu anda mecburen devamlı grup içerisinde bulunduğum bir ortam var ve gruptaki bir erkeğin davasını kovalayışına, duruşuna ve olgunluğuna o kadar hayranım ki… Etrafımda da Maşallah çok güzel kızlar var, bana gelene kadar ohoo diyorum. Psikolojik olarak bir de buradan yıpranıyorum.. İnsan kendini kabul etmeli: güzel değilim, eli yüzü düzgünüm sadece. Yani beğenilme sıralarında geride olurum. Erkekler de güzele bakan varlıklar, ne yapalım.. Kız olunca teklif de edemiyorsun erkek gibi, beklemen gerekiyor. Ben güzel olsam belki yol kısmını döşerdim de neyime güveneyim.


Bunları kendimi aşağılamak için değil, kendimi kabul ettiğim için söylüyorum. Yani ben Türkiye ortalaması kızlardan aklen, mantıken daha ilerideyim, akademik başarı olarak da yani. Ama güzellik pek yok işte. Zaten erkeklerde genelde güzelliği az çok ikinci plana atma tutumu +30 yaşlardan başlıyor. Ondan öncesinde tanışmalar hep fiziksel güzellikten başlıyor gibi geliyor bana.. Yani ben geç vakte kalan adaylardayım gibi..

Günümüzde evlenme yaşları bayağı gecikti. Bir de benim çevremde, akrabalarımda falan öyle kız arayan da yok yani. Muhtemelen beni de yaşı küçük olarak görürler şu hâlimle de. Yani ablalarım ben ne yapacağım bilmiyorum. Dualara çok ihtiyacım var sanırım, hayırlı bir kısmet için. Bir de insan neyi çok istiyorsa onunla imtihan edilirmiş. Bu yüzden de çok geriliyorum, çünkü evlilik isteğim sönmüyor bir türlü…

Lütfen benim için dua edin. Ahlakı yerinde, uyumlu, doğru ve hayırlı insanı bulmam için… Bana nasihatleriniz, yorumlarınız, çözümleriniz varsa da dinlemekten çok memnun olurum. Buraya kadar okuyan varsa çok teşekkür ederim, sağlıcakla kalın.
O kadar uzun yazmışsınki bende asla evlilik düşünmezdim heleki sevgililik töbe haşaa. 19 yaşımda biri çıktı karşıma ben kaçtıkça o geldi en sonunda sevgili olduk 21 yaşımda sözümüzü yaptık 22 de nişanımızı yaptık 23 yaşımda evlendim 24 ümdede inşallah çocugum olur. Okudum çalıştım kazandım şuan çalışmıyorum. Amerikaya gidecem diye biriktirdiğim parayla çeyiz aldım çok mutluyum bin şükür. Evlenenler almancılar gibidir. Evlenmeyin derler almancılarda türkiye çok güzel keşke bizde orda yaşasak derler evlilik güzel heleki eşinle uyumak oh mis
 
Selamın aleyküm değerli ablalarım ve büyüklerim,
Öncelikle yazacağım şey birçok konuya değindiğim bu nedenle biraz uzun olacak olan fakat genel olarak evlilikle ilgili düşüncelerime dalan bir sorun olacak… Hatta bir nevi içimi dökme daha çok. Bir de, psikolojik olarak nasıl bir çare sunulabileceğine dair bir fikriniz varsa çok ihtiyacım var, lütfen paylaşın.

Ben 20 yaşımda oldukça genç bir kızım, fakat konu şu ki çok derin bir evlilik isteğim var. Bana oldukça küçük olduğumu söyleyeceksinizdir, biliyorum çok haklısınız. Zaten hayatımda biri de yok hani, kararı verip vermeme aşamasında falan değilim. Sorunum benim bunu nasıl yenebileceğim, ya da bununla nasıl yaşayacağım…
Ben küçüklüğümden beri asla ve kat’a evlenmeyeceğim vs. yorumlarında bulunmadım, yani o ergenliğin verdiği bir isyan yoktu bende evliliğe karşı.



Ayrıca maalesef bizim nesil cinselliğe erken yaşlarda şahit oluyor, benim çok açık seçik videolara şahit olmam ilköğretime kadar dayanır diyeyim size. Bunu niye anlattım, biyolojik olarak tetiklediğini düşündüğümdendir belki. Çünkü ergenliğimden beri her yatağıma girdiğimde, istisnasız her gece olmak üzere, yanımda biri olsun istedim. Birine sarılma ihtiyacı duydum. Bu biri dediğim de tabii ki bir erkek.. Hep bir iki yastık fazlasıyla uyurum ben, sarılmak isterim çünkü. Hayal ederim zihnimde, canlandırırım. Kendimi daha çok farkına vardığım 17’li 18’li yaşlara doğru eskiden duyduğum sarılma ihtiyacı bir de yavaş yavaş cinsel istekte buldu kendini. Doğal olarak hormonların fırladığı dönemler, anlıyorum. Ama her akşam yatağa girdiğimde bu erkek sıcaklığını istemek ve buna dair canlandırmalar yapmak beni gerçekten çok yoruyor. Şu an 20 yaşımda, hâlâ, her yatışımda biri diyorum sarılsa keşke, öpüp koklasa… O kadar ihtiyacım var ki..
Ben dindar, başörtülü bir kızım ve şu vakte kadar flörtüm olmadı hiç, lisem kız lisesiydi ve şimdi üniversitede de biri olmadı tabii ki. Hem ortalama güzellikte bir kızım, içe kapanık biriyim bu yüzden ortamlara girmek de benlik değil, kendi küçük çevremde takılmayı seviyorum. Dolayısıyla dışımdan beğenilmeyince içimi de merak edip gelen olmadı hiç. Zaten evlilik dışı bir ilişkiye de asla razı olmam Allah doğru yoldan ayırmasın.

Ben kendimi bu konuda birine açmak istediğimde bana hayatta birçok başka meşguliyetlerimin olduğunu, onlarla ilgilenirsem unutacağımı, zaten evliliği düşünmek için yaşımın çok erken olduğunu vs söylüyorlar.

Ben bu cevapları hatmettim, ama şu konuda empati yapılmıyor bana karşı: Ben şu an Türkiye’deki akla gelen ilk iyi üniversitelerden birinde okuyorum. Yani meşguliyet dediğimiz durum benim için olağan, tam olarak kendimi veremesem de akademik olarak çabalayan, başarılı bir altyapısı olan biriyimdir.
Ayrıca gün içinde ne kadar meşguliyet içinde olursam olayım benim o gece gideceğim yer yatağım oluyor. Ve 13-14 yaşlarımdan beri o yatak kavramı ve o yalnızlık hissiyatı benim kafamda eşitlenmiş durumda. Yani ne kadar gün içimi dolu dolu geçirirsem geçireyim, her gece ben yatağa girdiğimde bunu kesin olarak yaşıyorum, bu duygu durumumdan kaçışım söz konusu değil. Ki ister istemez gün içine de bir hayli sıçrıyor bu durum. Odaklanmamı zorlaştıracak derecede.
Biraz açıkça yazacağım: Çok utanarak söylüyorum ki, libidom da çok yüksektir, hemen yükselebiliyorum hatta cinsel içerikli videolar izlediğim dönemler oldu ve yine yakın zamanlarda kendime dokunduğum bir sırada orgazmı keşfettim yanlışlıkla. Yanlışlıkla diyorum çünkü amacım bu değildi, hep çekinirdim kendime daha fazla dokunmaya. Ama o sırada kendime iyi hissettire hissettire orgazma kadar geldim. O sıra farkında değildim ama kahkaha attım, dedim ki orgazm oldum sanırım… Sonra Rabbim dedim, bir insan vücuduna böyle bir hissiyat mekanizması koymuşsun, şükürler olsun muhteşem bir şey… Fakat öyle üzüldüm ki, yaşadığım klitoris orgazmı olsa da keşke bunu evlendiğim insanla ilk olarak tatsaydım dedim. Bir de bu hissiyatı tekrar ve tekrar yaşamak istedim, aralıklarla mastürbasyon yapmaya başladım. Geçenlerde bunu kestim, çünkü nefsime bahane olarak hep helal bir dairede, kocam olmadığı için kendimi bu şekilde tatmin etmek tek yolum diyordum. Kendimi yatağa girdiğimde zor tutuyorum maalesef, çünkü o yalnızlık hissiyatını unutturan, beni kısacık bir an bile olsa cinsel bir hazza kavuşturup rahatlatan, uykuya daldıran bir çareydi. Ben kolay uyuyabilen biri değilim, ancak ve ancak gerçekten yorgun olursam 10-15 dkda dalma olabilir. Onun dışında her gün 30+ dakika uyumaya çalışırım. Buna yalnızlığı tattığım süre de diyebilirsiniz.
Şu vakte kadar elimde olmayan sebeplerden dolayı her Allah’ın günü, gün içinde en az yarım saat olmak üzere bu konu hakkında beynim yoruluyor. Düşünün, kaç yıldır günlük yarım saatinizi ayırdığınız bir şey olsa kim bilir ne raddeye gelirdiniz.

