2008 Ekim Anneleri


çok geçmiş olsun cemremize rabbim tez zamanda şifa versin inşallah
 

şimdi ben de tam giremiyom ama anlatim meran ankaraya sudenazı görmeye gitti şifresini hatırlamadığı için de başka nickle girdi başka da sanırım hasta bebeğimiz yok hatırlamıyom şimdi bacağıma kuzum ben ai diye sarılıyo ben gidiyom
 
günaydın..ii dilekleriniz için cok cok saolun bacılar..inşallah daha ii olucaz.bugun ii şükür biraz öksürüğü var o da gecicek allahın izniyle.cuma günü ankaraya gidicez.eşimin görevi cıktı.1 hafta kadar kayınvalide de misafir olucaz.valla dinlenicem biraz ii gelicek inşallah.
ekim anneleri ankaraya cıkarma yapıo muhahahaaaaa len gelmişken görüşek meran dbest eylül ve bilimum ekim anaları huuu
 
Bronşiolit
Kış mevsiminin ortalarında olduğumuz şu günlerde havalar iyice soğudu. Soğuk havaya ve yağmura yeniden merhaba dedik. Artan soğukla birlikte kış hastalıkları da kapımızı çalmaya başladı. Kapımızı en çok çalan hastalık bronşiolit, bu hastalıktan çabuk etkilenen de küçük çocuklar olunca söylenecek çok söz var...

Bronşit mi, bronşiolit mi?

Bronşiolit, akciğerlerin küçük hava yollarında tıkanıklığa neden olabilen iltihabi bir durumdur. Genellikle 1 aydan büyük ve 2 yaştan küçük çocuklarda ve en sık olarak da 6 aylık bebeklerde rastlanır. Akut bronşit ise, akciğerdeki büyük hava yollarının iltihabi durumudur. Biraz daha büyük çocuklarda gribal bir üst solunum yolu enfeksiyonunu izleyerek gelişir.

Belirtilere dikkat

Bronşiolitlerde ailede geçirilmiş gribal bir enfeksiyon hikayesi (yüzde 90) olabilir. Hafif üst solunum yolu enfeksiyonu belirtileri (hapşırma, burun akıntısı, öksürük), 38 derece civarında ateş, iştah kaybı, solunum zorluğu belirtileri (aralıklı sesli öksürük, nefes almada zorluk, irritabilite), beslenme güçlüğü görülebilir. Akut bronşit ise bir çok defa, nezleden 3-4 gün sonra kuru, kısa süreli, balgamsız ve giderek artan, bazen de nöbetler şeklinde olabilen öksürükle başlar. Göğüs ağrısı ve 38 dereceyi aşmayan bir ateş olabilir.

Hastalığın seyri takip edilmelidir

Hafif vakalarda hastalık belirtileri bir ile üç günde geriler. Ağır vakalar bir-iki saatte ilerleyip, ağırlaşabilir. Hava açlığı, morarma, burun kanadı solunumu, göğüs kemiklerinde anormal hareketler olabilir. Ateş 38 dereceyi aşmaz. Eğer ateş 38 dereceyi aşarsa zatürre açısından dikkat etmek gerekir. Başlangıçta berrak olan balgam iltihabı görünüm alabilir, beş ile on gün içinde öksürük azalmaya başlar, balgam kaybolur.

Kış ve ılkbaharda salgına dönüşebilir

Bronşiolit kış ve ilkbaharın ilk aylarında, bazen salgınlar şeklinde görülebilmektedir. Hastaların yüzde 90ının ailesinde gribal bir enfeksiyon hikayesi mevcuttur. Hastaların yüzde 50sinde etken RSV yani respiratuar sinsityal virüstür. Ayrıca parainfluenza 3, myeoplasma, bazı adenovirüsler, rhinovirus ve influenza virüsler etken olabilir. Bunun yanı sıra soğuk, nem, ani ısı değişiklikleri ve özellikle sisli, kirli hava, ev tozları, çiçek tozları ve çeşitli polenler hazırlayıcı etkenler arasındadır.

Tedavi geciktirilmemelidir

2 aylıktan küçük çocuklar; morarma, solunum durması bulguları, solunum sayısının dakikada 60ın üzerinde olması, kanda oksijen değerlerinin düşmesi, karbondioksit değerlerinin yükselmesi durumunda hastaneye yatırılır. Amaç oksijenizasyonu sağlamak için nemli oksijen tedavisi, balgamı yumuşatıp öksürük ile atılımı kolaylaştırmak için nebulazatör ile bronş genişletici ilaçlar, balgam söktürücü ilaçlar ve sıvı kaybı oluşmuşsa sıvı tedavisidir. Normalde antibiyotik tedavisi gerekmez. Ancak akciğer filminde iltihabi alanlar mevcutsa ve ateş yükselmiş, kanda iltihabi hücreler artmışsa antibiyotikler kullanılabilir. Ağır vakalarda bronşlardaki ödemi azaltıcı etkisinden dolayı steroidler kullanılabilmektedir.