Bakınız, şunu unut deyince, ya da iç sesinize kes sesini dediğiniz zaman da susturamazsınız onları. Yani bu yüzden elimde değil diyorum. “Belki sorun bulunduğun yataktır, değiştirirsen hislerin de değişebilir. ” diye belirtecek olursanız da cevap hayır, sorun yatak kavramında. Yani herhangi bir yatma alanı beni bu sıcaklığı aramaya götürüyor.

Daha arkaplanda çok fazla konu var.. Biraz psikolojik olarak deli duruyorum değil mi? Her neyse, işte bu yüzden evliliği hayatımın çok önemli bir alanına koyuyorum. Sanki bir ilaç, bir şifa kaynağı olacakmış gibi..

Benim nihai sorum ise: evlenmeden bunun çaresini bulabilir miyim?
Biliyorum ki bir insanı, bir erkeği direkt ilaç olarak görmek acayip tehlikeli olsa gerek. Bazen de deniliyor ki, kendinize dönün bakın, evliliği her şeyi çözecekmiş gibi bir yanılsamaya sokmayın.. Fakat ben nasıl kurtulacağım bundan? Allah’ım bir erkeği vesile kılamaz mı yani?

Her gece yanım boş uyuma, yalnızlık duygularını ezberledim. Artık beynim, bilincim, vücudum ve kalbim bu ezberi tekrarlayıp duruyor, istisnasız her gece. Evlilik yoksa, benim somut olarak nasıl bir şifam olabilir ablalarım soruyorum size? Psikiyatriye öfke problemimden dolayı gitmiştim, hatta düşük dozda da olsa bi 6 ay ilaç kullanımım oldu. Çözümlendirdiğim için bıraktım, fakat antidepresan gerçekten şeker falan değildir, sevmediğim için ne kadar hızlı bıraksam o kadar iyiydi, buna zorunda kalmadıkça Allah kimseyi düşürmesin. Zaten bu tarz bir soruna da ilaç ne yapabilir ki?

Psikoloğa gitmedim, ama gitsem ne olur ki diyorum.. O derin, yoğun arzuyu konuşarak nasıl aşabilirim? Yatağa yattığımda nasıl dur diyebilirim ki kendime? Bunların aktarımını da en yakın arkadaşlarıma yaptım, yani olay içini dökmekte de değil…

Allah’ıma çok dua ediyorum, doğru olan insanı, hayırlı olan insanı karşıma çıkarması için. Üniversitede de nasip olursa evlenirim diyordum hep, okurken evlenmek ya da erken evlenmek beni korkutan olgular değil. Arkadaşlarımla eve çıktığım için yemek yapmayı da pratikleştiriyorum, ev sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. Dediğim gibi hiç “evlenmeyeceğim” düsturuna sahip olmadığım için beynim kendini hep ikna ediyor ve pasif olarak buna hazırlıyordu.

Çokça toplu taşıma araçlarına biniyorum, üniversite ortamı deseniz malum. Hiçbir erkekten etkilenmemek için kafamı kaldırmıyorum bile artık. Bir erkeğin kısacık da olsa gözlerine bakmak o kadar içimi yakıyor ki inanın mantığım kuvvetli bir insan olmasam kendi kendimi kaptırıp duygusal acı çektireceğim çok vaktim olurdu.
Şu anda mecburen devamlı grup içerisinde bulunduğum bir ortam var ve gruptaki bir erkeğin davasını kovalayışına, duruşuna ve olgunluğuna o kadar hayranım ki… Etrafımda da Maşallah çok güzel kızlar var, bana gelene kadar ohoo diyorum. Psikolojik olarak bir de buradan yıpranıyorum.. İnsan kendini kabul etmeli: güzel değilim, eli yüzü düzgünüm sadece. Yani beğenilme sıralarında geride olurum. Erkekler de güzele bakan varlıklar, ne yapalım.. Kız olunca teklif de edemiyorsun erkek gibi, beklemen gerekiyor. Ben güzel olsam belki yol kısmını döşerdim de neyime güveneyim.


Bunları kendimi aşağılamak için değil, kendimi kabul ettiğim için söylüyorum. Yani ben Türkiye ortalaması kızlardan aklen, mantıken daha ilerideyim, akademik başarı olarak da yani. Ama güzellik pek yok işte. Zaten erkeklerde genelde güzelliği az çok ikinci plana atma tutumu +30 yaşlardan başlıyor. Ondan öncesinde tanışmalar hep fiziksel güzellikten başlıyor gibi geliyor bana.. Yani ben geç vakte kalan adaylardayım gibi..

Günümüzde evlenme yaşları bayağı gecikti. Bir de benim çevremde, akrabalarımda falan öyle kız arayan da yok yani. Muhtemelen beni de yaşı küçük olarak görürler şu hâlimle de. Yani ablalarım ben ne yapacağım bilmiyorum. Dualara çok ihtiyacım var sanırım, hayırlı bir kısmet için. Bir de insan neyi çok istiyorsa onunla imtihan edilirmiş. Bu yüzden de çok geriliyorum, çünkü evlilik isteğim sönmüyor bir türlü…

Lütfen benim için dua edin. Ahlakı yerinde, uyumlu, doğru ve hayırlı insanı bulmam için… Bana nasihatleriniz, yorumlarınız, çözümleriniz varsa da dinlemekten çok memnun olurum. Buraya kadar okuyan varsa çok teşekkür ederim, sağlıcakla kalın.
Hepsini okuyabilecek maalesef enerjim yok
Tek tepkim
Enteresan
 
Selamın aleyküm değerli ablalarım ve büyüklerim,
Öncelikle yazacağım şey birçok konuya değindiğim bu nedenle biraz uzun olacak olan fakat genel olarak evlilikle ilgili düşüncelerime dalan bir sorun olacak… Hatta bir nevi içimi dökme daha çok. Bir de, psikolojik olarak nasıl bir çare sunulabileceğine dair bir fikriniz varsa çok ihtiyacım var, lütfen paylaşın.

Ben 20 yaşımda oldukça genç bir kızım, fakat konu şu ki çok derin bir evlilik isteğim var. Bana oldukça küçük olduğumu söyleyeceksinizdir, biliyorum çok haklısınız. Zaten hayatımda biri de yok hani, kararı verip vermeme aşamasında falan değilim. Sorunum benim bunu nasıl yenebileceğim, ya da bununla nasıl yaşayacağım…
Ben küçüklüğümden beri asla ve kat’a evlenmeyeceğim vs. yorumlarında bulunmadım, yani o ergenliğin verdiği bir isyan yoktu bende evliliğe karşı.



Ayrıca maalesef bizim nesil cinselliğe erken yaşlarda şahit oluyor, benim çok açık seçik videolara şahit olmam ilköğretime kadar dayanır diyeyim size. Bunu niye anlattım, biyolojik olarak tetiklediğini düşündüğümdendir belki. Çünkü ergenliğimden beri her yatağıma girdiğimde, istisnasız her gece olmak üzere, yanımda biri olsun istedim. Birine sarılma ihtiyacı duydum. Bu biri dediğim de tabii ki bir erkek.. Hep bir iki yastık fazlasıyla uyurum ben, sarılmak isterim çünkü. Hayal ederim zihnimde, canlandırırım. Kendimi daha çok farkına vardığım 17’li 18’li yaşlara doğru eskiden duyduğum sarılma ihtiyacı bir de yavaş yavaş cinsel istekte buldu kendini. Doğal olarak hormonların fırladığı dönemler, anlıyorum. Ama her akşam yatağa girdiğimde bu erkek sıcaklığını istemek ve buna dair canlandırmalar yapmak beni gerçekten çok yoruyor. Şu an 20 yaşımda, hâlâ, her yatışımda biri diyorum sarılsa keşke, öpüp koklasa… O kadar ihtiyacım var ki..
Ben dindar, başörtülü bir kızım ve şu vakte kadar flörtüm olmadı hiç, lisem kız lisesiydi ve şimdi üniversitede de biri olmadı tabii ki. Hem ortalama güzellikte bir kızım, içe kapanık biriyim bu yüzden ortamlara girmek de benlik değil, kendi küçük çevremde takılmayı seviyorum. Dolayısıyla dışımdan beğenilmeyince içimi de merak edip gelen olmadı hiç. Zaten evlilik dışı bir ilişkiye de asla razı olmam Allah doğru yoldan ayırmasın.

Ben kendimi bu konuda birine açmak istediğimde bana hayatta birçok başka meşguliyetlerimin olduğunu, onlarla ilgilenirsem unutacağımı, zaten evliliği düşünmek için yaşımın çok erken olduğunu vs söylüyorlar.

Ben bu cevapları hatmettim, ama şu konuda empati yapılmıyor bana karşı: Ben şu an Türkiye’deki akla gelen ilk iyi üniversitelerden birinde okuyorum. Yani meşguliyet dediğimiz durum benim için olağan, tam olarak kendimi veremesem de akademik olarak çabalayan, başarılı bir altyapısı olan biriyimdir.
Ayrıca gün içinde ne kadar meşguliyet içinde olursam olayım benim o gece gideceğim yer yatağım oluyor. Ve 13-14 yaşlarımdan beri o yatak kavramı ve o yalnızlık hissiyatı benim kafamda eşitlenmiş durumda. Yani ne kadar gün içimi dolu dolu geçirirsem geçireyim, her gece ben yatağa girdiğimde bunu kesin olarak yaşıyorum, bu duygu durumumdan kaçışım söz konusu değil. Ki ister istemez gün içine de bir hayli sıçrıyor bu durum. Odaklanmamı zorlaştıracak derecede.
Biraz açıkça yazacağım: Çok utanarak söylüyorum ki, libidom da çok yüksektir, hemen yükselebiliyorum hatta cinsel içerikli videolar izlediğim dönemler oldu ve yine yakın zamanlarda kendime dokunduğum bir sırada orgazmı keşfettim yanlışlıkla. Yanlışlıkla diyorum çünkü amacım bu değildi, hep çekinirdim kendime daha fazla dokunmaya. Ama o sırada kendime iyi hissettire hissettire orgazma kadar geldim. O sıra farkında değildim ama kahkaha attım, dedim ki orgazm oldum sanırım… Sonra Rabbim dedim, bir insan vücuduna böyle bir hissiyat mekanizması koymuşsun, şükürler olsun muhteşem bir şey… Fakat öyle üzüldüm ki, yaşadığım klitoris orgazmı olsa da keşke bunu evlendiğim insanla ilk olarak tatsaydım dedim. Bir de bu hissiyatı tekrar ve tekrar yaşamak istedim, aralıklarla mastürbasyon yapmaya başladım. Geçenlerde bunu kestim, çünkü nefsime bahane olarak hep helal bir dairede, kocam olmadığı için kendimi bu şekilde tatmin etmek tek yolum diyordum. Kendimi yatağa girdiğimde zor tutuyorum maalesef, çünkü o yalnızlık hissiyatını unutturan, beni kısacık bir an bile olsa cinsel bir hazza kavuşturup rahatlatan, uykuya daldıran bir çareydi. Ben kolay uyuyabilen biri değilim, ancak ve ancak gerçekten yorgun olursam 10-15 dkda dalma olabilir. Onun dışında her gün 30+ dakika uyumaya çalışırım. Buna yalnızlığı tattığım süre de diyebilirsiniz.
Şu vakte kadar elimde olmayan sebeplerden dolayı her Allah’ın günü, gün içinde en az yarım saat olmak üzere bu konu hakkında beynim yoruluyor. Düşünün, kaç yıldır günlük yarım saatinizi ayırdığınız bir şey olsa kim bilir ne raddeye gelirdiniz.

Bakınız, şunu unut deyince, ya da iç sesinize kes sesini dediğiniz zaman da susturamazsınız onları. Yani bu yüzden elimde değil diyorum. “Belki sorun bulunduğun yataktır, değiştirirsen hislerin de değişebilir. ” diye belirtecek olursanız da cevap hayır, sorun yatak kavramında. Yani herhangi bir yatma alanı beni bu sıcaklığı aramaya götürüyor.

Daha arkaplanda çok fazla konu var.. Biraz psikolojik olarak deli duruyorum değil mi? Her neyse, işte bu yüzden evliliği hayatımın çok önemli bir alanına koyuyorum. Sanki bir ilaç, bir şifa kaynağı olacakmış gibi..

Benim nihai sorum ise: evlenmeden bunun çaresini bulabilir miyim?
Biliyorum ki bir insanı, bir erkeği direkt ilaç olarak görmek acayip tehlikeli olsa gerek. Bazen de deniliyor ki, kendinize dönün bakın, evliliği her şeyi çözecekmiş gibi bir yanılsamaya sokmayın.. Fakat ben nasıl kurtulacağım bundan? Allah’ım bir erkeği vesile kılamaz mı yani?

Her gece yanım boş uyuma, yalnızlık duygularını ezberledim. Artık beynim, bilincim, vücudum ve kalbim bu ezberi tekrarlayıp duruyor, istisnasız her gece. Evlilik yoksa, benim somut olarak nasıl bir şifam olabilir ablalarım soruyorum size? Psikiyatriye öfke problemimden dolayı gitmiştim, hatta düşük dozda da olsa bi 6 ay ilaç kullanımım oldu. Çözümlendirdiğim için bıraktım, fakat antidepresan gerçekten şeker falan değildir, sevmediğim için ne kadar hızlı bıraksam o kadar iyiydi, buna zorunda kalmadıkça Allah kimseyi düşürmesin. Zaten bu tarz bir soruna da ilaç ne yapabilir ki?

Psikoloğa gitmedim, ama gitsem ne olur ki diyorum.. O derin, yoğun arzuyu konuşarak nasıl aşabilirim? Yatağa yattığımda nasıl dur diyebilirim ki kendime? Bunların aktarımını da en yakın arkadaşlarıma yaptım, yani olay içini dökmekte de değil…

Allah’ıma çok dua ediyorum, doğru olan insanı, hayırlı olan insanı karşıma çıkarması için. Üniversitede de nasip olursa evlenirim diyordum hep, okurken evlenmek ya da erken evlenmek beni korkutan olgular değil. Arkadaşlarımla eve çıktığım için yemek yapmayı da pratikleştiriyorum, ev sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. Dediğim gibi hiç “evlenmeyeceğim” düsturuna sahip olmadığım için beynim kendini hep ikna ediyor ve pasif olarak buna hazırlıyordu.

Çokça toplu taşıma araçlarına biniyorum, üniversite ortamı deseniz malum. Hiçbir erkekten etkilenmemek için kafamı kaldırmıyorum bile artık. Bir erkeğin kısacık da olsa gözlerine bakmak o kadar içimi yakıyor ki inanın mantığım kuvvetli bir insan olmasam kendi kendimi kaptırıp duygusal acı çektireceğim çok vaktim olurdu.
Şu anda mecburen devamlı grup içerisinde bulunduğum bir ortam var ve gruptaki bir erkeğin davasını kovalayışına, duruşuna ve olgunluğuna o kadar hayranım ki… Etrafımda da Maşallah çok güzel kızlar var, bana gelene kadar ohoo diyorum. Psikolojik olarak bir de buradan yıpranıyorum.. İnsan kendini kabul etmeli: güzel değilim, eli yüzü düzgünüm sadece. Yani beğenilme sıralarında geride olurum. Erkekler de güzele bakan varlıklar, ne yapalım.. Kız olunca teklif de edemiyorsun erkek gibi, beklemen gerekiyor. Ben güzel olsam belki yol kısmını döşerdim de neyime güveneyim.


Bunları kendimi aşağılamak için değil, kendimi kabul ettiğim için söylüyorum. Yani ben Türkiye ortalaması kızlardan aklen, mantıken daha ilerideyim, akademik başarı olarak da yani. Ama güzellik pek yok işte. Zaten erkeklerde genelde güzelliği az çok ikinci plana atma tutumu +30 yaşlardan başlıyor. Ondan öncesinde tanışmalar hep fiziksel güzellikten başlıyor gibi geliyor bana.. Yani ben geç vakte kalan adaylardayım gibi..

Günümüzde evlenme yaşları bayağı gecikti. Bir de benim çevremde, akrabalarımda falan öyle kız arayan da yok yani. Muhtemelen beni de yaşı küçük olarak görürler şu hâlimle de. Yani ablalarım ben ne yapacağım bilmiyorum. Dualara çok ihtiyacım var sanırım, hayırlı bir kısmet için. Bir de insan neyi çok istiyorsa onunla imtihan edilirmiş. Bu yüzden de çok geriliyorum, çünkü evlilik isteğim sönmüyor bir türlü…

Lütfen benim için dua edin. Ahlakı yerinde, uyumlu, doğru ve hayırlı insanı bulmam için… Bana nasihatleriniz, yorumlarınız, çözümleriniz varsa da dinlemekten çok memnun olurum. Buraya kadar okuyan varsa çok teşekkür ederim, sağlıcakla kalın.
Bi yere kadar okudum. Gez ye iç dolaş evlenip napican. Sonra neden gençliğimi yaşamadım diye ahlanirsin. Kafayı takma bu kadar evliliğe. Zamanı gelince nasılsa olur. Buna odaklanirsan yüksek ihtimal yanlış bi karar vericeksin. Evlenmek matah bi şey değil aslolan düzgün hayırlı bi evlilik yapmak. Sadece yalnızlığımı dindireyim diye 20 yaşında evlilik mi yapılır. Senin yaşındakilerin başinda kavak yelleri sasirdim dogrusu. Ben 32 yasinda evlenmis biri olarak bi kere bile keske erken evlenseydim demedim. Eşimle 6 sene beraberdik Hayatta yasayacagim butun heyecanlari seyahatleri zevkleri tattim. Keşkem olmadı. Çocuk nüansı olmasa belki biraz daha ertelerdim. Sen bi kaç kere daha düşün bence
 