Sık tekrarlarsa

Tekrarlayan bronşiolit; gizli kalmış aslım, tüberküloz, kistifibroz, kalp yetmezliği, yabancı cisim yutma, boğmaca, organik fosfor zehirlenmesi ve immun yetersizlik gibi hastalıklardan ayırt edilmeli ve altta yatan asıl sebep tedavi edilmelidir. Özellikle tekrarlayan bronşioliti olan çocuklar astım tanısı konulursa aşı tedavisi ve sprey şeklinde ilaçlar ile takip edilmelidir.

Bronşiolit hastalarına tavsiyeler


Hastalığın en sık sebebi aile içi gribal durumdur. Bu nedenle tüm aile bireyleri gribal durumdan korunmalı, gerekirse çocuğa maskeyle yaklaşılmalıdır.


Hastalık başladıktan sonra çocuklara bol sıvı verilmeli ve sık sık akciğerlerine belli aralıklarla masaj (fiyoteradi) yapılmalıdır.


Kirli, tozlu kent havasından uzak durulmalı, bin metreden yüksek yerlere gidilmemelidir.


Aile içinde sigara kullanımı engellenmelidir
 
cemreme çok çok geçmiş olsun.nasıl başladı hastalık ceren bi anlatır mısın canım ya.ben 2-3 gündür hava güzel diye eylülü dışarı çıkarıyorum.bugün biraz hırıltısı var.hatta emme zorluğu bile yaşadı.Allah'ım nolur hasta olmasın nolurrrrrr
 

canım çook geçmiş olsun.. tez zamanda iyileşirsiniz inşallah.. :Saruboceq:
 
Gunaydiinn ekim annislerii disari cok sogukk ya kiş geri geldii

sorma ya burdada dun aksamdan berı yağmur yağıo..gece de hıc durmadı.
su an yağmıo ama bulutlu

günaydın kızlar..benim patron gece yine uyumadı.:bbo:.gazı vardı öteye beriye dönüp durdu...
hawada buz gbi yaa..benim bugün günüm wardı gitmesemmi acaba...:uhm:

gıtme canım gıtme bosver gunu münü.:1no2:

:dilcikar::dilcikar::dilcikar::dilcikar::dilcikar::dilcikar::dilcikar:
bızde cuma gunu izmirde buluşuozzzzzzz:enbuyukkk::enbuyukkk::enbuyukkk::enbuyukkk:
 
kızlar sıze bırkac sorum olucak..
1)Mıkrodalga kullanıyor musunuz?(bırkere kullandım elma suyu dolaptaydı hafıf ılıttım.
2)kıymaya baslıycam bugun s. ocagında tavuk kıyması önerdiler.sız sadece tavuk mu kullanıyorsunuz yoksa dana-kuzu da kullanıyor musunuzz corbalara?
3)ıklmin bıngıldagı artık kapandı dıyebılırım dedı dun s. ocagındakı hemsıre.ama bas cevresınde buyume normal.bır problem yoktur demimirmirmirmir
4)bebişlere ortalama ne kadar mama yedırıyorsunuz bır porsıyonda?mesela hazır mamalarda 150 ml. suya 4olcek dıyor ya genelde kasık mamalarında,,okdar yaptıgınızda hesını yıyorlar mı?
hazır mama ıle yapmadıgınızdada kac ölçek suya/meyve suyuna kac adet bıskuvı vs.. koyuyorsunuz?
5)sebze corbasına kıyma nekdar koymamız gerek?
 
birincisi mikrodalga kullanmıyorum , daha doğrusu kendim için bir dönem kullanmıştım ama gıdaların tadını bozduğunu düşündüğüm için bıraktım kullanmayı; ben pek konserve ve dondurulmuş gıda da kullanmam ,lezzetleri değişik geliyor, favori tabirle damak tadıma uymuyor :))

2. ben dana kıyma da kullanıyorum ama kasabıma rica edip 3 kere çektiriyorum

3. bizim doktorumuz 6. ayda 1cm olmasını , 1 ya da 1,5 yaşında da tamamen kapanmasını beklediklerini söylemişti , ama baş çevresi gelişimi normal olduğuna göre sorun yoktur, sorun olsaydı zaten sana söylerlerdi

4. evet 150 ml suyla yaptığım mamayı yiyor ama bu durum bebeğe göre ve ne kadar sürede beslediğine göre değişir sanırım bizim beslenme sıklığımız genellikle 3-4 saat ara ile oluyor ,hazır mama yapmadığımda ise göz kararı hazırlıyorum , sadece biskuvi değil birazcık ekmek içi de kullanıyorum o yüzden ölçü veremiyorum .......