Aynı şeyleri yaşadım 26 yaşındayım. Kendimi bildim bileli libidom hep yüksek ve o yalnızlık hissi hep oldu. Flörtlerim oldu ama sırf bu sebeple de evlenmeyi düşünmedim. Düzgün biri de pek çıkmadı gerçi. Ben spora yöneldim iyi geliyor. Hakkımızda hayırlısı olsun
 
Bir fıkra vardı, iki eski arkadaş yolda karşılaşıyor hal hatır çocuklar ne yapıyor diye soruyor;
ay benim kız çok yoğun, bir firmada asistan oldu, bütün iş gezilerine gidiyor. Çalışmasından çok memnunlar o yüzden ev tuttular, bütün harcamalarını şirket ödüyor, çok yoğun görüşemez olduk. Seninki ne yapıyor diyor;
-valla benimki de o.ospu oldu ama ben senin kadar güzel anlatamıyorum demiş 🤣
Velhasili biz de 20 yaşında azmıştık valla kudurmuş gibi geziyorduk resmen sapık olmuştuk ama sizin gibi güzel anlatamazdik 😅 bir tek sizde olduğunu mu düşünüyorsunuz bilmiyorum ama tanıdığım 10 kişiden 8i bu şekildedir o yaşlarda. Bir yerden sonra daha makul seviyeye iniyor hormonlar, en azından işimizi gücümüzü yapabilir hale geliyoruz 😆
Bana kalsa bastırmak çok saçma yani belli ki vücut istiyor, zihnen de zorlanmissiniz. Öyle sürekli partner değiştirmeden düzenli bir ilişki düşünebilirsiniz esnemeyi denemek isterseniz. Belki biraz arkadaş gibi başlayıp nasıl hissediyorsunuz gidişata bakarsınız. Yoksa yani nasıl hiç çözümü olabilir hiç yok gibi düşünüyorum, çevremde evlenene kadar bekleyen hiç olmadı o yüzden o şekilde zor olur mu emin olamıyorum. Ya da o kadar bekledikten sonra hayal kırıklığı olur mu vs. Zor bir durum.
Çevrenizde evlenene kadar bekleyenin olmadığını bilmeniz de ayrı marjinallik.
 
20 yaşındasın, bu duyguların tavan yapması normal. Gençsin, ergenlikten yeni çıktın, vücudunu tanıdın, orgazmı keşfettin vs.
Cinsellik en temel dürtülerden biridir, bu konuda hayat görüşlerimiz birbirinden farklı olduğu için sana tavsiye veremem.
Ama şunu söyleyebilirim ki, evlilik bütün bu duyguların son bulacağı anlamına gelmez. Ev işleri, çocuk, iş hayatı, eş ailesi, o bu ne yazık ki hayalindeki gibi değil. Yani evlenince çok tutkulu cinsel hayat yaşamak, her gece sarmaş dolaş sarılarak uyumak falan pek olası değil. Binbir türlü strese maruz kalıyor insan.
Burada nice kadın orgazmın ne olduğunu bile bilmiyor.
Zaten isteklisin eninde sonunda evlenirsin ama lütfen bu boşluk duygusuyla eş seçimini yanlış yapmamaya çalış. Sadece bir erkeğe sarılıp uyumak için etkilendiğin kişinin kötü huylarına geçer ya da düzeltirim gözüyle bakma.
 
Selamın aleyküm değerli ablalarım ve büyüklerim,
Öncelikle yazacağım şey birçok konuya değindiğim bu nedenle biraz uzun olacak olan fakat genel olarak evlilikle ilgili düşüncelerime dalan bir sorun olacak… Hatta bir nevi içimi dökme daha çok. Bir de, psikolojik olarak nasıl bir çare sunulabileceğine dair bir fikriniz varsa çok ihtiyacım var, lütfen paylaşın.

Ben 20 yaşımda oldukça genç bir kızım, fakat konu şu ki çok derin bir evlilik isteğim var. Bana oldukça küçük olduğumu söyleyeceksinizdir, biliyorum çok haklısınız. Zaten hayatımda biri de yok hani, kararı verip vermeme aşamasında falan değilim. Sorunum benim bunu nasıl yenebileceğim, ya da bununla nasıl yaşayacağım…
Ben küçüklüğümden beri asla ve kat’a evlenmeyeceğim vs. yorumlarında bulunmadım, yani o ergenliğin verdiği bir isyan yoktu bende evliliğe karşı.



Ayrıca maalesef bizim nesil cinselliğe erken yaşlarda şahit oluyor, benim çok açık seçik videolara şahit olmam ilköğretime kadar dayanır diyeyim size. Bunu niye anlattım, biyolojik olarak tetiklediğini düşündüğümdendir belki. Çünkü ergenliğimden beri her yatağıma girdiğimde, istisnasız her gece olmak üzere, yanımda biri olsun istedim. Birine sarılma ihtiyacı duydum. Bu biri dediğim de tabii ki bir erkek.. Hep bir iki yastık fazlasıyla uyurum ben, sarılmak isterim çünkü. Hayal ederim zihnimde, canlandırırım. Kendimi daha çok farkına vardığım 17’li 18’li yaşlara doğru eskiden duyduğum sarılma ihtiyacı bir de yavaş yavaş cinsel istekte buldu kendini. Doğal olarak hormonların fırladığı dönemler, anlıyorum. Ama her akşam yatağa girdiğimde bu erkek sıcaklığını istemek ve buna dair canlandırmalar yapmak beni gerçekten çok yoruyor. Şu an 20 yaşımda, hâlâ, her yatışımda biri diyorum sarılsa keşke, öpüp koklasa… O kadar ihtiyacım var ki..
Ben dindar, başörtülü bir kızım ve şu vakte kadar flörtüm olmadı hiç, lisem kız lisesiydi ve şimdi üniversitede de biri olmadı tabii ki. Hem ortalama güzellikte bir kızım, içe kapanık biriyim bu yüzden ortamlara girmek de benlik değil, kendi küçük çevremde takılmayı seviyorum. Dolayısıyla dışımdan beğenilmeyince içimi de merak edip gelen olmadı hiç. Zaten evlilik dışı bir ilişkiye de asla razı olmam Allah doğru yoldan ayırmasın.

Ben kendimi bu konuda birine açmak istediğimde bana hayatta birçok başka meşguliyetlerimin olduğunu, onlarla ilgilenirsem unutacağımı, zaten evliliği düşünmek için yaşımın çok erken olduğunu vs söylüyorlar.

Ben bu cevapları hatmettim, ama şu konuda empati yapılmıyor bana karşı: Ben şu an Türkiye’deki akla gelen ilk iyi üniversitelerden birinde okuyorum. Yani meşguliyet dediğimiz durum benim için olağan, tam olarak kendimi veremesem de akademik olarak çabalayan, başarılı bir altyapısı olan biriyimdir.
Ayrıca gün içinde ne kadar meşguliyet içinde olursam olayım benim o gece gideceğim yer yatağım oluyor. Ve 13-14 yaşlarımdan beri o yatak kavramı ve o yalnızlık hissiyatı benim kafamda eşitlenmiş durumda. Yani ne kadar gün içimi dolu dolu geçirirsem geçireyim, her gece ben yatağa girdiğimde bunu kesin olarak yaşıyorum, bu duygu durumumdan kaçışım söz konusu değil. Ki ister istemez gün içine de bir hayli sıçrıyor bu durum. Odaklanmamı zorlaştıracak derecede.
Biraz açıkça yazacağım: Çok utanarak söylüyorum ki, libidom da çok yüksektir, hemen yükselebiliyorum hatta cinsel içerikli videolar izlediğim dönemler oldu ve yine yakın zamanlarda kendime dokunduğum bir sırada orgazmı keşfettim yanlışlıkla. Yanlışlıkla diyorum çünkü amacım bu değildi, hep çekinirdim kendime daha fazla dokunmaya. Ama o sırada kendime iyi hissettire hissettire orgazma kadar geldim. O sıra farkında değildim ama kahkaha attım, dedim ki orgazm oldum sanırım… Sonra Rabbim dedim, bir insan vücuduna böyle bir hissiyat mekanizması koymuşsun, şükürler olsun muhteşem bir şey… Fakat öyle üzüldüm ki, yaşadığım klitoris orgazmı olsa da keşke bunu evlendiğim insanla ilk olarak tatsaydım dedim. Bir de bu hissiyatı tekrar ve tekrar yaşamak istedim, aralıklarla mastürbasyon yapmaya başladım. Geçenlerde bunu kestim, çünkü nefsime bahane olarak hep helal bir dairede, kocam olmadığı için kendimi bu şekilde tatmin etmek tek yolum diyordum. Kendimi yatağa girdiğimde zor tutuyorum maalesef, çünkü o yalnızlık hissiyatını unutturan, beni kısacık bir an bile olsa cinsel bir hazza kavuşturup rahatlatan, uykuya daldıran bir çareydi. Ben kolay uyuyabilen biri değilim, ancak ve ancak gerçekten yorgun olursam 10-15 dkda dalma olabilir. Onun dışında her gün 30+ dakika uyumaya çalışırım. Buna yalnızlığı tattığım süre de diyebilirsiniz.
Şu vakte kadar elimde olmayan sebeplerden dolayı her Allah’ın günü, gün içinde en az yarım saat olmak üzere bu konu hakkında beynim yoruluyor. Düşünün, kaç yıldır günlük yarım saatinizi ayırdığınız bir şey olsa kim bilir ne raddeye gelirdiniz.