5. 1 tatlı kaşığı kadar kullanıyorum ben kıymayı , ama asla kavurmuyorum sadece suyunu salıp çekene kadar pişiriyorum
 
çıtırcım ben 150 ml değil 60 ml yapıyorum.içine de 1.5 yemek kaşığı mama,1 tatlı kaşığı da zeytinyağı koyuyorum yatarken yediriyorum.150 ml bana çok geliyo.bizimki 60 ml mi zor yiyo düşün.kıyma,tavuk vs onlara daha geçmedim.17sinde bizim aşımız.o zaman bakacaz
 
ben mıkrodalgayı hergun kullanıyorum kendımız ıcın
ıklım ıcın ıse bırkez kullandım.
tadını bozdugunu dülşünmuyorum.
ozellıkle de cok pratık oldgu ıcın cok sevıyorum
kullanılmama nedenı acaba ne?br arastırayım en ıyısı..
 
mikrodalga ile ilgili bilimsel araştırma sonuçları :

Bilimsel veriler ve gerçekler

1992 yılında Raum ve Zelt tarafından yayınlanan ‘’Geleneksel şekilde hazırlanan yiyecekler ve Mikro dalgada hazırlanmış yiyeceklerin kıyaslanması’’ başlıklı çalışmada şu noktalar vurgulanmıştır:-

‘’Doğal tıbbın en temel hipotezi insan vücudu alışık olmadığı moleküller ve enerjiler ile karşılaştığı zaman bu molekül ve enerjiler bedene fayda yerine zarar verirler.

Mikrodalgada hazırlanmış yiyeceklerin içinde insanların ateşin keşfinden beri pişirdikleri yiyeceklerinde bulunmayan moleküller ve enerjiler bulunmaktadır. Hâlbuki güneşten ve diğer yıldızlardan gelen mikrodalga enerjinin esası DC/direkt akımdır.

Buna karşılık yapay olarak üretilen mikrodalgalar (ki buna fırınlarda üretilenlerde dâhildir) AC (değişken akımdan) meydana gelir ve dokundukları her yiyecek molekülünde saniyede bir milyarın üstünde polarite değişmelerine neden olurlar.

Böyle bir işlemde doğal olmayan moleküllerin ortaya çıkması kaçınılmazdır. Fırınlarda üretilen mikrodalgadan dolayı doğal olarak ortaya çıkan amino asitlerde bile isomerik değişiklikler (şekil değişimleri) olduğu ve toksik formlara dönüştükleri tespit edilmiştir.

Kısa bir sürede tamamlanmış bir çalışmada mikrodalgada hazırlanmış süt ve sebzeleri tüketen kişilerin kanlarında belirgin ve rahatsız edici değişimler olduğu gözlenmiştir. Bu araştırmada sekiz gönüllü değişik şekillerde pişirilmiş aynı besin türlerini tüketmişlerdir.

Mikrodalga fırınlarda işlem görmüş yiyecekler gönüllülerin kanlarında değişimler yaratmıştır. Hemoglobin seviyeleri düşmüş ve toplam beyaz hücreler ile kolesterol seviyeleri yükselmiştir. Buna karşılık lenfositler düşmüştür.

Kandaki enerji ile ilgili değişimleri tespit edebilmek için ışık yayan bakteriler kullanılmıştır. Mikrodalgada işlem görmüş yiyecek tüketiminden sonra kişilerden elde edilen kan serumuyla karşılaşan bakterilerin yaydıkları ışınlarda belirgin bir artış gözlenmiştir.

1991 yılında ısviçre de Dr. Hans Ulrich Hertel ile Lozan Üniversitesinden bir profesörün birlikte yaptıkları araştırmada da yukarıdaki sonuçlar elde edilmiştir.