Bakınız, şunu unut deyince, ya da iç sesinize kes sesini dediğiniz zaman da susturamazsınız onları. Yani bu yüzden elimde değil diyorum. “Belki sorun bulunduğun yataktır, değiştirirsen hislerin de değişebilir. ” diye belirtecek olursanız da cevap hayır, sorun yatak kavramında. Yani herhangi bir yatma alanı beni bu sıcaklığı aramaya götürüyor.

Daha arkaplanda çok fazla konu var.. Biraz psikolojik olarak deli duruyorum değil mi? Her neyse, işte bu yüzden evliliği hayatımın çok önemli bir alanına koyuyorum. Sanki bir ilaç, bir şifa kaynağı olacakmış gibi..

Benim nihai sorum ise: evlenmeden bunun çaresini bulabilir miyim?
Biliyorum ki bir insanı, bir erkeği direkt ilaç olarak görmek acayip tehlikeli olsa gerek. Bazen de deniliyor ki, kendinize dönün bakın, evliliği her şeyi çözecekmiş gibi bir yanılsamaya sokmayın.. Fakat ben nasıl kurtulacağım bundan? Allah’ım bir erkeği vesile kılamaz mı yani?

Her gece yanım boş uyuma, yalnızlık duygularını ezberledim. Artık beynim, bilincim, vücudum ve kalbim bu ezberi tekrarlayıp duruyor, istisnasız her gece. Evlilik yoksa, benim somut olarak nasıl bir şifam olabilir ablalarım soruyorum size? Psikiyatriye öfke problemimden dolayı gitmiştim, hatta düşük dozda da olsa bi 6 ay ilaç kullanımım oldu. Çözümlendirdiğim için bıraktım, fakat antidepresan gerçekten şeker falan değildir, sevmediğim için ne kadar hızlı bıraksam o kadar iyiydi, buna zorunda kalmadıkça Allah kimseyi düşürmesin. Zaten bu tarz bir soruna da ilaç ne yapabilir ki?

Psikoloğa gitmedim, ama gitsem ne olur ki diyorum.. O derin, yoğun arzuyu konuşarak nasıl aşabilirim? Yatağa yattığımda nasıl dur diyebilirim ki kendime? Bunların aktarımını da en yakın arkadaşlarıma yaptım, yani olay içini dökmekte de değil…

Allah’ıma çok dua ediyorum, doğru olan insanı, hayırlı olan insanı karşıma çıkarması için. Üniversitede de nasip olursa evlenirim diyordum hep, okurken evlenmek ya da erken evlenmek beni korkutan olgular değil. Arkadaşlarımla eve çıktığım için yemek yapmayı da pratikleştiriyorum, ev sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. Dediğim gibi hiç “evlenmeyeceğim” düsturuna sahip olmadığım için beynim kendini hep ikna ediyor ve pasif olarak buna hazırlıyordu.

Çokça toplu taşıma araçlarına biniyorum, üniversite ortamı deseniz malum. Hiçbir erkekten etkilenmemek için kafamı kaldırmıyorum bile artık. Bir erkeğin kısacık da olsa gözlerine bakmak o kadar içimi yakıyor ki inanın mantığım kuvvetli bir insan olmasam kendi kendimi kaptırıp duygusal acı çektireceğim çok vaktim olurdu.
Şu anda mecburen devamlı grup içerisinde bulunduğum bir ortam var ve gruptaki bir erkeğin davasını kovalayışına, duruşuna ve olgunluğuna o kadar hayranım ki… Etrafımda da Maşallah çok güzel kızlar var, bana gelene kadar ohoo diyorum. Psikolojik olarak bir de buradan yıpranıyorum.. İnsan kendini kabul etmeli: güzel değilim, eli yüzü düzgünüm sadece. Yani beğenilme sıralarında geride olurum. Erkekler de güzele bakan varlıklar, ne yapalım.. Kız olunca teklif de edemiyorsun erkek gibi, beklemen gerekiyor. Ben güzel olsam belki yol kısmını döşerdim de neyime güveneyim.


Bunları kendimi aşağılamak için değil, kendimi kabul ettiğim için söylüyorum. Yani ben Türkiye ortalaması kızlardan aklen, mantıken daha ilerideyim, akademik başarı olarak da yani. Ama güzellik pek yok işte. Zaten erkeklerde genelde güzelliği az çok ikinci plana atma tutumu +30 yaşlardan başlıyor. Ondan öncesinde tanışmalar hep fiziksel güzellikten başlıyor gibi geliyor bana.. Yani ben geç vakte kalan adaylardayım gibi..

Günümüzde evlenme yaşları bayağı gecikti. Bir de benim çevremde, akrabalarımda falan öyle kız arayan da yok yani. Muhtemelen beni de yaşı küçük olarak görürler şu hâlimle de. Yani ablalarım ben ne yapacağım bilmiyorum. Dualara çok ihtiyacım var sanırım, hayırlı bir kısmet için. Bir de insan neyi çok istiyorsa onunla imtihan edilirmiş. Bu yüzden de çok geriliyorum, çünkü evlilik isteğim sönmüyor bir türlü…

Lütfen benim için dua edin. Ahlakı yerinde, uyumlu, doğru ve hayırlı insanı bulmam için… Bana nasihatleriniz, yorumlarınız, çözümleriniz varsa da dinlemekten çok memnun olurum. Buraya kadar okuyan varsa çok teşekkür ederim, sağlıcakla kalın.
Hissettiklerin çok normal, herkesin geçtiği süreçler. Fakat cinsellik için evlilik arzulamak, büyük hatalara sürükleyebilir. Bunlar belli süreçlerde herkesin başına gelen şeyler bence bu kadar bu olaya sorunmuş gibi yaklaşma. relax :) Bekarım ama evlilik öyle birşey değil ya buna eminim
 
Burada yazılanların %99'unu sakın kâle alma benden söylemesi, inanılmaz akıl tutulması ve boş konuşanlar var :) Yazının hepsini okudum ve her ifaden son derece normal. Kimileri hep çeşit çeşit hayatın gerçekleri ama dünyevi insani şeyler saymış yok okuldur yok düğün nişan söz yok evlilik içindeki çeşitli zorluklar. Eğer aklına ve evleneceğin insanın aklına zihniyetine güveniyorsan bütün dünyevi koşullarda bu niyetini gerçekleştirebilirsin. Akıl yaşta değil baştadır. Sorumluluk almayı karşılıklı olarak evliliğin içindeki olması gereken aile bilincine, karı koca bilincine, ilerleyen safhada çocuk niyetiniz varsa anne baba bilincine ruhuna hakim olun yeterli. Kendinle örtüşecek bir eş bulman gerek.
Evliliği dünyevi meselelerle zorlaştıran insanlardır. Ama bu söylediklerim aklını kullanmasını bilen sorumluluk bilincine, İyi niyete ve çeşitli konularda bilince sahip olan kişiler için geçerlidir. Hayatı kendine ebedi yoldaş olacak birisiyle inşaa edebilir, idame ettirebilirsin.
Hayırlı Günler.
 
Selamın aleyküm değerli ablalarım ve büyüklerim,
Öncelikle yazacağım şey birçok konuya değindiğim bu nedenle biraz uzun olacak olan fakat genel olarak evlilikle ilgili düşüncelerime dalan bir sorun olacak… Hatta bir nevi içimi dökme daha çok. Bir de, psikolojik olarak nasıl bir çare sunulabileceğine dair bir fikriniz varsa çok ihtiyacım var, lütfen paylaşın.

Ben 20 yaşımda oldukça genç bir kızım, fakat konu şu ki çok derin bir evlilik isteğim var. Bana oldukça küçük olduğumu söyleyeceksinizdir, biliyorum çok haklısınız. Zaten hayatımda biri de yok hani, kararı verip vermeme aşamasında falan değilim. Sorunum benim bunu nasıl yenebileceğim, ya da bununla nasıl yaşayacağım…
Ben küçüklüğümden beri asla ve kat’a evlenmeyeceğim vs. yorumlarında bulunmadım, yani o ergenliğin verdiği bir isyan yoktu bende evliliğe karşı.



Ayrıca maalesef bizim nesil cinselliğe erken yaşlarda şahit oluyor, benim çok açık seçik videolara şahit olmam ilköğretime kadar dayanır diyeyim size. Bunu niye anlattım, biyolojik olarak tetiklediğini düşündüğümdendir belki. Çünkü ergenliğimden beri her yatağıma girdiğimde, istisnasız her gece olmak üzere, yanımda biri olsun istedim. Birine sarılma ihtiyacı duydum. Bu biri dediğim de tabii ki bir erkek.. Hep bir iki yastık fazlasıyla uyurum ben, sarılmak isterim çünkü. Hayal ederim zihnimde, canlandırırım. Kendimi daha çok farkına vardığım 17’li 18’li yaşlara doğru eskiden duyduğum sarılma ihtiyacı bir de yavaş yavaş cinsel istekte buldu kendini. Doğal olarak hormonların fırladığı dönemler, anlıyorum. Ama her akşam yatağa girdiğimde bu erkek sıcaklığını istemek ve buna dair canlandırmalar yapmak beni gerçekten çok yoruyor. Şu an 20 yaşımda, hâlâ, her yatışımda biri diyorum sarılsa keşke, öpüp koklasa… O kadar ihtiyacım var ki..
Ben dindar, başörtülü bir kızım ve şu vakte kadar flörtüm olmadı hiç, lisem kız lisesiydi ve şimdi üniversitede de biri olmadı tabii ki. Hem ortalama güzellikte bir kızım, içe kapanık biriyim bu yüzden ortamlara girmek de benlik değil, kendi küçük çevremde takılmayı seviyorum. Dolayısıyla dışımdan beğenilmeyince içimi de merak edip gelen olmadı hiç. Zaten evlilik dışı bir ilişkiye de asla razı olmam Allah doğru yoldan ayırmasın.

Ben kendimi bu konuda birine açmak istediğimde bana hayatta birçok başka meşguliyetlerimin olduğunu, onlarla ilgilenirsem unutacağımı, zaten evliliği düşünmek için yaşımın çok erken olduğunu vs söylüyorlar.

Ben bu cevapları hatmettim, ama şu konuda empati yapılmıyor bana karşı: Ben şu an Türkiye’deki akla gelen ilk iyi üniversitelerden birinde okuyorum. Yani meşguliyet dediğimiz durum benim için olağan, tam olarak kendimi veremesem de akademik olarak çabalayan, başarılı bir altyapısı olan biriyimdir.
Ayrıca gün içinde ne kadar meşguliyet içinde olursam olayım benim o gece gideceğim yer yatağım oluyor. Ve 13-14 yaşlarımdan beri o yatak kavramı ve o yalnızlık hissiyatı benim kafamda eşitlenmiş durumda. Yani ne kadar gün içimi dolu dolu geçirirsem geçireyim, her gece ben yatağa girdiğimde bunu kesin olarak yaşıyorum, bu duygu durumumdan kaçışım söz konusu değil. Ki ister istemez gün içine de bir hayli sıçrıyor bu durum. Odaklanmamı zorlaştıracak derecede.
Biraz açıkça yazacağım: Çok utanarak söylüyorum ki, libidom da çok yüksektir, hemen yükselebiliyorum hatta cinsel içerikli videolar izlediğim dönemler oldu ve yine yakın zamanlarda kendime dokunduğum bir sırada orgazmı keşfettim yanlışlıkla. Yanlışlıkla diyorum çünkü amacım bu değildi, hep çekinirdim kendime daha fazla dokunmaya. Ama o sırada kendime iyi hissettire hissettire orgazma kadar geldim. O sıra farkında değildim ama kahkaha attım, dedim ki orgazm oldum sanırım… Sonra Rabbim dedim, bir insan vücuduna böyle bir hissiyat mekanizması koymuşsun, şükürler olsun muhteşem bir şey… Fakat öyle üzüldüm ki, yaşadığım klitoris orgazmı olsa da keşke bunu evlendiğim insanla ilk olarak tatsaydım dedim. Bir de bu hissiyatı tekrar ve tekrar yaşamak istedim, aralıklarla mastürbasyon yapmaya başladım. Geçenlerde bunu kestim, çünkü nefsime bahane olarak hep helal bir dairede, kocam olmadığı için kendimi bu şekilde tatmin etmek tek yolum diyordum. Kendimi yatağa girdiğimde zor tutuyorum maalesef, çünkü o yalnızlık hissiyatını unutturan, beni kısacık bir an bile olsa cinsel bir hazza kavuşturup rahatlatan, uykuya daldıran bir çareydi. Ben kolay uyuyabilen biri değilim, ancak ve ancak gerçekten yorgun olursam 10-15 dkda dalma olabilir. Onun dışında her gün 30+ dakika uyumaya çalışırım. Buna yalnızlığı tattığım süre de diyebilirsiniz.
Şu vakte kadar elimde olmayan sebeplerden dolayı her Allah’ın günü, gün içinde en az yarım saat olmak üzere bu konu hakkında beynim yoruluyor. Düşünün, kaç yıldır günlük yarım saatinizi ayırdığınız bir şey olsa kim bilir ne raddeye gelirdiniz.

Bakınız, şunu unut deyince, ya da iç sesinize kes sesini dediğiniz zaman da susturamazsınız onları. Yani bu yüzden elimde değil diyorum. “Belki sorun bulunduğun yataktır, değiştirirsen hislerin de değişebilir. ” diye belirtecek olursanız da cevap hayır, sorun yatak kavramında. Yani herhangi bir yatma alanı beni bu sıcaklığı aramaya götürüyor.

Daha arkaplanda çok fazla konu var.. Biraz psikolojik olarak deli duruyorum değil mi? Her neyse, işte bu yüzden evliliği hayatımın çok önemli bir alanına koyuyorum. Sanki bir ilaç, bir şifa kaynağı olacakmış gibi..

Benim nihai sorum ise: evlenmeden bunun çaresini bulabilir miyim?
Biliyorum ki bir insanı, bir erkeği direkt ilaç olarak görmek acayip tehlikeli olsa gerek. Bazen de deniliyor ki, kendinize dönün bakın, evliliği her şeyi çözecekmiş gibi bir yanılsamaya sokmayın.. Fakat ben nasıl kurtulacağım bundan? Allah’ım bir erkeği vesile kılamaz mı yani?

Her gece yanım boş uyuma, yalnızlık duygularını ezberledim. Artık beynim, bilincim, vücudum ve kalbim bu ezberi tekrarlayıp duruyor, istisnasız her gece. Evlilik yoksa, benim somut olarak nasıl bir şifam olabilir ablalarım soruyorum size? Psikiyatriye öfke problemimden dolayı gitmiştim, hatta düşük dozda da olsa bi 6 ay ilaç kullanımım oldu. Çözümlendirdiğim için bıraktım, fakat antidepresan gerçekten şeker falan değildir, sevmediğim için ne kadar hızlı bıraksam o kadar iyiydi, buna zorunda kalmadıkça Allah kimseyi düşürmesin. Zaten bu tarz bir soruna da ilaç ne yapabilir ki?

Psikoloğa gitmedim, ama gitsem ne olur ki diyorum.. O derin, yoğun arzuyu konuşarak nasıl aşabilirim? Yatağa yattığımda nasıl dur diyebilirim ki kendime? Bunların aktarımını da en yakın arkadaşlarıma yaptım, yani olay içini dökmekte de değil…

Allah’ıma çok dua ediyorum, doğru olan insanı, hayırlı olan insanı karşıma çıkarması için. Üniversitede de nasip olursa evlenirim diyordum hep, okurken evlenmek ya da erken evlenmek beni korkutan olgular değil. Arkadaşlarımla eve çıktığım için yemek yapmayı da pratikleştiriyorum, ev sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. Dediğim gibi hiç “evlenmeyeceğim” düsturuna sahip olmadığım için beynim kendini hep ikna ediyor ve pasif olarak buna hazırlıyordu.

Çokça toplu taşıma araçlarına biniyorum, üniversite ortamı deseniz malum. Hiçbir erkekten etkilenmemek için kafamı kaldırmıyorum bile artık. Bir erkeğin kısacık da olsa gözlerine bakmak o kadar içimi yakıyor ki inanın mantığım kuvvetli bir insan olmasam kendi kendimi kaptırıp duygusal acı çektireceğim çok vaktim olurdu.
Şu anda mecburen devamlı grup içerisinde bulunduğum bir ortam var ve gruptaki bir erkeğin davasını kovalayışına, duruşuna ve olgunluğuna o kadar hayranım ki… Etrafımda da Maşallah çok güzel kızlar var, bana gelene kadar ohoo diyorum. Psikolojik olarak bir de buradan yıpranıyorum.. İnsan kendini kabul etmeli: güzel değilim, eli yüzü düzgünüm sadece. Yani beğenilme sıralarında geride olurum. Erkekler de güzele bakan varlıklar, ne yapalım.. Kız olunca teklif de edemiyorsun erkek gibi, beklemen gerekiyor. Ben güzel olsam belki yol kısmını döşerdim de neyime güveneyim.