Bunlara ek olarak Ruslar tarafından tespit edilmiş bir ‘’mikro dalga hastalığı’’ vardır. 1950’li yıllarda Ruslar radarın geliştirilmesi çalışmalarında mikro dalgalara maruz kalmış binlerce işçi üzerinde yaptıkları araştırmada bu kişilerde çok ciddi sağlık sorunları olduğunu tespit etmişler ve bu nedenle mikro dalga kullanımı için kesin kısıtlamalar getirmişlerdir. Buna göre işçiler en fazla 10mikrowatt enerjiye maruz kalabilecekler, siviller için ise bu miktar 1 mikrowatt belirtilmiştir.

‘’The Body Electric’’ isimli kitabında Robert O.Becker mikrodalga radyasyonunun sağlık üzerindeki etkileri ile ilgili olarak Ruslar tarafından yapılan araştırmayı ve ‘’mikrodalga hastalığını’’ şöyle tanımlamıştır :-

‘’Mikrodalga hastalığının ilk işaretleri düşük kan basıncı ve düşük nabızdır. Daha sonra çoğunlukla sempatik sinir sisteminin kronik olarak uyarılması (stres sendromu) ve yüksek kan basıncı ortaya çıkar.

Bu dönemde baş ağrısı, baş dönmesi, göz ağrısı, uykusuzluk, huzursuzluk, endişe, mide ağrısı, sinirsel gerilim, konsantrasyon bozukluğu ve bunlara ek olarak apandisit, katarakt, üreme organları ile ilgili sorunlar ve kanser görülür.

Kronik semptomlardan sonra adrenalin fazlalığı, koroner damarların bloke olması ve kalp krizleri ortaya çıkar.

Ayrıca lenfatik sorunlarda gözlemlenmiştir ki bu da bazı kanser türlerini önleyebilmek için bedenin ihtiyacı olan gücün daha azalmasına yol açmaktadır.

Yapılan gözlemlerin sonuçlarına göre kanda daha fazla kanser hücresi oluştuğu, ayrıca mide ve bağırsak kanserlerinde de artış olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca, daha fazla sindirim sorunu, idrar ve dışkılama sisteminde yavaş yavaş bozulmalar meydana gelmiştir.

Mikrodalga fırınların etkileri üç ana grupta toplanmıştır:

I. Kansere yol açan etkiler:

a) Atmosferdeki radyoaktivite ile bir bağlanma etkisi yapması, böylece yiyeceklerdeki alfa ve beta partiküllerinin artması,

b) Süt ve diğer tahıl tanelerinde bulunan protein hydrolysate bileşimlerinde kansere yol açan maddeler yaratması (bunlar su ilavesi ile doğal olmayan parçalara ayrılan natürel proteinlerdir),

c) Mikrodalgaya maruz kalan yiyeceklerde ki temel maddelerin değişmesi dolayısıyla sindirim sisteminde bozuklukların ortaya çıkması.

d) Yiyeceklerin sıvılarında değişiklik olmasından dolayı lenfatik sistem de çalışma düzensizliklerinin ortaya çıkması. Emici damarlarda ve böylece beden dokularındaki anormal büyümeleri engelleyen bağışıklık potansiyelinin degenerasyona uğraması.

e) Mikrodalgaya maruz kalmış gıdaların tüketilmesinden sonra kan serumunda yüksek oranda kanser hücreleri görülmesi (cytomalar ve sarcoma gibi hücre tümörleri)

f) Dondurulmuş gıdalar mikrodalga kullanarak çözdürüldükten sonra bu gıdalarda ki glucosid (hidrolize edilmiş dextrose) ve galactoside (okside olmuş alkol) elemanlarının metabolik bölünmelerinde bozukluklar ortaya çıkması,

g) Özellikle taze köklü sebzelerde kansere yol açan serbest radikallerin (yüksek reaksiyonlu tamamlanmamış moleküller) meydana gelmesi,

h) Yapılan istatistiklerde mikrodalgada pişirilmiş yiyecekleri tüketen kişilerin çoğunda mide ve bağırsak kanserleri görülmüş, aynı zamanda perifer hücre dokularının dejenere olduğu bunun sindirim ve dışkılama sisteminde yavaş yavaş bozulmalara yol açtığı tespit edilmiştir.

II. BESıN DEĞERıNDE AZALMA

Araştırmalara göre mikrodalga fırınlardaki ışınlara maruz kalmak yiyeceklerin besin değerlerinde azalmaya yol açmaktadır. Bu konudaki en önemli bulgular:

1. Bedenin B-complex vitaminleri, vitamin C, Vitamin E ve tüm yiyeceklerdeki lipotropiklerden yararlanma yeteneğinin azalması.

2. Test edilen bütün gıdalarda beden için en gerekli enerjinin %60–90 arası azalması;

3. Alkoloidlerin (nitrojen bazlı organik elementler), glucosidlerin, galactosidlerin ve nitrilosidlerin metabolik davranışlarında ve entegrasyon yeteneğinde azalma;

4. Et ürünlerinde ki nucleoproteinlerin harab olması;

5. Ayrıca, bu ışınlara maruz kalan bütün yiyeceklerde belirgin bir şekilde yapısal yok olmalar tespit edilmiştir.

III. Biyolojik etkiler

Mikrodalga ışınımlarına maruz kalmak insanların genel biyolojik yapılarında beklenmedik bir negatif etki yaratmıştır.

Ancak, bu konu Ruslar çok hassas aletlerle ölçüm yapana kadar tespit edilememiştir. Yapılan araştırmadan elde edilen bulgulara göre zarar görmek için bir insanın mikrodalgadan geçmiş yiyecek maddelerini tüketmesine bile gerek yoktur. Böyle bir enerji alanına maruz kalmak bile istenmeyen yan etkilere yol açmaktadır. Bu yüzden 1976 yılından beri Rusya’da mikrodalga ile çalışan aletleri kullanmak kanunla yasaklanmıştır.

Aşağıda bu aletlerin etkileri belirtilmiştir:

1. Mikrodalga fırınlar çalıştıkları esnada onların etki alanında bulunan kişilerin yaşam enerjisinde azalma ve daha uzun süreli kalıcı olarak da kişilerin enerji alanında görülen bazı yan etkiler.

2. Aletin kullanımı sırasında hücresel voltajda ve özellikle kan ve lenfatik alanlarda dejenerasyon,

3. ınsan metabolizmasındaki proseslerde besinlerden yararlanmak için gerekli potansiyel enerjide bir dejenerasyon ve bozulma,

4. Hücre iç zarında sindirim işleminden sonra kan serumuna aktarılan metabolik işlemlerin yapılması sırasında meydana gelen dejenerasyon;

5. Serebrum denilen beynin ön kısmında (düşünme ve daha üst düzey fonksiyonların serbest bırakıldığı bölüm) sinir uçlarının birleşme yerlerindeki potansiyel elektrik impalslarında dejenerasyon ve dengesizlik.

6. Sinirlerin elektrik devrelerinde bozukluk ve enerji alanında kayıplar. Bu kayıplar simetrik olarak hem merkezi hem de otonom sinir sisteminin hem arka hem de ön taraflarında meydana gelir.

7. Denge ve şuurluluk fonksiyonunu kontrol eden retiküler aktivasyon sisteminde ki biyoelektrik güçte azalma;

8. Çalışmakta olan aletin çevresinde ki 500 metrelik yarıçaplı bir alanda bulunan insan, hayvan ve bitkilerde uzun dönemde kümülatif olarak hayati enerji kayıpları,

9. Uzun süreli kalıcı olan manyetik atıklar sinir sistemi ve lenf sisteminde birikim yapar;

10.Kadın ve erkeklerde hormonal dengesizlik ve hormon üretiminin engellenmesi;

11.Beyin dalgalarında bozukluklar. Mikrodalga ışınıma maruz kalmış kişilerin alfa, beta, teta ve delta dalga sinyallerinde bozukluklar;

12.Beyin dalgalarındaki bu bozukluklardan dolayı negatif psikolojik etkilerin ortaya çıkması. Gerek pişirme gerekse transmisyon istasyonlarında mikro dalgaya sürekli maruz kalmış kişilerde hafıza kaybı, konsantrasyon eksikliği, baskılanmış duygular, zihinsel aktivitelerde yavaşlama gibi etkiler görülmüştür.

alıntıdır
 
celenim buraya geliormuşsun delikafadulden muhtelemen sen bu taraflara yakınsındır die tahmin ediorum görüşürüz inş. delikafadulden gelinimii göremm yaww :jeyyar:
 
ooooo ekim annelerinde muhteşem ankara buluşması he :dilcikar: nolmuş benim de görümcem var orda .............ama benim iznim yok gidemiyorum :çok üzgünüm:
 
ayy cakılcım vallaa içim karardııbenneyaptımki
mutlu mesut kullanıoudum ne guzelkaydirigubbakcemile3
ıklım ıcın kullanmıycagım kesın
ama kendımız ıcın sadece ısıta ıslemınde kullanıyorum,pişirmede değil.
kullanmaya devam edcem.
cok tesekuurlerryerimseniben
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…