Bunları kendimi aşağılamak için değil, kendimi kabul ettiğim için söylüyorum. Yani ben Türkiye ortalaması kızlardan aklen, mantıken daha ilerideyim, akademik başarı olarak da yani. Ama güzellik pek yok işte. Zaten erkeklerde genelde güzelliği az çok ikinci plana atma tutumu +30 yaşlardan başlıyor. Ondan öncesinde tanışmalar hep fiziksel güzellikten başlıyor gibi geliyor bana.. Yani ben geç vakte kalan adaylardayım gibi..

Günümüzde evlenme yaşları bayağı gecikti. Bir de benim çevremde, akrabalarımda falan öyle kız arayan da yok yani. Muhtemelen beni de yaşı küçük olarak görürler şu hâlimle de. Yani ablalarım ben ne yapacağım bilmiyorum. Dualara çok ihtiyacım var sanırım, hayırlı bir kısmet için. Bir de insan neyi çok istiyorsa onunla imtihan edilirmiş. Bu yüzden de çok geriliyorum, çünkü evlilik isteğim sönmüyor bir türlü…

Lütfen benim için dua edin. Ahlakı yerinde, uyumlu, doğru ve hayırlı insanı bulmam için… Bana nasihatleriniz, yorumlarınız, çözümleriniz varsa da dinlemekten çok memnun olurum. Buraya kadar okuyan varsa çok teşekkür ederim, sağlıcakla k

Selamın aleyküm değerli ablalarım ve büyüklerim,
Öncelikle yazacağım şey birçok konuya değindiğim bu nedenle biraz uzun olacak olan fakat genel olarak evlilikle ilgili düşüncelerime dalan bir sorun olacak… Hatta bir nevi içimi dökme daha çok. Bir de, psikolojik olarak nasıl bir çare sunulabileceğine dair bir fikriniz varsa çok ihtiyacım var, lütfen paylaşın.

Ben 20 yaşımda oldukça genç bir kızım, fakat konu şu ki çok derin bir evlilik isteğim var. Bana oldukça küçük olduğumu söyleyeceksinizdir, biliyorum çok haklısınız. Zaten hayatımda biri de yok hani, kararı verip vermeme aşamasında falan değilim. Sorunum benim bunu nasıl yenebileceğim, ya da bununla nasıl yaşayacağım…
Ben küçüklüğümden beri asla ve kat’a evlenmeyeceğim vs. yorumlarında bulunmadım, yani o ergenliğin verdiği bir isyan yoktu bende evliliğe karşı.



Ayrıca maalesef bizim nesil cinselliğe erken yaşlarda şahit oluyor, benim çok açık seçik videolara şahit olmam ilköğretime kadar dayanır diyeyim size. Bunu niye anlattım, biyolojik olarak tetiklediğini düşündüğümdendir belki. Çünkü ergenliğimden beri her yatağıma girdiğimde, istisnasız her gece olmak üzere, yanımda biri olsun istedim. Birine sarılma ihtiyacı duydum. Bu biri dediğim de tabii ki bir erkek.. Hep bir iki yastık fazlasıyla uyurum ben, sarılmak isterim çünkü. Hayal ederim zihnimde, canlandırırım. Kendimi daha çok farkına vardığım 17’li 18’li yaşlara doğru eskiden duyduğum sarılma ihtiyacı bir de yavaş yavaş cinsel istekte buldu kendini. Doğal olarak hormonların fırladığı dönemler, anlıyorum. Ama her akşam yatağa girdiğimde bu erkek sıcaklığını istemek ve buna dair canlandırmalar yapmak beni gerçekten çok yoruyor. Şu an 20 yaşımda, hâlâ, her yatışımda biri diyorum sarılsa keşke, öpüp koklasa… O kadar ihtiyacım var ki..
Ben dindar, başörtülü bir kızım ve şu vakte kadar flörtüm olmadı hiç, lisem kız lisesiydi ve şimdi üniversitede de biri olmadı tabii ki. Hem ortalama güzellikte bir kızım, içe kapanık biriyim bu yüzden ortamlara girmek de benlik değil, kendi küçük çevremde takılmayı seviyorum. Dolayısıyla dışımdan beğenilmeyince içimi de merak edip gelen olmadı hiç. Zaten evlilik dışı bir ilişkiye de asla razı olmam Allah doğru yoldan ayırmasın.

Ben kendimi bu konuda birine açmak istediğimde bana hayatta birçok başka meşguliyetlerimin olduğunu, onlarla ilgilenirsem unutacağımı, zaten evliliği düşünmek için yaşımın çok erken olduğunu vs söylüyorlar.

Ben bu cevapları hatmettim, ama şu konuda empati yapılmıyor bana karşı: Ben şu an Türkiye’deki akla gelen ilk iyi üniversitelerden birinde okuyorum. Yani meşguliyet dediğimiz durum benim için olağan, tam olarak kendimi veremesem de akademik olarak çabalayan, başarılı bir altyapısı olan biriyimdir.
Ayrıca gün içinde ne kadar meşguliyet içinde olursam olayım benim o gece gideceğim yer yatağım oluyor. Ve 13-14 yaşlarımdan beri o yatak kavramı ve o yalnızlık hissiyatı benim kafamda eşitlenmiş durumda. Yani ne kadar gün içimi dolu dolu geçirirsem geçireyim, her gece ben yatağa girdiğimde bunu kesin olarak yaşıyorum, bu duygu durumumdan kaçışım söz konusu değil. Ki ister istemez gün içine de bir hayli sıçrıyor bu durum. Odaklanmamı zorlaştıracak derecede.
Biraz açıkça yazacağım: Çok utanarak söylüyorum ki, libidom da çok yüksektir, hemen yükselebiliyorum hatta cinsel içerikli videolar izlediğim dönemler oldu ve yine yakın zamanlarda kendime dokunduğum bir sırada orgazmı keşfettim yanlışlıkla. Yanlışlıkla diyorum çünkü amacım bu değildi, hep çekinirdim kendime daha fazla dokunmaya. Ama o sırada kendime iyi hissettire hissettire orgazma kadar geldim. O sıra farkında değildim ama kahkaha attım, dedim ki orgazm oldum sanırım… Sonra Rabbim dedim, bir insan vücuduna böyle bir hissiyat mekanizması koymuşsun, şükürler olsun muhteşem bir şey… Fakat öyle üzüldüm ki, yaşadığım klitoris orgazmı olsa da keşke bunu evlendiğim insanla ilk olarak tatsaydım dedim. Bir de bu hissiyatı tekrar ve tekrar yaşamak istedim, aralıklarla mastürbasyon yapmaya başladım. Geçenlerde bunu kestim, çünkü nefsime bahane olarak hep helal bir dairede, kocam olmadığı için kendimi bu şekilde tatmin etmek tek yolum diyordum. Kendimi yatağa girdiğimde zor tutuyorum maalesef, çünkü o yalnızlık hissiyatını unutturan, beni kısacık bir an bile olsa cinsel bir hazza kavuşturup rahatlatan, uykuya daldıran bir çareydi. Ben kolay uyuyabilen biri değilim, ancak ve ancak gerçekten yorgun olursam 10-15 dkda dalma olabilir. Onun dışında her gün 30+ dakika uyumaya çalışırım. Buna yalnızlığı tattığım süre de diyebilirsiniz.
Şu vakte kadar elimde olmayan sebeplerden dolayı her Allah’ın günü, gün içinde en az yarım saat olmak üzere bu konu hakkında beynim yoruluyor. Düşünün, kaç yıldır günlük yarım saatinizi ayırdığınız bir şey olsa kim bilir ne raddeye gelirdiniz.

Bakınız, şunu unut deyince, ya da iç sesinize kes sesini dediğiniz zaman da susturamazsınız onları. Yani bu yüzden elimde değil diyorum. “Belki sorun bulunduğun yataktır, değiştirirsen hislerin de değişebilir. ” diye belirtecek olursanız da cevap hayır, sorun yatak kavramında. Yani herhangi bir yatma alanı beni bu sıcaklığı aramaya götürüyor.

Daha arkaplanda çok fazla konu var.. Biraz psikolojik olarak deli duruyorum değil mi? Her neyse, işte bu yüzden evliliği hayatımın çok önemli bir alanına koyuyorum. Sanki bir ilaç, bir şifa kaynağı olacakmış gibi..

Benim nihai sorum ise: evlenmeden bunun çaresini bulabilir miyim?
Biliyorum ki bir insanı, bir erkeği direkt ilaç olarak görmek acayip tehlikeli olsa gerek. Bazen de deniliyor ki, kendinize dönün bakın, evliliği her şeyi çözecekmiş gibi bir yanılsamaya sokmayın.. Fakat ben nasıl kurtulacağım bundan? Allah’ım bir erkeği vesile kılamaz mı yani?

Her gece yanım boş uyuma, yalnızlık duygularını ezberledim. Artık beynim, bilincim, vücudum ve kalbim bu ezberi tekrarlayıp duruyor, istisnasız her gece. Evlilik yoksa, benim somut olarak nasıl bir şifam olabilir ablalarım soruyorum size? Psikiyatriye öfke problemimden dolayı gitmiştim, hatta düşük dozda da olsa bi 6 ay ilaç kullanımım oldu. Çözümlendirdiğim için bıraktım, fakat antidepresan gerçekten şeker falan değildir, sevmediğim için ne kadar hızlı bıraksam o kadar iyiydi, buna zorunda kalmadıkça Allah kimseyi düşürmesin. Zaten bu tarz bir soruna da ilaç ne yapabilir ki?

Psikoloğa gitmedim, ama gitsem ne olur ki diyorum.. O derin, yoğun arzuyu konuşarak nasıl aşabilirim? Yatağa yattığımda nasıl dur diyebilirim ki kendime? Bunların aktarımını da en yakın arkadaşlarıma yaptım, yani olay içini dökmekte de değil…

Allah’ıma çok dua ediyorum, doğru olan insanı, hayırlı olan insanı karşıma çıkarması için. Üniversitede de nasip olursa evlenirim diyordum hep, okurken evlenmek ya da erken evlenmek beni korkutan olgular değil. Arkadaşlarımla eve çıktığım için yemek yapmayı da pratikleştiriyorum, ev sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. Dediğim gibi hiç “evlenmeyeceğim” düsturuna sahip olmadığım için beynim kendini hep ikna ediyor ve pasif olarak buna hazırlıyordu.

Çokça toplu taşıma araçlarına biniyorum, üniversite ortamı deseniz malum. Hiçbir erkekten etkilenmemek için kafamı kaldırmıyorum bile artık. Bir erkeğin kısacık da olsa gözlerine bakmak o kadar içimi yakıyor ki inanın mantığım kuvvetli bir insan olmasam kendi kendimi kaptırıp duygusal acı çektireceğim çok vaktim olurdu.
Şu anda mecburen devamlı grup içerisinde bulunduğum bir ortam var ve gruptaki bir erkeğin davasını kovalayışına, duruşuna ve olgunluğuna o kadar hayranım ki… Etrafımda da Maşallah çok güzel kızlar var, bana gelene kadar ohoo diyorum. Psikolojik olarak bir de buradan yıpranıyorum.. İnsan kendini kabul etmeli: güzel değilim, eli yüzü düzgünüm sadece. Yani beğenilme sıralarında geride olurum. Erkekler de güzele bakan varlıklar, ne yapalım.. Kız olunca teklif de edemiyorsun erkek gibi, beklemen gerekiyor. Ben güzel olsam belki yol kısmını döşerdim de neyime güveneyim.


Bunları kendimi aşağılamak için değil, kendimi kabul ettiğim için söylüyorum. Yani ben Türkiye ortalaması kızlardan aklen, mantıken daha ilerideyim, akademik başarı olarak da yani. Ama güzellik pek yok işte. Zaten erkeklerde genelde güzelliği az çok ikinci plana atma tutumu +30 yaşlardan başlıyor. Ondan öncesinde tanışmalar hep fiziksel güzellikten başlıyor gibi geliyor bana.. Yani ben geç vakte kalan adaylardayım gibi..

Günümüzde evlenme yaşları bayağı gecikti. Bir de benim çevremde, akrabalarımda falan öyle kız arayan da yok yani. Muhtemelen beni de yaşı küçük olarak görürler şu hâlimle de. Yani ablalarım ben ne yapacağım bilmiyorum. Dualara çok ihtiyacım var sanırım, hayırlı bir kısmet için. Bir de insan neyi çok istiyorsa onunla imtihan edilirmiş. Bu yüzden de çok geriliyorum, çünkü evlilik isteğim sönmüyor bir türlü…

Lütfen benim için dua edin. Ahlakı yerinde, uyumlu, doğru ve hayırlı insanı bulmam için… Bana nasihatleriniz, yorumlarınız, çözümleriniz varsa da dinlemekten çok memnun olurum. Buraya kadar okuyan varsa çok teşekkür ederim, sağlıcakla kalın.
Yazdıklarını sonuna kadar okudum, gerçekten içinde hiçbir şey bırakmadan olduğu gibi yazmışsın, sana sorum şu : şu an karşına tam aradığın gibi temiz bir aday çıkarsa ne yapacaksın?
 
Konu bir tek bana mı fantazik geldi.
Siz resmen erotik videolar izleyip kendinizi tatmin ediyorsunuz ve bunu detaylıca anlatıyorsunuz.
Erkeklere bakmıyorsunuz ama videolar havada uçuyor gibi
Pek çok soru var mesela bu kadar kapalıyken kendi içinizde kendinize dokunmayı ve orgazm olmayı nerden akıl ettiniz?
 
Öncelikle sizi aşağılayan birkaç cevabın tam aksine ben çok yüksek bir farkındalık düzeyinizin olduğunu düşünüyorum. Kendinizi çok iyi tanımışsınız ve çok iyi tanımlıyorsunuz.
Yazdıklarınızı okuyunca bunları eğer kızım yazmış olsaydı ne derdim diye düşündüm.
Ona heralde evlenmenin sadece güzel anlardan ibaret olmadığını, içinde birçok sıkıntı barındırdığını ve bunlarla başa çıkmak için yaşının çok küçük olduğunu söylerdim.
Bir yandan da sizi çok iyi anlıyorum. Ben de başta evlenme fikrine karşı olsam da tarih yaklaştıkça çok heyecanlanmıştım,sürekli aynı evin içinde olacağız, birlikte uyuyacağız diye hayaller kurmuştum. Yani size bunları düşünme veya öyle hissetme demenin hiçbir işe yaramayacağının farkındayım.
Kendinize güveniyorsanız okulunuz bittikten ve bir işe girdikten sonra ( burası çok önemli) evlenebilirsiniz tabi ki.
O zamana kadar genç ve bekar olmanın tadını çıkartın. Seyahatlar, yeni lezzetler, yeni arkadaşlar, farklı aktiviteler… Aklımda o kadar çok şey var ki yapmak isteyip yapamadığım. AB destekli projelerle yurtdışına gitme konusunu araştırın. Hayat, sorumluluklarınız yokken o kadar güzel ki…
Yani bir erkekle sarılıp yatmak, aynı evi paylaşmak çok çok küçük bir an koskoca hayat içerisinde.
Size heyecan dolu bir hayat diliyorum…
 
evlenmek isteyen biri varsa evlen ama okulunu kariyerini bırakma tabi ki,
Benim fikrim yaşın evlenmek için çok küçük, insanları tanıyacak bir yaş değil, mutsuz olmayasın sonra,
 
Cocugum hissettiklerin son derece normal , her genç hissediyor bunu , hormonların en tavan yaptığı yaştasın
Sana tavsiye veremem çünkü muhafazakar bir insan değilim, nasıl nefsine hakim olursun bilemem sadece bunların normal olduğunu bilmeni istedim ve bunun çözümü evlilik değil, sadece cinsellik için evlenilmez , inşallah güzel tavsiyeler gelir hormonlarinla baş edebilmen için, benim tek vereceğim tavsiye sevis biriyle olur ama onu yapamazsın inançların gereği
Muhafazakar değilsin ama o kadar tatlı naif yazmışsın ki belirtmek istedim. Çok kalp ❤️
 
keşke evlilik sarılıp uyumak ve cinsellikten ibaret olsa. evli insanların bekar insanlara aman evlenme gez toz dediği gibi sana nasihat vermeyeceğim. sen neden evlendin derler adama. ama şunu söyleyeyim ki evliliğin %99u bence birbirini idare etmek. elbette eşinle yaşadığın romantik dakikaların verdiği enerji inkar edilemez ama değer mi bilmem :))))) bir de çook ince eleyip sık dokumak lazım karşındaki insanı iyice tartıp ölç..
 
bitanıdık blog diye bir kanal var youtube de instagram sayfasıda var oralar sana uygun diye düşünüyorum hem senin gibi düşünen hemde senin gibi eğitimli ve akıllı zeki insanlar :) ben şahsen maddi olarak önünü görebilmeni tavsiye ederim ya senin ya eşinin yada ailelerinizin bunu karşılayabilecek durumda olması gerekiyor yoksa mesela kayınvalidenin evinde yaşamak ? herkes aynı düşünmez belki ama bu durumda ne kadar eşinle istediğin gibi yakınlaşabilirsin ? maddi bir dert olmasaydı inan çoğu kişi18 ine gelmeden evlenirdi zaten :) ve tabi sadece maddiyatla bitecek bir şey de değil en iyi anlaştığın arkadaşınla bile bir çok zaman aydı düşebilirsin eşinle de ayrı düştüğün zaman orta yolu doğru yolu bulma olgunluğunda olmalısın ve erkekler gerçekten geç olgunlaşıyor ve senin bilincinde bir erkek bulman kolay değil o yaşlarda heleki
 
Son düzenleme:
X